Enjoying your free trial? Only 9 days left! Upgrade Now
Brand-New
Dashboard lnterface
ln the Making
We are proud to announce that we are developing a fresh new dashboard interface to improve user experience.
We invite you to preview our new dashboard and have a try. Some features will become unavailable, but they will be added in the future.
Don't hesitate to try it out as it's easy to switch back to the interface you're used to.
No, try later
Go to new dashboard
Published on May 24,2020
Like
Share
Download
Create a Flipbook Now
Read more
Published on May 24,2020
TYT TÜRKÇE EL KİTABI Read More
Home Explore TYT TÜRKÇE EL KİTABI
Publications:
Followers:
Follow
Publications
Read Text Version
More from LİMİT GRUP DİJİTAL YAYIN KATALOĞU
P:01

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI SINAVI (YKS) TYT TEMEL YETERLİLİK TESTİ TÜRKÇE el kitabı AKILLI UYGULAMALI VİDEO ÖZGÜN YENİ TAHTA YÖNTEMLE ANLATIM KONU MÜFREDATA UYUMLU DESTEKLİ ANLATIMI UYGUN KONU ANALİZ TEKNİĞİ “artık limit elinizde...” Mehmet SAYLAN - Feyzullah ÇELİKBAĞ

P:02

TÜRKÇE EL KİTABI Mehmet SAYLAN Feyzullah ÇELİKBAĞ www.limityayinlari.com.tr

P:03

Sınavlara Hazırlık Serisi Türkçe El Kitabı ISBN: 978 - 605 - 4385 - 14 - 0 Copyright Limit Yayınları Bu kitabın tüm hakları Limit Yayınları’na aittir. Kitabın tamamının ya da bir kısmının elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemiyle çoğaltılması, yayımlanması, depolan- ması yasaktır. Limit Yayınları Tescilli markadır. Art Director Kapak Tasarım Selçuk PINARCI Esma YILDIRIM Dizgi Özkan BÖLE Meva KOCAARSLAN Sevkiyat Adresi Başkent OSB Mahallesi 25. Cadde No: 15 Malıköy - Sincan / ANKARA 0531 300 20 48 - 0312 640 16 00 [email protected] Basım Yeri Ertem Matbaası

P:04

ÖN SÖZ Sevgili Öğrenciler, Limit Yayınları’nın önemli bir halkasını teşkil eden Türkçe El Kitabı’nı, MEB’in yayımladığı son öğretim programındaki değişiklikler ve kazanımlar ile ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda sorduğu soruları dikkate alarak yeniden düzenledik. Türkçe El Kitabı’nda, sizin için gerekli olan bilgileri açık, yalın ve kolay anlaşılır bir dille anlattık. Konuları, öğrenmenizi kolaylaştırmak amacıyla maddeler hâlinde anlattık. Kitaptaki ör- nekleri çeşitli edebî eserlerden özenle seçtik. Bu sayede siz öğrencilerin edebî zevkini geliştir- meyi amaçladık. Konuların daha iyi öğrenilmesini ve pekişmesini sağlamak için “uygulu/yorum” yöntemini kullandık. Türkçe ile ilgili ilginç bilgilere “Meraklısına” başlığıyla yer verdik. Ayrıca motivasyonu artırmak için “Mizah Kutusu” adıyla çeşitli anekdotlara yer verdik. Yazım ve noktalama kuralları açısından TDK’nin Yazım Kılavuzu’nu (http://tdk.gov.tr) esas aldık. Dil bilgisi konularında ÖSYM’nin sorularını en ince ayrıntısına kadar inceleyip anlatımı ona göre yaptık. Türk Dili ve Edebiyatı dersinin “Türkçe” konularının yer aldığı Türkçe El Kitabı, okuldaki sınavlarda ve üniversiteye giriş sınavlarında sizin için bir baş ucu kitabı ve temel kaynak ola- caktır. Kitapta 9, 10, 11 ve 12. sınıfın “Türkçe” kısmında yer alan bütün konular yer almaktadır. Kitabımızın size faydalı olacağını temenni ediyoruz. Sınavlara hazırlık aşamasında sizlere büyük katkı sağlayacak olan Türkçe El Kitabı’nın hazırlanmasında büyük emek sarf eden yazarlarımız Feyzullah Çelikbağ ve Mehmet Saylan’a teşekkür ederiz. Sınavlara hazırlık yolunda ve hayatınızda başarılar dileriz. Limit Yayınları Video anlatımlarını izlemek için yandaki QR kodu okutunuz. Video anlatımları ile ilgili gelişmeleri @limitedebiyat Instagram hesabından takip edebilirsiniz.

P:05

İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM: ANLAM BİLGİSİ..................................................................................... 5-88 Sözcükte Anlam ........................................................................................................ 7-12 Sözcükte Anlam İlişkileri .......................................................................................... 12-16 Sözcükte Anlam Olayları ......................................................................................... 17-23 Söz Öbekleri ............................................................................................................ 24-32 Cümlede Anlam ....................................................................................................... 33-45 Anlatım Nitelikleri ..................................................................................................... 46-48 Anlatım Teknikleri (Biçimleri) .................................................................................... 49-52 Düşünceyi Geliştirme Yolları .................................................................................... 53-58 Paragrafta Anlam ..................................................................................................... 59-88 2. BÖLÜM: SÖZCÜK TÜRLERİ............................................................................ 89-190 İsimler (Adlar) ........................................................................................................... 91-99 Sıfatlar (Ön Adlar) ................................................................................................ 100-109 Zamirler (Adıllar) ................................................................................................... 110-116 Zarflar (Belirteçler) ............................................................................................... 117-122 Edatlar (İlgeçler) .................................................................................................... 123-130 Bağlaçlar ............................................................................................................. 131-137 Ünlemler .............................................................................................................. 137-138 Tamlamalar .......................................................................................................... 139-160 Fiiller (Eylemler) .................................................................................................... 161-169 Ek Eylem (Ek Fiil) ................................................................................................. 170-174 Fiilimsiler (Eylemsiler)........................................................................................... 175-190 3. BÖLÜM: BİÇİM (YAPI BİLGİSİ) ..................................................................... 191-236 Kökler .................................................................................................................. 193-197 Ekler ..................................................................................................................... 198-217 Yapı Bakımından Sözcükler ................................................................................. 218-236 4. BÖLÜM: CÜMLE BİLGİSİ............................................................................... 237-288 Cümlenin Ögeleri ................................................................................................. 239-254 Fiilde Çatı ............................................................................................................. 255-264 Cümle Türleri ....................................................................................................... 265-288 5. BÖLÜM: SES - YAZIM - NOKTALAMA ......................................................... 289-362 Ses Bilgisi ............................................................................................................ 291-301 Yazım Kuralları ..................................................................................................... 302-321 Noktalama İşaretleri ............................................................................................. 322-362 6. BÖLÜM: ANLATIM BOZUKLUKLARI ........................................................... 363-400 Anlama Dayalı Anlatım Bozuklukları .................................................................... 365-381 Dil Bilgisine Dayalı Anlatım Bozuklukları .............................................................. 381-400

P:06

BÖLÜM I “ ANLAM BİLGİSİ “➜ Sözcükte ve Söz Öbeklerinde Anlam ➜ Deyimler ve Atasözleri ➜ Cümlede Anlam ➜ Anlatım Biçimleri ➜ Düşünceyi Geliştirme Yolları ➜ Paragrafta Anlam

P:07

DÜNYA DİLLERİ Yapı Bakımından Diller Tek Heceli Diller Eklemeli Diller Çekimli Diller ➜ Çince ➜ Fransızca ➜ Tibetçe ➜ Moğolca ➜ Almanca ➜ Vietnamca ➜ Macarca ➜ Farsça ➜ Türkçe ➜ Arapça ➜ Fince ➜ Rusca ➜ Korece ➜ İngilizce ➜ Japonca Köken Bakımından Dil Aileleri Hami-Sami Hint-Avrupa Çin-Tibet Bantu Dil Ailesi Dil Ailesi Dil Ailesi Dil Ailesi ➜ Arapça ➜ Almanca ➜ Çince ➜ Swahili ➜ İbranice ➜ İngilizce ➜ Tibetçe ➜ Kongo ➜ Habeşçe ➜ Farsça ➜ Burmaca ➜ Mongo ➜ Fransızca ➜ Zulu Ural-Altay Amerika Dilleri Okyanus ve Kafkas Dilleri ➜ Orta Amerika Avustralya ➜ Gürcüce Dil Ailesi ➜ Kuzey Amerika Dilleri ➜ Çerkezce ➜ Moğolca ➜ Güney Amerika ➜ Papua ➜ Abhazca ➜ Türkçe ➜ Malaya ➜ Macarca ➜ Polinezya ➜ Fince

P:08

Anlam Bilgisi SÖZCÜKTE ANLAM SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİKLERİ }} Sözcük, insan zihnindeki kavramların dildeki karşılığıdır. Her dilde belli bir kavramı karşıla- mak için ilk başta tek bir sözcük vardır. }} Bu sözcükler zamanla dil içerisinde değişik anlamlar kazanır. 1. GERÇEK ANLAM }} Bir sözcük söylendiğinde sadece bizim değil de o sözcüğün herkesin aklına gelen ilk an- lamıdır. Gerçek anlamın ilk aşaması “temel” anlamdır. }} Temel anlam (konuluş anlamı), bir sözcüğün ilk ve en eski anlamıdır. Sözlük anlamı olarak da ifade edilir. Bir sözcüğün tek başınayken düşündürdüğü ilk anlam “temel” anlamdır. hh Çocuğun dilinde kabarcıklar oluşmuştu. Bu cümlede “dil” sözcüğü “tatma organı” anlamıyla kullanılarak gerçek anlamıyla kullanıl- mıştır. }} Sözcüklerin temel anlamı sözlükte 1 numara ile gösterilir. Sözlük anlamı olarakta ifade edilir. Güncel Türkçe Sözlük http://www.tdk.gov.tr duymak 1. –i Bilgi almak, öğrenmek, haber almak “Bir köylüden burada avlandığınızı duydum.” - Hâlikarnas Balıkçısı 2. İşitmek, ses almak “Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor.” - Y. Z. Ortaç 3. Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek “Yüzme denilen mucizeyi ancak beş altı sene sonra avuçlarımızın içinde duyabile- cektik.” - B. R. Eyuboğlu 4. N esnelere dokunmakla onların sıcaklık, soğukluk, sertlik, ağırlık, hareket vb. fizik durumlarından bilgi edinmek, hissetmek “Elimin üzerinde bir böceğin gezdiğini duydum.” 5. nsz Sezmek, fark etmek, hissetmek “Güzel olmasın fakat ruhu olsun, bir şey duysun.” -H. C. Yalçın 7 TÜRKÇE EL KİTABI

P:09

Anlam Bilgisi 2. YAN ANLAM }} Bir sözcüğün zaman içerisinde temel anlama bağlı olarak kazandığı yeni anlamlardır. }} Bir sözcüğün yan anlamları şekil ve işlev bakımından temel anlama bağlıdır, onunla ben- zerlik gösterir. hh Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin, Servetifünun diliyle yazmıştır. Bu cümlede “dil” sözcüğü “bir döneme ait söz dağarcığı, üslup” anlamında yan anlamıy- la kullanılmıştır. hh Kapının kilidinin dili geçen gün kırıldı. Bu cümlede “dil” sözcüğü “herhangi bir aracın parçası” anlamında yan anlamıyla kullanıl- mıştır. U YA R I  /  y o r u m Yan anlam bazen insana ait organ adlarının doğadaki varlıklara verilmesiyle olu- şur, buna “yakıştırmaca” adı verilir. Örneğin, “Yüce dağ başında bir top kar idim / Yağmur yağdı güneş vurdu eridim” dizelerinde geçen “baş” sözcüğünün temel anlamı, TDK Türkçe Sözlük’te “insan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser.” ola- rak geçmektedir. Oysaki bu dizelerde baş sözcüğü “arazide en yüksek nokta” an- lamında kullanılarak yakıştırma yoluyla yan anlam kazanmıştır. 3. MECAZ ANLAM }} Bir sözcüğün gerçek anlamından tamamen sıyrılarak kazandığı yeni anlama “mecaz an- lam” denir. }} Mecaz anlamdaki sözcük temel ve yan anlamının dışında tamamen yeni bir anlam kaza- nır. }} Mecaz anlamlı sözcükler genellikle soyut bir anlam kazanır. Yeni gelen öğrenci sınıfa çabuk ısındı. Bu boş sözleri dinlemekten bıkmıştı. Çok geniş bir adamdı, hiçbir şeyi umursamazdı. Bu soğuk esprilerden bıktım artık. TÜRKÇE EL KİTABI 8

P:10

Anlam Bilgisi Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasıl çıkar karan- -lıklar aydın- -lığa… (Nazım Hikmet) }} TDK’nin internet sitesinden alınan aşağıdaki görselden “ateş” sözcüğünün anlamları yer almaktadır. Bu sözcüğün 6, 7, 8 ve 9 numarada yer alan anlamları mecaz anlamdır. http://www.tdk.gov.tr Güncel Türkçe Sözlük ateş (isim Farsça âteş) 1. İsim Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr “Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi.” - H. S. Tanrıöver 2. Tutuşmuş olan cisim 3. Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç “Yemeği ateşten indirdim.” 4. Patlayıcı silahların atılması “Top ateşi geceyi kadar sürdü.” 5. G enellikle hastalık etkisiyle artan vücut sıcaklığı, kızdırma “Ateşi kırktan aşağı- ya düşmezdi.” - S. F. Abasıyanık 6. Öfke, hırs, hınç “Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre baş- lamıştı.” - T. Buğra 7. Coşkunluk “Nejat Efendi’nin çalışında Peregrini’nin ihtirası, ateşi yoktu.” - H. E. Adıvar 8. Tehlike, felaket “Kendinizi ateşe atıyorsunuz.” 9. Büyük üzüntü, acı “İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu.” - H. R. Gürpınar 9 TÜRKÇE EL KİTABI

P:11

Anlam Bilgisi 4. TERİM ANLAM }} Bir bilim, sanat, spor ya da meslek dalına ilişkin özel ve belirli kavramları karşılayan söz- cüklere terim adı verilir. }} Terimler gerçek anlamlıdır; anlamları kesindir, kişiden kişiye değişmez. Montaigne, deneme türünde tanınır. Bağlaçlardan önce virgül konmaz. Dünya, Güneş’in etrafında bir yılda döner. Üçgenin iç açılarının toplamı 180°’dir. Ardışık iki tam sayının çarpımı her zaman çifttir. Şair Evlenmesi, tek perdeden oluşan bir komedidir. U YA R I  /  y o r u m LL S özcüğün terim anlam taşıyıp taşımadığı cümledeki kullanımına bağlıdır. Günlük ko- nuşma dilinde kullanılan sözcükler terim sayılmaz. LL T erimlerin anlamı kişiden kişiye, cümleden cümleye değişmez. Herkes için aynı an- lam özelliği gösterir: hh Olaya bakış açınız gerçekten çok ilginç. (terim değil) hh Geometri dersinde açıları işledik. (terim) hh Adam nihayet boyunun ölçüsünü aldı. (terim değil) hh Ben hece ölçüsünü iyi biliyorum. (terim) }} Aşağıda çeşitli alanlar ve onlarla ilgili terimler verilmiştir. Terim Ait olduğu alan Kimya mol, element, periyodik cetvel, bileşik, atom… Edebiyat ölçü, uyak, asonans, aliterasyon, imale, zihaf, gazel, koşuk… Psikoloji bilinçaltı, içgüdü, id, ego, halüsinasyon, süperego… Coğrafya plato, enlem, boylam, meridyen, ova, kırgıbayır… Biyoloji hücre, kromozom, eşeyli, klorofil, fotosentez… TÜRKÇE EL KİTABI 10

P:12

Anlam Bilgisi }} TDK’nin internet sitesinden alınan aşağıdaki görselde olduğu gibi terim olan sözcükler söz- lükte hangi alanla ilgiliyse o alan, numaradan sonra belirtilir. Bir sözcüğün terim olup ol- madığını anlamak için sözlüklerden bu şekilde kontrol edebilirsiniz. Aşağıdaki görselde te- rimlerin ilgili olduğu alanları kırmızı renkle belirttik. http://www.tdk.gov.tr Güncel Türkçe Sözlük perde (isim Farsça perde) 1. İsim Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklı- ğın önüne gerilen örtü “Durmadan pencere kapatıyor, perde çekiyorum.” - A. Ağaoğlu 2. Üzerine bir cismin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey “Sinema perdesi. Karagöz perdesi.” 3. İki yeri birbirinden ayıran bölme 4. Seste pes perde “Sonra da ince ve çok acıklı bir perdeden şarkı söylemeye başladı.” - A. Midhat 5. Doğruyu görmeye engel olan şey “Bu sözü duyunca gözlerimdeki perde kalkıverdi.” 6. Hayvan bilimi Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar. 7. Müzik Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik dere- cesi. 8. Müzik Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer. 9. Tıp (***) Katarakt “Gözlerine perde inmiş.” 10. Tiyatro Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri “Oyunun üç perdesi de böyle alkışlar içinde geçti.” - M. Ş. Esendal 5. ÇOK ANLAMLILIK }} Türkçede başta fiiller olmak üzere pek çok sözcük zaman içerisinde çok değişik anlamlar kazanmıştır. }} Sözcüklerin yan veya mecaz anlam yoluyla farklı anlamlar kazanmasına “çok anlamlılık” denir. 11 TÜRKÇE EL KİTABI

P:13

Anlam Bilgisi }} Bulmak hh Şiir yazmak için yeni bir konu buldum. (bir şeyi elde etmek) hh Bu işin sırrını bulmaya çalışıyorum. (çözmek, bir şeyi ortaya çıkarmak) hh Kristo Kolomb Amerika’yı buldu. (keşfetmek) hh Thomas Edison ampulü buldu. (icat etme, ilk kez yeni bir şey yaratma) hh Ben de bunu akıllıca buldum. (herhangi bir görüşe, yargıya varmak) hh Bazen güzel ve yeni kıyafetler buluyor bize. (seçmek, uygun saymak) hh Kabahati bende bulma; ben böyle olacağını söylemiştim. (suç, kusur yüklemek) hh Eden bulur, Allah’tan bul. (cezaya uğramak) hh Bir türlü bulamadım caminin ismini. (hatırlamak) SÖZCÜKTE ANLAM İLİŞKİLERİ 1. EŞ SESLİ (SESTEŞ) SÖZCÜKLER }} Yazılışları ve okunuşları aynı ama anlamları farklı olan sözcüklerdir. hh Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç Birinci dizedeki “geç” sözcüğü addır ve erken sözcüğünün karşıtıdır, ikinci dizedeki “geç” sözcüğü “geçmek” fiilidir. hh Saçlarını ören bir ben olaydım Siyah gözlerinde sürmen olaydım Sağ yanak altının sol köşesinde Senden ayrılmayan bir ben olaydım Birinci dizedeki “ben” sözcüğü kişi zamiri olarak kullanılmıştır; dördüncü dizedeki “ben” sözcüğü “siyah nokta” anlamındadır, her ikisi de ad soyludur. hh Kismetindir gezdiren yer yer seni Arşa çıksan akıbet yer yer seni Birinci dizedeki “yer yer” sözcükleri addır ve “mekân, bölge” anlamındadır. İkinci dizedeki “yer yer” sözcükleri “yemek” fiilidir. TÜRKÇE EL KİTABI 12

P:14

Anlam Bilgisi U YA R I  /  y o r u m LL Â det/adet, kâr/kar, âşık / aşık, yâr/yar, hâlâ/hala, hâkim/hakim, âmâ/ama gibi söz- cüklerin hem yazılışları hem de söylenişleri farklı olduğu için eş seslilik bağlamında değerlendirilmesi doğru değildir. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur. Tutam yâr elinden çıkam dağlara. Bu ifadelerde “tutam” sözcükleri arasında sesteşlik ilgisi vardır, “yar” ve “yâr” arasında sesteşlik ilgisi yoktur. LL B ir sözcüğün yan ve mecaz anlamı onun sesteşi değildir çünkü yan ve mecaz an- lam o sözcüğün kendisinden yola çıkılarak oluşturulur. Bardağı yere atıp kırdı. (Temel anlam) Birçok kişinin kalbini kırdı. (Mecaz anlam) }} Sesteş sözcükler TDK Türkçe Sözlük’te farklı maddelerle ve Romen rakamlarıyla gösterilir. http://www.tdk.gov.tr Güncel Türkçe Sözlük yüz (I) 1. isim Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı. 2. isim Bu sayıyı gösteren 100 ve C rakamlarının adı. 3. sıfat On kere on, doksan dokuzdan bir artık. 4. isim Kere, kat vb. kelimeler ile birlikte kullanılarak yapılan işin çokluğunu abar- tılı bir biçimde anlatan söz: “Hikmet Bey’in kurum ve edası, her zamankinden belki yüz kat üstündü.” - Sermet Muhtar Alus yüz (II) 1. isim Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat: “Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor.” - Sait Faik Abasıyanık 2. isim Yüzey: Suyun yüzünde. 3. isim Kesici araçlarda ağız: Bıçağın keskin yüzü. 13 TÜRKÇE EL KİTABI

P:15

Anlam Bilgisi 2. KARŞIT (ZIT) SÖZCÜKLER }} Birbirleriyle ilişkili ters durumları ifade eden sözcüklerdir. Karşıtlık; kelime, cümle ve parag- raf düzeyinde olabilir. hh Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm Erdem Bayazıt’a ait bu dizelerdeki “uzak” ve “yakın” sözcükleri karşıt anlamlı sözcükler- dir. hh Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabip Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır Fuzuli’ye ait bu dizelerdeki “dert” ve “derman” sözcükleri karşıt anlamlı sözcüklerdir. hh Her akşam güneşin battığı yerden � Gâh çıkarım gökyüzüne seyrederim âlemi Gözlerin doğuyor gecelerime. Gâh inerim yeryüzüne seyreder âlem beni. hh Cici ayaklarım iplikle bağlı � Siz geniş zamanlar umuyordunuz Ben onun sılası, kendimin gurbetiyim Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. U YA R I  /  y o r u m LL B ir sözcüğün olumsuzu onun karşıtı sayılmaz. “okudu-okumadı, geldi-gelmedi, kor- kulu-korkusuz” sözcükleri arasında karşıtlık ilişkisi yoktur. Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Bu dizelerdeki “geldi-gitti”, “yalan-gerçek” sözcüklerinde karşıt ilişkisi vardır. Ancak “ölümlü” ve “ölümsüz” sözcüklerinde karşıtlık ilişkisi yoktur. 3. EŞ ANLAMLI (ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER }} Yazılışları ve okunuşları farklı, anlamları aynı olan sözcüklerdir. Eş anlamlı sözcüklerin biri yabancı kökenlidir çünkü genellikle bir dilde aynı kavramı karşılayan iki sözcük yoktur. hh Git de modern ressamlar çağdaş resimler çizsin. Bu dizelerde geçen “modern” ve “çağdaş” sözcükleri eş anlamlıdır. TÜRKÇE EL KİTABI 14

P:16

Anlam Bilgisi Yazın – edebiyat Edilgen – pasif Yitik – kayıp Öykü – hikâye Elçi – sefir Yontu – heykel Ad – isim Esin – ilham Egemen – hâkim Adıl – zamir İleti – mesaj Öğrenim – tahsil Biçem – üslup İlgeç – edat Tanrıtanımaz – ateist U YA R I  /  y o r u m Bir sözcüğün başka bir sözcükle eş anlam oluşturması cümlede kazandığı anla- ma bağlıdır. Bazen eş anlamlı görünen bazı sözcükler cümle içindeki kullanımla- rına göre eş anlamlı olmayabilir. Örneğin; “baş” ve “kafa” sözcükleri eş anlamlıdır ancak “Olayda başı Yalçın çekiyordu.” cümlesinde baş yerine kafa sözcüğünü ge- tirirsek anlam bozulur, Yalçın ele başı yerine ayyaş olur. 4. NİTEL VE NİCEL SÖZCÜKLER }} Nitel sözcük, genellikle “nasıl” sorusuna cevap verir; sayılamayan ve ölçülemeyen kav- ramları karşılar. Güzel günler göreceğiz çocuklar. “Güzel” sözcüğü nitelik belirtmekte ve sayılabilen, ölçülen bir sözcük olmadığı için niteldir. }} Nicel sözcük, genellikle “ne kadar” sorusuna cevap verir; sayılabilen ve ölçülebilen kav- ramları karşılar. Miktar belirtir. Nice seneler geçti aradan. “Nice” sözcüğü çok anlamında ve sayılabilen, ölçülen bir sözcük olduğu için niceldir. 5. SOMUT VE SOYUT ANLAMLI SÖZCÜKLER }} Beş duyu organımızdan en az biriyle algılanabilen kavramları karşılayan sözcüklere “so- mut anlamlı sözcükler” denir: Ses, hava, bulut, koku, toprak, taş, kum, sıcak, soğuk, su… }} Duyu organlarımızla algılayamadığımız, zihnimizde tasarlayabildiğimiz kavramları karşıla- yan sözcüklere “soyut anlamlı sözcükler” denir: Rüya, sevgi, kardeşlik, Tanrı, özgürlük, vicdan, gönül, insanlık… 15 TÜRKÇE EL KİTABI

P:17

Anlam Bilgisi 6. GENEL VE ÖZEL ANLAMLI SÖZCÜKLER }} Varlık ve kavramları toplu bir şekilde karşılayan, anlam içeriği geniş olan sözcüklere “ge- nel anlamlı sözcükler” denir. }} Tek bir varlığı veya kavramı karşılayan, onu çeşitli özellikleriyle belirten sözcüklere “özel anlamlı sözcükler” denir. }} Özel anlamlı sözcüklerin anlam kapsamı dardır, genel anlamlı sözcüklerin anlam kapsamı geniştir. }} Sözcüğün genel ya da özel anlamlı olması diğer sözcüklere göre şekillenir. Varlık – canlı – genç – öğrenci Metin – paragraf – cümle – sözcük – ses Sanat – edebiyat – İngiliz edebiyatı – Shakespeare }} Sözcüklerin genel ya da özel anlamlı olması kullanıldığı cümleye göre değişir. Öykü, yaşamı çok farklı yansıtır. (Genel anlam) Bu öyküde betimlemeler ağırlıktadır. (Özel anlam) Kitap, duygu dünyamızı zenginleştirir. (Genel anlam) Dün aldığım kitabı yeni okudum. (Özel anlam) 7. YAKIN ANLAMLI SÖZCÜKLER / SÖZLER }} Aynı anlama gelmedikleri halde cümledeki kullanışlarına göre birbirinin yerine kullanılabi- len sözcük ya da söz gruplarıdır. hh Öteden beri bu adamdan hoşlanmam. Kendimi bildim bileli burada oturur. hh Hiç değilse bu hediyeyi kabul etseydin. Bu durumda en azından beni arasaydın. hh Kalburüstü araştırmacılar konuştu. Dünkü toplantıya seçkin kişiler katıldı. TÜRKÇE EL KİTABI 16

P:18

Anlam Bilgisi SÖZCÜKTE ANLAM OLAYLARI 1. AD AKTARMASI }} “Düz değişmece, mecazımürsel, mürsel mecaz” kavramları da ad aktarması yerine kul- lanılır. }} Ad aktarması, benzetme amacı güdülmeden bir sözün başka bir söz yerine kullanılması- dır. Anlatılmak istenen kavram kendisiyle herhangi bir özelliği, ilişkisi olamayan başka bir kavramla anlatılır. }} Ad aktarması yapılan sözcük gerçek anlamını yitirir, mecaz anlam kazanır. }} Sözcük başka sözcük yerine kullanılırken benzetme amacı olmaz, istiareden bu yönüyle ayrılır. }} Ad aktarmasında birbirinin yerine kullanılan sözcükler arasında çeşitli anlam ilgileri olma- lıdır. a. İç-Dış İlişkisi }} Bir kavramla ilgili iç söylenir, dış kastedilir; dış söylenir, iç kastedilir. hh Hancı ne olur elindeki şişeden Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş (Bekir Sıtkı Erdoğan) “Şişe” sözcüğü ile “şişenin içindeki sıvı madde” kastedilmiştir. b. Yer-İnsan İlişkisi }} Yer, yön, bölge, kent, ülke söylenir; orada yaşayanlar, o işle ilgili, görevli olanlar kastedilir. hh İstersen dünyayı çağır imdada Sen varsın dünyada, bir de ben varım (Necip Fazıl) “Dünya” sözcüğü ile “dünyadaki insanlar” anlatılmak istenmiştir. hh Mağlupken ordu, yaslı dururken bütün vatan, Rüyama girdi her gece bir fatihâne zan. (Yahya Kemal) “Vatan” sözcüğü ile “insanlar” anlatılmak istenmiştir. 17 TÜRKÇE EL KİTABI

P:19

Anlam Bilgisi c. Sanatçı-Eser İlişkisi }} Sanatçı, söylenerek söz konusu sanatçının eseri kastedilebilir. hh Ben garip çizgilerle uğraşırken baş başa Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa (Faruk Nafiz) “Şair arkadaş” sözüyle “şairin şiirleri” kastedilmiştir. d. Neden-Sonuç İlişkisi }} Sonuç söylenir, o sonucu doğuran neden kastedilir. hh Benim için yağdırıldı o rahmet Evliyanın sözündeki muhabbet (Cemal Safi) “Rahmet” sözcüğü ile “yağmur” kastedilmiştir. e. Parça-Bütün İlişkisi }} Varlığın bir bölümü söylenir tamamı kastedilir ya da bütünü söylenir, parçası kastedilir. hh Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı (Faruk Nafiz) “Yaylı” sözcüğü ile “yaylı araba” kastedilmiştir. hh Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor (Mehmet Akif) “Hilal” sözcüğü ile “Türk bayrağı” kastedilmiştir. f. Soyut-Somut İlişkisi }} Soyut bir kavramla somut bir kavram, somut bir kavram ile soyut bir kavram kastedilir. hh Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı. (Faruk Nafiz) “Gönül” sözcüğü ile “insan” kastedilmiştir. TÜRKÇE EL KİTABI 18

P:20

Anlam Bilgisi 2. DOLAYLAMA }} Bir sözcükle anlatılabilecek bir kavramın birden çok sözcükle anlatılmasına dolaylama de- nir. Dolaylamada anlatılan kavramlar kesin, söz konusu özellikleri herkesçe bilinen kavram- lardır. hh Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı Bu dizelerdeki “kefensiz yatan” sözü “şehit” yerine kullanılarak dolaylama yapılmıştır. hh Delik demir çıktı mertlik bozuldu Köroğlu’su nerde Ayvaz’ı nerde Bu dizelerdeki “delik demir” sözü “tüfek” yerine kullanılarak dolaylama yapılmıştır. Bazı dolaylama örnekleri Tüfek ® Delikli demir İstanbul ® Yedi tepeli şehir Kömür ® Kara elmas Pamuk ® Beyaz altın Atatürk ® Ulu Önder Konya ® Tahıl ambarı Aslan ® Ormanlar kralı Kaleci ® File bekçisi Kıbrıs ® Yavru vatan İzmir ® Ege’nin incisi Turizm ® Bacasız sanayi Sinema ® Beyaz perde Balık ® Derya kuzusu Afrika ® Kara kıta Haliç ® Altın boynuz Elazığ ® Gakkoşlar diyarı Ankara ® Türkiye’nin kalbi Beşiktaş ® Kara kartal Askerlik ® Vatan borcu Galatasaray ® Cim bom Fenerbahçe ® Sarı kanarya Tibet ® Dünya’nın damı Çay ® Tavşan kanı Malatya ® Kayısı kent Doğmak ® Dünyaya gelmek Atatürk ® Büyük kurtarıcı Şanlıurfa ® Peygamberler şehri Eş ® Hayat arkadaşı 19 TÜRKÇE EL KİTABI

P:21

Anlam Bilgisi 3. GÜZEL ADLANDIRMA }} Kimi varlıklardan, nesnelerden bahsedilirken doğacak korku, iğrenme, ürkme gibi duygu ve çağrışımların engellenmesi için yapılan bir değiştirmedir. Bu anlatımda sözcükler me- caz anlam kazanır. Cin ® İyi saatte olsunlar, üç harfliler Ölmek ® Rahmete kavuşmak, Hakk’a yürümek Verem ® İnce hastalık Kusmak ® İstifrah etmek Tuvalet ® Ayak yolu, yüz numara Sağır ® İşitme engelli Zenci ® Afro-Amerikan Tabut ® İmamın kayığı, Dört kollu 4. DUYU AKTARMASI }} Bir duyuya ilişkin kavramın veya özelliğin başka bir duyuya aktarılmasına verilen addır. hh Korku salardı inceliğin tevazuun Dünya ve insan çıkmazlarına yumuşak bakışın (Cahit Zarifoğlu) Dokunma ile ilgili olan “yumuşak” sözcüğü, gerçek anlamının dışına çıkarak görme ile ilgi- li olan “bakış” sözcüğü ile birlikte kullanılarak duyu aktarması yapılmıştır. hh Gelse en acı sözler dilime Uçacak sanırdım birkaç kelime (Orhan Seyfi Orhon) Tatma ile ilgili olan “acı” sözcüğü, gerçek anlamının dışına çıkarak işitme ile ilgili olan “söz” ile birlikte kullanılarak duyu aktarması yapılmıştır. hh Hava keskin kömür kokusuyla dolardı Daha gün batmadan kapanırdı kapılar (Ahmet Muhip Dıranas) Dokunma ile ilgili “keskin” sözcüğü, gerçek anlamının dışına çıkarak koklama ile ilgili olan “koku” sözcüğü ile birlikte kullanılarak duyu aktarması yapılmıştır. TÜRKÇE EL KİTABI 20

P:22

Anlam Bilgisi 5. İNSANDAN DOĞAYA AKTARMA }} İnsana ait organ adları ya da özellikler doğadaki bir varlığa aktarılır. Kişileştirmenin olduğu her yerde insandan doğaya aktarma vardır. }} Pınar Kür’ün bir hikâye kitabının adı olan “Bir Deli Ağaç” ifadesinde “deli” kavramı insan dışı bir varlığa aktarılarak insandan doğaya aktarma yapılmıştır. hh “Demir kapı, kör pencere Yastığım, ranzam, zincirim Ahmet Arif, bu dizelerde “kör” sözcüğünü insan dışı varlıklar için kullanarak insandan do- ğaya aktarma yapmıştır. hh Toplanırken gökyüzünde bulutlar yığın yığın Hırçın bir fırtınayı düşünüyordu deniz Bu dizelerde insana ait bir özellik olan “düşünmek” fiili insan dışı bir varlık olan “deniz” söz- cüğü için kullanılarak insandan doğaya aktarma yapılmıştır. hh Yüce dağ başında bir top kar idim Yağmur yağdı, güneş vurdu eridim Bu dizelerde insana ait bir özellik olan “baş” sözcüğü insan dışı bir varlık olan “dağ” söz- cüğü için kullanılarak insandan doğaya aktarma yapılmıştır. 6. DOĞADAN İNSANA AKTARMA }} Doğadaki varlıkların ya da varlıklara ait özelliklerin insan için kullanılmasıdır. hh Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi. Bu dizelerde “aslan” sözcüğü insan yerine kullanılarak doğadan insana aktarma yapılmıştır. hh Sabahtan uğradım ben bir fidana. Bu dizelerde “fidan” sözcüğü insan yerine kullanılarak doğadan insana aktarma yapılmıştır. hh Sabret inci tanem döneceğim bir gün mutlaka. Bu dizelerde “inci tanesi” sözü insan yerine kullanılarak doğadan insana aktarma yapılmıştır. U YA R I  /  y o r u m “Birazdan kudurur deniz.” cümlesinde doğadan doğaya aktarma vardır. 21 TÜRKÇE EL KİTABI

P:23

Anlam Bilgisi 7. KİNAYE }} Cümlede kullanılan bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılmasına kinaye denir. Asıl vurgulanmak istenen mecaz anlamdır. hh Bulamadım dünyada gönüle mekân Nerde bir gül bitse etrafı diken “Nerde bir gül bitse etrafı diken” sözü hem gerçek anlamı olan “her gülün etrafından di- kenlerin olması” hem de mecaz anlamı olan “her güzelliğin etrafında çirkinliklerin olabile- ceği” anlamında kullanılarak kinaye yapılmıştır. hh Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. “Ocak” sözcüğü hem gerçek anlamı olan “ateş yanan yer” hem de mecaz anlamı olan “aile” anlamında kullanılarak kinaye yapılmıştır. 8. TARİZ (DOKUNDURMA / İĞNELEME) }} Bir cümlede söylenen bir sözün tam tersini kastetmektir. Genellikle alaycı bir üslup kulla- nılır. Tariz, “kinayeli söyleyiş” olarak da adlandırılır. hh O kadar dürüst ki yalana hile katmaz. “Dürüst” sözcüğü ile söz konusu kişinin “yalancı, hilebaz” olduğu kastedilmiştir. hh O kadar çalışkan ki liseyi beş yılda bitirdi. “Çalışkan” sözcüğü ile söz konusu kişinin “tembel” olduğu kastedilmiştir. 9. KİŞİLEŞTİRME }} İnsana ait özelliklerin insan dışındaki varlıklara ya da kavramlara verilmesidir. hh Âheste çek kürekleri mehtâb uyanmasın Bir âlem-i hayâle dalan âb uyanmasın “Mehtâb” (ay) ve “âb” (su) sözcüklerine insan özelliği verilerek kişileştirme yapılmıştır. hh Dağlar omuz omuza yaslanan dağlar Sular kararınca paslanan dağlar “Dağlar” sözcüğüne insan özelliği verilerek kişileştirme yapılmıştır. TÜRKÇE EL KİTABI 22

P:24

Anlam Bilgisi 10. BENZETME }} Türk edebiyatında en çok kullanılan sanatlardan biri olan benzetme dört ögeden meyda- na gelir: benzeyen, kendisine benzetilen, benzetme yönü, benzetme ilgeci (edatı). İlk iki öge (benzeyen, kendisine benzetilen) temel, son iki öge (benzetme yönü, benzetme ilge- ci) yardımcı ögedir. }} “Misali”, “gibi” edatları, “sanki” sözcüğü ve “andırmak”, “benzemek” fiilleri benzetme- ye ipucu olan sözcüklerdir. hh Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin. Şair, “sen” dediği kişiyi “Türkiye”ye benzetmiş. hh Ben bir damlayım, sen bir denizsin. Şair, kendisini “bir damla”ya,“sen” dediği kişiyi “deniz”e benzetmiş. 11. SOMUTLAŞTIRMA }} Soyut kavramların anlatılması zor olduğundan bazen benzetme yoluyla bazen de deyim- ler aracılığıyla soyut ifadeleri somut sözcükler aracılığıyla anlatırız. }} Soyut sözcüklerin somut kavramlarla anlatılmasına “somutlaştırma” denir. hh Düşüncelerimi çürütmek için bu kadar zorlama kendini. Bu cümlede soyut bir sözcük olan “düşünce” sözcüğü somut bir sözcük olan “çürütmek” sözcüğüyle anlatılarak somutlaştırma yapılmıştır. 12. SOYUTLAŞTIRMA }} Anlam genişlemesi yoluyla somut bir ad, bir de soyut anlam kazanabilir. hh Soruyu bir de bu yolla çözün. “Yol” sözcüğü aslında organ adıdır ve somuttur fakat bu cümlede “yöntem” anlamında kul- lanılarak soyut bir anlam kazanmıştır. hh Beni sevmek yürek ister. “Yürek” sözcüğü aslında organ adıdır ve somuttur fakat bu cümlede “cesaret” anlamında kullanılarak soyut bir anlam kazanmıştır. 23 TÜRKÇE EL KİTABI

P:25

Anlam Bilgisi SÖZ ÖBEKLERİ 1. İKİLEME }} Anlamı güçlendirmek ve pekiştirmek amacıyla aynı, eş anlamlı veya zıt anlamlı sözcükle- rin tekrarlanmasıdır. }} Aynı sözcük tekrarlanırken birinci sözcüğe yönelme (yaklaşma) durum eki getirilerek oluş- turulabilir. Başa baş, kana kan, dişe diş… }} Aynı sözcük tekrarlanırken ikinci sözcüğe yönelme (yaklaşma) durum eki getirilerek oluş- turulabilir. Yan yana, el ele, art arda, kol kola, baş başa, üst üste… }} İkilemeyi oluşturan her iki sözcük ad durum eki alabilir. Uçtan uca, dilden dile, elden ele, renkten renge, arada sırada, elde avuçta… }} Yansıma sözcüklerin tekrarıyla ikileme oluşturulabilir. Horul horul, şırıl şırıl, püfür püfür, mırıl mırıl.. }} Sayıların bir araya gelmesiyle oluşabilir. Sekiz on (kişi), üçer üçer (dağıtmak), bir iki (söz), üç beş (kuruş) }} Kimi ikilemelerde yinelenen sözcükler isim tamlaması biçimindedir. İyinin iyisi, güzeller güzeli, babaların babası, kahramanlar kahramanı… }} Kimi ikilemelerde ünsüzle başlayan sözcüğün başındaki ünsüz kaldırılıp yerine “m” sesi getirilir; ünlüyle başlayan sözcüğe “m” ön ses olarak eklenir. Simit mimit, para mara, kitap mitap… }} Eş ya da yakın anlamlı sözcükler bir araya getirilerek oluşturulabilir. Ses seda, akıllı uslu, sorgu sual, köşe bucak, eş dost, kılık kıyafet, yalan yanlış, üst baş, ağ- rı sızı, doğru dürüst, toz toprak, etli butlu, it köpek… }} Zıt (karşıt) anlamlı sözcüklerle yapılabilir. İyi kötü, bata çıka, az çok, er geç, dost düşman, aşağı yukarı, eninde sonunda, ine çıka, iri- li ufaklı, ileri geri… }} İkinci sözcük, birincinin olumsuzu biçiminde kullanılarak oluşturulabilir. İster istemez, belli belirsiz, yerli yersiz… TÜRKÇE EL KİTABI 24

P:26

Anlam Bilgisi }} İkilemelerdeki sözcüklerin her biri tek başına bir anlam taşıyabilir. Her ikisi de anlamlı ola- bilir. İyi kötü, hısım akraba, er geç, yalan yanlış… }} Biri anlamlı, biri anlamsız sözcükten oluşan ikilemeler olabilir. Hayal meyal, saçma sapan, eski püskü, çoluk çocuk, kaba saba, pılı pırtı, börtü böcek… }} Sözcüklerin her ikisi de anlamsız olabilir, yani iki sözcük de tek başına kullanılamaz. Ivır zıvır, çıtı pıtı, abur cubur, abuk sabuk, mırın kırın, eciş bücüş, süklüm püklüm, vırt zırt, ıcığı cıcığı… 2. DEYİMLER }} Deyim, en az iki sözcüğün, yeni bir kavramı karşılamak için anlamca birleşip kalıplaşma- sıyla oluşan sözdür. }} Deyimler, anonim yani söyleyeni belli olmayan sözlerdir. }} Türkçe, deyim sözvarlığı açısından zengindir. Türkçede on bin civarında deyim bulunmak- tadır. Türkçedeki deyimlerin kaynakları arasında Nasrettin Hoca ve Bektaşi fıkralarıyla, ba- zı masallar, efsaneler, tarihsel olaylar yer alır. Örneğin, “bindiği dalı kesmek”, “ipe un ser- mek”, “ye kürküm ye”, “yorgan gitti, kavga bitti” gibi deyimlerin kaynağı Nasrettin Ho- ca fıkralarıdır. Özellikleri }} Deyimler de atasözleri gibi kısa ve özlü ifadelerdir. }} Deyimler de atasözleri gibi kalıplaşmış sözlerdir. Deyimlerin sözcükleri değiştirilip yerleri- ne -aynı anlamda olsa da- başka sözcükler getirilemez, deyimlerin söz dizimi bozulamaz. “Tanrı misafiri” yerine “Allah misafiri”, “Ayıkla pirincin taşını” yerine “Pirincin taşını ayıkla” denemez. }} Deyimler genellikle söz öbeği biçimindedir ancak cümle biçiminde olanları da vardır. Söz Öbeği: Göz atmak, el üstünde tutmak, kulak vermek, burun kıvırmak, ağzına bir par- mak bal çalmak, baltayı taşa vurmak, kaşla göz arasında, eli böğründe, anasının gözü… Cümle: Dostlar alışverişte görsün, Atı alan Üsküdar’ı geçti, İncir çekirdeğini doldurmaz, Ha- lep ordaysa arşın burada, Yel üfürdü sel götürdü, Ununu elemiş eleğini asmış… 25 TÜRKÇE EL KİTABI

P:27

Anlam Bilgisi }} Bazı deyimler “isim” veya “sıfat tamlaması” biçiminde oluşur. Sıfat tamlaması: ağır başlı, geri kafalı, sivri akıllı, çetin ceviz, eski toprak, eski kurt… İsim tamlaması: eşek şakası, kıl payı, anasının gözü, kaçın kurası… }} Deyimlerin bazıları mecaz, bazıları ise gerçek anlam taşır. Mecaz Anlamlı Olanlar: Saçını süpürge etmek, ağzı kulaklarına varmak, pireyi deve yap- mak, kılı kırk yarmak, öküz altında buzağı aramak, abayı yakmak, pabucu dama atılmak, çan- tada keklik, ince eleyip sık dokumak… Gerçek Anlamlı Olanlar: İsmi var cismi yok, yükte hafif pahada ağır, parayla değil sırayla, dosta düşmana karşı, hem suçlu hem güçlü, ağzına layık, çoğu gitti azı kaldı, âdet yerini bulsun, iyi gün dostu, özrü kabahatinden büyük… }} Kimi deyimler bir öyküye ya da olaya dayalı olarak kalıplaşmıştır. Buyurun cenaze namazına, baklayı ağzından çıkarmak, püf noktası, ye kürküm ye, Halep ordaysa arşın burada… }} Kimi deyimler, töreleri, inanışları, duaları, bedduaları belirtir. Beşik kertmesi, ağzından yel alsın, Allah kolaylık versin, Allah razı olsun, başını yesin, dili ensesinden çekilsin… }} Bazı deyimler, anlam bakımından yakın veya özdeş olabilir. Kılı kırk yarmak – ince eleyip sık dokumak Karnı zil çalmak – içi bayılmak Etekleri tutuşmak – eli ayağı dolaşmak Gözünü kırpmamak – gözüne uyku girmemek 3. ATASÖZLERİ }} Atasözleri bir ulusun değer yargılarını anlatan özlü sözlerdir. Atasözleri eskiden “sav” ve “darbımesel” olarak da adlandırılmıştır. }} Yüzyıllar boyu edinilen yaşam deneyimlerinden kaynaklanan atasözleri, bir ulusun düşün- ce, özlem, eleştiri, gözlem ve yargılarını dile getirir. }} Atasözlerinin söyleyeni belli değildir, yani atasözleri anonimdir. TÜRKÇE EL KİTABI 26

P:28

Anlam Bilgisi Özellikleri }} Atasözleri kalıplaşmış sözler olduğu için sözcüklerin yeri değiştirilemez, aynı anlamda ol- sa da bir sözcüğün yerine başka sözcük getirilemez. Derdini söylemeyen derman bulamaz. Bu atasözündeki “derman” sözcüğünün yerine “ilaç” sözcüğü getirilemez. }} Her atasözü bir genel kural, bir ilke niteliği taşır. Yuvarlanan taş yosun tutmaz. Bir ipte iki cambaz oynamaz. }} Atasözleri kısa ve özlüdür, az sözle çok şey anlatır. }} Atasözlerinin çoğu geniş zaman ile kurulmuştur. }} Bazı atasözleri sosyal ilişkiler üzerine görüş bildirir. Araba devrilince yol gösteren çok olur. Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür. Komşu, komşunun külüne muhtaçtır. }} Bazı atasözleri ise uzun gözlemlere dayanarak doğa olaylarının gündelik yaşam üzerinde- ki etkilerini anlatır. Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır. Lodosun gözü yaşlı olur. Kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz. Zemheride kar yağmadan kan yağması iyi. Mart yağar, nisan övünür; nisan yağar, insan övünür. }} Tecrübelere veya mantığa dayanarak doğrudan doğruya öğüt veren atasözleri de vardır. Sona kalan dona kalır. Ağlamayan çocuğa meme vermezler. Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar. }} İki yargı taşıyan atasözlerinde ise yargılar arasında benzetme ilgisinden ziyade iki yargının birbirini tamamladığı veya birbirine karşıt olduğu görülür. Var evi kerem evi, yok evi verem evi. 27 TÜRKÇE EL KİTABI

P:29

Anlam Bilgisi }} Doğrudan doğruya öğüt ve ahlak dersi veren atasözleri vardır. Ayağını yorganına göre uzat. Yoldan kal, yoldaştan kalma. Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar. }} Bazı bilgece düşünceler bildirerek dolaylı olarak yol gösteren atasözleri vardır. Can bostanda bitmez. Taşıma su ile değirmen dönmez. Korkunun ecele faydası yoktur. }} Töre ve gelenekleri bildiren atasözleri vardır. Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Kızını dövmeyen dizini döver. Dost başa bakar, düşman ayağa. }} Bazı atasözleri soyaçekim kavramını vurgular. Armut dibine düşer. }} Kimi inanışları bildiren atasözleri vardır. Akacak kan damarda durmaz. Olacakla öleceğe çare bulunmaz. Baykuşun kısmeti ayağına gelir. }} Bazı atasözleri anlam açısından birbirinin karşıtıdır. Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış. / Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. İyilik eden iyilik bulur. / İyiliğe iyilik olsaydı koca öküze bıçak olmazdı. U YA R I  /  y o r u m LL A tasözlerinde kötülük, olumsuzluk övülmez, iyi bir şey gibi gösterilmez. Kötülük ve olumsuzluğun öne çıkarıldığı sözlere “söylence” adı verilir. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Merhametten maraz doğar. Her koyun kendi bacağından asılır. Devlet malı deniz, yemeyen domuz. TÜRKÇE EL KİTABI 28

P:30

Anlam Bilgisi }} Bazı atasözlerinde “öyküleme” vardır. Eşeğe “cilve yap” demişler, çifte atmış. Eşeği düğüne çağırmışlar, “ya odun eksik ya su.” demiş. Katıra “baban kim” demişler, “dayım at” demiş. }} Atasözleri genellikle mecaz anlamlıdır. Bazıları hem mecaz hem gerçek anlam taşır. Dikensiz gül olmaz. Keskin sirke küpüne zarar. Mum dibine ışık vermez. Damlaya damlaya göl olur. Mızrak çuvala sığmaz. }} Genelin aksine temsilî ve mecazi anlatıma sahip olmayan gerçek anlamlı atasözlerimiz var- dır. Adamın iyisi iş başında belli olur. Akıllı düşman akılsız dosttan iyidir. Dost ile ye, iç; alışveriş etme. Dost dostun ayıbını yüzüne söyler. Deyim ve Atasözü Arasındaki Fark Deyimler ve atasözleri zaman zaman birbiriyle karıştırılmaktadır. Bu iki kalıplaşmış yapı arasında biçime ve anlama bağlı bazı farklar vardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz: Deyimler yargı bildirmezler. Bir durumu, olayı ya da varlığı betimlemek, açıklamak, ifade et- mek amacıyla etkili anlatımından yararlanılan kalıplaşmış söz gruplarıdır. Atasözü ise bir göz- lem ve tecrübenin sonucunda ortaya çıkmış ve zamanla herkesçe benimsenmiş bir yargıyı dile getirir. Bazı deyimlerde yargı bulunsa da genelde deyimler yargısız ifadelerdir. Kısaca deyimler daha çok benzetme, kıyaslama yoluyla bir durumu açıklamak; atasözleri ise bir du- rum veya olayı tecrübeye dayalı bir yargıya bağlamak için kullanılır. 2. A tasözleri de deyimler gibi kalıplaşmış ifadelerdir. Ancak kalıplaşmanın biçiminde bazı fark- lılıklar vardır. Atasözlerindeki kalıplaşma deyimlere göre daha sıkıdır. Deyimlerde yer alan ke- limeler başta, ortada ve sonda birtakım değişiklikler gösterebilir. 3. Deyimler amaç bakımından da atasözlerinden farklıdır. Deyimlerin amacı bir durumu ya da kavramı özel bir kalıp içinde çekici ve etkili bir anlatımla belirtmek iken atasözleri öğüt ver- me, yol gösterme ya da tecrübe aktarma amacı güderler. 29 TÜRKÇE EL KİTABI

P:31

Anlam Bilgisi 4. ÖZDEYİŞ }} Bilgelerin, bilginlerin, ozanların, kültürlü kişilerin yazıp söyledikleri engin anlamlı kısa söz- lerdir. Bilgece söylenmiş özlü sözlerdir. Eskiden “cümle-i hikemiye” ve “kelam-ı kibar” olarak adlandırılmıştır. }} Atasözlerinden ayrılan en önemli yönü, söyleyenlerinin belli olmasıdır çünkü atasözleri ano- nimdir. Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir ancak özdeyişler kalıplaşmamıştır. }} Türk edebiyatında ilk önemli özdeyiş kitabı Cenap Şahabettin’in “Tiryaki Sözleri” adlı ya- pıtıdır; sanatçı, yapıtta özdeyişlerini toplamıştır. hh Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. (Mustafa Kemal Atatürk) hh Bâki kalan bu kubbede bir hoş sâdâ imiş. (Baki) hh Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi (Muhibbî “Kanuni”) hh Eskimiş fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak çok güçtür. (Cenap Şahabettin) hh Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir. (Hz. Muhammed) hh Bir mermer parçası için heykeltıraş ne ise, ruh için de eğitim olur. (Cervantes) hh Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şarttır. (Balzac) hh Bir milletin büyüklüğü, nüfusunun çokluğu ile değil, akıllı ve fazilet sahibi adamlarının sayı- sı ile belli olur. (Victor Hugo) TÜRKÇE EL KİTABI 30

P:32

Anlam Bilgisi 5. SÖZ ÖBEKLERİNİN KATTIĞI ANLAM }} ÖSYM, “Sözcükte Anlam” konusunda daha çok “söz öbeği”nin cümleye kattığı anlamı sormaktadır. }} ÖSYM, hemen hemen her sınavda bu konuyla ilgili 3-4 soru sormaktadır. }} “Söz öbeği”nin cümleye kattığı anlam ile ilgili soruları çözebilmek için bolca soru pratiği yapmak gerekir. }} “Söz öbeği”nin cümleye kattığı anlamla ilgili sorular çözülürken sözcüklerin mecaz anla- mına dikkat edilmelidir. }} “Söz öbeği”nin cümleye kattığı anlamla ilgili sorularda sözün cümle veya parça içerisin- deki anlamı özellikle dikkate alınmalıdır. Bilim ve toplum hayatındaki gelişmeler, şairleri kendi şiir sözlüklerini genişletmeye mecbur kıl- mıştı. Bu değişimin yarattığı yaşam tarzı, dünyayı şiir içinde yeniden kurmak isteyen şairlere, es- kimiş imgelerden yararlanma imkânını kapatmıştı. Öte yandan çağlarının gerisinde kalmakta ıs- rar eden şairlerin kendi kişisel şiir sözlükleriyle ilgili bir problemleri zaten yoktu. (2017 YGS) Bu parçadaki “şairlerin kendi sözlüklerini genişletmesi” sözüyle “şairlerin yeni imgelerle an- latımını zenginleştirmesi” anlatılmak istenmiştir. Çünkü bu sözdeki “kendi şiir sözlükleri” sö- züyle “kelimelere kazandırılan anlam, imgelerle sözcüklerin yeni anlam kazanması” ifade edil- miştir. “Genişletme” sözüyle de “zenginleştirme” anlamı katılmıştır. Pek çok sanatçı, bayağılaşmak korkusuyla hâlâ çoğunluğu yok sayarak eski yollarında ayak diri- yor. Hâlbuki çoğunlukla anlaşmak, mutlaka bayağılaşmak demek değildir. Yunan tragedyası ço- ğunluğun dilediği veya beğendiği gibi olmakla bayağılaşmamıştı. Değerini düşürmeden büyük ka- labalıklarla uzlaşabilen bir sanattı. Zamanımızın istediği de bu olsa gerek. (2016 YGS) Bu parçadaki “çoğunluğu yok saymak” sözüyle “geniş kitleleri görmezlikten gelmek” anlatıl- mak istenmiştir. Çünkü bu sözdeki “çoğunluk” sözüyle “geniş kitleler”, “yok saymak” sözüyle de “görmezden gelmek” anlamı çıkmaktadır. 31 TÜRKÇE EL KİTABI

P:33

Anlam Bilgisi ÇIKMIŞ SINAV SORUSU Bir sanatçımız şöyle diyor: “Dergiler, edebiyatın yeraltı haritasıdır.” Nitekim bu dergiler- de ilk ürünleri yayımlanan genç şairlerin çoğu, bir süre sonra çalışmalarını kitaplaştıra- rak şairliklerinin ilk kilometre taşlarını koyarlar. Bu parçada geçen “edebiyatın yeraltı haritası olma” sözüyle, dergilerin hangi özel- liği belirtilmek istenmiştir? A) Sanatçıları, farklı algılama kalıpları içinde düşündürme B) Gizli yeteneklerin gün ışığına çıkmasına olanak sağlama C) Yazarları, yeni yazınsal türlere yönlendirme D) Şiiri öteki türlerin önüne geçirme E) Sanatçıların birbirlerinden yararlanmasına ortam hazırlama ÇÖZÜM Altı çizili sözdeki “harita” sözcüğü mecaz anlamıyla kullanılmıştır. Harita sözcüğü par-  çada “gizli kalmış bir nesneyi bulmak, gün ışığına çıkarmak” için de kullanılabilir. altı çizili söz “gizli yeteneklerin gün ışığına çıkmasına olanak sağlama” anlamına gelir. Ce- vap B seçeneğidir. ÇIKMIŞ SINAV SORUSU Bilimsel bir yazı, dile getirdiği düşünce ne olursa olsun her türlü duyguyla, duygusallıkla il- gisini kesmiştir. Böylesi yazılarda bilim adamı, kendini mümkün olduğu kadar paranteze al- malıdır. Bu yazılar, “Nesneler kendisi konuşuyor.” diyenleri haklı çıkarmalıdır. Bu parçada geçen “kendini paranteze almak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıda- kilerden hangisidir? A) Anlama çabası içinde olmak B) Konu dışına çıkmamak C) Farklı görüşlere saygı duymak D) Kişisel değerlendirmelerini yansıtmamak E) Özgün bir bakış açısına sahip olmak ÇÖZÜM Parçada yazarın bilimsel yazılarda duygulardan uzak durması gerektiği belirtilmiş, ya- ni yazar yorum yapmadan nesnel bir şekilde bir çeşit kendini paranteze alarak yazma- lıdır. D seçeneğindeki “kişisel değerlendirmelerini yansıtmamak” sözü de nesnellikle il- gilidir. Cevap D seçeneğidir. TÜRKÇE EL KİTABI 32

P:34

Anlam Bilgisi CÜMLEDE ANLAM 1. YAKIN ANLAMLI CÜMLELER Yakın anlamlı cümleler, özdeş anlam yani tümüyle aynı anlamı karşılamaz; benzer ya da yakın olmayı ifade eder. Yakın anlamlı yargıyı bulmak için önce verilen cümleyi anlamalı, çözmeli; sonra seçenekte benzer anlamı taşıyan cümle bulunmalıdır. hh Toprağın gecesine girmeyen tohum gün yüzü göremez. Bu cümledeki “toprağın gecesi” sözü “karşılaşılan zorluklar”, “tohum” sözcüğü “insan, ki- şi”, “gün yüzü görmek” sözü “mutlu olmak, sefa sürmek” anlamında olduğu için şöyle ku- rabiliriz: “Cefa (sıkıntı) çekmeden sefa sürülmez.” ya da “Zorluklarla karşılaşmadan, onla- rı aşmadan mutlu olunamaz.” hh Şiire yaşlı bir şair gibi başlamak, genç bir şair gibi onu sürdürmek gerekir. Bu cümledeki “yaşlı bir şair” sözü “deneyimli şair”, “genç bir şair” sözü “coşkulu, heye- canlı şair” anlamında olduğu için cümleyi şöyle kurabiliriz: “Şiir, coşku (heyecan) ve dene- yimin ürünüdür.” ya da “Şiire deneyimle başlayıp onu coşkuyla devam ettirmek gerekir.” hh Yalnızca güneşli günlerde yürüyen kişi amacına ulaşamaz. Bu cümledeki “güneşli gün” sözü mecaz anlam taşımaktadır ve “mutlu, iyi zamanlar” an- lamında kullanılmıştır. “Yürüyen” sözcüğü de mecaz anlamlıdır ve “çalışmak” anlamında- dır. Cümlenin yakın anlamlısı şöyle olabilir: “İsteneni elde etmek her koşulda çalışmayı zo- runlu kılar.” ÖRNEK Aşağıdaki tabloda verilen ikili cümleler yakın anlamlıdır: ~~ Dağ ne kadar yüce olsa da yol, üstünden aşar. Yenilmesi imkânsız gibi görünen zorlukların da çözüm yolu vardır. ~~ Yapılan her yanlış, daha iyi bir sistem oluşturmak için bir fırsattır. Doğruya ulaşabilmek için yapılan yanlışlardan ders almasını bilmek gerekir. ~~ Bir yazarın çocukluğu, o yazarın banka hesabıdır. Yazarın yapıtları, çocukluk anılarıyla, çocuklukta yaşadıklarıyla beslenir. ~~ Bir sanatçının üslubu, o sanatçının kendisidir. Üslup, sanatçının kişiliğini yansıtan bir aynadır. ~~ Şiir, düşünceyi duygu haline getirinceye kadar yoğurmaktır. Şiir, düşüncenin, duyguların özsuyunda eritilmesiyle oluşur. 33 TÜRKÇE EL KİTABI

P:35

Anlam Bilgisi 2. KESİNLİK }} Bir yargının net olduğunu, bir eylemin net olarak gerçekleştiğini ortaya koyan yargılardır. hh Dünyadaki kuş türlerini 513’ü sadece Türkiye’de yaşamaktadır. hh Kurumumuzda sigara içmek yasaktır. 3. NEDEN-SONUÇ İLİŞKİSİ }} Bir eylemin ya da durumun ortaya çıkmasına sebep olan durumla birlikte verilmesidir. Ne- den-sonuç ilişkisinin olduğu cümlelerde yargı gerekçesiyle verilir ve “neden, niçin” soru- larına cevap alınabilir. Neden-sonuç ilişkisi “için, -den ötürü, -den dolayı” edatları, “çün- kü, mademki, de, ki, zira” bağlaçları, “-den, -dığından, -ınca” ekleriyle kurulabilir. Ne- den-sonuç ilişkisi, bir cümle içinde olduğu gibi iki cümle arasında da olabilir. hh Seni göremedim diye bu bahar / İçimde bin türlü duygunun isyanı var. hh Mizah anlayışı, geleneksel mizah anlayışımıza uyduğundan, yapıtlarından halk da hoşlanır, aydınlar da. hh Tanzimat Dönemi sanatçılarının hemen hepsi birer romandan sonra dikkatlerini başka ala- na yönelttiklerinden romanımızın bütün yükü Ahmet Mithat Efendi’ye kalmıştır. hh Farklı yaş gruplarındaki kişilerin ilgi duydukları şeyler değiştiğinden edindikleri bilgilerle on- lara ulaşma yolları da farklılık gösterir. U YA R I  /  y o r u m Gerekçe: Sebep ya da amaç bildiren yargılarda “gerekçe” vardır. - Ayrıntıya önem verir misiniz? - Evet, güzelliğe ulaşmak için ayrıntıları önemsiyorum. ÖSYM’nin sorduğu bir soruda bu diyalogdaki cevap gerekçe içeren yargı kabul edilmiştir. Diyalogdaki cevap, “amaç” anlamı taşımaktadır. TÜRKÇE EL KİTABI 34

P:36

Anlam Bilgisi 4. AMAÇ-SONUÇ İLİŞKİSİ }} Amaç, varılmak istenen gaye, erektir. Amaç cümlelerinde “ne için, hangi amaçla” soru- larına cevap alınabilir. Amaç-sonuç ilişkisi “için, üzere,” edatları, “de” bağlacı, “-e” du- rum ekiyle sağlanır. “İçin” yerine “amacıyla” gelirse amaç-sonuç “-dığından dolayı” ge- lirse neden-sonuç ilgisi kurulur. hh Gökte ay doğar seni görmek için. hh Misafirleri iyi ağırlayayım diye uğraşıyordu. hh İstanbul’dan buraya seni görmeye geldim. hh Sanatçı çok okunmak için sade ve anlaşılır bir dil kullanıyor. U YA R I  /  y o r u m Amaç-sonuç ve neden-sonuç birbiriyle karışabilir. Amaç-sonuç cümlesinde amaç henüz gerçekleşmemiştir, neden-sonuç cümlesinde ise neden gerçek- leşmiştir. Dün gece geç uyuduğu için gözleri şişmişti. (Gerçekleşmiş) Sabahleyin ders çalışmak için kütüphaneye gitti. (Gerçekleşmemiş) 5. KOŞULA BAĞLILIK }} Bir olayın gerçekleşmesinin başka bir olguya ya da duruma bağlı olduğu cümlelerdir. Biri gerçekleşirse diğeri de gerçekleşecektir. Koşul anlamı “-ise, -se” eki, “üzere, yeter ki, ama” sözcükleri, “-ınca, -dıkça, -madan” zarf-fiilleriyle sağlanabilir. hh Fırsat verildiği takdirde birçok insan başarılı olur. hh Geri getirmek üzere kalemimi alabilirsin. hh Seni gördü mü çok mutlu oluyor. hh Masallar etkili anlatılırsa çocuk eğitiminde etkili olur. hh Halk türkülerini söyleyenlerin seslerindeki ve okuyuşlarındaki pürüzler ayıklanınca klasik de- necek kadar sağlam eserler çıkar ortaya. 35 TÜRKÇE EL KİTABI

P:37

Anlam Bilgisi 6. AÇIKLAMA İLİŞKİSİ }} Bilinmeyeni bilinir kılmaya çalışmaktır. Aralarında açıklama ilgisi olan cümlelerin arasına “çünkü” konabilir. hh Bazen keşke gazete olmasaydı diyorum, gazetenin zamanımı çaldığını düşünüyorum. hh İnsan gerçeği hepimizin malıdır; kötü adamda da bizden bir parça var, kahramanda da. 7. KARŞILAŞTIRMA }} İki olay, varlık, durum arasındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koymaktır. Karşılaştırma an- lamı “en, ise, kadar, -den daha, -e oranla, göre, gibi” sözcükleri, “-den” ekiyle sağlanır. hh Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir. hh Öğretmen, sınıfın en çok konuşanını öne oturttu. hh Onun kadar titiz biri az bulunur. hh Ölüm ile ayrılığı tartmışlar / Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık 8. DOLAYLI ANLATIM }} Herhangi bir kişinin sözünü, cümlesini biraz değiştirerek aktarmaktır. hh Cemal Süreya’nın kapalı bir anlatımının olduğunu söylüyor eleştirmen. hh Yazar, romanı belgelerden yararlanarak yazdığını söylüyor. hh Konuyu daha önce de anlamadığını belirtmişti. 9. DOĞRUDAN ANLATIM }} Herhangi bir kişinin sözünü, cümlesini hiçbir değişiklik yapmadan aktarmaktır. Alıntı cüm- lesi ya tırnak içinde gösterilir ya da virgülle belirtilir. hh “Kardeşini dün burada gördüm.” dedi. hh Her şey bir insanı sevmekle başlar, diyor Sait Faik. hh Mevlânâ “Hamdım, piştim, yandım.” diyor. TÜRKÇE EL KİTABI 36

P:38

Anlam Bilgisi U YA R I  /  y o r u m Cümlenin sonunda “-dığını söyledi, -eceğini söyledi, -dığını belirtti, -eceğini ifade etti” geçiyorsa dolaylı anlatım; “dedi, demiş, der, diyor” varsa doğrudan anlatım vardır. 10. ÜSLUP (BİÇEM) }} Bir yazarın anlatım tarzı ve dilidir. Yazarın anlatımı, tekniği, söyleyiş biçimi, seçtiği yöntem, sözcük seçimi, cümle kurgusu “biçem” (üslup) olarak adlandırılır. Yazar “nasıl” anlatıyor sorusuna yanıt alınabilir. Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili sözler üslup belirtmektedir: hh Ahmet Hamdi Tanpınar, “Huzur” romanında oldukça uzun cümlelere yer vermiş, sıkça be- timleme yapmıştır. hh Kendine özgü, canlı, etkileyici ve şiirsel bir anlatımı olan Yaşar Kemal, romanlarında kısa cümleler kullanmış; yerel sözcükler, deyimler, atasözlerine sıkça yer vermiştir. hh Sait Faik’in sade, özentiden uzak, akıcı, etkileyici bir dili ve şiirsel anlatımı vardır. 11. İÇERİK (MUHTEVA) }} Bir yapıtın konusu ve temasını anlatan cümlelerdir. “Yazar ne anlatıyor?” sorusuna cevap alınabilir. Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili sözler konu belirtmektedir: hh Ahmet Hamdi Tanpınar, “Mahur Beste” romanında 19.yüzyılın ortalarında çöküş yaşayan Osmanlı’nın seçkin aile yaşamından kesitler sunmuştur. hh Orhan Pamuk, “Yeni Hayat” romanında başkişinin okuduğu bir kitabın etkisine kapılarak da- ha önceki değerlerinden uzaklaşması, çevreye karşı duyarsızlaşması ve yolculuğa çıkması- nı konu alır. hh Kemal Tahir, “Rahmet Yolları Kesti” ve “Yedi Çınar Yaylası” romanlarında ağalık ve eşkıyalık olgusunu dile getirmiştir. 12. ÖZNELLİK }} Bireyin duygu ve düşüncelerine dayanan, kişiden kişiye değişen, kanıtlanamayan, yorum- lanabilir yargılardır. Kişisel, subjektif, göreceli (göreli), değişken, ölçülemeyen, taraflı yargı- lardır. 37 TÜRKÇE EL KİTABI

P:39

Anlam Bilgisi hh Büyük kentlerde oturanlar doğanın görkemli hazinesini süpermarketlerde bulamazlar. hh En iyi beslenme yöntemi, yaşamı en az kaloriyle sürdürmektir. hh Yapıtında, birkaç çarpıcı olayı ustaca anlatarak okurların bu konuda yorum yapmasına or- tam hazırlamış. hh Yazar bu romanda, sarsıcı toplum gerçeklerine dikkat çekip bunlara kalıcı ve mükemmel çö- zümler önermiştir. Bu cümlelerdeki altı çizili sözlerin doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanamayacağı için cüm- leler özneldir. 13. NESNELLİK }} Bireyin duygu ve düşüncelerine dayanmayan, kişiden kişiye değişmeyen, kanıtlanabilen ve yorumlanamayan yargılardır. Objektif, bilimsel, kesin, ölçülebilen, herkese göre aynı olan, yorum ve düşsel öge içermeyen yargılardır. Aşağıdaki cümleler kanıtlanabileceği için nes- neldir: hh Siyah şapkalı, kahverengi pantolonlu bir adam vardı karşısında. hh Kurtuluş Savaşı’nın işlendiği yapıt on bölümden oluşuyor. hh Sait Faik, öykülerinde mekân olarak İstanbul’u seçmiş. hh Yaşar Kemal, romanlarında Çukurova yöresinin insanlarını ele almıştır. hh Namık Kemal’in “İntibah” adlı romanı edebiyatımızda ilk edebî romandır. hh Yahya Kemal, “Ok” şiiri hariç bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmış. hh Arılar, çiçeklerden propolis adı verilen kokulu bir reçine toplar. 14. OLASILIK (İHTİMAL) }} Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin tam olarak bilinmemesidir. “Belki, galiba, zan- nedersem, herhalde, -ebilmek” sözcükleri ve “-dır, -meli, -ecek” ekleri genellikle ihtimal an- lamı katar. hh Gün doğmayabilir bir daha tepelerden. hh Aradığın kitap masanın üzerinde olmalı. TÜRKÇE EL KİTABI 38

P:40

Anlam Bilgisi 15. TAHMİN }} Bir eylem, olay ya da durumun nasıl gerçekleşeceği hakkında fikir yürütmektir. hh 7 Haziran’daki sınavda çok iyi puan alacaktır. hh Sınıf arkadaşın, dün akşam buraya gelmiştir. 16. VARSAYIM }} Gerçekleşmemiş bir olayı, durumu gerçekleşmiş gibi kabul edip ona göre bir düşünceyi ortaya koymaktır. “Tut ki, farz et ki, diyelim ki, tutalım ki, say ki, kabul edelim ki…” gi- bi ifadelerle varsayım cümlesi oluşturulur. hh Diyelim ki vakitlerden bir nisan akşamıdır. hh Tut ki karnım acıktı, anneme küstüm. hh Farz et ki üniversiteye giriş sınavını kazandın. Şeyhülislam Yahya Nefî için şöyle der: Nef’î de buna karşılık olarak şöyle der: Şimdi hayli sühan-verûn içre, Bize kâfir demiş Müftî Efendi, Nef’î mânendi var mı bir şair?.. Tutayım ben ana diyem Müselmân, Sözleri Seba-i Muallâka’dır, Vardıkda yarın Rûz-i Cezâ’ya, İmrülkays kendidir kâfir!” İkimiz de çıkarız anda yalan!” Şimdi birçok güzel söz söyleyen arasında Şeyhülislam bana kâfir demiş, Nef’î’ye denk olan bir şair var mıdır? Ben de tutup ona Müslüman diyeyim Sözleri Kâbe’nin duvarlarına asılan şiirler gibi güzeldir Yarın kıyamet gününde Ama kendisi İmrülkays’tır kâfir! İkimiz de yalancı çıkarız. 17. DEĞERLENDİRME }} Bir yapıt, bir sanatçı, bir olay ile ilgili olumlu ya da olumsuz yargıda bulunmaktır. hh Şiirlerinde sıradan konuları işlemesi onu okunmaz kılıyor. hh Öykülerinin anlatımında bir tekdüzelik, bir kuruluk var bu yazarın. 39 TÜRKÇE EL KİTABI

P:41

Anlam Bilgisi hh Yazar, öykü ve romanlarında mecazlardan, söz oyunlarından sıkça yararlanmıştır. hh Romancı, bu yapıtında eksiltili ve devrik cümlelere çokça yer vermiş. hh Divan edebiyatında süslü nesir alanında birçok yapıt verilmiştir. 18. ÖN YARGI }} Bir kişi veya bir durumla ilgili olarak peşin hüküm veya yargıda bulunmaktır. Konu veya olayla ilgili olumlu ya da olumsuz yargılar öne sürülür. hh Göreceksiniz bu yılki sınavda da başarısız olacaktır. hh Yazarın bu kitabı pek okunmayacak. 19. GÖZLEM }} Yazarın olayları anlatırken görsel ayrıntılardan yararlanmasıdır. hh İçeriye sarışın, uzun boylu, yeşil gözlü biri girdi. hh Şehrin doğusunda mavi ve ince uzayıp giden bir ırmak vardı. 20. ELEŞTİRİ }} Bir yapıtın, yazarın, konunun kişinin olumlu ya da olumsuz yanlarını bulup ortaya koymak- tır. hh Yazar, farklı olma kaygısıyla romanın birçok yerinde anlamsızlığa düşmüş. (Olumsuz eleştiri) hh Sait Faik, sıradan olayları anlatırken bile özgünlüğünü hissettirir. (Olumlu eleştiri) hh Yazar, şiirsel anlatımıyla okuyucuyu derinden etkiliyor. (Olumlu eleştiri) hh Şairin şiirindeki biçim kusurları imgelerindeki ustalığına gölge düşürüyor. (Hem olumsuz hem de olumlu eleştiri) hh İlk hikâyelerini deneyimsizlik ve acemilik dolayısıyla pek de işlek olmayan, tutuk bir dille ya- zan Bekir Sıtkı Kunt, son hikâyelerinde konuşma dilini özenle kullanmıştır. (Hem olumsuz hem de olumlu eleştiri) TÜRKÇE EL KİTABI 40

P:42

Anlam Bilgisi 21. ÖZ ELEŞTİRİ }} Kişinin kendisine ait özellikleri ve kendisiyle ilgili konu veya durumları eleştirmesidir. hh Bir zamanlar içinde bulunduğum durumu iyi değerlendiremediğimden mutluluğu çok uzak- ta aradım. hh Son kitabımda yeterince titiz davranmadığımı söyleyebilirim. 22. TANIM }} Bir kavramı değişmez ve öz nitelikleriyle tanıtmaktır. “Nedir” ve “kimdir” sorularına cevap verir. Tanım cümleleri “denir” sözcüğü ya da “-dır” ekiyle biter. Tanımlama nesnel de öz- nel de olabilir. hh Sanat, hayatı yüceltme ve daha anlamlı kılma çabasıdır. hh Zamir, ismin yerini tutan sözcüklere verilen addır. hh Bilinç akışı yöntemi, öykü ve romanlarda karakterlerin, geçmişe ve bugüne ilişkin duygu, düşünce ve anılarının aktarımında kullanılan bir tekniktir. 23. TEKDÜZE (MONOTON) YARGILAR }} Değişmeyen, düzenli ve aynı biçimde tekrarlanan eylemlerdir. hh Sabahtan akşama kadar burada oturur. hh Geceleri kitap okuduktan sonra uyurum. hh Her akşam mutlaka kahveye gidiyor. 24. DÜŞSEL ÖGELER }} Gerçek yaşamda karşılaşamayacağımız ögelerin hayali veya soyut ögelerdir. }} Hayalî unsurlar kullanılır. Söz sanatlarıyla sağlanır (benzetme, kişileştirme, abartma…). hh Gördüm sonbahar kaynıyor / Çatlamış dudağında evrenin hh İçmiş gibi geceyi bir yudumda / Göğün mağrur bakışlı bulutları 41 TÜRKÇE EL KİTABI

P:43

Anlam Bilgisi 25. İKİLEM }} İnsanın iki seçenekten birini seçmede kararsızlık yaşaması durumudur. hh Sana gelsem bir uçuruma açılır yolum Kendime dönsem bir insan ağlar içimde hh Akşamleyin dışarı mı çıksam, ders mi çalışsam? hh Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. hh Dura dura bir sel oldum erenler Bilmem söylesem mi, söylemesem mi? Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana Bilmem söylesem mi, söylemesem mi? 26. ÇIKARIM }} Bir cümledeki doğru, yanlış ve gerçeklerden yola çıkarak başka yargıları ortaya koyma işi- dir. “Demek ki, gösteriyor, gösterdi, görünüyor, benziyor” sözcükleriyle sağlanır. hh Yapıtları üzerine birçok yazı yazılması yazarın başarılı olduğunu gösteriyor. hh Gözleri şişmiş, demek ki geçen akşam hiç uyumamış. hh Roman ve öyküde ortaya çıkan çalışmaların niceliksel artışı düzyazıyı ön sıraya taşımışa benziyor. hh Şiirde niceliksel artışın onun niteliğine katkı sağlaması her zaman mümkün olmamasına rağ- men bu alanda bir gerileme varmış gibi görünüyor. 27. AŞAMALI DURUM }} Bir durumun veya olayın belirli aşamalarda gerçekleşmesidir. Genellikle “gittikçe”, “gitgi- de”, “gün geçtikçe” gibi sözlere yer verilir. hh Hayatı anladıkça büyür insan Büyüdükçe döner ilk yalnızlığına hh Gittikçe artıyor yalnızlığımız. hh Hasta, her geçen gün biraz daha iyileşiyor. TÜRKÇE EL KİTABI 42

P:44

Anlam Bilgisi 28. HAYIFLANMA }} Acınmak, üzülmek, esef etmek, yerinmek. Zamanında yapılmamış eylemler için kullanılır. hh Keşke, şu an sana güzel bir söz söyleyebilmek için binlerce kitap okumuş olsaydım. hh Öğrencilik yıllarımı istediğim gibi yaşayamadım. 29. PİŞMANLIK }} Yaptığı bir işin veya davranışın olumsuz sonucunu görerek üzülmek. hh Dün oraya keşke gitmeseydim. hh Ona dün akşam boşu boşuna kızdım. 30. YAKINMA }} Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek, memnuniyetsizlik. hh Söyleyin söyleyin kim anlar dilimden Kim alır yarı yolda kalmış selamımı 31. ÖYKÜNME }} Birinin yaptığı gibi yapmak, birine veya bir şeye benzemeye çalışmak, taklit etmek, özenmek. hh Ahmet, abisi ne yapıyorsa aynısını yapıyor. hh Kardeşi, ünlü dizi oyuncuları gibi davranıyor. 32. YADSIMA }} Yaptığı bir işi, söylediği bir sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını, bilmediğini söyle- mek, inkâr etmektir. hh Kim demiş Süheyla’ya vurulmuşum diye? (Orhan Veli Kanık) hh Hayır, hiçbir zaman sana yalan söylemedim. 43 TÜRKÇE EL KİTABI

P:45

Anlam Bilgisi 33. KANIKSAMA }} Çok tekrarlanma nedeniyle etkilenmez olmak, bir duruma alışmaktır. hh Böyle gelmiş, böyle gider bu dünya. hh Sürekli azar işiten çocuk artık buna aldırmıyordu. hh Her gün aynı yer ve saatte otobüse binmeye alışmıştı. hh Devamlı nasihat dinleyen Selami’ye hiçbir söz fayda etmiyordu. 34. GERÇEKLEŞMEMİŞ BEKLENTİ }} Bir beklentinin gerçekleşmemesi durumudur. Genellikle “zannetmiştim”, “sanıyordum”, “ummuştum” gibi sözcüklere yer verilir. hh Sınavda derece yapacağını sanıyordum. Bu cümlede sözü söyleyen kişi karşısındakinin sınavda derece yapmasını bekliyor ancak karşısındaki kişi derece yapamadığı için beklentisi gerçekleşmemiştir. hh Dün de kahveye geldiğini zannetmiştim. Bu cümlede sözü söyleyen kişi karşısındakinin kahveye gelmesini beklemiş ancak karşı- sındaki kişi kahveye gelmediği için beklentisi gerçekleşmemiştir. 35. İVEDİ }} “Acele”, “acele olarak yapılma”, “çabucak”, “hemen” anlamlarını taşır. hh Dosyalar, hemen imzalanıp valiliğe gönderilecek. hh Bu işi de çabucak bitirip ona destek olmalısın. 36. EMPATİ }} Duygudaşlık, aynı duyguları paylaşma, kendisini duygu ve düşünce açısından başkasının yerine koyabilme. hh Senin neden bu kadar üzgün ve hüzünlü olduğunu biliyorum. hh Onun böyle sert davranmasını çok iyi anlıyorum. TÜRKÇE EL KİTABI 44

P:46

Anlam Bilgisi Saptama: Bir durumu veya olayı tespit et- hh Günümüzde yayıncılar, çok satan kitapla- me. rın peşinde koşuyor, bir yazarın ya da ki- tabın değerini ne kadar sattığı belirliyor. İşlev: Bir nesne veya bir kişinin gördüğü iş, hh Roman, anlatılanları kahramanların bakış iş görme yetisi, görev, fonksiyon. açısından verir, okurun neden-sonuç iliş- kisi kurarak düşünmesini sağlar. Tasarı: Olması ya da yapılması istenen, hh Yeni bir kitap yazmayı düşünüyorum. planlanan şeyin zihinde aldığı biçime veri- hh İleride öğretmenliğe dönmek istiyorum. len addır. Öneri (Tavsiye): Bir sorunu çözmek için hh Nasreddin Hoca fıkralarını öncelikli ola- öne sürülen görüş, düşünce, teklif. rak düşündürmeye ve eğitmeye yönelik metinler olarak görmek, onlardaki güldü- Kınama: Yapılan bir işin kötü olduğunu be- rü ögesini ikinci plana atmakla olacaktır. lirten biçimde söz söylemek, ayıplamak, dışlamaktır. hh İnsan kardeşine böyle davranır mı? Küçümseme: Değer ve önem vermemek, hh Bir evlat babasına böyle yapamaz! hor görmek, nitelik açısından küçük gör- mektir. hh Çalışma vakti insan niçin böyle oturur ki? hh Senin yazdığın roman ne olacak ki! hh Böyle bir şiiri dedem de yazar. Azımsama: Bir şeyin beklendiğinden az ol- hh Verdiğin para neye yeter ki! duğu yargısına varmak, az bulma, nicelik açısından az görmektir. hh Bu odaya bu kadar kişi nasıl sığabiliriz ki? Karşıt Yargılar: Birbiriyle çelişen, birbirine hh Aldığım maaş evin ihtiyaçlarını bile karşı- zıt yargıların bir arada kullanılmasıdır. lamıyor. hh Beni tek odalı köy yapısı kulübesine gö- türdü En soylu yoksulluğun toprak döşeli sara- yına hh Bir yanımız bahar bahçe / Bir yanımız yap- rak döker 45 TÜRKÇE EL KİTABI

P:47

Anlam Bilgisi ANLATIM NİTELİKLERİ 1. DURULUK }} Gereksiz sözcük ve söz öbeği içermeyen cümlelerdir. Duru cümlelerde ne fazla ne de ek- sik bir sözcük bulunur. hh Sanatçı yapıtlarında biçem ve üsluba önem vermiştir. Bu cümlede “biçem” ve “üslup” eş anlamlı olduğu için cümle duru değildir. 2. YALINLIK }} Gösterişsiz, süssüz, sade anlatıma sahip cümlelerdir. Yalın cümlelerde abartıdan kaçınılır, söz sanatları abartılı biçimde kullanılmaz. hh Onun hikâyelerinde maskeli söyleyişlere yer yoktur ve bir yazarın kullandığı “Güneşlerle süs- lenmiş altın sarısı gibi görünen gökyüzünün altında yürümek istiyorum denizin dalgaları gi- bi dalgalanan mavi hayallerimin peşinden.” türünden süslü cümlelere rastlayamazsınız. Bu cümlede geçen “maskeli söyleyişlere yer yoktur” ve “süslü cümlelere rastlayamazsı- nız” sözleriyle söz konusu hikâyecinin “yalın” olduğu vurgulanmıştır. hh Engin gökyüzünde dalgalanan mavi denizin dalgalarının halkaları rengindedir gözlerin. Bu cümle; abartılı süslü, sanatlı ifadeler içerdiği için cümle yalın değildir. hh (I) Servetifünun temsilcileri içinde Tevfik Fikret’ten sonra “en büyük şair” olarak nitelendiri- len Cenap Şahabettin ile okul kitaplarında ilk karşılaşmam hançer gibi keskin bir Erzurum kışına rastlar. (II) Zaten büyük bir çoğunluğumuz şair ve yazarlarla ancak okul kitaplarında tanışmışızdır. (III) Ne gariptir ki o büyük şairin o büyük şiiriyle Erzurum’un kan donduran, kasıp kavuran soğuğu yüzünden bir türlü ısınmayan sınıfında tanışınca içim ısınmıştı. (IV) Şiir sevenler bilir; şiir insanın içini ısıtır, yerine göre serinletir, düşüncelerin ağırlığından kur- tarır, alır götürür insanları bir yerlere gönlünün elinden tutarak. (V) Elhân-ı Şitâ, o soğuk kış mevsiminde, o yatılı okulda yalnızlığımın ve özlemlerimin üzerine örtülüveren sıcacık bir bat- taniye etkisi yaratmıştı. ÖSYM’nin sorduğu bir sorunun metni olan cümlelerdeki altı çizili sözler süslü ve sanatlı an- latım içerdiğinden I, III, IV ve V. cümleler yalın değildir. TÜRKÇE EL KİTABI 46

P:48

Anlam Bilgisi 3. ÖZLÜLÜK }} Çok sözle anlatılabilecek kavramları, durumları kısa biçimde anlatmaktır. Az sözle çok şey anlatmaktır. Atasözleri ve bazı şiirler “özlü” anlatım içerir. hh Edebiyatımızda önemli bir konuma sahip olan yazar, adeta öykülerine evreni sığdırmış. Bu cümlede “öykülerine evreni sığdırmak” sözüyle söz konusu yazarın az sözle çok şey anlattığı ifade edilerek “özlü” anlatıma sahip olduğu vurgulanmıştır. hh Yazarın gerçekliğin farklı boyutlarını ele aldığı son romanı bir buz dağını andırıyor. Bu cümledeki “buz dağını andırmak” ifadesiyle romanın “yoğun” ve “özlü” olduğu ifade edilmiştir. 4. DOĞALLIK }} Sanatçının duygu ve düşüncelerini olduğu gibi, gerçeği değiştirmeden aktarması ve içten olmasıdır. hh Karacaoğlan, duygularını içinden geldiği gibi dile getirir. Bu cümlede “içinden geldiği gibi” sözüyle Karacaoğlan’ın doğal olduğu anlatılmıştır. 5. ÖZGÜNLÜK }} Sanatçının dil ve anlatım açısından kimseye benzememesi, farklı olması ve kendine özgü olmasıdır. hh Bir kitabın okuyucu üzerinde yarattığı etkinin arkasında, yazarın gerçekliği alıp nevi şahsına münhasır bir şekilde ifade etmesi yatar. Bu cümledeki altı çizili sözle söz konusu yazarın özgün olduğu vurgulanmıştır. hh İşlediği konuyu, çizdiği ve betimlediği karakterleri, bunlar arasındaki ilişkileri bugüne değin başka hiçbir romancının yansıtmadığı bir biçimde vermiştir. Bu cümlede geçen “hiçbir romancının yansıtmadığı bir biçimde vermiştir” sözüyle söz ko- nusu romancının özgün olduğu vurgulanmıştır. 6. ETKİLEYİCİLİK }} Ele aldığı konuyla, konunun içeriğiyle ya da anlatımın güzelliğiyle okuyucuyu ya da dinle- yiciyi sarsabilmektir. Okuyucu üzerinde iz bırakan bir anlatımdır. 47 TÜRKÇE EL KİTABI

P:49

Anlam Bilgisi 7. EVRENSELLİK }} Bir sanat yapıtının herkese ve bütün zamanlara seslenebilmesidir. Bir sanat eserinde her- kesin kendisinden bir şeyler bulabilmesidir. hh Dostoyevski veya Tolstoy her yerde okunan, sadece Rusya vatandaşı değil, dünya vatan- daşı yazarlardır. Bu cümlede geçen “dünya vatandaşı” sözüyle sözü edilen yazarların herkese hitap ettiği ifade edilmiştir. 8. AÇIKLIK }} Cümlede anlamın tek ve net olmasıdır. Bir düşüncenin herkes tarafından rahatlıkla anlaşıl- masıdır. Herkesin cümleden aynı anlamı çıkarmasıdır. Cümlede anlam belirsizliği, karışık- lığı ve bulanıklığı olmamasıdır. 9. AKICILIK }} Söz veya yazıda anlatımın, karmaşıklıktan uzak, dil ve düşünce açısından kolay anlaşılma- sı durumudur. Anlatımın herhangi bir engele takılmadan pürüzsüz bir şekilde sürüp gitme- sidir. Akıcı bir cümlede gereksiz sözcük veya ekler yer almaz. Ağdalı ve sanatlı dil yerine sade, anlaşılır bir dil kullanılır. hh Okurken söyleyiş güçlüğü yaratmayan, anlamları herkesçe bilinen sözcükleri seçerek ko- nuşma dilinin özelliklerini içeren, kısa cümleler kurmuştur. Bu cümlede “söyleyiş güçlüğü yaratmayan” ifadesiyle söz konusu yazarın akıcı bir anla- tım kullandığı vurgulanmıştır. 10. KALICILIK hh Bir sanatçının veya eserin her dönemde okunur olmasıdır. hh Dili, inceliklerine dikkat ederek güzel bir biçimde kullanması, onun her dönemde okunan, yapıtlarını yaşadığı günlerin sınırı dışına taşıyan bir yazar olmasını sağlamıştır. TÜRKÇE EL KİTABI 48

P:50

Anlam Bilgisi ANLATIM TEKNİKLERİ (BİÇİMLERİ) 1. AÇIKLAMA (AÇIKLAYICI ANLATIM) }} Açıklama, ele aldığımız konularda öncelikle birtakım sorunları aydınlatma, çözümleme işi- dir. Bir konu üzerinde ayrıntılı bilgi vermek, konuyu öğretmek ya da olayı bildirmek, yorum- lamak üzere kullanılan anlatım türüdür. Bu anlatım yoluyla “ne, neden, niçin, nasıl, nere- de, ne zaman” soruları açıklanır. }} Özellikle “öğretme” ve “bilgi verme” amaçlı düşünce yazılarında açıklayıcı anlatıma baş- vurulur. Makale, deneme, eleştiri, fıkra, mektup gibi türlerde kullanılır. }} Günlük konuşmalarda; edebiyat, felsefe ve ahlak konularında, yaşanılan olaylarda sık sık açıklayıcı bilgi verir ya da başkalarının açıklayıcı bilgilerini dinleriz. Yine günlük konuşma- lardaki sorulara verilen karşılıklar da açıklayıcı anlatıma girer. “Bir canlının yaşayabileceği normal çevre koşulları genel olarak yaklaşık 20-30° C sıcaklık, 7 civa- rında pH, deniz suyundaki tuzluluğa denk bir tuzluluk oranı ve yaklaşık 1 atmosfer (atm) basınç olarak bilinir. Fakat yerkürede bu parametrelerden birinin ya da birkaçının bu ideal değerlerden çok farklı olduğu “olağan dışı ortamlar” var. Fiziksel ve kimyasal bakımdan olağan dışı koşullarda yaşayan “olağan dışı mikroorganizmaların” bu koşullara nasıl uyum sağlayabildiği, ne tür strate- jiler geliştirdiği ise bilim dünyasının merak konusu olmuş hep. “Olağan dışı mikroorganizmalar” genel olarak termofil (sıcak seven), psikrofil (soğuk seven), barofil (yüksek basınç seven), asido- fil (asidik ortam seven), alkalifik (alkali ortam seven), halofilik (yüksek tuz yoğunluğu seven) ola- rak gruplandırılıyor. Her birinin sonundaki “seven” anlamına gelen “-fil” eki bu zor koşullara sağ- ladıkları uyumu vurguluyor.” (Bilim ve Teknik Dergisi, Nisan 2012) 2. TARTIŞMA (TARTIŞMACI ANLATIM) }} Bu anlatım biçiminde amaç, okuyucunun kanılarını (düşüncelerini) değiştirmektir. Tartışma- cı anlatımda yazar, iki farklı görüşten birini benimsetmeye çalışır. Savunulan ve karşı çıkı- lan görüşlere yer verilir. İki farklı bakış açısının olduğu konular bu yöntemle işlenmeye da- ha elverişlidir. Yazarın savunduğu görüşe “tez”, karşı çıktığı görüşe “antitez” denir. 49 TÜRKÇE EL KİTABI

P:51

Anlam Bilgisi }} Eleştirel bir bakış açısıyla yazılır. Olasılık bildirmeyen, kesin, kanıtlanmış bilgiler kullanılır. }} Onaylatma anlamı içeren “soru cümleleri”ne çokça yer verilir. }} “Bence, bana göre, kanımca, halbuki, oysaki, fakat, ama…” gibi sözcüklere yer verilir. }} Daha çok öznel ifadeler içerir. }} Fıkra, deneme, eleştiri, makale gibi türlerde kullanılır. “Benim duyduğum anladığımla sizin duyup anladığınız büsbütün başka olabilir dedim. Evet, ben o şiirden bir hüzün duyuyorum diye ille sizin de duymanız gerekmez. Belki sizce o beyit yalnız ba- harı anlatıyordur, belki yalnız hazzı söylüyor, belki büsbütün başka duygular uyandırıyor. Olabilir. Güzel şeklin öyle bir gücü vardır: birçok manalarla zenginleşir. Geçmiş yüzyıllardan kalma eser- lerde bizim yeni yeni manalar bulmamız, yaratıcılarının belki hiç düşünmedikleri şeyleri görme- miz bunun için değil midir? Şiir manada değildir derken işte bunu söylemek istiyorum; yoksa biz, şiiri yalnız ahengi için okuruz, şiirde yalnız kelimelerin verdiği zevki duyarız gibi bir şey söylemek istemedim.” (Nurullah Ataç, Karalama Defteri) 3. ÖYKÜLEME }} Yaşanmış ya da tasarlanmış bir olayın başkalarına söz ya da yazı ile aktarmak için kullanı- lan anlatım biçimidir. }} Bu anlatım; olay, kişi, yer ve zaman ögelerine dayanır. }} Konuyu daha doğrusu anlatılanı, eylem içinde (devinim) verme ve gösterme biçimidir. Amaç, okuyucu olay içinde yaşatmaktır. Olay ve olgular dizisi vardır. }} Öyküleyici anlatımın temel ögesi “olay”dır. Olaysız hiçbir anlatım öyküleme sayılamaz. }} Öykülemenin, genellikle kişi, yer, zaman ve gerçekleşebilen bir eylem olmak üzere dört ögesi vardır. }} Sözcükler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır. }} Sanat metinleri, öyküleyici anlatımla yazılır. Özellikle hikâye, roman, anı, fabl, masal, efsa- ne gibi metin türlerinde kullanılır. TÜRKÇE EL KİTABI 50

P:52

Anlam Bilgisi “Bir çeyrek saat böyle geçti. Nihayet başını öne eğip endişeyle iç çekti, kollarını aşağı sarkıtıp ge- ri döndü. Yavaşça ve perişan bir halde yürüyor, birinin kendini yakalayıp geri götürdüğünü duyum- suyordu. Mahkeme heyetinin odasına geri döndü. İlk önce kapının tokmağını fark etti. Bu yuvar- lak ve cilalı bakırdan tokmak gözünde dehşet verici bir yıldız gibi parlıyordu. Ona kaplanla karşı karşıya duran bir koyun gibi bakıyor, gözlerini ondan ayıramıyordu. Ara sıra bir adım atıp kapıya yaklaşıyordu. Kulak verseydi yan salondan gelen karmaşık bir mırıldanmanın gürültüsünü duya- caktı ama dinlemiyor, duymuyordu. Aniden, nasıl olduğunu anlamadan kendini kapının yanında buldu, kasılan parmaklarının tokmağı kavramasıyla kapı açıldı. Duruşma salonundaydı.” (Victor Hugo, Sefiller - cilt I) 4. BETİMLEME (TASVİR ETME) }} Betimleme, adeta sözcüklerle resim çizmedir. }} Betimlemede varlıkların; görme, işitme, tatma, dokunma ve koklamayla algıladığımız nite- likleri doğrudan tanıtabildiği gibi, bu niteliklerin duygu dünyamızda yarattığı etkiler de yan- sıtılabilir. }} Roman, hikâye, masal, anı, tiyatro, gezi yazısı gibi türlerde kullanılır. }} Sözcüklerin yan ve mecaz anlamlarına yer verilir. }} Gözlem, önemli yer tutar. }} Niteleme sıfatlarına, sözcüklerin ayırıcı özelliklerine, renk ve durum bildiren sözcüklere yer verilir. }} Betimleme ikiye ayrılır: a. Sanatsal (İzlenimsel) Betimleme: Dil “sanatsal işlev”de kullanılır. İzlenim kazandırmak için yazılır. Değişik duyularla ilgili ayrıntı- lar üzerinde durulur. Ayrıntılar öznel olarak verilir. Amaç sanat yapmaktır. 51 TÜRKÇE EL KİTABI

P:53

Anlam Bilgisi “Toros dağlarının etekleri ta Akdeniz’den başlar. Kıyılan döven ak köpüklerden sonra doruklara doğru yavaş yavaş yükselir. Akdeniz’in üstünde daima, top top ak bulutlar salınır. Kıyılar dümdüz, cilalanmış gibi düz killi topraklardır. Killi toprak et gibidir. Bu kıyılar saatlarca içe kadar deniz ko- kar, tuz kokar. Tuz keskindir. Düz, killi, sürülmüş topraklardan sonra Çukurova’nın bükleri başlar. Örülmüşçesine sık çalılar, kamışlar, böğürtlenler, yaban asmaları, sazlarla kaplı, koyu yeşil, ucu bucağı belirsiz alanlardır bunlar. Karanlık bir ormandan daha yabani, daha karanlık! Biraz daha içeri, bir taraftan Anavarza’ya, bir taraftan Osmaniye’yi geçip İslahiye’ye gidilecek olur- sa geniş bataklıklara varılır. Bataklıklar yaz aylarında fıkır fıkır kaynar. Kirli, pistir. Kokudan yanına yaklaşılmaz. Çürümüş saz, çürümüş ot, ağaç, kamış, çürümüş toprak kokar. Kı- şınsa duru, pırıl pırıl, taşkın bir sudur.” (Yaşar Kemal, İnce Memed I) b. Açıklayıcı Betimleme: Dil “göndergesel işlev”de kullanılır. Bilgi vermek için yazılır. Sözcükler gerçek anlamda kulla- nılır. Ayrıntılar nesnel bir biçimde verilir. Amaç sanat yapmak değil, bir konu hakkında bilgi ver- mektir. Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz. Betimleme yapılırken ki- şisel duygu ve düşünceler katılmaz. “Bu bölge Anadolu’nun Akdeniz kıyıları boyunda genişliği 120-180 kilometre arasında değişen bir şerit meydana getirir, batıda Ege bölgesine komşu olur. Kuzeyde İç Anadolu’dan ayrılır. Burada iki bölgeyi ayıran sınır, Toros Dağlarının İç Anadolu yüksek düzlüklerine bakan yamacı boylar. Kuzey- doğuda Seyhan ve Ceyhan Irmakları’nın çıktığı yönde Doğu Anadolu’ya geçilir.” (Besim DARKOT) Açıklayıcı Betimleme Sanatsal Betimleme Bilgi verir. İzlenim kazandırır. Ayrıntılar olduğu gibi, yani fotoğraf gerçekli- Ayrıntılar arasında seçme yapılarak en belir- ğiyle yansıtılır. leyicisi verilir. Bilgiler şematik, sayıp dökmeler halinde ve- Bilgiler duyusal, izlenimsel bir sıra içinde ve- rilir. rilir. Kişisel yorumlama yapılmaz. Kişisel yorumlama yapılır. Genel ayrıntılar üzerinde durulur. Özel ayrıntılar üzerinde durulur. TÜRKÇE EL KİTABI 52

P:54

Anlam Bilgisi U YA R I  /  y o r u m Bir kişiyi anlatan betimlemelere “portre” adı verilir. Kişinin iç dünyasını anlatan be- timlemelere “tahlil” (ruhsal portre) denir. Kişinin dış görünüşünü anlatan betimle- melere “fiziksel portre” denir. DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI 1. TANIMLAMA }} Tanımlama, sözcüğün gösterdiği varlığın ya da nesnenin yapısını, niteliklerini, temel özel- liklerini, benzerlerinden ayrılan özelliklerini, işlevini dil aracılığıyla ortaya koymaktır. Tanım- lamada bir anlatım yoğunlaştırması vardır. Tanımlama öznel de nesnel de olabilir. }} Tanımlama cümlelerinin yüklemi isim ise genellikle “-dır, -dir” bildirme ikini alır, yüklem fi- il ise genellikle “denir” sözcüğünden oluşur. }} Tanımlamada genellikle “nedir” veya “kimdir” sorularına cevap alınabilir. }} Bir kavramın tanımı farklı biçimlerde yapılabilir: Bir kavram işlevi belirtilerek tanımlanabilir. Bir kavram değişmez ve özel nitelikleri belirtilerek tanımlanabilir. Bir kavram, karşıtı olan bir başka kavramın tanımlanmasıyla belirtilebilir. “Manzum, nazım’dan türemiş olan bir kelimedir. Özellikle XX. yüzyıl öncesinde, edebiyatımızda şi- ir yerine çoğunlukla “nazım” terimi kullanılmıştır. Nazım, vezinli ve kafiyeli sözlerden oluşan me- tinlere verilen genel bir addır. Yani manzum, nazma dökülmüş anlamına gelmektedir. Manzume de “manzum şiir” anlamındadır. Manzumelerde her türlü öğretici bilgi ve ahlâkî mesaj verilir. Man- zum hikâye ise en geniş ifadesiyle “şiir yoluyla hikâye anlatma formu” (Sağlık 2008: 363) olarak ni- telendirilebilir. Çoğunlukla tarih içinde yaşanmış olayları, şairin yaşadığı, şahit olduğu veya tahay- yül yoluyla kurduğu olayları işleyen “Manzum hikâye, hikâyenin nazım kuralları içinde aşağı yuka- rı olduğu gibi verilişidir. Böylece hikâye nesirle yazılacağına nazımla yazılmış olur.” (Selçuk Çıkla, Şiir ve Hikâye Çevresinde Oluşan İki Tür: Manzum Hikâye ve Öykü-Şiir) 53 TÜRKÇE EL KİTABI

P:55

Anlam Bilgisi 2. KARŞILAŞTIRMA }} İki kavram veya iki durum arasındaki benzerlik ve farklıkları ortaya koymaktır. }} Karşılaştırma, “en, kadar, daha, -e göre, -den, ise” gibi sözcük veya eklerle yapılır. }} Karşılaştırma “benzerliklerden”, “karşıtlıklardan” yararlanılarak ya da iki kavram arasın- da ilişki kurularak yapılır. “Öyküde gereksiz olan her şey atılmıştır. Daha rafine kelimelerin yani dilin anlam katmanlarıyla iç içe ve nihayet dil ile örülen bir dünyası vardır. Gereksiz ağırlıklardan kurtulmuş bir anlatı olarak yo- luna devam eder. Küçük ayrıntılar bile gereksiz görünmelerine rağmen asıl anlamı taşıyan kısım- lardır. Özetlemek gerektiğinde atacağınız noktaları bulmakta zorlanırsınız. İyi bir hikâyeci duvarın- dan bir tuğla alınmasını önleyecek sihirli bir yapı ustasıdır. Bu açıdan baktığımızda romanı özetle- mek mümkündür. Ana fikir bağlamında değerlendirilirse kimi kısımların gereksiz olduğu bile görü- lecektir. Roman özetlendiğinde bile hâlâ romandır. Öykünün özeti yapıldığında öykü öldürülmüş olur. Yapı bozulmuştur bir kere. Anlatımın esrarı girmiştir. Romanın aksine hikâyeyi her okuyuşta daha önce dikkatten kaçan bir ayrıntıyı yakalamak mümkündür. Yazarın kurguladığı o küçük hacmi da- raltmak değil, her defasında yakalanan bir güzellik unsuru ile genişletmek durumunda kalırız.” (Nazım Elmas, Hikâyenin Öyküsü) 3. TANIK GÖSTERME }} Anlatıcının, bir görüşü doğrulamak, inandırıcı kılmak için o alanda sözü geçen, otorite ka- bul edilen, tanınan birinin sözlerinden ve görüşlerinden yararlanma yöntemidir. }} Tanık olarak seçilen kişinin sözlerinden alıntılar yapılarak bu yöntem kullanılır. “Osman Bey zamanında Osmanlı Beyliği; Aydın Beyliği, Karaman Beyliği gibi tam teşkilatlı bir bey- lik olarak kurulmuş, Bizans’a karşı önemli başarılar kazanmış ve oğlu Orhan hiç itiraza uğrama- dan onun yerine beylik tahtına oturmuştur. Arap seyyahı İbn Battuta, 1334’te Bursa’yı ziyaret etti- ğinde Orhan’ı şöyle tanıtıyor. “Bu sultan Türkmen hükümdarlarının en büyüğü, servet, toprak ve askerî kuvvetler bakımından en ileride olanıdır. Elinde olan kaleler yaklaşık yüz kadardır, kendisi zamanının büyük kısmını devamlı bu kaleleri ziyaret edip, durumlarını gözden geçirip ıslâh etmek- le geçirir... Babası İznik şehrini yirmi yıl abluka altında tutmuştur, alamadan ölmüş, adı geçen oğ- lu Orhan, şehri 12 yıl daha kuşatarak almıştır. Kendisiyle orada buluştum, bana büyük meblağda para gönderdi.” Bu tasvir, Osman’ın ölümünden ancak 10 yıl sonrasına aittir. Özetle, Osmanlı Bey- liği, kesinlikle Gazi Osman Bey tarafından kurulmuş, Orhan zamanında bir sultanlık hâlinde geliş- miştir. Sultan unvanı alan ilk Osmanlı hükümdarı Orhan’dır (1336).” (Halil İnalcık, Devlet-i ‘Aliyye: Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar) TÜRKÇE EL KİTABI 54

P:56

Anlam Bilgisi 4. ÖRNEKLEME }} Soyut bir düşünceye somutluk ve görünürlük katar, söylemek istediğimizi okuyucunun zih- ninde canlandırır. Genellikle örneklemeye “somutlaştırma” amacıyla başvurulur. }} Örnekleri gördüklerimizden, yaşadıklarımızdan, okuduklarımızdan ya da tasarladığımız dü- şüncelerden verebiliriz. }} Örneklemede genellikle “söz gelimi, örneğin, mesela” gibi sözcükler kullanılır. “Kimilerini “imge” sayabileceğimiz “söz mecazı”, tanımını adında taşıyor aslında. Tek sözcüğün de- ğil, sözün (en az iki sözcüğün) somut temel anlamından uzaklaşarak soyut bir yan anlam kazan- ması. Ali Püsküllüoğlu, Edebiyat Sözlüğü’nde şöyle tanımlıyor imgeyi: “Yazınsal ürünlerde, özel- likle de şiirde dile getirilmek isteneni daha canlı, daha etkili, duyumsanabilir, göz önüne getirile- bilir bir biçimde anlatmak için, onunla başka şeyler arasında bağlantı kurularak zihinde canlan- dırılan yeni biçimlerdir.” Deyimlerden tek farkı, deyimlerin kalıplaşmış, söz mecazının ise özgün oluşudur. Tıpkı deyimlerdeki gibi söz mecazını da düz anlamıyla algılamaya kalkmak, insanı gü- lünç duruma düşürebilir. Sözgelimi, “toprağının özsuyuyla beslenmek” sözünde, bilmediğimiz hiç- bir sözcük yoktur ama yine de hiçbir sözcük temel anlamında kullanılmamıştır. “Ülkesinin kültü- rünü özümlemek” biçiminde verebileceğimiz soyut anlam, “toprak”, “özsu”, “beslenmek” gibi temel anlamı somut sözcüklerle iletildiği için gözümüzde somutluk kazanmaktadır. Cemal Süreya’nın, Yunus Emre’yi anarken “Türkçenin süt dişleri”nden söz etmesi, uzaktaki İstanbul’u “feodaliteyi sü- püren bıyıklarıyla” anlatması, hep birer imge örneği sayılabilir.” (Feyza Hepçilingirler, Öğretenlere ve Öğrenenlere Türkçe Dilbilgisi) U YA R I  /  y o r u m � Tanık gösterme; yazarın şahsi düşüncelerini beyan ettikten sonra düşünce- sindeki haklılık payını artırmak amacıyla herhangi birinin kendisiyle aynı doğ- rultuda söylemiş olduğu bir sözü alıntılamasıdır. � Herhangi bir yazıda atasözlerine yer vermek, atasözlerinin anonim olması sebebiyle düşünceyi geliştirme yollarından biri olan örneklemeye dâhildir. 55 TÜRKÇE EL KİTABI

P:57

Anlam Bilgisi 5. SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA }} Anlatıcı, düşüncelerini somutlaştırmak daha inandırıcı kılmak için sayısal verilerden yarar- lanır. İstatiksel sonuçlara yer verilir. “Türkiye’nin iller sıralamasını incelediğimiz zaman Siirt’in, Cumhuriyet kurulduktan sonra yapılan ilk nüfus sayımında 74 il içinden nüfusu en yüksek olan 57. il olduğu görülmektedir. 1965 yılından 1990 yılına kadar yapılan nüfus sayımlarında Siirt’in Türkiye iller sıralamasında yerinin arttığı göz- lemlenmektedir. İl sayının sabit kaldığı bu dönemde diğer illere göre nüfus artış hızının yüksek ve net göç hızının düşük seyretmesi nüfus sıralamasında ilerleme sağlamış ve 1985 yılında 67 il için- de en yüksek nüfusa sahip olan 38. il olmuştur. Bu durum Siirt’in Türkiye nüfus içindeki payının artmasını sağlamış ve 1985 yılında Türkiye nüfus içindeki payı %1,04 ile en yüksek seviyeye ulaş- mıştır. 1990 yılında Şırnak ve Batman’ın ayrılması sonucunda Siirt ili iller sıralamasında 28 sıra geriye dü- şerek 73 il içinde 66. sıraya gerilemiş ve nüfusu sadece 7 ilden fazla olmuştur. 2000 yılında il sa- yısının artmasına bağlı olarak 81 il içinden 64. sıraya yükselmiş ve son yapılan nüfus sayımında Türkiye’nin en kalabalık 58. ili olmuştur. 1990 yılına kadar Türkiye içindeki nüfus payı sürekli artan Siirt, 1990 yılında Batman ve Şırnak’ın ayrılması sonucunda Türkiye içindeki nüfus payı %42 azala- rak, %1.04’ten %0.43’a düşmüştür. Bu durum yıllar içinde çok fazla değişmemiş olup 2017 itibari ile Siirt, Türkiye nüfusunun %0.41’ine ev sahipliği yapmaktadır.” (Hüseyin YILMAZ - Abdullah ELMAS, “Siirt İlinin Nüfusu Üzerine Bir Değerlendirme”) Anlatım biçimleri ve düşünceyi geliştirme yollarıyla ilgili sorulan sorularda aşağıda verilen kavramlara ve ifadelere sıkça yer verilmektedir: }} Sayıp dökmelere yer verme: Bir düşünceyi açık seçik bir biçimde anlatabilmek için nite- liklerini, neden-sonuç ilişkilerini ayrıntılarıyla art arda sıralama işidir. Örneğin, “Bu yolun çıkmaz bir yol olduğunu sadece ben değil, dostlar, arkadaşlar, tüm komşular, kısa- cası hemen herkes ona söylemişti.” Sayıp dökme, adlandırmaya dönüştü mü anlatım belirginlik kazanır. Örneğin, “yol boyunca türlü ağaçlar gördük.” cümlesi yerine “Yol bo- yunca çınar, kavak, söğüt, ardıç ağaçları gördük.” dendi mi anlam belirginleşir. Ancak sayıp dökme, gerekli olanı söyleme, gereksiz olandan kaçınmayı zorunlu kılar. TÜRKÇE EL KİTABI 56

P:58

Anlam Bilgisi }} Pekiştirmeli sözcüklere yer verme: “m, p, r, s” harfleriyle yapılan “kapkara”, “sapsa- rı”, “yemyeşil” gibi pekiştirmelere yer vermektir. }} Senli benli bir anlatıma başvurma: Düşünceleri samimi bir şekilde ve sohbet havası için- de yani okuyucuyla konuşur gibi ortaya koymaktır. }} Birden fazla duyuya seslenme: “İşitme”, “dokunma”, “tatma”, “koklama”, “görme” duyularına ait özelliklere ve ayrıntılara yer vermektir. }} Niteleyici sözcüklere yer verme: Fiilleri veya isimleri biçim, durum, renk gibi yönlerden belirten ve fiil ya da isme sorulan “nasıl” sorusuna cevap veren sözcüklere niteleyici söz- cük adı verilir. Niteleyici sözcükler, özellikle betimleyici anlatımın kullanıldığı metinlerde kul- lanılır. }} Karşıt kavramlardan yararlanma: Zıt anlamlı olan yani birbirinin tersi olan sözcükleri bir arada kullanmaktır. }} Yinelemelere başvurma: Ahengi sağlamak ve anlatımı pekiştirmek amacıyla sözcük tek- rarlarına başvurmaktır. }} Farklı cümle türleri kullanma: “İsim”, “fiil”, “basit”, “birleşik”, “sıralı”, “bağlı”, “dev- rik”, “kurallı” cümleleri bir arada kullanmaktır. }} Eksiltili cümlelere başvurma: Yüklemi söylenmeyen yani bitmemiş cümleler kullanmak- tır. Eksiltili cümlelerin sonuna üç nokta (…) konur. }} Devrik cümlelere başvurma: Yüklemi cümlenin sonunda olmayıp cümle ortasında veya başında yer alan cümlelere devrik cümle denir. }} Olayları oluş sırasına göre verme: Öyküleyici anlatımın kullanıldığı metinlerde olayların belli bir sırayla anlatılmasıdır. }} Olayları devinim içinde yansıtma: “Devinim” harekete dayanma, olayların oluş halinde olmasıdır. Özellikle öyküleyici anlatımın kullanılır. }} Çıkarımda bulunma: Doğru olduğu kabul edilen öncüllerden yola çıkılarak elde edilen so- nuca “çıkarım” denir. Bir ifade, hüküm veya önermeden yola çıkarak başka ifade, hüküm ya da önerme çıkarmaktır. Çıkarım yapılırken “demek ki”, “gösteriyor”, “göstergesidir” ifadeleri kullanılır. 57 TÜRKÇE EL KİTABI

P:59

Anlam Bilgisi }} Yansız bir söyleme dayanma: “Yansız olma”, taraf tutmama ve kişisel duygulardan ka- çınma anlamlarına gelir. Yansız söylem, nesnel anlatımın hâkim olduğu metinlerde kullanı- lır. }} Çoğullaştırmalara yer verme: “-lar, -ler” çoğul ekini alan ve birden çok kavramı karşıla- yan sözcüklere yer vermektir. }} Yalın bir dil kullanma: Söz sanatlarından ve sanatlı söyleyişten uzak bir anlatıma yer ver- mektir. Yalın dilin kullanıldığı metinlerde abartılı söyleyişlere yer verilmez. }} Konuşma havası içinde yazma: Metni sohbet havası içinde ve karşıdakiyle konuşur gibi yazmaktır. }} Tekdüzelikten kaçınma: Sürekli aynı düzenden, tekrarlardan ve monotonluktan kaçın- maktır. }} Tanıklıklardan yararlanma: Düşünceyi kanıtlamak amacıyla uzman kişilerin görüşlerine başvurmaktır. }} Terimlere yer verme: Bir bilim, sanat, spor ya da meslek dalına ilişkin özel ve belirli kav- ramları karşılayan sözcüklere “terim” adı verilir. }} Sözde soru cümlesi kullanma: Cevap gerektiren soru cümlelerine “gerçek soru cüm- lesi”, cevap gerektirmeyen soru cümlelerine ise “sözde soru cümlesi” adı verilir. }} Alıntılara yer verme: Düşüncesini ispatlamak için bir kişinin düşüncesini olduğu gibi tır- nak içinde “…” aktarmaya “alıntı” adı verilir. }} Somutlama: Anlatılması zor olan soyut kavramları somut sözcüklerle ifade etmeye “so- mutlama” adı verilir. }} İlgi kurma: Aralarında benzerlik ya da karşıtlık olan kavramlar arasında ilişki kurmaktır. TÜRKÇE EL KİTABI 58

P:60

Anlam Bilgisi PARAGRAF 1. PARAGRAFIN YAPISI }} Bir düşünceyi ana düşünce etrafında destekleyen cümle veya cümleler topluluğuna pa- ragraf denir. }} Bir paragrafta “giriş”, “gelişme” ve “sonuç” olmak üzere üç bölüm vardır. a. Giriş Bölümü / Cümlesi }} Paragrafın ilk bölümüdür, genellikle tek cümleden oluşur. }} Giriş cümlesi, çoğunlukla konunun ortaya konduğu ilk sözdür. }} Giriş cümlesi kendisinden önce bir cümle olduğu izlenimi vermez. }} Giriş cümlesi bazı edatlarla, bağlaçlarla, işaret sıfatı ve işaret zamirleriyle başlamaz. }} Yapı, söz dizimi, düşünce, dil ve anlam bakımından bir sonraki cümleye bağlıdır. }} Bağlantı ögeleri, yani bir cümlenin daha önceki cümlelerin devamı olduğunu belirten söz- cük ya da sözcük öbeğidir. Paragrafın giriş bölümünde bulunmaması gereken “bağlayıcı ögeler” şunlardır: }} Cümle başı bağlaçları: Ancak, hâlbuki, oysaki, fakat, ama, söz gelimi… }} Cümle başı ilgeçleri (edatları): Bundan dolayı, buna rağmen, bunun için… }} Bir cümlede geçen kavram ya da sözlerin yerine onları karşılayan zamirler: bu, şu, o, böyle, şöyle… 59 TÜRKÇE EL KİTABI

P:61

Anlam Bilgisi b. Gelişme Bölümü }} Yardımcı düşüncelerin verildiği, bağlantı ögeleriyle bir önceki cümlenin devamı olan bö- lümdür. }} Giriş cümlesindeki konunun ayrıntılı açıklandığı, yardımcı düşüncelerle beslendiği bölüm- dür. }} Konu benzetmelerle, örneklerle ya da türlü yöntemlerle açıklanır. }} Yardımcı düşünceler, gelişme bölümünde yer alır. c. Sonuç Bölümü / Cümlesi }} Paragrafta anlatılanların özeti niteliğinde olan, kesin yargılı bölümdür. }} Kendisinden önce anlatılan yargıları bir sonuca bağlar. }} Sözcük ve cümle vurgusu genellikle nasıl sonda ise asıl anlatılmak istenen düşünce de ge- nellikle sondadır. }} Bağlayıcı ögeler, çoğunlukla sonuç bölümünde yer alır. d. Paragrafa Cümle Ekleme }} ÖSYM’nin son yıllarda sormayı alışkanlık hâline getirdiği bir soru tipidir. Üniversiteye giriş sınavlarında genellikle 1 soru gelmektedir. Çözüm tekniği bilindiğinde kolay çözülebilecek bir soru tipidir. Bu tarz sorularda özellikle soru kökü önemlidir. }} Paragrafa cümle ekleme soruları çözülürken ilk olarak eklenecek cümlenin Romen rakam- larının önüne mi, arkasına mı, yerine mi geleceğine dikkat edilmelidir. }} Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine düşüncenin akışına göre “...” cümlesi ge- tirilebilir? (Verilen cümle doğrudan numaralı yere getirilir.) }} Bu parçadaki numaralanmış yerlerin hangisinden önce düşüncenin akışına göre “...” cüm- lesi getirilebilir? }} Bu parçadaki numaralanmış yerlerin hangisinden sonra düşüncenin akışına göre “...” cüm- lesi getirilebilir? }} Paragrafa cümle ekleme sorularında eklenecek cümlenin parçanın akışı açısından en uy- gun yere eklenmesi istenir. Cümle eklenmeden önce bağlaçlara, zamirlere ve paragrafın düşünce akışına dikkat edilmelidir. TÜRKÇE EL KİTABI 60

P:62

Anlam Bilgisi ÇIKMIŞ SINAV SORUSU (I) Bir süredir takip ettiğim eleştirmen, eser değerlendirmelerinde genellikle nesnel öl- çütler kullanmıyor. (II) Bir eser hakkında ulaştığı yargılar havada kalıyor. (III) Bir gün be- ğendim dediğine başka bir gün beğenmedim demesine, bu yüzden şaşırmıyorum. (IV) Okur, bunları örnekleriyle görmek ister. (V) Ne var ki son zamanlarda dergiler, eleştiri dünyasına hiçbir katkısı olmayan yazılarla dolu. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Oysa gerçek eleştir- men eserle ilgili yargılarını gerekçelere dayandırır.” cümlesi getirilmelidir? A) I.  B) II.  C) III.  D) IV.  E) V. ÇÖZÜM Öncelikle soru kökünde “hangisinden sonra” veya “hangisinden önce” gibi ifadelere dikkat etmeli ve cümleler arasında neden-sonuç ilgisine dikkat etmeliyiz. “Okur bun-  ları görmek ister” ifadesi soru kökünde verilen “yargılarını” ifadesini tamamlayıcı nite- liktedir. Bu sebeple ifadenin III. cümleden sonra getirilmesi gerekir. Cevap C seçene- ğidir. e. Cümle Çıkarma veya Yerine Cümle Ekleme }} “Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangisi çıkarılırsa parçanın anlatı- mında büyük bir değişme olmaz?” }} Bu soru tipinde seçeneklerde verilmeyen numaralardan birinde yer alan cümleyle yakın anlamlı cümle bulunur ve o seçenek cevap olur. }} “Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisinin yerine düşüncenin akışına göre “...” cümlesi getirilirse parçanın anlam akışı değişmez?” }} B u soru tarzında soru kökünde verilen cümle ile parçadaki cümlelerden biri arasın- da yakın veya eş anlamlılık aranır. Soru kökündeki cümleyle aynı anlama gelen cüm- le cevap olur. Kısacası, yakın anlamlı cümle aranır. 61 TÜRKÇE EL KİTABI

P:63

Anlam Bilgisi ÇIKMIŞ SINAV SORUSU (I) Öncelikle, eleştireceği yazarın sanat ve dünya görüşünü kavramaya çalışır. (II) Son- ra sanatçıyla ve onun yapıtlarıyla ilgili izlenimlerini toplumsal açıdan değerlendirmeye yönelir. (III) Bir yazarın bir yapıtını hiçbir zaman tek başına ele alıp incelemez. (IV) Bir romancının, bir öykücünün yeni bir yapıtını eleştirirken daha öncekilerle karşılaştırır. (V) Yapıtından ne kadar geliştiğini ya da gerilediğini belirtir. (VI) Yazarın kendini aşma ça- baları da yinelemelerini gösterir. (VII) Bunları yaparken ne denli nesnel olmaya çalışır- sa çalışsın yine de öznellikten kurtulamaz. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangisi çıkarılırsa parçanın an- latımında büyük bir değişme olmaz? A) III.  B) IV.  C) V.  D) VI.  E) VII. ÇÖZÜM  Parçada çıkarılacak cümlenin anlamını karşılayan cümle çıkarılabilir. IV. cümle çıkarıl- malıdır, çünkü daha önceki cümleler bu cümlenin anlamını karşılamaktadır. Cevap B seçeneği olacak. f. Parçayı İki Paragrafa Ayırma }} ÖSYM’nin son yıllarda her sınavda sorduğu ve vazgeçemediği bir soru tipidir. Üniversite- ye giriş sınavında genellikle 1 soru sorulmaktadır. Çözüm tekniği bilindiğinde kolay çözü- lebilecek bir soru tipidir. }} Paragraf, bir düşünce birimi olduğu için her paragraf belirli bir düşünce çerçevesinde oluş- turulur; paragrafta düşünce ve konu birliği olur. Bir konudan veya düşünceden bir başka- sına geçince yeni bir paragrafa geçilir. }} Verilen bir parçayı iki paragraf hâline getirirken konu ve ana düşünceden hareket edilir. Ve- rilen parçadaki cümleler tek tek okunur, hangi cümleden itibaren farklı bir konuya geçil- mişse o cümleden itibaren parça iki paragrafa bölünebilir. İki paragraf arasında uç nokta- lar olmayabilir. Birinci paragrafta “şiirin konusundan”, ikinci paragrafta “şiirin biçim özel- liklerinden” bahsedilebilir. }} İkinci paragrafın ilk cümlesinde önceki cümleyi çağrıştıran söz ya da sözcükler yani bağ- layıcı ögeler olmamalıdır. Bu tip sorular çözülürken öncelikle cevap seçeneği olacak cüm- lede bağlayıcı sözcükler yani cümleyi önceki cümleye bağlayacak “ancak”, “çünkü”, “ama”, “fakat”, “bundan dolayı”, “bunun gibi”, “de” gibi ifadeler yer almamalıdır. TÜRKÇE EL KİTABI 62

P:64

Anlam Bilgisi ÇIKMIŞ SINAV SORUSU (I) Editör, bir yayınevinin olmazsa olmazlarındandır. (II) Yayımlanacak bir yapıtı düzen- lemek, yayıma hazırlamak ve yayımlamak gibi birçok işi ve işlevi var. (III) Yazarın ve ese- rinin seçilmesinden, nasıl yayımlanacağına değin yayımlama işinin bütün aşamalarını kapsayan zorlu bir iştir bu. (IV) Günümüzde editörlük, yayıncılık alanında kurumsalla- şamamış işlerden. (V) Yazarların çoğu, editörün yaptığı işi küçümseyip onu yalnızca bir düzeltmen olarak algılıyor. (VI) Bu yüzden de editörlüğü böyle algılayan birçok yazarın yayımlanan kitaplarında yanlışlardan geçilmiyor. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? A) I.  B) II.  C) III.  D) IV.  E) V. ÇÖZÜM I, II ve III. cümlelerde editörlüğün nasıl bir iş olduğu ve işlevinden söz edilmiştir. IV, V  ve VI. cümlelerde ise günümüzde editörlüğün nasıl olduğu ve yazarlar tarafından nasıl algılandığından söz edilmiştir. Bu yüzden ikinci paragraf IV. cümle ile başlamalıdır. Ce- vap D seçeneğidir. g. Paragrafta Akışı Bozan Cümleyi Bulma }} ÖSYM’nin son yıllarda her sınavda sorduğu ve vazgeçemediği bir soru tipidir. Üniversite- ye giriş sınavlarında genellikle 1 soru sorulmaktadır. Teknik ve dikkat isteyen bir soru tipi- dir. Bazen akışı bozan cümle ile ilgili seçici sorular sorulmaktadır. }} Paragraf, bir düşünce birimi olduğu için cümleler birbirine anlam açısından sıkı sıkıya bağ- lı olmalıdır. Paragraftaki cümleler, konu bakımından birbiriyle bağlantılıdır, aynı düşünce et- rafında gelişir. }} Paragrafın genelinin konusu, ana düşüncesi, bakış açısı ile parçayı oluşturan cümlelerin konusu, ana düşüncesi ve bakış açısı aynı olmalıdır. Cümlelerden biri konudan, ana dü- şünceden veya bakış açısından uzaklaşırsa ya da diğer cümlelerden tümüyle farklı bir ko- nuyu ele alırsa akışı bozar. }} Paragraftaki bütün cümleler aynı konuyu işlese de cümlelerden birinde fikir farklılığı söz konusu ise düşüncenin akışı bozulur. 63 TÜRKÇE EL KİTABI

P:65

Anlam Bilgisi }} Akışı bozan cümleyi bulurken bağlayıcı ögelerin bir önceki cümlede karşılıklarının olup ol- madığına dikkat edilmelidir. “Bu, çünkü, ama, hâlbuki, fakat, bundan dolayı, bu sebep- le, bunun gibi, de” gibi ifadeler bulunduğu cümleyi kendisinden önceki cümleye bağlar. Söz konusu bağlayıcı ögeler, bulunduğu cümleyi önceki cümleye bağlayamıyorsa bunla- rın bulunduğu cümle akışı bozar. ÇIKMIŞ SINAV SORUSU (I) Bu dönem şairleri, dili bir mermer kütlesi gibi görüp işleyerek istedikleri biçime sok- maya çalışmıştır. (II) Bunu yaparken de dilin olanaklarını, sınırlarını zorlamıştır. (III) Söz- cüklerin anlam ve çağrışım gücünü geliştirmeye önem vermiştir. (IV) Her şair kendine özgü bir dil oluşturma çabası içinde olmuştur. (V) Türkçenin gücünün bu çağrışımlar- da gizli olduğunu anlamış ve anlatmaya çalışmıştır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmakta- dır? A) I  B) II  C) III  D) IV  E) V ÇÖZÜM Bu parçada I, II, III ve V numaralı cümlelerde “bu dönem şairleri” denilen şairlerin dili kullanmaları, işlemeleri ele alınmıştır. IV numaralı cümlede şairle ilgili olarak genel bir  ifade kullanılmıştır. IV numaralı cümlede “her şairin kendisine has dil oluşturma çaba- sı” ele alınmıştır. IV numaralı cümle konu dışına çıktığı için akışı bozmuştur. Cevap D seçeneğidir. h. Paragrafta Cümlelerin Yerini Değiştirme }} ÖSYM’nin çok sık sorduğu bir soru tipi değildir. Bu soru tarzı bazı yıllarda sorulmaktadır. Bu tarz soru, 2016’da bir soru çıkmıştır. 2017’de ise sorulmamıştır. Teknik ve dikkat iste- yen bir soru tipidir. Âdeta bozuk olan bir paragrafın tamir edilmesi istenmektedir. }} Paragraflarda cümleler, belirli bir mantık çerçevesinde ve oluş sırasına göre sıralanır. “Yer değiştirme” soruları, “parçanın akışını bozan cümleyi bulma” tarzındaki sorularla ben- zer mantıkta çözülür. Önce mantığı bozan cümle tespit edilir, sonra seçeneklere göre han- gilerinin yer değiştirmesi gerektiğine bakılır. Bu yönüyle bu soru tarzı, bir bulmacayı andı- rır. Önemli olan olay veya düşünceleri mantık ve oluş sırasına göre sıralamaktır, düzenle- mektir. TÜRKÇE EL KİTABI 64

P:66

Anlam Bilgisi ÇIKMIŞ SINAV SORUSU I. Bu merak, son yıllarda İtalya’da nelerin değiştiğine yönelik sorular silsilesi aslında. II. Algımızın bizi rahatlatmasına rağmen İtalya’da doğa, insanlığın geçirdiği değişimin çırpınışlarını pek hissettiremedi bize. III. İtalya’da birçok şeyin değişmediğini söyleyen algımız bizim rahatlamamızı sağlıyor. IV. Uzun bir aradan sonra tekrar geldiğimiz İtalya’da daha ilk andan itibaren içimizi bir merak kaplıyor. V. Soruların cevabını her zaman kendinden emin olan algımızın vermesini bekliyoruz. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığın- da hangisi baştan üçüncü olur? A) I.  B) II.  C) III.  D) IV.  E) V. ÇÖZÜM Verilen cümleler, aşamalar dikkate alındığında anlamlı bir şekilde şöyle sıralanabilir: “IV. Uzun bir aradan sonra tekrar geldiğimiz İtalya’da daha ilk andan itibaren içimizi bir me- rak kaplıyor. I. Bu merak, son yıllarda İtalya’da nelerin değiştiğine yönelik sorular silsi- lesi aslında. V. Soruların cevabını her zaman kendinden emin olan algımızın vermesini  bekliyoruz. III. İtalya’da birçok şeyin değişmediğini söyleyen algımız bizim rahatlama- mızı sağlıyor. II. Algımızın bizi rahatlatmasına rağmen İtalya’da doğa, insanlığın geçir- diği değişimin çırpınışlarını pek hissettiremedi bize.” Cevap E seçeneğidir. PARAGRAFTA ANA DÜŞÜNCE VE KONU 1. PARAGRAFTA BAŞLIK }} Başlık, ana düşüncenin âdeta özetidir. }} Başlık, paragrafta vurgulanan kavram veya anahtar sözcüklerdir. }} Başlık, konunun yoğunlaştırılmış biçimidir. }} Başlık, konunun hangi bakış açısıyla ele alındığını yansıtan söz öbeğidir. }} Başlık bulunurken giriş cümlesinin dikkatlice okunması ve konunun saptanması gerekir. }} Parçada sıkça aynı kavramdan söz ediliyorsa o kavram başlıktır. }} Paragrafta başlık konusu sınavda çok çıkmayan bir konudur. 65 TÜRKÇE EL KİTABI

P:67

Anlam Bilgisi }} Soru olarak “Yukarıdaki parça için en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir?” şek- linde çıkmaktadır. ÇIKMIŞ SINAV SORUSU “Bir şair, başkalarının şiirlerinde geçen sözcükleri kullanabilir. Bunun gibi o şiirlerin ko- nularını, izleklerini, yeniden işleyebilir. Bu, metinler arası ilişkilerin ve sanattaki evren- sel bakışın doğal bir sonucudur. Ama bu özellik onu ‘taklitçi’ yahut ‘değersiz’ sayma- yı gerektirmez. Yeter ki o, bu kullanış ve işleyişte başkalarından ayrılabilsin. Onları ay- rı bir görüş, biçim ve yöntemle yeni bir bireşime sokabilsin. Kısaca şiirinde bir kişilik gösterebilsin.” Bu paragrafa en uygun başlık aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Eskimeyen Şair B) Şiirde Öz ve Biçim C) Yenilikçi Şair D) Şiir Tekniği E) Şair ve Özgünlük ÇÖZÜM Bu parçada “Bir şiiri özgün kılan temel özellik, neyin anlatılacağı değil, neyin nasıl an-  latılacağıdır.” düşüncesi vurgulanmıştır. Yani farklı olma, özgün olma vurgulanmıştır. Dolayısıyla parçaya en uygun başlık “Şair ve Özgünlük” olacaktır. Cevap E seçeneği- dir. 2. PARAGRAFTA KONU }} ÖSYM’nin üniversiteye giriş sınavlarında genellikle ama az sayıda soru sorduğu bir konu- dur. Genellikle 1-2 soru sorulmaktadır. }} Parçada üzerinde durulan olay, durum ya da görüşe konu denir. Bir paragrafın konusu, “Paragrafta ne anlatılıyor?” sorusunun cevabıdır. Konuyu bulmak için “Yazar / sanatçı ne anlatıyor?” sorusu sorulabilir. Paragrafta konu bulunurken parçanın geneli dikkate alın- malıdır. Ana düşünceden yola çıkılmalı çünkü üzerinde en çok durulan şey paragrafın ko- nusu olur. Genellikle paragrafın ilk cümleleri dikkate alınmalıdır çünkü genellikle konu ilk cümlelerde sezdirilir ya da verilir. Konu bulunurken kesinlikle okuyan kişi parçaya yorumu- nu katmamalıdır. TÜRKÇE EL KİTABI 66

P:68

Anlam Bilgisi Paragrafın konusuyla ilgili olarak şu soru tarzları çıkmaktadır: hh Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir? hh Bu parçada aşağıdakilerin hangisi üzerinde durulmuştur? hh Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmiştir? hh Bu sözleri söyleyen yazar aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir? ÇIKMIŞ SINAV SORUSU Bir edebiyat ürününün yarına kalırlığını, salt diline bağlayamayız. Dili kadar, seçilen ko- nu da önemlidir. Ne var ki, kimileri için yarına kalmanın ölçüsü, dil ve işleyişten çok ko- nudur. Konunun toplumca sevilmesi, benimsenmesi gerekir. Ama bu da her zaman için yeterli değildir. Yayımlandığı günlerde konusu yönünden çok beğenilen, el üstünde tu- tulan bir yapıt geleceğe kalmayabilir. Çünkü bir yapıtın yaşarlık kazanması, dili ve ko- nunun işlenişi kadar içeriğinin de yeni olmasını gerektirir Parçanın bütününde, edebiyat ürünleriyle ilgili olarak neden söz edilmektedir? A) Kalıcılığı sağlayan niteliklerden B) Dilin okur üzerindeki etkisinden C) Konunun öneminden D) Yansıtılan özün değerinden E) Getirilen yeniliklerden ÇÖZÜM Bu parçanın ilk cümlesinde “bir edebiyat ürününün yarına kalırlığı” üzerinde durulmuş,  daha sonraki cümleler de bu cümleyi genişletmekte, açmaktadır. Dolayısıyla parçada “edebiyat ürünlerini kalıcı yapan nitelikler” üzerinde durulmuştur. Cevap A seçeneği- dir. 67 TÜRKÇE EL KİTABI

P:69

Anlam Bilgisi 3. PARAGRAFTA ANA DÜŞÜNCE }} ÖSYM’nin neredeyse her sınavda sorduğu bir konudur. Soru tarzları paragrafı doğru anla- ma ve tek cümleyle özetleyebilmeye dayalıdır. }} “Ana düşünce”, bir paragrafta yazarın asıl anlatılmak istediği okuyucuya verdiği mesajdır. Yazarın savunduğu, ispat etmeye çalıştığı temel düşüncedir. Ana düşünce, parçanın ba- şında, ortasında ya da sonunda olduğu gibi parçanın bütününe de yayılabilir. “Böylece, ama, fakat, sonuç olarak, özetle, işin aslı, kısacası, yani, önemli olan…” gibi ifadeler ana düşüncenin bulunmasında yardımcı olur. Ana düşünce soruları sorulurken “vurgula- nan”, “asıl anlatılmak istenen”, “üzerinde durulan düşünce”, “en kapsamlı düşünce” gibi ifadeler kullanılır. Ana düşünce, genel yargı niteliği taşır. Paragrafta ana düşünceyle ilgili soru tipleri şunlardır: }} Yukarıdaki parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? }} Bu parçada üzerinde durulan düşünce aşağıdakilerden hangisidir? }} Bu parçaya dayanarak aşağıdaki genellemelerden hangisine varılabilir? }} Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir? }} Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir? Tümdengelim Paragrafı: Genelden özele doğru anlatım vardır. Asıl söylenmek istenen yani ana düşünce parçanın ba- şında verilir; daha sonra yardımcı düşüncelere ve örneklere yer verilir. Tümevarım Paragrafı: Özelden genele doğru bir anlatım vardır. Asıl söylenmek istenen yani ana düşünce parçanın sonunda verilir. TÜRKÇE EL KİTABI 68

P:70

Anlam Bilgisi ÇIKMIŞ SINAV SORUSU Yazar için yetenekten söz edeceksek bu, sanatçının, anlattığı kişi olabilme yeteneğidir. Bence edebiyattaki en büyük yetenek de budur. Yalnızca kadınları iyi yazamazsın; ya her şeyi iyi yazarsın ya da hiçbir şeyi… Bu konuda en güzel sözü Flaubert söylemiş. Kendisine: “Madame Bovary kim?” diye sormuşlar. “Benim.” demiş. Bunu gerçekten böyle hissettiğinden eminim. Bana da kadın kahramanlarımı sorarsanız, “Benim.” de- rim; ama erkek kahramanlarım da “Benim.” Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Başarılı yazar, her kahramanını kendisiyle özdeşleştirerek yaratır. B) Bir yazarın karakter çizmedeki başarısı, onları toplumsal yönden iyi tanımasına bağ- lıdır. C) Tanınmış romanlardaki kişiler, herkesin beğeneceği sıradan insanı yansıtır. D) Romanda başarının tek ölçütü farklı karakterleri iyi canlandırabilmektir. E) Yazar, kendisini kahramanlarının yerine koyarak bir düş dünyasında yaşar. ÇÖZÜM “Anlattığı kişi olabilme yeteneği” ifadesi ile yazarın kendisini kahramanlarının yerine ko-  yabilmesi, onlarla özdeşleşmesi vurgulanmıştır. Parçanın genelinde bunun üzerinde du- rulduğu için “Başarılı yazar, her kahramanını kendisiyle özdeşleştirerek yaratır.” cüm- lesi parçanın ana düşüncesidir. Cevap A seçeneğidir. 4. BİR SORUNUN CEVABI OLAN PARAGRAFLAR }} Paragraf ile cevap seçeneği olacak soru arasında mantık ve anlam açısından sıkı bir bağ olmalıdır. }} Soru, paragrafın tamamını karşılayacak biçimde olmalıdır. }} Cevap aranırken “parçanın önceden yöneltilmiş bir sorunun cevabı” olduğu unutulmama- lıdır. }} Soru, parçanın ana düşüncesi ve konusuna uygun olmalıdır. Konuyla ilgili olarak ÖSYM, şu soru kalıplarını kullanmaktadır: hh Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin karşılığı olabilir? hh Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur? 69 TÜRKÇE EL KİTABI

P:71

Anlam Bilgisi ÇIKMIŞ SINAV SORUSU Neyi, neden yazacağımız sorusu ilk adımdır. Konu bulmada işaretleri değerlendirmek, koku alabilmek ve iz sürebilmek önemlidir. Merak, içgörü, zengin bir düş gücü de te- mel öğelerdir. Yazar uyanıkken düş gören insandır. Yazacağımız romanı nasıl, hangi dil ve yapı içinde anlatacağımıza karar vermeli, uzun süre kafamızda taşımalı ve olgunlaş- tırmalıyız. Bunun için de ben bir romanın kapısını çalarken kendime şu soruyu sorarım: Ne anlatmak istiyorum? Soruyu bir cümleyle yanıtlayamıyorsam kafam henüz karışık demektir. Beklerim. Bu arada neyi anlatmak istediğim netleşirken nasıl anlatacağım üzerinde düşünürüm. Yine de niyetlerimin nesnellik kazanarak bir biçim alması için he- men her zaman sayısız giriş denemesi yapmışımdır. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur? A) Bir yazıda bulunmasını zorunlu saydıklarınız nelerdir? B) Yapıtlarınız genellikle nasıl bir çalışmadan sonra ortaya çıkar? C) Yapıtlarınızda hangi türden sonuçları yeğlersiniz? D) Roman yazanlara neleri önerirsiniz? E) Yazmaya başlarken çıkış noktanız nedir? ÇÖZÜM İlk cümle E seçeneğinin, son cümle B seçeneğinin, ikinci ve üçüncü cümle A seçene- ğinin, “Yazacağımız romanı nasıl, hangi dil ve yapı içinde anlatacağımıza karar verme-  li, uzun süre kafamızda taşımalı ve olgunlaştırmalıyız” cümlesi ise D seçeneğinin yanı- tıdır. C seçeneğindeki “Yapıtlarınızda hangi türden sonuçları yeğlersiniz?” sorusuna ce- vap alınamayacağı için cevap C seçeneğidir. MİZAH KUTUSU Yahya Kemal, şiir işçiliğine çok önem verir. Şiirleri üzerine yıllarca çalıştığı bilinmek- tedir. Yolda onunla karşılaşan bir arkadaşı, epeydir ortalarda görünmeyen şaire: “Üs- tat, sözünüze, sohbetinize hasret kaldık, bu aralar yoğunsunuz sanırım,” deyince, Yah- ya Kemal, “Evet,” der, “bir şiir üzerine çalışıyorum.” “Bitirdiniz mi bari?” “Hayır! Sabahleyin bir virgül koymuştum. Akşama kadar düşündüm, onu da beğen- medim, sildim.” TÜRKÇE EL KİTABI 70

P:72

Anlam Bilgisi ÇIKMIŞ SINAV SORUSU Gazeteci: (I) ---- Uzman: – B ütün enerji kaynaklarını hesaba kattığımızda enerji tüketiminin XIX. yüzyılın başın- dan beri on kat arttığını görüyoruz. Bunda dünya nüfusunun artmaya devam etme- sinin yanı sıra teknolojik ilerlemelerin de payı var. Ülkelerin farklı enerji kaynaklarını bir arada kullanmaya başladığını da söylemek lazım. Gazeteci: (II) ---- Uzman: – Ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de petrol dünya genelinde tahtını bırakmış değil. Hatta II. Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945 yılına göre yıllık tüketiminin dört katına çıktığını biliyoruz. Petrol tüm dünyada kullanılan enerjinin üçte birini sağlamayı sürdü- rüyor. Onu sırasıyla kömür, gaz, yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerji izliyor. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) (I) Nüfus hareketliliğinin enerji gereksinimi ile ilişkisi nedir? (II) Yenilenebilir enerji kullanımı hakkında ne söyleyebilirsiniz? B) (I) Dünyadaki enerji kaynaklarının azalmasını nelere bağlıyorsunuz? (II) Siz de petrolün birincil enerji kaynağı olduğunu mu düşünüyorsunuz? C) Dünyada enerji tüketiminin nasıl bir seyir izlediğini düşünüyorsunuz? (II) Gelecekte başlıca enerji kaynaklarının hangileri olacağını öngörüyorsunuz? D) (I) Teknolojinin yanı sıra enerji tüketiminde sizce neler etkili? (II) Gelecekte petrole bağımlı olmaktan kurtulacak mıyız? E) (I) Günümüzde üretilen enerji, tüketim ihtiyacını karşılayabiliyor mu? (II) Günümüz insanı hangi enerji kaynaklarını kullanmayı tercih ediyor? ÇÖZÜM I. parçada uzman, enerji kaynaklarının kullanımının arttığını söylemekte, tüketimin art- ması enerji kaynakların azalması demektir. Bu sebeple ilk boşluğa “Dünyadaki enerji kaynaklarının azalmasını nelere bağlıyorsunuz?” sorusu getirilebilir. Uzman, II. parçada-  ki “petrol dünya genelinde tahtını bırakmış değil” ifadesiyle petrolün birincil enerji kay- nağı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sebeple ilk boşluğa “Siz de petrolün birincil ener- ji kaynağı olduğunu mu düşünüyorsunuz?” sorusu getirilebilir. Cevap B seçeneğidir. 71 TÜRKÇE EL KİTABI

P:73

Anlam Bilgisi 5. PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCE }} Paragrafta bir ana düşünce yani temel düşünce vardır. }} Bir de ana düşünceyi geliştiren, destekleyen, pekiştiren, örnekleyen yardımcı düşünceler vardır. }} Bir paragrafta ana düşünce dışındaki bütün cümleler yardımcı düşünceyi oluşturur. }} Her paragrafta tek ana düşünce vardır ama yardımcı düşünce birden çoktur. }} Yardımcı düşünceler; ana düşünceyi açar, destekler, ana düşüncenin anlaşılmasını sağlar. }} Yardımcı düşünceler, ana düşünceye ulaşılmasını sağlar. }} Yardımcı düşünceler, ana düşünce gibi kapsamlı değildir. }} Yardımcı düşünce soruları genellikle “olumsuz soru kökü” biçiminde sorulur. }} Verilen paragraftaki düşünceler, seçeneklerde yakın anlamlı şekilleriyle verilir. }} Seçeneklerde verilen cümleler paragraftan bulundukça elenirse soruyu çözmek kolayla- şacaktır. Paragrafta Anlatım ve Düşünce Birliği Nasıl Sağlanır? a. Düşünce tekrarıyla: Aşağıdaki cümlelerde aynı düşünce yinelenmiştir. hh Halk ne söyleyecekse doğrudan söyler. Halkımız düşüncelerini dolambaçlı yollara sapma- dan aktarır. hh Öykü yazarken, okurun ilgisini kamçılamak, düşünmesini sağlamak gibi bir kaygım yok. Bu nedenle, okurun merakını sürekli diri tutmak için, kurmaca izlenimi veren yöntemleri kullan- maktan kaçınıyorum. b. İşaret sözcükleriyle: hh Sanatçı önce kullanacağı malzemeyi seçer. Sonra da bu malzemedeki estetik dışı unsurla- rı ayıklar. TÜRKÇE EL KİTABI 72

P:74

Anlam Bilgisi c. Bağlantı ögeleriyle: “Ama, fakat, yalnız, ancak, oysa, ne var ki” bağlaçları karşıtlık ilgisi kurar. “Çünkü, bu neden- le, bu yüzden” bağlaçları gerekçe ilgisi kurar. “Kısaca, özetle, sonuç olarak” bağlaçları özetle- me ilgisi kurar. “Demek ki, yani” bağlaçları açıklama ilgisi kurar. hh Kitap konusunda yetişkin ve çocuk ayrımı yapılmamalıdır. Çünkü iyi bir çocuk kitabı yetiş- kinlere de seslenir. ÇIKMIŞ SINAV SORUSU Andy Weir aslında bir bilgisayar programcısı ama hayat hikâyesinin bizi daha çok ilgi- lendiren yanı, çocukluğundan beri bilim kurgu edebiyatına tutkun olması. Yazıp çizme- ye de genç yaşlarda başlıy or. Tamamladığı ilk roman taslağı yayınevinden ret cevabı alınca bu kitabı kendi sitesinde yayımlıyor. Sonrası tam bir başarı hikâyesi. Büyük ilgiy- le karşılanan kitaba yayınevlerinden teklifler yağıyor. Okurlar tarafından 2014’ün en iyi bilim kurgu romanı seçilen kitap, bol övgü ve birçok ödül alıyor. En nihayetinde, roma- nın yayın hakları da satın alınıyor ve sinemaya uyarlanıp dünyanın birçok ülkesinde gös- terime giriyor. Bu parçada Andy Weir ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Esas mesleği dışında başka bir işle meşgul olduğuna B) İlk yazma denemelerine erken yaşlarda başladığına C) Karşılaştığı sorunu aşmak için bir çözüm geliştirdiğine D) Okumaktan hoşlandığı türde başarılı bir yazar olduğuna E) Eserini sinema izleyicisini düşünerek kaleme aldığına ÇÖZÜM Aslında bir bilgisayar programcısı olan Andy Weir’in “bilim kurgu romanı” yazması A seçeneğindeki “Esas mesleği dışında başka bir işle meşgul olduğuna” ifadesini ver- mektedir. “Yazıp çizmeye de genç yaşlarda başlıyor” cümlesiyle B seçeneğindeki “İlk yazma denemelerine erken yaşlarda başladığına” ifadesine değinilmiştir. “Tamamladı- ğı ilk roman taslağı yayınevinden ret cevabı alınca bu kitabı kendi sitesinde yayımlıyor” cümlesiyle C seçeneğindeki “Karşılaştığı sorunu aşmak için bir çözüm geliştirdiğine” ifadesine değinilmiştir. “Çocukluğundan beri bilim kurgu edebiyatına tutkun olması” ve “Okurlar tarafından 2014’ün en iyi bilim kurgu romanı seçilen kitap, bol övgü ve birçok  ödül alıyor” ifadeleriyle D seçeneğindeki “Okumaktan hoşlandığı türde başarılı bir ya- zar olduğuna” ifadesine değinilmiştir. E seçeneğindeki “Eserini sinema izleyicisini dü- şünerek kaleme aldığına” ifadesine herhangi bir şekilde değinilmemiştir. 73 TÜRKÇE EL KİTABI

P:75

Anlam Bilgisi 6. PARAGRAFTA BOŞLUK TAMAMLAMA }} ÖSYM tarafından paragrafın başına, ortasına ya da sonuna getirilebilecek en uygun cüm- le sorulmaktadır. Sınavlarda hemen her yıl bu konu ile ilgili soru sorulmaktadır. }} Bilindiği gibi paragraf giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur. “Giriş”, “gelişme” ve “sonuç” bölümlerinin özellikleri dikkate alınarak başa, ortaya ve sona uygun cümleler ge- tirilmelidir. Parçanın başı, boş bırakılmışsa giriş bölümünün özellikleri dikkate alınmalıdır; giriş bölümünde konunun başlangıcı yer alır. Konu genel hatlarıyla tanıtılır. Bağlayıcı söz- cükler (bağlaç, zamir…) yer almaz. }} Parçanın ortaları, boş bırakılmışsa gelişme bölümün özellikleri dikkate alınarak soru çözül- melidir. Konu çeşitli yönlerden açıklanır. Örnekler verilir, karşıtlık ve benzerliklerden yarar- lanılır, kanıtlamaya gidilir. Boş bırakılan yerin hem öncesinde ve hem sonrasında yer alan cümleler birlikte değerlendirilir. Bu tarz sorular çözülürken “ama, fakat, çünkü” gibi bağ- laçların anlamına ve özelliklerine dikkat edilmelidir. Bu bağlaçların özelliklerinin iyi bilinme- si gerekmektedir. ÇIKMIŞ SINAV SORUSU Deneme, yaşananları, akıldan geçenleri düşünsel yönden derinleştirerek yorumlama- dır. Belki bir roman, bir öykü bir ölçüde özetlenebilir. Ne var ki, denemeyi özetlemeye kalkmak, insanı, tırnağının ucunu göstererek tanımlamaya benzer. ----. Göz gezdirile- rek okunmaz. Deneme okuru, eline aldığı yazıyı kılı kırk yararcasına, irdeleyerek okur; düşünceler, duygular, gözlemler dünyasında yeni yolculuklara çıkar. Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangi- si getirilmelidir? A) Kişisel görüşlerin söyleşi havasında işlenmesi denemenin özelliklerinden biridir B) Deneme, yazınsal bütünlüğü bozulamayan bir türdür C) Denemede söylenenlerin doğruluğu kanıtlanmaya çalışılmaz D) Denemeler konusal yönden öteki yazı türlerinden ayrılır, değişik duygu ve düşün- celeri kuşatır E) Deneme, yazarına özgürce yazma olanağı verir, okurun düşünce evrenini genişletir ÇÖZÜM Parçada bir roman veya öykünün özetlenebileceği, ancak denemenin özetlenemeye-  ceği vurgulanmıştır. Denemenin göz gezdirilerek okunamayacağı, iyice irdelenerek oku- nabileceği söylenmiş. Bunlardan yola çıkarak denemenin yazınsal bütünlüğünün bo- zulamayacağı söylenebilir. Cevap B seçeneği olacaktır. TÜRKÇE EL KİTABI 74

P:76

Anlam Bilgisi PARAGRAF SÖZLÜĞÜ A Beylik Düşünce: Hiçbir özgünlüğü olamayan, herkesçe söylenegelen, orta malı düşünce. Absürt: Saçma. Biçem: Bir yazarın anlatım tarzı ve dilidir. Yaza- rın anlatımı, tekniği, söyleyiş biçimi, seçtiği yön- Adaptasyon: Uyarlama. tem, sözcük seçimi, cümle kurgusu “biçem” (üs- lup) olarak adlandırılır. Ağdalı dil: Bilinmeyen kelimelerden anlaşılma- Biçim: Şekil, edebiyat yapıtlarında dış görünüş. sı güç sözlerden oluşan dil. Birinci Kişili Anlatıcı: Roman, öykü, anlatı gibi kurmaca türlerde hem olayların içinde yer alan, Aksan: Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye bunların kahramanı olan hem de bu olayları an- özgü söyleyiş özelliği. latan kişi. Bohem: Yarınını düşünmeden günü gününe ta- Albeni: Çekicilik. sasız, derbeder bir yaşayışı olan (kimse ya da topluluk). Alegori: Bir düşünceyi, davranışı ya da eylemi, daha kolay kavratabilmek için onu, yerini tutabi- Ç lecek simgelerle, simgesel sözlerle, benzetme- lerle göz önünde canlandırmaktır. Çağrışım: Sözcüklerin, düşüncelerin, hayallerin aralarında bulunan benzerlik, birlik, yakınlık ya da Anekdot: Kısa, özlü bir anlatımı olan, ince an- karşıtlık gibi bağıntılarla birbirlerini hatıra getirme- lamlı, genellikle güldürücü öykücüklere verilen si, anımsatması. isimdir. Çalakalem: Gelişigüzel, durmadan yazarak. Çapaklı dil: Anlaşılması zor dil. Anonim: Yazarı bilinmeyen veya anılmayan eser- Çetrefilli: Karışık ve anlaşılması zor olan. lere verilen sıfat. Çıkarım: Bir cümledeki doğru, yanlış ve gerçek- lerden yola çıkarak başka doğruları çıkarma işi- Antoloji: Seçki. dir. “Demek ki, gösteriyor, gösterdi” sözcükleriy- le sağlanır. Armoni: Ahenk, uyum. D B Dağarcık: (müz.) Bir müzik topluluğunun veya sa- Bağlam (dil bilimi): Bir dil birimini çevreleyen, natçının hazırlamış olduğu parçalar, repertuvar. ondan önce veya sonra gelen, birçok durumda (ruh b.) bellek. söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, de- Deforme: Biçimi, kalıbı bozulmuş. ğerini belirleyen birim veya birimler bütünü, kon- Devinim: Hareket. Eylem hâlinde olmak. tekst. Didaktik: Öğretici, bilgi verici. Bağnaz: Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı ka- bul etmeyen, mutaassıp, fanatik. Bakış açısı: Bir olay, konu veya düşünce incele- nirken izlenen belirli yön, görüş açısı. Basmakalıpçılık: Bayağılık. Yinelene yinelene or- ta malı durumuna gelmiş, tazeliğini yitirmiş ka- lıp sözleri anlatımda kullanmaktır. Klişe sözler kullanmaktır. 75 TÜRKÇE EL KİTABI

P:77

Anlam Bilgisi Doğaçlama: Birdenbire, düşünmeden, içine doğ- F duğu gibi, doğaçtan, doğmaca, irticalen. (tiyatro) Yazılı metni olmayan, kararlaştırılmış taslağı, ye- Fantastik: Hayalî. rine, zamanına göre oyuncular tarafından, sah- Fantezi: Sonsuz, sınırsız hayal. değişik heves, de- nede yakıştırılan sözlerle tamamlanan oyun, tu- ğişik beğeni, değişik düşünüş. luat. Folklor: Halk bilimi. Dramatik: Sahne oyununa özgü olan. İçinde ge- G rilim, çatışma vb. olaylar bulunan, insan ilişkile- ri ile gelişen (eser, olay). Acıklı. Gerekçe: Sebep bildiren yargılara yer vermektir. Gıpta: İmrenme. Durağan: Yerini değiştirmeyen, yerli, hareketsiz, Güdümlü: Güdülebilen, yönlendirilebilen, yöne- sabit. tilebilir. Belirli bir plan veya yönde yürütülen bir amacı, bir eğilimi yansıtan. E Günaşırı: Bir gün ara ile, iki günde bir. Göreceli: Varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı Edebî: Edebiyatla ilgili, edebiyata ilişkin, yazınsal. bulunan, mutlak olmayan, göreli, bağıntılı, izafi, nispi, rölatif. Edim: Yapılmış, gerçekleşmiş iş, amel, fiil. (fel- sefe) İnsan davranışı. H Editör: Yayımcı. Yazıları yeniden düzenleyerek ya- Hegemonya: Bir devletin başka bir devlet üzerin- yıma hazırlayan kimse. deki siyasal üstünlüğü ve baskısı. Bir kişinin baş- ka bir kişi üzerindeki üstünlüğü ve baskısı. Egzotizm: Bir yapıtta uzak, yabancı ülkelerle il- gili olayları, kişileri, yöresel görüşleri yansıtma, İ yabancıllık. İçerik (Muhteva): Bir yapıtın konusu ve temasını Eğreti: İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış olan. anlatmaktır. Uyumsuz, yakışmamış. İkircikli: İşkilli. Kararsız, mütereddit. İleti: Bir edebiyat yapıtında ve yaratısında sanat- Empoze etmek: Bir düşünceyi dayatmak. çının asıl anlatmak istediği temel düşünce. İmge: Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi öz- Enikonu: İyiden iyiye, iyice, oldukça. lenen şey, hayal. Entelektüel: Aydın. K Epik: Destansı, kahramanlık ve yiğitlik üzerine Kalıcılık: Zamanla değerini kaybetmeme, her dö- yazılmış. nemde etkisini devam ettirme, eskimeme. Kanıksamak: Çok tekrarlanma nedeniyle etki- Epope: Destan. Kahramanlık serüvenlerini anla- lenmez olmak, alışmak. tan uzun manzum öykü. Estetik: Güzelliği, güzelliğin insan ruhundaki et- kilerini inceleyip değerlendiren bilim ve bilgi da- lı. Etik: Töre bilimi. Çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davra- nışlar bütünü. Ahlaki, ahlakla ilgili. TÜRKÇE EL KİTABI 76

P:78

Anlam Bilgisi Kanımca: Fikrimce, düşünceme göre, bence. N Klasik: 1. Modayla değişmeyen, gelip geçici ol- mayan, üzerinden en az iki kuşak geçmesine rağ- Nostalji: Geçmişte kalan güzelliklere olan özlem men değerini koruyan. 2. Türünde örnek niteliği duygusu ve bu duygunun baskın bir duruma gel- kazanmış yapıt. 3. XVII. yüzyılda etkili olan, sıkı mesi, geçmişseverlik. kurallara bağlı olan edebiyat akımına mensup sa- Nesnel: Bireyin duygu ve düşüncelerine dayan- natçılar ve yapıtları. mayan, kişiden kişiye değişmeyen, kanıtlanabi- Kronik: Süreğen. Olayların birbiri ardınca sıra ile len, yorumlanamayan yargılar. Objektif, bilimsel, yazıldığı tarih. Uzun süredir bir çözüm getirilme- kesin, ölçülebilen, herkese göre aynı olan, yorum miş. ve düşsel öge içermeyen yargılar. Kurgu: Edebi yapıtta yapı ögelerinin bileşimi işi Nükte: İnce anlamlı, düşündürücü ve güldürücü, ve bunun gerçekleşmiş hâli. Roman, öykü, tiyat- şakalı, zarif söz. ro bu gruptadır. Kurmaca: Yazarın hayal gücünün yaratıcılığına Ö yer vermesi. Kurmaca Gerçeklik: Edebi yapıtta gerçek gerçek- Öngörü: Bir işin ilerisini kestirme veya bir işin liğin, yazarın yaratıcı gücü sayesinde dönüştüğü nasıl bir yol alacağını önceden anlayabilmek ve yeni bir gerçeklik. İtibari âlem. ona göre davranmak. Önsezi: Hiçbir belirti yokken bir şeyin olacağını L sezme, içe doğma, altıncı his. Öykünmek: Birinin yaptığı gibi yapmak, birine ve- Lirik: Duygusal. ya bir şeye benzemeye çalışmak, taklit etmek. Öz: Biçim içinde yer alan düşünsel içerik. M Öz eleştiri: Kişinin kendisine ait özellikleri ve ken- disiyle ilgili konu ve durumları eleştirmesidir. Mazmun: Anlam, kavram. Divan edebiyatında ba- Özgünlük: Orijinallik. Sanatçının dil ve anlatım zı kavramları dolaylı anlatmak için kullanılan nük- açısından kimseye benzememesi, farklı olması teli ve sanatlı söz. ve kendine özgü olmasıdır. Mistik: Gizemci, gizemsel. Özlülük: Çok sözle anlatılabilecek kavramları, Mizah: Humor, gülmece. Gerçeğin, durumların, durumları kısa biçimde anlatmaktır. Az sözle çok olayların, kişilerin güldürücü yanlarını vurgula- şey anlatmaktır. Atasözleri ve bazı şiirler “özlü” yarak anlatan, ortaya koyan yazı türü. anlatım içerir. Monolog: Kişinin kendi kendine konuşması. Öznel: Bireyin duygu ve düşüncelerine dayanan, Motif: Yan yana gelerek bir bezeme işini oluştu- kişiden kişiye değişen, kanıtlanamayan, yorum- ran ve kendi başlarına birer birlik olan ögelerden lanabilir. Kişisel, subjektif, göreceli (göreli), de- her biri. Kendi başlarına konuya özellik kazandı- ğişken, ölçülemeyen, taraflı yargılar. ran ögelerden her biri. 77 TÜRKÇE EL KİTABI

P:79

Anlam Bilgisi PT Panorama: Genel görünüm. Tekdüze (Monoton): Değişmeyen, düzenli ve ay- Paradoks: Aykırı düşünce, çelişki. nı biçimde tekrarlanan eylemlerdir. Tema: Asıl konu, temel motif, ana konu. Öğretici R veya edebî bir eserde işlenen konu, düşünce, gö- rüş, tem. Ritim: Şiirde hecelerin vurgu, uzunluk, yüksek- Terkip: Birleşim, birleştirme, bir araya getirme, lik gibi ses özelliklerinin, durakların düzenli bir sentez. biçimde yinelenmesinden doğan ses uyumu. Tümdengelim: Genelden özele doğru sıralama yapmaktır. S Tümevarım: Özelden genele doğru sıralama yap- maktır. Salık vermek: Tavsiye etmek. Haber vermek. Salt: İçinde yabancı öge bulunmayan, mutlak. Yal- U nızca, sadece. Saptamak: Tespit etmek, bir şeyi belirgin kılmak. Ulusallık: Ulusal (millî) değerlerin ön plana çı- Sav: İleri sürülerek savunulan düşünce, iddia, da- karılıp buna göre hareket edilmesidir. va. Sayıltı: Özellik. Y Sayıp dökmek: Cümleleri, yargıları art arda sı- ralamak. Yadsımak: Yaptığı bir işi, söylediği bir sözü veya Sıradanlık: Bayağılık. Basit, seçkin olmayan, ge- tanık olduğu bir şeyi yapmadığını, bilmediğini söy- nelin dışına çıkacak özellikleri olmayan. lemek, inkâr etmektir. Söylem: Söyleniş, söyleyiş, klişeleşmiş söz, ifa- Yakınma: Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâ- de. yet etmek, memnuniyetsizlik. İrdelemek: Bir konunun incelenmesi ve eleştiril- Yalınkat: Tek yönlü olan. mesi gereken bütün yönlerini birer birer incele- Yaratı: Özel yetenekle ortaya konulan eser veya mek, araştırmak, tetkik ve tetebbu etmek. nesne. İroni: Tersinme, kastettiğinin tersini söyleme, Yeğlemek: Bir şeyi öbürüne göre daha iyi, üstün alaysama, alaya alma. veya önemli saymak, yeğ tutmak, tercih etmek. İşlev: Bir nesne veya bir kişinin gördüğü iş, iş gör- Yerellik: Mahalli özellikler göstermektir. me yetisi, görev, fonksiyon. Yetkin: Gerekli olgunluğa erişmiş, olgun, kâmil, İvedi: Acele. Acil. Acele olarak. mükemmel. İzlek: Tema. Yineleme: Tekrar etme. İzlenim: Bir durum veya olayın, duyular yoluyla insan üzerinde bıraktığı etki, intiba, imaj. Z Zihniyet: Anlayış. TÜRKÇE EL KİTABI 78

P:80

Anlam Bilgisi U YG U L U  /  y o r u m - I Aşağıdaki cümlelerde hangi anlam olayı (ad aktarması, duyu aktarması, insan- dan doğaya aktarma vs.) olduğunu belirtiniz. 1 Balıkçı, derya kuzularını ucuza satıyordu. 2 İşitme engelli vatandaşlara yardımcı olmalıyız. 3 Tatlı bir bakışı vardı Canan’ın. 4 Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek. 5 Yine karlar yağdı gönül dağıma. 6 Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. 7 Yaralı ceylanım senden başkasını sevemem. 8 Delik demir çıktı mertlik bozuldu. 9 Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi. 10 Semaver ne güzel kaynıyordu. 11 Ünlü şairi de sonunda toprağa verdik. 12 Bayram tatilinde yavru vatana gidecekmiş. 13 Kazağın tatlı bir rengi vardı. 14 Vatan borcu biter bitmez ordayım. 15 Dağlar ses verir, ovalar seslenir bana. 16 Tatlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen. 17 Ben o dertten hiç ölmezdim Dolansaydı boynuma akça bilekler 18 O çay ağır akar, yorgun mu bilmem. 19 Böyle odunlara laf anlatamazsın. 20 O şehir yine şarkılar söyler Karşılık görmemiş sevgiler üstüne 79 TÜRKÇE EL KİTABI

P:81

Anlam Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - II Yok Aşağıdaki atasözlerinde mecazlı söyleyiş olup olmadığını belirtiniz. Var 1 Mum dibine ışık vermez. 2 Bugünkü işini yarına bırakma. 3 Damlaya damlaya göl olur. 4 Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır. 5 Kaynayan kazan kapak tutmaz. 6 Dost ile ye, iç; alışveriş etme. 7 Yalnız taş, duvar olmaz. 8 Korkunun ecele faydası yoktur. 9 Köpek sahibini ısırmaz. 10 Gül dikensiz olmaz. U Y G U L U   /   y o r u m - III Yok Aşağıdaki atasözlerinde doğrudan öğüt olup olmadığını belirtiniz. Var 1 Taşıma su ile değirmen dönmez. 2 Ayağını yorganına göre uzat. 3 Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış. 4 Korkunun ecele faydası yoktur. 5 Sakla samanı gelir zamanı. 6 Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz. 7 Mum dibine ışık vermez. 8 Büyük lokma ye, büyük söyleme. 9 Bugünkü işini yarına bırakma. 10 Yuvarlanan taş yosun tutmaz. TÜRKÇE EL KİTABI 80

P:82

Anlam Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - IV Aşağıdaki cümlelerin “nesnel” mi yoksa, “öznel” mi olduğunu belirtiniz. Nesnel Öznel 1 Edirneli Sehi Bey, Anadolu sahasında ilk tezkireyi yazmıştır. 2 Güzelim boy boy ekinler her yıl olduğu gibi yapı- lacak işleri hatırlatıyordu. 3 Roman kahramanı, annesi ile birlikte İstanbul’un kenar mahallelerinden birinde yaşamaktadır. 4 Genç adam önüne rastgelen ilk sokağa sapma- dan önce dönüp arkasına baktı. Her zaman şık ve temiz giyinen, nazik insanları 5 olduğu gibi kabul etme olgunluğuna sahip bir yazardır. 6 Medyanın toplum üzerinde kurduğu egemenlik günlük hayatı her gün daha derinden etkiliyor. 7 Garip tarzı ilk şiirler “Varlık” dergisinin 15 Eylül 1937 tarihli sayısında yayımlanmıştır. 8 Mardin’de farklı dinlerin, dillerin, kültürlerin bir arada olduğunu gösteren yapılar bulunmaktadır. 9 Yakup Kadri, romanlarında toplumumuzun geçir- diği değişimleri akıcı bir dille anlatmıştır. 10 Yazarın son romanında, ayrılıkla noktalanan bir aşk hikâyesi anlatılmaktadır. 11 Yaşar Kemal, dört ciltten oluşan “İnce Memed” adlı romanında eşkıyalık konusunu işler. 12 İkinci Yeni şairleri arasında yer alan Cemal Süre- ya, şiirlerinde başarılı imgeler kullanır. 81 TÜRKÇE EL KİTABI

P:83

Anlam Bilgisi U YG U L U  /  y o r u m - V Aşağıdaki cümlelere anlamca en yakın olanını işaretleyiniz. 1. Kimi şairler zaman geçtikçe şiirlerinde hep aynı düşüncelere ve hayallere yer verirler. a Yapıtlarını sık sık okuduğumuz bir şairin dilini, sözcüklere yük- lediği yeni anlamları çabuk kavrayabiliriz. b Bir süre sonra özgünlüklerini yitirerek kalıplaşan şairler de vardır. c Sürekli aynı düşünceyi işleyen şairlerin şiirlerini anlamak daha kolaydır. 2. Tiyatro eleştirmeni, izlediği oyunun en çarpıcı en belirleyici yönlerini yakalayıp belgeler. a Tiyatro eleştirisi belli ölçütlere bağlı kalmayı gerektirir. b Tiyatro eleştirmeni, bir oyunu her izleyişinde oyunun farklı bir özelliğini yakalar. c Tiyatro eleştirisi, oyunun ayırıcı ve etkileyici yanlarına yönelik düşünceler içerir. 3. Yapılan her yanlış daha iyi bir sistem oluşturmak için bir fırsattır. a Doğruya ulaşmak için yapılan yanlışlardan ders almayı bilmek gerekir. b Hiç yanlış yapılmaması her şeyin kusursuz olduğu anlamına gelmez. c Yaptıklarının bilincinde olmayanlar yanlışlarını sürekli yinelerler. 4. Zekâ, doğuştan getirilen gücün çevre olanaklarıyla işlenmesi sonucu oluşur. a Önce zekâyı tanımlamak, sonra da bu tanıma uygun bir ölçme aracı geliştirmek gerekir. b Zekâ, ne sadece kalıtsal ne de sadece çevresel etkenlerle açıklanabilir. c Zekânın pek kolay kavranamayan karmaşık bir yapısı vardır. TÜRKÇE EL KİTABI 82

P:84

Anlam Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - VI Aşağıdaki cümlelerde hangi anlam ilişkisi (neden-sonuç ilişkisi, amaç ilişkisi, koşul ilişkisi) olduğunu belirtiniz. 1 Son günlerde kar yağışının artmasıyla köy yolları trafiğe kapandı. 2 Söyleyişine çarpıcılık kazandırmak için boyalı bir yol seçiyor. 3 Aramızda sevgi ve güven kalmadığından ilişkimiz yürü- medi. 4 Kendinizi gerçek anlamıyla tanırsanız herkesi tanıyabilir- siniz. 5 Düşlerinin gerçeğe dönüşmesi için olanca gücüyle çalı- şıyordu. 6 Seni göremedim diye bu bahar içimde bin türlü duygunun isyanı var. 7 Sürekli hızlı konuştuğu için nefes nefese kalıyordu. 8 İnsan azmetti mi her zorluğun üstesinden gelir. 9 Maçı izlemek üzere kahveye gittiler. 10 Her kitap gerçeğin yalnızca bir yönünü anlatabildiğinden yarımdır. 11 Ağaçların gölgesinde biraz dinlenmek için oturdular. 12 Sağlığıma kavuşayım diye her söyleyeni yapıyordum. 13 Seni anlamak için ciltler dolusu ansiklopedi karıştırıp okumak gerekiyor. 14 Yazar, sade ve anlaşılır bir dil kullanmadığından okuyucu tarafından benimsenmedi. 15 Sanatçı, toplum için bir ayna olursa başarılı olur. 83 TÜRKÇE EL KİTABI

P:85

Anlam Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - VII Aşağıdaki parçaların hangi anlatım biçimiyle yazıldığını belirtiniz. Çok kabaca, insan başarılarının tümü, diye tarif edebiliriz kültürü. İnsan topluluk- ları için kültürden söz edilmesini mümkün kılan ise önceki nesillerin başarılarını tevarüs edebilmesini, kendi nesildaşları (zamandaşları) arasında başarıların iletilip 1 öğrenilmesini ve nihayet bunların hepsinin sonraki nesillere miras bırakılabilmesini sağlayan bir mekanizmaya sahip olmalarıdır ki, bu da “dil”dir. Burada “dil”e daya- nan bildirişimin iki boyutu ortaya çıkıyor: Bunlardan birincisi, toplumun zamandaş fertleri arasındaki yatay bildirişim boyutudur. İkincisi ise önceki nesillerin başarı bi- rikimlerini tevarüs edebilmeyi mümkün kılan dikey bildirişim boyutudur. Helen mağazanın üstündeki katta oturuyordu. Evin tuhaf ve yabansı bir mimarisi vardı. Hol oldukça büyük ve kare şeklindeydi. Bir tarafı yukarıda kalıyor ve onun 2 tam karşısındaki duvarın sonunda da üst kata çıkan bir merdiven vardı. Hol hem oturma odası hem de ofis olarak kullanılabilecek şekilde döşenmişti. Helen, san- dalyesini alır ya iş mektuplarını yazardı: ya da sıcak ateşin başında oturarak açık kırmızı bir ışıkta ya dikiş diker veya kitap okurdu. Dünyanın yedi harikası olur da üç kıtada yüzyıllarca hüküm sürmüş, altı yüzyılı aşan varlığından geriye olağanüstü bir kültür hazinesi bırakmış Osmanlının yedi harikası olmaz mı? Gerçi tarihçiler, sanat tarihçileri ve mimarlar varken en önemli yedi Os- 3 manlı eserinin hangileri olduğuna ben karar verecek değilim. Ancak okuduklarım- dan ve gördüklerimden hareketle tamamen kişisel bir beğeni listesi oluşturmamın önünde bir engel yok sanırım. İşte benden Osmanlının yedi harikası: Süleymaniye Külliyesi, Selimiye Camisi, Mostar Köprüsü, Mağlova Kemeri, Kavalalı Mehmet Ali Paşa Camisi, Kubbetü’s-Sahra, Hamidiye Çarşısı. Oraya yöneldi. Karşısından gene eli kazmalı, kürekli, belli kişiler geliyorlardı. “Gel Yel Veli, gel!” dediler, “koşacağına.” Sonra da hep birden güldüler. Hepsi de 4 terlemişti. Su içindeydiler. “Bilemem,” diye gürledi Yel Veli, gözlerini yumdu. Yalım almış düzlüğe doğru can havliyle koştu. Arkasından bir gürültü koptu. O koştukça gürültü de ardına takılmış geliyordu. Yalım içine daldı. Çalıları dolanarak, hendekle- re düşerek, çayırlara sığınarak yalımlı düzlüğü geçti. Ceyhan suyuna vardı. Antakya’daki kazılarda Geç Hitit Dönemi’ne ait olduğu düşünülen kalıntılar ortaya çıkarıldı. Buluntular arasında eşsiz, anıtsal boyutlarda bir insan figürüyle kabartmalı bir sütun altlığı yer alıyor. Bazalttan yapılan her iki eserin de kaleye girişi sağlayan 5 yapı kompleksi boyunca uzanan, yüzeyi taş döşeli koridorun altına gömüldüğü dü- şünülüyor. Bel hizasının hemen üstünden baş kısmına kadar olan yüksekliği 1,5 metreye ulaşan figür, dik duran bir insanı canlandırıyor. Toplam boyu, büyük olası- lıkla 3,5-4 metreyi bulan sakallı erkek figürünün, gözleri siyah ve beyaz taşlardan yapılmış. TÜRKÇE EL KİTABI 84

P:86

Anlam Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - VIII Aşağıdaki parçalarda hangi düşünceyi geliştirme yolunun kullanıldığını belirti- niz. Toplum ve edebiyat arasında çok yönlü ilişkiler vardır. Toplumun geçirdiği her türlü kültürel değişim, edebiyat sahasında bir şekilde yankı bulur. Sosyoloji araştırmalarına çok geniş malzeme sağlayan tarih bile bu konuda edebiyatla yarışamaz. Tarihçiler 1 toplumsal görünüşü anlamak, değişimleri fark etmek için ferman, kanun, anlaşma gibi daha donuk metinleri incelemek durumundayken edebî eser etiyle, kanıyla, duy- gularıyla saf bir biçimde insani olanın peşindedir. Herhangi bir araştırmacı edebiyat tarihçisinin yardımına ihtiyaç duymadan bu insani gerçekliği edebî metinlerden takip edebilir. Başka dillerden Türkçeye kelime geçtiği gibi Türkçeden de başka dillere kelimeler 2 geçmiştir. Bugün, Çincede 300, Farsçada yaklaşık 3.000, Urducada 227, Arapçada yaklaşık 2.000, Rusçada yaklaşık 2.500 olma üzere çok sayıda Türkçe kelime başka dillerde kullanılmaktadır. Türk edebiyatında kaside nazım şeklinin XV. yüzyılda büyük bir gelişme göstermiştir. Kasideleri türlerine göre değerlendirdiğimizde başlangıç döneminde daha çok tevhit, münacat ve na’t kasidelerinin yazıldığı görülür: XIII ve XIV. yüzyıllarda yazılan kaside- 3 lerin 18’i (% 72’si) tevhit ve na’t türünde iken 8’i (% 28’i) methiye ve başka konularda- dır. XV. yüzyılda yazılan kasidelerin 40’ı (% 16.7’si) tevhit, münacat ve na’t, 188’i (% 78.6’sı) ise methiye ve 11’i (% 4.6’sı) başka konulardan oluşmaktadır. Bu sonuç bize XV. asırda daha çok methiye türünde kasidelerin yazıldığını gösteriyor. Yazınsal bağlamda katıksız bir özgünlükten söz edilemez. Her yazınsal ürünün ken- dinden öncekilerle içeriksel, sözel düzlemde uzaktan ya da yakından bir bağıntısı olacaktır. Carlos Fuentes, bu durumu şu cümlelerle belirtiyor: “Bu dünyada babasız 4 bir kitap, öksüz bir cilt var mıdır? Başka kitapların soyundan gelmemiş bir kitap? Geleneksiz yaratım var mıdır? Öte yandan gelenek, yenilenmeksizin varlığını sürdü- rebilir mi? Yıllar boyu yaşamış öyküler yeni ürünlerle yeniden yeşertilmeksizin kalıcı kılınabilir mi?” Korku bir ruh hâlidir. İkide bir gelip giden, bizi yoklayan, dengeleyen… Yüreklilik ise 5 büyük korkular önünde kendimizi yitirerek yaptığımız atılımdır. Her şeyi göze almak değildir, ölüme, tehlikeye meydan okumak değildir, yapacak başka bir şey olmaması hâlidir. Andersen’i özgün kılan bir özellik, çevremizdeki sıradan nesneleri kişileştirip birer masal kişisine dönüştürmesidir. Öykülerinde küçücük nesneler, nesne niteliklerini hiç 6 yitirmeden insanlarınkine benzer serüvenler yaşar: Kurşun asker, yıkımdan yıkıma sürüklenirken gözü pekliğinden ve iyimserliğinden bir şey yitirmez; tencere vurulur, çömlek ve masa konuşur. Bunun yanında Andersen bize, kişileri hiç de masalsı sayı- lamayacak, oldukça gerçekçi masallar da anlatır: Eski Ev, Kapıcının Oğlu. 85 TÜRKÇE EL KİTABI

P:87

Anlam Bilgisi UYGULUYORUM CEVAP ANAHTARI UYGULU / yorum - I 1. Dolaylama / 2. Güzel adlandırma / 3. Duyu aktarması / 4. Ad aktarması / 5. Somutlaştırma / 6. Dolaylama / 7. Doğadan insana aktarma / 8. Dolaylama / 9. Benzetme / 10. Ad aktarması / 11. Dolaylama / 12. Dolaylama / 13. Duyu aktarması / 14. Dolaylama / 15. Kişileştirme - İnsandan doğaya aktarma / 16. Duyu aktarması - Benzetme / 17. Ad aktarması / 18. Kişileştirme - İnsandan doğaya aktarma / 19. Doğadan insana aktarma / 20. Ad aktarması UYGULU / yorum - II 1. Var / 2. Yok / 3. Var / 4. Yok / 5. Var / 6. Yok / 7. Var / 8. Yok / 9. Var 10. Var UYGULU / yorum - III 1. Yok / 2. Var / 3. Yok / 4. Yok / 5. Var / 6. Yok / 7. Yok / 8. Var / 9. Var / 10. Yok UYGULU / yorum - IV 1. Nesnel / 2. Öznel / 3. Nesnel / 4. Nesnel / 5. Öznel / 6. Öznel / 7. Nesnel / 8. Nesnel / 9. Öznel / 10. Nesnel / 11. Nesnel / 12. Öznel UYGULU / yorum - V 1. b / 2. c / 3. a / 4. b UYGULU / yorum - VI 1. Neden-sonuç / 2. Amaç-sonuç / 3. Neden-sonuç / 4. Koşul / 5. Amaç-sonuç / 6. Neden-sonuç / 7. Neden-sonuç / 8. Koşul / 9. Amaç-sonuç / 10. Neden-sonuç / 11. Amaç-sonuç / 12. Amaç-sonuç / 13. Amaç-sonuç / 14. Neden-sonuç / 15. Koşul UYGULU / yorum - VII 1. Açıklayıcı anlatım / 2. Betimleyici anlatım / 3. Tartışmacı anlatım / 4. Öyküleyici anlatım / 5. Açıklayıcı - Betimleyici anlatım UYGULU / yorum - VIII 1. Karşılaştırma / 2. Sayısal verilerden yararlanma - Örnekleme / 3. Sayısal verilerden yararlanma / 4. Tanık gösterme / 5. Tanımlama / 6. Örnekleme TÜRKÇE EL KİTABI 86

P:88

Anlam Bilgisi MERAKLISINA DİNGO’NUN AHIRI “Burası Dingonun ahırı mı?” özellikle belli bir yaşın üzerinin çok duyduğu deyimdir. Peki Dingo’nun ahırının gerçekten de olduğunu biliyor muydunuz? İşte o ahırın hikâ- yesi: Atlı tramvaylar zamanında, tramvaylar 2 atla çekilirken dik Şişhane yokuşunu çıkabil- mek için Azapkapı’dan takviye at alarak yokuşu çıkabilirlerdi. Tramvay bu hâliyle Taksim’e kadar gelir, burada çıkartılan atlar, bugün Taksim alanının batı kısmındaki sular idaresi maksemi ile Fransız Konsolosluğu arasında bir ahırda bir süre dinlendirildikten sonra tramvaya bağlanmadan boş olarak Azapkapı’ya götürülür- dü. Taksim’deki bu ahırı Dingo adlı bir rum vatandaş işletirmiş. Gün boyu bir sürü atın gi- rip çıkmasından dolayı dilimizdeki “Burası Dingo’nun ahırı mı giren çıkan belli değil” sözünün buradan geldiği söylenir. MİZAH KUTUSU İskender Pala, Cezmi Ersöz ve Hilmi Yavuz’un katıldığı “İncir Çekirdeği” televizyon programını Kanal 24’te seyrediyordum. Tarih 18 Ekim 2011 Salı akşamı. Konu ‘’Şiir ölü- yor mu?’’ Üç edebiyatçı bir araya gelince nükteler ardı sıra geliyor tabii. Bir ara Cezmi Ersöz, “Geçenlerde çok şiir yazan bir şair arkadaşımızın evine hırsız girmiş ve bilgisa- yarını çalmış.” dedi. İskender Pala da, “Bir süre önce benim de bir şair arkadaşımın evine hırsız girmiş ve bilgisayarını alıp gitmiş.” diye ekledi. Sıra Hilmi Yavuz’a gelince, yine muzipliği tuttu ve şunu söyledi: “Geçenlerde bir hırsız bir şairin evine girmiş, bilgisayarına bakmış ama çalacak şiir bu- lamamış.” (Mehmet Nuri Yardım’ın “Edebiyatımızın Güleryüzü” adlı kitabından) 87 TÜRKÇE EL KİTABI

P:89

Anlam Bilgisi PARAGRAFTA NE SORULURSA NEYE DİKKAT EDİLİR? Yargı Uyarı Örnek Kanıtlanabilir veriler Yorum içermeyen, herkesçe Kitap içinde yer alan 170 bin harf veya harf benzeri şekil, İngilizce veya kullanılmıştır. aynı olan nesnel anlatımlı Avrupa dillerindeki harflere benzememektedir. 10 harf veya şekilden fazla cümleler aranır. oluşan hiçbir kelime yoktur; bir veya iki harften oluşan kelime sayısı ise çok azdır. Bazı şekiller sadece kelimenin başında, bazıları sonunda, bazıları ise her zaman ortada yer alır. Bu özelliği ise hiçbir Avrupa diliyle benzeşmiyor ama Arapça ile benzerlik gösteriyor. Yargı Uyarı Örnek Benzetmeye baş- Bir şeyin niteliğini herhangi Nasıl ki saklambaç oynayan bir çocuk bulunmak istemiyor ama hiç bulun- vurulmuştur. bir bakımdan canlandırmak mamak da onu kaygılandırıyorsa Stendhal de ölmeyi ve öldüğünün bilin- için bir kelime yahut cümle mesini ister ama kendisini ölü görmelerini istemez. ile karşılaştırma işidir. Yargı Uyarı Örnek Konuşma havası Devrik anlatıma, sözde soru Neden geldim ki arkadaş buraya? Mora çalan bu rutubetli duvarların altın- vardır. cümlelerine, yalın anlatıma da ne arıyorum ben? Şu iskemlelerin hâline bak! Paslı çivilere taktırsak pan- dikkat edilir. tolonu hâlimiz duman. Döşemeler kendinden geçmiş, tavan çöktü çöke- cek... Neymiş efendim çok hoşsohbet bir adammış. Yargı Uyarı Örnek Sayıp dökmelerden Bir işin türlü hâllerini, bir şe- 1. Yakın uzak çevre köylerin bütün bakır kapları: çanak, çömlek ibrik, yararlanılmıştır. yin bütün parçalarını zihne kazan, leğen, sini, tava, cezve onun elinden geçerdi. çarpacak şekilde art arda 2. Dikilir köprü üzerine keyifle seyrederdim hepinizi. Kiminiz kürek çeker birden çok şeyi sıralayıp sıra sıra, kiminiz midye çıkarır dubalardan, kiminiz dümen tutar söyleme durumudur. mavnalarda, kiminiz çımacıdır halat başında. Yargı Uyarı Örnek Yineleme yapılmıştır. Her türlü sözcük tekrarına Kentlerin en yüzeyden, en sıradan, en parçalı, en ciddiyetsiz ve sorunsuz denir. yönleri ele alınıyor. Yargı Uyarı Örnek Niteleyici sözcüklere Niteleme sıfatları aranır. Biraz ötede, içerisinde yuvarlak bir masa, bir kanepe ve parlak mavi ku- yer verilmiştir. maşla kaplanmış koltukların bulunduğu misafir odası yer alıyordu. Yargı Uyarı Örnek Sessel yineleme Bir cümledeki her türlü ses, 1. Sararmış bozkırlardan, yemyeşil ovalardan, çıplak dağlardan. rengâ- yapılmıştır. ek tekrarına denir. renk ormanlardan geçtik. 2. Bunu bilerek, isteyerek, öyle olması gerektiğine inanarak yapıyorsun. Yargı Uyarı Örnek Çeşitli duyularla al- Görme, işitme, tatma, kokla- Kocaman ve serin bir hol... Geniş, tavana kadar mermer, tam ortada süs gılanan ayrıntılardan ma ve dokunma duyuların- bitkileriyle oluşturulmuş bir iç bahçe, yukarıdaki camdan vuran gün ışığı... yararlanma dan en az ikisine bakılır. Bildiğim hiçbir apartmanın kokusuna benzemeyen bir koku... (görme, işitme ve koklama duyusu) Yargı Uyarı Örnek Adlandırma vardır. Somut veya soyut varlıklara Roman ile öykü ayrımından birine tartışmasız giren metinlerin türsel olarak ve nesnelere ad vermedir. belirtilmesinde bir sorun çıkmazken, bu iki tür arasında bir yerlerde duran Cümlede bir varlığın isminin biçimlerin türsel ayrımını belirlemedeki kararsızlık, son yıllarda, özellikle geçip geçmediğine bakılır. eleştiri kuramcılarının kavramsal desteğiyle devreye giren “anlatı” terimi- yle bir ölçüde giderilmiş görünüyor. (adlandırma: anlatı) TÜRKÇE EL KİTABI 88

P:90

BÖLÜM II “ SÖZCÜK TÜRLERİ “➜ İsimler (Adlar) ➜ Sıfatlar (Ön Adlar) ➜ Zamirler (Adıllar) ➜ Zarflar (Belirteçler) ➜ Edatlar (İlgeçler) ➜ Bağlaçlar ➜ Ünlemler ➜ Fiiller (Eylemler) ➜ Fiilimsiler (Eylemsiler)

P:91

Kök Türk (Orhun) Alfabesİ ° Türkçenin yazımı için Türklerce kullanılan ilk alfabedir. “Runik eski Türk yazısı” olarak da bilinir. “Runik” denmesinin sebebi, alfabedeki harflerin eski İskandinav yazıtlarında kullanılan ve “Runik alfabe” diye adlandırılan alfabeye benzemesidir. ° Kök Türk yazısı sağdan sola veya yukarıdan aşağıya doğru yazılmıştır. Harfler bitişmez, kelimeler aralarına iki nokta (:) konularak birbirinden ayrılmıştır. ° Orhun alfabesinde 4’ü ünlü, 26’sı ünsüz, 8’i birleşik olmak üzere 38 harf vardır. Sekiz ünlü için sadece dört işaret, bazı ünsüzler için ise birden çok işaret kullanılmıştır. ° Orhun alfabesi, Türkçenin bütün ünlülerini göstermede yetersiz kalmış, bazı ünlüleri ayırt et- mek zor olmuştur. Orhun Yazıtları’nda geçen birçok kelimenin nasıl okunacağı tartışma konu- sudur (Köl Tigin / Kül Tigin; Tonyukuk / Tunyukuk gibi). ° Orhun Yazıtları, Yenisey Yazıtları ve Irk Bitig adlı fal kitabında runik alfabe kullanılmıştır. Orİjİnal Metİn Günümüz Türkçesİyle MİZAH KUTUSU “Üç İstanbul” romanının yazarı ve şair Mithat Cemal Kuntay, Yahya Kemal için, “Adı var, ama eseri yok!” diyerek tenkit eder. Beyatlı, bunu öğrenince dostuna hak verir: “İş- te Mithat Cemal’in en büyük eseri budur. Bu sözü saklasın, üst tarafını atsın!” (Mehmet Nuri Yardım’ın “Edebiyatımızın Güleryüzü” adlı kitabından)

P:92

Sözcük Türleri İSİMLER (ADLAR) }} Canlı varlıkları, nesneleri, olguları, kavramları, duyguları, düşünceleri, nitelikleri vb. belir- ten, kök ya da gövde durumundaki sözcüklere “ad” (isim) denir. }} Eylemlerle birlikte söz varlığının en önemli türüdür, tek sözcükten oluşabildiği gibi birden çok sözcükten de oluşabilir adlar. }} Somut veya soyut varlıkları karşılar: hayat, kitap, ağaç, aşk, sevgi, ses, koku… }} Durum (hâl) eklerinden birini alabilir: ağaçta, evde, kitaptan, sesini, yüreğine… }} İsim veya sıfat tamlaması kurabilir: esaretin bedeli, sevginin gücü, kavak yelleri… }} İyelik eklerini alabilir: şiirimiz, başarın, yüreğim, ağacınız, okulumuz… }} Adlar tür, yapı, anlam, sayı vb. bakımlardan farklı biçimlerde sınıflandırılabilir. hh Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum; Her lahza bir alev gibi hasretti duyduğum. Kalbimde vardı “Byron”u bedbaht eden melâl! Aldım Rakofça kırlarının hür havasını, Duydum akıncı cetlerimin ihtirasını, Bu dizelerdeki altı çizili sözcükler “isim” olarak kullanılmıştır. hh Dünya değirmendir insanlar tahıl Ekilir biçilir un olur gider Cesedi gezdirir baştaki akıl Bire saygısı olan bin olur gider. Bu dizelerdeki altı çizili sözcükler “isim” olarak kullanılmıştır. 91 TÜRKÇE EL KİTABI

P:93

Sözcük Türleri 1. VARLIKLARA VERİLİŞLERİNE GÖRE İSİMLER a. Özel İsimler }} Tek bir kişiyi, belli bir düşünceyi, varlığı ya da nesneyi gösteren sözcüklere “özel ad” adı verilir. Eşi ve tam bir benzeri bulunmayan varlıkları karşılar. İnsan isimleri ve soyadları: Zehra, Songül, Dila, Selami, Mehmet, Musa, İsa… Dil, ulus, yurt, devlet isimleri: Fransızca, Türkçe, Alman, İngiltere, Türkiye… Hayvanlara verilen isimler: Karabaş, Pamuk, Pati, Tekir, Çomar… Unvan isimleri: Koca Ragıp Paşa, Gazi Mustafa Kemal… Gazete, dergi, kitap isimleri: Varlık, Türk Dili, Hürriyet, Yaban, Tutunamayanlar… Kurum, dernek, okul, hastane ve devlet dairelerinin isimleri: Nevşehir Belediyesi, Türk Dil Kurumu, Kızılay… Şehir, kasaba, köy, mahalle, semt, bulvar, cadde, sokak isimleri: İstanbul, Keban, Kambertepe Köyü, İncirköy Mahallesi, İstiklal Caddesi… Gezegen, yıldız isimleri: Merkür, Jüpiter, Samanyolu… Dağ, ova, göl, akarsu, deniz, plato, vs. isimleri: Akdeniz, Süphan Dağı, Harran Ovası, Marmara Denizi, Hazar Gölü... b. Tür (Cins) İsimleri }} Aynı türden varlıkların tümünü anlatan, bir türün herhangi bir ögesini gösteren sözcüklere “tür adı” denir. }} Tür isimleri, genelleme özelliği gösterir. Özel ad dışındaki bütün adlar tür adıdır. }} Tür isimleri doğadaki çeşitli varlıkları, nesneleri, soyut kavramları belirtir. }} Akrabalık isimleri, organ, eşya vs. isimleri tür adıdır: insan, bitki, ağaç, sevgi, mutluluk, kitap, taş, doktor, ana, baba, akıl, balık… hh Dedem koynunda yattıkça benimsin ey güzel toprak! Neler yapmış bu millet, en yakın tarihe bir sor, bak. Yerim sensin, göğüm sensin, cihanım, cennetim hep sen; Nasıl bir zinde millet çıktı gördüm hasta sinenden. (Süleyman Nazif) TÜRKÇE EL KİTABI 92

P:94

Sözcük Türleri hh Okul petek, çocuk arı / Bal yapalım öğretmenim / Türlü renkten çiçek çiçek / Dal yapalım öğretmenim U YA R I  /  y o r u m }} B içimce çoğullaşmamış, “-ler” takısı almamış tür isimlerinın çoğul anlamıyla kullanıldı- ğı da olur. Yani, tür adı olan sözcük, cümle içinde türünün tamamını kapsayacak şekil- de genel anlamıyla kullanılabilir. hh Çiçek sevgi ister, su ister. (Çiçekler) hh Çiçek susuzluktan dolayı kurumuş. (Tek çiçek) hh Kitap, bana geçmişimi hatırlattı. (Tek kitap) hh Kitap, iç ve dış gerçekliği yansıtır. (Kitaplar) }} Tür isimleri özel isim olarak da kullanılabilir. Bu nedenle özel isimlerinin tür isimlerinden geldiği öne sürülür. Türkçedeki yabancı sözcükler için aynı şey söz konusudur. Yıldız, Güneş, Sevgi, Gül, Gonca, Saadet, Toprak, Kaya, Gündüz, Cemal, Emel, Deniz… hh Sabahın köründe Bahar evden ayrılmış. hh Pamuk, sobanın yanında miyavlıyordu. hh Dünden beri Yıldız’dan haber alamadık. }} “Ay, Dünya, Güneş” isimleri coğrafyayla ilgili yani terim anlamında kullanılırsa özel isim, günlük hayatla ilgili kullanılırsa tür ismi olur. hh Dünya, Güneş’in yörüngesinden sapmaz. (Özel isim) hh Çocuklar, güneşe aldırmadan uçurtma uçurdular. (Tür ismi) 2. VARLIKLARIN OLUŞLARINA GÖRE İSİMLER a. Somut İsimler (Madde İsimleri) }} Duyu organlarının herhangi biriyle algılanabilen, nesneleri karşılayan isimlerdir. hh Hava, ses, toprak, rüzgâr, koku, ışık, masa, pencere, dağ, güneş, tepe, ağaç, su, ay, geze- gen, deniz, göl… 93 TÜRKÇE EL KİTABI

P:95

Sözcük Türleri b. Soyut İsimler (Mana İsimleri) }} Beş duyu organından biriyle algılanamayan fakat varlığı akıl yoluyla kavranabilen isimler- dir. hh Vicdan, ruh, elem, rüya, akıl, sevda, saygı, sevgi, algı, vicdan, ilham, kibarlık, haset, akıl, melek, hak, insanlık, ümit, mutluluk, acıma, hürriyet, özlem, iyilik… “Aşağıdaki beyit somut isim ile soyut ismi ayırmak için güzel bir örnektir: Güzel tasvir edersin hatt u hâl-i dilberi ammâ Füsun ü işveye geldikte ey Bihzâd, neylersin! (Bahâyî) (Ey Bihzâd! Sevgilinin ayva tüyünü ve benini güzel tasvir ediyorsun, onların resmini çizebiliyorsun ama büyüleyici güzelliğine ve fitnesine gelince ne yapacaksın, onları nasıl resmedeceksin?) Bihzâd, meşhur bir ressamdır ve ne kadar maharetli olursa olsun onun soyut kavramların resmi- ni çizemeyeceği gerçeği şairane bir yolla ima edilmiştir. Hat (tüy) ve hâl (ben) iki somut varlığın adı iken füsun ve işve soyut iki varlığın ismidir.” (Kerim Demirci, Kelime Bilgisi El Kitabı) U YA R I  /  y o r u m LL Somut adlar, cümlede soyut anlam kazanabilir. Sınavı kazanınca havasından geçilmedi. Aydınların izlediği yolu takip etmeliyiz. LL Soyut adlar da somut anlam kazanabilir. Korku denizinde yüzüyorum. 3. VARLIKLARIN SAYILARINA GÖRE İSİMLER a. Tekil İsimler }} Çoğul eki almamış olup bir varlığı anlatmaya yarayan isimlerdir. hh Kitap, kalem, bilgi, şapka, bakış, yürüyüş, söz, güneş, ay, bulut, taş, kutu… TÜRKÇE EL KİTABI 94

P:96

Sözcük Türleri b. Çoğul İsimler }} Birden çok varlığı anlatmaya yarayan isimlerdir, “-ler, -lar” ekini alır: hh Aşklar, kısımlar, seller, söyleşiler, denemeler, yürüyüşler, eller, taşlar, ağaçlar… Çoğul ekinini alan her ad çokluk bildirmez, bu ek cümleye çeşitli anlamlar katabilir: }} Aynı özel ismi taşıyanları yani adaşları bir arada söylemek için kullanılabilir: hh Öğretmen, sınıftaki Zeynepleri ve Rümeysaları çağırdı. }} Geldiği sözcüğe “ve benzerleri” anlamı katabilir: hh Ağlasın taşlara kapanıp tarih: Selimler gelir de Yavuzlar gelmez, Kağanlar, hakanlar, başbuğlar doğar Cengizler, Gaziler, Oğuzlar gelmez! }} -ler çoğul ekiyle kaynaşmış yer isimlerinde küme, sıra, topluluk anlamları sezilir: hh Pasinler, Balkanlar, Toroslar, Ziganalar... Kapalı Çarşının Kürkçüler kapısı... }} •“Aile”, “evine”, “ailesiyle oturduğu ev” gibi anlamları katabilir. hh Bugün arkadaşlarla Cemallere gideceğiz. }} Tarihe geçmiş ailelerle onlardan olanları anlatmak için de özel isimler çoğullanır. hh Selçuklular, Abbasiler, Çağataylar, Köprülüler, Akkoyunlular, Osmanlılar… }} Kimi yer isimlerinın veya sözcüklerin çoğullarında abartı anlamı katar. hh Seni görünce dünyalar benim oldu. }} “-ler” takısı sonlarına geldiği isimlerin değil de sahiplerinin çoğul olduklarını gösterebilir. hh İki kardeş, durakta babalarını bekliyor. U YA R I  /  y o r u m “-lar, -ler” eki bu anlamlarının dışında “süreklilik”, “yaklaşıklık-civarında”, “saygı”, “sitem”, “küçümseme” anlamları da katar. 95 TÜRKÇE EL KİTABI

P:97

Sözcük Türleri c. Topluluk İsimleri }} Biçimce tekil, anlamca çoğul isimlerdir. İçinde aynı türden birçok varlık, kişi ve nesneyi bu- lunduran grupları karşılayan isimlerdir. hh Ordu, aile, orman, demet, komisyon, cemiyet, sürü, takım, ekip, millet, sınıf, grup, toplum, halk, çete, deste, ulus… }} Topluluk isimleri, diğer isimler gibi çoğul eki alabilir: hh Ormanlar, ordular, uluslar, sürüler, desteler, ormanlar, ekipler… }} Bazı sözcükler ad aktarması yoluyla topluluk adı özelliği kazanır, ad aktarmasının olmadı- ğı durumda bu sözcükler topluluk adı olmaz. hh Tüm sınıf hafta sonu pikniğe gitti. (Topluluk ismi) hh Sınıf, bugün iyi temizlenmemişti. (Tekil isim) hh Şehrin ışıkları yanmıyordu. (Tekil isim) hh Şehir, bu olaya âdeta isyan etti. (Topluluk ismi) }} Cümlede genel anlam taşıyan tür isimleri topluluk ismi değil, tekil isimdir. hh Öğrenci, düzenli ve disiplinli olmalıdır. hh Meyve, vitamin bakımından zengindir. MERAKLISINA “OTURGAÇLI GÖTÜRGEÇ” EFSANESİ Dilde sadeleşme konusu açıldığında birçok insanın aklına hemen öz ittirimli götürgeç (otomobil), oturgaçlı götürgeç (otobüs), gök konutsal avrat (hostes), ayakiter götürgeç (bisiklet), tütünsel dumangaç (sigara), içi geçmiş dinsel kişi (imambayıldı), ulusal düt- türü (millî marş) gibi adeta bir şehir efsanesine dönüşen ifadeler gelmektedir. Türk Dil Kurumunun bu kelimeleri türettiği ve kullanılmasını istediği yönünde yanlış ve yaygın bir kanaat söz konusudur. Geoffrey Lewis, bu kelimelerin TDK’nin çalışmalarına mu- halif kişiler tarafından uydurulduğunu şöyle açıklar: “1960’lar Kurum bazen, muha- liflerinin Kurum’un uydurduğu kelimelerin gülünç taklitlerini yapmak için dolaşı- ma soktuğu bazı ifadeleri tekzip etme gereği duymuştur.” (Lewis, 2007, 222). Ya- ni dilde sadeleşme çalışmaları sırasında bu karşılıklar önerilmemiştir. (Sedat Balyemez, Dil Bilgisi Üzerine Açıklamalar) TÜRKÇE EL KİTABI 96

P:98

Sözcük Türleri 4. İSMİN DURUMLARI (HÂLLERİ) }} İsimler, cümledeki görevlerine ve özellikle de eylemle olan ilgilerine göre “yalın” durumda ya da “-i, -e, -de, -den” eklerinden birini almış durumda bulunur. Yalın Durum hh Üryan geldim gene üryan giderim İsmin durum eklerinden birini almamış Ölmemeye elde fermanım mı var isimlerdir. Bu sözcükler, durum ekleri dı- Azrail gelmiş de can talep eyler şındaki çekim eklerini yani ek fiil, iyelik Benim can vermeye dermanım mı var eki ve çoğul ekini alabilirler. (Karacaoğlan) Belirtme (Yükleme) Durumu “-i, -ı, -u, hh Kim bildi efâlini -ü” eklerinden birini alır ve “neyi”, kimi”, Ol bildi sıfatını “nereyi” sorularına cevap verir. Anda gördü zatını Sen seni bil, sen seni. (Hacı Bayram Veli) Yönelme (Yaklaşma) Durumu hh Gece bir hendeğe düşercesine, “-a, -e” eklerinden birini alır ve “nereye”, Birden kucağına düştüm gerçeğin. kime”, “neye” sorularına cevap verir. Ey- Sanki erdim çetin bilmecesine, lemin ya da yargının kime, neye yöneldi- Hem geçmiş zamanın hem geleceğin. ğini bildirir. (Necip Fazıl Kısakürek) Bulunma (Kalma) Durumu hh Bilir misin ne kadar anne var bugün, yasta, “-da, -de, -ta, -te” eklerinden birini alır ve Tunus’ta, sonra Cezayir’de, sonra Kafkas’ta? “nerede”, kimde”, “nede” sorularına ce- … vap verir. Fiilin kendi içinde, üstünde ol- Hesaba katmıyorum şimdilik bizim yakada duğunu belirten durumdur. Sönen ocakları lakin zavallı Afrika’da. (Mehmet Akif Ersoy) Ayrılma (Çıkma / Uzaklaşma) Durumu hh On yıl var ayrıyım Kınadağı’ndan “-dan, -den, -tan, -ten” eklerinden birini Baba ocağından, yar kucağından alır ve “nereden”, kimden”, “neden” Bir çiçek dermeden sevgi bağından sorularına cevap verir. Huduttan hududa atılmışım ben (Faruk Nafiz Çamlıbel) 97 TÜRKÇE EL KİTABI

P:99

Sözcük Türleri EVİN HÂLLERİ Evin -i hâli, sabah, Evin -e hâli, gün boyu, Geciktiniz haydi! Ha gayret emektar deve! Evin yalın hâli Uykuların tatlandığı sularda Sırtınızda yılların yorgunluğu İster cüce, ister dev Bıracaksınız evi. Akşam erkenden eve. Camlarında perde yok Bomboş, ev. Evin -de hâli, saadet, Evin -den hâli, uzaksınız, (Behçet Necatigil) Isınmak ocaktaki alevde Hattâ içinde yaşarken Sönmüş yıldızlara karşı Aşkların, ölümlerin omzunda Işıklar varsa evde. Ayrılmak varken evden. U YA R I  /  y o r u m LL İsmin durumları hazırlık kitaplarının çoğunda beşe ayrılır: yalın, belirtme, yönelme, bulunma ve ayrılma durumu. Ancak bazı kitaplarda ismin şu durumlarına da yer ve- rilir: ~~ Tamlayan (İlgi) Durumu: “-ın, -in, -un, -ün” eklerini alan isimlerdir. ~~ Bir adın başka bir adla olan ilgisini belirtir: Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt / Turnanın hasreti yakar Maraş’ı. ~~ Eşitlik Durumu: “-ce, -ca, -çe, -ça” eklerinden birini alan isimlerdir: Bir ekmeği bölüşür gibiydik kardeşçe. ~~ Vasıta (araç) Durumu: “ile, -le, -la” edatının ekleşmesiyle oluşan durumdur: Seninle uyumak isterdim son uykumu. 5. KÜÇÜLTME İSİMLERİ }} Küçültme isimleri, “-cik, -cık, -ceğiz, -cağız” ekleriyle yapılır. hh Mor menekşe boyun eğmiş / Yapracığı suya değmiş Bu dizelerdeki “yaprak” sözcüğü “-cık” ekini alarak “daha küçük yaprak” anlamını ka- zanarak küçültme ismi olmuştur. TÜRKÇE EL KİTABI 98

P:100

Sözcük Türleri hh Bu kaygıya yürek nasıl dayansın? Bedenciğin topraklarda çürüyor? Bu sofracık, efendiler, -ki iltikama muntazır Huzurunuzda titriyor -şu milletin hayatıdır; Ya gel bana ya oraya beni çek, Gözüm nuru oğulcuğum, Nijad’ım! Bu dizelerdeki “bedenciğin”, “sofracık” ve “oğulcuğum” sözcükleri “-cik” küçültme eki- ni aldıkları için küçültme adı olmuştur. hh Kitapçıkları dağıtıp sınavı başlattı. Bu cümledeki “kitap” sözcüğü “-çık” ekini alarak “daha küçük ve ince kitap” anlamını kazanarak küçültme ismi olmuştur. U YA R I  /  y o r u m LL Küçültme ekleri, küçültme anlamının dışında cümleye “acıma, sevgi, merhamet” anlamı katar. hh Kurt kuzucuğu orada yiyivermiş. (Acıma) hh Anneciğim bilmem farkında mısın? / Söylenmemiş en mübarek en aziz / Duygularla çepeçevre çaresiz / Sana yöneldiğimin farkında mısın? (Sevgi) LL Küçültme ekini alan bazı sözcükler, küçültme anlamından sıyrılarak somut varlıkla- ra kalıcı isim olabilir: hh Bahçedeki gelincik kurudu. (Çiçek adı) hh Soğuktan bademcikleri şişmişti. (Organ adı) hh Maymuncuk ile kapıyı açtı. (Anahtar) hh Elmacık kemikleri oldukça farklıydı. LL Küçültme ekini alan sözcükler sıfat olarak kullanılmışsa bunlara “küçültme ismi” de- ğil, “küçültme sıfatı” denir. h h Küçücük elleri, soğukta çok üşümüştü. hh Evlerinin tanında alçacık bir tepe varmış. 99 TÜRKÇE EL KİTABI

P:101

Sözcük Türleri SIFATLAR (ÖN ADLAR) }} Sıfatlar, adlardan önce gelerek onların niteliğini ve niceliğini belirten sözcüklerdir. Nitelik; bir varlığın kendisinden ayrılamayan, başka varlıklardan ayırt edilmesini sağlayan özellik- lere verilen addır. Nicelik; bir varlığın, varlığa yapışık olmayan, insanlar tarafından verilen, sayılabilen ve ölçülebilen özellikleridir. }} Sıfatlar adlardan önce gelir, bu sebeple sıfatlara “ön ad” da denilmektedir. “Yeşil ova” den- diğinde “yeşil” sözcüğü sıfattır, “ova yeşil” dendiğinde yeşil sözcüğü sıfat değil, addır. Sıfatlar, belirttikleri veya niteledikleri isimlerden sonra kullanılabilir mi? Evet, addan sonra gelen sıfatlar da var, özellikle şiirlerde böyle bir durum söz ko- nusudur. “Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek.” cümlesindeki “ömür boyu sürecek” sözü “şarkı” sözcüğünün sıfatıdır ve ondan sonra gelmiştir: ömür boyu sürecek şarkı. }} Sıfatlar “çekim eki” almaz, çekim eki alırsa adlaşır. Çekim eki alan sözcük, sıfat olarak kullanılabilir mi? Evet, birkaç örnek de olsa var. “Güzelim çiçeklerin kokusu bizi büyüledi.” cüm- lesindeki “güzelim” sözcüğü niteleme sıfatı olduğu hâlde “-im” iyelik ekini, yani çekim eki almıştır. 1. NİTELEME SIFATLARI }} Varlıkların durumunu, biçimini, rengini, özelliklerini kısaca nasıl olduklarını bildiren sıfatlardır. }} Niteleme sıfatları isimlere “nasıl” sorusu sorularak bulunur. }} “Pekiştirme sıfatları”, “küçültme sıfatları”, “sıfat-fiiller” niteleme sıfatı grubuna girer. Ümidim yılların seline düştü Anne ölünce çocuk Saçının en titrek teline düştü Bahçenin en yalnız köşesinde Kuru yaprak gibi eline düştü Elinde bir siyah çubuk İstersen rüzgâra salıver gitsin Ağzında küçük bir leke TÜRKÇE EL KİTABI 100

P:102

Sözcük Türleri Güvercin bakışlı sessizlik bile Ak saçlı başını alıp eline Çınlıyor bu eski zaman vehmiyle Kara hülyalara dal anneciğim Gümüşlü: Bir fecrin zafer aynası O titrek kalbini bahtın yerine Muradiye: Sabrın acı meyvası Bir ince tüy gibi sal anneciğim Ömrümün timsali beyaz Nilüfer Türbeler, camiler, eski bahçeler Sesi nabzım olmuş hengâmelerin a. Küçültme Sıfatları }} Niteleme sıfatlarına “-ce, -ca, -cik, -cık, -ımsı, -msi, -mtırak” ekleri getirilerek yapılan sıfatlara küçültme sıfatı denir. Bu ekler geldiği sözcüğe “azalma, kısma, tam olmayan, tama yakın, yaklaşıklık” anlamlarını katar. }} “Küçücük bir ev satın almışlar.” cümlesindeki “küçücük” sözcüğü küçültme sıfatıdır, “küçük” sözcüğü “-cık” ekini alarak “çok küçük” anlamı kazanmıştır. hh Yemeğine azıcık yağ katabilirsin. hh Küçücük ellerini açtı semaya. hh Yeşilimtırak bir kazak giymişti. hh Yeni evlilere genişçe bir ev hediye etti. hh Şehrin üzerinde siyahımsı bulutlar vardı. b. Pekiştirme Sıfatları }} Sıfatların anlamını güçlendirmek için pekiştirmeye başvurulur. Sıfatlarda pekiştirme çeşitli şekillerde yapılır. }} “m, p, r, s” Ünsüzleriyle Pekiştirme: Niteleyici sözcüğün ilk hecesi alınır ve bu bölüme “m, p, r, s” ünsüzlerinden uygun olanı getirilir, elde edilen bölüm sözcüğün başına eklenir ve böylece pekiştirme oluşturulur. Pekiştirilmiş sözcük, bir ismi niteleme göreviyle kullanı- lırsa “pekiştirme sıfatı” olur. hh Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı; Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı. (Faruk Nafiz Çamlıbel) 101 TÜRKÇE EL KİTABI

P:103

Sözcük Türleri }} Bazı pekiştirmeler ses türemesine uğrayabilir, yani genel kurala aykırı olabilir. hh Sapasağlam, sırılsıklam, çepeçevre, yapayalnız… }} Pekiştirilmiş sözcükler; sadece sıfat olarak değil, zarf ve isim görevinde kullanılabilir. Pekiştirmeler, ismi nitelerse “sıfat”, fiili ya da fiilimsiyi nitelerse “zarf”, çekim eki alırsa ve- ya varlığı karşılarsa “isim” olur. hh Masmavi gözleriyle etrafa baktı. (Sıfat) hh Kıpkırmızı kesildi çocuğun yüzü. (Zarf) hh Bahçedeki elmalar yemyeşildi. (Isim) }} İkilemelerle Yapılan Pekiştirme: İkilemeler de pekiştirme anlamı katar ve cümlede ismi nitelerse “pekiştirmeli niteleme sıfatı” olur. Ancak ikilemeler zarf ya da isim olarak da kul- lanılabilir. Eylemi veya eylemsiyi belirtirse “durum zarfı”, çekim eki alırsa ya da varlığı karşılarsa “isim” olur. hh Gök mavi mavi gülümsüyordu. (Zarf) Yeşil yeşil dallar arasından. (Sıfat) hh Gökyüzü bugün pırıl pırıldı. (İsim) hh Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu? (Sıfat) hh Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur. (Zarf) hh İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya. (Zarf) }} “Mi” Soru Ekiyle (Edatıyla) Pekiştirme: Yinelenen sözcüklerin arasına “mı”, “mi” getiri- lerek pekiştirme yapılabilir. hh Geldikleri yer şirin mi şirin bir kasabaydı. hh Zor mu zor soruların olduğu bir kitaptı. c. Adlaşmış Sıfat (Sıfatların İsimleşmesi) }} Sıfatın önündeki isim düşer ve sıfat tek başına kullanılırsa sıfat adlaşır. }} Çekim eki alan sıfatlar, sıfat olmaktan çıkıp adlaşır. hh Ağlayanlar bir gün güler, gamlanma gönül. TÜRKÇE EL KİTABI 102

P:104

Sözcük Türleri Bu cümlede “ağlayan insanlar” tamlamasında “insan” sözcüğü düşmüş, “ağlayan” söz- cüğü çoğul eki (-lar) alarak adlaşmıştır. hh Bugün ben bir güzel gördüm. Bu cümlede “güzel kız” tamlamasında “kız” sözcüğü düşmüş, “güzel” sözcüğü adlaş- mıştır. Aşağıdaki dizelerdeki altı çizili sözcükler adlaşmış sıfattır: hh Beyaz giyme toz olur / Siyah giyme söz olur hh Tarife sığmıyor aşkın anlamı / Ancak çeken bilir bu derdi gamı hh Önce naz sonra söz ve sonra hile / Sevilen seveni düşürür dile hh Ben güzele güzel demem / Güzel benim olmayınca hh Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. }} Sıfat tamlamalarında sıfat ile ismin yeri değiştirilerek belirtili isim tamlaması oluşturuldu- ğunda sıfat adlaşır. hh Adamın iyisi iş başında belli olur. Bu cümlede “iyi adam” sıfat tamlaması, isim tamlaması biçimine getirilmiş, “iyi” söz- cüğü adlaşmıştır. hh Gölün mavisi bizi büyüledi. Bu cümlede “mavi göl” sıfat tamlaması, isim tamlaması biçimine getirilmiş, “mavi” söz- cüğü adlaşmıştır. Aşağıdaki dizelerdeki altı çizili sözcükler de sıfat ile adın yeri değiştirilerek adlaşmış sı- fat yapılmıştır: hh Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim Senden kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende sürdüm. (Cahit Sıtkı Tarancı) 103 TÜRKÇE EL KİTABI

P:105

Sözcük Türleri U YA R I  /  y o r u m ~~ Adlaşmış sıfattan sonra isim geliyorsa anlam karışıklığı olmaması için virgül (,) konur. LL Yaralı, kadına endişeli gözlerle baktı. LL Küçük, ağacın arkasına hızlıca gizlendi. Unvan Sıfatları }} İnsanların isimlerine takılan saygı ve tanıtma sözleridir. Bunlar bir çeşit niteleme sıfatıdır. }} Unvan sıfatları, diğer sıfatlar gibi isimlerden önce gelir: Doktor Cevdet, Şehzade Mustafa, Bay Cemal, Mareşal Fevzi Çakmak… }} Bazı unvan sıfatları isimlerden sonra gelir: Ali Dayı, İsmail Enişte, Zeynep Hanım, Ahmet Mithat Efendi… }} Unvan sıfatlarının birçoğu yerine göre hem isimden önce hem de isimden sonra kullanılır: Hoca Sinan, Sinan Hoca, Osman Gazi, Gazi Mustafa Kemal… 2. BELİRTME SIFATLARI }} İsimleri işaret, sayı, belirsizlik ve soru gibi yönlerden belirten sıfatlardır. a. İşaret (Gösterme) Sıfatları }} İsimleri işaret yoluyla belirten sıfatlardır. }} İsimlere sorulan “hangi” sorusuna karşılık verir. }} “Bu, şu, o, öteki, beriki, öyle, böyle, şöyle, karşı, öbür, oradaki, şuradaki, buradaki, aşağı, yukarı…” gibi sözcükler işaret sıfatı olarak kullanılabilir. hh Her doğan günün bir dert olduğunu İnsan bu yaşa gelince anlarmış. hh Kasaba karşı sırtın öteki tarafındaydı. hh Karşı Hitit tepesinden başladı bakışların. TÜRKÇE EL KİTABI 104

P:106

Sözcük Türleri hh Suyun öte yakasında yaşandı acılar. hh Ah şu türküler köy türküleri. hh Bir elin verdiğini öbür el görmesin. hh Beni bu havalar mahvetti. hh Eve ekmekle tuz götürmeyi Böyle havalarda unuttum. U YA R I  /  y o r u m ~~ İşaret bildiren sözcükler, bir ismi belirtmiyorsa, “hangi” sorusuna cevap vermiyorsa ve ismin yerine kullanılmışsa “zamir” olur. LL Bu, taşındır diyerek Kâbe’yi diksem başına. LL Bu, hayatımın bir parçası olmuştur artık. b. Sayı Sıfatları }} İsimleri ve varlıkları miktar, sıra, üleştirme, topluluk gibi açılardan belirten sıfatlardır. Asıl Sayı Sıfatı }} “Kaç” sorusu sorularak bulunur. hh Yedi tepeli şehir Sıra Sayı Sıfatı hh Kırk yıl }} “Kaçıncı” sorusuyla bulunur. hh Altıncı his Kesir Sayı Sıfatı }} “-ıncı, -inci” ekiyle yapılır. hh Yedinci sanat Üleştirme Sayı Sıfatı }} “İlk, sonuncu, ortanca” sözcükleri hh İlk yarışmacı Topluluk Sayı Sıfatı hh Ortanca kardeş de bu gruba girer. hh Yüzde on kâr hh Beşte bir pay }} “Kaçta kaç” sorusuyla bulunur. hh Yüzde beş hisse }} İki sayının arasına “-da” eki getirile- hh Yarım ekmek hh Çeyrek saat rek yapılır. hh Beşer kitap }} “Çeyrek, “yarı” ve “yarım” sözcük- hh Dörder elma hh İkiz kardeşler leri de bu gruba girer. hh Üçüz bebekler }} “Kaçar” sorusuyla bulunur. }} “-ar, -er” ekiyle yapılır. }} “-z, -iz” ekiyle yapılır. }} “Çifte”, “çift” sözcükleri de toplu- luk sayı sıfatlarıdır. hh Dördüz kardeşler 105 TÜRKÇE EL KİTABI

P:107

Sözcük Türleri }} “Binlerce, yüzlerce, onlarca” gibi sözcükler “belgisiz sıfat” ya da “belgisiz sayı sıfatı” olarak kabul edilir: hh Binlerce istek, onlarca söz, yüzlerce taraftar, on binlerce insan… }} “Bir” dışında kalan sayılar çokluk belirtir, bu sayıların belirttiği adlar çoğul eki almaz. An- cak deyim, terim, özel isim gibi sözler çoğul olarak kullanılabilir: Üç Silahşorlar, Kırk Haramiler, Yedi Uyurlar, Üç Aylar, Üç Ahbap Çavuşlar, Üç Büyükler, Be- şevler, Yedi Cüceler… }} Üleştirme sayıları ikileme olarak kullanılıp fiili belirtirse “durum zarfı” olur. hh Seyirciler teker teker arandı. hh Uçaklar dörder beşer havalandı. hh Hocanın arkasındaki adamlar birer ikişer eksilir. }} “Bir” sözcüğü cümledeki kullanımına bağlı olarak niteleme sıfatı, belgisiz sıfat ya da sayı sıfatı olabilir. Bir sözcüğü “herhangi bir” anlamında kullanılırsa belgisiz sıfat olur. hh Bir gece ansızın gelebilirim. hh Bir gün gideceğim buradan. }} Bir sözcüğü, “aynı” anlamına gelirse niteleme sıfatı olur. hh Baba katiliyle baban bir safta. hh Onunla bir yaşta ihtiyar çınar. }} Bir sözcüğü, “tek” anlamında kullanılırsa sayı sıfatı olur. hh Orada bir gece kaldım. hh Sınava bir saat kaldı. TÜRKÇE EL KİTABI 106

P:108

Sözcük Türleri c. Belgisiz Sıfatlar }} İsimleri kesin olarak değil de belli belirsiz belirten sıfatlardır. }} “Başka, bir, birkaç, biraz, birçok, birtakım, bazı, kimi, hiç, hiçbir, az, çok, çoğu, fazla, bütün, tüm, falan/falanca, filan/filanca, her, herhangi bir” gibi sözcükler belgisiz sıfat olarak kullanılırlar. }} Belgisiz sıfatlar, isimlere sorulan “hangi” ve “ne kadar” sorularından birine cevap verir. hh Cümle şair, dost bahçesinin bülbülü. hh Gökyüzünün başka rengi de varmış hh Severken hiçbir böcek, hiçbir kuş yalnız değildir. hh Her gün yeni sevdalar ölür yabani şehirlerde. hh Tüm gemileri denizlere salalım, verelim yellere bayraklarını. hh Bir gece ansızın gelebilirim. hh Ben sende bütün aşklarımı temize çektim. hh Burası dünyanın herhangi bir yeridir. hh Nice adam yassı düşlerini sektiriyor kıyıda. U YA R I  /  y o r u m LL “Birçok, birkaç, çok, bazı, hiçbir” gibi belgisiz sözcükler iyelik eki aldığında adlaşa- rak “zamir” olur. ~~ Birçok karar uygulanamadı yine. Bu cümlede “birçok” sözcüğü “karar” sözcüğünü belirttiği için belgisiz sıfattır. ~~ Birçoğu uygulanamadı yine.  B u cümlede “birçok” sözcüğü “-ü” iyelik ekini aldığı için adlaşarak belgisiz zamir ol- muştur. 107 TÜRKÇE EL KİTABI

P:109

Sözcük Türleri d. Soru Sıfatları }} İsimlerin yerini, sayısını, durumunu ve zamanını soru yoluyla belirten sıfatlardır. }} Soru sıfatlarına verilen cevap da sıfat (belirtme ya da niteleme) olur. }} “Nasıl, ne, ne kadar, hangi, kaç, kaçıncı, neredeki, kimdeki” gibi sözcükler soru sıfatı olarak kullanılabilir. hh Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya? hh Ne gün aslına dönecek bu ten? hh Mührü bozulmamış sevdalar / hangi meridyene düşer? hh Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan? Sıfatlarla İlgili Özellikler }} Bir ad birden çok sıfat tarafından nitelenebilir ya da belirtilebilir: hh Pahalı, değerli yüzükler pek satılmıyor artık. Bu cümlede “yüzükler” sözcüğü hem “pahalı” hem de “değerli” sözcüğü tarafından nite- lenmiştir. hh Bütün bir kış evden dışarı çıkmadı. Bu cümlede “kış” sözcüğü hem “bütün” hem de “bir” sözcüğü tarafından belirtilmiştir. hh Bir sıfat, birden çok adı niteleyebilir ya da belirtilebilir: Zararlı yiyecekler, içecekler sağlığımızı tehdit ediyor. Bu cümlede “zararlı” sıfatı hem “yiyecekler” adını hem de “içecekler” adını nitelemiştir. }} Bir sözcük hem niteleme hem de belirtme sıfatını alabilir: hh Hava keskin bir kömür kokusuyla dolardı. Bu cümlede “kömür kokusu” sözü hem “keskin” niteleme sıfatını hem de “bir” belirtme sı- fatını almıştır. TÜRKÇE EL KİTABI 108

P:110

Sözcük Türleri 1. SIFATLARDA DERECELENDİRME }} Niteleme sıfatları anlamları bakımından çeşitli derecelerde bulunabilir. }} Sıfatlardan önce gelen “daha, çok, en, gayet, pek” gibi azlık-çokluk zarflarıyla sıfatlar de- recelendirilebilir. }} Azlık derecesi: Sıfatların başına “az” belirtecinin ya da sıfatın sonuna “-ca, -ce, -cık, -cik” gibi eklerin getirilmesiyle yapılır. }} Eşitlik derecesi: Sıfattan önce “kadar” sözcüğünün getirilmesiyle yapılır: Daldım sokaklar kadar esrarlı bir uykuya. }} Üstünlük derecesi: Sıfatın başına “daha” sözcüğünün getirilmesiyle oluşur. Bugün pek kullanılmayan “ziyade” sözcüğü de sıfatlarda üstünlük derecesi kurar: Ona daha iyi bir iş bulalım. }} En üstünlük derecesi: Sıfatların başına “en” sözcüğü getirilerek yapılır: En güzel türküyü bir kurşun söyler. 2. SIFATLARDA YAPI Sıfatlar, yapısı bakımından “basit sıfat”, “türemiş sıfat” ve “birleşik sıfat” olmak üzere üçe ay- rılır: a. Basit Sıfatlar: Yapım eki almamış, kök durumundaki sıfatlardır. hh Şu tablo, şu nehir, şu vişne dalı Her şey yüzün suyu hürmetinedir b. Türemiş Sıfatlar: Yapım eki almış sıfatlardır. hh Bir sönük mum oldum, ışıksızım ben. Bir yıkık burç oldum, sancaksızım ben. Bir kırık saz oldum, âşıksızım ben. Bir yanık türkü oldum, sevdasızım ben. c. Birleşik Sıfatlar: En az iki sözcüğün birleşmesiyle oluşmuş sıfatlardır. hh Bitmesin güzellikler, sürsün büyü Onu hiçbir çağda soldurmayalım 109 TÜRKÇE EL KİTABI

P:111

Sözcük Türleri ZAMİRLER (ADILLAR) }} İsim olmadığı hâlde isim gibi kullanılan veya ismin yerini tutan sözcüklerdir. }} Zamirler, isim gibi kullanıldıkları için isimlerin aldıkları ekleri yani durum ekleri, çoğul eki, tamlayan eki, iyelik ekleri, ek fiil gibi ekleri alır. }} Zamirler, isim veya sıfat tamlamasında görev alabilirler. Aşağıdaki dizelerdeki altı çizili sözcükler ismin yerini tuttuğu için zamirdir. Beni bende demen, ben bende değilim, Beni benden alana ermez elim Bir ben vardır bende, benden içeri. Kim kadem basa sultandan içeri. Tecelliden nasip erdi kimine Senin aşkın beni benden alıptır Kiminin maksudu bundan içeri. Ne şirin dert bu, dermandan içeri. (Yunus Emre) 1. KİŞİ (ŞAHIS) ZAMİRLERİ }} Doğrudan doğruya bir kişinin yerini tutan zamirlerdir. }} “Ben, sen, o, biz, siz, onlar” kişi zamiri olarak kullanılan sözcüklerdir. Kişiler Zamir Yerini tuttuğu isim I. Tekil Kişi Ben Söz söyleyen kişi II. Tekil Kişi Sen Kendisine söz söylenen kişi / dinleyen III. Tekil Kişi O Kendisinden söz edilen kişi I. Çoğul Kişi Biz Söz söyleyen kişiler II. Çoğul Kişi Siz Kendisine söz söylenen kişiler / dinleyenler III. Çoğul Kişi Onlar Kendisinden söz edilen kişiler TÜRKÇE EL KİTABI 110

P:112

Sözcük Türleri Her ben, dolaylı bir şekilde bir seni anlatış, bir senden yakınıştır Çünkü benim yerim seninle onun arasındadır Ve o değildir bana yakın olan, sensin Ben, ben olsam dil bilgisi kitaplarındaki tekil şahıs zamirlerini Şu sıraya göre düzenlerdim: Sen, ben, o! Başta sen gelir çünkü ben diye bir şey yok, sen olmadıkça Her ben, ben’liğini sen’le anlar (Behçet Necatigil) }} Saygı sözü katmak için tekil kişi zamirlerinin yerine çoğul anlamlı kişi zamiri kullanılabilir. hh Öğretmenim, siz kitabı verdiniz bana. Bu cümlede “öğretmen” tekil isimdir, yerine “sen” sözcüğü kullanılır ancak saygı ama- cıyla “sen” yerine “siz” zamiri kullanılmıştır. }} Ben ve sen kişi zamirleri yönelme hâl ekini alınca ünlü değişimine uğrar: Ben-e> bana, sen-e> sana. hh Bana bir masal anlat baba. hh Sana gül bahçesi vadetmedim. }} Kişi zamirleri, isim tamlamalarında tamlayan olarak kullanılabilir. Benim aşkım uymaz öyle her saza. (Tamlayan) 2. DÖNÜŞLÜLÜK ZAMİRİ }} Sadece “kendi” sözcüğü dönüşlülük zamiri olarak kullanılır. Dönüşlülük zamiri, adı üzerin- de eylemin kendisine dönmesini ifade eder. hh Kendim kendimi kaybettim kendim ister kendimi Kendim kendim gerekse bula kendim kendimi hh İlim ilim bilmektir (Yunus Emre) İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Bu nice okumaktır 111 TÜRKÇE EL KİTABI

P:113

Sözcük Türleri }} “Kendi” dönüşlülük zamiri, öznenin yaptığı işi pekiştirme görevinde kullanılabilir. hh Bu kumaşı sen kendin dik. hh Bu soruyu biz kendimiz çözdük. hh Tek taşımı ben kendim aldım. }} “Kendi” dönüşlülük zamiri iyelik eki alarak kişi zamiri görevi üstlenebilir: hh Kendim ettim, kendim buldum. (ben) hh Kendin bu işi bitireceksin. (sen) }} İkileme oluşturarak belirteç (zarf) görevi üstlenir. hh Kendi kendime konuşurum bazı geceler. hh Çocuklar kendi kendilerine oynuyordu. hh Artık burada duramam, diyordu kendi kendisine. }} “Kendi” zamirini dönüşlülük bildiren eklerle kullanmak duruluk ilkesine aykırıdır. hh Yaşlı kadın, kendi kendine söyleniyordu. 3. İŞARET (GÖSTERME) ZAMİRLERİ }} Adların yerini işaret yoluyla tutan zamirlerdir. }} Türkçede başlıca işaret zamirleri şunlardır: bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, bura, şura, ora, öteki, beriki, böylesi, şöylesi, öylesi… “Bura”, “şura” ve “ora” sözcükleri yer anlamlı işa- ret zamirleridir. “Böyle”, “şöyle” ve “öyle” tarz anlamlı işaret zamirleridir. “Bu, şu, o” te- kil, “bunlar, şunlar, onlar” çoğul işaret zamirleridir. Şu çocukluğum, şu annemle babam. Bu keyfim yerinde olan balon, Şu doğduğum beyaz ahşap evinki. Ablamla beraber bir bayram günü. … Bu gülüp ağlanan sünnet düğünü. Şu benden üç yaş büyük olan ablam Bu da ilk giyilen uzun pantolon. … (Nüzhet Erman) TÜRKÇE EL KİTABI 112

P:114

Sözcük Türleri }} İşaret zamirleri, işaret sıfatlarıyla karıştırılabilir. ÖSYM, ikisini ayırt etmeyle ilgili sorular sor- maktadır. İşaret zamirlerinin işaret sıfatlarından temel farkı, isim çekim eklerini almaları ve- ya ismin yerini tutmalarıdır. İşaret sıfatı ve işaret zamiri arasındaki farkı tabloyla gösterelim: İşaret Sıfatları İşaret Zamirleri }} Varlıkların yerini işaret yoluyla belirtir. }} V arlıkların yerini işaret yoluyla tutar. }} Çekim eki almazlar. }} Çekim eki alabilir. }} Kendisinden sonraki adla sıfat tamlaması }} Bir ismi belirtme durumu yoktur, ismin kurar. yerini tutar. Bilmem şu dağların nesine geldim. Şunun kapağını değiştirelim. Şöyle bir konağımız olsa... Şöylesini bulmak zordur. Öteki kitabı da okumuştum. Ötekini de iyice inceledim. Böyle aşklar artık tarihe karıştı. Ben hiç böylesini görmemiştim. O dönemde de benzer olaylar olmuş. Onu silip dolaba bıraktı. }} İsim çekim eklerini aldığı hâlde sıfat olarak kullanılan sözcükler de vardır. Bana böylesi duygular nerden geliyor? Bu cümlede “böylesi” sözcüğü çekim eki aldığı hâlde sıfat görevindedir. }} “O” ve “onlar” zamirleri bir insan adının yerini tutarsa kişi zamiri, insan dışı bir varlığın ye- rini tutarsa işaret zamiri olur. O, geçen hafta ki derse katılmadı. (Kişi zamiri) O, geçen haftanın en beğenilen filmiydi. (İşaret zamiri) }} İşaret zamirleri bazen bir cümlenin yerini tutabilir. Hâlâ beni seviyorsun bunu sen de biliyorsun. Bu cümlede “bunu” zamiri “Hâlâ beni seviyorsun.” cümlesinin yerini tutmuştur. }} İşaret zamirleri ad tamlamasında hem tamlayan hem de tamlanan olurlar: Şunun şurasında sınava ne kaldı ki! Bu cümlede “şunun” işaret zamiri tamlayan, “şurası” işaret zamiri ise tamlanan göre- vindedir. 113 TÜRKÇE EL KİTABI

P:115

Sözcük Türleri 4. BELGİSİZ ZAMİRLER }} Kişileri ve nesneleri kesinlik göstermeden belirten, onların yerini tutan ve belirsizlik ifade eden zamirlerdir. }} Belgisiz zamir olarak kullanılan sözcükler şunlardır: birkaçı (birkaçımız, birkaçınız), cümlesi (cümlemiz, cümleniz), çoğu, falanı, filanı, hepsi (he- pimiz, hepiniz), herkes, hiçbiri, kimisi (kimi, kiminiz, kimimiz), kimse (kimseniz, kimsemiz, kimseler), biri (biriniz, birimiz), öteberi, niceleri, başkaları (başkası), şey… hh Kimsesiz hiç kimse yok herkesin var kimsesi Kimsesiz kaldım yetiş ey Kimsesizler Kimsesi (Rûşenî) hh Unutulmak alın yazısı diyor birisi (Yahya Akengin) Unutmamak gönlün zavallı sesi Dost tesellisi deyip Vefasızlığı taşlıyor bir başkası Kimi lanet okuyor, kimi tepiniyor hâlâ aşka hh Baktık ki çadırlarda insanlar oturmuş, kimi körük sallar, kimi tencere kalaylar, kimi tepsi döğer, kimi tef gerer, kimi şarkı söyler, kimi boylu boyuna yatmış, gökyüzüne bakar, bakar dalar. (Sait Faik Abasıyanık, Havuz Başı-Son Kuşlar) }} Belgisiz sıfatlar, isim çekim eklerini aldıklarında çoğu zaman belgisiz zamire dönüşür. Belgisiz Sıfat Belgisiz Zamir }} İsmin önüne gelip onu belirtir. }} İsmin yerini tutar. }} İsme sorulan “hangi” sorusuna cevap verir. }} İsmi herhangi bir şekilde belirtmez. }} İyelik eklerinden birini alır. Birçok kişi, konuyu çok iyi anlamıştı. Birkaç kitabını bana ödünç olarak vermişti. Birçoğu, konuyu çok iyi anlamıştı. Hiçbir öğrenci, düşük not almamıştı. Birkaçını bana ödünç olarak vermişti. Nice sultanlar bu topraklardan geçti. Hiçbiri, düşük not almamıştı. Bir adam gelip seni bana sordu. Niceleri bu topraklardan geçti. Kimi yazarlar, bu tekniği kullanmıştır. Biri gelip seni bana sordu. Kimileri, bu tekniği kullanmıştır. TÜRKÇE EL KİTABI 114

P:116

Sözcük Türleri }} Kimi sözcüğü “bazısı” anlamındaysa belgisiz zamir olur, soru anlamı taşıyorsa soru zami- ri olur ancak bir ismi belirtiyorsa belgisiz sıfat olur. Kimi zaman buralara gelirdi. (Belgisiz sıfat) Kimi beni kimileri de seni seçti. (Belgisiz zamir) Burada kimi arıyorsun? (Soru zamiri) }} “Falanı”, “filanı” sözcükleri de belgisiz zamir olarak kullanılır. Kardeşi, falan adama benziyormuş. (Belgisiz sıfat) Kardeşi, falana benziyormuş. (Belgisiz zamir) 5. SORU ZAMİRLERİ }} Nesnelerin ve kavramların yerini soru yoluyla tutan zamirlerdir. }} Soru zamiri olarak kullanılan sözcükler şunlardır: Ne (neye, neyi, nesi, neyin…), kim (kimi, kime, kimde, kimden, kimin…), nere (neresi, nereyi, nereye, nerede, nereden…), hangisi (hangimiz, hanginiz, hangileri…), kaçı (kaçımız, kaçınız, kaçıncısı)… hh Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? hh Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi? }} Soru zamirlerinin bir kısmı, “hangi”, “kaç” gibi soru sıfatlarına çekim eki getirilerek yapılır. hh Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? (Soru sıfatı) hh Hangisi bana zincir vuracakmış? (Soru zamiri) }} “Neden” sözcüğü ‘niçin’ anlamındaysa soru zarfı olur ancak ismin yerini tutmuşsa soru zamiri olur. hh Öğretmen derste neden bahsetti? (Neyden / soru zamiri) hh Öğretmen derse neden gelmedi? (Niçin / soru zarfı) 115 TÜRKÇE EL KİTABI

P:117

Sözcük Türleri }} “Ne” sözcüğü bir ismi belirtiyor ve “hangi” anlamına geliyorsa soru sıfatı, bir ismin yerini tutuyorsa veya çekim eki almışsa soru zamiri, “niçin” anlamındaysa soru zarfı olur. hh Ne ağlarsın benim zülfü siyahım? (Niçin-soru zarfı) hh Ne gün döneceksin eve? (Hangi gün-soru sıfatı) hh Ne aldın arabadan? (Ekmek aldım, tuz aldım-soru zamiri) 6. İLGİ ZAMİRİ }} Tamlayan ekinden (-ın) sonra getirilir, belirtili ad tamlamalarında tamlananın yerini tutan “-ki” ekine verilen addır. Zamir, bir adın yerini tutar demiştik, nitekim burada da “ki” tam- lanan ögesinin yerini tuttuğu için “zamir” olarak kabul edilmektedir. Aslında “-ki” ekini alan sözcük bütünüyle bir ismin yerini tutar. hh Eğil salkım söğüt eğil Bu benim sevdam, sevda değil Ben-im sevda-m = Belirtili ad tamlaması (t.yan) (t.nan) “Bu benimki sevda değil” dediğimizde “ki” sevdam kelimesinin yerini tuttuğu için ilgi za- miri olur. 7. İYELİK ZAMİRLERİ (EKLERİ) }} İyelik zamirleri, iyelik ekleri ve tamlanan ekleri aynı şeydir. Bu üç kavram aynı şeyleri ifade eder. Yani bir cümlede kaç tane iyelik eki varsa o kadar tamlanan eki veya iyelik zamiri var- dır. hh Evin çatısını taşıyan borular çürüdü. Bu cümlede “ev-in” tamlayan “çatı-sı” tamlanan iyelik zamiri (eki) olarak kullanılmıştır. hh Annem beni küçükken her hafta bizi parka götürürdü. Bu cümledeki “ben-im anne-m” tamlamasında “anne-m” sözcüğündeki “-m” eki tamla- nan eki = iyelik eki = iyelik zamiridir. TÜRKÇE EL KİTABI 116

P:118

Sözcük Türleri ZARFLAR (BELİRTEÇLER) }} Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ve görevce kendilerine benzeyen sözcüklerin (zarfların) an- lamlarını çeşitli yönlerden kuvvetlendiren ya da sınırlayan sözcüklerdir. 1. DURUM ZARFLARI }} Fiilleri, fiilimsileri özellikle durum ve nitelik yönlerinden belirten zarflardır. }} Durum zarfları genellikle fiile ve fiilimsiye sorulan “nasıl” sorusuna cevap verir. hh İnsan bu, su misali kıvrım kıvrım akar ya Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya (Necip Fazıl) hh Hiç yolcusu yokmuş gibi, sessizce alır yol Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. (Yahya Kemal) hh Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta. (Ahmet Haşim) hh Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat. (Nazım Hikmet) U YA R I  /  y o r u m Genellikle durum zarflarına dâhil edilen başka zarflar da vardır: LL Kesinlik anlamı taşıyan zarflar: şüphesiz, ne olursa olsun, kuşkusuz, asla, kesinlikle, katiyen, hiç, mutlaka, elbet, el- bette, yüzde yüz… LL Olasılık anlamı taşıyan zarflar: belki, bakarsın, sanırım, galiba, olsa olsa, ihtimal, herhalde… LL Varsayım Zarfları: tut ki, varsayalım, diyelim, diyelim ki, say ki…Dilek Zarfları: bari umarım, dilerim, keş- ke, inşallah… LL Sebep bildiren zarflar: “niçin, neden, niye” sorularına cevap veren zarflardır. LL Yineleme anlamı taşıyan zarflar: yine, gene, bir daha, ikide bir… 117 TÜRKÇE EL KİTABI

P:119

Sözcük Türleri 2. ZAMAN ZARFLARI }} Fiil ya da fiilimsileri zaman bakımından belirten zarflardır. }} Fiile ve fiilimsiye sorulan “ne zaman” sorusuna cevap verir. hh Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı. Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı. (Faruk Nafiz Çamlıbel) hh Akşamları gelir incir kuşları Konar penceremin dallarına (Sezai Karakoç) hh Geceleyin bir ses böler uykumu, İçim ürpermeyle dolar: Nerdesin? (Ahmet Kutsi Tecer) }} “-ın” eki eklendiği bazı sözcükleri zaman zarfı yapar: kışın, yazın, güzün, ilkin, öğleyin… }} Genel olarak yer bildiren “-e”, “-de” ve “-den” hâl ekleri bazı sözcüklere zaman anlamı katarak zaman zarfı yapar. hh Sabahtan uğradım ben bir güzele. hh Belki haziranda mavi benekli bir çocuksun. hh Akşama sizi de yemeğe bekliyoruz. }} “Dün, yarın, bugün, şimdi, hemen, demin, çabucak, biraz önce, biraz sonra, gecele- yin, akşamleyin, sabah, akşam, gece, gündüz, erken, geç, henüz, hâlâ, daha (henüz), sabaha kadar” sözcükleri zaman zarfı olarak kullanılabilir. }} Sıfat tamlaması biçimindeki bazı sözler zaman zarfı olarak kullanılabilir. hh Bu kadar yürekten çağırma beni Bir gece ansızın gelebilirim. (Ümit Yaşar Oğuzcan) hh Bu akşam size gelmeyi düşünüyorum. hh Geçen yıl üniversiteden mezun oldu. hh Önceki yaz tatilini köyde geçirmiş. hh Her yıl farklı bir işte çalışıyor. TÜRKÇE EL KİTABI 118

P:120

Sözcük Türleri }} İsim tamlaması biçimindeki bazı sözler zaman zarfı olarak kullanılabilir. hh Buralarda hasat zamanı çok renkli geçer. hh Yılın sonunda geçenler ve kalanlar belli olur. hh Babası genellikle yatsı vakti eve geliyormuş. U YA R I  /  y o r u m LL Zaman bildiren sözcükler isim görevi üstlenebilir. ~~ Gece bir yorgan gibi tüm çirkinlikleri örter. ~~ Akşam, şairlerin ilham kaynağıdır. 3. YER-YÖN ZARFLARI }} Eylem ya da eylemsilerin yönünü bildiren zarflardır. }} Fiillere ve fiilimsilere sorulan “nere” ya da “nereye” sorusuna cevap verir. }} “Dışarı, içeri, aşağı, yukarı, ileri, geri, öte, beri” yer-yön zarfı olarak kullanılabilen söz- cüklerdir. }} Yer-yön zarflarının karşıtları vardır: aşağı-yukarı, dışarı-içeri, geri-ileri… }} Yer-yön zarfları, isim çekim eklerini almazlar. hh Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri. (Faruk Nafiz Çamlıbel) hh Ondan sonra Ülker çıktı dışarı hh Dalgalarla dövüşüyor, gelemiyor ileri. (Rıza Tevfik) hh Annesi, bu akşam memleketten geri dönüyor. hh Kardeşi sesi duyunca aşağı indi. hh Ders çalışmak için yukarı çıktık. 119 TÜRKÇE EL KİTABI

P:121

Sözcük Türleri U YA R I  /  y o r u m LL Yer-yön bildiren sözcükler, ismin önüne gelip onu belirtirse “belirtme sıfatı” olur. ~~ Yukarı katta şenlik var. ~~ Aşağı mahallede oturuyorlar. LL Yer-yön bildiren sözcükler, çekim eki alırsa “isim” olur ve isim tamlamalarında tam- layan veya tamlanan olarak kullanılabilir. ~~ Kardeşi dışarıya yeni çıktı. ~~ Dışarının havası bizi sarmadı. (Tamlayan) ~~ Evin içerisi çok dağınıktı. (Tamlanan) ~~ Az sonra ben de içeriye girerim. 4. NİCELİK (ÖLÇÜ / AZLIK-ÇOKLUK / MİKTAR) ZARFLARI }} Fiil, fiilimsi, sıfat, adlaşmış sıfat ya da zarfların anlamını miktar ve derece yönünden belir- ten zarflardır. }} Fiil, fiilimsi, sıfat ya da zarfa sorulan “ne kadar” sorusuna cevap verir. hh Çok ağır sözler söyledi. (Sıfat) hh Çok güzel anlattı konuyu. (Zarf) hh Çok ağladım Mecnun gibi çöllerde. (Fiil) hh Çok gezen çok bilir. (Fiilimsi) hh Çok kötüsünü görmemişsin daha. (Adlaşmış sıfat) U YA R I  /  y o r u m LL Miktar zarflarından “daha” ve “en” sözcükleri üstünlük zarfıdır ancak “daha” söz- cüğü, “henüz, hâlâ” anlamında kullanılırsa “zaman zarfı” olur. ~~ Daha unutamadım o günleri. (Zaman zarfı) ~~ O senden daha iyi çalışıyor. (Üstünlük zarfı) LL “Çok”, “gayet”, “hayli”, “epey”, “oldukça”, “öyle”, “öylesine”, “alabildiğine”, “pek” ve “fazla” sözcükleri cümleye aşırılık anlamı katar. TÜRKÇE EL KİTABI 120

P:122

Sözcük Türleri 5. SORU ZARFLARI }} Fiillerin ve fiilimsilerin anlamını soru yoluyla tamamlayan zarflardır. }} “Nasıl, ne kadar, neden (niçin), ne diye, niye, ne zaman, ne (niçin)” sözcükleri soru zarfı olarak kullanılır. hh Niçin kondun a bülbül / Kapımdaki asmaya Ben yârimden ayrılmam / Götürseler asmaya (Anonim) hh Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? (Ahmet Haşim) hh Yürü, -hâlâ- ne diye kendinle savaştasın? Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın? (Arif Nihat) hh Ne zaman aslına dönecek bu ten? hh Ne ağlarsın benim zülf-ü siyahım? hh Saza niye gelmedin, söze niye gelmedin? hh Dünkü olayı sana nasıl anlattı? hh Bülbül ne gezersin Çukurova’da? hh Neden böyle düşman görünürsünüz Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? (Cahit Sıtkı Tarancı) hh Niye böyle dargın dargın bakarsın Sen beni sözünde durmaz mı sandın (Karacaoğlan) MERAKLISINA FOYASI MEYDANA ÇIKMAK “Aslı astarı anlaşıldı, hilesi ortaya çıktı.” anlamına gelir. Kuyumcular süs eşyaların- da kullandıkları elmasların arkasına “foya” denilen bir madde sürer, ayna gibi ışığı yan- sıtarak onun daha çok parlamasını sağlarmış. Zamanla bu foya dökülür, taş da eski parlaklığını yitirir. Buna foyası çıkmış derler. 121 TÜRKÇE EL KİTABI

P:123

Sözcük Türleri Soru Sözcüklerinde Görev / Tür Soru sözcükleri eylemin anlamını etkilediği zaman “soru zarfı”, adı etkilediği zaman “soru sı- fatı”, adın yerini tuttuğu zaman “soru zamiri” olur. Soru }} Soru sözcüğü kendisinden sonraki söz- Kaçıncı kata çıkacaksın? Sıfatı cükle “sıfat tamlaması” oluşturur. Soru Kaç kişi gelmedi? sözcüğünün cevabı sıfat olur. Kaçar kalem dağıtıldı? Ne kadar para aldın? }} Kaç, kaçıncı, kaçta kaç, kaçar, nasıl, ne Neredeki okula kaydoldu? kadar, hangi, ne, neredeki, kimdeki söz- cükleri soru sıfatı olarak kullanılabilir. Soru }} Soru sözcüğü adın yerini tutar. Bir soru Bana ne getirdin? Zamiri sözcüğünün soru zamiri olması için ceva- Seni kim aramış? bının isim ya da zamir olması gerekir. Çe- Hangisi seni dövdü? kim eki alan soru sözcükleri soru zamiri- Kaçı derse gecikti? dir. Nereye gidecek çocuklar? Evde neyi unuttun? }} Ne (ne, neye, neyi, nesi, neyin), Kim (kim, Derdimi kime anlatayım? kimi, kime, kimde, kimden, kimin), Nere Kaçınız iyi not aldı? (neresi, nereyi, nereye, nerede, nereden), Hangisi (hangimiz, hanginiz, hangileri), Kaçı (kaçımız, kaçınız, kaçıncısı) sözcük- leri soru zamiri olabilir. Soru }} Soru sözcüğü fiil ya da fiilimsiyi belirtir. Bir Neden buraya gelmedin? Zarfı soru sözcüğünün cevabı zarf ise cümle- Ne bağırıp duruyorsun? de soru zarfı vardır. Oraya nasıl gittin? Soru Ne kadar bekledin beni? Eki / }} “Ne zaman” ve “niçin” sözcüğü her za- Ne zaman gideceksin okula? Edatı man soru zarfıdır. “Nasıl” ve “ne kadar” eylem ya da eylemsi belirtirse soru zarfı- Bu eller miydi sana uzattığım? dır. “Ne”, “niye”, “neden” ve “ne diye” Niçin gelmediğini biliyor musun? sözcükleri “niçin” anlamına geliyorsa so- ru zarfıdır. }} Bir cümlede yüklemden sonra “mı, mi” soru eki varsa soru anlamı sıfat, zarf ya da zamirle sağlanmamıştır. Soru anlamı “soru eki” ile sağlanmış olur. TÜRKÇE EL KİTABI 122

P:124

Sözcük Türleri EDATLAR (İLGEÇLER) }} Tek başına anlamı olmayan, sonuna geldiği sözle cümledeki diğer sözcükler arasında iliş- ki kuran sözcüklere “edat” adı verilir. }} Edatlar, kendisinden önceki sözcüğe ekle ya da eksiz bir şekilde bağlanır ve söz öbeği oluşturur. }} Edatların anlamları ancak kullanış sırasında anlaşılır. }} Tek başına bir öge olmaz, başka sözcüklerle söz grubu kurup öge olarak kullanılır. }} Çekim eki almaz ama kendilerinden önceki sözcükler belirli çekim eklerini alır. }} Bazı dil bilgisi kitaplarında “son çekim edatı” (asıl edatlar) olarak adlandırılır. }} Kendilerinden önceki sözcüklere yalın, ilgi (tamlayan), ayrılma ya da yönelme durumuyla birleşir. İsimlerle eksiz olarak birleşenler İle, için, gibi, kadar, denli İle, için, gibi, kadar İsim ve zamirlerle ilgi (tamlayan) durumuyla birleşenler Karşı, doğru, dek, göre, rağmen, karşın, karşılık, özgü, has, dair İsim ve zamirlerle yönelme durumuyla birle- Beri, yana, önce, sonra, başka, dolayı, şenler itibaren, ötürü, gayrı İsim ve zamirlerle ayrılma durumuyla birle- şenler }} Edatlar, sözcükler arasında “araç”, “amaç”, “sebep sonuç”, “görelik”, “pekiştirme”, “özgülük”, “zaman”, “olasılık”, “benzetme”, “karşılaştırma” gibi pek çok çeşitli anlam ilgisi kurar. }} Edatlar, çekim eki aldığında isimleşir, cümlede “isim” olur. hh Senin gibisini bulmak çok zordur. }} İsim, zamir, tamlama ve diğer söz öbekleriyle birlikte kullanılır. }} Edatlar (ilgeçler), kendisinden önceki sözcüklerle öbekleşerek cümlede zarf ve sıfat göre- vi üstlenir. hh Nur topu gibi bir oğlu dünyaya gelmiş. (Sıfat) hh Kalbim kuş gibi çırpınırdı ellerinde (Zarf) 123 TÜRKÇE EL KİTABI

P:125

Sözcük Türleri }} Bazı ekler, edatların anlamını karşılar ancak bu ekler edat sayılamaz. -ce eki – “gibi”, “için”, “göre”: Bence sözün şiirlerin mükemmelidir. -e eki – “için”: Yeni defteri sana aldım. -cileyin eki – “gibi”: Bencileyin kul var mı? -imsi eki – “gibi”: Yeşilimsi bir elbise giymişti. -cesine eki – “gibi”: Delicesine seviyordu o devi. -ca eki – “kadar”: Kal dersen dağlarca severim seni. İçin }} Edat dışında bir görevi yoktur. }} Kurduğu edat öbeği zarf göreviyle kullanılır. }} Geldiği sözcüğe “amacıyla”, “hakkında”, “uğruna”, “sebebiyle”, “göre (ölçü olarak alı- nırsa)”, “ait olsun diye, armağan olarak” (özgüleme), “karşılığında” gibi anlamlar katar. hh Senin için de kötü sözler sarf etti. (Hakkında) hh Romanın kurgusu iyi olduğu için roman okunuyor. (Sebep) hh Seni unutmak için terk ettim kendimi. (Amacıyla) hh Son sınav için sorular çok basitti. (-e göre) hh Doğum gününde kızı için hediyeler almıştı. (Özgüleme) hh Oturma grubu için ne kadar ödediniz? (Karşılığında) hh Neler yapmadık şu vatan için. (Uğruna) Gibi }} Türkçede en çok kullanılan edatlardan biridir. }} “Benzetme edatı” olarak adlandırılır. TÜRKÇE EL KİTABI 124

P:126

Sözcük Türleri }} Kullanıldığı cümleye “-a benzer” (benzetme), “hemen, tam o anda”, “ve benzerleri”, “-a yaraşır biçimde”, “civarında”, “olasılık, tahmin”, “-imişcesine” (gerçekte olmayan fakat öyle görünen) gibi anlamlar katar. hh Cennet gibi vatanımız var bizim. (Benzetme) hh Kadının çantasını kaptığı gibi kaçtı. (Hemen) hh İnsan gibi yaşamak istiyorum artık. (Yaraşır biçimde) hh Birazdan fırtına çıkacak gibi. (Olasılık / tahmin) hh Saat üç gibi onunla sahilde buluşacağız. (Civarında) hh Sınavı kazanmış gibi davranıyor. (-imişcesine) hh Anı türü roman, öykü gibi verimli değildir. (Ve benzerleri) Kadar }} Cümleye “ölçüsünde, derecesinde”, “gibi”, “süre”, “büyüklüğünde”, “yaklaşık, -e ya- kın, civarında” gibi anlamlar katar. hh Onun kadar iyi top oynayan birini görmedim. (Ölçüsünde) hh Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. (Süre) hh Toplantıya otuz kadar müdür katılmıştı. (Yaklaşık) hh İstanbul’u anlatınca görmüş kadar oldum. (Gibi) hh Avuç içi kadar bir evde oturuyorlardı. (Büyüklüğünde) hh Cennet kadar güzel vatanımız var. (Benzetme) Göre }} Cümleye “görelik”, “karşılaştırma”, “uygunluk” gibi anlamlar katar. hh Sana göre aşk laftan ibaret, bana göre hayatın anlamı. (Görelik) hh Tam bana göre bir kitap almışsın. (Uygunluk) hh O, sana göre daha çok çalışıyor. (Karşılaştırma) 125 TÜRKÇE EL KİTABI

P:127

Sözcük Türleri Üzere }} Cümleye “amaç”, “şart (koşul)”, “yaklaşıklık” gibi anlamlar katar. hh Annesini görmek üzere gelmiş. (Amaç) hh Arabayı yarın getirmek üzere alabilirsin. (Şart) hh Güneş doğmak üzere, artık gidelim. (Yaklaşıklık) İle }} “İle” edatı cümleye “sebep”, “araç”, “birliktelik”, “durum”, “karşılıklı yapma” gibi anlamlar katar. }} “İle” edatı ekleşerek vasıta durum eki olarak da kullanılabilir. }} “İle” edatı geldiği sözcüğü zarf görevine sokar. hh Memlekete bu yıl araba ile gidelim. (Araç) hh Yarın annemle pazara gideceğiz. (Birlikte) hh Çocuk, heyecanla dışarı fırladı. (Durum) hh Bir yâr için ağyâr ile kavgadan usandık. (Karşılıklı yapma) hh Yağmurun etkisiyle yollar kapanmıştı. (Sebep) U YA R I  /  y o r u m LL “İle” sözcüğü hem edat hem de bağlaç olarak kullanılabilir. “İle”, “ve” anlamında kullanılırsa ve iki sözcüğü ya da cümleyi bağlarsa “bağlaç” olur. “İle”, “ve” anlamın- da kullanılmazsa “edat” olur. ~~ Eve ekmek ile tuz götürmeyi böyle havalarda unuttum. (Bağlaç) ~~ Sanatçı duygularını şiir ve hikâyeyle anlatıyor. (Edat) Başka }} Her zaman edat olarak kullanılmaz; sıfat, zarf ve zamir görevlerinde de kullanılır. }} “Başka” sözcüğü kendisinden önceki sözcüğe “-den” ayrılma durum ekiyle bağlanırsa edat, ismi belirtirse sıfat, fiili belirtirse zarf, ek alıp bir ismin yerini tutacak biçimde kullanı- lırsa zamir olur. TÜRKÇE EL KİTABI 126

P:128

Sözcük Türleri hh Eşinden ve kızından başka kimsesi yoktu. (Edat) hh Senden başka sevemem kimseyi. (Edat) hh Başka bir kitap okumayı düşünüyorum. (Sıfat) hh Gökyüzünün başka rengi de varmış. (Sıfat) hh Başkası gelmesin buraya sen gel. (Zamir) hh Başkaları da böyle şeyler düşünmüştür. (Zamir) hh Her yerde başka konuşuyor. (Zarf) hh Bugün dersi bir başka anlattı. (Zarf) Doğru }} “Doğru” sözcüğü de birçok görevde kullanılabilen bir sözcüktür. }} Her zaman edat olarak kullanılmaz; sıfat, zarf ve isim görevlerinde de kullanılır. }} “Doğru” sözcüğü kendisinden önceki sözcüğe “-e” yaklaşma durum ekiyle bağlanırsa edat, ismi belirtirse sıfat, fiili belirtirse zarf olur, ek alırsa ya da bir varlığı karşılarsa isim olur. }} “Doğru” sözcüğün oluşturduğu söz öbeği zarf görevi üstlenir. hh Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi tut. (Edat) hh Öğleye doğru hava bulutlandı. (Edat) hh İki nokta arasından sadece bir doğru geçer. (İsim) hh Yanlışı ve doğruyu ayırt edecek yaştaydı. (İsim) hh Her konuda çekinmeden doğru söylerdi. (Zarf) hh Her zaman doğru hareket ettim ben. (Zarf) hh Doğru yoldan asla dönmeyeceksin. (Sıfat) hh Doğru söz yemin istemez. (Sıfat) 127 TÜRKÇE EL KİTABI

P:129

Sözcük Türleri U YA R I  /  y o r u m LL “Doğru” sözcüğünden önce “-e, -a” eklerinin olması onun kesinlikle edat olduğu- nun göstergesi değildir. “Doğru” sözcüğünün edat olması için “-e, -a” eklerinden birini alan sözcükle öbekleşmesi şarttır. ~~ Bu konuda bari bana doğru söyle. Bu cümlede “doğru” sözcüğü önceki sözcükle öbekleşmediği için edat değildir. Karşı }} Her zaman edat olarak kullanılmaz; sıfat ve isim görevlerinde de kullanılır. }} “Karşı” sözcüğü kendisinden önceki sözcüğe “-e” yaklaşma durum ekiyle bağlanırsa edat, bir ismi belirtirse sıfat, ek alırsa ya da bir varlığı karşılarsa isim olur. }} “Karşı” sözcüğün oluşturduğu söz öbeği zarf görevi üstlenir. hh Sabaha karşı dışarıdan bir ses duydu. (Edat) hh Denize karşı oturmuş, düşünüyordu. (Edat) hh Bana karşı çok iyi düşünceler besliyordu. (Edat) hh Karşıda, Cumhuriyet Bayramı için gösteri var. (İsim) hh Karşıya geçmek için iki araç değiştirdiler. (İsim) hh Karşı görüşteki insanlara saygı gösterirdi. (Sıfat) hh Karşı takımın oyuncaları çok hırçındı. (Sıfat) U YA R I  /  y o r u m LL Karşı” sözcüğünden önce “-e, -a” eklerinin olması onun kesinlikle edat olduğunun göstergesi değildir. “Karşı” sözcüğünün edat olması için “-e, -a” eklerinden birini alan sözcükle öbekleşmesi şarttır. ~~ Annesine karşı her zaman saygılı davranır. Bu cümlede “karşı” sözcüğü edattır çünkü öbek oluşturmuştur. ~~ Bu haksızlığa da karşı çıktı. Bu cümlede “karşı” sözcüğü deyim oluşturduğu için edat değildir. “Karşı” sözcüğünün edat olması için kendisinden önceki sözcüğe “-e, -a” ile bağlanması şarttır. TÜRKÇE EL KİTABI 128

P:130

Sözcük Türleri Yalnız }} “Sadece” anlamına geldiği zaman edat olarak kabul edilmektedir. hh Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek. Bizim diyarımız da binbir baharı saklar! (Faruk Nafiz Çamlıbel) hh Yeryüzünde yalnız benim serseri, Yeryüzünde yalnız ben derbederim. (Necip Fazıl Kısakürek) Ancak }} “Yalnız” sözcüğünde olduğu gibi “sadece” anlamına geldiğinde edat olarak kabul edil- mektedir. hh Seni ancak ebediyetler içine alır. hh Bu konuda ancak o sana yardım edebilir. hh Beni ancak sen anlayabilirsin. Bir / Tek }} “Bir” ve “tek” sözcükleri “yalnız” ve “ancak” sözcüklerinde olduğu gibi “sadece” anla- mına geldiğinde edat olarak kabul edilmektedir. hh Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. (William Shakespeare) hh Ne güz ne güller ister / Bu kalp bir sende titrer hh Senin hasretindir hücreme dolan Bir tek seni sevdim gerisi yalan 129 TÜRKÇE EL KİTABI

P:131

Sözcük Türleri U YA R I  /  y o r u m LL “Sadece” anlamına gelen bütün sözcükler edat kabul edilmektedir. ~~ Sade bir semtini sevmek bile ömre bedel. (Sadece) “Yalnız” ve “ancak” sözcükleri hakkında “TDK Türkçe Sözlük”te yalnız sözcüğünün görevi aşağıdaki gibi açıklanmıştır: 1.sıfat Yanında başkaları bulunmayan “Sokaktaki yalnız çocuk.” 2. zarf (ya’lnız) Yanında başkaları olmayarak “İki refik, sevgili arkadaşlarını yalnız bırakmak istemediler.” - A. H. Müftüoğlu 3. zarf (ya’lnız) Yalnızca “Kendisini yalnız Bombay’a kadar götürecek tren parası vardı.” - F. R. Atay 4. bağlaç Ama “Giderim yalnız arkadaşlarımı isterim.” 5. isim, ruh bilimi Toplumsal ilişkilerden yoksun veya yoksun bırakılan kişi Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcükler tür bakımından aynıdır? A) Bu yaşıma kadar dedemin hasta olduğunu hiç görmedim. Tek başına kaldığı zamanlarda hasta düşünceler beynini kemiriyordu. B) Bütün bu sorumlulukları yalnız göğüslemen işini zorlaştırır. Yarınki toplantıyla ilgili düşüncelerimi yalnız sen biliyorsun. C) Akşamüzeri tepeler uzaktan bakır bir zirve gibi görünüyordu. Güneşin ışıkları vurdukça ışıl ışıl parlıyordu bakır saçları. D) Ahmet’le Hüseyin’i yan yana gördüğünü akşam söylemişti. Akşam, günün bütün telâşını bitirmiş; şehre bir sakinlik getirmişti. E) Nasıl olur da bana yapılanları bildiği hâlde hâlâ beni suçlar? Atandığım yerin nasıl bir ortamı olduğunu merak ediyordum. Çözüm: Bu soruda cevap C olarak verilmiştir. Bu durumda TDK ile ÖSYM’nin fark- lı düşündüğü görülmektedir. ÖSYM’nin sorusuna göre “sadece” anlamına gelen “yalnız” sözcüğü edat olarak alınmıştır. TÜRKÇE EL KİTABI 130

P:132

Sözcük Türleri BAĞLAÇLAR }} Cümle içinde birden çok sözcüğü, kelime grubunu veya cümleleri birbirine bağlayan söz- cüklerdir. }} Bağlaçlar, tek başlarına herhangi bir anlam taşımaz, cümlede anlam kazanırlar. }} Bağlaçlar, genellikle cümlenin herhangi bir ögesi olmazlar. }} Bağlaçlar, cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı değişebilir fakat cümle bozulmaz. Türkçedeki bağlaçlar işlevlerine göre şöyle gruplandırılabilir: }} Sıralama Bağlaçları: Ve, ile… }} Denkleştirme, Seçme Bağlaçları: Veya, yahut, ya da, veyahut… }} Karşıtlık Bağlaçları: Ama, fakat, lakin, ancak, oysaki, halbuki, oysa, meğer, meğerki, ne var ki, aksi- ne, yoksa, gelgelelim… }} Neden-Sonuç Bağlaçları: Çünkü, zira, madem, mademki… }} Üsteleme Bağlaçları: Üstelik, hatta, dahası, bile… }} Karşılaştırma, Eşitlik Bağlaçları: ne… ne, ya… ya, hem… hem, ha…ha, ister… ister, gerek… gerek, olsun… ol- sun, de… de }} Açıklama, Özetleme, Örnekleme Bağlaçları: Nitekim, yani, örneğin, mesela, söz gelişi, kısacası, özetle, velhasıl… 131 TÜRKÇE EL KİTABI

P:133

Sözcük Türleri Ne … Ne }} Kullanıldığı cümlede yükleme “olumsuz” anlam katar. }} Biçimce olumlu anlamca olumsuz cümleler kurar. }} “İkisinin ortası, arası” anlamı katabilir. hh Memleket isterim Ne başta dert ne gönülde hasret olsun (Olumsuz) hh Ne hasta bekler sabahı Ne taze ölüyü mezar (Olumsuz) hh Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm (İkisinin arası) hh Ne büyük ne de küçük olsun aşklar Aşklar aşk tadında olsun (İkisinin arası) U YA R I  /  y o r u m LL Ne… ne bağlacı cümleye olumsuzluk anlamı kattığı için yüklemde olumsuzluk eki kullanılmaz, olumsuzluk eki kullanılırsa anlatım bozukluğu olur. Fakat yüklem, ne… ne bağlacından önce kullanılırsa olumsuz olarak kullanılabilir. ~~ Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. ~~ Açılmaz ne bir yüz ne bir pencere. Ancak }} “Fakat” ve “ama” anlamına gelen bir bağlaçtır. }} Bir düşünceye karşıt ikinci bir düşünceyi belirtir. hh Sınava çok iyi çalıştı ancak başarılı olamadı. hh Şiiri dinledim ancak kimin olduğunu hatırlayamadım. hh Söylerim ancak size değil. hh Her şeyi bilir ancak kimseye anlatmaz. TÜRKÇE EL KİTABI 132

P:134

Sözcük Türleri }} Bazen “koşul” anlamı da katar. hh Gelirim ancak sen de benimle ders çalışacaksın. hh Şarkı söylerim ancak siz de söyleyeceksiniz. Yalnız }} “Fakat” anlamında kullanılan bir bağlaçtır. hh Düşüncelerini açıkça söyle yalnız başkalarını kırma. hh Makaleyi yazarım yalnız bir haftada bitmez. hh Bu kitabı okurum yalnız üç gün süre isterim. }} “Yalnız” sözcüğü “sıfat”, “zarf”, “isim” veya “edat” olarak da kullanılmaktadır. İsmi nite- lerse sıfat, fiil veya fiilimsiyi etkilerse zarf, bir varlığı karşılarsa veya çekim eki alırsa isim, “sadece” anlamında kullanılırsa edat olur. hh Hak bildiğin yolda yalnız gideceksin. (Zarf) hh Onun yanına yalnız gittim. (Zarf) hh Yalnız adam, ağacın gölgesinde otururdu. (Sıfat) hh Tepedeki yalnız evde kim oturuyor. (Sıfat) hh Gökyüzündeki yıldızlar yeryüzünde sizin kadar yalnızım. (İsim) hh Biz hep yalnızız, derdi babam daima. (İsim) Ki }} Bağladığı cümleler arasında “neden-sonuç” ilişkisi kurar. O kadar yoruldum ki uzandığım gibi uyumuşum. }} Cümleler arasında “amaç-sonuç” ilişkisi kurar. Dershaneye gidiyor ki sınavı kazansın. }} Açıklama yapar, söylenen sözü belirtir. Dediler ki ıssız kalan türbende güller açmış. 133 TÜRKÇE EL KİTABI

P:135

Sözcük Türleri }} “Kuşku, endişe, duraksama” anlamı katar. Kitabı ay sonuna yetiştirebilir miyim ki? }} “Şaşma, beğenme” anlamı katar. Yeni bir araba almış, araba ki araba. }} “Çaresizlik” anlamı katar. Bilmem ki nasıl anlatsam derdimi? De }} Görevdeş sözcükleri “eşitlik, gibilik, katılma” ilgileriyle bağlar. Senin de saçına karlar yağacak. }} İkinci cümlenin sonuna geldiği zaman “üstelik” anlamı katar. Önerdiğin kitabı aldım, okudum da. }} Koşullu fiillerden sonra gelerek “bile, dahi” anlamı katar. Ağlasan da artık fayda etmez. }} “Pekiştirme” anlamı katar. Ceyda, görgülü olduğu kadar da bilgilidir. }} “Azarlama, yalvarma, övme-beğenme, korkutma-tehdit” gibi anlamlar katar. Sarma da sarma olmuş hani. }} “Neden-sonuç” ilgisi kurar. Kar yağdı da okullar bir hafta tatil edildi. }} “Ama” anlamı katar. Baktı da bir şey söylemedi. Çünkü / Zira }} Cümleleri neden-sonuç ilişkisiyle bağlar, “gerekçe” bildirir. Ne zaman yolda bir hana rastlasam irkilirim Çünkü sizde gizlenen dertleri bir ben bilirim (Faruk Nafiz Çamlıbel) TÜRKÇE EL KİTABI 134

P:136

Sözcük Türleri Ya … Ya }} Bağladığı ögelerden birinin seçilmesi, üstün sayılması gerektiğini bildirir; yani tercih belirtir. hh Gayrı dayanamam ben bu hasrete Ya beni de götür ya sen de gitme. hh Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin. hh Ya devlet başa ya kuzgun leşe. }} Cümleye bazen “olasılık” (ihtimal) anlamı katar. hh Gönül gurbet ele varma Ya gelinir ya gelinmez (Karacaoğlan) Kâh… Kâh (Gâh… Gâh) }} Cümleleri “karşıtlık” ve “bazen” anlamıyla bağlar. hh Gâh eserim yeller gibi Gâh çağlarım seller gibi İse }} Karşılaştırma için kullanılan bir bağlaçtır. hh Roman geniş bir zaman dilimini anlatır, öykü ise dar zamanları dile getirir. Ama (Fakat, Lakin, Ne Ki, Ne Var Ki) }} Aykırı, karşıt, uyumsuz cümleleri bağlar. hh Bu yol çok güzel ama dar. hh Bu romanın anlatımı güzel ama kurgusu iyi değil. }} İkincisi birincisinin koşulu olan iki cümleyi bağlar, “koşul” anlamı kazanır. hh Yazacaksın ama tükenmez kalemle. hh Yaparım ama yardım edeceksin. 135 TÜRKÇE EL KİTABI

P:137

Sözcük Türleri }} İkincisi birincisinin uyarısı olan iki cümleyi bağlar, “uyarı” anlamı katar. hh Git ama yolun sağından yürü. hh Oraya git ama kimseye bir şey söyleme. }} İkincisi birincisinin sonucu olan iki cümleyi bağlar, “sonuç” anlamı kazanır. hh Okudum ama anlayamadım. hh Sınava girdim ama soruları yapamadım. }} Pekiştirme göreviyle kullanılır. hh Kırmızı ama mutlaka kırmızı olsun. Ve }} Anlam ve görev açısından benzer veya aynı olan sözcükleri, söz gruplarını ya da cümlele- ri bağlar. hh Cebinde on lira ve bir not vardı. hh Buraya yerli ve yabancı turistler geliyor. hh Gün bitti ve ağaçta neşe söndü. hh Kütüphane ve evi arasında üç yüz metre varmış. İle }} “Ve” anlamında kullanılırsa bağlaç, kullanılmazsa edat olur. “Ve” bağlacı hem sözcükleri hem de cümleleri bağlarken “ile” bağlacı sadece eş görevli sözcükleri bağlar. hh Nedim ile Enderunlu Vasıf şarkı yazmışlardır. hh Gece ile gündüz eşitliğine “ekinoks” denir. hh Leyla ile Mecnun mesnevisini okudum. hh Halit Ziya ile Mehmet Rauf mensur şiir yazmışlardır. TÜRKÇE EL KİTABI 136

P:138

Sözcük Türleri Bağlaçların Görevleri }} Bağlaçlar, “eş görevli sözcükleri” ya da “cümleleri” bağlama göreviyle kullanılır. }} “Bağlaç farklı görevde kullanılmıştır?” sorularında cümleleri mi sözcükleri mi bağladığı- na bakılır. Seçeneklerin hepsinde sözcükleri bağlamışsa hangi ögeyi, hangi sözcük türünü ya da tamlayanı mı, tamlananı mı bağladığına bakılır. a. Sözcük ya da söz öbeklerini bağlama hh Makale ve fıkra gazetelerin gözde yazılarıdır. (Özne) hh İnsanları, kuşları ve çiçekleri çok seviyorum. (Nesne) hh İstanbul’un ve Ankara’nın bazı ortak yönleri vardır. (Tamlayan) hh Feride sevimli, cana yakın ve zeki bir kızdır. (Sıfat) b. Cümleleri bağlama hh Ne kızı verir ne dünürü küstürür. hh Ya ben anlatamadım ya siz anlamadınız. hh Saatlerce hem çaldı hem söyledi. ÜNLEMLER }} Ünlemler asıl olarak “seslenme-hitap” bildiren sözcüklerdir. }} Korkma, acıma, şaşma, acıma, sevinme, kızma gibi ansızın beliren duyguları anlatan, kimi zaman da onay, karşı çıkma, buyruk, çağrı, uyarı, yasaklama vb. belirten sözcüklerdir. hh Aaa, ağlıyorsunuz siz! (Şaşma) hh Ah o kadrini bilmediğim günler! (Pişmanlık) hh Ah, orada akşamın bin rengi vardır! (Özlem) hh Aman geç kalmayın! (Uyarı) hh Hay Allah razı olsun! (Sevinme) 137 TÜRKÇE EL KİTABI

P:139

Sözcük Türleri Ünlemler “asıl ünlemler” ve “ünlem değeri taşıyan sözler” olmak üzere ikiye ayrılır: a. Asıl Ünlemler: A, ah, of, bre, e, ey, ay, vay, ah, vah, oh, hişt, uf, tu, ya, hey, aman, ey- vah, yahu, ayol, defol, bee… hh Ah! Bu türküler, köy türküleri. hh Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! (Seslenme) hh Eyvah, ne yer, ne yar kaldı! (Şaşırma, üzülme) hh Of, şu ders bitse de gitsek artık! (Bıkkınlık) hh Ah! Dizimi masaya çarptım. (Acı duyma) hh Öff! Bu ne biçim koku böyle. (Tiksinme) hh Eh, bu kadarı bizim için yeterli! (Razı olma) hh Afferin, her işini böyle yap! (Beğenme) hh Hadi, bu seferlik senin dediğin olsun! (Onaylama) hh Çantamı bir daha kurcalama e mi! (Tembih) b. Ünlem Değeri Taşıyan Sözler: İsim, zarf, eylem gibi sözcüklerin ünlem özelliği kazan- masıdır. hh Sakın bir söyleme, yüzüme bakma sakın! hh Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın! Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın. hh Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle! hh Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz! U YA R I  /  y o r u m LL Asıl ünlem sayılan bazı sözcükler cümle içerisinde isim görevinde kullanılabilir: ~~ Kimsenin ahı kimsede kalmaz. Onun ahı gitmiş, vahı kalmış. TÜRKÇE EL KİTABI 138

P:140

Sözcük Türleri TAMLAMALAR }} Tamlama, iki ya da daha fazla sözcükten oluşur. }} Tamlamalar, kaç sözcükten oluşursa oluşsun tek bir kavramı anlatır. }} Tamlamalar isme denktir, ismin girdiği bütün görevlere girer. }} Tamlamalar “sıfat tamlaması” ve “isim tamlaması” olmak üzere ikiye ayrılır. }} Tamlamalarda “tamlayan” ve “tamlanan” olmak üzere iki öge vardır. Tamlayan: Yardımcı unsurdur. Tamlanandan önce gelir. Tamlanan: Asıl unsurdur. Tamlayandan sonra gelir. }} Tamlamalar, “tamlayan” ve “tamlanan” olmak üzere iki ögeden oluşur. Genellikle “tam- layan” önce, “tamlanan” sonra gelir; yani birinci öge “tamlayan”, ikinci öge “tamlanan” olur. 1. SIFAT TAMLAMASI }} Bir niteleme ya da belirme sıfatının kendisinden sonraki isimle oluşturduğu sözcük grubu- na “sıfat tamlaması” denir. }} Bu tamlamalarda sıfat görevli sözcük, tamlayan; onun tamamladığı sözcük de tamlanan görevindedir. Bu durumda sıfat tamlamasında iki öge vardır: ST = Tamlayan (sıfat) + Tam- lanan (isim). }} Sıfat tamlamasında tamlayan her zaman sıfat görevindedir. }} Sıfat görevinde bir sözcük yoksa sıfat tamlaması yoktur. }} Sıfat tamlamasında tamlananın iyelik eki (tamlanan eki) almasına gerek yoktur fakat isim tamlamasında tamlanan iyelik eki alır. }} Çeşitli kaynaklarda “takısız isim tamlaması” olarak adlandırılan şu sözcük grupları da sı- fat tamlamasıdır: inci diş, elma yanak, kömür göz, kadife yanak, kalem kaş… Tamlayan Tamlanan }} Sıfat (Ön ad) }} İsim (ad) 139 TÜRKÇE EL KİTABI

P:141

Sözcük Türleri West Indies, Kızıl elma, İtaki, Maçin! Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim, Uzun yola çıkmaya hüküm giydim. Minicik gövdeme yüklü Kafdağı, Beyazların yöresinde nasibim kalmadı Bir zerreciğim ki, Arş’a gebeyim, yerlilerin topraklarına karşı suç işledim Dev sancılarımın budur kaynağı! zorbaların arasında tehlikeli bir nifak (Necip Fazıl Kısakürek) uyrukların içinde uygunsuz biriyim (İsmet Özel) 2. İSİM TAMLAMASI }} Bir adın başka bir adı, iyelik ve ilgi ilişkisiyle tamamlamasıyla oluşan söz grubudur. }} İsim tamlaması bir kavramın adıdır, dilde bir isim işlevi görür. }} İsim tamlamaları, “özne”, “yüklem”, “nesne”, “tümleç” görevleriyle kullanılabilir. }} Tamlanan, “-ı, -i, -u, -ü” eklerinden birini alır. Tamlanan ekleri aynı zamanda iyelik ekidir. “-ım, -ın, -ımız, -ınız, -ları” iyelik ekleri de tamlanan ekidir. Tamlayan Tamlanan }} Yardımcı ögedir. }} Asıl ögedir. }} “-ın, -in, -un, -ün” tamlayan eklerini alır. }} “-ı, -i, -u, -ü” ekleri tamlanan eki olarak kullanılır. }} Tamlayan eki “ilgi eki” olarak da adlan- dırılır. }} Tamlanan ekleri ile iyelik ekleri aynı şey- dir. }} Ben ve biz kişi adıllarında tamlayan eki “-im” biçiminde kullanılır. }} “-ım, -ın, -ımız, -ınız, -ları” iyelik ekleri de tamlanan ekidir. a. Belirtili İsim Tamlaması }} Tamlayan ve tamlananın tamlama eklerini aldığı tamlama türüdür. }} Tamlayan, tamlanana sorulan “neyin” ve “kimin” sorularına genellikle cevap verir.Tamla- yan “-ın, -in, -un, -ün” eklerini, tamlanan “-ı, -i, -u, -ü” eklerini alır. TÜRKÇE EL KİTABI 140

P:142

Sözcük Türleri Tamlayan Tamlanan }} -ın, -in, -un, -ün }} -ım / -im, -ın / -in, -ı / -i, -ınız / -iniz, -ımız / -imiz, -ları / -leri }} Aşağıdaki şiirdeki altı çizili sözcük grupları belirtili isim tamlamasıdır: MUHAMMET O mavi gül çırpınır gözlerinin ufkunda. Belki de beklenen gün müjdesi sahilinin, Bir rüzgâr gül kalbime adını fısıldarken, Sessizliğinde kanlı bir aşk alevi sundu. Hasretinden çöl gibi yollara düştüm sensiz. Anladım gülüşünün sevgilisi beyaz din. Sana ulaşmak için gün değil gece değil, Zamanın kapısında kul olmaya razıyım. Miracının muradı kalbimin arzusuydu. Baktım yandığım saat bir mevsimin rüyası. Tutuştu gül bahçeleri sesinin yankısıyla. Yıkanmış bütün zaman onun avuçlarında. Birden yüzünü gören dağ kendini eritti. Serpilirken duayla dudaktan dudaklara, Dağıldı kalbim birden güzelliğin eliyle. Kalbim gülümseyerek kendisinden geçti. (Tarık Özcan) }} Tamlayan eki “-ın, -in” yerine bazen “-den, -dan” eki kullanılabilir. Tamlayan, tamlanan içinden “seçme” bildirirse “-ın, -in” eki yerine “-den, -dan” kullanılabilir, seçme bildirmez- se kullanılmaz, kullanılırsa anlatım bozukluğuna yol açar. “-ın” yerine “-den” in kullanılabilen örnekler (seçme bildiren durumlar) hh Çocukların birkaçı > çocuklardan birkaçı hh Öğrencilerin bazıları > öğrencilerden bazıları “-ın” yerine “-den” in kullanılamadığı örnekler /seçme bildirmeyen durumlar) hh Arkadaşlarının hiçbiri (doğru) > arkadaşlarından hiçbiri (yanlış) hh Kitapların hepsi (doğru) > kitaplardan hepsi (yanlış) 141 TÜRKÇE EL KİTABI

P:143

Sözcük Türleri b. Belirtisiz İsim Tamlaması }} Tamlayanın tamlama eki almadığı, tamlananın ise ek aldığı tamlama türüdür. Tamlanan “-ı, -i, -u, -ü” ekini alır. Tamlanana sorulan “ne” sorusuna tamlayan genellikle cevap verir. }} Belirtisiz isim tamlamalarında tamlayan ve tamlanan arasında çeşitli anlam ilgileri vardır: Tamlayan tamlananın türünü belirtir Armut ağacı, ders kitabı… Tamlayan tamlananın sebebini bildirir Sel felaketi, sinir hastalığı, deprem yıkıntıları Tamlayan tamlananın neden yapıldığını belirtir Çilek reçeli, pirinç pilavı… Yer ve zaman ilgisi Yaz elması, kış armudu, taş ocağı, savaş alanı Görev, kurum, kuruluş, yer adı Belediye başkanı, Ankara Kalesi, Taksim Mey- danı… Tür ilgisi, varlığın yetiştiği, bulunduğu yer Van kedisi, Rize çayı, Hindistan cevizi… Kişiye özgü, buluş Pisagor Teoremi, Şeyh Galip Divanı… Araç ilgisi Tren yolculuğu, vapur gezisi… Mecaz anlam ilgisi hüzün yağmuru, yalnızlık denizi, umut ışığı… Benzerlik ilgisi Sigara böreği, parmak üzümü… }} Bazı belirtisiz isim tamlamalarında tamlanan ekinin kullanılmadığı görülür: Kestane kebap (kebabı), İnegöl köfte (köftesi), Cami Sokak (Sokağı)… Belirtisiz İsim Tamlaması Sıfat Tamlaması Belirtisiz isim tamlamasını ayırt etmek için tam- Sıfat tamlamasını ayırt etmek için tamlana- lanan ekini çıkarıp tamlamanın anlamlı olduğu- na nasıl sorusu sorulur, cevap alınırsa tam- na bakmak yeterlidir. lamamız sıfat tamlaması olur. Çocukluk yılları güzeldir. Yıllık planı inceledim. Bu cümledeki “çocukluk yılları” belirtisiz isim Bu cümledeki “yıllık plan” sıfat tamlaması- tamlamasıdır. “Yılları” sözcüğündeki “-ı” ekini dır. “Planı” sözcüğündeki “-ı” ekini çıkardı- çıkardığımızda “çocukluk yıllar” biçimi ortaya ğımızda “yıllık plan” biçimi ortaya çıkar, bu çıkıyor, bu ifade anlamsız olduğu için bu tam- ifade anlamlı olduğu için tamlama sıfat tam- lama belirtisiz isim tamlamasıdır. lamasıdır. Buraya kuşluk vakti gelmişti. Gündelik işlerini sonraya bırakmamalısın. Türkçe sorularını çözmekte zorlandım. Aylık masrafını azaltmak için uğraşıyordu. TÜRKÇE EL KİTABI 142

P:144

Sözcük Türleri }} ÖSYM, 2017 TYT örnek soru kitapçığında yer alan aşağıdaki sorusunda “ben- zerlik” ilişkisi olan ve çoğu yerde takısız isim tamlaması kabul edilen “kadife yanak” ifadesini sıfat tamlaması olarak kabul etmiştir. Bu durum, ÖSYM’nin benzerlik ilişkisi olan ve takısız isim tamlaması kabul edilen tamlamaları isim tamlaması olarak değil, sıfat tamlaması olarak kabul ettiğinin göstergesidir. (I) Adı Rahmi Kaya idi ama aile dostları, yakınları ona “kadife yanak” derler- di. (II) Sapsarı saçlar, kıpkırmızı yanaklar; bal rengi, gülen gözler. (III) Yerinde duramayan, şirin mi şirin bir afacan ama haylaz değil. (IV) Kaybolduğunda aramaktan, ona ağabeylik yapmaktan çocukluğumu bilemedim. (V) Gördü- ğüm, bildiğim oyunların çoğunu oynamaya vakit bulamadım çünkü ben bü- yüktüm, küçük kardeşime sahip çıkmalıydım. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “sıfat tamlaması” yok- tur? A) I  B) II  C) III  D) IV  E) V Çözüm: I. cümlede “kadife yanak”; II. cümlede “sapsarı saçlar”, “kıpkırmızı yanak- lar”, “bal rengi, gülen gözler”; III. cümlede “Yerinde duramayan, şirin mi şirin bir afacan”; V. cümlede “küçük kardeşime”, “gördüğüm, bildiğim oyunlar” ifadeleri sı- fat tamlamasıdır. IV. cümlede herhangi bir sıfat tamlaması yoktur. Cevap D seçe- neğidir. c. Zincirleme İsim Tamlaması }} En az üç ismin bir araya gelmesiyle oluşan isim tamlamasıdır. }} Bir isim tamlamasının sonuna ya da başına bir isim daha getirilerek oluşturulur. }} İki isim tamlamasının bir araya getirilmesiyle de oluşturulabilir. }} Tamlanan mutlaka ek alır. 143 TÜRKÇE EL KİTABI

P:145

Sözcük Türleri }} Tamlayanı belirtisiz isim tamlaması olan zincirleme isim tamlaması (Belirtisiz isim tamlaması + isim) hh Tiyatro yapıtlarının dili, roman diline benzemez. ty (B.siz isim tam.) tn hh Maliye bakanının görevleri hakkında bilgi verdi. hh Deniz suyunun serinliğini hissediyordu herkes. hh Serüven romanlarının okuyucusu her geçen gün artıyor. hh Bahar aylarının havası ayrı bir güzelliğe sahiptir. hh Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın }} Tamlananı belirtisiz isim tamlaması olan zincirleme isim tamlaması (İsim + belirtisiz isim tamlaması) hh Kulaklarım komşuların ayak sesinde. ty tn (B.siz) hh İstanbul’un pazar kalabalığı insanı bezdiriyor. hh Şehrin yol çalışmaları bir türlü bitmiyor. hh Öğrencilerin sınav sonuçları panoya asıldı. }} Hem tamlayanı hem tamlananı belirtisiz isim tamlaması olan zincirleme isim tamla- ması (Belirtisiz isim tamlaması + belirtisiz isim tamlaması) hh İstanbul ilinin ulaşım sorunları bitmiyor. ty (B.siz isim t.) tn (B.siz isim t.) hh Edebiyat öğretmeninin not defteri sınıfta kaldı. hh Televizyon kanalının dizi programları çok izleniyor. hh Otomobil fabrikasının reklam afişi ilgi çekiyordu. TÜRKÇE EL KİTABI 144

P:146

Sözcük Türleri }} Tamlayanı belirtili, tamlananı belirtisiz isim tamlaması olan zincirleme isim tamlaması (Belirtili isim tamlaması + belirtisiz isim tamlaması) hh Sizin köyünüzün kaynak suyunu çok beğenmişlerdi. ty (B.li isim t.) tn (B.siz isim t.) hh Ömer’in kardeşinin okul çantası güzel görünüyordu. hh Dayımın oğlunun ders kitabı bende kaldı. U YA R I  /  y o r u m LL Zincirleme isim tamlaması tamlayanı, tamlananı ya da tamlamanın tamamı sıfatla belirtilmiş/nitelenmiş isim tamlamaları ile karıştırılabilir. İkisini ayırt etmek için tam- lamada yer alan sıfatlar bulunur ve tamlamadan çıkarılır, geriye kalan kısmın zincir- leme mi yoksa belirtili ya da belirtisiz isim tamlaması olup olmadığına bakılır. LL “Yoksul çocukların umutsuz yarınları” tamlaması zincirleme isim tamlaması değildir çünkü “yoksul” ve “umutsuz” sözcükleri sıfattır, ikisini çıkardığımızda “çocukların yarınları” tamlaması kalıyor, o da belirtili isim tamlamasıdır. LL “Kadıncağızın acılı günleri” tamlaması zincirleme isim tamlaması değildir çünkü “acı- lı” sözcüğü sıfattır, çıkardığımızda “kadıncağızın günleri” tamlaması kalıyor, o belir- tili isim tamlamasıdır. LL “Kahvenin keskin kokusu” tamlaması zincirleme isim tamlaması değildir çünkü “kes- kin” sözcüğü sıfattır, çıkardığımızda “kahvenin kokusu” tamlaması kalıyor, o da zin- cirleme değil belirtili isim tamlamasıdır. LL “Köhne Üsküdar’ın dost ışıkları” tamlaması zincirleme isim tamlaması değildir çün- kü “köhne” ve “dost” sözcükleri sıfattır, bu sözcükleri çıkardığımızda “Üsküdar’ın ışıkları” tamlaması kalıyor, o da belirtili isim tamlamasıdır. İsim Tamlamalarıyla İlgili Özellikler 1. Zamirler, isim tamlamalarında tamlayan veya tamlanan göreviyle kullanılabilir. hh Ben onun sılası, kendimin gurbetiyim. Bu dizedeki “onun” kişi zamiri “sılası” sözcüğünün, “kendimin” dönüşlülük zamiri “gurbe- ti” sözcüğünün tamlayanı olarak kullanılmıştır. hh Dertlerin hepsine itirazım var. Bu cümledeki “hepsi” belgisiz zamiri “dertlerin” sözcüğünün tamlananı olarak kullanılmış- tır. 145 TÜRKÇE EL KİTABI

P:147

Sözcük Türleri 2. Kişi zamirlerinin tamlayan olduğu isim tamlamalarında tamlayan kullanılmayabilir, bu tarz durumlar “tamlayanı düşmüş isim tamlaması” olarak adlandırılmaktadır. Bazı isim tamla- malarında ise tamlanan kullanılmayabilir, bu tarz durumlar “tamlananı düşmüş isim tamla- ması” olarak adlandırılmaktadır. hh Uykularım mühürlü, gecelerim hüzünlü. Bu dizede “benim uykularım” ve “benim gecelerim” tamlamalarındaki “benim” tamlayanı düşmüştür. hh Yol onun, varlık onun, gerisi angarya. Bu dizede “onun yolu” tamlamasında “yolu”, “onun varlığı” tamlamasında “varlığı” tamla- nanı düşmüştür. U YA R I  /  y o r u m “Kaç isim tamlaması vardır?” biçimindeki sorularda tamlayanı ve tamlananı düş- müş kullanımlar, isim tamlaması olarak sayılmaz. ÖSYM, bu tip sorularda “tamla- yanı düşmüş isim tamlaması” veya “tamlananı düşmüş isim tamlaması” ifadeleri- ni kullanmıştır. 3. İsim tamlamalarında bir tamlanan birden çok tamlayan için kullanılabilir. Buna “tamlananı ortak isim tamlaması” denir. hh Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum. “Çiçekleri” tamlananı “kır” ve “dağ” tamlayanları için ortak kullanılmıştır. hh Yaratıcılığın, duygusallığın, ahengin adıdır şiir. “Adı” tamlananı “yaratıcılığın”, “duygusallığın” ve “ahengin” tamlayanları için ortak kulla- nılmıştır.) hh Su değil, mevsimin havası akan, Duyduğun yaprağın, dalın sesidir. (Ahmet Haşim) “Sesi” tamlananı “yaprağın” ve “dalın” tamlayanları için ortak kullanılmıştır. hh Sen gecenin, gündüzün dışında Sen kalbin atışında kanın akışında. (Sezai Karakoç) TÜRKÇE EL KİTABI 146

P:148

Sözcük Türleri 4. İsim tamlamalarında bir tamlayan birden çok tamlanan için kullanılabilir. Buna “tamlayanı ortak isim tamlaması” denir. hh Dervişin fikri ne ise zikri de odur. “Dervişin” tamlayanı “fikri” ve “zikri” tamlananları için ortak kullanılmıştır. hh Bu dünyanın direği, merhameti yok. “Dünyanın” tamlayanı “direği” ve “merhameti” tamlananları için ortak kullanılmıştır. 5. Türkçede önce tamlayan, sonra tamlanan kullanılır ancak bazı isim tamlamalarında tamla- yan ile tamlanan yer değiştirebilir, yani tamlananı tamlayanından önce söylenmiş isim tam- lamaları olabilir. Şiirlerde bu özelliğe sıkça yer verilir. hh Kâğıtlarla camlarını örteyim pencerelerin (tn) (ty) Bu dizelerde “pencerelerin camları” belirtili isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan yer değiştirmiştir. hh Titrek bir damladır aksi, sevincin Yüzünün sararmış yapraklarında. Bu dizelerde “sevincin aksi” belirtili isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan yer değiştir- miştir. hh Ben, kimsesiz seyyahı, meçhuller caddesinin... Ben, yankısından kaçan çocuk kendi sesinin... Ben, sırtında taşıyan işlenmedik günahı; Allah’ın körebesi, cinlerin padişahı... Ben, usanmaz bekçisi, yolcu inmez hanların; Ben tükenmez ormanı, ısınmaz külhanların... (Necip Fazıl Kısakürek) 6. Belirtili ve belirtisiz isim tamlamaları cümlede sıfat veya zarf göreviyle kullanılabilir. hh Gözlerim karışıyor taş rengi yosunlara. “Taş rengi” belirtisiz isim tamlaması “yosunlar” sözcüğünü nitelediği için sıfat görevinde- dir. hh Ege’nin incisi İzmir’de oturuyor kaç yıldır. “Ege’nin incisi” belirtili isim tamlaması “İzmir” sözcüğünü nitelediği için sıfat görevindedir. 147 TÜRKÇE EL KİTABI

P:149

Sözcük Türleri hh Ve eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak. “Güneş rengi” belirtisiz isim tamlaması “yaprak” sözcüğünü nitelediği için sıfat görevinde- dir. hh Bütün nehirler kan rengi akıyor. “Kan rengi” belirtisiz isim tamlaması “akıyor” sözcüğünü nitelediği için zarf görevindedir. hh Bir yaz akşamı rastladım size. “Yaz akşamı” belirtisiz isim tamlaması “rastladım” sözcüğünü belirttiği için zarf görevindedir. 7. Belirtisiz isim tamlamalarında tamlayan cümleden oluşabilir. hh Kaç zamandır tez dönerim cevapları veriyorum hayata. “Tez dönerim” cümlesi “cevapları” sözcüğüyle tamlama oluşturmuştur. hh Deprem olacak söylentisi halkı korkuttu. “Deprem olacak” cümlesi “söylentisi” sözcüğüyle tamlama oluşturmuştur. hh Seni seviyorum sözü ruhunu okşadı. “Seni seviyorum” cümlesi “sözü” sözcüğüyle tamlama oluşturmuştur. 8. Bazı isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına sözcük ya da sözcükler girebilir. hh Ankara’nın adını duymadığım semtleri var.” Bu cümledeki “Ankara’nın semtleri” belirtili isim tamlamasında, “Ankara’nın” tamlayanı ile “semtleri” tamlananı arasına “adını duymadığım” sıfatı girmiştir. hh İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız. Bu cümledeki “fidanın dalı” belirtili isim tamlamasında, “fidanın” tamlayanı ile “dalı” tam- lananı arasına “güller açan” sıfatı girmiştir. hh Adamın kocaman eli radyoya uzandı. Bu cümledeki “adamın eli” belirtili isim tamlamasında, “adamın” tamlayanı ile “eli” tamla- nanı arasına “kocaman” sıfatı girmiştir. hh Türkülerin daima yanıktır yüzü. Bu cümledeki “türkülerin yüzü” belirtili isim tamlamasında, “türkülerin” tamlayanı ile “yü- zü” tamlananı arasına “yanıktır” sözcüğü girmiştir. TÜRKÇE EL KİTABI 148

P:150

Sözcük Türleri hh Aldanma talihin pembe rengine, Hayatın uzun bir intizar olur. Bu cümledeki “talihin rengi” belirtili isim tamlamasında, “talihin” tamlayanı ile “rengi” tam- lananı arasına “pembe” sözcüğü girmiştir. 9. Belirtisiz isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına sıfat girmez. Sıfat belirtisiz isim tamlamasından önce getirilmelidir, tamlamanın başına gelen sıfat tamlamanın tamamını belirtir ya da niteler. hh Maliye eski bakanı (yanlış) / Eski maliye bakanı (doğru) hh Belediye eski başkanı (yanlış) / Eski belediye başkanı (doğru) U YA R I  /  y o r u m LL İsim tamlamalarında isim-fiiller ve adlaşmış sıfat-fiiller tamlayan veya tamlanan ola- rak kullanılabilir ancak fiilimsilerin tamlama kurup kurmadığı tartışmalıdır. ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda fiilimsilerin tamlama kurduğuna dair de kurmadığına dair de so- ru vardır. ÖSYM’nin soracağı bir soruda seçeneklerden yola çıkarak fiilimsinin isim tamlaması kurup kurmadığına bakmak gerekecektir. � Gülüşünün güzelliğini aldım rüyalarıma. � Gidenin ardında kalır umutlar. � Okumanın da kendisine göre kuralları vardır. 10. Kişi zamirlerinin tamlayan olduğu isim tamlamalarında tamlanan eki düşebilir. hh Bizim diyarda yoktur böyle zorluklar. Bu cümlede, “diyarda” sözcüğündeki “-ımız” (diyarımızda) tamlanan eki düşmüştür. hh Sizin çocuk dün derse girmemiş. Bu cümlede, “çocuk” sözcüğündeki “-unuz” (çocuğunuz) tamlanan eki düşmüştür. hh Dağların arasından, bizim köye doğru yürüyorduk. Bu cümlede “köy” sözcüğündeki “-ümüz” (köyümüz) tamlanan eki düşmüştür. 149 TÜRKÇE EL KİTABI

P:151

Sözcük Türleri 11. Belirtili isim tamlamalarında tamlayan bir sıfat tarafından nitelenebilir ya da belirtilebilir. hh Belki benim acı sesim kulakları tırmalar; Sizler gidin, genç kızların türküsüyle şen olun. Bu dizelerdeki “kızların türküsü” tamlamasındaki “kızların” sözcüğü “genç” sıfatı ile nite- lenmiştir. hh Aldım Rakofça kırlarının hür havasını, Duydum akıncı cetlerimin ihtirasını Bu dizelerdeki “cetlerimin ihtirasını” tamlamasındaki “cetlerimin” sözcüğü “akıncı” sıfatı ile nitelenmiştir. hh Yorgun gözümün halkalarında Güller gibi fecr oldu nümayan. Bu dizelerdeki “gözümün halkalarında” tamlamasındaki “gözümün” sözcüğü “yorgun” sı- fatı ile nitelenmiştir. 12. Bazı isim tamlamalarında hem tamlayan hem de tamlanan sıfatla nitelenebilir veya belirti- lebilir. hh Dertsiz başımın tatlı belasıdır o. hh Sakarya, saf çocuğu masum Anadolu’nun. 13. B elirtisiz isim tamlamalarından önce gelen sıfatlar, tamlamanın tamamını niteler ya da be- lirtir. hh Cevizli ev çöreğini çok severdi. hh Belirtisiz isim tamlamasını öğrendim. hh Akıcı macera romanlarını okurum. TÜRKÇE EL KİTABI 150

P:152

Sözcük Türleri EK BİLGİ: Takısız isim tamlaması }} Takısız isim tamlaması, Türkçenin tartışmalı konularından biridir. Bazı dil bilgi- si uzmanları bu tamlamayı “sıfat tamlaması” olarak kabul etmektedir. }} Bazı dil bilgisi uzmanları, aşağıdaki görüşlerden yola çıkarak bu tamlamayı ta- kısız isim tamlaması olduğunu kabul ederler. Takısız isim tamlamasının kabul edilmesi }} Takısız isim tamlaması, “hem tamlayanın hem de tamlananın tamlama eki almadığı isim tamlaması” olarak tanımlanır. Tamlayan tamlananın neden ya- pıldığını veya neye benzediğini belirtir. }} Tamlayan, tamlananın hangi maddeden yapıldığını bildirir: Tamlayan, tamlana- nın hammaddesini yani hangi maddeden yapıldığını belirtir. Tamlayan ile tam- lanan arasına “-den yapılmış” ifadesi getirilebilir. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar Bu dizelerde “demir yay” tamlaması “demirden yapılmış yay” biçimine getiri- lebilir, yani “yay”ın “demir”den yapıldığı belirtilmiştir. }} Tamlayan tamlananın neye benzediğini belirtir: Tamlayan ile tamlanan arasına “benzetme edatı” ‘gibi’ sözcüğü getirilebilir. Bu tamlamalar sıfat tamlaması kabul edilmektedir. Kömür gözlüm, gül yanaklım sen de perişan ol. Bu dizelerde göz” “kömür”e; “yanak” “gül”e benzetilmiştir. “Kömür göz” tam- laması “kömür gibi göz”, “gül yanak” tamlaması “gül gibi dudak” biçimine ge- tirilebilir. Takısız isim tamlaması ifadelerinin sıfat tamlaması kabul edilmesi }} Bazı dil bilgisi uzmanları takısız isim tamlaması kabul edilen tamlamaları, “sı- fat tamlaması” olarak kabul etmektedir. Onlara göre bu tamlamalarda tamla- yan nitelik belirttiği için ve “nasıl” sorusuna cevap verdiği için sıfat tamlaması kabul edilmelidir. 151 TÜRKÇE EL KİTABI

P:153

Sözcük Türleri U YG U L U  /  y o r u m - I Aşağıda verilen cümlelerdeki altı çizili sözcüklerin somut isim mi, soyut isim mi olduğunu belirtiniz. Somut Soyut 1 Sen benim için hava kadar lazımsın. 2 Zaman çabuk çabuk geçiyor Roza. 3 En güzel türküyü bir kurşun söyler. 4 Bir ışık dolar ruhuma sen gülünce. 5 Rüya, Tanpınar’ın şiirlerinin anahtarıdır. 6 Su boğar, ateş yakarmış. 7 Hava, keskin kömür kokusuyla dolar. U Y G U L U   /   y o r u m - II Aşağıdaki cümlelerde “zincirleme ad tamlaması” olup olmadığını belirtiniz. Var Yok 1 Kanımın sıcak rengine boyadım kenti. 2 Şiirin biçim özellikleri içerik kadar önemlidir. 3 Çocuğun soluk yüzü içimde acıma duygusu uyandırdı. 4 Edebiyat sanatının sorunları ele alındı. 5 Dizi izleyicilerinin çokluğu, toplumumuzun aynasıdır. 6 Boğaz’ın mavi suları ona huzur veriyordu. 7 Şiir, öykünün uzun saçlı kardeşidir. 8 Tabiat, ozanın şiirlerinin ilham kaynağıdır. 9 Göklerin kül rengi sinmişti hüznüne. 10 Lambanın beyaz aydınlığında yazmıştı son şiirini. TÜRKÇE EL KİTABI 152

P:154

Sözcük Türleri U Y G U L U   /   y o r u m - III Aşağıda verilen cümlelerdeki küçültme bildiren sözcüklerin isim mi, sıfat mı olduğunu belirtiniz. İsim Sıfat 1 Büyükçe bir ev almak istiyordu artık. 2 Şehrin girişinde birçok gölcük vardı. 3 Küçücük elleriyle kocaman kitabı tutuyordu. 4 Kitapçık türünü işaretlemediği için sonucu çıkmadı. 5 Kısacık saçları hemen dikkatimizi çekti. 6 Evimizin yakınındaki derecik sonunda kurudu. 7 Azıcık parayla ay sonuna getirmeye çalışıyordu. U Y G U L U   /   y o r u m - IV Aşağıdaki cümle ya da dizelerde yer alan isim tamlamalarını bulup çeşitlerini yazınız. 1 Geçti güzelliği yaz günlerinin. 2 Işıklarla dolsun kalbimin içi. 3 Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi. 4 Kerem’in sazına cevap veren bu. 5 Uzanmışım kalmışım yaylının şiltesine. 6 Rüzgârın önüne katılmışım ben. 7 Bir bestenin engin sesi yükseldi Boğaz’dan. 8 Bingöl yaylalarının dumanlarına karıştım. 9 Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına. 10 Pamuk tarlalarının güzelliği bizi büyüledi. 11 Toprağın kara bağrında durur şehitlerimiz. 12 Aldım Rakofça kırlarının hür havasını. 13 Muradiye: Sabrın acı meyvası. 14 Gümüşlü: Bir fecrin zafer aynası. 153 TÜRKÇE EL KİTABI

P:155

Sözcük Türleri U YG U L U  /  y o r u m - V Aşağıdaki cümlelerde yer alan sıfatları bulup türlerini yazınız. 1 Yazarımız, özgün romanlara imza attı. 2 Her sözcük dilin kimliğini taşır. 3 Altıncı hissine çok güveniyordu. 4 Hangi soruyu ona sordun? 5 Şu vapurdan az önce indik. 6 Böyle insanlara her yerde rastlanır. 7 Durgun bir denizim yalnızlık çölünde. 8 Hiçbir başarı, emek olmadan olmaz. 9 Sessiz bir şarkıdır şiir. 10 Kaçıncı kattaki daireyi satın almışlar? U Y G U L U   /   y o r u m - VI Aşağıdaki atasözlerinde yer alan adlaşmış sıfatları bulup boşluğa yazın. 1 Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. 2 Körle yatan şaşı kalkar. 3 Hazıra dağlar dayanmaz. 4 Öfkeyle kalkan zararla oturur. 5 Bal tutan parmağını yalar. 6 İstediğini söyleyen, istemediğini ister. 7 Huylu huyundan vazgeçmez. 8 Gönül kimi severse güzel olur. 9 Çok gezen çok bilir. 10 Topalla yürüyen aksamak öğrenir. TÜRKÇE EL KİTABI 154

P:156

Sözcük Türleri U Y G U L U   /   y o r u m - VII Aşağıdaki cümlelerde / dizelerde geçen ikilemelerin “niteleme sıfatı” mı yoksa “durum zar- fı” mı olduğunu belirtiniz. Niteleme Durum Sıfatı Zarfı 1 Kızıl kızıl atlılar geliyor uzaklardan 2 Gidiyorum gurbeti gönlümde duya duya 3 Ağır ağır önümden geçti kervansaraylar 4 Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu 5 Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden 6 Güzel güzel şarkılar söylerdin en fazla 7 İnsan bu, su misali kıvrım kıvrım akar ya 8 Dökülüyor ruhuma sarı sarı yapraklar 9 Rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur 10 Su iner yokuşlardan hep basamak basamak U Y G U L U   /   y o r u m - VIII Aşağıdaki cümlelerde yer alan altı çizili zarfların türlerini boşluğa yazınız. 1 Geceleri uyku girmez benim gözüme. 2 Yüzü solgun görünür umutsuz çocukların. 3 En güzel hatıralar bile hüzün kokuyor. 4 Dışarı çıkmak için vakit çok geç oldu. 5 Beni biraz anlasana diye yalvarıyordu adeta. 6 Niçin yazarlar birbirini taklit ediyor? 7 Sanatçı, insanlar ilişkileri özgün anlatmış. 8 Vapurdan indikten sonra yukarı çıktılar. 9 Tatil için gittikleri beldede ne kadar kaldılar? 10 Önce bir öykü, sonra bir şiir okudu bize. 155 TÜRKÇE EL KİTABI

P:157

Sözcük Türleri U Y G U L U   /   y o r u m - IX Aşağıdaki cümlelerde / dizelerde soru anlamının hangi sözcük türüyle (sıfat, zarf, zamir, edat) sağlandığını belirtiniz. Sıfat Zarf Zamir Edat 1 Ne ağlarsın benim zülf-ü siyahım? 2 Giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna? 3 Bahçeye ne ağacı diktiniz? 4 Niçin küçülüyor eşya uzakta? 5 Hâlâ dağları karlı Erzincan’da mısın? 6 Deniz ufkunda bu top sesleri nerden ge- liyor? 7 Ne dönüp duruyor havada kuşlar? 8 Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? 9 Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? 10 Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? 11 Buraya hangi yoldan geldin? 12 Çocuklardan hangisi cevap verdi? 13 Matematik sorusunu nasıl çözdün? 14 Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? 15 Ne kadar para aldın kitap için? 16 Dün akşam beni ne kadar bekledin? 17 Kaç kişi bugün derse gelmedi? 18 Ne zaman aslına dönecek bu ten? 19 Öğrencilerin kaçını sınava almadın? 20 Neden böyle düşman görünürsünüz? 21 Saza niye gelmedin, söze niye gelmedin? 22 Ne diye oyunda oynaştasın? 23 Kim bu aşkı dillerden dile düşürdü? TÜRKÇE EL KİTABI 156

P:158

Sözcük Türleri U YG U L U  /  y o r u m - X Aşağıdaki cümlelerde yer-yön anlamlı sözcüklerin “zarf” mı “sıfat” mı yoksa “isim” mi ol- duğunu bulunuz. Zarf Sıfat İsim 1 Aşağı mahallede olay çıkmış. 2 Geçen akşam dışarı çıkmamış. 3 Bütün gün odasından dışarıya çıkmadı. 4 Yağmur başlayınca hemen içeri girdiler. 5 Birazdan hep birlikte aşağıya ineriz. 6 Şehrin yukarısı gecekondularla dolmuştu. 7 Dışarının havası pek iç açıcı değildi. 8 Babaannesi az önce aşağı indi. 9 Yukarı daireye yeni kiracı taşındı. 10 Memur elindeki dosyayla içeri girdi. U Y G U L U   /   y o r u m - XI Aşağıdaki cümlelerde / dizelerde yer alan işaret anlamlı sözcüklerin “işaret sıfatı” mı yok- sa “işaret zamiri” mi olduğunu bulunuz. İşaret Sıfatı İşaret Zamiri 1 Bu dünyada yerim yokmuş. 2 “Bu nedir” diyerek dikilsem karşına. 3 Bir kuru kafan var, onu da nereye olsa taşırsın. 4 Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla. 5 Şu yalan dünyaya geldim giderim. 6 En son koşumuzdur bu, asırlarca bilinsin. 7 Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. 8 Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. 9 Ben hiç böylesini görmedim. 10 Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli. 157 TÜRKÇE EL KİTABI

P:159

Sözcük Türleri U Y G U L U   /   y o r u m - XII Aşağıdaki cümlelerde / dizelerde yer alan belgisiz anlamlı sözcüklerin “belgisiz sıfat” mı yoksa “belgisiz zamir” mi olduğunu bulalım. Belgisiz Belgisiz Sıfat Zamir 1 Birçok seneler geçti dönen yok seferinden. 2 Birçoğu hayatını değiştirmek için buraya geldi. 3 Çocukların birkaçı okuldan erken çıktı. 4 Çoğu insan anlamaz eski musikimizden. 5 Birdenbire hayatının tümü oldun. 6 Hiçbir başarı tesadüf değildir. 7 Bazı konuları çok iyi çalışmıştı. 8 Her güzele gönül verme. 9 Bazıları toplantıya çok gecikti. 10 Köylülerin hiçbiri meydana gelmedi. U Y G U L U   /   y o r u m - XIII Aşağıdaki cümle / dizelerde “gibi” edatının oluşturduğu “edat öbeği”nin sıfat görevinde mi zarf görevinde mi kullanıldığını bulunuz. Sıfat Zarf 1 Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik. 2 Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan. 3 Şeytan gibi bir insan olarak bilinirdi çevresinde. 4 Bizim cennet gibi vatanımız var. 5 Zaman su gibi geçiyor bizim köyümüzde. 6 Buz gibi suyu bir dikişte içti. 7 Nur topu gibi bir bahar yoğruluyor şimdi. 8 Rüzgâr gibi geçti hayat. TÜRKÇE EL KİTABI 158

P:160

Sözcük Türleri UYGULUYORUM CEVAP ANAHTARI UYGULU / yorum - I 1. Somut / 2. Soyut / 3. Somut / 4. Somut / 5. Soyut / 6. Somut / 7. Somut UYGULU / yorum - II 1. Yok / 2. Yok / 3. Yok / 4. Var / 5. Var / 6. Yok / 7. Yok / 8. Var / 9. Var / 10. Yok UYGULU / yorum - III 1. Sıfat / 2. İsim / 3. Sıfat / 4. İsim / 5. Sıfat / 6. İsim / 7. Sıfat UYGULU / yorum - IV 1. Zincirleme isim tamlaması / 2. Belirtili isim tamlaması / 3. Belirtisiz isim tamlaması / 4. Belirtili isim tamlaması / 5. Belirtili isim tamlaması / 6. Belirtili isim tamlaması / 7. Belirtili isim tamlaması / 8. Zincirleme isim tamlaması / 9. Belirtisiz isim tamlaması / 10. Zincirleme isim tamlaması / 11. Belirtili isim tamlaması / 12. Zincirleme isim tamlaması / 13. Belirtili isim tamlaması / 14. Zincirleme isim tamlaması UYGULU / yorum - V 1. Niteleme sıfatı / 2. Belgisiz sıfat / 3. Sıra sayı sıfatı / 4. Soru sıfatı / 5. İşaret sıfatı / 6. İşaret sıfatı-Belgisiz sıfat / 7. Niteleme sıfatı-Belgisiz sıfat / 8. Belgisiz sıfat / 9. Niteleme sıfatı-Belgisiz sıfat / 10. Sıra sayı sıfatı UYGULU / yorum - VI 1. Yanan / 2. Yatan-körle / 3. Hazıra / 4. Kalkan / 5. Tutan / 6. Söyleyen-istediğini-istemediğini / 7. Huylu / 8. Güzel / 9. Gezen / 10. Topalla-yürüyen UYGULU / yorum - VII 1. Niteleme sıfatı / 2. Durum zarfı / 3. Durum zarfı / 4. Niteleme sıfatı / 5. Durum zarfı / 6. Niteleme sıfatı / 7. Durum zarfı / 8. Niteleme sıfatı / 9. Durum zarfı / 10. Durum zarfı 159 TÜRKÇE EL KİTABI

P:161

Sözcük Türleri UYGULUYORUM CEVAP ANAHTARI UYGULU / yorum - VIII 1. Zaman zarfı / 2. Durum zarfı / 3. Üstünlük zarfı / 4. Yer-yön zarfı / 5. Miktar zarfı / 6. Soru zarfı / 7. Durum zarfı / 8. Yer-yön zarfı / 9. Soru zarfı / 10. Zaman zarfı UYGULU / yorum - IX 1. Zarf / 2. Sıfat / 3. Zamir / 4. Zarf / 5. Edat / 6. Zamir / 7. Zarf / 8. Sıfat / 9. Edat / 10. Zamir / 11. Sıfat / 12. Zamir / 13. Zarf / 14. Zarf / 15. Sıfat / 16. Zarf / 17. Sıfat / 18. Zarf / 19. Zamir / 20. Zarf / 21. Zarf / 22. Zarf / 23. Zamir UYGULU / yorum - X 1. Sıfat / 2. Zarf / 3. İsim / 4. Zarf / 5. İsim / 6. İsim / 7. İsim / 8. Zarf / 9. Sıfat / 10. Zarf UYGULU / yorum - XI 1. İşaret sıfatı / 2. İşaret zamiri / 3. İşaret zamiri / 4. İşaret sıfatı / 5. İşaret sıfatı / 6. İşaret zamiri / 7. İşaret zamiri / 8. İşaret sıfatı / 9. İşaret zamiri / 10. İşaret sıfatı UYGULU / yorum - XII 1. Belgisiz sıfat / 2. Belgisiz zamir / 3. Belgisiz zamir / 4. Belgisiz sıfat / 5. Belgisiz zamir / 6. Belgisiz sıfat / 7. Belgisiz sıfat / 8. Belgisiz sıfat / 9. Belgisiz zamir / 10. Belgisiz zamir UYGULU / yorum - XIII 1. Sıfat / 2. Zarf / 3. Sıfat / 4. Sıfat / 5. Zarf / 6. Sıfat / 7. Sıfat / 8. Zarf MERAKLISINA GEMİ AZIYA ALMAK “Azgınlaşıp söz dinlemez duruma gelmek” anlamına gelir. Deyimdeki gemi, deniz aracı anlamında değildir. “Gem” atları harekete geçirmek veya durdurmak için ağızla- rına takılan demir halkadır. Gem, atın kontrol edilmesini sağlar. Eğer at “gem”i, azı diş- lerine sıkıştırırsa artık o “gem”i çekip atı kontrol etmek mümkün olmayacaktır. Söz din- lemeyen kişiler için de aynı deyim kullanılır. TÜRKÇE EL KİTABI 160

P:162

Sözcük Türleri FİİLLER (EYLEMLER) 1. ÇEKİMLİ FİİL }} Bir işi, oluşu, hareketi, kılışı ya da durumu kişi ve zamana bağlayarak anlatan sözcüklere “çekimli fiil” denir. (Fiil = Çekimli Fiil) }} Bir sözcüğün çekimli fiil olması için fiil, kip ve kişi anlamının olması, olumsuzunun ve kişi çekiminin yapılabilmesi gerekir. Aşağıdaki dörtlükteki çekimli eylemleri inceleyelim: hh Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim Adam aldırma geç git diyemem, aldırırım Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım Bu dörtlükteki “gördüm”, “yanar”, “yerim” “yerim”, “aldırma”, “geç”, “git”, “diyemem”, “aldırırım” “çiğnerim”, “çiğnenirim”, “tutar” ve “kaldırırım” sözcükleri fiil, kişi ve kip an- lamı taşıdığı için çekimli eylemdir; “kanayan”, “dindirmek” sözcükleri fiilimsi olduğu için çekimli eylem değildir. U YA R I  /  y o r u m Fiillere çok benzeyen ve fiilden türeyen fiilimsiler, çekimli eylem değildir. 2. ANLAMINA GÖRE FİİLLER }} Fiiller anlamına göre “kılış”, “durum” ve “oluş” fiilleri olmak üzere üçe ayrılır: 161 TÜRKÇE EL KİTABI

P:163

Sözcük Türleri Kılış (İş) Fiilleri Durum Filleri Oluş Fiilleri Nesne alabilen eylemlerdir. Nesne alamayan eylemler- Nesne alamayan eylemler- dir. dir. Neyi, kimi sorularından biri- Neyi, kimi sorularından bi- Neyi, kimi sorularından bi- ne cevap verir. rine cevap vermez. rine cevap vermez. Fiilin başına “onu” sözcüğü- Fiilin başına “onu” sözcü- Fiilin başına “onu” sözcü- nü getirdiğimizde anlamlı ğünü getirdiğimizde anlam- ğünü getirdiğimizde anlam- olur. sız olur. sız olur. Öznenin iradesiyle yapıla- Bir durumdan başka bir du- Öznenin iradesiyle yapılabi- bilen fiillerdir. Kişinin o an- ruma geçişi, değişimi bildi- len fiillerdir. Özne, nesne ki durumunu bildirir. Kendi- ren fiillerdir. Öznenin irade- üzerinde bir iş gerçekleştirir. liğinden gerçekleşmez. si dışında gerçekleşir. Söylemek Uyumak Büyümek Bilmek Dinlenmek Uzamak Anlatmak Oturmak Yaşlanmak Sevmek Kalkmak Kızarmak Okumak Bakmak Çürümek 3. FİİLLERDE KİŞİ }} Eylemin kim tarafından yapıldığı, genellikle fiillerin sonuna getirilen eklerle sağlanır. Ancak III. tekil kişi eki yoktur, kişi anlamı fiilden anlaşılır. Birinci Kişi Ben (tekil) Biliyorum, gideyim, anlıyo- Konuşan, sözü söyleyen ki- Biz (çoğul) rum, söyledik… şi veya kişilerdir. İkinci Kişi Sen (tekil) Biliyorsun, gidesin, anlıyor- Söz söylenen, dinleyen kişi Siz (çoğul) sunuz, söylediniz… veya kişilerdir. Üçüncü Kişi O (tekil) Biliyor, gide, anlıyorlar, söy- Sözü edilen, hakkında konu- Onlar (çoğul) lediler… şulan kişi veya kişilerdir. TÜRKÇE EL KİTABI 162

P:164

Sözcük Türleri }} Kişi ekleri, eklendiği kiplere göre farklı şekillerde olabilir: I. Tip Kişi Ekleri Şimdiki zaman, duyulan geç- Anlıyorum, anlıyorsun, an- m, -sın, -…, -ız (-lım), -sınız, miş zaman, geniş zaman, ge- lıyor, anlıyoruz, anlıyorsu- lar lecek zaman, gereklilik kipi, nuz, anlıyorlar istek kipi Geldim, geldin, geldi, gel- II. Tip Kişi Ekleri Görülen geçmiş zaman, şart dik, geldiniz, geldiler m, -n, -…, -k, -niz, -lar kipi U YA R I  /  y o r u m ~~ Emir kipi dışındaki kiplerde üçüncü tekil kişi eki yoktur. LL Okudu (eylem + kip eki / kişi eki yok) ® görülen geçmiş zaman LL Okusun (eylem + 3. tekil kişi eki var) ® emir kipi 4. FİİLLERDE KİP }} Eylem kök ya da gövdeleri, kılışları, oluşları, durumları belirtmek için türlü eklerle değişik biçimlere girerler. Bunlara “kip” denir. }} Türkçede dokuz fiil kipi vardır. Kipler iki bölüme ayrılır: Bildirme (Haber) Kipleri Dilek Kipleri }} Belirli (Görülen, -di’li) geçmiş zaman }} Gereklilik Kipi (-meli,-malı) }} Belirsiz (Öğrenilen, -miş’li) geçmiş zaman }} İstek Kipi (-e,-a) }} Şimdiki zaman (-yor) }} Dilek-Koşul Kipi (-se,sa) }} Gelecek zaman (-ecek) }} Emir Kipi (-) }} Geniş zaman (-er,-ar) a. Haber (Bildirme / Zaman) Kipleri }} Zaman anlamı taşıyan kiplere “haber kipi” denir. }} Haber kipleri, fiilin zamanını anlatıcıya göre bildirir. 163 TÜRKÇE EL KİTABI

P:165

Sözcük Türleri Kip Özellik Örnek Şimdiki Zaman }} Eylemin söylendiği anda yapılmakta ol- (-yor, -makta, -mekte, Geliyorum -mada, -mede) duğunu bildirir. Geliyorsun }} Eylemin yapılışı ile anlatışın aynı anda ya- Geliyor Geniş Zaman Geliyoruz (-ar, -er, -ır, -ir, pıldığını belirtir. Geliyorsunuz -ür, -ur,-r) }} “-makta, -mekte” eki de şimdiki zaman Geliyorlar Gelecek Zaman anlamı katar. (Kızıl havaları seyret ki ak- Okurum (-ecek, -acak) şam olmakta. [oluyor]) Okursun }} Eylem, geçmişte, şimdi ve gelecekte Okur Görülen (Bilinen / Belir- yapılabilecek niteliktedir. Okuruz li) Geçmiş Zaman }} Fiilin her zaman, genellikle ya da bazen Okursunuz (-di, -dı, -du, - yapıldığını bildirir. Okurlar dü, -tı ,-ti, -tu, - }} Söz, eylemden önce ya da sonra yapıl- Gideceğim tü) mış olabilir. Gideceksin Gidecek }} Söz önce, eylem sonradır. Gideceğiz }} Henüz gerçekleşmemiş bir eylemi an- Gideceksiniz Gidecekler latır. Anladım Anladın }} Eylem önce, anlatış sonradır; yani söz Anladı eylemden sonra söylenir. Anladık Anladınız }} “Bilinen”, “belirli” ve “kesin görülen” Anladılar geçmiş zaman da denir. }} Söz söyleyenin olaya tanık olduğunu ve olayı bildiğini anlatır. Duyulan (Belirsiz / Öğ- }} Eylem önce, anlatış sonradır; yani söz Yorulmuşum renilen) Geçmiş Zaman eylemden sonra söylenir. Yorulmuşsun Yorulmuş (-miş, -mış, -muş, -müş) }} “Başkasından duyulma” anlam vardır: Yorulmuşuz Dün buraya gelmişsin.“Bir durumu tes- Yorulmuşsunuz pit etme” anlamı katar: Gözlerin şişmiş. Yorulmuşlar Yüzün solmuş. }} “Sonradan farkına varma” anlamı da katar: Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum. TÜRKÇE EL KİTABI 164

P:166

Sözcük Türleri b. Dilek (Tasarlama) Kipleri }} Eylemin yapılmasını gerekli gören, isteyen, koşula bağlayan, dileyen, buyuran kiplere “di- lek kipleri” denir. }} Dilek kiplerinde, tasarı ve niyet anlamı vardır, zaman anlamı yoktur. }} Cümlede zaman ve kesinlik bildiren sözcüklerin olup olmaması eylemi etkilemez. Kip Özellik Örnek Gereklilik Kipi (-meli, -malı) }} Söz konusu eylemin yapılması gerekti- Sevmeliyim ğini bildirir. Sevmelisin Sevmeli }} Söze gereklilik anlamı “gerek, lazım” Sevmeliyiz gibi sözcüklerle de katılır. Sevmelisiniz Sevmeliler }} Gereklilik kipi bazen “olasılık” anlamı katar: Aradığın kitap dolapta olmalı. İstek Kipi }} Eylemin yapılmasının istendiğini ve gö- Gideyim (-e, -a) nüllülük biçiminde tasarlandığını belir- Gidesin tir. Gide Gidelim }} “Dilek, temenni” anlamı katar. İstek Gidesiniz “lütfenli emir”dir. Gideler Zülfün görenlerin bahtı siyah olurmuş Tek zülfünü göreydim bahtım siyah olaydı. Şart (Koşul) Kipi }} Eylemin yapılmasının şart olduğunu be- Gelsem (-se, -sa) lirtir. Gelsen Gelse Emir Kipi }} Bazen “istek” anlamı katar. Gelsek (Eki yoktur) Gelseniz }} Eylemin yapılmasının gerektiğini “buy- Gelseler ruk” biçiminde anlatır. - Gel }} Birinci tekil ve çoğul kişilerin çekimi yok- Gelsin tur. - Gelin Gelsinler 165 TÜRKÇE EL KİTABI

P:167

Sözcük Türleri 5. FİİLLERDE OLUMSUZLUK }} Bütün fiil kiplerinde olumsuzluk “-ma / -me” ekiyle yapılır. }} Geniş zamanın olumsuz biçimi diğer kiplere göre farklıdır: Geniş zamanın olumsuz şeklinin 1. tekil ve çoğul kişilerinde kip eki düşer: gelirim > gelmem, geliriz > gelmeyiz. }} Geniş zamanın olumsuz şeklinin 2 ve 3. tekil ve çoğul kişilerinde kip eki değişime uğ- rar veya düşer: gelirsin > gelmezsin, gelir > gelmez. 6. FİİLLERDE KİP KAYMASI }} “Anlam kayması” veya “zaman kayması” olarak da adlandırılır. }} Eklerin de tıpkı sözcüklerde olduğu gibi temel anlamları vardır ve ekler de cümle içinde ye- ni anlam kazanabilir. }} Anlam kayması, bir kipin kendi anlamı dışında başka bir kipin anlamını verecek biçimde kullanılmasıdır. }} Kip kayması, anlatım bozukluğu sebebi değildir. -yor eki: Şimdiki zaman ekidir. Temel işlevi, işin veya sözün söylendiği anda ya- pıldığını bildirmektir. “-yor” ekiyle ilgili anlam kaymaları şunlardır: }} Şimdiki zaman eki “-yor”, gelecek zaman kipi yerine kullanılabilir: Önümüzdeki hafta senin yanına geliyorum. Bu cümlede “önümüzdeki hafta” sözü eylemin o anda değil sonra yapılacağını yani ge- lecek zamanı belirtiyor. Yani bu cümlede “geliyorum” sözcüğü “geleceğim” anlamında kullanılmıştır. }} Şimdiki zaman eki “-yor”, geniş zaman kipi yerine kullanılabilir: Akşamları mutlaka iki saat kitap okuyor. Bu cümlede “akşamları” sözcüğü eylemin o anda değil her zaman ya da genellikle ya- pıldığı yani geniş zamanı belirtiyor. Yani bu cümlede “okuyor” sözcüğü “okur” anlamın- da kullanılmıştır. TÜRKÇE EL KİTABI 166

P:168

Sözcük Türleri Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen. Bu cümlede “hep” sözcüğü eylemin o anda değil her zaman ya da genellikle yapıldığı yani geniş zamanı belirtiyor. Yani bu cümlede “arıyor” sözcüğü “arar” anlamında kul- lanılmıştır. }} Şimdiki zaman eki “-yor”, öğrenilen geçmiş zaman kipi yerine kullanılabilir: Yıllar önce savaş sebebiyle İstanbul’a bir gemiyle geliyor. Bu cümlede “geliyor” sözcüğü “gelmiş” anlamında kullanılmıştır. }} Şimdiki zaman eki “-yor”, emir kipi yerine kullanılabilir: Derhal kitabını alıp bu odadan çıkıyorsun. Bu cümlede “çıkıyorsun” sözcüğü “çık” anlamında kullanılmıştır. -dı, -di eki: Görülen (bilinen) geçmiş zaman ekidir. Temel özelliği anlatıcının şahit olduğu eylemleri anlatmasıdır. }} Görülen geçmiş zaman eki “-dı”, öğrenilen geçmiş zaman kipi yerine kullanılabilir: Fatih Sultan Mehmet, 1453’te İstanbul’u fethetti. Bu cümlede söyleyen kişi Fatih, İstanbul’u fethederken onun yanında değildi ama ora- daymış gibi, tanık olmuş gibi bir cümle kurmuş, aslında buradaki amacı kuşkuya yer vermemektir. “Fethetti” sözcüğüyle “fethetmiş” sözcüğü kastedilmiştir. }} Görülen geçmiş zaman eki “-dı”, şimdiki zaman kipi yerine kullanılabilir: Hadi dostum, geç oldu artık, ben gittim. Bu cümleyi günlük yaşamda kullanmışsınızdır, bu cümleyi söyleyene nereye gittin di- ye sormazsınız, hadi güle güle dersiniz. Aslında giden kişi “gittim” sözcüğüyle “gidiyo- rum” demek ister. }} Görülen geçmiş zaman eki “-dı”, dilek-koşul kipi yerine kullanılabilir: Yarın oraya geldik, bizi nerede gezdirirsin? Bu cümlede “geldik” sözcüğü “gelsek” anlamında kullanılmıştır. 167 TÜRKÇE EL KİTABI

P:169

Sözcük Türleri -r, -ar, -er, -ır, -ir eki: Geniş zaman ekidir. Eylemin her zaman ya da genellikle yapıldığı anlamını taşır. }} Geniş zaman eki “-er”, duyulan geçmiş zaman kipi yerine kullanılabilir: Çocuk dışarı çıkar ve okula gidip sınava girer. Bu cümlede yüklemdeki geniş zaman eylemin her zaman değil, geçmişte yapıldığını göstermektedir. “Çıkar” ve “girer” sözcükleri “çıkmış” ve “girmiş” anlamında kullanıl- mış. }} Geniş zaman eki “-er”, emir kipi yerine kullanılabilir: Yatma işini kendiniz ayarlarsınız. Bu cümlede “ayarlarsınız” sözcüğüyle “ayarlayın” sözcüğü kastedilmiştir. }} Geniş zaman eki “-er”, gelecek zaman kipi yerine kullanılabilir: Yarın Taksim Meydanı’na gideriz. Bu cümlede “yarın” sözcüğü eylemin gelecekte yapılacağını göstermektedir. “Gideriz” sözcüğü “gideceğiz” anlamında kullanılmıştır. -acak, -ecek eki: Gelecek zaman ekidir. Eylemin gelecekte yapılacağı anlamı taşır. }} Gelecek zaman eki “-ecek”, emir kipi yerine kullanılabilir: Yarın buraya gelecek, ders çalışacaksın. Bu cümlede sözü söyleyen kişi karşısındakiyle ilgili bir kehanette bulunmamakta, ona emir vermektedir. “Gelecek” ve “çalışacaksın” sözcükleri “gel” ve “çalış” anlamında kullanılmıştır. }} Gelecek zaman eki “-ecek”, gereklilik kipi yerine kullanılabilir: Aradığın kitap, dolabın en alt rafında olacak. Bu cümlede kitabın gelecekte rafa gideceği değil, bir tahmin dile getirilmiştir. “Olacak” sözcüğü “olmalı” anlamında kullanılmıştır. TÜRKÇE EL KİTABI 168

P:170

Sözcük Türleri Tarihler yazmaz halkın ezildiğini Bedreddin’i Nazım’dan okuyacaksın. İkinci dizede gelecek zaman anlamı yoktur. “Okuyacaksın” sözcüğü ile “okumalısın” söz- cüğü kastedilmiştir. -mış, -miş eki: Öğrenilen (duyulan) geçmiş zaman ekidir. Başkasından duyulma anlamı katar. }} Duyulan geçmiş zaman eki “-miş”, görülen geçmiş zaman kipi yerine kullanılabilir: Uşak’ta altı yıl öğretmenlik yapmışım. Bu cümlede duygu değeri artırılmak istendiği için “yaptım” yerine “yapmışım” sözcüğü kul- lanılmıştır. Emir kipi: Buyruk anlamı taşır. }} Emir kipi, istek kipi yerine kullanılabilir: Allah, senin iyiliğini versin. Bu cümlenin yüklemindeki emir kipi “buyruk, emir” anlamında değil, “istek” anlamında kul- lanılmıştır. Unutmayalım dua ve beddualardaki emir kipleri istek kipi anlamında kullanılır çünkü Allah’a emir söz konusu olamaz. MERAKLISINA KARAMANIN KOYUNU SONRA ÇIKAR OYUNU “Bu iş şimdi tehlikesiz, önemsiz gibi geliyor, ama daha sonra kim bilir neler çı- kar” anlamında bir deyimdir. Osmanlı padişahı Fatih’in damadı olan ve Osmanlıya sık sık başkaldıran İkinci Karamanoğlu Mehmet Bey, Fatih’e mağlup olduktan sonra bir daha isyan etmeyeceğine dair elini göğsüne koyarak “Bu can, bu tende (bedende) ol- duğu müddetçe sana isyan etmeyeceğim.” diyerek söz verir. Çadırdan çıktıktan son- ra göğsünde sakladığı bir güvercini salıverir ve “Bu can bu tenden çıkmıştır. Verilen sö- zün hükmü kalkmıştır.” der ve yeniden isyan eder. “Karamanın koyunu (göğsü) sonra çıkar oyunu” deyimindeki koyunun anlamı bu söz oyununda gizlidir. 169 TÜRKÇE EL KİTABI

P:171

Sözcük Türleri EK EYLEM (EK FİİL) }} Ad soylu bütün sözcüklerin sonuna gelerek onların yüklem olmalarını sağlayan ya da ba- sit zamanlı filleri birleşik zamanlı fiil yapan eklere “ek fiil” denir. }} Ek eylem, “imek” fiilinden ortaya çıkmıştır. Ek eylemin dört biçimi vardır: I. tekil Ek Fiilin Ek Fiilin Ek Fiilin Ek Fiilin Geniş Zamanı Hikâyesi Rivayeti Şartı (-ım, -sın, -dır, -ız, -sı- II. tekil (-imiş) (ise) III. tekil (-idi) -imiş-im nız, -dırlar) I. çoğul -idi-m -ise-m II. çoğul -imiş-sin -ım, -im III. çoğul -idi-n -imiş -ise-n -idi -imiş-iz -ise -sın, -sin -idi-k -imiş-siniz -ise-k -dır, -dir, -tır -idi-niz -imiş-ler -ise-niz -ız, -iz -idi-ler -ise-ler -sınız, -siniz -dırlar, -dirler Ek Fiili Bulma }} “-idi”, “-imiş”, “-ise” ekleri hem isme hem de fiile eklenir. Bu ek fiiler, sözcüklere eklendi- ğinde “-dı (-di, -tı, -ti, -tu, -tü), -mış (-miş, -muş, -müş), -se (-sa)” biçimlerine girer, bu yüzden bu ek fiiller ile kip ekleri olan “-dı” (görülen geçmiş zaman), “-mış” (duyulan geç- miş zaman, “-sa” (şart kipi) ile karışabilir. Bu ekleri birbirinden şöyle ayırabiliriz: -dı, -mış, -se eklerini sözcükten ayırarak “idi, imiş, ise” biçimi ne getiririz, bu ekler cümle içinde bu şekliyle anlamlı ve mantıklı olursa ek eylem, olmazsa kip eki olur. hh Hava bugün erkenden karardı. }} Bu cümlede “-dı” ekini “-idi” biçimine getirelim: “Hava bugün erkenden karar idi.” Gö- rüldüğü gibi cümle mantıksız oldu, bu yüzden “-dı” ek fiil değil kip ekidir. hh Her gün oraya giderdi. }} Bu cümlede “-dı” ekini “-idi” biçimine getirelim: “Her gün oraya gider idi.” Görüldüğü gi- bi cümle mantıklı oldu, bu yüzden “-dı” ek eylemdir. TÜRKÇE EL KİTABI 170

P:172

Sözcük Türleri }} “-ım, -sın, -ız, -sınız” ekleri isim soylu sözcükleri yüklem yaparsa ek eylem, fiillere gelir- se kişi eki olur. hh Gidiyorum bütün aşklar yüreğimde. Bu cümlede “-um” eki “git-” fiiline geldiği için kişi ekidir. hh Ben bir köy öğretmeniyim, bahçıvanım. Bu cümlede “-im” eki isim olan “öğretmen” ve “bahçıvan” sözcüklerini yüklem yaptığı için ek fiildir. }} “-dır” (-dir, -tır, -tir, -tur, -tür) eki yüklem görevli isim ve fiillerde ek fiil olur. Bu ek “bildirme eki” olarak adlandırılır. Ek Fiilin Görevleri }} Ek fiilin “isimlere ve isim soylu sözcüklere gelerek onları yüklem yapma” ve “basit zamanlı fillere gelerek onları birleşik zaman yapma” olmak üzere cümlede iki farklı görevi vardır. a. İsimleri veya İsim Soylu Sözcükleri Yüklem Yapma }} Ek fiil; isimleri, sıfat tamlamalarını, isim tamlamalarını, edatları, zamirleri ve adlaşmış sıfat- ları yüklem yapar. hh Tatil bölgesi olmasına rağmen sokaklar çok tenhaydı. (Adlaşmış sıfat) hh Benim sadık yârim kara topraktır. (Sıfat tamlaması) hh Seninle denize bakan evler gibiydim. (Edat) hh Yolcuyum bir kuru yaprak misali. (İsim) hh Onu yıkan ayrılık acısıydı. (İsim tamlaması) hh Bendim ey sevgili sandalla denizden geçen. (Zamir) hh Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. (Sıfat tamlaması) hh Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır. (İsim) 171 TÜRKÇE EL KİTABI

P:173

Sözcük Türleri U YA R I  /  y o r u m LL İsimlere gelen III. tekil şahıs ek fiili olan “-dır” bazı durumlarda düşebilir. ~~ Biliyorsun ben hangi şehirdeysem / Yalnızlığın başkenti orası.  Bu dizelerdeki “orasıdır” sözcüğünde bulunan “-dır” eki düşmüştür. ~~ Burada her mevsim bir zafer müjdecisi. Bu dizedeki “müjdecisidir” sözcüğünde bulunan “-dir” eki düşmüştür. b. Basit Zamanlı Eylemleri Birleşik Zamanlı Yapma }} Basit zamanlı fiilleri birleşik zamanlı yapma görevi sadece “idi”, “imiş” ve “ise” ek eylem- leri için geçerlidir. “-dır / -dir” eki de fiillere gelir fakat birleşik zamanlı fiil yapmaz. Basit Zamanlı Fiil: Sadece kip eki alan fiillerdir: Okumuş, sevdim, anla- dık, biliyoruz, gelecek… • Birleşik Çekimli (Zamanlı) Fiil: Kip ekiyle birlikte ek fiil (idi, imiş, ise) alan fiillerdir. Bazı kitaplarda “iki kip eki almış fiil” olarak tanımlansa da bu yan- lış bir ifadedir. Çünkü bir sözcük sadece bir kip eki alır, kip eki gibi görü- nen diğer ek, ek fiildir: Anlamıştı, okuyordu, sevdiysem, anlasaydık… Şart Birleşik Çekimi (ise) }} Basit çekimli eylemlere “-ise” getirilerek yapılır: fiil + kip eki + ise. Yüreğin bende kalırsa yaşayamam. Bu dizede “kal-” eylemi, “geniş zaman eki” aldıktan sonra ek eylem “-ise” şart ekini almış, “geniş zamanın şartı” olmuştur. Fiil Ek Fiil Açılımı Açıklama Gidiyorsa Gidiyor ise Şimdiki zamanın şartı Okuyacaksa Okuyacak ise Gelecek zamanın şartı Sevmişse Sevmiş ise Duyulan geçmiş zamanın şartı Görmeliyse Görmeli ise Gereklilik kipinin şartı Beklerse Bekler ise Geniş zamanın şartı TÜRKÇE EL KİTABI 172

P:174

Sözcük Türleri Hikâye Birleşik Çekimi (idi) }} Basit çekimli fiillere “-idi” getirilerek yapılır: fiil + kip eki + idi. Sensiz yaşanmaz sanırdım bir tanem. Bu dizede “san-” fiili, “geniş zaman eki” aldıktan sonra ek fiil “-idi” hikâye ekini almış, “ge- niş zamanın hikâyesi” olmuştur. Fiil Ek Fiil Açılımı Açıklama Gidiyordu Gidiyor idi Şimdiki zamanın hikâyesi Okuyacaktı Okuyacak idi Gelecek zamanın hikâyesi Geldiydi Geldi idi Görülen geçmiş zamanın hikâyesi Sevmişti Sevmiş idi Duyulan geçmiş zamanın hikâyesi Okuyaydı Okuya idi İstek kipinin hikâyesi Anlasaydı Anlasa idi Şart kipinin hikâyesi Görmeliydi Görmeli idi Gereklilik kipinin hikâyesi Beklerdi Bekler idi Geniş zamanın hikâyesi Rivayet Birleşik Çekimi (imiş) }} Basit çekimli fiillere “-imiş” getirilerek yapılır: fiil + kip eki + imiş. Nereden bilirdim sevenler ağlarmış. Bu cümlede “ağla-” eylemi, “geniş zaman eki” aldıktan sonra ek eylem “-imiş” rivayet eki- ni almış, “geniş zamanın rivayeti” olmuştur. Fiil Ek Fiil Açılımı Açıklama Gidiyormuş Gidiyor imiş Şimdiki zamanın rivayeti Okuyacakmış Okuyacak imiş Gelecek zamanın rivayeti Sevmişmiş Sevmiş imiş Duyulan geçmiş zamanın rivayeti Okuyaymış Okuya imiş İstek kipinin rivayeti Anlasaymış Anlasa imiş Şart kipinin rivayeti Görmeliymiş Görmeli imiş Gereklilik kipinin rivayeti Beklermiş Bekler imiş Geniş zamanın rivayeti 173 TÜRKÇE EL KİTABI

P:175

Sözcük Türleri U YA R I  /  y o r u m LL “-dır / -dir” bildirme eki basit zamanlı fiillerin sonuna gelir ancak birleşik zamanlı fiil yapmaz. Bu ek, cümleye “kesinlik” veya “olasılık” anlamı katar. Güzelim köyümüze bahar gelmiştir şimdi. (Olasılık) Ninem, şimdi pencerenin önünde kahvesini içiyordur. (Olasılık) Kalemleri bırakın, sınav bitmiştir. (Kesinlik) Toplantı bitmiştir, artık gidebilirsiniz. (Kesinlik) LL İsimlere gelen ek fiilin olumsuzu “değil” sözcüğüyle yapılır. Hangi resmime baksam ben değilim. Halay çekilen toprak bu toprak değil. LL “Değil” sözcüğü iki durum, iki kavram arasında seçme bildiriyorsa ek fiilin olumsu- zu olmaz, bağlaç veya edat görevi üstlenir. Hafta sonu sinemaya değil tiyatroya gidelim. (Ek fiilin olumsuzu değil.) Aşağıda verilen şiirdeki altı çizili sözcükler ek fiil almıştır. MUSTAFA KEMAL’İN KAĞNISI Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra, Yediyordu Elif kağnısını, Gecenin ulu ağırlığına karşı, Kara geceden geceden. Hafifletir, inceden inceden. Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu, İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar, Elma elmaydı yanakları üzüm üzümdü gözleri, İnliyordu dağın ardı, yasla, Kınalı ellerinden rüzgâr geçerdi, daim; Her bir heceden heceden. Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına. Mustafa Kemal’in kağnısı derdi, kağnısına Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti, Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı. Niceden, niceden. Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik, Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu, Nam salmıştı asker içinde. Nazar mı değdi göklerden, ne? Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü, Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez, Doğrulmuştu yola önceden önceden. Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacır gucur Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif, ... Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar, Fazıl Hüsnü DAĞLARCA Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı, TÜRKÇE EL KİTABI 174

P:176

Sözcük Türleri FİİLİMSİLER (EYLEMSİLER) }} Fiilden türeyen ancak fiil gibi çekimlenmeyen; cümlede isim, sıfat ve zarf görevlerinde kul- lanılan sözcüklerdir. }} “Fiilimsi” sözcüğündeki “-imsi” eki, geldiği sözcüklere “yaklaşıklık, benzer” anlamlarını katar. Bu durumda fiilimsi, “fiile benzeyen”, “fiile yakın olan” anlamını taşımaktadır. }} Bir sözcüğün fiilimsi olabilmesi için “fiilden türemesi”, “fiilimsi eklerini alması”, “fiil an- lamı taşıması” ve cümlede “isim, sıfat veya zarf görevli kullanılması” gerekmektedir. Fiilimsilerin Özellikleri }} İsim, sıfat, zarf göreviyle kullanılırlar. }} Olumsuzluk ekini (-ma, -me) alabilirler. }} Durum, iyelik ve çokluk gibi ekleri alabilirler. }} Fiillere gelen çatı eklerini alarak değişik çatılara girebilirler. }} Cümlede özne, nesne, tümleç ve yüklem olabilirler. }} Birleşik cümlede yan cümlecik kurarlar ve kurdukları yan cümlenin yüklemi olurlar. 1. İSİM-FİİL (AD-EYLEM) }} Fiil kök ya da gövdelerine “-ma (-me), -mak (-mek), -ış (-iş, -uş, -üş, ş)” ekleri getirile- rek oluşturulan fiilimsilerdir. (MA-Y-IŞ-MAK) }} “Eylem adı” olarak da adlandırılan isim-fiiller, cümlede “isim” göreviyle kullanılır. İsim-fiil Örnek Cümle Görevi Eki }} İsim hh Adam, yaşama sevinci içinde }} İsim -ma Masaya anahtarını koydu }} İsim -ış hh Ebedî âşığın dönüşünü bekler Yalan yeminlerin tanığı çiçekler -mak hh Yaşamak istiyorum yeni baştan. hh Bağırmak geliyordu içinden. 175 TÜRKÇE EL KİTABI

P:177

Sözcük Türleri Aşağıdaki parçadaki altı çizili sözcükler isim-fiil örneğidir: “Gerçekten, okuma-yazmadan tutunuz da okunaklı bir el yazısıyla yazabilmek, doğru yazım alışkanlığı kazanmak, dil bilgisi kurallarını uygulamaya alışmak, kül- tür diliyle konuşabilmek, bir metni anlamına göre sesli ya da sessiz okuyabilmek, edebiyat eserlerini anlar ve duyar bir düzey kazanmak önemli becerilerdir.” (Beşir Göğüş, Türkçe Öğretimi ve Sorunları) }} “-ma (-me), -mak (-mek), -ış (-iş, -uş, -üş, ş)” eklerini alan her sözcük isim-fiil olmaz, bu ekleri alan sözcükler fiil anlamını yitirip kalıplaşmış sözcükler oluşturabilir: betimleme (tas- vir), donanma (deniz kuvvetleri), dondurma (yiyecek), çizme (giyecek), ayaklanma (isyan), bağlama (çalgı), basma (kumaş türü), bütünleme (sınav türü), bölme (matematik terimi), çarpma (matematik terimi), asma (bağ bitkisi), kazma (alet), dolma (yemek), sarma (yemek), kavurma (yemek), gözleme (yemek), deneme (metin türü), toplama (matematik terimi), çı- karma (matematik terimi), danışma; ekmek, kaymak, yemek, çakmak (ateş elde etmeye ya- rayan araç); buluş (icat), yağış (coğrafi terim), görüş (düşünce), giriş (antre), çıkış (çıkmak için kullanılan yer), kurtuluş (özgürlük), kuruluş (müessese)… }} “-ma (-me), -mak (-mek), -ış (-iş, -uş, -üş, ş)” eklerini alan sözcüğün isim-fiil olup olma- dığı cümledeki anlamından anlaşılabilir. hh Başındaki yazmayı sarıya mı boyadın? (kalıcı isim) hh Soruları yazmayı bana bırakmışlardı. (isim-fiil) }} “-ma (-me)” eki isim-fiil eki, olumsuzluk eki olan “-ma (-me)” ile karıştırılmamalıdır. hh Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski yeni. (isim-fiil) hh Sen ağlama gözbebeğim ben sana kıyamam. (olumsuzluk eki) }} Olumsuzluk eki “-ma, -me” her zaman fiilimsi ekinden önce gelir. hh Gitmemeyi düşünüyordu. (Olumsuzluk eki / isim-fiil) }} “-ma,-me” isim-fiil ekini alan sözcükler, bazen sıfat olarak kullanılabilir. hh Taşıma su ile değirmen dönmez. TÜRKÇE EL KİTABI 176

P:178

Sözcük Türleri }} İsim-fiiller; isimlere gelen hâl eki, tamlama eki, çoğul eki ve iyelik eklerini alabilirler, ek fiil alarak yüklem olabilirler. hh Okumayı senden öğrendim. (İsmin belirtme hâl eki) hh Okumaktan mana kişi hakkı bilmektir. (Ek eylem alarak yüklem olmuş) U YA R I  /  y o r u m “-mek” yerine “-me”; “-me” yerine “-mek” getirilir, anlam açısından bir bozulma olmuyorsa söz konusu sözcük fiilimsi, bozulma oluyorsa isimdir. “-me, -iş, -mek” eklerini alan sözcük olumsuz yapılabilirse isim-fiil, yapılamazsa isim olur. hh Çok yemek yemek sağlığa zararlıdır. (isim-fiil) (yeme) hh Çok yemek yemek sağlığa zararlıdır. (isim) (yeme) hh Beni anlamak için çok uğraşmalısın. (isim-fiil) (anlamamak) hh Dondurma yemeyi çok seviyordu. (isim) (Dondurmama) 2. SIFAT-FİİL (ORTAÇ) }} Fiil kök veya gövdelerine “-an (-en), -ası (-esi), -maz (-mez), -ar (-er, -ır, -ir, -ur, -ür, -r), -dık (-dik, -duk, -dük, -tık, -tik), -acak (-ecek), -mış (-miş, -muş, -müş)” ekleri getirile- rek oluşturulan fiilimsilere “sıfat-fiil” denir. Sıfat-fiiller; geniş, geçmiş ve gelecek zaman an- lamı taşırlar. (AN-ASI-MEZ-AR-DİK-ECEK-MİŞ) }} Sıfat-fiiller, cümlede ya sıfat ya da adlaşmış sıfat olarak kullanılır. Sıfat-fiil, önündeki ismi belirtmişse ya da nitelemişse “sıfat”; sıfat-fiilin önündeki isim düşmüşse ve sıfat-fiil bir is- mi belirtmezse veya nitelemezse “adlaşmış sıfat” olur. 177 TÜRKÇE EL KİTABI

P:179

Sözcük Türleri hh Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet, Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir. Bu dizelerdeki “haykırmayan” ve “olmuş” sıfat-fiilleri kendilerinden sonraki isimleri nitele- dikleri için sıfattır; “sevenleri” sıfat-fiili ise bir ismi nitelemediği için ve önündeki isim düş- tüğü için adlaşmış sıfattır. Sıfat-fiil Eki Örnek Cümle Görevi -an }} Adlaşmış sıfat hh Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler. }} Sıfat -ası Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler }} Sıfat -maz hh Yıkılası şu dağların ardına -ar Aşıp gider bir gözleri sürmeli. }} Sıfat -dık }} Adlaşmış sıfat -acak hh Hayaline çılgın çılgın bakarken }} Sıfat -mış Kapanası gözümü kan buruyor. }} Sıfat }} Adlaşmış sıfat hh Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç. }} Sıfat hh Bilinmezin anlaşılabileceğini zannediyordu }} Adlaşmış sıfat }} Sıfat hh Koşar adımlarla geliyordu çocuklar. }} Adlaşmış sıfat hh Çıkmadık candan umut kesilmez. hh Orada tanıdıklara rastlayacağını sanmıştı hh Görecek günler var daha aldırma gönül. hh Kırılabilecekleri bir kutuya koydu. hh Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın. hh Çürümüşleri bir poşete koyup çöpe attı. Aşağıdaki parçadaki altı çizili sözcükler sıfat-fiil örneğidir: “Her mecliste yol üstünde bırakılmış ihtiyarların, süt emen çocuğun ayak altında ezilmiş parçalarını kundaklayarak, ninni söyleye söyleye yola koyulan annelerin, sahibinin göğsüne başını dayayıp ölen cins atların hatırası diriliyor; kaybolan çar- şı, yıkılan şehir, bozulan ev, birdenbire suyu çekilmiş bir nehir gibi ortadan silinen bütün bir hayat dinmeyen yaralar gibi kanıyordu.” (Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir) TÜRKÇE EL KİTABI 178

P:180

Sözcük Türleri }} Sıfat-fiil ekini alan sözcükler, bazen sıfat-fiil özelliğini yitirip kalıplaşmış isim olabilir: hh Dolmuş (yolcu taşıyan araç), geçmiş (mazi), yemiş (incir), bilmiş (ukala, bilgiçlik taslayan); gelecek (ati, istikbal), açacak (kapak açmaya yarayan alet), içecek (içilecek şeyler), silecek (taşıtlarda cam silmeye yarayan alet), alacak, verecek, yakacak, yiyecek, giyecek, çekecek (ayakkabı giymek için kullanılan araç), tutacak (tencere tutmak için kullanılan bez); bakan (bakanlar kurulunda yer alan kişi), çağlayan, bölen, çarpan, eren (ermiş kişi, evliya); gelir, gi- der, keser, okur, yazar, çizer... hh Sait Faik Abasıyanık, iyi bir yazar sayılır. hh Geçmişini yok sayan bizden değildir, dedi. hh Açacak bulamayınca arkadaşından kalem istedi. }} “-mez, -ar, -dik, -ecek, -miş” ekleri aynı zamanda kip eki olarak kullanılabilir, bu ekler şa- yet çekimlenen bir sözcüğe (fiile) ya da yüklem olan bir sözcüğe gelmişse kip eki ancak fi- il anlamlı sıfat ya da adlaşmış sıfat yapmışsa sıfat-fiil eki sayılır. hh Tükenmez dertlere düşürdün beni. (Sıfat-fiil) hh Benim dertlerim asla tükenmez. (Yüklem-kip eki) hh Tükenmez bulamayınca kurşun kalemle yazdı. (Kalıplaşmış isim) }} “-dık” ve “-acak” ekleriyle oluşturulan sıfat-fiiller iyelik eki alabilir. hh Benim doğduğum köyler de güzeldi Sen de anlat doğduğun köyleri. (Cahit Külebi) hh Gideceğimiz son yer orasıdır. E Z B E R L İ  /  y o r u m ~~ İsim fiil: ma-y-ış-mak ~~ Sıfat fiil: an-ası -mez-ar -dik-ecek-miş ~~ Zarf-fiil: ken-y-alı a-siy-e av-meden-ince-ip-arak-la-dıkça 179 TÜRKÇE EL KİTABI

P:181

Sözcük Türleri 3. ZARF-FİİL (BAĞ-EYLEM / ULAÇ) }} Fiil kök veya gövdelerine “-ıp (-ip, -up, -üp), -arak (-erek), -madan (-meden), -maksızın (-meksizin), -ınca (-ince), -dıkça (-dikçe, -dukça, -dükçe, -tıkça, -tikçe, -tukça, -tük- çe), -dığında (-diğinde, -tığında, -tiğinde), -alı (-eli), -iken, -ar… -maz (-er… -mez), -a… -a (-e… -e), -casına (-cesine)” ekleri getirilerek oluşturulan fiilimsilere “zarf-fiil” de- nir. }} Zarf-fiiller, yalnızca fiille ilgili oldukları için genellikle isim-çekim eklerini almazlar. }} Zarf-fiiller, cümleye genellikle “durum” ya da “zaman” anlamları katar. “Nasıl” sorusuna cevap veren zarf-fiil, cümleye durum anlamı; “ne zaman” sorusuna cevap veren zarf-fiil, cümleye zaman anlamı katar. Zarf-fiil Eki Örnek Cümle Anlam }} Zaman -madan hh Bre ağalar bre beyler / Ölmeden bir dem sürelim. hh Kahve içmeden ders çalışamazdı. }} Durum -dıkça }} Zaman / koşul -ıp hh Ağladıkça dağlarımız yeşerecek. }} Durum -arak hh Gidip de gelmemek gelip de görmemek var. }} Durum -a… -a hh Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak. }} Durum -er… -mez hh Gidiyorum gurbeti gönlümle duya duya. }} Zaman -alı hh İbibikler öter ötmez ordayım. }} Zaman -dığında hh Buraya geldik geleli huzur bulmadık. }} Zaman hh Uyandığında evde kimse kalmamıştı. -ken hh Arkadaş, sen bu yolda türküler tuttururken }} Zaman -ınca Sana uğurlar olsun ayrılıyor yolumuz. }} Zaman hh Sen gülünce güller açar Gülpembe }} Durum -asiye hh İki güreşçi, kıyasıya mücadele etti. }} Durum hh Mavi gözlü devi ölesiye seviyordu. }} Durum -casına hh Çocuk, yolda uçarcasına yürüyordu. }} Durum -maksızın hh Bu yıl, hiç durmaksızın ders çalıştı. TÜRKÇE EL KİTABI 180

P:182

Sözcük Türleri Aşağıdaki şiirdeki altı çizili sözcükler zarf-fiil örneğidir: GEÇİLMEZ Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez; Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez. İçeride bir has oda, yeri samur döşeli; Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez. Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada, Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez. Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne, topyekûn? Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez. Kayalık boğazlarda yön arayan bir gemi; Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez. Ne okudun ne öğrendin ne bildinse berhava; Yer çökmeden, gök iki şak yarılmadan geçilmez. Geçitlerin, kilitlerin yalnız O’nda şifresi; İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez! (Necip Fazıl KISAKÜREK) }} Zarf-fiil eki alan her sözcük zarf-fiil olmaz. “oldukça” ve “gittikçe” sözcükleri fiil anlamını kaybederse “fiilimsi” olmaz. hh Havalar gittikçe soğuyor. Bu cümledeki “gittikçe” sözcüğü fiil anlamını kaybettiği için ve “gitgide” anlamına geldiği için zarf-fiil değildir. hh Oraya gittikçe huzur buluyordu. Bu cümledeki “gittikçe” sözcüğü fiil anlamı taşıdığı için zarf-fiildir. hh Oldukça başarılı bir öğrenciydi. Bu cümledeki “oldukça” sözcüğü fiil anlamını kaybettiği için ve “epey”, “çok” anlamlarına geldiği için zarf-fiil değildir. hh Sen yanımda oldukça başarılı olurum. Bu cümledeki “oldukça” sözcüğü fiil anlamı taşıdığı için zarf-fiildir. 181 TÜRKÇE EL KİTABI

P:183

Sözcük Türleri }} “-ken” eki isim soylu sözcüklere geldiği zaman zarf-fiil yapmaz, sadece eklendiği sözcü- ğü zarf yapar. hh Giderken ardına bakma öyle git. (zarf-fiil) Bu cümlede “-ken” eki “git-” fiiline eklendiği için “giderken” sözcüğü zarf-fiildir. hh Evdeyken kahvaltıyı ben hazırlardım. (zarf) Bu cümlede “-ken” eki “ev” ismine eklendiği için “evdeyken” sözcüğü zarf-fiil değildir, sa- dece zarftır. }} “-madan” zarf-fiil eki ile “-ma” isim-fiil eki ve “-dan” hâl ekinin bir araya gelmesiyle olu- şan “-madan” ekini karıştırmamak gerekir. hh Ağlamadan ayrılık olmaz. Bu cümlede “-madan” ekini alan “ağlamadan” sözcüğü zarf-fiildir çünkü “nasıl” sorusuna cevap veriyor. hh Bu konuşmadan hiçbir şey anlamadık. Bu cümlede “-madan” ekini alan “konuşmadan” sözcüğü zarf-fiil değildir çünkü “nasıl” sorusuna değil, “neden” (neyden) sorusuna cevap veriyor. }} “-dığında” zarf-fiil eki ve “-dığı” sıfat-fiil ekinin “-da” hâl ekiyle birlikte kullanılan şekli olan “-dığında” eki ile karıştırılmamalıdır. hh Senin baktığında ilginç bir olay anlatılıyor. (baktığın eşya > sıfat-fiil) Bu cümlede “--dığında” ekini alan “baktığında” sözcüğü zarf-fiil değildir çünkü “ne zaman” sorusuna değil, “nede” (neyde) sorusuna cevap veriyor. hh Sen baktığında çok heyecanlandı. (zaman > zarf-fiil) Bu cümlede “-dığında” ekini alan “baktığında” sözcüğü zarf-fiildir çünkü “ne zaman” so- rusuna cevap veriyor. U YA R I  /  y o r u m LL “-a, -e” eki fiile eklenip tekrarlı biçimde kullanıldığı gibi tek sözcükte de kullanılabi- lir. ~~ Dost dost diye nicesine sarıldım. ~~ Bu işi nöbetleşe yapsanız iyi olur. TÜRKÇE EL KİTABI 182

P:184

Sözcük Türleri Var Yok U YG U L U  /  y o r u m - I Aşağıdaki cümlelerde kip kayması olup olmadığını belirtiniz. 1 Yarın akşam eve dönüyor. 2 Soruları hep yanlış çözüyorsun. 3 Hemen odana gidip ders çalışıyorsun. 4 Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. 5 Yarın akşam memleketten dönecek. 6 Yarın mutlaka oraya gelirim. 7 Eğitime on iki yılımı vermişim. 8 Çabucak dışarı çıkacak, ekmek alacaksın. 9 Çocuk, şimdi odasında ders çalışıyor. 10 Gönlüm hep seni arıyor. 11 Allah iyiliğinizi versin. 12 Gelecek yıl üniversiteden mezun oluyor. 13 Sakın bir daha böyle bir şey yapma. 14 Sen hiçbir sözünü tutmuyorsun. 15 Tatilini genellikle Fethiye’de geçiriyor. 16 1992’de Afyon’da doğdum. 17 Aradığın kitaplar dolapta olacak. 18 Akşamları konuyor bahçeye incir kuşları. 19 Her akşam buraya gelir, onunla sohbet ederiz. 20 Kadın çarşıya gider, orada kaybolur. 183 TÜRKÇE EL KİTABI

P:185

Sözcük Türleri U Y G U L U   /   y o r u m - II Aşağıdaki cümlelerde haber kipi mi dilek kipi mi olduğunu belirtiniz. Haber Dilek 1 Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde. 2 Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor. 3 Söyle sevda içinde türkümüzü! 4 Dalgalara tutunsam da uzaklara gitsem. 5 Bir söz gelir, konar dudaklarımın ucuna. 6 Her gün yeni sözler söyleyelim aşk dilinde. 7 Ağaçlar çiçek dökmüş, kuşlar göç etmiş. 8 Ben de gitmeliyim henüz vakit varken. 9 Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı. 10 Ağaçlar bir kuş gibi gülerdi. U Y G U L U   /   y o r u m - III Var Yok Aşağıdaki cümlelerde kip eki olup olmadığını belirtiniz. 1 Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış. 2 Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle. 3 Ölüm asude bahar ülkesidir rinde. 4 Gözünün yaşına bakmadan gider. 5 Gökyüzünün başka rengi de varmış. 6 Su insanı boğar, ateş yakarmış. 7 Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir. 8 Yaşamak delice sevmektir sevgiliyi. 9 Hakkıdır Hakk’a tapan milletimindir istiklâl. 10 Geceleyin bir ses böler uykumu. TÜRKÇE EL KİTABI 184

P:186

Sözcük Türleri U Y G U L U   /   y o r u m - IV Var Yok Aşağıdaki cümlelerde ek fiil olup olmadığını belirtiniz. 1 Yapraklar erkenden sararmış. 2 Her sözüme gülerdi. 3 Konuyu çok iyi çalışmıştı. 4 Cebinden bir tomar para çıkarmış. 5 Aynı sözü durmadan söylerdi. 6 Akşamleyin yemeğe gidecekti. 7 Bütün sıkıntılarımızı giderdi. 8 Anlamazdı hiçbir sözümü. 9 Sonunda dünyası karardı. 10 Nerede görürse görsün bana kızardı. U YG U L U  /  y o r u m - V Aşağıdaki dizelerde “birleşik zamanlı (çekimli) eylem” kullanılıp kullanılmadığını belirtiniz. Var Yok 1 İlahimle Mevlana’yı döndürdüm 2 Meydan mı verirdim bu ayrılığa 3 Hangi çılgın zincir vuracakmış şaşarım 4 Yunus’umla öfkeleri dindirdim 5 Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım 6 Sular sarardı yüzün perde perde solmakta 7 Günahımla çok ocaklar söndürdüm 8 Bilmezdim kelimelerin bu kadar güzel olduğunu 9 Çocuk düşerse ölür çünkü balkon 10 İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal 185 TÜRKÇE EL KİTABI

P:187

Sözcük Türleri U Y G U L U   /   y o r u m - VI Aşağıdaki cümlelerde ek fiilin “basit zamanlı eylemi birleşik zamanlı yapma” göreviyle mi “isim soylu sözcükleri yüklem yapma” göreviyle mi kullanıldığını belirtiniz. Birleşik zamanlı İsimleri fiil yapma yüklem yapma 1 Başvuru için çok para gerekliymiş. 2 Güneş artık yüzünü göstermeye başlamıştı. 3 Yıllardır doğduğu şehri görmemişti. 4 Türkçe dersinde çok başarılıydı. 5 Bugün çok çalıştığı için yorgundu. 6 Yağmurlar yıkıyordu dalgalı saçlarını. 7 Yıldızların güzelliğini seyretmiştim sende. 8 Çocukluğumda beni herkes severdi. 9 Yeni evleri oldukça genişti. 10 Okuduğum romanın yazarı duyarlı bir yazardı. U Y G U L U   /   y o r u m - VII Aşağıdaki cümlelerde yer alan “-ım, -sın, -ız, -sınız” eklerinin “ek eylem” mi yoksa “kişi (şa- hıs) eki” mi olduğunu bulunuz. Ek fiil Kişi Eki 1 Ben bir türküyüm ozanın dilinde. 2 Sen bir şarkısın dillerde söylenen. 3 Ben bilirim şiirin hasını. 4 Yarın buraya geleceğini biliyoruz. 5 Ben en içli duyguları bilen bir şairim. 6 Her acıya bal diye güleriz. 7 Ben toplumsal konuları işleyen bir yazarım. 8 Geldiğimi yarın ona söylersiniz. 9 Yeryüzünde yıldızlar kadar yalnızım. 10 Sensiz olmaz diye suskunum. TÜRKÇE EL KİTABI 186

P:188

Sözcük Türleri U Y G U L U   /   y o r u m - VIII Aşağıdaki cümlelerde fiilimsi olup olmadığını belirtiniz. Var Yok 1 Kütüphanedeki yazma eserleri tek tek inceledi. 2 Roman yazma, ön hazırlık gerektiren bir iştir. 3 Sakın kırıcı şeyler yazma, derdi her zaman. 4 Ağlamanın artık hiçbir anlamı yok. 5 Ne zaman tükenecek bu yollar arabacı? 6 Giden şanlı akıncı ne zaman döner yurduna? 7 Bir çağlayan gibiyim kendi ülkemde. 8 Söylenecek hiçbir söz artık kalmamıştı. 9 Çeviri yapmadan önce dilin incelikleri öğrenilmelidir. 10 Şiirin düzyazıya çevrilemeyeceği artık bilinen bir gerçektir. 11 Şiir, başka bir dile çevrilince bütün büyüsünü yitirir. 12 Şiir, çevrildiği dilin özelliklerine uygun bir şekilde çevrilmelidir. 13 Deneme türünde başarılı eserler yazmıştır Salah Birsel. 14 Gitmek istemiyordu yıllardır yaşadığı şehirden. 15 Selim İleri, konuşmaya dört yaşında başlamıştır. 16 Güz girmiş ömrümüzün son bahçesine. 17 Tarif edilmez acılar çekiyorum kaç zamandır. 18 Solmuş çiçekler geçmiş yaz defterlerinde duruyor. 19 Roman okudukça hayal dünyasının zenginleştiğini hissediyordu. 20 Yazar, ilk romanını yirmi yaşındayken yazmış. 187 TÜRKÇE EL KİTABI

P:189

Sözcük Türleri U Y G U L U   /   y o r u m - IX Aşağıdaki cümlelerdeki fiilimsilerin çeşitlerini belirtiniz. İsim-fiil Sıfat-fiil Zarf-fiil 1 Atı alan Üsküdar’ı geçti. 2 Susma sustukça sıra sana gelecek. 3 Öldük, ölümden bir şeyler umarak. 4 Damlaya damlaya göl olur. 5 Balta değmedik ağaç olmaz. 6 Görmemiş görmüş, gülmeden ölmüş. 7 Ölmek, acıları terk etmektir. 8 Akacak kan damarda durmaz. 9 Her oyunu bozan gizli zor benim. 10 Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit. 11 İbrahim’in atıldığı kor benim. 12 Sanma ki hüsranını görmeye ömrün yetmez. U YG U L U  /  y o r u m - X Aşağıdaki dizelerde yer alan fiilimsileri bulunuz. Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu. Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu. Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince. Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince TÜRKÇE EL KİTABI 188

P:190

Sözcük Türleri UYGULUYORUM CEVAP ANAHTARI UYGULU / yorum - I 1. Var / 2. Var / 3. Var / 4. Var / 5. Yok / 6. Var / 7. Var / 8. Var / 9. Yok / 10. Var / 11. Var / 12. Var / 13. Yok / 14. Var / 15. Var / 16. Var / 17. Var / 18. Var / 19. Yok / 20. Var UYGULU / yorum - II 1. Haber / 2. Haber / 3. Dilek / 4. Dilek / 5. Haber / 6. Dilek / 7. Haber / 8. Dilek / 9. Dilek / 10. Haber UYGULU / yorum - III 1. Yok / 2. Var / 3. Yok / 4. Var / 5. Yok / 6. Var / 7. Var / 8. Yok / 9. Yok / 10. Var UYGULU / yorum - IV 1. Yok / 2. Var / 3. Var / 4. Yok / 5. Var / 6. Var / 7. Yok / 8. Var / 9. Yok / 10. Var UYGULU / yorum - V 1. Yok / 2. Var / 3. Var / 4. Yok / 5. Var / 6. Yok / 7. Yok / 8. Var / 9. Var / 10. Var UYGULU / yorum - VI 1. İsimleri yüklem yapma / 2. Birleşik zamanlı fiil yapma / 3. Birleşik zamanlı fiil yapma / 4. İsimleri yüklem yapma / 5. İsimleri yüklem yapma / 6. Birleşik zamanlı fiil yapma / 7. Birleşik zamanlı fiil yapma / 8. Birleşik zamanlı fiil yapma / 9. İsimleri yüklem yapma / 10. İsimleri yüklem yapma UYGULU / yorum - VII 1. Ek fiil / 2. Ek fiil / 3. Kişi eki / 4. Kişi eki / 5. Ek fiil / 6. Kişi eki / 7. Ek fiil / 8. Kişi eki / 9. Ek fiil / 10. Ek fiil UYGULU / yorum - VIII 1. Yok / 2. Var / 3. Yok / 4. Var / 5. Yok / 6. Var / 7. Yok / 8. Var / 9. Var / 10. Var / 11. Var / 12. Var / 13. Yok / 14. Var / 15. Var / 16. Yok / 17. Var / 18. Var / 19. Var / 20. Yok 189 TÜRKÇE EL KİTABI

P:191

Sözcük Türleri UYGULUYORUM CEVAP ANAHTARI UYGULU / yorum - IX 1. Sıfat-fill / 2. Zarf-fill / 3. Zarf-fill / 4. Zarf-fill / 5. Sıfat-fill / 6. Sıfat-fill - Zarf-fill / 7. İsim-fill / 8. Sıfat-fill / 9. Sıfat-fill / 10. Zarf-fill / 11. Sıfat-fill / 12. İsim-fill UYGULU / yorum - X 1. uzayan (sıfat-fiil) / 2. dönen (sıfat-fiil) / 3. kıvrılan (sıfat-fiil) / 4. görünen (sıfat-fiil) / 5. kaldırarak (zarf-fiil) / 6. serpilmeye (isim-fiil) / 7. çevrilince (zarf-fiil) MERAKLISINA SÖZCÜK TÜRETME Dil, değişime her zaman açıktır. Dil, aynı kalmaz, dilde bazı sözcükler kullanımdan dü- şerken bazı sözcükler yeni türetilir. Sözcükler, çeşitli yöntemlerle türetilir. Bazı sözcükler kısaltma yoluyla oluşturulur: ➜ Popüler > pop Bütünleme > büt ➜ Akümülatör > akü Garaj > gar Bazı sözcükler iki sözcüğün bir bölümünün alınıp birleştirilmesiyle oluşturulur: ➜ Araştırma + geliştirme > Arge ➜ Geri + zekâlı > Gerzek ➜ Kumbaralı + telefon > Kumtel ➜ Suni + tahta > Sunta ➜ Akıllı + bilet > Akbil ➜ Avrupa + Asya > Avrasya ➜ Elektronik + mektup > Elmek ➜ Bilim + kenti > Bilkent ➜ Tanzim + satış > Tansaş ➜ Marmara + ray > Marmaray ➜ Belge + geçer > Belgeç ➜ Adolf + Dassler > Adidas ➜ İnternational + police (Uluslararası polis) > Interpol TÜRKÇE EL KİTABI 190

P:192

BÖLÜM III “ BİÇİM (YAPI) BİLGİSİ “➜ Kökler ➜ Ekler ➜ Yapı Bakımından Sözcükler

P:193

Uygur Alfabesİ ° Uygur alfabesi Soğd alfabesinden geliştirilmiş bir yazı sistemidir. Uygur alfabesi 4 ünlü, 14 ünsüz toplam 18 harften oluşur, sağdan sola bitişik yazılır. Harflerin başta, sonda ve ortada yazılış biçimleri değişmektedir. ° Uygur alfabesini, Kaşgarlı Mahmut “Divanü Lügati’t Türk”te “Türk yazısı” olarak nitelemiştir. ° Arap alfabesinin benimsenmesinden sonra da kullanılmıştır. “Kutadgu Bilig” ve “Atabetü’l- Hakayık”ın günümüze kalan en iyi nüshaları Uygur alfabesiyle yazılmıştır. ° Fatih Sultan Mehmet’in 30 Ağustos 1473’te Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’a karşı kazandığı zafer dolayısıyla yazdırttığı yarlıkta Uygur alfabesi kullanılmıştır. ° Uygur alfabesiyle yazılan en önemli eserler arasında Toharcadan çevrilen bir eser olan Mai- trisimit, Çinceden çevrilen Altun Yaruk (Altın Işık), Sekiz Yükmek (Sekiz Tomar / Yığın), Prens Kalyanamkara ile Papamkara yer alır. Uygur Alfabesİ Uygur Alfabesİyle yazılmış metİn MİZAH KUTUSU “Sevda Sözleri” kitabının şairi Cemal Süreya Darphane Müdürü’ydü. Hiç sevmediği Maliye Bakanı bir gün teftişe gelir. Darphane’nin her tarafını gezer, bir ara şaire sorar: - Açmadığınız kapı kaldı mı? Cemal Süreya’nın cevabı şöyle olur: - Size bütün kapılarımızı açtık, biri hariç! Bakan şaşırır ve merakla sorar: - Hangi kapıymış o? Kelimelerin ustası acılı yüzle karşılık verir: - Gönül kapımız!.. (Mehmet Nuri Yardım’ın “Edebiyatımızın Güleryüzü” adlı kitabından)

P:194

Biçim (Yapı) Bilgisi KÖKLER }} Bir sözcüğün anlamı ve yapısı değişmeden parçalanamayan en küçük birimine “kök” de- nir. Kökler, anlamlı ve değişmez bir yapıya sahip ses birlikleridir. }} Kök bulunurken sözcükteki bütün ekler çıkarılır. Köklerin özellikleri şöyledir: }} Türkçe köklerin büyük kısmı tek hecelidir. }} Kökler, en küçük anlamlı ses birlikleridir. }} Her kökün tek biçimi vardır. }} Kökler, önceden var olan yani sonradan yapılmamış dil birlikleridir. }} Sözcüğün biçim bakımından ana birimi köktür. }} Türkçede kökler, sözcüğün başında bulunur. }} Bütün köklerden anlamca farklı yeni sözcükler türetilebilir. “Sevilmemişti”, “birlikleridir” ve “benimsedim” sözcüklerini parçalayıp köklerini bulalım: Sevilmemişti Birlikleridir Benimsedim Sevilmemiş Birlikleri Benimsedi Sevilme Birlikler Benimse Sevil- Birlik Ben Sev- Bir 1. İSİM (AD) KÖKÜ }} Canlı ve cansız varlıkları, düşünce, duygu, olay ve durumları adlandıran iş, oluş, hareket bildirmeyen ve “-mak, -mek” ekini almayan köklere “isim kökü” denir. 193 TÜRKÇE EL KİTABI

P:195

Biçim (Yapı) Bilgisi Sözcük Kök Sözcük Kök Önemli Ön Yaşantı Yaş Başladı Baş Karartı Kara Boşlukta Boş Yoklama Yok Susadı Su Kanamıştı Kan Özetlemek Öz Karanlık Kara Sözcük Söz Bağlantı Bağ Tatlıcı Tat Köreldi Kör Benzemek Beniz İlerlemek İleri Adak Ad Gece Geç Güney Gün Yönetim Yön 2. FİİL (EYLEM) KÖKÜ }} Bir iş, oluş ve hareket bildiren, “-mak,-mek” ekini alabilen köklere “fiil kökü” denir. }} Fiil kökleri, emir kipi hariç cümlede eksiz kullanılamaz. }} Dil bilgisi çözümlemelerinde fiil kökleri belirtilirken sonlarına kısa çizgi (-) konur. Kısa çizgi (-), “mak, -mek” ekini karşılar. Sözcük Kök Sözcük Kök Büyüklük Büyü- Gelinlik Gel- Algılamak Al- Görevli Gör- Anılar An- Ayrılık Ayır- Sızı Sız- Koku Kok- Dondurucu Don- Uçaklar Uç- Akıncı Ak- Tattık Tat- Ekinler Ek- Görenek Gör- Adımlar At- Yudum Yut- Uykusuz Uyu- Doğa Doğ- Dize Diz- Bıçak Bıç- TÜRKÇE EL KİTABI 194

P:196

Biçim (Yapı) Bilgisi Aşağıda verilen sözcüklerin köklerini inceleyiniz. Sözcük Kökü Türü Sözcük Kökü Türü Arkadaş Arka İsim İçerledi İç İsim Azımsadı Az İsim Kararmak İsim Başarı Baş İsim Kardeş Kara İsim Bat- Fiil Kimlik Karın İsim Batı Ben İsim Küçümsedi Kim İsim Bencillik Ben İsim Oynadı Küçük İsim Benimsemek Besi İsim Özlem Oyun İsim Besledi Biç- Fiil Özgürlük İsim Biçimsel Bir İsim Sağlık Öz İsim Bireysel Bir İsim Sarardı Öz İsim Biriktirmek Bit- Fiil Sevdalı Sağ İsim Böl- Fiil Sevgisiz Sarı Fiil Bitki Çat- Fiil Süreli Sevda Fiil Bölge Çok İsim Toplantı Sev- İsim Çatı Der- Fiil Toplum Sür- İsim Çoğaldı Dil İsim Tutanak Top Fiil Dergi Dil İsim Tutkulu Top Fiil Dilekçe Duy- Fiil Tütün Tut- Fiil Dilenci Doğ- Fiil Ufaldı Tut- İsim Duygusuz Dön- Fiil Umutsuz Tüt- Fiil Doğu Geç İsim Ufak İsim Dönem Gel- Fiil Uzak Um- İsim Gecikti Gel- Fiil Yalnızlık Uz Fiil Gelenek Göz İsim Yalın Fiil Getirdi Gür İsim Yaralı Yar- İsim Gözlem Ilı- Fiil Yargı Yar- İsim Gürültü Işı- Fiil Yaşam Yaş İsim Yaşlandı Yaş Ilık Yaşarır Yaş Işıklı 195 TÜRKÇE EL KİTABI

P:197

Biçim (Yapı) Bilgisi U YA R I  /  y o r u m Bir sözcüğün kökü bulunurken sözcükteki ses olayları yani “ünlü düşmesi”, “ün- süz yumuşaması”, “ünsüz düşmesi” dikkate alınmalıdır. Sözcük Kök Sözcük Kök Çevremiz Çevir- Yükseldi Yüksek Devrilmek Devir- Eksildi Eksik Sıyrık Sıyır- Ağardı Ak Buyruk Buyur- Devrik Devir- Alçaldı Alçak Kıvrak Kıvır- Tasarladı Tasarı Kavşak Kavuş- Ortak Kök }} Hem isim hem de fiil olarak kullanılan, aralarında anlam ilişkisi olan köklerdir. }} Ortak köklerin isim kökü mü, fiil kökü mü olduğu cümledeki anlamından ortaya çıkar. }} Ortak köklere “ikili kök” de denir. hh Evin duvarlarını maviye boyadı. hh Kutudaki, kahverengi bir boyaydı. Birinci cümledeki “boya-” sözcüğü “bir şeyin üzerine sürmek, yaymak” anlamında fiil kö- küdür, ikinci cümledeki “boya” sözcüğü ise “bir şeyin üzerine sürülen sıvı ya da toz” anla- mında isim köküdür. hh İki ülke savaştı. hh Savaşı durdurmak gerek. Birinci cümledeki “savaş-” sözcüğü fiil köküdür, ikinci cümledeki “savaş” sözcüğü ise isim köküdür. }} Ortak kök olabilecek bazı sözcükler şunlardır: güreş / güreş-, barış / barış-, tat / tat-, göç / göç-, şiş / şiş-, güven / güven-, yarış / yarış-, ekşi / ekşi-, ağrı / ağrı-, damla / damla-, yama / yama-, sıva / sıva-… TÜRKÇE EL KİTABI 196

P:198

Biçim (Yapı) Bilgisi Sesteş Kök }} Aralarında anlam ilişkisi olmayan, sadece sesleri aynı olan köklerdir. }} Sesteş kökler, isim kökü de fiil kökü de olabilir. }} Sesteş köklerin isim kökü mü, fiil kökü mü olduğu cümledeki anlamından ortaya çıkar. hh Söylenenlere çok güldü. hh Bana bir gül ver. Birinci cümledeki “gül-” sözcüğü fiil köküdür, ikinci cümledeki “gül” sözcüğü ise isim kö- küdür. İki kök arasında anlam ilişkisi yoktur, bu nedenle sesteş kök olurlar. hh Adamın yüzü solmuştu. hh Burada yüz kişi var. hh Bugün gölde yüzdük. Birinci cümledeki “yüz-” sözcüğü isim köküdür, ikinci cümledeki “yüz” sözcüğü isim kö- küdür, üçüncü cümledeki “yüz” sözcüğü fiil köküdür. Bu kökler arasında anlam ilişkisi yok- tur, bu nedenle sesteş kök olurlar. }} Sesteş kök olabilecek bazı sözcükler şunlardır: al / al-, dal / dal-, kız / kız-, kar / kar-, yaz / yaz-, dil / dil-, yan / yan-, var / var-, iç / iç-, sağ / sağ-, sol / sol-, at / at-, ak / ak-, ağ / ağ-, kır / kır-, taş / taş-, geç / geç-… Yansıma Kök }} Doğadaki varlıkların seslerini taklit etmeyle ortaya çıkmış olan köklerdir. Yansımalar isim soyludur. Sözcük Kök Sözcük Kök Gürültü Gür Patlamak Pat Çatlamak Çat Düdük Düt Hıçkırık Hıç Tükürmek Tü (Tüh) Havlamak Hav Melemek Me Islık Is Tıkırtı Tık 197 TÜRKÇE EL KİTABI

P:199

Biçim (Yapı) Bilgisi EKLER }} Tek başına anlam taşımayan ancak bir isim ya da fiile eklenerek yeni sözcükler türeten ya da eklendiği sözcüğe durum, ilgi, nicelik, zaman ve kişiyle ilgili anlamlar katan ses birlikle- rine “ek” denir. Ekler yazılırken başlarına bir kısa çizgi (-) konur. }} Bütün dünya dilleri göz önünde tutulursa genelde üç türlü ek olduğu görülür: ön ek, iç ek, son ek. Türkçede ön ve iç ek yoktur. Türkçe, biçim bakımından “son ekli” bir dildir. Yani Türkçede ekler, köklerden sonra gelir. Üstelik bir köke art arda birden çok ek getirilebilir. Eklerin Özellikleri }} Ekler, anlamları olmadığı için tek başlarına kullanılamazlar. }} Eklerin yapısı bir ya da birden çok sesten oluşur. Tek sesli bir ek, ünlü olabileceği gibi ün- süz de olabilir. }} Eklerin büyük bölümü tek hecelidir. }} Bir ek, başka bir ekle birleşerek yeni bir ek oluşturabilir. (-mek+siz+in > meksizin) }} Herhangi bir sözcüğe farklı ekler getirilebilir; aynı ek, farklı sözcüklerle kullanılabilir. }} Ekler ses açısından eklendikleri sözcüğün -birkaçı dışında- ses uyumuna uyarlar. Ünlü uyumlarından dolayı bazı eklerin sekiz biçimi vardır. Örneğin -cı eki “-cı, -ci, -cu, -cü, -çı, -çi, -çu, -çü” olmak üzere sekiz değişken biçime sahiptir. }} Türkçede ön ek ve iç ek yoktur. }} Ekler, eklendikleri sözcüklerin türünü değiştirebilirler. }} Türkçede ekler “çekim” ve “yapım” eki olmak üzere iki gruba ayrılır. }} Yapım ve çekim ekleri kendi aralarında belirli bir sıraya uyar. Yapım ekleri, çekim eklerin- den önce gelir. Ancak “anne-m-gil”, “baba-m-sız”, “gün-de-lik” örneklerinde olduğu gi- bi istisnai durumlar söz konusudur. }} Eylem çekim eklerinde önce kip, sonra soru ve kişi ekleri gelir. }} İsim çekim eklerinde önce iyelik, sonra çoğul ve durum ekleri gelir. TÜRKÇE EL KİTABI 198

P:200

Biçim (Yapı) Bilgisi Ek Çeşitleri }} Türkçede eklerin birbirinden iki ayrı görevi vardır: Biri, köklerden yeni sözcükler türetmek; ikincisi, eklendikleri sözcüğe cümle içinde işlerlik kazandırmak. }} Ekler “çekim” ve “yapım” eki olmak üzere ikiye ayrılır. }} Yapım eki, eklendiği köklerden başka anlamlar kazanmış yeni sözcükler türetir. }} Çekim eki ise, bir sözcüğü başka sözcüklerle ilişkili duruma getirerek onun cümle içinde- ki görevini belirler. 1. ÇEKİM EKLERİ }} Sözcüğün anlamını, yapısını, türünü değiştirmeyen; sözcüklere cümle içinde çeşitli görev- ler yükleyen eklerdir. }} Çekim ekleri, yapım ekinden önce gelmez. a. Durum (Hâl) Ekleri }} Sadece isimlere ve isim soylu sözcüklere gelir. Belirtme (Yükleme) Eki }} Belirtme eki olarak “-ı, -i, -u, -ü” ekleri kullanılır. Belirtme ekini alan sözcükler, cümlede belirtili nesne olur. U YA R I  /  y o r u m LL Belirtme durum eki ve III. tekil şahıs iyelik eki olan “-ı, -i, -u, -ü” eklerini birbiriyle ka- rıştırmamak gerekir. İyelik eki olarak kullanılan “-ı, -i, -u, -ü” ekini alan sözcük cüm- lede özne görevinde kullanılır ve başka bir sözcükle isim tamlaması kurar. Belirtme durum ekini alan sözcük, belirtili nesne görevinde kullanılır ve başka bir sözcükle tamlama kurmaz. LL B elirtme eki ile iyelik ekini ayırt etmek için “-ı, -i, -u, -ü” eklerin-den birini alan söz- cüğün başına “onun” sözcüğü getirilir ve cümle okunur, cümle bu şekilde anlamlı olursa bu ekler iyelik eki, anlamsız olursa belirtme eki olur. 199 TÜRKÇE EL KİTABI

P:201

Biçim (Yapı) Bilgisi İyelik eki Çiçeği allı pullu, suyu altın yaldızdır. Belirtme eki Çiçeği, arkadaşına bıraktı en sonunda. Belirtme eki Sen, bu şiiri herkesten güzel okursun. İyelik eki Şiiri, dönemine göre farklı nitelikler taşıyor. Belirtme eki Romanı, ağır ve süslü bir dille yazmış. İyelik eki Romanı, başarılı bir kurguyla yazılmış. Belirtme eki Kitabı, geçen gün buradan almıştım. İyelik eki Kitabı, gittiği çay bahçesinde kalmıştı. Yönelme (Yaklaşma) Eki }} Yönelme eki olarak “-a, -e” ekleri kullanılır. }} Geldiği sözcüğü dolaylı tümleç yapar: hh Bana bir masal anlat baba. }} İsimleri edatlara bağlayarak edat öbeği kurar: hh Sana göre, akşama doğru, sabaha dek… }} Sıfat öbeği kurar: hh Vatanına bağlı insan, uzağa giden yolcu… }} İyelik eki almış sözcüklerle kalıplaşarak deyim kurar: hh Suyuna gitmek, kolayına kaçmak… }} Zaman anlamı katar ve zarf tümleci yapar: hh Akşama size gelmeyi düşünüyoruz. }} Yinelenmiş sözcüklerde birinciye ya da ikincisine gelerek ikileme kurar: hh Baş başa, art arda, kana kan, başa baş, el ele… }} “Değer” anlamı katar: hh Kitabı on beş liraya aldım. TÜRKÇE EL KİTABI 200

P:202

Biçim (Yapı) Bilgisi }} “İçin” anlamı katar: hh Seni görmeye geldim. hh Sergiyi dolaşmaya gittim. U YA R I  /  y o r u m Yönelme eki dışında kullanılan “-e, a” ekleri şunlardır: LL Fiilden isim yapan “-e, -a” yapım eki hh Doğa konusunu işleyen şiirler yazıyor. LL İsimden isim yapan “-e, -a” yapım eki hh Komuta kademesinde değişik yapıldı. LL İsimden fiil yapan “-e, -a” yapım eki hh Yaşamak istiyorum en güzel şekilde. LL Fiilden fiil yapan “-e, -a” yapım eki hh Atıklar lavaboyu tamamıyla tıkadı. LL İstek kipi “-e, -a” eki (Çekim eki) hh Sakın bu konuda ona kızmayasın. Bulunma (Kalma) Eki TÜRKÇE EL KİTABI }} Bulunma eki olarak “-da, -de (-ta, -te)” ekleri kullanılır. }} Geldiği sözcüğü dolaylı tümleç yapar: hh Çantayı okulda unuttum. }} Zaman anlamı katar: hh Haziranda sınava gireceğim. 201

P:203

Biçim (Yapı) Bilgisi }} Sayı öbeği oluşturur: hh Onda bir, beşte üç, binde üç, yüzde beş… }} Durum anlamı taşıyan zarf yapar: hh Romanı bir solukta okudum. }} İkileme yapar: hh İkide bir… U YA R I  /  y o r u m Bulunma eki dışında kullanılan “-de, -da” ekleri şunlardır: LL İsimden sıfat veya zarf yapan “-de, -da” yapım eki hh Sözde senden kaçıyorum doludizgin atlarla. hh Gözde bir öğrenci olmuştu lise yıllarında. LL İsimden fiil yapan “-de, -da” yapım eki hh Her sabah çaydanlıktaki su fokurdar. Ayrılma (Çıkma) Durumu }} Ayrılma eki olarak “-dan, -den (-tan, -ten)” ekleri kullanılır. }} Geldiği sözcüğü dolaylı tümleç yapar: hh Kitaptan güzel bir şiir okudu bize. }} Benzetme ve karşılaştırma anlamı katar: hh Baldan tatlı, taştan sert, güneşten sıcak… }} “-me, -ma, -mak, -mek” ekini almış eylemlerle öbekleşir: hh Babadan kalma, anadan doğma… TÜRKÇE EL KİTABI 202

P:204

Biçim (Yapı) Bilgisi }} Sıfatları tümleyerek derece belirtir: hh Gülden güzel kız, baldan tatlı elma… }} Zaman anlamı katar: hh Sabahtan uğradım ben bir güzele. }} “Sebep” anlamı katar: hh Korkudan dışarı çıkamadı dün gece. }} İkileme kurabilir: hh Baştan başa, dilden dile, elden ele… U YA R I  /  y o r u m Bulunma eki dışında kullanılan “-den, -dan” ekleri şunlardır: LL İsimden sıfat veya zarf yapan “-den, -dan” yapım eki hh Sıradan insanların yaşamı da anlatılmalıdır. hh Candan bir dost bulamadım. hh Kardeşi, çok içten konuştu. hh Birden yerinden kalkıp bize doğru geldi. LL Tamlayan eki olarak kullanılan “-den, -dan” eki hh Çocuklardan birkaçı gelemedi. (Çocukların) hh Öğrencilerden biri bugün de gelmedi. (Öğrencilerin) hh Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde (gecelerin) 203 TÜRKÇE EL KİTABI

P:205

Biçim (Yapı) Bilgisi b. Çoğul (Çokluk) Eki }} İsimlere ve isim soylu sözcüklere gelir. “-lar, -ler” eki çoğul eki olarak kullanılır. Çokluk an- lamı katar: hh Çiçekler, çocuklar, kitaplar hayvanlar, insanlar, bitkiler… }} “ve benzerleri, gibi” anlamı katar: hh Mustafa Kemaller, Orhan Veliler, Fatihler, Bilge Kağanlar, Alparslanlar… }} Abartma anlamı katar: hh Hasta ateşler içinde yanıyordu. }} Sabah, akşam, gece gibi zaman adlarına gelerek “her” anlamı katar: hh Geceleri uyku girmez gözüme. }} Tahmin, olasılık anlamı katar: hh Sekiz yaşlarında bir kız çocuğu var. }} Saygı, küçümseme, alay anlamı katar: hh Orhan Beyler henüz gelmediler. }} Eklendiği sözcüğe aile ve grup anlamı katar: hh Bugün akşam yemeği için Songüllere gitmişler. }} Tamlayanı düşmüş ad tamlamalarında, tamlanana getirilen “-ler” eki -bazen sonuna gel- diği sözcüğün değil- tamlayanların çoğul olduğunu gösterir: hh Üç kardeş, kapı önünde oturup annelerini bekliyorlar. hh Bir inekleri, iki koyunları, üç keçileri varmış. U YA R I  /  y o r u m Fiillere gelen çokluk (çoğul) kişi eki ile karıştırılmamalıdır. “-ler (-lar)” eki isimlere geldiğinde “çoğul eki”, fiillere geldiğinde ise “üçüncü çoğul kişi eki” olur. TÜRKÇE EL KİTABI 204

P:206

Biçim (Yapı) Bilgisi Çocuklar, bugün çok mutluydu. Çoğul eki Geçen akşam buraya geldiler. Şahıs eki Beni mutlu eden kitaplardır. Çoğul eki Gittiler buradan bir bir. Şahıs eki Güller içinden bir seni seçtim. Çoğul eki Sonunda işten ayrıldılar. Şahıs eki MERAKLISINA İYELİK EKİ / TAMLANAN EKİ / İYELİK ZAMİRİ / AİTLİK EKLERİ Bu dört terimi gören kişi dört farklı ekle karşılaştığını sanabilir. Ancak bu dört terim ile aynı “ek” kastedilmektedir. Tamlanan ekleri de iyelik ekleri de geldiği sözcüğün kime ve neye ait olduğunu gösterir. Bu kavramlar karşımıza çıktığında aynı şeyler oldukları- nı unutmayalım. İsim tamlamasının olduğu her yerde tamlanan eki olduğuna göre iye- lik eki de vardır. İyelik ekleri, fiillere eklenmez fakat isim-fiil ve sıfat-fiillere eklenebilir. “Benim”, “bizim”, “sizin” ve “senin” sözcüklerindeki ekler iyelik eki değil, tamlayan ekidir. “ÜNLÜ DÜŞMESİ”NİN İLGİNÇ ÖRNEKLERİ Sözcük Ek Ekli Hâl Son Hâl Öğrenci Öğren- -ici Öğrenici Dilenci Dirlik Dilen- -ici Dilenici Benze- Oyna- Diri -lik Dirilik Yumurtla- Buyruk Beniz -e Benize- Kıvrak Kavşak Oyun -a Oyuna- Çevre Değnek Yumurta -la Yumurtala- Derli Büklüm Buyur- -uk Buyuruk TÜRKÇE EL KİTABI Kıvır- -ak Kıvırak Kavuş- -ak Kavuşak Çevir- -e Çevire Değ- -enek Değenek Der-il- -i Derili (toplu) Bükül- -üm Bükülüm 205

P:207

Biçim (Yapı) Bilgisi c. İyelik Eki }} İsimlere ve isim soylu sözcüklere gelir. }} Bir varlığın kime ve neye ait olduğunu belirten, isim soylu sözcüklere gelerek aitlik belirten eklerdir. }} İyelik eki ile “tamlanan eki” aynı şeydir. Tamlanan eki olan her yerde iyelik eki vardır. }} “-ım, -ın, -ı, -ımız, -ınız, -ları” ekleri iyelik eki olarak kullanılır. }} İyelik ekleri bulunurken “-ım, -ın, -ı, -ımız, -ınız, -ları” eklerini alan sözcüklerin başına “be- nim, senin, onun, bizim, sizin, onların” sözcüklerinden uygun olanı getirilir. Ek Başa Gelecek Zamir Sözcük -ım, -im, -um, -um Benim Eserim -ın, -in, -un, -ün Senin Eserin -ı, -i, -u, -ü Onun Eseri -ımız, -imiz, -umuz, -ümüz Bizim Eserimiz -ınız, -iniz, -unuz, -ünüz Sizin Eseriniz -ları, -leri Onların Eserleri Aşağıdaki altı çizili sözcükler iyelik eki almıştır: gözlerin gözlerime değince Yuva yapmadan dudaklarımda sükût, felâketim olurdu ağlardım Almadan dostlarım kara haberimi beni sevmiyordun bilirdim Gecelerinin koynunda uyut bir sevdiğin vardı duyardım Gecelerimi. çöp gibi bir oğlan ipince Bir dua sabahı, bir murat günü hayırsızın biriydi fikrimce Saçları nefesime karışan çocuk; ne vakit karşımda görsem Dudaklarına müjdeler, öldüreceğimden korkardım Ellerine güller yakışan çocuk... felâketim olurdu ağlardım (Attila İlhan) Kitaplarda adlarımız Okunmayacaksa bir gün yan yana Öksüz gecelerimde kim Müjdeler getirecek bana? (Arif Nihat Asya) TÜRKÇE EL KİTABI 206

P:208

Biçim (Yapı) Bilgisi d. Tamlayan Eki }} İsimlere ve isim soylu sözcüklere gelir. }} Tamlayan eki olarak “-ın, -in, -un, -ün” ekleri kullanılır. }} “Ben” ve “biz” kişi zamirlerinde tamlayan eki olarak “-im” kullanılır. hh Benim sözüm, bizim evimiz. }} Belirtili ad tamlaması kurar: hh Yüzüklerin Efendisi, zıkkımın kökü, Cennetin Krallığı… }} Tamlayan eki zamirleri eylemlere bağlar: hh Al yüreğim senin olsun. }} Tamlayan eki zamirlere veya isimlere gelerek edat öbeği oluşturur: hh Senin için sel oldu gözyaşlarım. e. Kip Ekleri }} Fiillere eklenen çekim eklerindendir. }} Farklı zaman ve anlam ilgisi katan eklerdir. Haber (Bildirme) Kipleri -yor, -makta, -mada Gidiyorum Şimdiki Zaman -acak, -ecek Bakacağım Gelecek Zaman -ar, -er, -ır, -ir, -ur, -ür, -r Gelirim Geniş Zaman -mış, -miş, -muş, -müş Gitmişsin Duyulan Geçmiş Zaman -dı, -di, -du, -dü Anladık Bilinen Geçmiş Zaman Okumalısın Dilek (Tasarlama) Kipleri -malı, -meli Gelsen Gereklilik Kipi -sa, -se Bakayım Şart Kipi -a, -e Git İstek Kipi … Emir Kipi 207 TÜRKÇE EL KİTABI

P:209

Biçim (Yapı) Bilgisi f. Kişi Ekleri }} Fiillere eklenen çekim eklerindendir. }} Fiillere kip ekinden sonra gelen ve eylemi kimin yaptığını gösteren eklerdir. }} Kişi ekleri kipe bağlı olarak değişebilir. I. Tip Kişi Ekleri Geldim Yapsam -ım, -im, -um, -üm Geldin Yapsan -ın, -in, -un, -ün Geldi Yapsa … Geldik Yapsak -ık, -ik, -k Geldiniz Yapsanız -ınız, -iniz, -unuz, -ünüz Geldiler Yapsalar -lar, -ler II. Tip Kişi Ekleri Bakmışım Gelmeliyim -ım, -im, -um, -üm Bakmışsın Gelmelisin -sın, -sin, -sun, -sün Bakmış Gelmeli … Bakmışız Gelmeliyiz -ız, -iz, -uz, -üz Bakmışsınız Gelmelisiniz -sınız, -siniz, -sunuz, -sünüz Bakmışlar Gelmeliler -lar, -ler }} “-sın, -sin” eki emir kipinde üçüncü tekil kişi, diğer kiplerde ikinci tekil kişi eki olur. g. Ek Fiil }} Ek fiil hem isme hem de fiile gelebilen eklerdir. }} “-idi, -imiş, -ise” ek fiil olarak kullanılan başlıca eklerdir. }} “-ım, -sın, -dır, -ız, -sınız, -dırlar” gibi ekler isimleri ve isim soylu sözcükleri yüklem ya- par. TÜRKÇE EL KİTABI 208

P:210

Biçim (Yapı) Bilgisi Ek fiil Fiil İsim -idi okuyordu güzeldi -imiş sevmeliymiş romancıymış -ise beğenirse kötüyse -ım - öğrenciyim -sın - iyisin -dır geliyordur öğretmendir -ız - yolcuyuz -sınız - yeteneksizsiniz -dırlar başlamıştırlar kötüdür h. Bildirme Eki }} Bildirme eki “-dır” ekidir. Bu ekin Türkçede üç farklı görevi vardır: }} İsimlere gelerek onları yüklem yapar. hh Gittim o son diyara ki serhaddidir yerin, Hâlâ dilimdedir tuzu engin denizlerin. }} Fiillere gelerek “olasılık” veya “kesinlik” anlamı katar. hh Ders bitmiştir, çıkabilirsiniz. (Kesinlik) hh Bugün o da buraya gelmiştir. (Olasılık) }} Zaman bildiren sözcüklere gelerek “zarf” yapar. hh Kaç yıldır ayrıyım Kına Dağı’ndan. hh Aylardır İstanbul’a gidemedim. hh Yedi yıldır uğramadım yurduma Dert ortağı aramadım derdime. 209 TÜRKÇE EL KİTABI

P:211

Biçim (Yapı) Bilgisi i. Eşitlik Eki }} Eşitlik eki olarak “-ca, -ce, -ça, -çe” ekleri kullanılır. }} Durum eki olarak da kabul edilir. }} “Kadar” anlamı katar. Kal dersen dağlarca severim seni. }} “Benzetme” veya “-a yaraşır şekilde” anlamlarını katar. Bir ekmeği bölüşür gibiydik kardeşçe. Hepimiz insanca yaşamak istiyoruz. }} “Topluluk, birliktelik” anlamlarını katar. Bugün sınıfça pikniğe gittik. }} “Süresince”, “boyu”, “abartı” anlamlarını katar. Yıllarca aynı yerde öğretmenlik yaptı. Babasının binlerce isteği vardı. }} “Tarafından” anlamı katar. Hükümetçe yeni kararlar alındı. Yönetimce, bu konuda da uyarıldı. }} “Yakın”, “yaklaşıklık” anlamlarını katar. Genişçe bir eve taşındılar. Büyükdükçe bir odun vardı elinde. }} “-e göre” (görelik) anlamı katar. Bence, sözün şiirlerin mükemmelidir. }} “Bakımından”, “karşılaştırma” anlamlarını katar. Boyca benden oldukça uzundur. }} “Bir şekilde”, “durum” anlamları katar. Çocuk sessizce dışarı çıktı. Yavaşça gözlerine doldu akşam. TÜRKÇE EL KİTABI 210

P:212

Biçim (Yapı) Bilgisi U YA R I  /  y o r u m Yapım eki olan “-ce, -ca”, eşitlik eki ile karıştırılmamalıdır. Yapım eki olan “-ce” eki “dil”, “yer”, “hayvan” ve “bitki” isimleri türetir. Şu sözcükler yapım eki olan “-ce, -ca” ekini almıştır: Türkçe, Fransızca, düşünce, kesmece, kokarca, eğlence… j. Soru Eki / Soru Edatı }} “mı” (mi) soru eki olarak kullanılır. Bazı dil bilgisi kitaplarında “mı, mi” “soru edatı” kabul edilmektedir. ÖSYM, bir sorusunda “mı”yı sözcük olarak almıştır, buradan hareketle ÖSYM’nin “mı”yı edat olarak aldığını ifade edebiliriz. Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından ise “mı”, “soru eki” olarak adlandırılmaktadır. }} “Mı” soru eki / edatı; cümleye “soru”, “pekiştirme”, “koşul, zaman”, “rica” gibi anlam- lar katar. }} “Mı” soru eki / edatı, cevap beklenmeyen veya cevabını içinde taşıyan cümleler yani “söz- de soru cümlesi” kurar. Sözde soru cümlesi hh Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? Zaman /koşul anlamı Gerçek soru cümlesi hh Sen de mi Brütüs? Pekiştirme anlamı hh Gözler bir parıltı gördü mü dalıyor. Rica anlamı hh Çalıştın mı bu sınavda başarılı olursun. hh Bütün bu işleri yapan sen miydin? hh Yaşar Kemal’i hiç okudun mu? hh Atandığı yer, şirin mi şirin bir kasabaydı. hh İyi mi iyi bir insandı babası. hh Yarın yanıma gelebilir misiniz? hh Kalemi bana uzatır mısın? 211 TÜRKÇE EL KİTABI

P:213

Biçim (Yapı) Bilgisi EK BİLGİ Olumsuzluk Eki yapım eki midir, çekim eki midir? }} Olumsuzluk eki “-ma, -me” fiillere gelen bir ektir. Yapım eki veya çekim eki olduğu konusu tartışmalıdır. Fiilden fiil yapım eki alan kaynaklar olduğu gibi, fiil çekim eki alan kaynaklar da vardır. ÖSYM, bu ekin yapım eki mi çekim eki mi olduğuna dair soru sormamıştır. }} ÖSYM tarafından bu ekin işleviyle ilgili soru sorulmuştur. “-ma, -me” olum- suzluk eki, isim-fiil eki olan “-ma, -me” ile karıştırılmamalıdır. Bu iki ek, an- lamdan yola çıkılarak ayırt edilebilir. İsim-fiil eki olan “-ma, -me”, sözcüğe olumsuzluk eki gibi olumsuz bir anlam katmaz. }} Bir sözcükte birden çok “-ma, -me” eki varsa birincisi olumsuzluk eki, ikin- cisi isim-fiil ekidir. hh Sakın bir söz söyleme, yüzüme bakma sakın. (Olumsuzluk eki) hh Sen ağlama gözbebeğim dayanamam. (Olumsuzluk eki) hh Yakınmanın, ağlamanın faydası yok artık. (İsim-fiil) hh Şarkı söylemeyi, kitap okumayı severdi. (İsim-fiil) 2. YAPIM EKLERİ }} Bir sözcüğün kök veya gövdesine gelerek yeni anlamlı sözcükler türetmeye yarayan ekle- re “yapım eki” denir. }} Geldiği sözcüğün anlamını mutlaka değiştirir. }} Sözcüğün yapısını mutlaka değiştirir. Basit olan bir sözcüğü türemiş yapar. }} Eklendiği sözcüğün türünü değiştirebilir. Sıfat, zarf, isim veya fiil yapabilir. }} Bir sözcük, birden çok yapım eki alabilir. }} Yapım ekleri, geldiği sözcüğün kökünde ses düşmesine veya değişikliğine yol açabilir. TÜRKÇE EL KİTABI 212

P:214

Biçim (Yapı) Bilgisi Sözcüğün Anlamını ve Yapısını Değiştirmeyen Yapım Ekleri }} Yapıyı ve anlamı değiştirmeyen yapım ekleridir. }} Sözcüğün türünü değiştirmezler. }} “Fiilden fiil yapım ekleri” ve “isimden isim yapım ekleri” olmak üzere iki- ye ayrılır: a. Fiilden Fiil Yapım Ekleri }} -dir: yık-tır-, yaz-dır-, öl-dür-, bil-dir-, dol-dur- … }} -ele: ov-ala-, kov-ala-, eş-ele-, şaş-ala- … }} -er: çık-ar-, kop-ar-, git-er- (gidermek) }} -il: yık-ıl-, seç-il-, çöz-ül-, at-ıl-, sık-ıl- … }} -in: döv-ün-, tut-un-, kaç-ın-, gez-in-, soy-un- … }} -ir: şiş-ir-, bit-ir-, iç-ir-, doy-ur-, düş-ür- … }} -iş: tart-ış-, bak-ış-, gör-üş-, boz-uş- … }} -it: sap-ıt-, az-ıt-, kork-ut-, belir-t-, ak-ıt- … b. İsimden İsim Yapım Ekleri }} -aç: bak(ı)r-aç, top-aç, kır-aç, boz-aç… }} -ak: sol-ak, ben-ek, baş-ak, top-ak… }} -al: ulus-al, söz-el, öz-el, yer-el, kültür-el, ilk-el… }} -ar / -şar: bir-er, kaç-ar, beş-er, altı-şar, yedi-şer, sekiz-er… }} -ay: gün-ey, kuz-ey (Dağın gün görmeyen yamacı), dik-ey, düz-ey, eş-ey, bir-ey… 213 TÜRKÇE EL KİTABI

P:215

Biçim (Yapı) Bilgisi }} -ca: Türk-çe, Fars-ça, kızıl-ca, İngiliz-ce, dilek-çe, Çamlı-ca, tanrı-ça… }} -cağız: çocuk-cağız, adam-cağız, kuş-cağız, yavru-cağız… }} -cak: büyü-cek, oyun-cak, sı-cak (ısı-cak), sağlı-cak (sağlık-cak)… }} -cı: çiçek-çi, demir-ci, boya-cı, köfte-ci, gece-ci, kin-ci, ezber-ci, doğru-cu, el-çi (el: mem- leket), göz-cü, ön-cü, kapı-cı, oyun-cu, tarih-çi, sanat-çı… }} -cık: sıca-cık, söz-cük, badem-cik, gelin-cik, kızıl-cık, tomur-cuk, elma-cık (kemiği), ufa- cık (ufak-cık), gülü-cük (gülüş-cük), dar-a-cık, bir-i-cik… }} -cıl: kır-çıl, ben-cil, ölüm-cül, batak-çıl, böcek-çil, barış-çıl, insan-cıl, ak-çıl, et-çil, ot-çul… }} -da: pay-da, söz-de (sahte, sanki, güya), göz-de... }} -dak: fırıl-dak, ışıl-dak, bıngıl-dak, kıkır-dak… }} -dam: gün-dem, yön-tem, er-dem (yiğitlik, cesaret, er: erkek)… }} -daş: çağ-daş, yol-daş, ses-teş, kar-deş (karın-daş), meslek-taş, soy-daş, yurt-taş, sır- daş, tür-deş, kan-daş, kök-teş, vatan-daş, öz-deş, iş-teş, arka-daş, yan-daş, ad-daş (adaş)… }} -gil: dayım-gil, halam-gil, Ali-gil, Ayşe-gil… }} -ıl: şır-ıl şır-ıl, mış-ıl mış-ıl, gür-ül gür-ül, mış-ıl mış-ıl… }} -ır: çat-ır çat-ır, fos-ur fos-ur, gıc-ır gıc-ır, tık-ır tık-ır… }} -l: ad-ıl, birinci-l, doğa-l, dişi-l, ikinci-l, özne-l, nesne-l, çoğ-ul (çok-ul), nite-l, nice-l… }} -ın: ilk-in, yaz-ın, kış-ın, ansız-ın, gündüz-ün, öğle-n, güz-ün… }} -ım: orta-m, toplu-m… }} -(ı)ncı: altı-ncı, beş-inci, dokuz-uncu, kaç-ıncı, üç-üncü… }} -ki: dün-kü, sonra-ki, önce-ki, yarın-ki, sabah-ki, karşı-ki… }} -leyin: gece-leyin, sabah-leyin, akşam-leyin… }} -lı: yaş-lı, köy-lü, kök-lü, lise-li, etki-li, kir-li, pas-lı, akıl-lı, bilgi-li, olum-lu, giz-li, ufak-lı, emek-li, top-lu… TÜRKÇE EL KİTABI 214

P:216

Biçim (Yapı) Bilgisi }} -lık: baş-lık, yıllık, tuz-luk, çam-lık, odun-luk, yağmur-luk, gelin-lik, göz-lük, yeşil-lik, söz- lük, korku-luk, insan-lık, gün-lük… }} -man: kara-man, evci-men, uz-man, koca-man, Türk-men, gök-men… }} -msar: kara-msar, kötü-mser, iyi-mser… }} -msi: mavi-msi, yeşil-msi, acı-msı, kızıl-ımsı, mor-umsu, tatı-msı… }} -mtırak: sarı-mtırak, mavi-mtırak, yeşil-imtırak… }} -sal: kum-sal, bilim-sel, düş-sel, gelenek-sel, kut-sal, duygu-sal, kurum-sal, yaşam-sal, örgüt-sel, biçim-sel, mantık-sal, sorun-sal… }} -sı: kadın-sı, eylem-si, erkek-si, çocuk-su, bulut-su… }} -sız: tuz-suz, tat-sız, kanun-suz, umut-suz, ev-siz, son-suz, kök-süz, ök-süz (ög > ök: an- ne), ıs-sız (idi: sahip)… }} -tı: fısıl-tı, horul-tu, cıvıl-tı, vızıl-tı, hışır-tı, şırıl-tı, gümbür-tü, inil-ti… }} -ıt: yaş-ıt, eş-it, boy-ut, som-ut (som: içi dolu, tam, tamamlanmış), dik-it… }} -z: üç-üz, beş-iz, iki-z, boyn-uz (boyun-uz)… Sözcüğün Anlamını ve Yapısını Değiştiren Yapım Ekleri }} Yapıyı ve anlamı değiştiren yapım ekleridir. }} Sözcüğün türünü de değiştirirler. }} “Fiilden isim yapım ekleri” ve “isimden fiil yapım ekleri” olmak üzere iki- ye ayrılır: c. Fiilden İsim Yapım Ekleri }} -a/-e: sap-a, yar-a, kıs-a, sür-e, diz-e, oy-a, çevr-e (çevir-e), doğ-a, evr-e (evir-e), devre (devir-e)… }} -aç, -eç: tut-aç, kaldır-aç, gül-eç, büyüt-eç, yükselt-eç, sark-aç, say-aç, ayır-aç (ayraç), üret-eç, kay-aç, … 215 TÜRKÇE EL KİTABI

P:217

Biçim (Yapı) Bilgisi }} -agan, -ağan: dur-ağan, ol-ağan, gez-egen, sür-eğen… }} -alak, -elek: yat-alak, as-alak, çök-elek… }} -baç: saklan-baç (saklambaç), dolan-baç (dolambaç)… }} -ce: düşün-ce, dinlen-ce, eğlen-ce, söylen-ce… }} -ç: utan-ç, kıskan-ç, sevin-ç, kazan-ç, diren-ç, övün-ç, inan-ç, iğren-ç… }} -inç: bil-inç, kork-unç, bas-ınç, gül-ünç… }} -em: kur-am, tut-am, dön-em… }} -emek: bas-amak, tut-amak, kaç-amak… }} -enek: gel-enek, gör-enek, seç-enek, değ(e)-nek, tut-anak… }} -ge: böl-ge, sömür-ge, süpür-ge, dal-ga, çizel-ge, bil-ge, göster-ge… }} -geç/-kaç: utan-gaç, kıs-kaç, süz-geç, solun-gaç… }} -gen/-ken: sürün-gen, yapış-kan, bitiş-ken, saldır-gan, unut-kan, giriş-ken… }} -gi/-ki: bit-ki, as-kı, sil-gi, ver-gi, coş-ku, uy(u)-ku, gör-gü, bıç-kı… }} -giç: bil-giç, başlan-gıç, sor-guç, yar-gıç, dal-gıç… }} -gin/-kin: bil-gin, üz-gün, yor-gun, dal-gın, az-gın, dur-gun, coş-kun (çoş-gun)… }} -i: yap-ı, öl-ü, ölç-ü, diz-i, dol-u, başar-ı, dürt-ü, an-ı, ört-ü, çevir-i… }} -ici: yık-ıcı, dilen-ici (dilenci), kes-ici, bak-ıcı, gör-ücü, tüket-ici, oku-y-ucu… }} -ik: yat-ık, bat-ık, don-uk, kes-ik yıkık, kırık, çökük… }} -im: bak-ım, yap-ım, doğ-um, öl-üm, ek-im, eyle-m, bil-im, üret-im… }} -in: tüt-ün, ek-in, gel-in, yığ-ın-, bas-ın, sor-un, yay-ın, yaz-ın, es-in… }} -(i)nti: gez-inti, söyle-nti, yık-ıntı, çık-ıntı, üz-üntü, gör-üntü, al-ıntı… }} -it: geç-it, yak-ıt, yap-ıt, taşı-t, kon-ut, um-ut, kan-ıt… }} -k: daya-k, ısla-k, ada-k, dile-k, öksür-ük, aç-ık, çek-ik… TÜRKÇE EL KİTABI 216

P:218

Biçim (Yapı) Bilgisi }} -mece: say-maca, bil-mece, çek-mece, kes-mece, bul-maca… }} -meç: de-meç, yırt-maç, bula-maç… }} -men: öğret-men, yönet-men, seç-men, şiş-man, yaz-man, say-man, göç-men… }} -sel: uy-sal, gör-sel, eğit-sel, işit-sel… d. İsimden Fiil Yapım Ekleri }} -a: dil-e-, boş-a-, kan-a-, tür-e-, yaş-a-… }} -al: dar-al-, düz-el-, çok(ğ)-al-, kör-el-, yön-el, az-al-… }} -ar: sarı-ar > sarar-, kara-r, yaş-ar-, baş-ar-, yeşer- (yeşil+er-)… }} -da, -de: fokur-da-, horul-da-, fısıl-da-, gümbür-de-, cıvıl-da-, çıtır-da-, gıcır-da-, gurul-da-, hışıl-da, patır-da-, tıngır-da-, zırıl-da-… }} -ik: göz-ük-, geç-ik- (gecik-), göz-ük-, aç-ık-(acık-), bir-ik-… }} -imse: az-ımsa-, ben-imse-, öz-ümse-, küçük-imse- (küçümse-)… }} -l: ince-l-, doğru-l-, kısa-l-, eksi(k)-l-, yüce-l-, diri-l-… }} -le: giz-le-, av-la-, su-la-, baş-la-, zor-la-, bağ-la-, sol-la-… }} -len: yağ-lan-, us-lan-, öfke-len-… }} -leş: bir-leş-, söz-leş-, veda-laş… }} -se: su-sa-, garip-se-, hafif-se-, önem-se... MİZAH KUTUSU Ahmet Rasim, günlük yazılarında sık sık yerdiği dönemin nazırlarından Hasan Rami Paşa’yı “H. Rami” diye yazmaktadır. İkdam gazetesinin sahibi Ahmet Cevdet Bey’in dikkatini çeker bu ve bir gün sorar: “Hazret, Hasan Rami’yi niçin H. Rami diye yazar- sın?” Ahmet Rasim, gülümseyerek cevap verir: “Efendim, iki yılda karun kadar zengin olan kimseye harami denmez de ne denir?” 217 TÜRKÇE EL KİTABI

P:219

Biçim (Yapı) Bilgisi YAPI BAKIMINDAN SÖZCÜKLER 1. BASİT SÖZCÜK }} “Yalın sözcük” olarak da adlandırılır. }} Hiçbir yapım eki almamış sözcüktür, çekim eki alabilir. hh İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski âlemlerin sarhoşluğu Bu dizelerdeki “gözlerim”, “başımda” ve “âlemlerin” sözcükleri sadece çekim eki almıştır. Bu sözcükler, yapım eki almadığı için yapısı bakımından basittir. 2. TÜREMİŞ SÖZCÜK }} Bir kök ile yapım ekinin birleşmesiyle oluşmuş sözcüklerdir. }} Türemiş sözcükler, bir veya birkaç yapım eki alabilir. }} Türkçedeki sözcüklerin önemli bir bölümü, türetme yoluyla ortaya çıkan sözcüklerden olu- şur. hh Ağır yaralanan adam yaşam savaşını kaybetti. “Yaşam” (yaş-a-m) sözcüğünde, “yaş” isim kökü önce isimden fiil yapım eki “-a” eki- ni almış, sonra fiilden isim yapım eki “-m” ekini almıştır. Bu sözcük, yapım eki aldığı için türemiştir. hh O zaman başından aşkındı derdi, Mermeri oyardı, taşı delerdi. Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi. Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi. Bu dörtlükteki “aşkındı”, “yanık”, “yolcuya” ve “soğuk” sözcükleri yapım eki aldığı için tü- remiştir. hh Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın, Benliğim bir kazan ve aklım kepçe. Bu dizelerdeki “gezindim”, “yıkık”, “şaşkın” ve “benliğim” sözcükleri yapım eki aldığı için türemiştir. TÜRKÇE EL KİTABI 218

P:220

Biçim (Yapı) Bilgisi U YA R I  /  y o r u m Bir yapım eki alan sözcüklere “gövde”, birden çok yapım eki alan sözcüklere ise “gövdeden türemiş sözcük” adı verilir. Bütün “gövde”ler türemiş sözcüktür. hh Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, sonsuza varmak... “Birleştiği” sözcüğü birden çok yapım eki aldığı için gövdeden türemiş bir sözcüktür. (Bir- leş-tiğ-i) hh Sonsuzluğa doğru kalkacak sihirli Bir gemi gibisin göklerde demirli “Sonsuzluğa” sözcüğü birden çok yapım eki aldığı için gövdeden türemiş bir sözcüktür. (Son-suz-luk) 3. BİRLEŞİK SÖZCÜK }} En az iki sözcüğün sesçe, biçimce veya anlamca birleşip kaynaşmasıyla oluşmuş sözcük- lerdir. }} Birleşik sözcüklerin bir bölümünde kaynaşma tamdır ve iki sözcük de anlamlarını yitirerek tek bir sözcük oluşturur (gecekondu, delikanlı, kabadayı). }} Birleşik sözcüklerin bir bölümünde ise birleşen ögelerden yalnızca biri anlamını kaybeder (kılıç balığı, köpek balığı). }} Birleşik sözcüklerin bir bölümünde ise birleşik sözcüğü oluşturan her iki sözcük gerçek an- lamını korur (kara yolu, ana dili). Türlerine göre birleşik sözcükler şunlardır: a. Birleşik İsimler Oluşumuna Göre Birleşik İsimler }} İki sözcük de anlam kaymasına uğrayabilir, temel anlamını kaybedebilir. (Bu durumda bir- leşik sözcükler bitişik yazılır.) 219 TÜRKÇE EL KİTABI

P:221

Biçim (Yapı) Bilgisi Hanımeli, aslanağzı, kuşpalazı, demirbaş, suçiçeği, keçiboynuzu, kuşburnu, altınbaş (ka- vun), camgüzeli, ayşekadın (fasulye), danaburnu (böcek), karagöz (balık), karafatma (böcek), dilberdudağı (tatlı), vezirparmağı (tatlı), Büyükayı (yıldız kümesi), balköpüğü (renk), narçiçe- ği (renk), kadınbudu (köfte)… }} İkinci sözcük temel anlamını kaybedebilir. (Bu durumda birleşik sözcükler bitişik yazılır.) Öğretmenevi, aşevi, basımevi, doğumevi, huzurevi, aşçıbaşı, binbaşı, ustabaşı, akşamüs- tü, ayaküstü, bilinçaltı, yüzüstü, suçüstü, gökkuşağı… }} Ses değişimi veya düşmesi yoluyla oluşabilirler. (Bu durumda birleşik sözcükler bitişik ya- zılır.) Pek iyi> peki, sütlü aş> sütlaç, kahve altı> kahvaltı, pazar ertesi > pazartesi, cuma ertesi > cumartesi, kayın ata > kaynata, biri birine > birbirine, ecza hane > eczane, pasta hane > pastane, kayın ana > kaynana… }} Tür kayması yoluyla oluşabilirler. Birleşik isimlerin içinde eğer fiil varsa birleşik sözcük tür kayması biçiminde oluşmuştur. Sözcüğü oluşturan fiil, türünü değiştirir. (Bu durumda bir- leşik sözcükler bitişik yazılır.) Biçerdöver, gelgit, çekyat, uyurgezer, dedikodu, vurdumduymaz, konuksever, şıpsevdi, al- beni, veryansın, gecekondu, mirasyedi, hünkârbeğendi, külbastı, serdengeçti, çıtkırıldım, ateşkes, çalçene, albeni, okuryazar, kaçgöç, kuşkonmaz, yapboz, ısıölçer, çoksatar, uçak- savar, örtbas, tanrıtanımaz, külyutmaz… Yapısına Göre Birleşik İsimler }} Belirtisiz ad tamlaması biçiminde oluşanlar: Atasözü, hanımeli, aslanağzı, akşamsefası, yüzbaşı, onbaşı, binbaşı, zeytinyağı, kadınbu- du, dil bilgisi, adamotu, kuşpalazı, aslanağzı, onbaşı, gökyüzü… }} Sıfat tamlaması biçiminde oluşanlar: Sivrisinek, akciğer, karaciğer, ön söz, ön yargı, ön sezi, karafatma, bozkır, kabakulak, birkaç, boşboğaz, özdeyiş, ilkokul, anayasa, Eskişehir, sonbahar… }} Kısa bir cümlenin kaynaşmasıyla oluşanlar: İmambayıldı, bilgisayar, gecekondu, imambayıldı, ateşkes, unutmabeni, albeni, dedikodu, kaptıkaçtı, biçerdöver, oldubitti, uyurgezer, okuryazar, yanardöner, veryansın, kaçgöç, örtbas… }} Fiilimsi öbeğinin ya da fiilimsinin sıfat görevine girip kalıplaşmasıyla oluşanlar: Gökdelen, ağaçkakan, cankurtaran, çöpçatan, filizkıran, oyunbozan, saçkıran, yelkovan, bi- lirkişi, akarsu, dalgakıran, kardelen… TÜRKÇE EL KİTABI 220

P:222

Biçim (Yapı) Bilgisi }} Yansıma sözcüklerin bir araya gelmesiyle oluşur: Dırdır, çıtçıt, gırgır… }} İyelik öbeğinin kalıplaşmasıyla oluşanlar: Gelişigüzel, karnıyarık, başıbozuk, günübirlik, beşibirlik, Adıyaman, Abasıyanık… }} Yaklaşma öbeğinin kalıplaşmasıyla oluşanlar: Karnabahar, hıncahınç, birebir, b. Birleşik Sıfatlar }} İki sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşan ve sıfat göreviyle kullanılan sözcüklerdir. Kaynaşmış Birleşik Sıfatlar }} İki sözcüğün bir araya gelerek tek bir kavramı karşıladığı birleşik sıfatlardır, bitişik yazılır- lar. Birleşik isimlerde olduğu gibi şöyle oluşur: İki yalın addan yapılmış olanlar, bir adla bir eylem ya da eylemsiden yapılmış olanlar, belirtisiz ad tamlaması biçiminde olanlar, iki ya da daha çok sıfattan yapılmış olanlar, sıfat tamlaması biçiminde oluşanlar, iki eylem ya da eylemsiden yapılmış olanlar… Kahverengi kumaş, üstünkörü çalışma, vişneçürüğü gömlek, cingöz çocuk, kılkuyruk adam, açıkgöz kişi, haksever insan, mirasyedi kişi, vatansever asker, varyemez amca, birkaç yol, biraz para, birçok olay, herhangi bir yer, hiçbir tabip, pisboğaz çocuk, boşboğaz adam, düz- taban sporcu, konargöçer aşiretler, okuryazar kadınlar, vurdumduymaz insan… Öbekleşmiş Birleşik Sıfatlar }} Birden çok sözcüğün çeşitli biçimlerde oluşturduğu söz öbeğidir. “Kaynaşmış birleşik sı- fatlar” bitişik, “öbekleşmiş birleşik sıfatlar” ise ayrı yazılır; ikisi bu yönüyle ayrılır. İki kilo karpuz, kafadan sakat adam, oyuna düşkün çocuk, sonradan görme kadın, cana ya- kın insan, kendisine özgü üslup, evine bağlı adam, başına buyruk adam, dile kolay iş, ba- badan kalma ev... Kurallı Birleşik Sıfatlar }} Biçimsel olarak ayrı yazılan ve belli kurallara göre yapılan sıfatlardır. 221 TÜRKÇE EL KİTABI

P:223

Biçim (Yapı) Bilgisi }} Sıfat ve takısız isim tamlamalarına “-lı, -lık, -sız” ekleri getirilerek sıfat öbeği (birleşik sıfat) biçiminde oluşturulur. hh Ak saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim! (Necip Fazıl Kısakürek) hh Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da Gezersin kırk asırlık mabedin içini. (Faruk Nafiz Çamlıbel) hh Beş parasız bir adamdı şimdi. }} Belirtisiz ad tamlamasına “-lı, -lık, -sız” ekleri getirilerek sıfat öbeği (birleşik sıfat) biçimin- de oluşturulur, bu durumda belirtisiz ad tamlamasındaki tamlanan eki düşer. hh Asker elbisesi > asker elbiseli (çocuk) hh Dilenci kılığı > dilenci kılıklı (adam) hh Çınar ağacı > çınar ağaçlı (ev) }} Sıfat tamlamalarında sıfat ile ismin yeri değiştirilip isme iyelik eki (-ı, -i) getirilerek sıfat öbe- ği (birleşik sıfat) oluşturulur. Örneğin “yıkık duvar” tamlamasında “yıkık” ile “duvar” söz- cüklerinin yeri değiştirilip “duvar” sözcüğüne “-ı” eki getirilerek yeni bir sıfat elde edilir: Duvarı yıkık (ev). hh Boynu bükük bir garibim yüzüm gülmüyor, Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen? (Neşet Ertaş) hh Monna Rosa, siyah güller, ak güller, Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak, Kanadı kırık kuş merhamet ister. (Sezai Karakoç) hh Mahmut Yesari’nin “Bağrı Yanık Ömer” adlı romanını okudum. c. Birleşik Zarflar }} İki sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşturulan zarflardır: hh Biraz, üstünkörü, bugün, nasıl, niçin, akşamüstü, gelişigüzel, sırtüstü, öğleüstü, akşamüze- ri… TÜRKÇE EL KİTABI 222

P:224

Biçim (Yapı) Bilgisi d. Birleşik Zamirler (Adıllar) }} Birden çok sözcüğün birleşerek oluşturduğu zamirlerdir: hh Birkaçı, birçoğu, hiçbiri, birazı… e. Birleşik Bağlaçlar }} İki bağlacın birleşmesiyle oluşturulan bağlaçlardır: hh Mademki, oysaki, hâlbuki, veyahut, meğerki, illaki… f. Birleşik Fiiller Birleşik eylemler üç gruba ayrılır: Yardımcı Eylemle Yapılan Birleşik Fiiller }} Yardımcı eylem, ad soylu sözcüğün eylem gibi kullanılmasını sağlayan, kendi anlamını yi- tirmiş eylemdir. }} Türkçede en çok “etmek, olmak, eylemek” sözcükleri yardımcı fiil olarak kullanılmakta- dır. “Buyurmak, görmek, atmak, yapmak, gelmek, gitmek, kalmak, bulmak, kaçmak” sözcükleri de yardımcı eylem olarak kullanılabilir. }} Türkçeye Arapçadan giren, özgün biçimlerinde son sesleri ikiz olan, Türkçeleştirilirken son ünsüzü düşen tek heceli sözcükler (his, ret, zan, af, haz, hal), yardımcı fiillerle birleşik fiil kurarken son sesi özgün biçimine döndüğü, yani ikizleştiği için bitişik yazılır: hh Af et- > affet-, ad et- > addet-, hal et- > hallet-, haz et- > hazzet-, his et- < hisset-, ret et- > reddet-, zan et > zannet… Zannetme ki ne güldür ne de lale. }} T ürkçeye Arapçadan giren, özgün biçimi tek heceli olmasına rağmen son iki ünsüzünün arasına dar ünlü konularak Türkçeleştirilen (zehr > zehir, habs > hapis, resm > resim, emr > emir vs.) sözcükler, yardımcı fiillerle birleşik fiil kurarken sözcüğün ikinci hecesindeki dar ünlü düştüğü için bitişik yazılır: hh Hapis ol- > hapsol-, emir etmek > emret-, seyir et- > seyret-, resim et- > resmet-, zehir et- > zehret-, kayıp et- > kaybet-, kayıt ol- > kaydol-… Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta. 223 TÜRKÇE EL KİTABI

P:225

Biçim (Yapı) Bilgisi }} Yardımcı fiille oluşturulan birleşik sözcüklerde ses düşmesi veya ses türemesi yoksa ayrı yazılırlar. hh Sevk et-, arz et-, yardımcı ol-, ayırt et-, sarf et-… Geç fark ettim taşın sert olduğunu. Terk etmedi sevdan beni. U YA R I  /  y o r u m LL “Etmek”, “olmak” ve “eylemek” yardımcı fiilleriyle oluşturulan şu fiiller de bitişik ya- zılır: Mahvetmek, mahvolmak, cemetmek (toplamak), defetmek, defolmak, menetmek, dar- betmek, dercetmek (almak, toplamak), hamdetmek… LL “Etmek” ve “olmak” sözcükleri asıl eylem olarak da kullanılabilir. Asıl eylem olarak kullanılan “etmek” ve “olmak” sözcüklerinin yerine başka fiil getirilebilir. Meyveler erken oldu. (oldu: olgunlaştı) Yarın erkenden burada olmalısın. (olmalısın: bulunmalısın) Bu adam sizin neyiniz oluyor? (oluyor: durumunda bulunuyor) Bu k itap b eş bin beş lira eder. (eder: değerindedir) Kurallı Birleşik Eylemler }} “Özel birleşik fiiller” ya da “tasvirî eylem” olarak da adlandırılır. }} Türkçede bazı birleşik fiiller belirli kurallar çerçevesinde yapılır. }} Bu birleşik fiiller, bir fiile zarf-fiil eklendikten sonra belirli fiiller (bil-, ver-, gel-, yaz vs.) geti- rilerek yapılır. Fiil + zarf-fiil eki (-i, -a) + fiil (bil-, ver-, gel-, yaz- vs) Yeterlik Fiili: (Fil + a, e + bil-) }} Yeterlik, o eylemi yapma gücü olma, yeterli olma fakat şart gerçekleşirse başarma demek- tir. TÜRKÇE EL KİTABI 224

P:226

Biçim (Yapı) Bilgisi }} Yeterlik fiili, cümleye “yeterlik”, “gücü yetme”, “olasılık” gibi anlamlar katar. hh Akşamleyin iki yüz soru çözebilirim. hh Bir gece ansızın gelebilirim Beni bekliyorsan uyumamışsan Sevinçten kapında ölebilirim (Ümit Yaşar Oğuzcan) }} Yeterlik anlamlı fiillerin geniş zaman çekimi mı (mi, mu, mü) soru ekiyle (edatıyla) kullanılın- ca “incelikle” (lütfen) anlamı kazanır, bazen bu, kapalı, incelikli emir biçimindedir: Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? (Orhan Veli Kanık) }} Yeterlik eyleminin olumsuzu Türkçedeki diğer birleşik fiillerden oldukça farklıdır. Yeterlik fi- ili olumsuz yapılırken “-ebilmek” ifadesindeki “bil-” sözcüğü düşer, onun yerine olumsuz- luk eki “-me, -ma” eki gelir. Kesin bir yetersizlik belirtilir. hh Ben sana mecburum, bilemezsin. (Attila İlhan) hh Bu sefil iştiha, bu kirli nazar, Bulamaz sende, bende bir mânâ. (Ahmet Haşim) hh Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem. (Mehmet Akif) hh Girmeden tefrika bir millete düşman giremez Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez. (Mehmet Akif) hh Atamam kendimi denize, dünya güzel; Serde erkeklik var, ağlayamam. (Orhan Veli Kanık) }} Yeterlik fiilinin olumsuzu yapılırken bazen “bil-” fiili düşmez. Özellikle olumsuz olasılık olan durumlarda düşmez. hh Bel bağladığım tepelerden Gün doğmayabilir bir daha (Cahit Sıtkı Tarancı) 225 TÜRKÇE EL KİTABI

P:227

Biçim (Yapı) Bilgisi U YA R I  /  y o r u m LL Yeterlik fiilinin olumsuzu geniş zamanın olumsuzu ile karıştırılmamalıdır. Geniş zaman: çözer ® çözmez Yeterlik fiilinin olumsuzu: çözebilir ® çözemez (Yeterlik fiili, yardımcı ses “a, e” koru- narak olumsuz yapılır. Geniş zamanın olumsuzunda ise “a, e” sesi olmaz.) LL Yeterlik fiilinin olumsuzunu bulurken şöyle yapılır: “e, a” seslerine karışmadan “-me, -ma, -mez, -maz” olumsuzluk eki yerine “-bilmek” fiilini getirilir, mantıklı oluyorsa yeterlik fiili vardır ve sözcük yapıca birleşiktir. ~~ Gidemem ® -me yerine -bilmek koyalım; “gidebilmek” demek ki yeterlik fiilidir. ~~ Okuyamaz ® -maz yerine -bilmek koyalım; “okuyabilmek” demek ki yeterlik fiilidir. ~~ Sevmez ® -mez yerine -bilmek koyalım; “sevbilmek” olmadı demek ki yeterlik fiili değildir. Tezlik Fiili: (Fil + ı, i, u, ü + ver-) }} Tezlik, “hemen, çabucak, kolaylıkla, birden” anlamları taşır. }} Tezlik fiili, cümleye “rica” anlamı da katar. hh Bulaşıkları bugün de yıkayıversin. hh Şimdi çıkıverecek karşıma arkadaşım Mektebe gitmek için geçtiğimiz şu yoldan. hh Elimde, sükutun nabzını dinle, Dinle de gönlümü alıver gitsin! Saçlarımdan tutup kor gözlerinle, Yaşlı gözlerime dalıver gitsin! hh Bir akşam uyudu / Uyanmayıverdi. U YA R I  /  y o r u m LL “Çıkagelmek” birleşik fiili de tezlik anlamı taşır. Beklenmedik bir zamanda gelmek, gelivermek anlamında kullanılır, olumsuz biçimi yoktur: ~~ Gece yarısı birçok atlı çıkageldi. ~~ Tam o sırada konuklar çıkagelmiş. TÜRKÇE EL KİTABI 226

P:228

Biçim (Yapı) Bilgisi Sürerlik Fiili: (Fil + a, e + kal- [dur-, gel-, koy-]) }} Fiile sürerlik ve eylemin devam ettiği anlamlarını katar. hh Bakakaldım giden geminin ardından Atamam kendimi denize, dünya güzel. (Orhan Veli Kanık) hh Dışarda yağmur yağadursun Ve içerdeyse bütün eşyan Esneyip senin gibi her an Pencerelerden bakadursun (Cahit Sıtkı Tarancı) hh Mor sümbüllü gonca güllü dallarda Ferhat Şirin’i bulagelmiştir Yaklaşma Fiili: (Fil + a, e + yaz-) }} Günümüzde pek kullanılmayan bir birleşik fiildir. Yaklaşma fiili, cümleye “az kalsın”, “he- men hemen”, “neredeyse” anlamlarını katar. hh Kar yağdığı için yürürken düşeyazdım. hh Sen gideceksin diye bu diyardan öleyazdım. Kaynaşmış Birleşik Eylemler }} Deyimlerin büyük bölümü, anlamca kaynaşmış birleşik fiil kabul edilir. hh Gözden düşmek, dile getirmek, kafa yormak, kulak vermek, göz atmak, … }} Bazı kaynaşmış birleşik fiillerde bütün sözcükler anlamını yitirdiği için bitişik yazılır. hh Vazgeçmek, başvurmak, öngörmek, elvermek, alıkoymak, varsaymak… 227 TÜRKÇE EL KİTABI

P:229

Biçim (Yapı) Bilgisi EŞ SESLİ VE KARIŞTIRILAN EKLER hh Aşağıda cümledeki kullanımına bağlı olarak görevi değişebilen ekler verilmiştir, ÖSYM da- ha çok bu eklerin birbirinden nasıl ayrılabileceğine dayalı soru sormaktadır. -ım, -im eki Gözlerin gözlerime değince Felaketim olurdu, ağlardım İyelik Eki (Çekim Eki): “-ım” ekini alan söz- cüğün başına “benim” sözcüğü gelirse bu Beni sevmiyordun, bilirdim ek iyelik ekidir. Bir sevdiğin vardı, duyardım Kişi (Şahıs) Eki (Çekim Eki): “-ım” eki fii- Sen benim yağmurumda gezinemezsin. le eklendiğinde kişi eki olur. Bizim diyarımız da binbir baharı saklar. Tamlayan Eki (Çekim Eki): “Benim” ve “bi- zim” sözcükleri kendisinden sonraki söz- Yolcuyum bir kuru yaprak misali. cükle tamlama kurarsa bu sözcüklerdeki ek tamlayan ekidir. Yıkım, yapım, ölüm, çekim, kazanım… Ek fiil (Çekim Eki): “-ım” eki isim soylu söz- cükleri yüklem yaparsa ek fiil olur. Bu işle satın alma birimi ilgileniyor. Fiilden İsim Yapım Eki: Fiillere gelerek isim türetir. İsimden İsim Yapım Eki: İsimlere gelerek isim türetir. -ın, -in Hayatın anlamını sorgulayan öyküler yazıyor. Tamlayan Eki (Çekim Eki) Sözlerin insanları derinden etkiliyor.. Geldiği sözcüğü tamlayan yapar. İyelik Eki (Çekim Eki) Siz bırakın gidin ey insanlar! “-ın” ekini alan sözcüğün başına “senin” Sen geldin deli köşemde durdun. gelirse bu ek II. tekil iyelik eki olur. Şahıs Eki (Çekim Eki) Yay-ın, ek-in, ak-ın, tüt-ün… Emir kipi II. çokluk eki olur. İlk-in, kış-ın, yaz-ın, üst-ün… II. tekil şahıs eki olur. Kaç-ın-mak, gör-ün-mek… Yapım Eki: Fiilden isim yapar. Yapım Eki: İsimden İsim yapar. Yapım Eki: Fiilden fiil yapar. TÜRKÇE EL KİTABI 228

P:230

Biçim (Yapı) Bilgisi -ı, -i Dizi, kazı, yazı, ölü, anı… Yapım Eki: Fiilden isim yapar. Toprağı eliyle kazıdı. Yapım Eki: Fiilden fiil yapar. Romanı çok okunuyor. Öyküsü çok akıcıdır. Çekim Eki: III. tekil iyelik eki olur. Dili oldukça sadedir. Eki alan sözcüğün başına “onun” sözcüğü getirilebilir. Romanı çok beğendim. Çekim Eki: Belirtme durum eki olur. Eki alan Öyküyü çok severdi. sözcüğün başına “onun” sözcüğü getirile- Dili anlamak için çaba gerekir. mez. -e, -a Kısa, dize, oya, süre, evre (evir-e), doğa… Fiilden İsim Yapım Eki İsimden İsim Yapım Eki Komuta, göze, ilke… İsimden Fiil Yapım Eki Yaşa-, boşa-, dile-, harca- (harç-a), oyna- Fiilden Fiil Yapım Eki (oyun-a)… Yönelme Eki (Çekim Eki) Tıka-, dola-… İstek Kipi (Çekim Eki) Geceyi sana yazdım. Konuyu yarın anlatayım. -de, -da Sözde Kızlar, gözde öğrenci… Yapım Eki: İsimden sıfat veya zarf yapar. Şırılda-, horulda-, fokurda-… Yapım Eki: İsimden fiil yapar. Yüzünde kırışıklıklar vardı. Çekim Eki: Bulunma durum eki olur. -den, -dan İçten konuştu, sıradan insan, candan dost… Yapım Eki: İsimden sıfat veya zarf yapar. Uzaktan çok uzaktan geliyoruz. Çekim Eki: Ayrılma durum eki olur. Çocukların birkaçı > çocuklardan birkaçı Çekim Eki: Tamlayan eki (-ın) olur. 229 TÜRKÇE EL KİTABI

P:231

Biçim (Yapı) Bilgisi -ar, -er, -ır, -ir, -ur, -ür, -r Çıkar yol bulamadı. Fiilden İsim Yapım Eki Hava karardı. Yapraklar sarardı. İsimden Fiil Yapım Eki İpi kopardı. Çayı içirdi. Fiilden Fiil Yapım Eki Beşer kalem, kaçar kişi, altışar elma… İsimden İsim Yapım Eki Akşamları gelir incir kuşları. Çekim Eki: Geniş zaman -mez, -dik, -ecek, -miş Bu adam hiç utanmaz. Kip Eki (Çekim Eki) Kimsenin kapısını çalmadık. Fiilden İsim Yapım Eki “Utanmaz Adam” romanını okudum. Bu iş için çalmadık kapı bırakmadı. -man, -men, -ey, -ay, -sel, -sal Fiilden İsim Yapım Eki Danışman, öğretmen, seçmen, yönetmen, olay, yapay, yatay, düşey, uysal, görsel, işit- İsimden İsim Yapım Eki sel… Kocaman, uzman, güney, dikey, düzey, eşey, -ıt, -it, -ut, -üt, -t kutsal, bölgesel, kumsal… Fiilden İsim Yapım Eki İsimden İsim Yapım Eki Yapıt, kanıt, anıt, taşıt, umut… Fiilden Fiil Yapım Eki Karşıt, eşit, yaşıt, boyut… Korkut-, sapıt-, akıt-, uzat-… -ler, -lar İnsanlar, çocuklar, güller… Okudular, seviyorlar, gelmişler… Çoğul Eki: İsimlere gelen çekim ekidir. Ahmetlere uğradım. (-gil anlamında) III. Çoğul Kişi Eki: Fiillere gelen çekim eki- dir. Yapım Eki: Sözcüğün anlamını değiştirir. TÜRKÇE EL KİTABI 230

P:232

Biçim (Yapı) Bilgisi U YG U L U  /  y o r u m - I Aşağıdaki sözcüklerin köklerini bulup “isim kökü” mü “fiil kökü” mü olduğunu belirtiniz. Sözcük Kök Sözcük Kök 1 Kimlik 11 Kavşak 2 Çevre 12 Sarardı 3 Dilenci 13 Yaşlandı 4 Mutluluk 14 Dergiler 5 Ayrılık 15 Arkadaş 6 Sevdalı 16 İçimde 7 Adımlar 17 Kanatmış 8 Yaklaştı 18 Yalnızlık 9 Ağardı 19 Beklerdim 10 Getirdi 20 Işıksız U Y G U L U   /   y o r u m - II Yağmurdan sonra büyürmüş başak Meyveler sabırla olgunlaşırmış Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış Bu dizelerle ilgili olarak aşağıda verilen bilgi doğru ise (D), yanlış ise (Y) koyunuz. Doğru Yanlış 1 “Yağmurdan” sözcüğü gövde durumundadır. 2 “Başak” kökünün türü bakımından isimdir. 3 “Olgunlaşırmış” gövdeden türemiş bir isimdir. 4 “İçine” sözcüğü kökünün türü bakımından fiildir. 5 “Niçin” sözcüğü yapıca basittir. 6 “Anlarsın” sözcüğü birden çok çekim eki almıştır. 7 “Gözlerimin” sözcüğü üç çekim eki almıştır. 8 “Yaşarmış” sözcüğü kökünün türü bakımından fiildir. 9 “Ölüler” sözcüğü hem yapım hem de çekim eki almıştır. 10 “Sonra” sözcüğü türemiştir. 11 “Büyürmüş” sözcüğü isimden türemiş bir fiildir. 231 TÜRKÇE EL KİTABI

P:233

Biçim (Yapı) Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - III Aşağıdaki cümlelerde birleşik yapılı fiil olup olmadığını belirtiniz. Var Yok 1 Geçen haftaki sınava girmeyenler oldu. 2 Yıllar önce memleketini terk etti. 3 Akşamleyin mutlaka orada olacağım. 4 Meyveler bu yıl çok geç oldu. 5 Doktor, beni başka hastaneye sevk etti. 6 Güvercin uçuverdi, kanadını çırpıverdi. 7 Otobüsün arkasından bakakaldı. 8 Hiçbir sözümü tam anlayamadı. 9 Doğruyla yanlışı ayırt edemiyordu. 10 Geçen yıl mart ayında bir kızı oldu. 11 Sınavı kazanmak için çok emek sarf etti. 12 Konuyu ben de sana anlatabilirim. 13 Sana nasıl değer verdiğimi bilemezsin. 14 Konuyu ona daha önce de arz ettim. 15 Bugün ders oldukça geç başlamıştı. 16 Söylediği sözler aklımdan uçuverdi. 17 Memleketten geçen hafta dönecekti. 18 Boğaz Köprüsü’nden denizi seyretti. 19 Böyle yapacağını ben de hissettim. 20 Saçma tavırlarıyla hepimizi kızdırdı. TÜRKÇE EL KİTABI 232

P:234

Biçim (Yapı) Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - IV Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim Adam aldırma geç git diyemem, aldırırım Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar, kaldırırım Bu dizelerle ilgili olarak aşağıda verilen bilgi doğru ise (D), yanlış ise (Y) koyunuz. Doğru Yanlış 1 “Kanayan” sözcüğü hem yapım hem de çekim eki almıştır. 2 “Gördüm” sözcüğü sadece çekim eki almıştır. 3 “Ciğerim” sözcüğü kişi eki almıştır. 4 “Dindirmek” sözcüğü sadece yapım eki almıştır. 5 “Yerim” sözcüğü iyelik eki almıştır. 6 “Aldırma” sözcüğü fiilden fiil yapım eki ve olumsuzluk eki almıştır. 7 “Diyemem” sözcüğü yeterlilik fiilinin olumsuzudur. 8 “Aldırırım” sözcüğü iki farklı çekim eki almıştır. 9 “Hakkı” sözcüğü belirtme durum eki almıştır. 10 “Kaldırırım” sözcüğü yapım eki alırken ünsüz düşmesi olmuştur. 11 “Tutar” sözcüğü basit yapılıdır. 12 “Çiğnerim” sözcüğü birden çok çekim eki almıştır. 233 TÜRKÇE EL KİTABI

P:235

Biçim (Yapı) Bilgisi U YG U L U  /  y o r u m - V Şimdi ben bu şarkıları kime söyleyeyim Sen olmayınca benim tadım olmuyor Yine yandı ilk ışıklar nereye gideyim Ayrılık akşamları hep daha fazla kor Bu dizelerle ilgili olarak aşağıda verilen bilgi doğru ise (D), yanlış ise (Y) koyunuz. Doğru Yanlış 1 “Şarkıları” sözcüğü hem çoğul hem de belirtme eki almıştır. 2 “Kime” sözcüğü bulunma eki almış belgisiz zamirdir. 3 “Söyleyeyim” sözcüğü hem kişi hem de istek kipi eki almıştır. 4 “Olmayınca” sözcüğü isim-fiil eki almıştır. 5 “Benim” sözcüğü tamlayan eki almıştır. 6 “Olmuyor” sözcüğü olumsuzluk eki ve kip eki almıştır. 7 “Işıklar” sözcüğü hem yapım hem de çekim eki almıştır. 8 “Nereye” sözcüğü yaklaşma eki almış bir soru zamiridir. 9 “Gideyim” sözcüğü sadece çekim eki almıştır. 10 “Ayrılık” sözcüğü yapım eki alırken ünlü düşmesi olmuştur. 11 “Akşamları” sözcüğü tamlayan eki almıştır. 12 “Kor” sözcüğü herhangi bir ek almamıştır. TÜRKÇE EL KİTABI 234

P:236

Biçim (Yapı) Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - VI Var mı beni içinizde tanıyan Yaşanmadan çözülmeyen sır benim I Kalmasa da şöhretimi duymayan II Kimliğimi tarif etmek zor benim III IV Niceler sultandı, kraldı, şahtı Benimle değişti talihi, bahtı V Yerle bir eyledim taç ile tahtı VI Akıl almaz hünerlerim var benim VII VIII Bu dizelerdeki altı çizili sözcüklerin aldığı “-ım” ekleriyle ilgili olarak aşağıda verilen bil- giler doğru ise (D), yanlış ise (Y) koyunuz. Doğru Yanlış 1 I. sözcükte iyelik eki olarak kullanılmıştır. 2 II. sözcükte bir kişiye ait olma anlamı katmıştır. 3 III. sözcükte şahıs eki olarak kullanılmıştır. 4 IV. sözcükte tamlayan eki işleviyle kullanılmıştır. 5 V. sözcükte ek fiil olarak kullanılmıştır. 6 VI. sözcükte şahıs eki olarak kullanılmıştır. 7 VII. sözcükte iyelik olarak kullanılmıştır. 8 VIII. sözcükte zamiri yüklem yapma işleviyle kullanılmıştır. 235 TÜRKÇE EL KİTABI

P:237

Biçim (Yapı) Bilgisi UYGULUYORUM CEVAP ANAHTARI UYGULU / yorum - I 1. kim - isim / 2. çevir- - fiil / 3. dil - isim / 4. mut - isim / 5. ayır- - fiil / 6. sevda - isim / 7. at- - fiil / 8. yakın - isim / 9. ak - isim / 10. gel- - fiil / 11. kavuş- - fiil / 12. sarı - isim / 13. yaş - isim / 14. der- - fiil / 15. arka - isim / 16. iç - isim / 17. kan - isim / 18. yalın - isim / 19. bek - isim / 20. ışı- - fiil UYGULU / yorum - II 1. Doğru / 2. Doğru / 3. Yanlış / 4. Yanlış / 5. Yanlış / 6. Doğru / 7. Doğru / 8. Yanlış / 9. Doğru / 10. Doğru / 11. Yanlış UYGULU / yorum - III 1. Yok / 2. Var / 3. Yok / 4. Yok / 5. Var / 6. Var / 7. Var / 8. Var / 9. Var / 10. Yok / 11. Var / 12. Var / 13. Var / 14. Var / 15. Yok / 16. Var / 17. Yok / 18. Var / 19. Var / 20. Yok UYGULU / yorum - IV 1. Yanlış / 2. Doğru / 3. Yanlış / 4. Doğru / 5. Yanlış / 6. Doğru / 7. Doğru / 8. Doğru / 9. Doğru / 10. Doğru / 11. Doğru / 12. Doğru UYGULU / yorum - V 1. Doğru / 2. Yanlış / 3. Doğru / 4. Yanlış / 5. Doğru / 6. Doğru / 7. Doğru / 8. Doğru / 9. Doğru / 10. Doğru / 11. Yanlış / 12. Doğru UYGULU / yorum - VI 1. Yanlış / 2. Doğru / 3. Yanlış / 4. Doğru / 5. Yanlış / 6. Doğru / 7. Doğru / 8. Yanlış MİZAH KUTUSU Ahmet Rasim’e, “Yeni Edebiyat-ı Cedide ile Eski Edebiyat-ı Cedide arasında ne fark vardır?” diye sorarlar. Üstat şu karşılığı verir: “Biri okunur anlaşılmaz, diğeri anlaşılır okunmaz.” TÜRKÇE EL KİTABI 236

P:238

BÖLÜM IV “ CÜMLE BİLGİSİ “➜ Cümlenin Ögeleri ➜ Fiilde Çatı ➜ Cümle Türleri

P:239

Arap ALFABESİ ° Türklerin tarih boyunca kullandıkları alfabeler içinde gerek kullanım süresinin uzunluğu, gerek yayılma alanının genişliği bakımından en başta geleni Arap alfabesidir. ° 10. yüzyıldan 20. yüzyılın ortalarına kadar kullanılmıştır. ° Arap alfabesi aslında 28 harften oluşur. İranlılar, Farsçadaki “p, ç, j, ince g” seslerini göstermek için kimi harflere nokta ve çizgi ekleyerek harf sayısını 32’ye çıkardılar. Aynı sesler Türkçede bu- lunduğu için Türkler bu alfabeyi aldılar. Ayrıca yalnız Türkçede bulunan ve genizden söylenen “n” (nazal n) harfini göstermek için “kef” harfinin üstüne üç nokta koyarak “kaf-ı nuni” ya da “sağır kef” denen harfi kullanarak Arap alfabesini 33 harfe çıkardılar. ° Arap alfabesiyle yazılan ilk eser Yusuf Has Hacip’in yazdığı Kutadgu Bilig adlı eserdir. İSTİKLÂL MARŞI Kahraman Ordumuza Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. MİZAH KUTUSU “Üvercinka” kitabının şairi Cemal Süreya, Nobel’in gedikli adayı romancı Yaşar Kemal’e takılmak ister: “Sizin için ne diyorlar biliyor musunuz?” Yaşar Kemal, kendisi hakkında söylenen rivayetleri ve tevatürü merak eden kalın ve iri sesiyle sorar: - Ne diyorlar? Cemal Süreya gülümseyerek cevap verir: - En çok Nobel alamayan adam! (Mehmet Nuri Yardım’ın “Edebiyatımızın Güleryüzü” adlı kitabından)

P:240

Cümle Bilgisi CÜMLENİN ÖGELERİ Fiil ve İsim Cümlelerinde Öge Bulma Bulunacak Öge Yükleme Sorulacak Soru Açıklama Yüklem Cümlede çekimli fiil ya da ek fiil almış isimdir. Özne Fiil + -an kim, -an ne Özne, yalın hâlde bulunur, İsim + olan kim, olan ne yani durum eki almaz ama Nesne Belirtili Neyi, kimi, nereyi çoğul ve iyelik eki alabilir. Nesne Nesne, mutlaka belirtme hâl Özne bulunduktan sonra yük- eki (-ı, -i, -u, -ü) alır. İsim Belirtisiz leme “ne” sorusu sorulur. cümlelerinde nesne nadiren Nesne bulunur. Kime, kimde, kimden, neye, Nesne, belirtme ekini ve di- Dolaylı Tümleç nede, neden, nereye, nerede, ğer hâl eklerini almaz. İsim (Yer Tamlayıcısı) nereden cümlelerinde nesne nadiren Nasıl, niçin, neden (sebep), ne bulunur. Zarf Tümleci kadar, ne diye, niye, ne za- Yer tamlayıcısı “-e”, “-de”, (Belirteç Tümleci) man, ne vakit “-den” hâl eklerinden birini alır. Edat Tümleci Ne ile, ne için, kim ile, kim için Durum veya zaman bildiren (İlgeç Tümleci) zarflar bu görevde kullanı- lır. İsim cümlelerinde zaman Cümle Dışı zarfı dışındaki zarf tümleci Unsurlar nadiren bulunmaktadır. Araç, birliktelik, özgüleme anlamlarını taşır. Ünlemler, ünlem öbekleri, hitaplar, bağlama edatları cümle dışı unsurdur. 239 TÜRKÇE EL KİTABI

P:241

Cümle Bilgisi A) TEMEL ÖGELER 1. YÜKLEM }} Cümlede oluş, iş, hareket, durum ya da yargı bildiren ögelere “yüklem” adı verilir. }} Cümlenin en önemli ögesi olan yükleme sorulan sorular yoluyla diğer ögeler bulunur. Yük- lem, cümlenin bütün yükünü taşır, bir bakıma cümlenin annesidir. Yüklem sözcüğünün kö- kü zaten “yük”tür: yük-le-m. }} Yüklem, genellikle “çekimli fiil” olsa da isim soylu sözcükler de ek fiil alarak yüklem ola- bilir. }} Yüklem devrik cümlelerde başta ya da ortada, kurallı cümlelerde ise sonda bulunur. hh Senden başkasını seven delidir. (İsim) hh Bendim geçen, ey sevgili, sandalla denizden. (Zamir) hh Besbelli ölümüm sabahleyindir. (Zarf) hh Gözlerin bilinmez bir diyar gibidir. (Edat öbeği) hh Gidiyorum bu gurbet ellerden. (Çekimli fiil) hh Geç fark ettim taşın sert olduğunu. (Birleşik fiil) hh Sözün şiirlerin mükemmelidir. (Belirtili isim tamlaması) hh Bu desenler, annesinin el emeğidir. (Zincirleme isim tamlaması) hh Genç kızın gözleri deniz mavisiydi. (Belirtisiz isim tamlaması) hh Tanzimat Dönemi’nin en popüler sanatçısı Ahmet Mithat Efendi’dir. (Unvan öbeği) }} Bir cümle, tümüyle yüklem biçiminde olabilir. Özellikle isim veya sıfat tamlamasından olu- şan söz grupları tümüyle yüklem olabilir. hh Bir ah bile demeden can veren yiğitlerin Yollarını gözleyen illerin evladıyım. hh Senden aşkı dilenen bir dilenciyim. TÜRKÇE EL KİTABI 240

P:242

Cümle Bilgisi hh Altmış yıllık arkadaşımdı. hh Sabırlı ve titiz bir araştırmacıydı. hh Seçkin bilim adamlarımızdan biriydi. hh Herkesi duygulandıran, soylu bir davranıştı. 2. ÖZNE }} Yüklemin bildirdiği iş, oluş ve durumu gerçekleştiren ya da belirttiği yargıya konu olan öge- dir. }} Tamlamalar, adlar, zamirler, adlaşmış sıfatlar, fiilimsiler özne göreviyle kullanılabilir. }} Özne olan sözcükler ad durum eklerini almaz, yani yalın hâlde bulunur. }} Özne, yükleme sorulan “kim” ve “ne” sorularına cevap verir. “Kim” ve “ne” sorularını doğ- rudan değil de yüklemle birlikte sorarsak özne ve nesne soruları karışmaz. Zaten cümle- nin ögelerini bulurken önce temel ögeleri (özne ve yüklemi) sonrada yardımcı ögeleri (nes- neyi ve tümleçleri) bulmalıyız. İsim cümlelerinde “Yüklem + olan ne” ya da “yüklem + olan kim” Eylem cümlelerinde “Yüklem + -an ne” ya da “yüklem + -an kim” hh Vatan, çalışkan insanların omuzları üstünde yükselir. (İsim) hh Kalem, kılıçtan keskindir. (İsim) hh Kimi, benim gibi erir derinden. (Belgisiz zamir) hh Ağlayanlar bir gün güler. (Adlaşmış sıfat-fiil) hh Her gece rüyamı yazan sihirbaz Tutuyor önümde bir mavi ışık. (Sıfat tamlaması) hh Geçen cumartesi, annemin doğum günüydü. (Sıfat tamlaması) hh Samsun’un evleri deniz kokar. (Belirtili isim tamlaması) hh Yıkmak kolay, yapmak zordur. (İsim-fiil) hh Şiir yazmak, zannedildiği kadar kolay değildir. (İsim-fiil öbeği) 241 TÜRKÇE EL KİTABI

P:243

Cümle Bilgisi }} Özne, “kendi” dönüşlülük zamiriyle “de” ve “ki” gibi bağlaçlarla pekiştirilir. hh Bu işi ben yaptım. hh Bu işi ben kendim yaptım. hh Sen ki beni rezil ettin bu âlemde. Özne çeşitleri şunlardır: a. Gerçek Özne: Cümlede belirtilen işi yapan ya da yargıya konu olan öznedir. Cümlede “açık özne” ya da “giz- li özne” biçiminde olabilir. Gizli özne, yüklemdeki kişi ekinden anlaşılan ve cümlede yer alma- yan özne türüdür. Gizli özne, öge sıralamasına ve sayısına dâhil edilmez. hh O gece sabaha kadar babamı bekledik. (“Biz” gizli öznedir.) hh Ahmet Mithat Efendi, edebiyatımızın halk romancısıdır. hh Çocuklar, büyüklerin gizlediklerinin aynasıdır. b. Sözde Özne: Yüklemi edilgen çatılı fiil olan cümlelerde bulunan özne türüdür. Aslında eylemi yapan değil ey- lemden etkilenen öge durumundadır, yani nesnedir. Zaten yüklem etken hâle getirildiğinde söz- de özne, nesneye döner. Sözde öznenin olduğu cümlelerin yüklemi “-ıl, -il, -l, -ın, -in, -n” ek- lerini alır, işin başkası tarafından yapıldığı anlamı vardır. hh Eski Türk destanlarından izler taşıyan ve bir çeşit Oğuzname mahiyetinde olan Dede Kor- kut Hikâyeleri, daha önceki asırlarda oluşmakla birlikte bu asırda tespit edilip yazıya geçi- rilmiştir. hh Odadaki küçük masanın üstüne bir lamba konulmuştu. c. Örtülü Özne: Edilgen çatılı cümlelerde, gerçek öznenin “tarafından”, “yüzünden”, “nedeniyle”, “etkisiyle” sözcükleri ve “-ca, -ce” gibi ifadelerle belirtildiği bölüm örtülü öznedir. Örtülü özne, gerçek öz- nenin çeşitli ek ve sözcüklerle gizlenmesidir aslında. Örtülü öznenin olduğu cümlelerde “söz- de özne” de bulunur. TÜRKÇE EL KİTABI 242

P:244

Cümle Bilgisi hh Birçok koyun kurtlar tarafından parçalanmıştı. hh İstanbul’a göçmeye ailece karar verilmişti. hh Rüzgârın etkisiyle tüm camlar kırıldı. hh Anayasanın değiştirilen maddeleri cumhurbaşkanınca onaylandı. hh Okullar, valilik tarafından tatil edildi. hh Fırtına nedeniyle yollar kapandı. Bu cümlelerdeki altı çizili ifadeler örtülü öznedir ancak örtülü özne öge olarak genellikle “zarf tümleci” olarak değerlendirilmektedir. U YA R I  /  y o r u m LL Geçişsiz eylemler edilgen duruma getirildiğinde cümlede hiçbir özne bulunmaz. Bu tür cümlelerde özne belli değildir. “Kim” ve “ne” sorularına yanıt alınamaz. ~~ Karikatüristlerden nedense korkuluyor. ~~ Sabah olunca mutlaka okula gidilecek. ~~ Oraya bu saatte kesinlikle gidilmez. ~~ Sabahleyin dosyalara titizlikle bakıldı. ÖZNE-YÜKLEM UYUMU }} Özne-yüklem arasında “tekillik ve çoğulluk açısından uyum”, “kişi bakımından uyum” ve “olumluluk-olumsuzluk bakımından uyum” olmak üzere üç uyum vardır. a. Tekillik-Çoğulluk Bakımından Uyum }} Genel olarak öznenin tekil olduğu cümlelerde yüklem tekil, öznenin çoğul olduğu cümle- lerde yüklem çoğul olur ancak Türkçede bu durumun bazı istisnaları vardır. }} Özne herhangi bir insanı karşılıyorsa, yüklem tekil de çoğul da olabilir. hh Öğrenciler, bahçede top oynuyorlar. hh Polisler, miting alanına barikat kurdular. hh Çocuklar, birkaç gün sonra gidecekler. 243 TÜRKÇE EL KİTABI

P:245

Cümle Bilgisi }} Özne, organ adları ya da onlarla ilgili sözcüklerle kuruluysa yüklem tekil olur. hh Kulaklarım çınlıyor, gözlerim kararıyor, ellerim karıncalanıyor. }} Sayılarla ya da nicelik (miktar) anlamı taşıyan belgisiz sıfatlarla kurulan tamlamalar özne olursa yüklem tekil olur. hh Birçok üye henüz toplantıya gelmedi. hh Bin tasa bir borç ödemez. hh Üç arkadaş, yıllarca aynı mahallede yaşamıştı. hh Olayı birkaç kişi duymuştu sadece. }} Belgisiz zamirlerin özne olduğu cümlelerde yüklem tekil olur. hh Hepsi, bir anda dışarı çıktı. hh Yazarların çoğu, ölüm konusunu işlemiştir. }} Bitki, hayvan ve cansız varlık adlarının çoğulları özne olduğunda yüklem tekil olabilir. hh Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı. }} Cansız varlıklar, hayvan ve bitkiler kişileştirilirse çoğul özneye çoğul yüklem olabilir. hh Dinle, bak! Kuşlar, bizim şarkımızı söylüyorlar. }} Zaman adlarının çoğulu özne olduğunda yüklem tekil olur. hh Aylar yılları, yıllar ayları kovaladı. }} Eylem adlarının çoğulu özne olduğunda yüklem tekil olur. hh Sokakta koşuşmalar, bağrışmalar devam ediyordu. TÜRKÇE EL KİTABI 244

P:246

Cümle Bilgisi }} Soyut adların çoğulu özne olduğunda yüklem tekil olur. hh Düşünceler, topla, tüfekle engellenemez. }} Topluluk adları özne olduğunda yüklem tekil olur. hh Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. hh Ağır ağır önümden geçti deve kervanı. }} Üçüncü kişiden söz edilirken söz konusu kişiye nezaket veya saygıyı belirtmek, onu yü- celtmek için öznenin tekil, yüklemin çoğul olduğu cümleler de vardır. hh Müdür bey, henüz gelmediler. hh Beyefendi, henüz uyanmadılar. hh Mehmet Bey, salona geçsinler. hh Cumhurbaşkanımız, genel kurulu teşrif ediyorlar. b. Kişi Bakımından Uyum }} Genel olarak özne kaçıncı kişi ise yüklem de ona uygun kişi eki ile çekimlenir. hh Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzel-sin hh Ben Türkiye gibi aydınlık ve güzel-im hh Siz benim niye ağladığımı nerden bilecek-siniz? }} Özne, II. ve III. (tekil ya da çoğul) kişilerden oluşuyorsa yüklem ikinci çoğul kişiyi gösterir. hh Sen ve o aynı özelliklere sahipsiniz. (Siz) 245 TÜRKÇE EL KİTABI

P:247

Cümle Bilgisi }} Özne I. ve II. ; I. ve III.; I., II. ve III. (tekil ya da çoğul) kişilerden oluşursa yüklem birinci ço- ğul kişi ekini alır. hh Ben ve sen aynı hamurdan yoğrulmuşuz. (Biz) hh Sen ve ben bir fidanın iki dalıyız. (Biz) }} “Kimi, bazı, çoğu, birkaçı” gibi belgisiz adıllar çoğul kişi eki (-imiz) alarak özne olursa yük- lem üçüncü tekil kişi olabilir. hh Kimimiz, konuyu daha önce de tartıştı. hh Bazılarımız, romanın adını hiç duymamıştı. c. Olumluluk-Olumsuzluk Açısından Uyum }} Özne; kimse, hiçbiri sözcüklerinden oluşursa yüklem “olumsuz”; özne; hepsi, herkes söz- cüklerinden oluşursa yüklem “olumlu” olur. hh Herkes burayı sever / kimse buradan rahatsız olmaz. (Olumlu) (olumlu) (olumsuz) (olumsuz) hh Herkes evini sever ama siz abartın, fakir alın evinizi şımartın. (Olumlu) (olumlu) B) YARDIMCI ÖGELER 1. NESNE (DÜZ TÜMLEÇ) }} Öznenin yaptığı işten etkilenen ögedir. }} Yükleme sorulan “neyi”, “kimi”, “nereyi” ve “ne” sorularına cevap olur ikiye ayrılır. TÜRKÇE EL KİTABI 246

P:248

Cümle Bilgisi a. Belirtili Nesne Adın belirtme durum ekini (-i) alır. Yükleme sorulan “neyi, kimi, nereyi, hangisini” gibi soru- lara cevap olur. Bu sorulara da cevap olan sözcük de belirtme ekini alır. hh Yok edin insanın insana kulluğunu. (İsim tamlaması) hh İstediğini söyleyen istemediğini işitir. (Sıfat-fiil) hh Beni hiç dinlemedin. (Kişi zamiri) hh Çürükleri dolaptan çıkar. (Adlaşmış sıfat) hh Yaşlı kadın, yaşları dinmemiş nemli gözlerini çocuğa çevirdi. (Sıfat tamlaması) b. Belirtisiz Nesne Yalın durumdaki nesnedir, yani ad durum eklerinden birini almaz. Özne bulunduktan sonra, yükleme sorulan “ne” sorusuna cevap olur. hh Bana, “Neden böyle hüzünlüsün?” dedi. hh Serçeden korkan darı ekmez. hh Masanın üzerinde kalınca bir kitap gördü. hh Ruh ufuksuz yaşayamaz, diyor Yahya Kemal. }} Yüklemi isim olan cümlelerde genellikle nesne bulunmaz. }} Yüklemi; borçlu, feda, ikna, izah, ifşa, ispat, haiz, kabul, tahkir, tashih, temin, takdim, teş- rif, teslim, telafi… gibi sözcüklerden oluşan isim cümleleri belirtili veya belirtisiz nesne ala- bilir. hh Bu yaptığı şey, inanmayanları iknadır. hh Aslında söyledikleri sözler, bilinmeyenleri izahtır. hh Ahmet, sınavdaki başarısını öğretmenine borçludur. hh Bu söyledikleri, gerçekleri kabuldür. 247 TÜRKÇE EL KİTABI

P:249

Cümle Bilgisi 2. DOLAYLI TÜMLEÇ (YER TAMLAYICISI) }} Yüklemin bildirdiği işin, oluşun, yargının yöneldiği, bulunduğu ve ayrıldığı yeri, yönü bildi- ren ögelere “dolaylı tümleç” denir. }} Dolaylı tümleç, bazı dil bilgisi kitaplarında “yer tamlayıcısı” olarak da geçer. }} Dolaylı tümleç olan sözcükler, adın yönelme (-e hâli), bulunma (-de hâli) ve ayrılma (-den hâli) durum eklerinden birini alır. }} Hem dolaylı tümleci buldurmaya yönelik sorular hem de dolaylı tümleç olan sözcük ya da söz grubu bu durum eklerini (-e, -de, -den) alır. Dolaylı tümleci buldurmaya yönelik sorular şunlardır: -e durum eki -de durum eki -den durum eki Kime Kimde Kimden Neye Nede Neden Nereye Nerede Nereden hh Tüfeğini depoya koydular. Esvabını başkasına verdiler. (Orhan Veli Kanık) hh On yıl var ayrıyım Kına Dağı’ndan Baba ocağından, yâr kucağından (Faruk Nafiz Çamlıbel) hh Sivas yollarında geceleri Katar katar kağnılar gider (Cahit Külebi) hh Bir kadeh bir taş olur yıldızların altında. hh Bin bilsen de bir bilene danış. hh Akıl, akıldan üstündür. hh Güneş girmeyen eve doktor girer. TÜRKÇE EL KİTABI 248

P:250

Cümle Bilgisi }} “-e, -de, -den” hâl eklerini alan her sözcük dolaylı tümleç olmaz; “neden (sebep)”, “za- man” ve “durum” anlamı katan bu ekler belirteç (zarf) tümleci yapar. hh Susuzluktan dudakları çatlamış. hh Sabahtan uğradım ben bir güzele. hh Akşama senin yanına gelmiş olurum. hh İkindi saatinde misafirler geldi. U YA R I  /  y o r u m LL Deyim kalıbı içinde yer alan “-e, -de, -den” durum eklerini alan sözcükler dolaylı tümleç olmaz. ~~ Dillerde dolaşmak ~~ Dile düşmek ~~ Gözden düşmek 3. ZARF (BELİRTEÇ) TÜMLECİ }} Yüklemi; durum, zaman, sebep, yer-yön, miktar (ölçü / azlık-çokluk) ve soru bakımından tamamlayan ögelere “zarf tümleci” denir. }} Zarf görevli sözcükler, cümlede “zarf tümleci” olur. }} Zarf tümlecini bulmak için yükleme şu sorular sorulur: Nasıl, niçin, ne diye, niye, neden, ne zaman, ne kadar, nereye, nere… hh Bu kadar yürekten çağırma beni Bir gece ansızın gelebilirim (Ümit Yaşar Oğuzcan) hh Hani bir sevgilin vardı Yedi sekiz sene önce, Dün yolda rastladım Sevindi beni görünce. (Behçet Necatigil) hh Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri (Faruk Nafiz Çamlıbel) 249 TÜRKÇE EL KİTABI

P:251

Cümle Bilgisi }} Yer-yön bildiren sözcükler ek almadan “nereye” sorusuna cevap verirse “zarf tümleci”; “-e, -de, -den” eklerini alırsa dolaylı tümleç olur. Kadın, haberi alır almaz dışarı çıktı. (Zarf tümleci) Kadın, haberi alır almaz dışarıya çıktı. (Dolaylı tümleç) }} İsim soylu yükleme sorulan “nasıl” sorusunun cevabı zarf tümleci olmaz, yüklemi nitele- yen sıfat olur. hh Sait Faik, etkileyici bir yazardı. (Sıfat) hh Sait Faik, etkileyici yazardı öykülerini. (Zarf tümleci) }} Şart kipini almış yan cümlecik, temel cümlenin zarf tümleci olur. hh Biraz rüzgâr esse saçları dalgalanıyor. hh Yollar açılırsa yolculuğumuza devam edeceğiz. 4. EDAT (İLGEÇ) TÜMLECİ }} Yüklemi “araç”, “amaç”, “birliktelik”, “özgüleme” açısından tamamlayan ögedir. }} Yükleme sorulan “ne ile”, “kim ile”, “ne için”, “kim için” sorularına cevap verir. hh Okula bugün arabayla gitti. hh Elindeki kırmızı kalemle duvarı çizdi. hh Bu kazağı annem için aldım. U YA R I  /  y o r u m LL Edat (ilgeç) tümlecini belirteç tümleci sayan dil bilgisi kaynakları da vardır ancak ÖSYM 2004’te sorduğu bir soruda “ilgeç tümleci” kavramını kullanmıştır, bu da ÖSYM’nin ilgeç (edat) tümlecini kabul ettiğini göstermektedir. LL “İle” sözcüğü durum, “için” sözcüğü sebep anlamı kattığında zarf tümleci oluştu- rur. ~~ Yazar, özgün bir anlatımı benimsediği için çok okunuyor. (Sebep) ~~ Ozan, her şeyi sevgiyle dile getirir. (Durum) TÜRKÇE EL KİTABI 250

P:252

Cümle Bilgisi ÖGELERİ BULDURMAYA YÖNELİK SORULAR }} “Mı” soru ekinin olduğu cümlelerde, “mı” hangi ögeden sonra ise yani “mı” ekinden ön- ce hangi öge varsa soru o ögeyi buldurmaya yöneliktir. hh Ayşe dün gece mi buraya geldi? (Zarf tümleci) hh Yağmur mu yağıyor? (Özne) hh Öğretmenimiz, beni mi sordu sana? (Belirtili nesne) hh Kardeşin aşağı mı indi? (Zarf tümleci) hh Geçen akşam ders çalıştın mı? (Yüklem) }} Soru sözcüklerinin yerine cevap getirilir, cevap hangi öge ise soru o ögeyi buldurmaya yö- neliktir. hh Ne zaman tükenecek bu yollar? (bugün > Zarf Tümleci) hh Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? (o çılgın > Özne) hh Kim seni buraya getirdi? (Ali > Özne) hh Kimdir seni buraya getiren? (kardeşindir > Yüklem) hh Nerede (dir) o eski hatıralar? (geçmiştedir > Yüklem) hh Eski hatıralar nerede kaldı? (geçmişte > Dolaylı Tümleç) U YA R I  /  y o r u m LL “Soru hangi ögeyi buldurmaya yöneliktir?” sorularında şu pratik yöntemi mutlaka kullanın: Soru sözcüğünde “-dır”, “-idi” veya “-imiş” ek eylemleri varsa ya da “-dir” ek eylemi düşmüşse soru yüklemi buldurmaya yöneliktir. ~~ Kaç gündür neredeymiş? ~~ Geçen gün gelen kimdi? ~~ Aldığın roman kimin (dir)? 251 TÜRKÇE EL KİTABI

P:253

Cümle Bilgisi CÜMLEDE VURGU }} Cümlenin en önemli ögesi yüklem olduğu için yükleme en yakın olan öge en çok vurgula- nan ögedir. Devrik cümlede yüklem baştaysa vurgulanan öge yüklemin kendisidir. hh Ali dün gece eve gelmedi. (Dolaylı tümleç) hh Ali eve dün gece gelmedi. (Zarf tümleci) hh Eve dün gece Ali gelmedi. (Özne) hh Ali dün gece eve otomobille geldi. (Edat tümleci) }} Soru sözcükleriyle kurulan soru cümlelerinde vurgu soru anlamını sağlayan sözcükte olur. hh Böyle olacağını sana kim söyledi? (Özne) hh Nasıl kıydın o masum düşlerime? (Zarf tümleci) }} Soru eki (mı / mi) ile kurulan cümlelerde vurgu soru ekinden önce gelen ögededir. hh Sen dün beni mi aradın? (Nesne) hh Beni dün sen mi aradın? (Özne) hh Beni dün sen aradın mı? (Yüklem) }} “De” ve “ki” bağlacı vurguyu kendinden önceki sözcüğe taşır. hh Sen ki beni rezil ettin cümle âleme! (Özne) hh Sen de vefasız çıktın. (Özne) Cümlenin ögeleri bulunurken dikkat edilmesi gereken noktalar: }} Cümlenin ögesi bulunurken anlam ve yapıca kalıplaşmış veya kaynaşmış olan sözcük ve söz öbeklerini bir bütün olarak değerlendirmeliyiz. Sıfat tamlamaları, ad tamlamaları, bir- leşik eylemler, deyimler bölünmez. TÜRKÇE EL KİTABI 252

P:254

Cümle Bilgisi hh Senin en güzel yerin kahverengi gözlerindir. hh Böyle ferman etti Cahit! }} Cümlenin ögeleri bulunurken işi kolaylaştırmak için devrik ifadeler kurallı hâle getirilmeli- dir. hh Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal! Kurallı hali; İstiklal, Hakk’a tapan milletin hakkıdır. Özne Yüklem }} Bağlaçlar, hitaplar, ünlemler, ünlem öbekleri cümle dışı unsurdur, cümlenin herhangi bir ögesi olmaz. hh Sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul! hh Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. (Mustafa Kemal Atatürk) hh Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye Abla! (Ahmet Muhip Dıranas) hh Lakin vatandan ayrılışın ızdırabı zor. (Yahya Kemal) }} Cümlenin ögeleri bulunurken tüm sorular yükleme sorulmalıdır aksi takdirde ögeler yanlış bulunur. hh Tatlı dil, her kapıyı açan bir anahtardır. Özne yüklem Bu cümlede yüklem yanlışlıkla “anahtar” ya da “açan” sözcüğü alınırsa ögeler yanlış bu- lunur. “Neyi açan” diye bir soru sorarsak “her kapıyı” cevabını alırız ancak doğru olmaz. Yüklem tamlama olduğu için bölünmemelidir. }} Bazı cümlelerde yüklemdeki ek eylem düşer ve yüklemi bulmak zorlaşır. Bu tarz cümleler- de ek eylemi biz tamamlarız ve ek eylem neredeyse yüklem oradadır. Çünkü ek eylemin bir görevi de ad soylu sözcükleri yüklem yapmaktır. Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere bu tarz cümleler genellikle isim cümleleridir. 253 TÜRKÇE EL KİTABI

P:255

Cümle Bilgisi hh Bu aşkın katili sensin. Bu cümlenin öznesi sensin değil, “bu aşkın katili” ifadesidir çünkü ek eylem “sensin” söz- cüğündedir. Cümleyi şöyle değiştirelim; “Sen bu aşkın katilisin” o zaman sen özne, “bu aşkın katilisin” yüklem olur. }} Soru cümleleri cevap cümlesine çevrilirse ögeleri bulmak daha kolay olur. hh Düşüren kim bu aşkı dillerden dillere? Öncelikle bu devrik cümleyi kurallı hâle getirelim: Bu aşkı dillerden dillere düşüren kim(dir). “Kimdir” sözcüğü yerine cevap sözcüğünü koyarsak ögeleri daha kolay buluruz. Örneğin, cevap “sensin” diyelim, o halde “sensin” sözcüğü yüklem, geriye kalan bölüm özne olur. MERAKLISINA Kumpas kurmak: “Bir kişiyi tuzağa düşürmek için düzen hazırlamak” anlamında bir deyimdir. Fransızca bir sözcük olan “kumpas”, elle dizgi yapılan basımevlerinde diz- gicilerin harfleri yerleştirdikleri demir yuvalara verilen addır. Lök diye oturmak: Bütün ağırlığıyla ve geniş bir yer kaplayacak şekilde oturmak an- lamına gelir. “Lök” Arapçada yedi yaşını geçmiş erkek develere verilen addır. Nevri dönmek: Çok sinirlenerek betin benzin atması anlamına gelir. “Nevr” Arapça yü- zün rengi, bet beniz anlamında bir sözcüktür. Ramak kalmak: Bir şeye az kalmak anlamına gelir. “Ramak” Arapçada pek az anla- mına gelir. Şom ağızlı: Her olayı kötüye yoran, hep kötü şeyler olacağını söyleyen kişiler için kul- lanılan bir deyimdir. “Şom”, uğursuz anlamına gelir. Zırnık koklatmamak: En küçük, en basit bir şey dahi vermemek anlamına gelir. “Zır- nık”, Farsça “zirnih” sözcüğünden değişmiş bir sözcüktür. Arsenik denen zehirli bir maddedir. Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü: Mevsimine veya modaya uygun olmayan giysiler giyen kişiler için kullanılır. “Zürefa”, uzun boyu ile tanınan hayvan ‘zürafa’ de- ğil, “zarif” sözcüğünün çoğul biçimi olan Arapça bir kelimedir. “centilmen, kibar erkek” anlamına gelir. TÜRKÇE EL KİTABI 254

P:256

Cümle Bilgisi FİİLDE ÇATI }} Eylemlerin özne ve nesnesine göre gösterdiği özelliklere “fiilde çatı” denir. }} Fiilde çatı, “özne-yüklem ilişkisi” ve “nesne-yüklem ilişkisi” olmak üzere iki açıdan in- celenir. Çatı Özelliğinin Aranması }} Çatı özelliği, sadece yüklemi fiil olan cümlelerde aranır, yüklemi isim olan cümlelerde çatı özelliği aranmaz. }} Bir cümlenin isim cümlesi olup olmadığı anlamak için yüklem “-sız” eki, “de- ğil” veya “yok” sözcüklerinden biriyle olumsuz yapılır; yüklem bunlarla olum- suz yapılabiliyorsa isimdir, “-me” veya “-mez” eklerinden biriyle ile olumsuz yapılabiliyorsa fiil cümlesidir. hh Sait Faik, önemli bir yazardır. (yazar değildir) Bu cümle, isim cümlesi olduğu için bu cümlede çatı özelliği aranmaz. hh Sait Faik güzel öyküler yazardı. (yazmazdı) Bu cümle fiil cümlesi olduğu için bu cümlede çatı özelliği aranır. A) ÖZNE-YÜKLEM İLİŞKİSİNE GÖRE FİİLLER 1. Etken Fiiller }} Özneleri belli olan yani işi yapanın belli olduğu eylemlerdir. }} Etken eylemlerin kendisine özgü herhangi bir çatı eki yoktur. }} Eylemde “-ıl, -ın, -l, -n, -ş, -ış” ekleri yer almaz. }} Öznesi “gerçek özne”dir ve gizli özne biçiminde de olabilir. hh Ben büyük şarkıları severim; büyük olsun hh Deniz gibi, gökyüzü gibi her şey ve mahzun. (Ahmet Muhip Dıranas) 255 TÜRKÇE EL KİTABI

P:257

Cümle Bilgisi hh Ne hasta bekler sabahı, hh Ne taze ölüyü mezar. (Necip Fazıl Kısakürek) hh Hayatta ben en çok babamı sevdim Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk (Can Yücel) hh Çok yaşayan değil çok gezen bilir. hh El ariftir yoklar senin bendini Dağıtırlar tuzağını fendini Alçaklarda otur gözet kendini Katı yükseklerden uçucu olma (Karacaoğlan) 2. Edilgen Fiiller }} Bir eylem cümlesinde özne eylemi yapan değil de başkasının yaptığı işten etkilenen bir du- rumda ise cümle edilgen çatılıdır. Bu cümlelerde özne aktif değil pasif durumdadır. }} Özne olarak “sözde özne” kullanılır. }} Eylem, “-ıl, -ın, -l, -n” eklerinden birini alır. }} Edilgen çatılı cümlede “başkası tarafından” anlamı vardır. Eylemden önce “başkası ta- rafından” sözü getirilebilir. hh Şair oldum baktım her şey yazılmış Ressam oldum gördüm her yer çizilmiş Seyyah oldum sordum dünya gezilmiş Hiçbir yerde yeni bulamadım ben (Özdemir Asaf) Bu dizelerdeki “yazılmış”, “çizilmiş” ve “gezilmiş” sözcükleri “-ıl, -il” ekini aldıkları için ve işi yapan belli olmadığı için edilgendir. TÜRKÇE EL KİTABI 256

P:258

Cümle Bilgisi hh Gönüle hasret yazıldı Sevgiye mezar kazıldı İki damla yaş süzüldü Gözlerimin pınarına Bu dizelerdeki “yazıldı” ve “kazıldı” sözcükleri “-ıl, -il” ekini aldıkları için ve işi yapan belli olmadığı için edilgendir. U YA R I  /  y o r u m LL Yüklemin edilgen olduğu bazı cümlelerde bazen eylemi yapan “tarafından”, “-ca, -ce” gibi ifadelerle karşılansa da bu durum o cümlenin edilgen özelliğini bozmaz, bu ifadelerin olduğu kısım “örtülü özne” olur. ~~ Bu yasa, oy çokluğuyla meclisçe kabul edildi. Sözde özne örtülü özne ~~ Giriş sınavı, salon başkanı tarafından başlatıldı. Sözde özne örtülü özne }} Geçişsiz eylemler edilgen duruma getirildiğinde cümlede hiçbir özne olmaz, yani cümlede ne sözde özne ne de gerçek özne olur. hh Sabah erkenden oraya gidildi. hh Dosyalara titizlikle bakıldı. hh 3. Dönüşlü Fiiller }} Bir eylem cümlesinde özne hem işi yapıyor hem de yaptığı işten etkileniyorsa o cümle dö- nüşlü çatılıdır. }} Dönüşlü eylemlerin öznesi “gerçek özne”dir. }} Dönüşlü eylemler, “-ıl, -il, -ın, -in, -l, -n” eklerinden birini alır. }} Dönüşlü eylemler birkaç istisna dışında nesne almaz, yani geçişsizdir. }} Dönüşlü eylemlerde “kendi kendine, kendi başına, tek başına yapma” anlamı vardır. Hatta bazı eylemler “kendi” adılıyla dönüşlülük özelliği kazanır. 257 TÜRKÇE EL KİTABI

P:259

Cümle Bilgisi hh Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum bana seni gerek seni Bu dizelerdeki “sevinirim”, “yerinirim”, “avunurum” sözcükleri “-n, -ul” eklerini aldıkları için ve özne hem işi yapıp hem de işten etkilendiği için dönüşlüdür. hh Dalgalandım da duruldum / Koştum ardından yoruldum Binlerce güzel sevdim de / En son sana vuruldum Bu dizelerdeki “dalgalandım”, “duruldum”, “yoruldum” “vuruldum” sözcükleri “-n, -ul” ek- lerini aldıkları için ve özne hem işi yapıp hem de işten etkilendiği için dönüşlüdür. U YA R I  /  y o r u m LL Dönüşlü çatılı cümlelerde eylem edilgen çatılı cümle gibi “-ıl, -ın, -l, -n” eklerini alır. Çatı ekleri aynı olunca “dönüşlü- edilgen” çatılı eylem karıştırılabilir. LL Dönüşlü eylemde “kendi kendine”, “kendisi” anlamı varken, edilgen eylemde “baş- kası tarafından”, “birileri tarafından” anlamı vardır. Baktım, sevdim Etken Özne işi yapar. Bakındım, sevindim Dönüşlü Kendi kendine anlamı var. Bakıldı, sevildi Edilgen Başkası tarafından anlamı var. hh Ahmet, annesine sarıldı. Bu cümlede gerçek özne vardır ve eylemden önce “kendisi” ifadesini getirebiliriz. (Dönüşlü) hh Ekmekler, gazeteye sarıldı. Bu cümlede ekmek sarılma işini kendi kendine yapamaz, bu eylem “başkası tarafından” yapılır. (Edilgen) Edilgen Fiil (-l, -n, -ıl, -ın) Dönüşlü Fiil (-l, -n, -ıl, -ın) Sözde özne + başkası tarafından Gerçek özne + kendisi }} Kanepeler, misafir odasına taşındı. }} Dayısı geçen yıl İstanbul’a taşındı. }} Bulaşıklar hemen yıkandı. }} Adam, yatmadan yıkandı. }} Salon, bayraklarla süslendi. }} Genç kız, iyice süslendi. }} Çavuş, cephede vuruldu. }} İlk bakışta kıza vuruldu. }} Kuralar dün çekildi. }} Firmamız, ihaleden çekildi. }} Aranan kan bulunmuş. }} Dedesi birçok cephede bulunmuş. TÜRKÇE EL KİTABI 258

P:260

Cümle Bilgisi 4. İşteş Fiiller }} Eylem kök veya gövdelerine “-ş, -ış, -iş, -uş, -üş” eklerinden birinin getirilmesi ile yapılan, eylemin birden çok ya da en az iki kişi tarafından yapıldığını belirten, karşılıklı veya birlik- telik anlamı taşıyan eylemlerdir. Karşılıklı İşteşlik Birlikte İşteşlik }} Çoğu zaman hemen barışırlar. }} Otobüse tıka basa doluştular. }} Yıllarca mektup yoluyla yazıştılar. }} Bahçenin sahibini görünce kaçıştılar. }} İki dost özlemle selamlaştı. }} Sınıf, öğretmenin fıkrasına gülüştü. }} İnsanlar dille anlaşır. }} Öğrenciler, saatlerce bekleşti. }} Bir akşam vakti tanıştılar. }} Kuşlar, başka diyara uçuştu. }} Bazı eylemler “-ş” ekini almadığı halde kendiliğinden işteşlik anlamı taşır: , hh yarış-, güreş-, savaş-, barış-… }} Özne bir kişiyi karşılıyorsa yüklemde işteşlikten söz edilemez. hh Adam, otobüse güç bela yetişti. hh Kadın, haberi duyduktan sonra zor sakinleşti. hh Toplantı boyunca sadece kendisi konuştu. }} İşteşlik eki almayıp çokluk kişi eki alan eylemler işteş eylem sayılamaz çünkü işteşlik için “-ş” ekinin gelmesi şarttır. hh Dün yolda onu gördük. Bu cümlede birliktelik anlamını “-k” kişi eki katmıştır. hh Akşama kadar ders çalıştılar. Bu cümlede birliktelik anlamını “-lar” kişi eki katmıştır. 259 TÜRKÇE EL KİTABI

P:261

Cümle Bilgisi U YA R I  /  y o r u m Değişerek yeni bir görünüm kazanma anlamı taşıyan “oluş” eylemlerinde işteşlik yoktur. LL Yaz boyunca güneşin altında esmerleşmiş. LL Gökyüzü akşama doğru kızıllaştı. LL Her geçen gün biraz daha güzelleşiyordu. NESNE-YÜKLEM İLİŞKİSİNE GÖRE EYLEMLER 1. GEÇİŞLİ FİİLLER }} Nesne alan ya da alabilen eylemlerdir. }} Yüklemin bildirdiği eylem özneden nesneye geçer, bunun için “geçişli eylem” denmiştir. }} Özne, eylemi nesne üstünde gerçekleştirir. Özne, etkin bir görevin adıyken nesne, eylem- den etkilenen, edilgen bir görevin adıdır. }} “Neyi” ve “kimi” sorularına cevap verirler. }} Geçişli eylemler, cümleden bağımsız olarak düşünüldüğünde başına “onu” sözcüğünü ge- tirebiliriz. }} Geçişli eylemler “kılış eylemi” özelliği taşır. hh Şairler yazmadan önce kimse ölümü sevmezdi (Behçet Necatigil) hh Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik. (Yahya Kemal) hh Bir mumun ardında bekleyen rüzgâr, Işıksız ruhumu sallar da durur. *** TÜRKÇE EL KİTABI 260

P:262

Cümle Bilgisi hh En güzel türküyü bir kurşun söyler. (Sezai Karakoç) hh Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu (Orhan Veli) hh Sana benim gözümle bakmayanın Mezarını kazacağım (Arif Nihat Asya) hh Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. (Mehmet Akif Ersoy) U YA R I  /  y o r u m LL Bazı fiiller, geçişli olduğu hâlde cümlede nesne kullanılmayabilir. Bu durum, “nes- nesi düşmüş cümle” olarak açıklanabilir ve “Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yük- lemi geçişli olduğu halde nesne kullanılmamıştır?” şeklinde soru olarak karşımıza çıkar. ~~ Dikkatli olmayınca fark edemezsiniz. Bu cümlede “fark edemezsiniz” sözü, “neyi” ve “kimi” sorularına cevap veren geçişli bir eylemdir. Fakat cümlede nesne kullanılmamıştır. Bu fiilin başına “onu” nesnesi de getirilebilir. ~~ Saatlerce otobüs durağında bekledim. Bu cümlede nesne kullanılmamış fakat “bekledim” fiilinin başına “onu” veya “seni” nes- nesi getirilebilir. 2. GEÇİŞSİZ FİİLLER }} Nesne almayan ve alamayan eylemlerdir. }} “Neyi” ve “kimi” sorularına cevap vermezler. }} Geçişsiz eylemlerin başına “onu” sözcüğünü getirilemez. }} Geçişli eylemler kılış bildirirken bu eylemler çoğunlukla “oluş” veya “durum” bildirir. 261 TÜRKÇE EL KİTABI

P:263

Cümle Bilgisi hh Can evimden baktım sana İstanbul! Rüzgârların anamın duası kadar serin. Beyaz şamdanlar gibi yükseliyordu İnce kalem kalem minarelerin. (Yavuz Bülent Bakiler) hh Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur (Sezai Karakoç) U YA R I  /  y o r u m LL Türkçede fiiller ya geçişli ya da geçişsiz olur ancak bazı fiiller hem geçişli hem de geçişsiz olabilir. Bu fiiller, cümledeki kullanımına bağlı olarak bazı cümlelerde “ge- çişli”, bazı cümlelerde “geçişsiz” olur. ~~ Dünkü açık oturum üç saat sürdü. (geçişsiz) Tarlayı birkaç gün önce sürdü. (geçişli) ~~ Akşama kadar kiralık ev için gezdik. (geçişsiz) Kiralık ev için tüm mahalleyi gezdik. (geçişli) ~~ Bugün zaman çok çabuk geçti. (geçişsiz) Taksi büyük bir hızla otobüsü geçti. (geçişli) ~~ Zil, tam zamanında çaldı. (geçişsiz) Hırsız, bütün parayı çaldı. (geçişli) Ettirgen Fiiller }} Geçişli bir eyleme “-ır, -t, -dır” eklerinden biri getirilerek geçişlilik derecesi arttırılabilen fi- illere “ettirgen eylem” denir. }} Ettirgen fiillerde, işi bir başkasına yaptırma (ettirme) anlamı vardır. Geçişli Eylem -dır (-dur, -tır, -tur), -ır (-ir, -ur, -r), -ıt (-it, -ut, -t) Geçişli Eylem Yıka- + -t Yıkat- Geçişli Geçişli TÜRKÇE EL KİTABI 262

P:264

Cümle Bilgisi Geçişli Eylem Aldığı ek Ettirgen fiil Kaz- -dır Kazdırmak Yaz- -dır Yazdırmak Yıka- -t Yıkatmak Al- -dır Aldırmak Dik- -tir Diktirmek Oku- -t Okutmak Sev- -dir Sevdirmek İç- -ir İçirmek Oldurgan Fiiller }} Geçişsiz bir eylem (-ır, -t, -dır) eklerinden birisiyle geçişli duruma getirilebilen eylemlere “ol- durgan eylem” denir. Geçişsiz Eylem -dır (-dur, -tır, -tur), -ır (-ir, -ur, -r), -ıt (-it, -ut, -t) Geçişli Eylem Uyu- + -t Uyut- Geçişsiz Geçişli Geçişsiz Eylem Aldığı ek Oldurgan fiil Uyan- -dır Uyandırmak Uyu- -t Uyutmak Büyü- -t Büyütmek Kız- -dır Kızdırmak Kaç- -ır Kaçırmak Dur- -dur Durdurmak Don- -dur Dondurmak Ağla- -t Ağlatmak Bak- -tır Baktırmak 263 TÜRKÇE EL KİTABI

P:265

Cümle Bilgisi Aşkın âşıklar öldürür aşk denizine daldırır Tecelli ile doldurur bana seni gerek seni *** Ab-ı Kevser ırmağından içerken, Susuz pınarlardan kandırdı beni. Göz kaldırdım cemaline bakmaya, Ak gerdanda benler öldürdü beni. Sabahtan uğradım ben bir güzele, Ağlatmadı güzel, güldürdü beni. Ben güzelden böyle vefa ummazdım, Ak göğsün üstüne kondurdu beni. U YA R I  /  y o r u m LL “Oldurgan” ve “ettirgen” eylemlerin ekleri aynı olduğu için birbiriyle karıştırılabilir. LL “Oldurgan” ve “ettirgen” eylemi ayırt etmenin kolay yöntemi şudur: “-dır, -ır, -ıt” eklerini alan sözcüklerde “-dır, -ır, -ıt” eklerinden önceki bölüme bakılır, o bölüm ge- çişli ise eylem “ettirgen”, geçişsiz ise eylem “oldurgan” olur. ~~ Aşk ağlatır, dert söyletir. ~~ Bu cümledeki “ağlatır” sözcüğü “-t” ekini almış, “-t” ekinden önce “ağla-” eylemi vardır ve geçişsizdir, geçişsiz olduğu için ağlatır sözcüğü oldurgan fiildir. ~~ “Söyletir” sözcüğü “-t” ekini almış, “-t” ekinden önce “söyle-” eylemi vardır ve geçişli- dir, geçişli olduğu için söyletir sözcüğü ettirgen fiildir. Şimdi aşağıdaki örnekleri inceleyelim: Sarkıttı “-ıt” ekinden önceki kısım> “sark-” (geçişsiz) oldurgan Bekletti “-t” ekinden önceki kısım> “bekle-” (geçişli) ettirgen Oturttu “-t” ekinden önceki kısım> “otur-” (geçişsiz) oldurgan Öldürdü “-dür” ekinden önceki kısım> “öl-” (geçişsiz) oldurgan Sevdirdi “-dir” ekinden önceki kısım> “sev-” (geçişili) ettirgen TÜRKÇE EL KİTABI 264

P:266

Cümle Bilgisi CÜMLE TÜRLERİ A) YÜKLEMİNE GÖRE CÜMLELER }} Cümleler, yükleminin türüne göre “isim cümlesi” ve “fiil cümlesi” cümlesi olmak üzere ikiye ayrılır. 1. Fiil (Eylem) Cümlesi }} Yüklemin çekimli fiil olduğu cümle türüdür. }} Şart kipi (-sa /-se) dışındaki sekiz fiil kipi ile temel cümle kurulabilir. }} Fiil cümlelerinin olumsuzu “-ma, -me” ve “-maz, -mez” ekleriyle yapılır. Aşağıdaki dizelerdeki altı çizili yüklemlerin hepsi fiil cümlesi oluştur- muştur: “sisler bulvarında öleceğim sol kasığımdan vuracaklar bulvar durağında düşeceğim gözlüklerim kırılacaklar sen rüyasını göreceksin çığlık çığlığa uyanacaksın sabah kapılarını çalacaklar elinden tutup getirecekler beni görünce taş kesileceksin, ağlamayacaksın! ağlamayacaksın” (Attila İlhan – Sisler Bulvarı) 265 TÜRKÇE EL KİTABI

P:267

Cümle Bilgisi 2. İsim (Ad) Cümlesi }} Yüklemi isim olan ya da isim soylu sözcüklerden oluşan cümlelerdir. }} İsim cümlelerinin yüklemi “-siz” eki veya “değil” ve “yok” sözcükleri ile olumsuz yapıla- bilir. Maziye sor ecdadını söyler sana kimdi; Bir bitmez ufuktum, küre vaktiyle benimdi. Tek bir bakışım sanki inayetti, keremdi; İklimi hediyemdi, arazisi hibemdi. Hançerdi hayalim, bütün akvam ona kındı; Baştanbaşa dünya bir esirimdi; kadındı. (Mithat Cemal Kuntay) “-makta”, “-mada” Ekleriyle Kurulan Yüklemler }} İsim-fiil eki ile durum eklerinin kaynaşmasıyla oluşan “-makta, -mekte” ekleri şimdiki za- man eki “-yor” ile görevce özdeştir: seyretmede = seyrediyor / yapmaktadır = yapıyordur vb. Bu nedenle bu iki ekin kip eki olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu ekleri alan sözcük- ler, eylem kabul edilir. Kısacası, bu ekleri alan sözcüklerin yüklem olduğu cümleler “fiil cümlesi” sayılır. hh Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta. (oluyor) hh Hepsinin çekmededir derdini bir bir gönlüm. (çekiyordur) Filimsilerle Kurulmuş Yüklemler }} Fiilimsiler -isim-fiil ve sıfat-fiil-, ek eylem alarak yüklem olurlar. }} Türkçede fiilimsiler, isim veya sıfat işleviyle kullanıldığı için yüklem olduğunda “isim cüm- lesi” oluştururlar. TÜRKÇE EL KİTABI 266

P:268

Cümle Bilgisi hh Akif’in eserlerinde en göze çarpan özellik, tasvirlerin gerçek ve canlı olmasıdır. hh Şiir, düşünceyi duygu hâline getirinceye kadar yoğurmaktır. hh Beni en çok üzen sorunlarından biri öğrencilerimi tek tek tanıma, onlarla arkadaş olma im- kânına sahip olmayışımdır. hh Önemli olan, sözcüğün kullanıldığı yerin gerektirdiği anlamı yüklenip yüklenmediğidir. hh Siz beni ilk görendiniz. “Değil” Sözcüğünün Yüklem Olduğu Cümleler }} “Değil” sözcüğü fiillerden sonra gelirse fiil cümlesi, adlardan sonra gelirse ad cümlesi oluş- turur. hh Halay çekilen toprak, bu toprak değil. (ad cümlesi) hh Böyle bir yerde daha fazla duracak değiliz. (eylem cümlesi) “Var” Sözcüğünün Yüklem Olduğu Cümleler }} “Var” sözcüğü cümlede “yok” sözcüğünün karşıtı olarak kullanılırsa ve yerine “yok” söz- cüğü getirilebilirse “ad cümlesi”; “varmak” anlamında kullanılırsa ve olumsuzu “-ma, -maz” ekleriyle yapılırsa “eylem cümlesi” oluşturur. hh Mezardan bile yükselen bir ses vardır. (vardır > yoktur sözcüğünün karşıtı olduğu için ad cümlesi oluşturmuştur) hh Otobüs, kasabaya geç vardı. (vardı > varmak anlamında olduğu için fiil cümlesi oluşturmuş- tur) MERAKLISINA Aşık atmak: “Aşık”, ayak kemiğinin iki yanındaki ufak kemiklerdir. Aşık kemiği ile oyun- lar oynamıştır. Aşık atmak deyimi yarışmak, rekabete girmek anlamlarında kullanılır. Can havliyle: Canını kurtarmak düşüncesiyle yapılan güçlü tepki anlamına gelir. “Havl”, “hevl” Arapçada “korku” anlamına gelen bir sözcüktür. Cümbür cemaat: Hep birlikte, toplu olarak anlamına gelir. “Cümbür”, Arapçada “halk”, “topluluk” anlamına gelen “cumhur” sözcüğünün bozulmuş şeklidir. 267 TÜRKÇE EL KİTABI

P:269

Cümle Bilgisi B) ÖGE DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER 1. Kurallı (Düz) Cümle }} Yüklemin cümle sonunda yer aldığı cümle türüdür. hh Hangi resme baksan ben değilim. hh Bu güler yüzlü adam ben değilim. “Ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen de- renin hüzünlü şırıltısını işitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları arkasın- da kaybolmuş gibiydi. Annem, İstanbul’a gittiği için benden bir yaş küçük olan kardeşim Hasan’la artık Dadaruh’un yanından hiç ayrılmıyorduk. Bu, babamın seyisi, yaşlı bir adamdı. Sabahleyin erkenden ahıra koşuyorduk. En sevdiği- miz şey atlardı. Dadaruh’la birlikte onları suya götürmek, çıplak sırtlarına bin- mek, ne doyulmaz bir zevkti. Hasan korkar, yalnız binemezdi. Dadaruh onu kendi önüne alırdı.. (Ömer Seyfettin, Kaşağı) 2. Devrik Cümle }} Yüklemin cümlenin başında ya da ortasında olduğu kısacası sonda olmadığı cümle türü- dür. Bu cümle türünde yüklem devrilmiş yani sondan ortaya ya da başa alınmıştır. hh Yeşil türbesini gezdik dün akşam. hh Duyduk bir musiki gibi zamandan Kalkarım sabahın köründe. Yakarım ocağı tezeklen, ot ilen. Arpa unuylan ha- mur ederim. Deli çölde topladığımız otlarla dehdehlerim ateşi. Geçerim tan- dırın, yani ocağın başına. Yufka ekmeğini açar açar pişiririm saçta. Ekmek ederim Mustafa’ma gülden tatlı bebelerime. Erkeğim Mustafa kalkar öksüre- rek, bir avuç su çırpar yüzüne. Görürüm güzel yüzünü alev ışığında. Bağlar çarıklarını. (Fikret Otyam, Ceylanlar Suya İndi) TÜRKÇE EL KİTABI 268

P:270

Cümle Bilgisi 3. Eksiltili (Bitmemiş) Cümle }} Yüklemi söylenmeyen cümle türüdür. hh Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak (… ) İkinci dizede yüklem söylenmemiş, bu yüzden ikinci dize bitmemiş (eksiltili) cümledir. U YA R I  /  y o r u m İsim cümlelerinde ek fiil “-dır” bazen düşebilir ve pek çok kaynakta ek fiilin düştüğü cümle eksiltili cümle sayılmamıştır. Oysa 1994 ÖYS sorusu bize sınav soru hazırlayıcı- larının ek eylemi düşen cümleyi de eksiltili saydığını gösteriyor. “Aşağıdakilerin hangi- sinde verilen dizeler eksiltili cümle durumundadır?” sorusunun yanıtı olan dizeleri in- celeyelim: Benim bildiğim Atatürk Camdan çerçeveden uzak Yukarıdaki dizeleri oluşturan cümleyi ister “uzak durur” ister “uzak yaşar” ister “uzak- tır” şeklinde alalım, bu hâlde “-dır” eki düşmüşse cümle eksiltili sayılabilir. C) ANLAMINA GÖRE CÜMLELER a. Olumlu Cümle }} Cümlede olumluluk, yargının gerçekleşmesi anlamındadır. }} Eylem yargısında olumluluk, yüklemle dile getirilen kılış, durum ya da oluşun yapıldığını / yapılacağını anlatır. }} Ad cümlelerinde olumluluk, bir nesnenin ne olduğunun ya da var olduğunun belirtilmesi anlamındadır. }} Olumlu cümlelerin yükleminde olumsuzluk bildiren “-ma, -me, -maz, -mez, -sız, -siz, de- ğil, yok” bulunmaz. “Kömürler kızarıp ateş olmaya dönünce her şeyi unutup-arka sırada oturma- yı-Kızılay Kolu’ndan yemek yemeyi-ulusal bayramlarda şiir okumamayı-ilk ya- lazların maviliği yitene dek bekliyordu sokak kapısında. Odalarına mangalı al- dığında ürktüğü şeyler yok oluyor, eski ceviz masalarında-annesinin en onur- landığı eşyalarıydı-çalışmaya oturuyordu.” (Füruzan, Parasız Yatılı) 269 TÜRKÇE EL KİTABI

P:271

Cümle Bilgisi U YA R I  /  y o r u m LL Olumlu cümlelerde sözcüğün duygusal anlamda bizim için olumsuz olması önemli değildir, önemli olan yargının gerçekleşip gerçekleşmediğidir. LL “Öldük ölümden bir şeyler umarak.” cümlesinin yüklemi “öldük” sözcüğü duygusal açıdan olumsuzdur ancak yargı gerçekleştiği için cümle “olumlu” bir cümledir. LL “Kazada adam öldü.” ifadesi biçim ve anlamca olumludur. Bizim için önemli olan eylemin gerçekleşip gerçekleşmemesidir. Kazada ölen adam bir hırsız da olabilir, çok iyi bir insan da olabilir. b. Olumsuz Cümle }} Cümlede olumsuzluk yargının gerçekleşmemesi anlamındadır. Eylem cümlelerinde olum- suzluk; kılış, durum ya da oluşun yapılmaması / gerçekleşmemesi anlamındadır; ad cüm- lelerinde ise bir nesnenin var olmadığı / bulunmadığı anlamındadır. }} Cümlede olumsuzluk “-ma, -me, -maz, -mez, -sız, -siz” olumsuzluk ekleriyle veya “yok, değil” sözcükleriyle yapılır. hh Bay Refik Halit Karay, sevdiğim yazarlardan değildir. Son yıllarda yazdıklarını da okumadım. Ama ak perdede gördüğüm Nilgün’ün onun romanı ile ben- zerliğinin olabileceğini sanmıyorum. Bay Refik Halit Karay ne de olsa görgü- lü bir usta, bir yazardır, bu kadar saçma bir hikâye uydurup yazmaz. Nilgün filminin ne olduğu da anlaşılmıyor. Herhalde ben anlayamadım. Roman öyle değildir elbette. (Nurullah Ataç, Günce) O çay ağır akar, yorgun mu bilmem Uçun kuşlar uçun, burda vefa yok. Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem Öyle akarsular, öyle hava yok. Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem Feryadıma karşı aks-i sada yok. Yüce dağ başında siyah tül vardır. Bu yangın yerinde soğuk kül vardır. … (Rıza Tevfik Bölükbaşı, Uçun Kuşlar) TÜRKÇE EL KİTABI 270

P:272

Cümle Bilgisi Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel Kelimelerin kifayetsiz olduğunu. Bu derde düşmeden önce (Orhan Veli Kanık, Anlatamıyorum) Biçimce Olumlu Anlamca Olumsuz Cümle }} Yükleminde olumsuzluk “-ma, mez”eki ya da olumsuzluk bildiren “yok” ve “değil” söz- cükleri bulunmayan ancak anlamında olumsuzluk anlamı taşıyan cümlelerdir. }} “Sanki”, “gel de”, “ne… ne” gibi ifadeler biçimce olumlu, anlamca olumsuz cümle oluş- turur. hh Ne seni ne de onu tanıyorum. Bu cümlede olumsuzluk bildiren ek ya da sözcük yok ancak “ne… ne” bağlacı yüklemi olumsuzlaştırmıştır. Yüklem olan “tanıyorum” sözcüğü biçimce olumlu olsa da “tanımıyo- rum” anlamında olumsuz olarak kullanılmıştır. Aşağıdaki cümleler de “biçimce olumlu anlamca olumsuz cümle” örneğidir: hh Sanki sen beni çok iyi anladın. (anlamadın) hh Gel de böylelerinin arkasından iyi şeyler söyle. (söyleyemezsin) hh Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge (Yanmaz) Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayri. (Açmaz) hh Siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz? (bilmezsiniz) hh Hulyası kalmayınca hayatın ne zevki var? (zevki yok) Biçimce Olumsuz Anlamca Olumlu Cümle }} “Biçimce olumsuz anlamca olumlu” matematikteki eksi (-) ile eksinin (-) çarpımına ben- zetilebilir: Nasıl ki eksi ile eksinin çarpımı eksi artı (+) bir değer oluşturuyorsa yüklemde iki olumsuzluk ögesinin karşılaşması da -dil bilgisel bakımdan- olumlu değer ortaya koyar. 271 TÜRKÇE EL KİTABI

P:273

Cümle Bilgisi hh Kardeşim, sayısal derslerde başarısız değil. Bu cümlede “başarısız değil” ifadesi “başarılı” anlamında kullanılarak biçimce olumsuz an- lamca olumlu cümle oluşturulmuştur. Aşağıdaki cümleler de biçimce olumsuz anlamca olumlu cümle örneğidir: hh Bizim ülkemizde öykü ve şiir meraklıları yok değil. (var) hh Sanki bunları yapan sen değilsin. (sensin) hh İnsan böyle bir yeri gezmez mi? (gezer) hh Yeni açılan alışveriş merkezinde yok yok. (her şey var) c. Soru Cümlesi }} Soru cümleleri “gerçek soru cümlesi” ve “sözde soru cümlesi” olmak üzere ikiye ayrılır. }} Cevap gerektiren soru cümlelerine “gerçek soru cümlesi” adı verilir. hh Ağaçları rüzgâr mı devirmiş? hh Yaşar Kemal’in hangi kitabını okudunuz? hh Sınavda kaç dil bilgisi sorusu çıktı? hh Buradan insan mı çıkar, tabut mu? hh Ağız dil vermeyen köylüler Odun mu, tuz mu, hasta mı götürürler? }} Cevap gerektirmeyen soru cümlelerine “sözde soru cümlesi” denir. Biçim bakımından soru cümlesi görünümünde olan fakat soru anlamı taşımayan soru cümleleridir. hh Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllar? hh Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? hh Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? hh Kim demiş sulara vurulmaz perçin? TÜRKÇE EL KİTABI 272

P:274

Cümle Bilgisi hh Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? hh Dünya neye yarardı da güzeli olmasaydı? hh “Mal kim? Biz Kim? Malımız olsa yüzsuyu döker miyiz el kapılarında?” (Füruzan) Anlamına göre diğer cümle çeşitleri şunlardır: hh Bu kız beni görmeli / Bana kazak örmeli. (gereklilik cümlesi) hh Sınavı kazanırsam Limit Yayınları’nı tavsiye ederim. (koşul cümlesi) hh Bir gün uçup kucağına ulaşsam Gözlerimden döksem sevinç yaşını (dilek cümlesi) hh Dalında bülbül olayım Yanıp yanıp kül olayım (dilek cümlesi) hh Eyvah ne yer ne yâr kaldı! (ünlem cümlesi) hh Gül yerine diken bitsin Kuş yerine baykuş ötsün (buyruk cümlesi) D) YAPISI BAKIMINDAN CÜMLELER }} Yapı bakımından cümleleri işlemeden önce “temel cümle” ve “yan cümle” kavramlarının ne olduğunu açıklayalım: Temel Cümle: Bir cümlenin ana yargıyı bildiren ve en önemli ögesi durumundaki yüklem “temel cümle”yi ifade eder. Cümlenin diğer ögeleri ise temel cümlenin yani yüklemin yardımcıları / açık- layıcıları durumundadır. Yan Cümle (Cümlecik): Ana yargı bildirmeyen, temel cümlenin bir ögesi durumunda olan cümle- dir. Yan cümle; “çekimli fiiller” ve “fiilimsiler” ile kurulur. Sınavlarda kaç “yan cümlecik” vardır ifa- desi bir bakıma yüklemin dışında kaç fiilimsi ya da yüklem özelliği göstermeyen kaç çekimli ey- lem vardır demektir. 273 TÜRKÇE EL KİTABI

P:275

Cümle Bilgisi 1. Basit Cümle }} Tek bir yargıyı belirten ve içinde bir yüklem olan, başka bir yargı bildirmeyen cümlelerdir. }} Cümlenin uzun ya da kısa oluşu basit, birleşik olmasıyla alakalı değildir. Cümle uzun ola- bilir ama içinde yüklemin dışında yan cümleciği oluşturan (fiilimsi, çekimli fiil) yoksa o cüm- le basit cümle sayılır. hh Dağların yamaçlarındaki yorgun karlar, kentin kenar mahallelerine buz gibi sularını yavaş gönderiyordu. hh Uzun bir kışın ardından ilkbahar, kendisini sıcak bir dost gibi gösterdi bize. hh Küçücük çocuğun elinde kirli kırmızı renginde ve dikkat çekici bir su testisi vardı. 2. Birleşik Cümle }} Tek bir temel cümle (yüklem) ve içinde yan cümleciğin bulunduğu cümle türüdür. }} Yan cümleciğin durumuna göre 4’e ayrılır: a. Girişik Birleşik Cümle: Yan cümleciği fiilimsilerden oluşan birleşik cümledir. Tek yükle- mi olan ve yüklem dışında fiilimsinin yer aldığı birleşik cümle türüdür. hh Sandıklı’yı geçer geçmez başlar Akdeniz havası. hh Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne. hh Biz yoldan uzaklaştıkça patika belirsizleşti. U YA R I  /  y o r u m LL Bazı cümlelerde yan cümlecik bir söz öbeği halinde yüklemin içinde de olabilir bu tür cümleler de girişik birleşik cümle sayılır: ~~ Tatlı dil, her kapıyı açan bir anahtardır. LL Ancak fiilimsi yüklemin kendisinde ise yüklem temel cümle olduğu için -cümlede başka fiilimsi yoksa- o cümle girişik birleşik cümle olmaz. ~~ Öğrencinin amacı, öğrenmektir. (yüklem) TÜRKÇE EL KİTABI 274

P:276

Cümle Bilgisi b. İç İçe Birleşik Cümle: Bir ögesi bağımsız bir cümleden oluşan ya da bir ögesinin içinde bağımsız cümle bulunan cümle türüdür. Yan cümlecik genelde nesne olur ancak “özne” de olabilir. hh Atatürk “Hayatta en hakiki yol ilimdir, fendir.” der. (Nesne) hh “Ölüm korkusu ölümden daha korkunçtur.” çok doğru bir sözdür. (Özne) hh Yarın denizde fırtına çıkacak söylentisi herkesi tedirgin etmişti. (Özne) c. Koşullu (Şartlı) Birleşik Cümle: Temel cümleye şartla bağlanan yan cümleciğin olduğu cümle türüdür. Yan cümle genellikle şart kipiyle (-sa, -se) çekimlenir. Koşul bildiren yan cümleler genellikle temel cümlenin “zarf tümleci” olur. hh Havaya bakarsam / hava alırım. (Yan cümle) (temel cümle) hh Bıçak soksan gölgeme / Sıcacık kanım damlar. (Yan cümle) (temel cümle) hh Gidersen / yıkılır bu kent. (Yan cümle) (temel cümle) d. Ki’li Birleşik Cümle: Bu cümlelerde, çekimlenmiş bir fiilden oluşan yan cümle temel cümleye “ki” bağlacı ile bağlanır. “ki” bağlacından önce gelen fiil temel cümledir ve “yük- lem” olur, “ki” bağlacından sonra gelen bölüm yan cümle olur ve genellikle temel cümle- nin nesnesi olur. “ki” bağlacından sonra gelen bölüm fiilimsili yan cümle biçimine getirile- bilir. hh Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini. Bu dizeyi “Gözlerimin rengini unuttuğunu duydum” biçimine getirilebilir, yan cümle “nes- ne” görevindedir. hh Kim derdi ki bir tanem bir gün ayrılacağız? Bu dizeyi “Bir tanem bir gün ayrılacağımızı kim derdi?” biçimine getirilebilir, yan cümle “nesne” görevindedir. 275 TÜRKÇE EL KİTABI

P:277

Cümle Bilgisi U YA R I  /  y o r u m Yüklemde yer almayan “mı, mi” koşul ya da zaman anlamı kattığı zaman “birleşik yapılı cümle” oluşturur çünkü bu durumdaki “mı, mi” sözcüğe “zarf-fiil” özelliği ka- zandırır. ~~ Güldü mü cenazeye benzerdi. (Güldüğünde) ~~ Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. (gördüğüm zaman) 3. Sıralı Cümle }} Kendi içlerinde bağımsız olmasına karşın anlam ya da biçim bakımından birbirine bağla- nan cümlelerdir. }} Sıralı cümlelerde en az iki yüklem (cümle) bulunur. Sıralı cümleyi oluşturan cümleler basit ya da birleşik olabilir. }} Sıralı cümleyi oluşturan cümleler birbirinden virgül (,) ya da noktalı virgül (;) ile ayrılır. }} Sıralı cümleler biçim ilgisine bağlı “bağımlı sıralı” ve “bağımsız sıralı” olmak üzere ikiye ayrılır: a. Bağımlı Sıralı Cümle: Öge ortaklığı olan sıralı cümlelerdir. Bir öge ortak olabildiği gibi birden çok öge de ortak olabilir. Özne, nesne ve tümleçler ortak olabildiği gibi yüklemler de ortak olabilir. hh Kara tren gecikir, belki hiç gelmez. (Özne) hh Bozuk bir saattir yüreğim, hep sende durur. (Özne) hh Sabahleyin gökyüzü açıktı, ufuk parlaktı. (Zarf tümleci) hh Köyde kendimize atlar yapar, cirit oynar, yarışa çıkardık. (Dolaylı tümleç) b. Bağımsız Sıralı Cümle: Öge ortaklığı olmayan sıralı cümlelerdir. Sıralı cümleyi oluştu- ran yüklemlerin nesnesi, öznesi ve tümleçleri tümüyle farklıdır. Cümleler birbirine ne- den-sonuç, koşul-sonuç, amaç-sonuç gibi bağlanır. TÜRKÇE EL KİTABI 276

P:278

Cümle Bilgisi hh Bülbüller keskin keskin ötüyor, uzaktan mandıranın köpekleri havlıyordu. hh Delikanlılar askere gitti, köylüler bir şey ekemedi. hh At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır. hh Gün bitti, ağaçta neşe söndü. hh Ak gün ağartır, kara gün karartır. 4. Bağlı Cümle }} Birden fazla yüklemin olduğu, yüklemlerin birbirlerine bağlaç ile bağlandığı cümlelerdir. }} Sıralı cümleden tek farkı, virgül (,) ve noktalı virgül (;) yerine cümlelerin “bağlaç” ile bağ- lanmasıdır. }} Bağlı cümleler de sıralı cümleler gibi “bağımlı” ve “bağımsız” olarak sınıflandırılabilir. hh Ne sen Leyla’sın ne de ben Mecnun’um. hh Gidiyorum fakat yarın geleceğim. hh Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli. hh Ne şair yaş döker ne âşık ağlar. }} “Aşağıdaki cümlelerin hangisi yapısı bakımından farklıdır?” sorularında şu yol izlenmelidir: Öncelikle yüklem sayısına bakılır: Bir yüklem varsa cümle ya “basit” ya da “birleşik” yapılıdır; tek yüklem ve yan cümlecik (genellikle ey- lemsi) varsa cümle “birleşik”, yan cümlecik (genellikle eylemsi) yoksa cüm- le “basit” yapılı olur. Birden çok yüklem varsa ya “sıralı” ya da “bağlı” cümle olur; birden çok yüklem varsa ve virgül ya da noktalı virgülle ayrılmışsa, bağlaçla bağlanma- mışsa cümle “sıralı”, birden çok yüklem bağlaçla bağlanmışsa cümle “bağ- lı” cümle olur. ~~ Mum, dibine ışık vermez. (Basit cümle) ~~ Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur. (Birleşik cümle) ~~ Gün bitti, ağaçta neşe söndü. (Sıralı cümle) ~~ Ne ağladı ne güldü. (Bağlı cümle) 277 TÜRKÇE EL KİTABI

P:279

Cümle Bilgisi U YA R I  /  y o r u m LL Bazı cümle türlerinde birleşik, sıralı, bağlı cümleler iç içe olabilir, bu tür cümlelere “karma cümle” adı verilir. ~~ Seni düşündükçe deliriyorum, içimden çok şey geçiyor ama hiçbirini yapamıyorum. Bu cümlede seni “düşündükçe” sözcüğü fiilimsi olduğu için girişik birleşik cümle, yük- lemler “ama” bağlacı ile bağlandığı için bağlı cümle, en az iki yüklem olduğu için sıralı cümle özelliği var. Yapısına göre farklı cümle türleri iç içe olduğu için bu cümleye “kar- ma cümle” diyebiliriz. ARA SÖZ }} Cümlenin anlamını güçlendirmek ya da bir açıklama yapmak için cümlenin akışını keserek araya alınan sözlerdir. Ara sözler iki virgül (,) ya da iki kısa çizgi (-) arasına alınır. Ara sözün içinde virgül varsa kısa çizgi kullanılır. Ara sözler; bir ögeyi vurgulamak, o ögeyi daha iyi açıklamak için kullanılabilir. Böyle olan ara sözler, açıklayıcısı oldukları ögenin içinde yer alır, cümle çözümlemesinde o ögeyle birlikte alınır. hh Anadolu, uygarlıkların beşiği, onu tanıyanları kolayca kucaklar. (Özne) hh Çocukları, geleceğin umutlarını, en iyi şekilde yetiştirmeliyiz. (Belirtili nesne) hh Turgutlu’daki evlerine, özlemini çektikleri yere, dönmek istiyorlardı. (Dolaylı tümleç) hh Atatürk’ün öldüğü gün, 10 Kasım 1938’de, herkes büyük bir yas tutmuş. (Zarf tümleci) hh Senin için, sevgili dostum için, elimden gelen her şeyi yaparım. (Edat tümleci) Ara Cümle }} “Ara cümle” biçiminde olan ara sözler, yine anlatılanlarla ilgili bir duyguyu, bir düşünceyi belirtmek için kullanılırlar. Ara cümleler, cümle dışı unsurdur; yani cümlenin hiçbir ögesi ol- maz. Ara cümleler, cümleden çıkarıldığında cümlenin yapısında bozulma, ilettiği yargıda daralma olmaz. hh Bütün bildiklerini -ne bildiğini, ne kadar bildiğini kimse bilmiyordu- polise anlatacakmış. hh Kiracım, ben onu iyi bir insan sanmıştım, altı kira ödemeden evden çıktı. hh Geçen gün, nasıl anlatayım, birden içimde bir sevinç belirdi. TÜRKÇE EL KİTABI 278

P:280

Cümle Bilgisi U YG U L U  /  y o r u m - I Aşağıdaki cümlelerin ögelerine doğru ayrılıp ayrılmadığını belirtiniz. Doğru Yanlış 1 Destan; / çok eski zamanlarda / yaşanan doğal afetler ve top- lumsal olaylar sonucunda / ortaya çıkan bir edebî türdür. Destanlar; / bir toplumun yaşayışıyla ilgili savaş, göç, felaket 2 gibi olayların ve kahramanların olağanüstü özelliklerle verildi- ği manzum öykülerdir. 3 Yunan edebiyatı ozanı Homeros’un / “İlyada” ve “Odysseia” adlı yapıtları / doğal destan örneğidir. 4 Fazıl Hüsnü Dağlarca, / “Üç Şehitler Destanı” adlı yapıtıyla / yapma destana / damgasını vurmuştur. 5 Destan, / halk edebiyatındaki / en uzun nazım biçimidir. Oğuz Atay, / “Bir Bilim Adamının Romanı” adlı yapıtında / üni- 6 versitedeki hocası Prof. Mustafa İnan’ın yaşamını / anlatmış- tır. 7 Nurullah Ataç, / düzyazıda / devrik cümlenin / kullanılmasının doğruluğunu / savunmuştur. İstanbul öykücüsü olarak tanınan Sait Faik Abasıyanık, / öy- 8 külerinde / sıradan insanların yaşamlarını / şiirsel bir dille / an- latır. 9 Toplumsal gerçekleri / yansıtan / birçok roman / bir tutanak ni- teliği / taşır. 10 Necip Fazıl Kısakürek, / şiirlerinde / madde-ruh tezadını / an- lattığı için / öne çıkmıştır. Gençlik yıllarında / çeşitli dergi ve gazetelerde / yazdığı yazı- 11 ları derleyip bunları / yazılış tarihlerine göre / sıralayarak kitap hâline / getiriyor. 12 Bu dergide / kültürel çalışmalara öncelik verileceği / belirtildi. Bugün kimi genç romancılarımız / yapıtlarını / yazmaya başla- 13 madan önce / seslenecekleri okur kitlesinin / düzeyini / düşü- nüyorlar. 14 İnsan ilişkilerindeki çelişkileri iyi gözlemlemiş ve doğru yansıt- mış olması / oyunların içeriksel düzeyini / yükseltiyor. 15 Anılardan ve kişisel izlenimlerden yola çıkarak oluşturduğu öy- küler / oldukça / beğenilmişti. 279 TÜRKÇE EL KİTABI

P:281

Cümle Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - II Aşağıdaki cümlelerde sorunun hangi ögeyi buldurmaya yönelik olduğunu bulunuz. 1 Yarın akşam mı oraya gideceksiniz? 2 Geçen yıl Topkapı Sarayı’nı mı gördünüz? 3 Paragrafı romandan mı aldın? 4 Yazar mı gerçekleri bir tutanakçı gibi anlatır? 5 Konuyu ona iyice açıkladın mı? 6 Dizilerde hep mutsuz aşklar mı anlatılıyor? 7 Oraya yağmur mu yağdı? 8 Doğum gününde ona kolye mi aldın? 9 Buraya uçakla mı döndün? 10 Çocuk, az önce içeri mi girdi? U Y G U L U   /   y o r u m - III Aşağıdaki cümlelerde sorunun hangi ögeyi buldurmaya yönelik olduğunu bulunuz. 1 Okuduğun romanda yazar ne anlatıyor? 2 Geçen gün birlikte yürüdüğünüz kişi kimdi? 3 İstanbul’dan buraya neyle geldiniz? 4 Kardeşin hangi şehirde çalışıyor? 5 Kim konunun ana hatlarını sana açıkladı? 6 Çocuğun neyi kaybolmuştu burada? 7 Ne zaman toplantıya gidecekmişiz? 8 Niçin herkese böyle insafsız davranıyor? 9 Bugün kitaplıktan neyi aldı? 10 Okuduğun kitabın konusu neydi? TÜRKÇE EL KİTABI 280

P:282

Cümle Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - IV Aşağıda verilen cümlelerin ögelerinin doğru sıralanışını belirtiniz. Ögeleri 1 Pek çoğumuz tekstil ürünlerinin sadece koyun yününden elde edildiğini düşünürüz. 2 Daima, bu şehre ilk giren ve onu yeni baştan bir Türk şehri olarak kuran dedelerimizin yaşayışlarındaki halis tarafa hayran oldum. 3 Tanpınar’ın şiirleri arasında özel bir yere sahip olan Bursa’da Zaman şii- rinde hem tarih hem de benlik kavramı öne çıkmıştır. Modern şehir hayatının gün içerisinde onlarca kişiyle iletişime geçmeyi 4 zorunlu kılan ve kişileri binlerce mesaja maruz bırakan yapısı, insana da- ha önce deneyimlemediği bir uyum sürecini dayatıyor. 5 Sırf kendi için okuyan, gezen, eğlenen bir aydın, kendini yaşarken öldür- müyor mu? 6 Toprakla uğraşanları maddi açıdan desteklemek, ülkemizin kalkınması- na önemli ölçüde katkı sağlayacaktır. 7 Hünkârın otağı, yıkık bir manastır avlusunun tam ortasına kurulmuştu. 8 Sabit bir noktaya dikilmiş sert bakışlı bu nöbetçiler, otağın bir parçası gi- biydiler. 9 Giriş kapısının sağına soluna sıralanmış nöbetçiler, dimdik duruyorlardı. 10 Arkeologlar, yeni kalıntılar ortaya çıkarmak ve daha fazla bilgi elde etmek için teknolojik gelişmelerden yararlanıyorlar. 11 Geçmişe ait düşünceler ve inançlar gibi çok önemli şeyler, hemen he- men hiç iz bırakmadan yitip gidebiliyor. 12 Yapılandırıcı dil yaklaşımına göre dinleme, gelişimsel ve etkileşimsel bir süreçtir. 13 Dinleme becerisinin geliştirilmesi için etkinlik önemli bir unsurdur. Mimari, heykel, resim, müzik, edebiyat olmak üzere beş ana daldan olu- 14 şan güzel sanatlar, insanın ve insanlık tarihinin inkâr edilmez bir gerçe- ğidir. Yalnız yapıtlarının içeriğiyle değil, anlatımındaki ustalık, kullandığı dil ve 15 hareketli anlatım tekniğiyle de edebiyatımızın büyük ustalarından biridir o. 281 TÜRKÇE EL KİTABI

P:283

Cümle Bilgisi U YG U L U  /  y o r u m - V Aşağıdaki cümleleri nesne-yüklem ilişkisi açısından inceleyiniz. Geçişli Geçişsiz 1 Her gönülde bir aslan yatar. 2 Fukaranın düşkünü, beyaz giyer kış günü. 3 Dert ağlatır, aşk söyletir. 4 Anlatılan fıkraya çok güldü. 5 Terzi kedi söküğünü dikemez. 6 Saatlerce geçen gemilere baktı. 7 Kurt, puslu havayı sever. 8 Acı patlıcanı kırağı çalmaz. 9 Abanın kadri yağmurda bilinir. 10 Açma sırrını dostuna, o da söyler dostuna. U Y G U L U   /   y o r u m - VI Aşağıdaki cümleleri özne-yüklem ilişkisi açısından inceleyiniz. Etken Edilgen Dönüşlü İşteş 1 Çok bilen çok yanılır. 2 Çıkmadık candan umut kesilmez. 3 Denize düşen yılana sarılır. 4 Osman Çavuş, Ayşe Hanım’a vuruldu. 5 Osman Çavuş, bu savaşta vuruldu. 6 Ekmekler gazeteye sarıldı. 7 Çocuk, annesine sıkı sıkı sarıldı. 8 Haberi duyan kadınlar ağlaştılar. 9 Öğretmenimiz, bize sıfatları anlattı. 10 İki şair, yıllarca mektuplaştı. TÜRKÇE EL KİTABI 282

P:284

Cümle Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - VII I Bağlandı yollarım kaldım çaresiz Gayri dünya bana aralandı gel Derildi defterim artsız arasız Üst üste dizildi sıralandı gel gel II Yâri görse idim haftada ayda Sevip ayrılmakta ne buldum fayda Azrail göğsümde canım hay hayda Ciğerimin başı yaralandı gel III Karac’oğlan der ki başa yazıldı Gözüm yaşı Ceyhan oldu süzüldü Kefenim biçildi kabrim kazıldı Mezarımın üstü karalandı gel Bu şiirle ilgili aşağıdaki yargıları doğru (D) ve yanlış (Y) bakımından değerlendiriniz. DY 1 I. dörtlükteki “bağlandı”, “aralandı” ve “derildi” fiilleri edilgendir. 2 I. dörtlükteki “dizildi” ve “sıralandı” fiilleri geçişli ve dönüşlü fiillerdir. 3 I. dörtlükteki “kaldım” fiili geçişli etken çatılıdır. 4 II. dörtlükteki “görse idim” fiili geçişsiz etken çatılıdır. 5 II. dörtlükteki “ayrılmakta” dönüşlü çatılı bir fiilimsidir. 6 II. dörtlükteki “buldum” fiili geçişli etken çatılıdır. 7 II. dörtlükteki “yaralandı” fiili işteş çatılıdır. 8 III. dörtlükteki “yazıldı”, “biçildi”, “kazıldı” ve “karalandı” fiilleri ça- tı bakımından özdeştir. 9 III. dörtlükteki “süzüldü” sözcüğü geçişsiz edilgen çatılıdır. 10 Bütün dörtlüklerde geçen “gel” fiili geçişsiz etken çatılıdır. 283 TÜRKÇE EL KİTABI

P:285

Cümle Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - VIII Bir akşam uyudu Uyanmayıverdi Aldılar, götürdüler Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar Haklarını helal ederlerdi elbet Bu dizelerle ilgili aşağıdaki yargıları doğru (D) ve yanlış (Y) bakımından değerlendiriniz. DY 1 “Kılındı” ve “gömüldü” fiilleri edilgen çatılıdır. 2 Tezlik eylemi kullanılmıştır. 3 Üçüncü dizedeki eylemler geçişsizdir. 4 İlk iki dizedeki eylemler geçişlidir. 5 Son dizedeki birleşik eylem geçişli ve etkendir. 6 Birden fazla dönüşlü eylem kullanılmıştır. 7 “Yıkandı” fiili özne-yüklem ilişkisi açısından dönüşlüdür. 8 “Duyarlarsa” sözcüğü geçişli etken bir fiildir. U Y G U L U   /   y o r u m - IX Aşağıdaki cümlelerin öge dizilişine göre devrik mi kurallı mı olduğunu belirtiniz. Kurallı Devrik 1 Ben ta senin yanında hasretim sana. 2 Hayal iklimlerine bir gemi yelken açtı. 3 Uçuyor rüzgâr gibi altımdaki küheylan. 4 Dost dost diye nicesine sarıldım. 5 Burada zafer müjdecisi her mevsim. 6 Seninle denize bakan evler gibiydim. 7 Terk etmedi sevdan beni. TÜRKÇE EL KİTABI 284

P:286

Cümle Bilgisi U YG U L U  /  y o r u m - X Aşağıdaki cümleleri yükleminin türüne göre inceleyip isim cümlesi mi fiil cümlesi mi olduğunu belirtiniz. İsim Fiil 1 Çalıkuşu, Reşat Nuri’ye büyük bir şöhret kazandırmıştır. 2 Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum. 3 Ormanın sonunda gördükleri ağaçlar kuruydu. 4 Romanın kişilerini değişik çevrelerden seçmiştir. 5 Şu an odamda çeşitli konularla ilgili araştırma yapmaktayım. 6 Kısa bir aradan sonra kadının sesi tekrar duyuldu. 7 Burada hayatında görmediği manzaralar görmüştü. 8 Otobüsün arka koltuğunda oturanlar münakaşaya başladı. 9 Tek amacı, nitelikli bir roman yazmaktı. 10 Ahmet Kutsi Tecer, içine kapanık bir yazardı. U Y G U L U   /   y o r u m - XI Aşağıda verilen cümlelerin anlam açısından olumlu mu olumsuz mu olduğunu belirtiniz. Olumlu Olumsuz 1 Gel de bu saatte bütün işleri yetiştir. 2 Ne şiir ne de hikâye okuyan biridir. 3 Senin ne işler başardığını bilmiyor değilim. 4 Böyle bir roman hiç okunmaz mı? 5 Böyle karlı bir havada gel de dışarı çık. 6 “Kılavuz” sözcüğünü birçoğu yanlış yazmıştı. 7 Şiir okuma konusunda hiç iyi değildi. 8 Sanma ki bu karanlıklar bir gün geçer! 9 Bu şehirde yok yok. 10 Sanki sen beni çok anladın. 285 TÜRKÇE EL KİTABI

P:287

Cümle Bilgisi U Y G U L U   /   y o r u m - XII Aşağıda verilen cümleleri yapısı bakımından inceleyiniz. Basit Birleşik Sıralı Bağlı 1 Düştü yeşil ovaya kubbelerin gölgesi. 2 Diz çöken kızları ürkütme sakın. 3 Şiir, somut şeylerin peşinde değildir. 4 Biçim yönüyle birbirine benzeyen şiirler yazmıştır. 5 Türk şiirinin en büyük meselesi dil mese- lesidir. 6 Yaşamayı böylesine seven çok az adam tanıdım. 7 İşte ben bunu imkânsız görüyorum, dedi. 8 Ayrıntıları seviyor, olabildiğince ustaca kul- lanıyor. 9 Güneş doğdu, hepimiz uyandık. 10 Ne şair yaş döker ne âşık ağlar. U Y G U L U   /   y o r u m - XIII Aşağıdaki dizelerde geçen yan cümleciğin hangi ögeyi oluşturduğunu belirtiniz. 1 Yeşil pencerenden bir gül attığın zaman Işıklarla dolacak kalbimin içi Ebedi aşığın dönüşünü bekler 2 Yalan yeminlerin tanığı çiçekler Gözlerime yavaşça doldu akşam 3 Gözlerin ateşini kalbime boşaltarak Bırak yorgun başları bu taşlarda uyusun 4 Tutuşmuş ruhlarına bir damla gözyaşı sun 5 Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış. 6 Çözülen bir demetten indiler birer birer. 7 Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta. 8 Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman. TÜRKÇE EL KİTABI 286

P:288

Cümle Bilgisi UYGULU / yorum - I UYGULUYORUM CEVAP ANAHTARI UYGULU / yorum - VII 1. Yanlış / 2. Doğru / 3. Yanlış / 4. Doğru / 5. Yanlış / 1. Doğru / 2. Yanlış / 3. Doğru / 4. Yanlış / 5. Doğru / 6. Yanlış / 7. Yanlış / 8. Doğru / 9. Yanlış / 10. Yanlış / 6. Doğru / 7. Yanlış / 8. Doğru / 9. Yanlış / 10. Doğru 11. Yanlış / 12. Doğru / 13. Yanlış / 14. Doğru / UYGULU / yorum - VIII 15. Doğru UYGULU / yorum - II 1. Doğru / 2. Doğru / 3. Yanlış / 4. Yanlış / 5. Doğru / 6. Yanlış / 7. Yanlış / 8. Doğru / 1. Zarf tümleci / 2. Belirtili nesne / 3. Dolaylı tümleç / UYGULU / yorum - IX 4. Özne / 5. Yüklem / 6. Özne / 7. Özne / 8. Belirtisiz nesne / 9. Edat Tümleci / 10. Zarf Tümleci 1. Devrik / 2. Kurallı / 3. Devrik / 4. Kurallı / 5. Devrik / UYGULU / yorum - III 6. Kurallı / 7. Devrik 1. Belirtisiz nesne / 2. Yüklem / 3. Edat tümleci / UYGULU / yorum - X 4. Dolaylı tümleç / 5. Özne / 6. Özne / 7. Zarf tümleci / 1. Fiil / 2. İsim / 3. İsim / 4. Fiil / 5. Fiil / 6. Fiil / 8. Zarf tümleci / 9. Belirtili nesne / 10. Yüklem 7. Fiil / 8. Fiil / 9. İsim / 10. İsim UYGULU / yorum - IV UYGULU / yorum - XI 1. Ö-N-Y / 2. ZT-BT-Y / 3. DT-Ö-Y / 4. Ö-DT-N-Y / 1. Olumsuz / 2. Olumsuz / 3. Olumlu / 4. Olumlu / 5. Ö-N-ZT-Y / 6. Ö-DT-ZT-Y / 7. Ö-DT-Y / 8. Ö-Y / 5. Olumsuz / 6. Olumlu / 7. Olumsuz / 8. Olumsuz / 9. Ö-ZT-Y / 10. Ö-ZT-DT-Y / 11. Ö-ZT-Y / 9. Olumlu / 10. Olumsuz 12. Edat Tümleci-Ö-Y / 13. Edat Tümleci-Ö-Y / 14. Ö-Y / 15. Y-Ö UYGULU / yorum - XII UYGULU / yorum - V 1. Basit / 2. Birleşik / 3. Basit / 4. Birleşik / 5. Basit / 6. Birleşik / 7. Birleşik / 8. Sıralı / 9. Sıralı / 10. Bağlı 1. Geçişsiz / 2. Geçişli / 3. Geçişli / 4. Geçişsiz / 5. Geçişli / 6. Geçişsiz / 7. Geçişli / 8. Geçişli / UYGULU / yorum - XIII 9. Geçişsiz / 10. Geçişli 1. Zarf Tümleci / 2. Belirtili Nesne / 3. Zarf Tümleci / UYGULU / yorum - VI 4. Dolaylı Tümleç / 5. Dolaylı Tümleç / 6. Dolaylı Tümleç / 7. Özne / 8. Zarf Tümleci 1. Dönüşlü / 2. Edilgen / 3. Dönüşlü / 4. Dönüşlü / 5. Edilgen / 6. Edilgen / 7. Dönüşlü / 8. İşteş / 9. Etken / 10. İşteş 287 TÜRKÇE EL KİTABI

P:289

Cümle Bilgisi MERAKLISINA “ŞAPKALAR KALKTI” EFSANESİ Düzeltme (İnceltme) işareti herkesin bildiği ismiyle “şapka işareti” ile ilgili öyle bir şe- hir efsanesi var ki bazı Türkçe ve Türk dili ve edebiyatı öğretmenleri tarafından da sür- dürülüyor. Efsane şöyle: “Türk Dil Kurumu tarafından ‘şapka işareti’ tamamen kaldırıl- dı.” Aslında öyle bir şey söz konusu değil. Şapka işareti TDK tarafından hiçbir zaman tam anlamıyla kaldırılmadı. Sadece bazı sözcüklerle kullanılan şapka işareti kaldırıldı. Zaten TDK Yazım Kılavuzu’nda düzeltme işaretinin kullanımı ile ilgili bir başlık konul- muş ve bu işaretin nerelerde ve hangi durumlarda kullanılacağı belirtilmiş. Ayrıca TDK Yazım Kılavuzu’nun dizin kısmında da düzeltme işaretinin kullanıldığı sözcükleri gör- mek mümkün. Sonuç olarak “şapkalar kalkmadı”, hâlâ yerinde duruyor. “BAKSANA, GELSENE” SÖZCÜKLERİNİN ALDIĞI EKLER Bu sözcüklerde harekete geçirme ve istek anlamı vardır. Ancak bu sözcüklerin sonun- da bulunan “a” ve “e” sesleri istek kipi değildir. Bu sesler durum eki de olamaz çünkü durum ekleri fiillere eklenmez. Bu sözcüklerde ekleri şöyle çözümleyelim: Baksana söz- cüğünde “bak-” fiil kökü, “-sa” şart kipi, “-n” ikinci tekil şahıs ekidir; gelsene sözcü- ğünde “gel-” fiil kökü, “-se” şart kipi, “-n” ikinci tekil şahıs ekidir. Bu sözcüklerdeki “a” ve “e” sesleri aslında ünlemdir yani seslenme edatıdır. Bu ünlemler, zaman içinde ek- leşmiştir: Baksan a, baksan ya, gelsen e, gelsen ya. MİZAH KUTUSU Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı toprakları işgal edilince, bazı aydınlar kur- tuluşu güçlü bir devletin (Bunlar ABD ve İngiltere idi) mandası altına girmekte görüyor- du. Yahya Kemal, manda fikrini savunanlara karşı çıkarak şöyle der: “Sultan Mehmed, İstanbul’u almak için döktürdüğü toplardan her birini kırk man- daya çektirmişti. Bunlar ise koca imparatorluğu bir tek mandaya çektirecekler!” TÜRKÇE EL KİTABI 288

P:290

BÖLÜM V “ SES YAZIM NOKTALAMA “➜ Ses Bilgisi ➜ Yazım Kuralları ➜ Noktalama İşaretleri

P:291

MERAKLISINA HER “SU”, BİLDİĞİMİZ SU DEĞİLDİR ➜ “ Su uyur, düşman uyumaz.” Atasözünü duyan kişi “su” sözcüğünü içtiğimiz su sa- nır hâlbuki buradaki “su” farklı bir anlamdadır. Buradaki “su” eskiden “asker” anla- mında kullanılan ve “sü” olarak söylenen sözcüğün değişmiş şeklidir. Yani uyuyan “su” değil, askerdir. ➜ “Subaşı” sözündeki “su” sözcüğü de asker anlamındadır (asker başı). Yine “subay” sözcüğündeki “su” sözcüğü de asker anlamındadır. SAYESİNDE ➜ “ Sayesinde” sözcüğündeki “sâye” sözcüğü “gölge” anlamındaki Farsça bir sözcük- tür. Türkçede “aracılığıyla, yardımıyla” anlamını kazanmıştır. ÇARŞAMBA / PERŞEMBE ➜ Ç arşamba sözcüğü, Farsça “çaharşanbe” sözcüğünden gelmektedir. “Çahar” (çe- har) Farsçada dört demektir. Dolayısıyla “çaharşanbe” sözcüğü, “dördüncü gün” anlamındadır. ➜ Perşembe sözcüğü, Farsça “pancşenbe” sözcüğünden gelmektedir. “Panc” Fars- çada beş demektir. Dolayısıyla “pancşanbe” sözcüğü, “beşinci gün” anlamındadır. CEDELLEŞMEK ➜ “ Cebelleşmek” fiili yanlışlıkla cedelleşmek yerine kullanılmaktadır. Ancak TDK’nin sözlüğünde ikisine de yer verilmiştir. ➜ “ Cebel”, Arapçada “dağ” demektir. İspanya ile Fas arasındaki boğazın adı olan Ce- bel-i Tarık “Tarık’ın dağı” anlamına gelir. “Cedel” sözcüğü ise “kavga, cenk, atışma” anlamlarına gelir. “Ben bu işlerle cebelleşiyorum” yerine “Ben bu işlerle cedelleşi- yorum” kullanılmalıdır. HAY’DAN GELEN HU’YA GİDER ➜ B u atasözü “emek harcanmadan elde edilen şeylerin çabuk kaybolacağını” ifade etmektedir. ➜ A tasözündeki hayy “canlı, yaşayan, Allah”, hû “Arapça o zamiri” anlamlarını taşı- maktadır. Yani atasözü “Allah’tan gelen ona (Allah’a) gider” demektir.

P:292

Ses - Yazım - Noktalama SES BİLGİSİ TÜRKÇENİN SES ÖZELLİKLERİ Türkçenin kendisine özgü ses özellikleri vardır, bu özellikler hangi sözcüğün Türkçe olduğunu tespit etmemizi sağlar. }} Türkçede uzun ünlü yoktur. Uzun ünlü ile gösterilen sözcükler yabancı kökenlidir: hikâye, mekân, karargâh… }} Türkçede iki ünlü yan yana gelmez, iki ünlünün yan yana olduğu sözcükler yabancı dilden gelmiştir: saat, şiir, fiil, matbaa, ziraat… }} Türkçede geniş/yuvarlak ünlüler “o, ö” sadece ilk hecede bulunabilir, ilk hece dışında “o, ö” sesi bulunan sözcükler yabancı kökenlidir: motor, balon, sifon, doktor, koro, sigorta… }} Türkçede sözcük kökünde ikiz ünsüz bulunmaz, yani sözcük kökünde aynı iki ünsüz yer alan sözcükler yabancı kökenlidir: hisse, millet, dikkat, teşekkür… }} Türkçe sözcüklerde başta yan yana iki ünsüz bulunmaz: kreş, plan, kral, gram, spor… }} Türkçe sözcüklerde “f, h, j” ünsüzleri yoktur. Fayda, fakir, hafta, hisar, jandarma, jilet… söz- cükleri yabancı kökenlidir. }} Türkçe sözcüklerin başında “c, ğ, l, m, n, r, v, z” ünsüzleri bulunmaz. Can, cahil, leğen, ra- por, vazo, vezin, zil, nane, mavi, lamba… sözcükleri Türkçe değildir. Yansıma sözcükler bu kuralın dışındadır. }} Türkçe sözcüklerin sonunda “b, c, d, g” ünsüzleri bulunmaz. }} Türkçede çok heceli sözcüklerin sonunda “p” ünsüzü bulunmaz. Zarf-fiil eki “-ıp, ip” bu kuralın dışındadır. Kitap, hesap, inkılâp, kalıp sözcükleri Türkçeye başka dillerden gelmiş- tir. }} Türkçede sözcük ya da hece sonunda yan yana üç ünsüz bulunmaz. Sfenks, kontekst gi- bi sözcükler Türkçe değildir. }} Türkçe sözcüklerin başında üç ünsüz bulunmaz. Strateji, strüktür sözcükleri yabancı kö- kenlidir. }} Türkçede hemze (kesme) işareti bulunan sözcükler dilimize Arapçadan alınmıştır: an’ane, kıt’a, neş’e, matbu’, meş’ale, mevzi’, mes’ele… 291 TÜRKÇE EL KİTABI

P:293

Ses - Yazım - Noktalama ÜNLÜ UYUMLARI 1. BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU }} Çok heceli Türkçe sözcüklerde bütün ünlüler ya kalın ya da ince olmak zorundadır. }} Türkçe bir sözcüğün ilk hecesi kalınsa (a, ı, o, u) diğerleri kalın, ilk hecesi inceyse (e, i, ö, ü) diğerleri ince olur. }} Büyük ünlü uyumuna aykırı durumlar şunlardır: a) Türkçede ekler genellikle büyük ünlü uyumuna uyar ancak şu yedi ek bazı sözcükleri bü- yük ünlü uyumuna aykırı hale getirir: -yor, -iken, -daş, -ki, -leyin, -gıl, -ımtırak. Uyduğu Durum Uymadığı Durum Ek -yor kokuyor, bakıyor geliyor, gidiyor -iken gelirken, severken bakarken, okurken sabahki, akşamki -ki sizdeki, evdeki sabahleyin, akşamleyin -leyin geceleyin -daş meslektaş arkadaş, vatandaş Fatmagil, dayımgil -gıl teyzemgil, Eminegil b) K öken bakımından Türkçe olduğu hâlde, bazı sözcükler ses değişikliğine uğradığı için bü- yük ünlü uyumuna aykırı hâle gelmiştir: Anne, hangi, kardeş, elma, hani, şişman… 2. KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU }} Bir sözcükte düz ünlüden sonra düz (a, e, ı, i) ünlü gelir: kavaklık, kalınlık, yalnızlar, bakıcı, pınar, kırıklık, çınar, kızmak, inerek, gideriz, sevgi, geniş… }} Bir sözcükte yuvarlak ünlüden (o, ö, u, ü) sonra yuvarlak dar (u, ü) veya düz geniş (a, e) ün- lü gelir: kova, duvar, çöplük, odun, ufak, büyük, doğru... }} Şu sözcükler küçük ünlü uyumuna uymaz: Havuz, çamur, kabuk, kavuk, karpuz, kavun, kavurmak, kavuşmak, savurmak, yağmur; ak- tör, alkol, bandrol, daktilo, doktor, profesör, radyo; mühim, mümin, müzik… TÜRKÇE EL KİTABI 292

P:294

Ses - Yazım - Noktalama }} Büyük ünlü uyumuna uymayan bir sözcükte küçük ünlü uyumunu aramaya gerek yoktur. Büyük ve küçük ünlü uyumuyla ilgili kurallar aşağıdaki tabloda özetlenmiştir: a ® a, ı yakar, yalnız o ® u, a omuz, oya e ® e, i geçer, geniş ö ® ü, e ölçü, ördek ı ® ı, a kırık, kısa u ® u, a kurul, ufak i ® i, e minik, ince ü ® ü, e büyük, ürkek SES OLAYLARI 1. ÜNLÜ DÜŞMESİ (HECE DÜŞMESİ) }} İkinci hecesinde dar ünlü bulunan (u, ü, ı, i) sözcüklere ünlü ile başlayan ek getirildiğinde ikinci hecedeki dar ünlü düşer. Akıl-ı = aklı Bağır-ım = bağrım Zihin-im = zihnim Ağız-a =ağza Asıl-ı = aslı Hüküm-ü = hükmü Oğul-unuz = oğlunuz Nesil-i = nesli Boyun-um = boynum U YA R I  /  y o r u m LL B azı sözcükler ikileme oluşturduğunda ünlü düşmesi olmaz. omuz omuza, nesilden nesile, şehirden şehire, burun buruna… LL S özcüğün ikinci hecesinde ünlü düşmesi gerekirken ünlünün düşürülmeden yazıl- ması yazım yanlışına neden olur. gönülüm (yanlış) – gönlüm (doğru), omuzun (yanlış) – omzun (doğru)… LL Özel isimlerin ikinci hecesinde dar ünlü olduğunda ünlü düşmesi olmaz. Emir’e, Gönül’e, Ufuk’u… 293 TÜRKÇE EL KİTABI

P:295

Ses - Yazım - Noktalama }} Bazı sözcükler yapım eki alırken yani türetilirken ünlü düşmesi olur. Koku-la = kokla- Devir-im = devrim Yanıl-ış = yanlış Sızı-la = sızla- Buyur-uk = buyruk Çevir-e = çevre Yumurta-la = yumurtla- Diri-lik = dirlik Sarı-ar- = sarar- İleri-le = ilerle Uyu-ku = uyku Kavuş-ak = kavşak Tasarı-la = tasarla- Oyun-a- = oyna- Beniz-e- = benze- Ayır-ıl- = ayrıl- Yalın-ız = yalnız Öde-ünç = ödünç }} Bazı sözcükler birleşirken yani birleşik sözcük oluştururken ünlü düşmesi olabilir. Akis-etmek = aksetmek Sabır-etmek = sabretmek Seyir-etmek = seyretmek Nakil-etmek = nakletmek Kayıp-olmak = kaybolmak Hüküm-etmek = hükmetmek Zehir-etmek = zehretmek Kayıt-olmak = kaydolmak }} İsim tamlaması biçiminde oluşan kimi birleşik isimlerin sonundaki iyelik eki düşebilir. Ceylanpınarı = Ceylanpınar Kadıköyü = Kadıköy Galatasarayı = Galatasaray Fenerbahçesi = Fenerbahçe Beşiktaşı = Beşiktaş Bakırköyü = Bakırköy }} “Dilenci” ve “öğrenci” sözcüklerinde gelen yapım ekinin ünlüsü düşmüştür. Dilen-ici = dilenci, öğren-ici = öğrenci. 2. ÜNLÜ AŞINMASI (ÜNLÜ BİRLEŞMESİ) }} Bazı birleşik sözcükler oluşturulurken yan yana gelen iki ünlüden birinin düşmesidir. }} Her ünlü aşınması birer ünlü düşmesi sayılır. Cuma-ertesi = cumartesi Güllü-aş = güllaç Ne-için = niçin Sütlü-aş = sütlaç Ne-asıl = nasıl Kahve-altı = kahvaltı TÜRKÇE EL KİTABI 294

P:296

Ses - Yazım - Noktalama 3. ÜNSÜZ DÜŞMESİ }} “k” ünsüzü ile biten kimi sözcüklere küçültme eki (-cık, -cik, -cak, -cek) getirildiğinde “k” ünsüzü düşer. Sıcak-cık = sıcacık Ufak-cık = ufacık Küçük-cük = küçücük Büyük-cek = büyücek Alçak-cık = alçacık Çabuk-cak = çabucak }} “k” ünsüzü ile biten kimi sözcüklere “-ıl, -il, -l” yapım eki getirildiğinde “k” ünsüzü düşer. Yüksek-l- = yüksel- Ufak-l- = ufal- Küçük-l- = küçül- Eksik-l- = eksil- Alçak-l- = alçal- Seyrek-l- = seyrel- U YA R I  /  y o r u m LL “ gülücük” ve “öpücük” sözcüklerinde ünsüz düşmesi vardır çünkü “-cık, -cik” kü- çültme eki sadece isimlere gelir. “Gül-” ve “öp-” fiildir, yani küçültme eki almaz. As- lında “gül-” ve “öp-” önce fiilden isim yapan “-ış, -iş” ekini alıp sonra “-cık, -cik” eki- ni alınca “ş” ünsüzü düşmüştür: gülüş-cük = gülücük, öpüş-cük = öpücük. LL Farklı durumlarda da ünsüz düşmesi olur. g el-dir- = getir-, ad-daş = adaş, ufak-rak = ufarak, küçük-mse- = küçümse-, kalk-dır-ım = kaldırım… LL “Yeşermek”, “kızarmak” ve “yaklaşmak” sözcüklerinde hem ünlü hem de ünsüz düş- mesi vardır: yeşil-er- = yeşer-, kızıl-ar- = kızar-, yakınlaş- = yaklaş- 4. ÜNLÜ TÜREMESİ }} Küçültme eki (-cık, -cik) tek heceli sözcüklere getirildiğinde bu ekten önce bir ünlü türer. Genç-cik = gencecik Az-cık = azıcık Dar-cık = daracık Bir-cik = biricik 295 TÜRKÇE EL KİTABI

P:297

Ses - Yazım - Noktalama }} Bazı pekiştirmelerde ünlü türemesi olur. Çep-çevre = çepeçevre Sap-sağlam = sapasağlam Yap-yalnız = yapayalnız Düp-düz = düpedüz Güp-gündüz = güpegündüz U YA R I  /  y o r u m “Sırılsıklam” ve “çırılçıplak” sözcüklerinde hem ünlü hem de ünsüz türemesi vardır. 5. ÜNSÜZ TÜREMESİ (ÜNSÜZ İKİZLEŞMESİ) }} Bazı sözcükler “etmek” ve “olmak” yardımcı eylemleriyle birleşik eylem oluştururken ünsüz türemesi olur. Hal-etmek = halletmek Af-etmek = affetmek His-etmek = hissetmek Sır-olmak = sırrolmak Ret-etmek = reddetmek Zan-etmek = zannetmek }} Bazı tek heceli sözcüklere ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde ünsüz türemesi olur. Hat-ı = hattı Sır-ın = sırrın Af-ı = affı Şık-ın = şıkkın Zan-ı = zannı His-im = hissim Hak-ın = hakkın Ret-in = reddin U YA R I  /  y o r u m LL Pekiştirme hecelerine gelen “m, p, r, s” ünsüzleri de ünsüz türemesi sayılmaktadır. İpince, kıpkırmızı, yemyeşil, sapsarı, kapkara… LL Aynı ünsüzlerden biri kökte, biri ekte ise ünsüz türemesi yoktur. ses-siz, git-tin, özel-lik, kol-lu, at-tırmak, bık-kın… TÜRKÇE EL KİTABI 296

P:298

Ses - Yazım - Noktalama 6. ÜNLÜ DARALMASI }} “e,a” ünlüleriyle biten eylemlere “-yor” eki getirildiğinde “e,a” ünlüleri “ı,i,u,ü”ye dönüşür. Serinle-yor = serinliyor Bekle-yor = bekliyor Anla-yor = anlıyor Ağla-yor = ağlıyor Kokla-yor = kokluyor Dinle-yor = dinliyor Gözle-yor = gözlüyor Başla-yor = başlıyor }} “-me, -ma” olumsuzluk ekinden sonra “-yor” eki geldiğinde ünlü daralması olur. Duyma-yor = duymuyor Gelme-yor = gelmiyor Gitme-yor = gitmiyor Sevme-yor = sevmiyor Bakma-yor = bakmıyor Dönme-yor = dönmüyor U YA R I  /  y o r u m LL Ünsüz harfle biten veya “e,a” ile bitmeyen, “-yor” eki alan eylemlerde ünlü daralma- sı yoktur. bak-yor = bakıyor, gül-yor = gülüyor, gör-yor = görüyor… }} “demek”, “yemek” ve “ne” sözcükleri “y” kaynaştırma harfinin etkisiyle daralabilir. Yemek = yiyecek, yiyen, yiyelim; demek = diyecek, diye, diyen; ne = niye… }} “demek” ve “yemek” sözcüklerinin dışında “y” kaynaştırma ünsüzünün etkisiyle söyleyiş- te görülen daralmanın yazıya yansıtılması yazım yanlışı sayılır. Anlamıyan (Y) ® anlamayan (D) Gülmiyen (Y) ® gülmeyen (D) Dinliyen (Y) ® dinleyen (D) İzliyen (Y) ® izleyen (D) 7. ÜNLÜ DEĞİŞİMİ }} I ve II. tekil kişi zamirleri “ben” ve “sen”, ismin yönelme durum ekini (-a) aldıklarında kök- lerindeki ünlü değişir. Ben-a = bana, sen-a = sana. 297 TÜRKÇE EL KİTABI

P:299

Ses - Yazım - Noktalama 8. ÜNSÜZ YUMUŞAMASI (ÜNSÜZ DEĞİŞİMİ) }} “p, ç, t, k” ünsüzlerinden biri ile biten bir sözcüğe ünlü ile başlayan bir çekim veya yapım eki getirildiğinde sözcüğün sonundaki “p,ç,t,k” ünsüzleri “b,c,d,g,ğ” ünsüzlerine dönüşür. p-b Dolap-ı = dolabı, kitap-ı = kitabı, kap-ın = kabın… t-d Kanat-ı = kanadı, yut-um =yudum, at-ım =adım… ç-c Ağaç-a = ağaca, uç-u = ucu, aç-ık- = acık-, geç-ik- = gecik- k-g Çelenk-i = çelengi, ahenk-i =ahengi, renk-i = rengi… k-ğ Kabuk-u = kabuğu, balık-ı = balığı, ak-ar- = ağar-, çok-al- = çoğal U YA R I  /  y o r u m LL “aç” ve “ak” sözcükleri çekim eki alırken yumuşamaz ancak yapım eki alırken yu- muşar. Aç-ım = açım (yumuşama yok), aç-ık- = acık- (yumuşama var); yüzümüzün ak-ı = yüzümüzün akı (yumuşama yok), ak-ar- = ağar- (yumuşama var)… LL “Ünsüz Yumuşamasına Aykırılık” nedir? “p,ç,t,k” ünsüzlerinden biri ile biten bazı sözcüklere ünlü ile başlayan bir çekim veya yapım eki getirildiğinde sözcüğün sonundaki “p,ç,t,k” ünsüzleri “b,c,d,g,ğ” ünsüzleri- ne dönüşmez, buna “ünsüz yumuşamasına aykırılık” denir. Özel İsimlerde, tek heceli sözcüklerde, yabancı kökenli sözcüklerde ve bazı Türkçe söz- cüklerde ünsüz yumuşaması olmaz. Özel İsim Mehmed’e (Y) = Mehmet’e, Zonguldağ’a (Y) = Zonguldak’a Tek Heceli Sözcük Süt-ü = sütü, bak-ış = bakış, iç-inde = içinde, yap-ıldı = yapıldı… Yabancı Sözcük Sanat-ı = sanatı, hukuk-u = hukuku, millet-i = milleti… Türkçe Sözcük Yanıt-ı = yanıtı, ölçüt-ü = ölçütü, kanıt-ı = kanıtı… TÜRKÇE EL KİTABI 298

P:300

Ses - Yazım - Noktalama 9. ÜNSÜZ BENZEŞMESİ (ÜNSÜZ SERTLEŞMESİ) }} Sert ünsüzlerden (f,s,t,k,ç,ş,h,p) biriyle biten bir sözcüğe “c,d,g” ile başlayan bir ek getiril- diğinde “c,d,g” ünsüzleri “ç,t,k” ünsüzlerine dönüşür. Kitap-da ® kitapta, görüş-dü ® görüştü, bak-dı ® baktı Çekim Eklerinde Yapım Eklerinde Çiçek-ci ® çiçekçi, çalış-gan ® çalışkan, sus-gun ® suskun Sayılarda 1985’de ® 1985’te, 13.00’de ® 13.00’te, 1960’da ® 1960’ta Özel isimlerde Ahmet’den ® Ahmet’ten, Atatürk-cü ® Atatürkçü U YA R I  /  y o r u m LL Ünsüz benzeşmesine uyulmaması yazım yanlışına sebep olur. Doğru Yanlış Doğru Yanlış Değişkenlik 1940’da 1940’ta Değişgenlik Çiçekçi Simitçi 14.00’de 14.00’te Çiçekci Sinop’daki Sinop’taki Simitci LL Birleşik sözcüklerde ve bazı eklerde ünsüz benzeşmesi olmaz. üçgen, beşgen, üstgeçit, dörtgen; çocukcağız, Ahmetgil… 10. SES AKTARMASI (GÖÇÜŞME) }} Yan yana bulunan iki ünsüzün söyleyişte yer değiştirmesidir, bunun yazıya geçirilmesi ya- zım yanlışıdır. Yanlış Doğru Yanlış Doğru Yanlış Doğru Yanlız Yalnız Kiprik Kirpik Körpü Köprü Yalnış Yanlış Kirbit Kibrit Torpak Toprak 299 TÜRKÇE EL KİTABI

P:301

Ses - Yazım - Noktalama 11. N-B ÇATIŞMASI (N-M DEĞİŞİMİ) }} “Dudak ünsüzlerinin benzeşmesi” ve “gerileyici benzeşme” olarak da bilinir. }} “b” dudak ünsüzünün kendisinden önce gelen “n” ünsüzünü “m” ünsüzüne çevirmesidir. }} “n-m değişimi” yazıya geçirilmezse yazım yanlışı olur. Doğru Yanlış Doğru Yanlış Pembe Kambur Tonbul Tombul Penbe Zambak Dolambaç Çenber Çember Kanbur Saklanbaç Saklambaç Zanbak Sünbül Sümbül Dolanbaç U YA R I  /  y o r u m Birleşik sözcük ve özel isimlerde “n-m” değişimi olmaz: İstanbul, Zeytinburnu, Safranbolu, Binboğa, binbaşı, onbaşı, sonbahar… 12. KAYNAŞTIRMA ÜNSÜZLERİ }} Türkçe sözcüklerde iki ünlü yan yana bulunmaz. Ünlü ile biten sözcüklere ünlü ile başla- yan bir ek getirildiğinde araya “y, ş, s, n” kaynaştırma ünsüzlerinden biri girer. Kaynaştır- ma ünsüzlerine “yardımcı ses” de denir. “y” harfi “ş” harfi “s” harfi “n” harfi “n” bazen bir ünlü Sayı sıfatlarına Genellikle üçüncü ile ünsüz arasında “-ar” eki getirildi- tekil iyelik eki ile yer alabilir: ondan, ğinde ekle sayı sözcük arasına gi- sizinkine… arasına girer. rer. Kalenin duvarı, Çantayı, bahçeye, İkişer, altışar, Babası, köprüsü, sorunun cevabı, anlayan, dinleye- yedişer, yirmişer, çantası, hastası, kardeşinin defteri, cek, bekleyen, sev- ellişer… bahçesi… çocuğun sözlerini meyen, suyun… TÜRKÇE EL KİTABI 300

P:302

Ses - Yazım - Noktalama U YA R I  /  y o r u m LL “ n, y, s, ş” ünsüzleri bir sözcüğün kendisine veya bir eke aitse kaynaştırma ünsüzü değildir. Senin destanını yazacağım. Beklenen gün yarın. LL “Koruyucu Ünsüz” (Yardımcı Ünsüz) nedir? “-idi, -imiş, -ise, ile” ünlü ile biten sözcüklere eklendiğinde “i” sesi “y” sesine dönüşür, buna “koruyucu ünsüz” denir. Araba-ile > arabayla Kısa-idi > kısaydı Sevgi-ile > sevgiyle Doğru-ise > doğruysa Evde-imiş > evdeymiş Hasta-idi > hastaydı 13. ULAMA }} Ünsüzle biten bir sözcükten sonra ünlüyle başlayan bir sözcük gelirse birinci sözcüğün so- nundaki ünsüzün ikinci sözcüğün ilk ünlüsüyle okunmasına “ulama” denir. Ulama, edebi- yatta “vasl” olarak adlandırılır. M azlumu n a hını almak için doğmuşum. D an te gibi ortasındayı z ömrün. U YA R I  /  y o r u m Ulama yapılabilecek sözcükler arasında noktalama işareti varsa ulama olmaz. İn liyor, baktım , uzaktan bir kağnı.… Ulama olmaz 301 TÜRKÇE EL KİTABI

P:303

Ses - Yazım - Noktalama YAZIM KURALLARI 1. BÜYÜK HARFLERİN KULLANILDIĞI YERLER }} Cümlelerin ilk harfi büyük olur: Terzi kendi söküğünü dikemez. }} Tırnak veya parantez içine alınan cümlelerin ilk harfi büyük olur ve sonlarına uygun nokta- lama işareti (nokta, soru, ünlem) konur: Sait Faik, “Her şey, bir insanı sevmekle başlar.” diyor. }} İki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle başlar: Menfaat sandalyeye benzer: Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yüksel- tir. }} Dizelerin ilk harfi büyük olur: Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm (Erdem Bayazıt) Özel adlar büyük harfle başlar: }} Kişi adları ve soyadları Sait Faik Abasıyanık, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet Ran… }} Takma adlar Deli Ozan (Faruk Nafiz), Server Bedi (Peyami Safa) Çimdik (Yusuf Ziya Ortaç)… }} Hayvanlara verilen özel adlar Sarıkız, Karabaş, Pamuk, Minnoş, Tekir, Pati, Çomar… }} Millet, boy, oymak adları Türk, Alman, Rus, Arap; Oğuz, Türkmen, Kırgız… }} Dil ve lehçe adları Türkçe, Rusça, Fransızca, Arapça; Oğuzca, Kazakça, Kırgızca, Uygurca… TÜRKÇE EL KİTABI 302

P:304

Ses - Yazım - Noktalama }} Devlet adları Türkiye Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Fransa… }} Din ve mezhep adları ile mensuplarını bildiren sözler Müslümanlık, Müslüman; Hanefilik, Hanefi; Protestanlık, Protestan… }} Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar Tanrı, Allah, Cebrail, Zeus, Kibele, Mikail, Ra... }} Yer adları (kıta, bölge, il, ilçe, köy, semt, cadde, sokak, semt vb.) Afrika, İç Anadolu, Yakın Doğu, Ankara, Londra, Göreme, Akçaköy, Atatürk Bulvarı, Yunus Emre Caddesi, Asmalımescit Sokağı… }} Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb. yapı adlarının bütün sözcükleri Topkapı Sarayı, Çankaya Köşkü, Horozlu Han, Karahisar Kalesi, Galata Köprüsü, Kız Kule- si, Zafer Abidesi, Tonyukuk Anıtı… }} Kurum, kuruluş ve kurul adlarının her sözcüğü Türk Dil Kurumu, Atatürk Orman Çiftliği, Balakgazi Lisesi, Yeşilay Derneği, Türk Dili ve Ede- biyatı Bölümü… }} Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge adlarının her sözcüğü Medeni Kanun, Türk Ceza Yasası’nda, Borçlar Hukuku’nun, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yö- netmeliği… }} Kitap, dergi, gazete ve sanat eserlerinin (tablo, heykel, müzik) her sözcüğü Nutuk, Safahat, Kendi Gök Kubbemiz; Türk Dili, Türk Kültürü, Varlık; Resmî Gazete, Sabah, Milliyet, Türkiye, Yeni Asır... }} Millî ve dinî bayramlar 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Anneler Günü, Öğret- menler Günü, Dünya Tiyatro Günü, 14 Mart Tıp Bayramı… }} Tarihî olay, çağ ve dönem adları Kurtuluş Savaşı’nda, Cilalı Taş Devri,’nde, Antik Çağ, Yükselme Devri, Millî Edebiyat Döne- mi, Servetifünun Dönemi… }} Özel adlardan türetilen bütün sözcükler Atatürkçü, İzmirli, Protestanlık, Türkçede… 303 TÜRKÇE EL KİTABI

P:305

Ses - Yazım - Noktalama }} Mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak sözcükleri özel isim olarak kullanılırsa büyük harf- le başlar: Kurtuluş Mahallesi, Çankaya Apartmanı, Taksim Meydanı, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, Gazi Caddesi, Halide Edip Sokağı, 121. Sokak’ın… }} Yer adlarında ilk addan sonra gelen “deniz, göl, yayla, ova, boğaz, geçit, nehir” gibi coğ- rafya adları büyük harfle başlar: Marmara Denizi’nde, Van Gölü’ne, Konya Ovası, Erciyes Dağı, Fırat Nehri, Sakarya Irmağı, Asya Yakası, Süveyş Kanalı, Zigana Geçidi, Çanakkale Boğazı… }} Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş olursa sözcük büyük harfle başlar: Hisar’dan, Boğaz’dan, Bulvar’dan… }} Kurum, kuruluş, kurul, bakanlık, üniversite, kanun, tüzük, yönetmelik vb.ni bildiren sözcük- ler, belli bir kurum vb. belirttiğinde büyük harfle başlar: Bu yıl Meclis, tatile geç başladı. Son günlerde Kurum, birçok tartışmanın içine çekildi. Yaptığınız Yönetmelik’in 8’inci maddesine aykırıydı. Büyük Harflerin Kullanılmadığı Yerler }} Özel isme dâhil olmayıp tamlama kuran ve tamlanan görevinde kullanılan şehir, il, ilçe, bu- cak, belde, köy, semt, kıta vb. sözcükler küçük harfle başlar: Sivas ili, Çubuk ilçesi, Pınarbaşı köyü, Afrika kıtası, Elâzığ şehri, Uzungöl beldesi, Doğan- cılar semti… }} Özel isme dâhil olmayan gazete, dergi, tablo, roman, şiir vb. sözcükler büyük harfle baş- lamaz: Hâkimiyetimilliye gazetesi, Türk Dili dergisi, Otuz Beş Yaş şiiri, Kiralık Konak romanı, Halı Dokuyan Kızlar tablosu, Yorgun Herkül heykeli… }} Özel isimlerle birlikte kullanılan ve, ile, ya, veya, yahut, ki, de, mı, mi, mu, mü küçük harfle ya- zılır fakat özel adın bütün sözcükleri büyük yazıldığında bu sözcükler büyük harfle yazılır. Savaş ve Barış, Kerem ile Aslı, Ben Deli miyim, Diyorlar ki, Dünyaya İkinci Geliş yahut Sır İçinde Esrar, Ya Devlet Başa ya Kuzgun Leşe, SUÇ VE CEZA, LEYLA İLE MECNUN… }} Tarihî dönem bildirmeyip tür ya da tarz bildiren terimler küçük harfle başlar: divan edebiyatı, halk şiiri, halk edebiyatı, eski Türk edebiyatı, klasik Türk müziği, Türk sanat müziği, Türk halk müziği… TÜRKÇE EL KİTABI 304

P:306

Ses - Yazım - Noktalama }} Özel isim kendi anlamı dışına çıkıp yeni bir anlam kazanırsa büyük harfle başlamaz: hicaz (Türk müziğinde bir makam), amper (elektrik akımında şiddet birimi), donkişotluk (ge- reği yokken kahramanlık göstermeye kalkışmak)… }} Özel isme bağlı tür isimleri küçük harfle başlar: Van kedisi, Antep fıstığı, Hindistan cevizi, Ankara keçisi, Denizli horozu… }} İki noktadan sonra cümle niteliğinde olmayan örnekler sıralandığında bu örnekler büyük harfle başlamaz: Dilimize geçen bazı yabancı sözcükler şunlardır: kravat, program, gram, tıraş, spor, iskar- pin, ıstakoz, dinozor, doküman... }} “Tanrı” ve “ilah” sözcükleri özel isim olarak kullanılmazsa küçük harfle başlar: Eski Yunan tanrıları, müzik dünyasının ilahı… }} Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen sözcük büyük harfle başlamaz: 2003 yılında üniversiteyi bitirdim. }} Para birimleri küçük harfle başlar: 100 lira, 500 dolar, 50 avro, 10 kuruş… }} Özel ad yerine kullanılan “o” zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz. }} Klasisizm, romantizm, realizm, natüralizm, sembolizm, parnasizm, varoluşçuluk gibi ede- biyat akımları küçük harfle başlar: 19. yüzyılda etkili olan romantizm, klasisizme tepki olarak ortaya çıkmıştır. }} Müzikte kullanılan makam ve tür adları büyük harfle başlamaz: acembuselik, acemaşiran, bayati, türkü, hicazkâr, kürdilihicazkâr… 2. YÖN BİLDİREN SÖZCÜKLERİN YAZIMI }} Yön bildiren sözcükler, “ülke, bölge, medeniyet, düşünce, hayat tarzı, o yönde yaşayan in- sanlar” anlamında kullanılırsa büyük harfle başlar. Ahmet Hamdi Tanpınar, Batı şiirini iyi anlamıştı. Ünlü araştırmacı, Doğu kültürü üzerine çalışmış. 305 TÜRKÇE EL KİTABI

P:307

Ses - Yazım - Noktalama }} Yön adları özel isimden önce gelip sıfat olarak kullanılırsa büyük harfle başlar. Ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesi dağınıktır. Arjantin, Güney Amerika ülkesidir. Batı hem Kuzey hem de Güney Afrika’yı sömürmüştür. }} Yön adları özel isimden sonra gelirse küçük harfle başlar. Türkiye’nin güneyi genellikle yağışlıdır. Asya’nın güneyinde muson iklimi etkilidir. }} Ara yönler bitişik yazılır: Güneydoğu, güneybatı, kuzeybatı, kuzeydoğu. 3. TARİHLERİN YAZIMI }} Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar. Babası, öğretmenliğe 29 Mayıs 1993 Salı başlamış. Üniversitenin düzenleyeceği festival 16 Haziran’da başlayacak. 1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Mustafa Kemal Samsun’a çıktı. }} Belirli bir tarihi belirtmeyen ay ve gün adları küçük harfle başlar. Okullar, bu yıl da eylülde başlayacak. Halası buraya bir cuma sabahı geldi. Kurulu toplantılarını cumartesi günleri yaparız. }} Ay adları yazıyla belirtildiğinde ay, gün ve yıl arasına herhangi bir noktalama işareti kon- maz. 10/Ekim/2003 (Yanlış) 10 Ekim 2003 (Doğru) 13.Ocak.2008 (Yanlış) 13 Ocak 2008 (Doğru) }} Arapça ay adları olan recep, ramazan, şaban gibi sözcükler belirli bir tarih bildirmediği tak- dirde küçük harfle başlar. Bu yıl ramazan ayında yurt dışına çıkacakmış. Ramazan, recep ve şaban “üç aylar” olarak adlandırılır. TÜRKÇE EL KİTABI 306

P:308

Ses - Yazım - Noktalama 4. GÖK BİLİMİ KAVRAMLARININ YAZIMI }} Bütün yıldız ve gezegen adları, coğrafya veya astronomi (gök bilimi) terimi olarak kullanıl- dıklarında büyük harfle başlar. Ay, Dünya’nın, Dünya da Güneş’in uydusudur. Dünya, Güneş çevresinde 365 gün 6 saatte döner. Gezegenler -Güneş’e yakınlıklarına göre, sırasıyla- şunlardır: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Plüton. }} Yıldız ve gezegen adları, coğrafya veya astronomi (gök bilimi) terimi olarak kullanılmazsa küçük harfle başlar. Geceleri ay ışığında uyurduk. Çocuk odası güneş almıyor. Kardeşimin dünyada eşi yoktur. }} Burç, on iki takım yıldızının adıdır, coğrafya terimidir. Bu sebeple burç adları büyük harfe başlar: Koç, Kova, İkizler, Boğa, Aslan, Başak… 5. SANLARIN (UNVANLARIN) YAZIMI }} Kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı sözleri, sanlar, unvanlar, takma isimler, meslek ve rütbe adları büyük harfle başlar. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Mareşal Fevzi Çakmak, Ord. Prof. Fuat Köprülü, Fatih Sultan Mehmet, Osman Hamdi Bey, Selami Efendi, Genç Osman, Dila Hanım, Deli İbrahim… }} Özel adla kullanılmayan unvanlar (sanlar) özel adın yerini tutuyorsa büyük, tutmuyorsa kü- çük harfle başlar. Yarın, Cumhurbaşkanı şehrimizi teşrif edecek. Ülkemizde cumhurbaşkanı olmanın birçok şartı vardır. Bize vali olma koşullarını ayrıntılarıyla anlattı. Çin’in Pekin kentinden gelen konukları Vali karşıladı. 307 TÜRKÇE EL KİTABI

P:309

Ses - Yazım - Noktalama U YA R I  /  y o r u m LL Akrabalık bildiren sözcükler büyük harfle başlamaz: F atma ablam, Hatice teyze, Ayşe teyzesi, Hayriye ninemiz, Sami dayı, Mehmet amcam, Ali eniştemiz… LL Akrabalık bildiren sözcükler özel isimden önce gelip lakap yerine kullanılırsa büyük harfle başlar: N ene Hatun, Baba Gündüz, Dayı Kemal, Hala Sultan… LL B azı tarihî ve efsanevi kişiliklerde akrabalık bildiren sözcük sonda olduğu hâlde un- van değeri kazandığından ve özel isme dâhil olduğundan büyük harfle başlar: Gül Baba, Susuz Dede, Adile Hala, Gülsüm Bacı, Sultan Ana... 6. DE’NİN YAZIMI }} Türkçede ek olan “-de” ve bağlaç olan “de” olmak üzere iki “de” vardır. Bağlaç olan “de” Ek olan “-de” Sözcüktür. Yapım eki veya bulunma ekidir. Ayrı yazılır. Bitişik yazılır. Ünsüz benzeşmesine uğramaz, hiçbir za- Ünsüz benzeşmesine bağlı olarak “-ta”, man “ta, te” biçiminde yazılmaz. “-te” biçiminde yazılabilir. Kendisinden önceki sözcükten kesme işa- Kendisinden önceki özel isimlerden kes- reti ile ayırmak yanlıştır. me işareti ile ayrılır. Bağlaç olan “de” çıkarıldığında cümle de Ek olan “-de” çıkarıldığında cümle bozu- bozulma olmaz, anlam az değişir. lur, anlam tamamen bozulur. hh Ağlasan da faydası yok. hh Yurtta sulh, cihanda sulh. hh Konuyu hiç de anlamadı. hh Konuşmacıyı ayakta alkışladılar. hh Biraz sus da dinle! hh Bankada hesabım yok. hh Gelse de en acı sözler dilime. hh Dilde ve fikirde sağlam bir insandır. hh Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir. hh Okulda birkaç bilgisayar vardı. hh Kıyamet kopsa da duymaz. hh Fransa’da birkaç yıl kalmış. TÜRKÇE EL KİTABI 308

P:310

Ses - Yazım - Noktalama U YA R I  /  y o r u m LL “Ya da”, “hem de”, “pek de”, “hiç de”, “ne de” sözlerindeki “de” bağlaçtır, ayrı ya- zılır. “De” bağlacı cümleye “dahi”, “hatta”, “bile”, “üstelik”, “ayrıca”, “bunların dışın- da” gibi anlamlar katar. 7. Kİ’NİN YAZIMI }} Türkçede “bağlaç olan ki” ve “ilgi eki olan -ki” olmak üzere iki tane “ki” vardır. “İlgi eki olan -ki” sıfat ya da zamir yapar ve sözcüğe bitişik yazılır, “bağlaç olan ki” ise ayrı yazılır. Bağlaç olan “ki” Zamir yapan ilgi eki “-ki” Sıfatlaştıran ilgi eki “-ki” Çekim eki olduğu için bitişik Sözcük olduğu için ayrı ya- yazılır. Yapım eki olduğu için bitişik zılır. İsmin yerini tutar. yazılır. Fiilden sonra gelen “ki” mut- “-ın/ -ım” ekinden sonra ge- Eklendiği sözcüğü sıfat ya- lir. laka ayrı yazılır. par. hh Bizimki bir aşk hikâyesi. Yüklemden veya özneden hh Seninki düpedüz zulüm Genellikle “-de/-da” ekinden sonra gelir. sayılır. sonra gelir. hh Geçmiş zaman olur ki ha- hh Salonun camlarını silmiş, hh Bir of çeksem karşıki yali cihan değer. mutfağınki duruyor. dağlar yıkılır. hh Duydum ki unutmuşsun hh Ya gözler altındaki mor gözlerimin rengini. halkalar hh Kızıl havaları seyret ki ak- hh Delikanlı çağımızdaki şam olmakta. cevher U YA R I  /  y o r u m Ki bağlacı, birkaç sözcükte kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: illaki, bel- ki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki. Bu örneklerden çünkü sözünde ek aynı zamanda küçük ünlü uyumuna uymuştur. Böyle ki, öyle ki, şöyle ki sözcüklerindeki “ki”ler bağlaçtır ve ayrı yazılır. Ki bağlacından sonra virgül konmaz. Genellikle ki bağlacı çıkarılıp yerine vir- gül konulunca anlam değişmez: Biz gece gündüz bekliyoruz ki kimse bunları rahatsız etmesin. 309 TÜRKÇE EL KİTABI

P:311

Ses - Yazım - Noktalama 8. Mİ’NiN YAZIMI }} “mi” kendisinden önceki sözcükten ayrı yazılır ve ünlü uyumlarına uyar. Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım? }} “mi’den sonra gelen ekler, ona bitişik yazılır. Hâlâ dağları karlı Erzincan’da mısın? }} “mi” soru anlamı dışında (pekiştirme, koşul, zaman) kullanıldığında da ayrı yazılır. İyi mi iyi bir insandır. (pekiştirme) Gözler bir parıltı gördü mü hemen dalıyor. (zaman) Soruları çözdün mü sınavı geçersin. (koşul) U YA R I  /  y o r u m LL “Vazgeçmek” fiili, “mi” ile kullanıldığında iki ayrı biçimde yazılabilir. Vaz mı geçtin? Vazgeçtin mi? LL “mi” eki, “-me” olumsuzluk ekinin daralmış biçimi olan “-mi” ile karıştırılmamalıdır. “mi” eki “-yor”dan sonra, “-me” olumsuzluk eki “-yor”dan önce gelir. “mi” “-yor”- dan önceyse bitişik “-yor”dan sonraysa ayrı yazılır. Dersi niçin dinlemiyorsun? Bu akşam neden gelmiyorsun? Bugün bizimle gelmiyor musun? Yarınki sınava çalışıyor musun? 9. SAYILARIN YAZIMI }} Sayılar metin içerisinde yazıyla belirtilir fakat saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilere ilişkin sayılarda rakam kullanılır. bin yıldan beri, haftanın beşinci günü, üç ayda bir, yüz soru, iki hafta sonra, üçüncü sınıf, 15.30’da, 12.00’de, 1.600.000 lira, 28 kilogram, 190 kilometre, 25 metre kumaş, 1.450.000 kişi, %45… }} Dört ya da daha çok basamaklı sayıların kolay okunabilmesi amacıyla içinde geçen bin, milyon, milyar ve trilyon sözleri harflerle yazılabilir: 2 milyar 600 milyon kişi, 5 bin 690 kitap, 8 trilyon 650 milyar… TÜRKÇE EL KİTABI 310

P:312

Ses - Yazım - Noktalama }} Yüzde işaretiyle sayı arasında boşluk bırakılmaz: %25, %50… }} Sayılar sözcüklerle yazılabilir. Birden fazla sözcükten oluşan sayılar ayrı yazılır. On beş, kırk altı, üç yüz altmış beş lira… }} “Binbir” sözcüğü “çok, çeşitli” anlamında kullanılırsa bitişik, kesin sayı olarak kullanılırsa ayrı yazılır: Bizim diyarımız da binbir baharı saklar. Kütüphanesinde tam bin bir kitabı varmış. }} Saat ve dakikalar metin içinde yazıyla da yazılabilir. Saat dokuzu beş geçe, saat yediye çeyrek kala, saat sekizi on dakika üç saniye geçe, me- sela saat onda… }} Para ile ilgili işlem ve senet, çek vb. ticarî belgelerde geçen sayılar bitişik yazılır. 650,35 (altıyüzelliTL,otuzbeşKr). }} Sıra sayıları yazıyla ve rakamla belirtilebilir. Rakamla belirtilmesi durumunda ya rakamdan sonra bir nokta konur ya da rakamdan sonra kesme işareti konularak derece gösteren ek (-ıncı) yazılır. “-ıncı” ekinin eklendiği sayı ünlü (i, ı, u, ü) ile bitmişse ekin başındaki ünlü kul- lanılmaz (12’nci). 15., 56., XX.; 5’inci, 6’ncı, 7’nci, 20’nci, 8’inci. }} Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir. 6’şar (yanlış) altışar (doğru) 100’er (yanlış) yüzer (doğru). }} Sayılarda kesirler nokta ile değil, virgülle ayrılır. 20,5 (20 tam, onda 5), 5,38 (5 tam, yüzde 38) }} Sayı ve ölçü birimi kısaltmaları aralarında boşluk bırakılır: Tıpkı 5 m, 20 kg, 350 ton örneklerinde olduğu gibi, °C “derece santigrat” işaretiyle sayı ara- sında boşluk bırakılır: 15 °C gibi. }} Bayağı kesirlere getirilecek ekler alttaki sayı esas alınarak yazılır: 4/8’i (dört bölü sekizi), 1/2’si (bir bölü ikisi) vb. 311 TÜRKÇE EL KİTABI

P:313

Ses - Yazım - Noktalama U YA R I  /  y o r u m LL S ıra sayıları ekle gösterildiğinde rakamdan sonra sadece kesme işareti ve ek yazı- lır; ayrıca nokta konmaz: 8.’inci değil 8’inci, 2.’nci değil 2’nci. LL Sayılardan oluşan oyun adları bitişik yazılır: altmışaltı, ellibir… LL Müzikte notayı niteleyen sayılar bitişik yazılır: onaltılık nota, otuzikilik nota… 10. BİRLEŞİK SÖZCÜKLERİN YAZIMI a. Bitişik Yazılan Birleşik Sözcükler }} Özgün biçimleri tek heceli bazı Arapça kökenli sözcükler “etmek”, “eylemek”, “olmak” yar- dımcı fiilleriyle birleşirken ses düşmesine, ses değişmesine veya ses türemesine uğradık- larında bitişik yazılır: Emretmek, seyretmek, devretmek, menolunmak, cemetmek, kaybolmak; darbetmek, der- cetmek, hamdetmek; affetmek, hissetmek, reddetmek, zannetmek… }} Sözcüklerden her ikisi veya ikincisi, birleşme sırasında anlam değişmesine uğradığında bu tür birleşik sözcükler bitişik yazılır. Bitki adları: Aslanağzı, civanperçemi, keçiboynuzu, kuşburnu, çobançantası, gelinfeneri, camgüzeli, ayşekadın Hayvan adları: Danaburnu (böcek), kamçıkuyruk (koyun), karafatma(böcek), sa- rıkuyruk (balık), yalıçapkını (kuş), bozyürük (yılan) Alet ve eşya adları: Domuzayağı (çubuk), domuztırnağı (kanca), kargaburnu (alet), kedigözü (lamba), sıçankuyruğu (törpü), gagaburun (gemi) Hastalık adları: İtdirseği (arpacık), delibaş, karabacak, karataban… Yiyecek adları: Dilberdudağı (tatlı), hanımgöbeği (tatlı), kadınbudu (köfte), alina- zik (kebap), tavukgöğsü (tatlı), vezirparmağı (tatlı)… Oyun adları: Beştaş, dokuztaş, üçtaş… Gök cisimlerinin adları: Altıkardeş (yıldız kümesi), Küçükayı (yıldız kümesi), Sa- manyolu (yıldız kümesi)… Renk adları: Balköpüğü, devetüyü, fildişi, gülkurusu, kavuniçi, narçiçeği, tav- şankanı, vişneçürüğü, yavruağzı… TÜRKÇE EL KİTABI 312

P:314

Ses - Yazım - Noktalama }} Bir veya iki ögesi fiille oluşmuş birleşik isimler veya sıfatlar, tür kayması olduğu için bitişik yazılır: Kapkaç, gelgit, mirasyedi, tutkal, çekyat, ateşkes, basınçölçer, kuşkonmaz, külyutmaz, hünkârbeğendi, imambayıldı, konargöçer, uyurgezer, şıpsevdi, yapboz… }} “Sever” sözcüğüyle oluşturulmuş sözcükler bitişik yazılır. Sevenleri ayırmamak gerek Futbolsever, barışsever, çiçeksever, hayvansever, doğasever, hayırsever, iyiliksever, kitap- sever, konuksever, müziksever, sanatsever, sinemasever, sporsever, vatansever. }} a, -e, -ı, -i, -u, -ü zarf-fiil ekleriyle “bilmek”, “vermek”, “kalmak”, “durmak”, “gelmek” ve “yazmak” fiilleriyle yapılan kurallı birleşik (tasvirî) fiiller bitişik yazılır: Yapabilmek, bilebilmek, gidivermek, okuyuvermek, bakakalmak, süregelmek, düşeyazmak, öleyazmak… }} Farsça kurala göre oluşturulan sözler bitişik yazılır: Cürmümeşhut, darıdünya, ehlibeyt, erkânıharp, Hâkimiyetimilliye, hüsnütalil, gayrimenkul, gayrimeşru, hüsnükuruntu, hüsnüniyet, Servetifünun, tecahülüarif, Fecriati, suikast, ham- düsena, hercümerç, Kuvayımilliye, Misakımillî, terkibibent… }} Arapça kurala göre oluşturulan sözler bitişik yazılır: Aliyyülâlâ, Darülaceze, Darülfünun, daüssıla, fevkalade, hıfzıssıhha, Şeyhülislam, tahtelba- hir, tahteşşuur, cihanşümul, Aleykümselâm, Allahüâlem, Bismillah, Fenafillâh, Fisebilillah… }} Somut olarak yer bildirmeyen “alt”, “üst” ve “üzeri” sözcüklerinin sona getirilmesiyle ku- rulan birleşik sözcükler bitişik yazılır: bilinçaltı, gözaltı (gözetim), şuuraltı; akşamüstü, ayaküstü, gerçeküstü, ikindiüstü, olağanüs- tü, öğleüstü, öğleüzeri, suçüstü, yüzüstü; akşamüzeri, ayaküzeri… }} “Baş” sözcüğüyle oluşturulan sıfat tamlamaları bitişik yazılır: başeser, başhekim, başkahraman, başkent, başkomutan, başköşe, başöğretmen, başpar- mak, başrol, başsavcı… }} Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki “başı” sözcüğüyle oluşturulan belirtisiz isim tamla- maları bitişik yazılır: aşçıbaşı, binbaşı, elebaşı, mehterbaşı, onbaşı, ustabaşı, yüzbaşı… }} “Ağa”, “baba”, “bey”, “efendi”, “hanım”, “nine” gibi sözcüklerle kurulan birleşik söz- cükler bitişik yazılır: ağababa, ağabey, beyefendi, hanımanne, hanımefendi, hacıağa, kadınnine, paşababa… 313 TÜRKÇE EL KİTABI

P:315

Ses - Yazım - Noktalama }} “Ev” sözcüğüyle kurulan birleşik sözcükler bitişik yazılır: aşevi, bakımevi, basımevi, doğumevi, gözlemevi, huzurevi, konukevi, orduevi, öğretmene- vi, yayınevi, polisevi, babaevi… U YA R I  /  y o r u m Sadece “bağ evi”, “dağ evi”, “kuş evi” ayrı yazılır. }} “Hane”, “name”, “zade”, “zede” sözcükleriyle oluşturulan birleşik sözcükler bitişik yazılır: kahvehane, yazıhane; beyanname, kanunname, seyahatname, siyasetname; amcazade, da- yızade, depremzede, kazazede… }} Kanunda bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş olan kuruluş adları bitişik yazılır: İçişleri, Dışişleri, Karayolları Genel Müdürlüğü, Genelkurmay, Yükseköğretim Kurulu, Açıköğretim Fakültesi… }} Müzikte kullanılan makam adları bitişik yazılır: acembuselik, hisarbuselik, muhayyerkürdi… }} Renk adlarıyla kurulan bitki, hayvan, hastalık adları bitişik yazılır: yeşilzeytin, yeşilbaş, yeşilçekirge, yeşilfasulye, siyahzeytin, yeşilbağa… }} “Ötesi” sözcüğüyle oluşturulmuş birleşik sözcükler bitişik yazılır: doğaötesi, fizikötesi, kızılötesi, morötesi. b. Ayrı Yazılan Birleşik Sözcükler }} Birleşme sırasında sözcüklerinden hiçbiri veya ikinci sözcüğü anlam değişikliğine uğrama- yan birleşik sözcükler ayrı yazılır: kılıç balığı, köpek balığı, ağustos böceği, ateş böceği, bal arısı, çörek otu, çam fıstığı, şe- ker pancarı, lüle taşı, el kitabı, tüp geçit, üst geçit, çevre yolu, deniz yolu, demir yolu, hava yolu, kara yolu, açık oturum, açık öğretim, ana dili, dil birliği, iş birliği, yer çekimi, dil bilimi, gök bilimi, ruh bilimi, dil bilgisi, yarı küre, yarım küre, su böreği, kuru yemiş, süt dişi, bağ bozumu, hafta sonu… }} “Alt”, “üst”, “ana”, “ön”, “art”, “arka”, “yan”, “iç”, “dış”, “orta”, “sağ”, “sol”, “peşin”, “bir”, “iki”, “tek”, “çok”, “çift” sözcüklerinin başa getirilmesiyle oluşturulan birleşik söz- cük ve terimler ayrı yazılır: alt yazı, ana dili, ön söz, ön yargı, art niyet, yan cümle, iç tüzük, orta oyunu, sağ açık, sol bek, peşin fikir, iki anlamlı, tek hücreli… TÜRKÇE EL KİTABI 314

P:316

Ses - Yazım - Noktalama }} “Etmek”, “olmak” yardımcı eylemleriyle kurulan birleşik eylemler herhangi bir ses düşme- sine veya türemesine uğramazsa ayrı yazılır: arz etmek, fark etmek, sağ olmak, sarf etmek, söz etmek, terk etmek, var olmak, yok et- mek… }} -r / -ar / -er, -maz / -mez ve -an / -en sıfat-fiil ekleriyle kurulan sıfat tamlaması yapısın- daki birleşik sözcükler ayrı yazılır: bakar kör, çıkar yol, güler yüz, yazar kasa, çıkmaz sokak, geçmez akçe, tükenmez kalem, uçan daire… }} “Dış”, “iç”, “sıra” sözcükleriyle oluşturulan birleşik sözcük ve terimler ayrı yazılır: ahlak dışı, çağ dışı, din dışı, kanun dışı, olağan dışı, yasa dışı; ceviz içi, hafta içi, yurt içi; ak- lı sıra, ardı sıra, peşi sıra, yanı sıra… }} Somut olarak yer belirten “alt” ve “üst” sözleriyle oluşturulan birleşik sözcük ve terimler ayrı yazılır: deri altı, su altı, toprak altı, yer altı (yüzey); tepe üstü (en yüksek nokta)… 11. DEYİMLERİN YAZIMI }} Deyimleri oluşturan sözcükler ayrı yazılır. Göz atmak, çam devirmek, çanak tutmak, kulak asmak, kulak vermek, devede kulak 12. İKİLEMELERİN YAZIMI }} İkilemeleri oluşturan sözcükler ayrı yazılır ve sözcüklerin arasına herhangi bir noktalama işareti konmaz. Allak bullak, gide gide, tıkır tıkır, eciş bücüş, sere serpe, soy sop, tek tük, yanı sıra, ara sı- ra, kem küm… kitap mitap, dolap molap, baş başa, el ele, iç içe, yan yana; baştan başa, elden ele, günden güne, içten içe; başa baş, teke tek; ardı ardına, boşu boşuna… 13. PEKİŞTİRMELERİN YAZIMI }} Pekiştirmeler daima bitişik yazılır. Çepeçevre, çırçıplak, çırılçıplak, düpedüz, güpegündüz, kıpkırmızı, paramparça, sapsağ- lam, sapasağlam, sırsıklam, sırılsıklam, yemyeşil… 315 TÜRKÇE EL KİTABI

P:317

Ses - Yazım - Noktalama 14. ALINTI SÖZCÜKLERİN YAZIMI }} İki ünsüzle başlayan Batı kökenli sözcükler, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır: grup, kral, problem, profesör, program, proje, protein, spor, stüdyo, trafik, tren… }} İçinde yan yana iki veya daha fazla ünsüz bulunan Batı kökenli sözcüklerde, ünsüzlerin arasına ünlü konmadan yazılır: alafranga, apartman, biyografi, elektrik, gangster, orkestra, paragraf, telgraf… }} İki ünsüzle biten batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır: film, form, lüks, modern, natürmort, psikiyatr, teyp… }} Batı kökenli alıntıların içindeki ve sonundaki g ünsüzleri olduğu gibi korunur: biyografi, dogma, magma, monografi, paragraf; arkeolog, diyalog, katalog, monolog, psi- kolog… U YA R I  /  y o r u m LL Coğrafya, fotoğraf ve topoğraf sözcüklerinde “g”ler, “ğ”ye dönmüştür. LL Sonunda “g” bulunan gibi sözcüklere ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde “g” ün- süzü “ğ” ünsüzüne dönüşür. Katalog-u > kataloğu, diyalog-u > diyaloğu, psikolog-u > psikoloğu… LL Yabancı özel adlara getirilen eklerin yazılışı yabancı özel adın telaffuzuna göredir. Cannes’a, Los Angeles’a, Moliere’e, United’a gibi. 15. KISALTMALARIN YAZIMI }} Kurum, kuruluş, ülke, kitap, dergi ve yön adlarının kısaltmaları her sözcüğün ilk harfinin bü- yük olarak yazılmasıyla yapılır, araya herhangi bir noktalama işareti konmaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi > TBMM, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi > TDED, Kuzeybatı > KB, Türk Dili > TD, Türk Lirası > TL… }} Büyük harflerle yapılan kısaltmalar arasında T.C. (Türkiye Cumhuriyeti) ve T. (Türkçe) kı- saltmalarında nokta kullanılır. TÜRKÇE EL KİTABI 316

P:318

Ses - Yazım - Noktalama }} Bazen sözcüklerin, özellikle son sözcüğün birkaç harfinin kısaltmaya alındığı, bazen de aradaki sözcüklerden hiç harf alınmadığı olur. Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi > BOTAŞ İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği > İLESAM }} Sert ünsüzle biten kısaltmalara ek geldiği zaman okunuşta sert ses yumuşatılmaz. AGİĞ’in değil > AGİK’in, TÜBİTAĞ’ın değil > TÜBİTAK’ın }} Büyük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde ise kısaltmanın son harfinin okunuşu esas alınır. Doğru Yanlış Doğru Yanlış DSİ’ne DSİ’ye THY’na THY’ye TV’da TV’de TTK’unda TTK’de TBBM’nde TBMM’de SGK’da SGK’de ÖSYM’nden ÖSYM’den BOTAŞ’da BOTAŞ’ta TDK’dan TDK’den UNICEF’den UNICEF’ten }} Ölçü birimlerinin uluslararası kısaltmaları kullanılır: Metre > m, Milimetre > mm, Santimetre > cm, Kilometre > km, Kilogram > kg, Litre > l, Mi- ligram > mg, Metrekare > m², Santimetrekare > cm² }} Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde sözcüğün okunuşu yani kısaltmanın açılımı esas alınır. kr.un, 16. yy.da, vb.leri, Alm.dan, İng.yi… }} Ölçü birimlerinin kısaltmalarında nokta kullanılmaz, sonunda nokta bulunan kısaltmalarda ise kesme kullanılmaz. cm’yi, kg’dan, mm’den, m²ye (Üs işaretli kısaltmalara gelen ekler kesmeyle ayrılmaz.) }} Çok heceli sözcüklerin genellikle baştan ilk iki ya da üç harfli alınarak kısaltma yapılır. Kı- saltılan sözcük veya sözcük grubu; özel isim, unvan veya rütbe ise ilk harf büyük; cins isim ise ilk harf küçük olur. Profesör > Prof., Avukat > Av., Kimya > kim., Doktor > Dr., Sıfat > sf., Hazırlayan > haz., Edebiyat > ed., Fizik > fiz., Mahalle > mah. 317 TÜRKÇE EL KİTABI

P:319

Ses - Yazım - Noktalama 16. DÜZELTME İŞARETİNİN KULLANIMI }} Düzeltme işareti “inceltme işareti”, “şapka işareti” ve “uzatma işareti” olarak da bilinir. }} Sesleri aynı, söylenişleri ve anlamları farklı sözcükleri ayırmak için kullanılır. adet (sayı), âdet (gelenek); alim (her şeyi bilici), âlim (bilgin); alem (bayrak), âlem (evren); hal (pazar yeri), hâl (durum); kar (yağış), kâr (kazanç); yar (uçurum), yâr (sevgili); adem (yokluk), âdem (insan); aşık (eklem kemiği), âşık (vurgun, tutkun); hala (babanın kız kardeşi, bibi), hâlâ (hâlen, henüz); şura (şu yer), şûra (danışma kurulu)… }} Arapça ve Farsçadan dilimize giren, ince okunması gereken “k” ve “g” seslerini izleyen ün- lülerin üzerinde kullanılır. Rüzgâr, karargâh, dergâh, tezgâh, yadigâr, Nigâr, şikâyet, kâfir, vekâlet, zekâ, hükûmet, sükût, kâğıt, mahkûm, sükûn, kâtip, hikâye, dükkân… }} Kişi ve yer adlarında ince l ünsüzünden sonra gelen a ve u ünlüleri de düzeltme işareti ile yazılır: Halûk, Lâle, Nalân; Balâ, Elâzığ, İslâhiye, Lâdik, Lâpseki, Selânik… }} Nispet (sıfatlaştırma) ekinin, belirtme durumu ve iyelik ekiyle karışmasını önlemek için kul- lanılır: Türk askeri başarılı oldu. Askerî okula sınavla girdi. İslam dini üzerine yazı yazmış. Kitapta dinî bilgilere yer verilmiş. Atatürk’ün resmi dikkat çekiciydi. Resmî kuruluşlardan söz etti. Osmanlı tarihi ile ilgili kitap okudum. Tarihî romanları severim. Milli toprak hakkında bilgi verdi. Millî konuları işleyen bir şairdir. İnsanın edebi ile öne çıkması lazım. Edebî romanlar okurum. Şehir merkezi buraya çok uzaktır. Merkezî bir yerde ev tuttuk. U YA R I  /  y o r u m Nispet eki alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır: millîleştirmek, millîlik, resmîleştirmek, resmîlik… Nispet ekinin belirtme durumu ve iyelik ekiyle anlam karışıklığı oluşturmayacağı sözcüklerde düzeltme işareti kullanılmaz: siyasi, ticari, ahlaki, İslami, tasavvu- fi, insani, hukuki, mimari… TÜRKÇE EL KİTABI 318

P:320

Ses - Yazım - Noktalama 17. MASTAR EKİNİN YAZIMI }} “-mak”, “-mek” ile biten sözcüklerden sonra “-a, -e, -ı, -i” eklerinden biri geldiğinde “k” ünsüzü düşer, araya “y” ünsüzü girer. dövüşmek-e > dövüşmeğe değil dövüşmeye sevmek-e > sevmeğe değil sevmeye anlamak-ı > anlamağı değil anlamayı 18. -İKEN’İN YAZIMI }} “-İken” ayrı olarak yazılabildiği gibi bitişik de yazılabilir; bu durumda başındaki “i” ünlüsü düşer, getirildiği sözcüğün ünlüleri kalın da olsa bu ekin ünlüsü ince kalır. Gider iken > giderken, okumuş iken > okumuşken, çalışır iken > çalışırken }} “-iken”, ünlüyle biten sözcüklere ek olarak getirildiğinde başındaki “i” ünlüsü düşer ve ara- ya “y” ünsüzü girer. Evde iken > evdeyken, okulda iken > okuldayken 19. İLE’NİN EK OLARAK YAZIMI }} “İle” hem ayrı hem de bitişik yazılabilir ve bitişik yazıldığında ünlü uyumlarına uyar. }} “İle”, ünsüzle biten sözcüklere ek olarak getirildiğinde “i” ünlüsü düşer ve bitişik yazılır. kitap-la (kitap ile), çiçek-le (çiçek ile), hayat-la (hayat ile)… }} “İle”, ünlüyle biten sözcüklere ek olarak getirildiğinde başındaki “i” ünlüsü düşer ve araya y ünsüzü girer ve ek, ünlü uyumlarına uyar. arkadaşı-y-la (arkadaşı ile), babası-y-la (babası ile), sevgi-y-le (sevgi ile)… 20. EK FİİL OLAN İMEK’İN YAZIMI }} “-idi, -imiş, -ise” ünlüyle biten sözcüklere eklendiğinde “i” ünlüsü düşer, bu durumda ara- ya “y” ünsüzü girer. oyuncu-y-du (oyuncu idi), okuyucu-y-mış (okuyucu imiş)… }} Ünsüzle biten sözcüklere eklendiğinde de “i” ünlüsü düşer, düşürülmeden de yazılabilir. gelir-se (gelir ise), çirkin-miş (çirkin imiş), yorgun-du (yorgun idi)… 319 TÜRKÇE EL KİTABI

P:321

Ses - Yazım - Noktalama 21. SATIR SONUNA SIĞMAYAN SÖZCÜKLERİN YAZIMI }} Türkçede satır sonunda sözcükler bölünebilir fakat heceler bölünemez. Satıra sığmayan sözcükler bölünürken satır sonuna kısa çizgi (-) konur. }} İlk heceden sonraki heceler ünsüzle başlar. Bitişik yazılan sözcüklerde de bu kurala uyu- lur: ba-şöğ-ret-men, il-ko-kul, ha-nı-me-li... }} Ayırmada satır sonunda ve satır başında tek harf bırakılmaz: ………………………………………………………………………………………….. u- çurtma değil, ………………………………………………………………………………………….. uçurt- ma; ………………………………………………………………………………………….. müdafa- a değil, ………………………………………………………………………………………….. müda- faa; }} Kesme işareti satır sonuna geldiğinde yalnız kesme işareti kullanılır, ayrıca çizgi kullanıl- maz. ………………………………………………………………………………………….. İstanbul’ un… ………………………………………………………………………………………….. Kayseri’ den… ………………………………………………………………………………………….. 2010’ da… U YA R I  /  y o r u m Özel adlardan, rakam ya da eklerden sonra gelen ekler yapım ekiyse kesme işa- reti kullanılmaz, sadece kısa çizgi kullanılır. ………………………………………………………………………………… Mehmet- çiğim… TÜRKÇE EL KİTABI 320

P:322

Ses - Yazım - Noktalama 22. “BİR” SÖZCÜĞÜNÜN YAZIMI }} Kimi söyleyişlerde “bir” sözcüğünün son sesi (r) düşürülür ve sözcük “bi” biçiminde söy- lenir ama bu, yazıya geçirilmez. }} Bir sözcüğünün yer aldığı şu sözcükler bitişik yazılır: Biraz, birçok, birdenbire, birdirbir (çocuk oyunu), birçoğu, birbiri, birkaç, birkaçı, birtakım, hiçbir, hiçbiri, birebir (istenildiği gibi, uygun, etkili. Bu ilaç her derde birebir.), binbir (pek çok, çeşitli). }} Bu sözcüklerin dışında “bir” sözcüğü ayrı yazılır: bir gün, bir an, bir yana, bir ara, bir arada, bir şey, bire bir (eşleme. Öğretmeninle bire bir çalışmalısın.), bir bir, bir daha… 23. “ŞEY” SÖZCÜĞÜNÜN YAZIMI }} “Şey” sözcüğü dilimize Arapçadan gelmiş bir sözcüktür. “Eşya” sözcüğü, “şey” sözcüğü- nün Arapçadaki çoğul biçimidir. Fakat bu durum bilinmediği için “eşyalar” biçiminde ço- ğul şekli de kullanılmaktadır. }} “Şey” sözcüğü, hiçbir sözcükle birleşik sözcük oluşturmadığı için hiçbir sözcüğe bitişik ya- zılmaz: bir şey, çok şey, her şey, herhangi bir şey, hiçbir şey… 24. “HER” SÖZCÜĞÜNÜN YAZIMI }} “Her” sözcüğü Farsça kökenlidir. Her” sözcüğü şu sözcüklerde bitişik yazılır: herkes, herhangi, herhâlde (galiba, olasılık). }} Bu sözcükler dışında kalan “her” sözcükleri ayrı yazılır: her yer, her biri, her bir, her gün, her an, her şey, her yan, her hâlde (her durumda), her hâ- lükârda, her ne kadar… 321 TÜRKÇE EL KİTABI

P:323

Ses - Yazım - Noktalama NOKTALAMA İŞARETLERİ “Noktalama işaretleri, öteki göstergeler gibi bir kavramın, buna bağlı olarak bir anlamın, yazıdaki karşılığıdır. Temel anlamları uluslararası bir nitelik taşır. İlk ortaya çıkan işaret noktadır (.). Nok- tayı ilk kullanan, İskenderiye Kitaplığı’nın yöneticisi Efesli Zenodotos’tur (MÖ 320-240). Zenedotos, Yunan yapıtlarının kopyalarını yazdırırken o güne değin ara bırakılmadan yazılan sözcükleri ve tümceleri ayırmak için noktayı kullandırır. Bizde noktalama işaretlerini kullanan ilk kişi Tanzimat Dönemi sanatçılarından Şinasi’dir (1826- 1871). Şinasi, Şair Evlenmesi adlı tek perdelik oyununda nokta (.), kısa çizgi (-) ve ayraç [( )] işa- retlerini kullanmıştır.” (Hüseyin Toptaş, Türkler İçin Türkçe Dilbilgisi) 1. NOKTA ( . ) “Temel noktalama işaretlerini her biri, bir simgedir. Örneğin nokta (.), tümcenin simgesidir; san- ki: ‘Benden önce gelen tümcedir.’ diye bağırır. Noktanın öteki işlevleri, bu temel işlevine bağ- lıdır.” (Hüseyin Toptaş, Türkler İçin Türkçe Dilbilgisi) }} Tamamlanmış cümlelerin sonuna konur. Şiir, nesre çevrilemeyen nazımdır. }} Bazı kısaltmaların sonuna konur. Alb. (Albay), Dr. (doktor), Prof. (profesör), vb. (ve benzeri), İng. (İngilizce)… U YA R I  /  y o r u m Küçük harfle kısaltılan ölçü birimlerinin sonuna nokta konulmaz: m (metre), km (kilometre), cm (santimetre), g (gram), kg (kilogram)… Türkiye Cumhuriyeti’nin kısaltması olan T.C. ve Türkçenin kısaltması olan T. dışın- da, büyük harflerle yapılan kısaltmaların arasına nokta konulmaz: UNESCO, TDK, TTK, TÜBİTAK, ÖSYM, TBMM, GB (Güneybatı), KB (Kuzeybatı), Kuzey (K)… }} Sayılardan sonra sıra belirtmek için (-ıncı ekinin anlamını karşılamak için) konur: 21. (yirmi birinci); II. Mehmet, XIX. yüzyıl... TÜRKÇE EL KİTABI 322

P:324

Ses - Yazım - Noktalama }} Arka arkaya sıralandıkları için virgülle ya da kısa çizgiyle ayrılan sayılardan sadece sonun- cu sayıdan sonra nokta konur: 6, 9 ve 23. sorular; XVI - XVIII. yüzyıllar arasında divan şiiri… }} Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur. }} Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı belirten sayıları birbirinden ayırmak için konur: 14.7.2002, 19.V.1998… U YA R I  /  y o r u m Tarihlerde ay adları yazıyla yazılınca ay adlarından önce ve sonra nokta konulmaz: 1 Ocak 2019, 11 Eylül 2001… }} “Evet, hayır, peki…” tek başına yargı bildirirse sonlarına nokta konur: Yarın bizimle gelecek misin? — Hayır. }} Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur. Sınav 09.30’da başladı. U YA R I  /  y o r u m Saat ve dakika rakamlarının arasına iki nokta (:) konulmaz. Saat 14:30’da değil, saat 14.30’da olmalıdır. }} Kaynakçalarda kitap, dergi vb.nin künyelerinin sonuna konur. Beşir Ayvazoğlu, Kuğunun Son Şarkısı, Kapı Yayınları, İstanbul, 2014. }} Genel Ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.org.tr, www.limityayinlari.com.tr 323 TÜRKÇE EL KİTABI

P:325

Ses - Yazım - Noktalama }} Dört ve dörtten çok rakamlı sayılar sondan ayrılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta konur. 1.000.000, 4.300.500, 59.432.523… }} Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır. 5.6=30, 12.6=72 vb. 2. VİRGÜL ( , ) “Virgül (,), matematikte toplama (+) işaretinin yazıdaki karşılığıdır. Toplama işaretinin konulduğu yerden önce gelen örneğin cm ise sonra gelen de cm biriminden olmalıdır: 2 cm + 5 cm = 7 cm. Virgül de böyledir. Temel işlevi, aynı görevdeki sözcükleri bağlamaktır yani virgülden önceki bö- lüm özne görevindeyse sonraki bölüm de özne görevinde olmalıdır: özne + özne = özne (Ali, Ahmet eve geldiler.) sıfat + sıfat = (Akıllı, çalışkan, güvenilir bir adamdı.) tümce (virgülsüz) + tümce (virgülsüz) = sıralı tümce (Ali eve geldi, evde yemek yedi.) Virgülün öteki işlevleri ‘vurgu’ üzerine kuruludur.” (Hüseyin Toptaş, Türkler İçin Türkçe Dilbilgisi) }} Eş görevli sözcükleri ve söz gruplarını ayırmak için kullanılır. Geniş göller, yüksek dağlar, derin vadiler sarıyordu kasabayı. Tülay’ın sarı, uzun, parlak saçları ve deniz mavisi gözleri vardı. Ahmet Hamdi Tanpınar şiir, roman, hikâye, deneme, mektup, günlük türlerinde eser vermiş- tir. Güllerin kokusu, rengi, yaprakları bizi etkiledi. Bağırarak, haykırarak ilerliyordu atlılar. Romanın, öykünün kurgusu yazar için en önemli unsurdur. }} Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur. Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı. Gölge etme, başka ihsan istemem. Beyhude seslenir, beyhude çağlar. Edebiyata hikâye ile başlamış, roman ile devam etmiştir Kemal Tahir. TÜRKÇE EL KİTABI 324

P:326

Ses - Yazım - Noktalama }} Uzun cümlelerde yükleme uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur. Toprak, yeşilin binbir tonunu bünyesinde barındırıyordu. Türkçede “m” ile başlayan sözcükler, genellikle başka dillerden alınmıştır. Kaç gündür annesini görmeyen çocuk, annesini görünce ona doğru koşmaya başladı. }} Öznenin vurgulu bir biçimde söylenmesi gerekiyorsa ya da bu, şu, o zamirleri özne olarak kullanılmışsa özneden sonra konur. Bu, benim milletimin yıldızıdır parlayacak. O, bu konularda hiçbirimize benzemezdi. Bu, memleketimden ayrılışımın beşinci yılıydı. }} Ara sözler ve ara cümleler iki virgül arasına alınır. İstanbul’u, yedi tepeli şehri, çok seviyordu. Dün akşam onu görünce, bir an için de olsa, çok mutlu oldu. Denizi, sonsuz olanı, düşün artık. U YA R I  /  y o r u m LL Ara söz ya da ara cümlenin içinde virgül kullanılmışsa ara söz ve ara cümle iki kısa çizgi arasına alınır: Çok sevdiği arkadaşlarını -Ahmet’i, Mehmet’i, Hasan’ı- toplantıya çağırdı. Tanzimat Dönemi sanatçıları -Namık Kemal’i, Şinasi’yi, Ziya Paşa’yı-ayrı tutuyorum- bana hitap etmiyorlar. }} Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan sözcüklerin arasına konur. (İkilemeler hariç) Akşam, yine akşam, yine akşam, Bir sırma kemerdir suya baksam. Düşlerimde sen, hep sen, sürekli sen vardın. }} Tırnak içine alınmayan alıntı cümlelerinden sonra konur. Yıllar yılı ruhumu bir çarmıha germişim, dedi. Sensiz dünyama isyan düştü, diyor şair. Kitap okumak insanın zihnini besler, derdi. 325 TÜRKÇE EL KİTABI

P:327

Ses - Yazım - Noktalama }} Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlesinin sonuna konur. Bu hafta pikniğe gidiyor musunuz, diye sordu. }} Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur. Şems derin bir duyguyla Kimya’ya, Hak ederek biriktirdiğin hüzünleri kimseye vermemelisin, dedi. }} Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak kullanılan hayır, yok, evet, peki, pekâlâ, tamam, öyle, olur, haydi, elbette gibi sözcüklerden sonra konur. Peki, görüşürüz. Olur, bugün de çalışırız. Evet, daha önce konuyu görüştük. }} Anlam belirsizliği olabilecek durumlarda, bir sözcüğü ya da sözü kendisinden sonra gelen ögelerden ayırmak için bu sözcükten ya da sözden sonra kullanılır. Bu gece, eğlenceleri içine bir türlü sinmedi. Yaşlı, kadına bir şeyler söyledi. Yaralı, adama çaresizce baktı. Yavru, kaplana yem olacaktı. }} Dilekçe, mektup ya da söylevlerde seslenme (hitap) sözcüklerinden veya sözlerinden son- ra konur: Efendiler, biliyorsunuz ki vatan tehlike altındadır. Sevgili Kardeşim, İl Millî Eğitim Müdürlüğüne, }} Sayıların yazılışında kesirleri ayırmak için kullanılır. 19,7 (on dokuz tam, onda yedi), 20,5 (yirmi tam, onda beş)… U YA R I  /  y o r u m Deprem dereceleri söylenirken sayıların arasına nokta değil, virgül konulur: 5.6 şiddetinde deprem değil; 5,6 şiddetinde deprem. }} Metin içinde art arda gelen bağ-fiil eki almış sözcüklerden sonra konur. Çocuk aşağı inip, kitapları inceleyip gitti. TÜRKÇE EL KİTABI 326

P:328

Ses - Yazım - Noktalama Virgülün kullanılmadığı yerler şunlardır: }} Şart ekinden (-se, -sa) sonra virgül konmaz. Nerde bir çocuk ağlasa benim gözlerime bir bulut düşer. }} Metin içinde zarf-fiil (bağ-fiil) eki almış sözcüklerden sonra virgül konmaz. Güneş doğmadan yola çıktık. }} Bağlaç görevinde kullanılan ve, veya, yahut, ya...ya, hem…hem, ne…ne, ister…ister, ya da, ile, ise, ama, fakat, lakin, çünkü, hâlbuki, ki bağlaçlarından önce ve sonra virgül konmaz. Gün bitti ve ağaçta neşe söndü. Roman veya öykü okumak gerekir. Hem giderim hem ağlarım. Ne kızı verir ne dünürü küstürür. Gözünüze görünemem çünkü göze görünmez ölüler. Sınava çalışmıştı fakat iyi not alamadı. Oraya birlikte gidelim ama oradan erken dönelim. }} Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan da / de bağlacından sonra virgül kon- maz. Yıllarca bu diyarda bekleyip de ne olacak! Gidip de gelmemek, gelip de görmemek var. }} Metin içinde -ınca / -ince anlamıyla zarf-fiil görevinde kullanılan mı / mi ekinden sonra vir- gül konmaz. Sensizliğe alıştı mı yürek sonsuzluğa düşer. Gözler bir parıltı gördü mü hemen dalıyor. }} Sıfat ile isim arasına virgül konmaz. Sonsuzluğa dalan mavi gözlerindedir sonsuzluk. }} İsim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına virgül konmaz. Şairin yüreğindedir gökyüzünün masmavi sureti. }} “ile” bağlaç ise ya da söz öbeği oluşturmuşsa ondan sonra virgül konmaz. Her canlının yaşama isteğiyle dopdolu olduğu bir gündü. Defterlerle kitapları yan odaya taşı. 327 TÜRKÇE EL KİTABI

P:329

Ses - Yazım - Noktalama 3. NOKTALI VİRGÜL ( ; ) }} Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur. Roman, öykü, masal, şiir sanatsal; makale, deneme, fıkra, eleştiri öğretici metinler grubu- na girer. Manisa, Uşak, Kütahya Ege; Malatya, Elazığ, Erzurum Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki illeri- mizdir. Uyak, ölçü, söz sanatları edebiyat; özne, yüklem, tümleç dil bilgisi terimleridir. }} Ögeleri arasına virgül konmuş sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur. Yöntem: Yüklem, yüklem ; yüklem, yüklem. Özne,… yüklem ; özne,… yüklem. At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır. Anasına bak, kızını al; kenarına bak, bezini al. Kör ölür, badem gözlü olur; kel ölür, sırma saçlı olur. Varsa pulun, herkes kulun; yoksa pulun, dardır yolun. İçim içime sığmıyor; bağırmak, haykırmak istiyorum. Boşa koydum, dolmaz; doluya koydum, almaz. }} Ögeleri arasında virgül bulunan cümlenin öznesinden sonra konabilir. Amaç özneyi belir- ginleştirmektir. Noktalı virgülün yerine virgül kullanılırsa özne belirsizliğine yol açar. Yöntem: Özne; ----, ----, ---- yüklem. Edebiyat; duygu, düşünce, estetik anlayışını yansıtır. Ayşe; Büşra, Songül, Burcu ile gitti. Semaver; Sarnıç, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam kadar başarılıdır. Öğretmen; öğrenci, veli arasında iletişimi sağlar. Edebiyat; tarih, sosyoloji, psikoloji, coğrafya gibi pek çok alandan yararlanır. Elazığ; Malatya, Tunceli, Bingöl, Diyarbakır gibi illere komşudur. Dağ; ova, plato, göl gibi yeryüzü şekillerine oranla edebiyatta kendisine daha çok yer bul- muştur. TÜRKÇE EL KİTABI 328

P:330

Ses - Yazım - Noktalama 4. İKİ NOKTA ( : ) }} Kendisiyle ilgili örnek verilecek cümlenin sonuna konur: Servetifünun Dönemi sanatçılarının bazıları şunlardır: Halit Ziya, Mehmet Rauf, Tevfik Fik- ret, Cenap Şahabettin... Şiirde yer alması gereken birçok unsur vardır: ritim, asonans, kafiye, redif, ölçü… İkinci Yeniciler arasında şu sanatçılar yer alır: Turgut Uyar, Ece Ayhan, Edip Cansever, Ce- mal Süreya… }} Kendisiyle ilgili açıklama verilecek cümlenin sonuna konur: Türkçenin özelliklerinden biri şudur: İki ünlü yan yana gelmez. Onun iki önemli özelliği var: Çok titiz çalışmak ve herkesin fikrine sahip olmak. Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim. Bu dar arka sokak, bulunduğu semtin adını almıştır: Sinekli Bakkal. }} Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur: Ali Rıza Bey bir sandığın kenarına oturmuş, artık bir tek siyah saç kalmamacasına ağarmış başını elleri içine almıştı: — Hakkın var Fikret, dedi, bunlara hep ben sebep oldum çocuğum. Baba-kız bir zaman düşünceler içinde karşı karşıya oturdular. Sonra Ali Rıza Bey sualler sor- maya başladı: — Evleneceğin adam bari iyi bir adam mı Fikret? }} Karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişiyi belirten sözlerden sonra konur: TARIK: N asıl diyeyim? Bir kaza olmuşta yanımızdaki garajda… Çalışanlardan birinin kabur- gaları kırılmıştı. Üç beş ay çalışamayacakmış... SAFİYE: Ne var bunda? TARIK: Dün karısına vermek için para topladılar bizden. Hepimizden. SAFİYE: İyi ya. }} Ses bilgisinde uzun ünlüyü göstermek için kullanılır: a:ile, ka:til, ka:ğıt, i:cat, usu:le, sa:de, ada:let, şa:ir, numu:ne, ka:ide… 329 TÜRKÇE EL KİTABI

P:331

Ses - Yazım - Noktalama U YA R I  /  y o r u m LL İki noktadan sonraki bölüm kesinlik bildirmediğinde ve cümle değeri taşımadığında küçük harfle başlar ve sonuna üç nokta konur. Romanın birçok önemli yönü vardı: iyi kurgu, yalın anlatım, özlü ifadeler… LL İki noktadan sonra gelen bölüm cümle değeri taşıyorsa büyük harfle başlar. Sürekli aynı cümleyi tekrarlardı: Dün, dündür; bugün, bugündür. LL İki nokta için kullanılan “iki nokta üst üste” ifadesi yanlıştır çünkü üst üste sözü, üst üste olmayan bir başka iki noktanın varlığını da anlatır. Oysa böyle bir işaret yoktur. LL İki nokta ile aynı anlamı içeren örneğin, söz gelişi, mesela, söz gelimi söz ya da söz- cüklerinden önce ya da sonra iki nokta konulmaz. 5. ÜÇ NOKTA ( ... ) }} Tamamlanmamış yani eksiltili cümlelerin sonuna konur. Ve eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak… Kenar mahalleler… Birbirine ufunetli adaleler gibi geçmiş, yaslanmış tahta evler… Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan… }} Herhangi bir sebepten açık yazılmak istenmeyen sözcük ve bölümlerin yerine konur. O zaman anladım ki ben Beyoğlu’nda … Oteli’ndeyim. Bu bahçe de İngiliz Sefarethane- si’nin bahçesidir. }} Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun hayal dünyasına bırakıldığını göstermek veya ifadeye güç katmak için konur: Sana doğru geliyorum... Aşka doğru, kendime doğru! }} Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur. Koca Sinan... Koca Sinan, be!.. Neler bırakmışsın bize. }} Alıntılarda başta, ortada ve sonda alınmayan sözcük veya bölümlerin yerine konur. … Gerçek sanatçılar… düşmanlarını bile anlamak zorundadırlar… Yalnızca cellatlarının düş- manıdırlar, başka hiç kimsenin değil… (Albert Camus) TÜRKÇE EL KİTABI 330

P:332

Ses - Yazım - Noktalama }} Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan cevaplarda kullanılır: Elindeki nedir? Kitap... Güzel mi? ... }} Birtakım bölümler, örnekler sayıldıktan sonra gibi anlamında kullanılır; bu durumda gibi sözcüğüyle vb. (ve benzerleri) ifadesi kullanılmaz. Türkçedeki işaret sıfatları şunlardır: bu, şu, o, öteki, beriki… Tanzimat’tan sonra birçok şair hece ölçüsünü kullanmıştır: Mehmet Emin Yurdakul, Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Muhip Dıranas, Ahmet Kutsi Tecer, Necip Fazıl Kısakürek… U YA R I  /  y o r u m Ünlem ve soru işaretinden sonra üç nokta yerine iki nokta konulması yeterlidir: Sözleri bıçak yarası gibi!.. Deldi yüreğimi. Nasıl da soldu bütün yapraklar?.. 6. ÜNLEM İŞARETİ ( ! ) }} Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümlelerin sonuna konur. Hava ne kadar da güzel! Aşk olsun sana çocuk! }} Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur: Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri! Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprak bir devrin battığı yerdir. }} Alay, şaşma, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözcükten hemen son- ra parantez içinde kullanılır. Çok iyi (!) biriymiş, harama helal katmazmış. Bu bilim adamı (!) dil konusunda o kadar iyi ki (!) çalışmalarında doğru sözcükleri mumla ararsınız. 331 TÜRKÇE EL KİTABI

P:333

Ses - Yazım - Noktalama U YA R I  /  y o r u m Ünlem değerindeki sözcükten sonra cümle devam ederse ünlem, cümle so- nuna konur. Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın! Ah, o güzel günler nerede! Eyvah, ne yer ne yâr kaldı! 7. SORU İŞARETİ ( ? ) }} Gerçek veya sözde soru cümlelerinin sonuna konur. Ne ağlarsın benim zülf-ü siyahım? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? Benim mi Allah’ın bu çizgili yüz? }} Soru bildiren ancak soru eki veya sözü içermeyen cümlelerin de sonuna konur: Öğretmen baktı ve yerinden kaldırdı: — Adın ve soyadın? }} Bilinmeyen, kesin olmayan veya kuşkuyla karşılanan yer, tarih gibi durumlar için kullanılır: Yunus Emre (1240 ?-1320), (Doğum yeri: ?) İstanbul’dan Ankara’ya iki buçuk saatte (?) gitmiş. U YA R I  /  y o r u m LL m ı / mi ekini alan yan cümle temel cümlenin zarf tümleci olduğunda cümlenin so- nuna soru işareti konmaz: Akşam oldu mu hüzün yağmurları çöker yüreğime. LL Soru anlamı taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti sona konur: Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı? Üsküdar’dan mı, Hisar’dan mı, Kavaklardan mı? LL B ir cümlede soru sözcüğü yükleme değil de yan cümleciğe bağlı ise cümlenin so- nuna soru işareti değil nokta konur: Niçin böyle yaptığını bir türlü anlayamadım. TÜRKÇE EL KİTABI 332

P:334

Ses - Yazım - Noktalama 8. TIRNAK İŞARETİ ( “ ” ) }} Başkasından veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tırnak içine alınır: Şiiri ne güzel ifade etmiş Yahya Kemal: “Şiir düşünceyi duygu haline getirinceye kadar yo- ğurmaktır.” }} Vurgulanmak istenen sözler tırnak içine alınabilir: Romanda “iç monolog” tekniğini sıkça kullanıyor yazar. }} Cümle içerisinde eserlerin ve yazıların isimleri ile bölüm başlıkları tırnak içine alınır: Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” romanı teknik açıdan oldukça başarılıdır. Türkçede bu hafta “Ses Bilgisi”ni ele aldık. }} Anlam karışıklığı oluşturabilecek sözcükleri vurgulamak amacıyla kullanılabilir: Osmanlı Devleti’nde “kadı”nın yeri çok önemlidir. Yazar, “bilgi”nin önemi üzerinde duruyor. U YA R I  /  y o r u m LL T ırnak içindeki alıntının sonunda bulunan işaret (nokta, soru işareti, ünlem işareti vb.) tırnak içinde kalır: “Dünyada böyle güzel şehir yok!” diyorlar İstanbul için. LL Cümle içerisinde özel olarak belirtilmek istenen sözler, kitap ve dergi adları ve baş- lıkları tırnak içine alınmaksızın eğik yazıyla dizilerek de gösterilebilir: Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları Anadolu’yu dile getirir. LL T ırnak içine alınan sözlerden sonra gelen ekleri ayırmak için kesme işareti kullanıl- maz: Yusuf Atılgan’ın “Anayurt Oteli”ni okudun mu? LL Yorumlama cümlelerinde tırnak işareti kullanılmaz: Bunu da yaparsak iş bitti, demektir. 9. KISA ÇİZGİ ( - ) }} Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur: 16. yüzyıl divan şairi Bakî -şairler sultanı- gazelleriyle tanınır. İzmir’i -Ege’nin incisini- çok sevmişti. 333 TÜRKÇE EL KİTABI

P:335

Ses - Yazım - Noktalama }} Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur. }} Sözcüklerin kökleri, gövdeleri ve eklerini birbirinden ayırmak için kullanılır: sevda-lı-lar, göz-le-m vb. }} Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır: oku-, sev-, anla-, beklet- vb. }} İsim veya fiil yapma eklerinin başına konur: -ın, -de, -ınca, -lık vb. }} Heceleri ayırmak için kullanılır: a-ra-mak, yu-var-lak, da-nış-ma vb. }} Sıfırdan küçük değerleri göstermek için kullanılır: -2 derece, -20 000 lira… }} Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır: 150-120=30, 60-15=45… }} Arasında, ve, ile, ila, ...-den ...-e anlamlarını vermek için sözcükler veya sayılar arasında kullanılır: Elazığ-Malatya yolu, Manas Destanı’nda soy-dil-din üçgeni, Türk-Fransız ilişkileri, Ural-Al- tay dil grubu, 22.30-23.30, Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşması, 1914-1918 Birinci Dün- ya Savaşı, Türkçe-İngilizce Sözlük vb. U YA R I  /  y o r u m Cümle içinde sayı isimlerinin tekrarlanması yaklaşıklık öbeklerinde araya kı- sa çizgi konmaz: Adalet Ağaoğlu’nun “Üç Beş Kişi” romanını okudum. 10. UZUN ÇİZGİ (—) (KONUŞMA ÇİZGİSİ) }} Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır. Bize sorduğu sorular şunlardı: — Tarihî mekânları beğendiniz mi? — İklimimiz tatil için elverişli mi? TÜRKÇE EL KİTABI 334

P:336

Ses - Yazım - Noktalama }} Oyunlarda uzun çizgi konuşanın isminden sonra da konabilir: Sezar — Sen de mi Brütüs? U YA R I  /  y o r u m Konuşmalar tırnak içinde verildiğinde uzun çizgiye gerek yoktur. Arabamız tutarken Erciyes’in yolunu: “Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu’nu?” 11. PARANTEZ (YAY AYRAÇ) ( ) }} Cümledeki anlamı tamamlayan ve cümlenin dışında kalan ek bilgiler için kullanılır. Yay ay- raç içinde bulunan ve yargı bildiren anlatımların sonuna uygun noktalama işareti konur: Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz. (Nurullah Ataç) }} Özel veya cins isme ait ek, ayraçtan önce yazılır: İlhan Berk’in (1918-2008) “Galata” adlı eserini okudum. }} Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak ve gös- termek için kullanılır: Kamil – (Hızlı adımlarla uzaklaşarak) Bir daha gelmem buraya. }} Alıntıların aktarıldığı eseri, yazarı veya künye bilgilerini göstermek için kullanılır: Şiir bir bakıma, her gruba kan veren, ama kendisi başka bir gruptan kan alamayan ‘0 Rh’ kan grubu gibidir. (Şaban Sağlık) }} Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan ünlem işareti yay ayraç içine alınır: Kadın, zeki (!) olduğunu söylüyordu. }} Bir bilginin kuşkuyla karşılandığını veya kesin olmadığını göstermek için kullanılan soru işa- reti parantez içine alınır: 1496 (?) yılında doğan Fuzûlî... 335 TÜRKÇE EL KİTABI

P:337

Ses - Yazım - Noktalama 12. KÖŞELİ AYRAÇ [ ] }} Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda ayraçtan önce köşeli ayraç kullanılır: Halikarnas Balıkçısı [Cevat Şakir Kabaağaçlı (1886-1973)] eserlerinde özellikle Bodrum’u anlatmıştır. }} Metin aktarmalarında, çevirilerde, alıntılarda çalışmayı yapanın eklediği sözler için kullanı- lır: “Eldem, Osmanlıda en önemli fark[ın], mezar taşının şeklinde ortaya çık[tığını] söyledikten sonra…” (Hilmi Yavuz) }} Kaynak olarak verilen kitap veya makalelerin künyelerine ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için kullanılır: Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet, 1922. Server Bedi [Peyami Safa] 13. EĞİK ÇİZGİ ( / ) }} Dizeler yan yana yazıldığında aralarına konur: Yalnızlıklar ki suskun bir akşamüstüdür / usulca örtülecektir gecenin sessiz tülünü / ve dü- şecektir ince bir rüzgârla / hüznün harmaniyesi }} Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına ve semt ile şehir arasına ko- nur. 4 / 16, Palu / Elazığ... }} Tarihlerin yazımında gün, ay ve yılı gösteren sayıları ayırmak için konur: 16/12/1999 vb. }} Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır: -da /-de, -acak /-ecek vb. 14. TEK TIRNAK İŞARETİ ( ‘ ’ ) }} Tırnak içinde verilen cümlenin içinde yeniden tırnağa alınması gereken bir sözü, ibareyi be- lirtmek için kullanılır: Edebiyat öğretmenimiz “Romanlar arasında ‘Suç ve Ceza’ gibisi var mı?” diye sordu bize. TÜRKÇE EL KİTABI 336

P:338

Ses - Yazım - Noktalama U YA R I  /  y o r u m Noktalama işaretleriyle ilgili uyarılar LL Soru işareti (?), ünlem (!), noktadan (.) sonra gelen sözcükler büyük harfle başlar. LL Virgül (,) ve noktalı virgülden (;) sonra gelen sözcükler, özel isim değilse, küçük harf- le başlar. LL İki nokta (:) ve üç noktadan (…) sonra gelen sözcükler duruma göre büyük veya kü- çük harfle başlar. LL H er sözcüğün tekrarı ikileme değildir: Romanda cümleler kısa, kısa olduğu kadar yalın. 15. KESME İŞARETİ ( ’ ) }} Özel isimlere getirilen iyelik, durum, tamlama ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Milli Mücadele’yi, Türkiye’m, Kanuni Sultan Süleyman’dan, Necip Fazıl Kısakürek’i, Fuzu- li’yi, Türkmen’iz, 23 Kasım’da, İstanbul Boğazı’nın, Selçuklu Devleti’nden, Azrail’i, Kız Ku- lesi’nin, Orta Çağ’dan, Kuruluş Dönemi’nde, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’na… }} Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman ekten önce kes- me işareti kullanılır: Hisar’dan, Boğaz’dan… }} Belli bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle yazılan kanun, tüzük, yö- netmelik ifadelerinin ek alması durumunda kesme işareti kullanılır: Eski Yönetmelik’in 3’üncü maddesi, Kanun’un 233. maddesi… }} Özel isimler için parantez içinde bir açıklama yapıldığında kesme işareti parantezden ön- ce konur: Yunus Emre’nin (1240?-1320), Halide Edip’in (Adıvar)… }} Kişi adlarından sonra gelen saygı ve unvan sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur: Ali Bey’e, İlyas Efendi’ye, Talat Paşa’ya, Türk Dil Kurumu Başkanı’na, Galatasaray Başka- nı’na, Ahmet Mithat Efendi’nin, Ali Usta’ya… 337 TÜRKÇE EL KİTABI

P:339

Ses - Yazım - Noktalama U YA R I  /  y o r u m LL Özel isimlere getirilen yapım ekleri ve yapım ekinden sonra gelen çekim ekleri kes- meyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçülük, Müslümanlık, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bur- salı, Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Ayşeciğim, Hollandalıdan, Atatürkçülüğün, Osmanlının… LL Özel isimlere getirilen çoğul eki ve bu ekten sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, İstanbullara, Alilerden, Türklerin, Selçuklula- rın, Fatih Sultan Mehmetler… }} Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur. TRT’nin, TDK’nin, TV’ye, TBMM’den, TTK’nin, THY’nin... }} Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 1993’te, 7’nci, 8,5’lik, 22’nci, 60’ıncı… }} Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adlarına gelen ekleri ayırmak için konur. 23 Ağustos’ta, Kasım’ın 13’ünde, Eylül’ün 29’unda… }} Ölçü ve söyleyiş gereği düşürülen sesleri göstermek için kullanılır: Güzelliğin on par’etmez Bir ok attım karlı dağın ardına Bu bendeki aşk olmasa. Düştü m’ola sevdiğimin yurduna Eğlenecek yer bulaman İl yanmazken ben yanarım derdine Gönlümdeki köşk olmasa Engel aramızı açtı n’eyleyim (Âşık Veysel) (Karacaoğlan) }} Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur: a’dan z’ye kadar, Türkçede -cık’la yapılmış sözcükler. U YA R I  /  y o r u m Avrupa Birliği sözündeki “birlik” kelimesi kurum, kuruluş ismine değil devletler top- luluğu anlamına atıfta bulunmakta, bir devlet adlandırması gibi işlev görmektedir. Avrupa Birliği’nin bir para birimi olması bu açıdan yol gösterici niteliktedir: Avru- pa Birliği’ne. TÜRKÇE EL KİTABI 338

P:340

Ses - Yazım - Noktalama U YA R I  /  y o r u m LL S onunda 3. teklik kişi iyelik eki olan özel ada, bu ek dışında başka bir iyelik eki ge- tirildiğinde kesme işareti konmaz. Boğaz Köprümüzün trafiği, Konya Ovamızın bitki örtüsü, Kuşadamızdaki eğlence mekânları, Ağrı Dağımızdan, İstiklal Marşımıza, TYT Türkçe Soru Bankamızda ... LL K urum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ay- rılmaz. Türk Dil Kurumundan, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığının, Bakanlar Kuru- lunun, Yürütme Kuruluna, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Kısmet Şarküterinin, Ma- vi Köşe Bakkaliyesinden… LL “De” ve “ki” bağlaçları ile “mi” soru eki kendisinden önceki sözcükten kesme işa- reti ile ayrılmaz ve ayrı yazılır. Ahmet de bu işi tam yapabilir. Mehmet miydi bütün bunları söyleyen? MERAKLISINA TDK’den Bir Bilgi Belirtisiz isim tamlaması yapısındaki yer adlarına (Kocaeli, Rumeli, Tunceli, Çar- şıbaşı vb.) yönelme ve belirtme hâli ekleri nasıl gelir? Türkiye Türkçesinde belirtisiz isim tamlaması yapısındaki özel isimlere yönelme veya belirtme hâl ekleri getirildiği zaman araya zamir n’si girer ve “Çarşıbaşı’na”, “Eminö- nü’ne”, “Kırklareli’ne”, “Köybaşı’nı”, “Osmaneli’ne” şeklinde yazılır. Fakat Kocaeli, Ru- meli ve Tunceli birleşik kelimeleri de belirtisiz isim tamlaması yapısında olmalarına rağ- men, günümüzde “tek bir kelime” olarak algılanmaya başladıkları için “y” bağlayıcı ün- süzü ile kullanılmaktadır (Kocaeli’ye, Kocaeli’yi vb.). 339 TÜRKÇE EL KİTABI

P:341

Ses - Yazım - Noktalama A YAZIM SÖZLÜĞÜ bagaj bağırsak abandone ambargo bahçıvan abanoz amblem bakraç abdal (derviş) ameliyat balayı abdest ampul banknot acayip anekdot Batılılaşma acente anestezi baypas acımtırak ansiklopedi bedbin adale Antarktika kıtası beddua adaptasyon antoloji beğenmek adrenalin antrenman beşgen aerobik antrenör beyazımtırak afetzede antrparantez (antiparantez bilanço aforoz değil) birader ahbap aperitif bisküvi ahiret aptal biyografi ahtapot arabesk biyoloji aidat arazöz bloknot akordeon arife (arefe değil) blöf aktris arkeolog, -ğu blucin aktüel asfalt branş akupunktur asgari briç akümülatör aşçı briyantin alegori ataşe broşür alelacele Avustralya brüt alelade ayrıca (ayrıcana, ayrıyeten boa yılanı (boğa yılanı değil) alerji yanlış) bordro alfabe Azerbaycan böbrek alternatif brifing alüminyum B buğday alüvyon bukalemun badem TÜRKÇE EL KİTABI bademcik bahşiş 340

P:342

Ses - Yazım - Noktalama C değnek egzersiz deklarasyon egzotik cadaloz dekorasyon egzoz cambaz demagog eğer (şayet) camekân dershane eğlence check-up devalüasyon ejderha cellat diferansiyel ekşi cemaat dinozor ekşimtırak cereyan direkt elektrik cımbız distribütör eleman cıva diyalog endüstri ciklet dogma enflasyon cop doktrin enjektör cübbe doküman enstitü cülus doktrin enstrüman cümbüş dolambaç entegrasyon cüzzam donkişotluk, -ğu entelektüel dövme enteresan Ç dövmek entrika drenaj erozyon çağlayan dublaj espri çeyrek düğme estağfurullah çiğ (pişmemiş) dükkân eşek çiğdem dürbün eşkâl çikolata eşkıya çinakop E eşofman çipura eyer (semer) çiy (su damlası) ecnebi ezkaza çünkü eczacı eczane F D edevat egemenlik faaliyet daima egoist fabl daire egzama facia dakika dalavere 341 TÜRKÇE EL KİTABI

P:343

Ses - Yazım - Noktalama faiz general ıstampa fantezi glikoz ırktaş fasikül görmeyi ızdırap fasulye grev faul greyfurt İ federal federasyon H iade fenomen içtima feodal hac, -ccı iddia figür hafriyat ideal fikstür hakikaten ideoloji film hapishane idman filozof harikulade iftihar filtre hastane iğne flama havsala ihbar flamingo haydi ikamet fiyat helezon illüzyon flört hemşehri ilmühaber flüt herkes inisiyatif folklor hezeyan inkılâp fotoğraf hıdrellez intihar fren hımbıl iskambil fritöz hipnotizma iskonto fötr hokkabaz ispat fuar hoparlör itfaiye fuel-oil Hristiyan izolasyon hususi G hürriyet J hümanizm gangster jakuzi gardırop I jandarma garnitür jelatin gastrit ıskonto jeneratör gazete ıslahat jilet ıstakoz jimnastik TÜRKÇE EL KİTABI 342

P:344

Ses - Yazım - Noktalama jinekolog kilitlemek lüks judo koleksiyon lütfetmek kolektif K komiser M komodin kabzımal komple maalesef kadastro kompozisyon maarif Kafdağı konsantrasyon mabet Kağan konsantre mademki kâinat konsensüs magma kakofoni konservatuvar mağlup kalemşor konteyner mahcup kalemtıraş kontör mahpus kalori kooperatif mahvetmek kalorifer kovmak mahvolmak kampüs kral Makedonya kanepe kravat makine kangren kreş maksimum kanyak kriter mahpus kapora kulüp mahpushane karakter kupür mapus karbüratör Kur’an-ı Kerim marul karnabahar Kurban Bayramı matbaa koreografi Kurdele materyal karikatür külot maydanoz kartpostal kürdîlihicazkâr memba karyola menajer katalog L merhem kavanoz mescit kayısı laboratuvar meteoroloji kerata lamba mevlit, -di kılavuz laubali mevta kılıç lavabo meyve kibrit lojman mide 343 TÜRKÇE EL KİTABI

P:345

Ses - Yazım - Noktalama Miraç Kandili N P mokasen monolog, -ğu naaş pabuç motosiklet naat pakt mozaik, -ği naçiz palyaço möble naçizane panjur muafiyet nağme panorama muayenehane nakavt pantolon muşamba natürel paragraf mutaassıp naylon paralel mutasavvıf nergis paratoner muvaffakiyet nilüfer pardösü muzdarip nispet parlamento muzır numune parka mücver nüfus parke müdafaa parlamenter müebbet, di O pastane müessese patates müptela objektif payitaht müracaat Oğlak (burç) pedagog, -ğu müsaade operasyon pembe müsait oratoryo perakende müsvedde orijinal peştamal müteahhit, -di orkestra pijama müteakip Ortodoks pitoresk mütehassıs (uzman) otobiyografi pleybek mütehassis (duygulanmış) ovuşturmak poğaça mütevazı (alçak gönüllü) polaroit, -di müthiş Ö porte müzisyen portre öbürkü postane öğle prens öğleyin prodüktör öğlen profesör ötanazi övmek TÜRKÇE EL KİTABI 344

P:346

Ses - Yazım - Noktalama profesyonel rutubet sutyen program sürpriz promosyon S stajyer propaganda stüdyo prova saatçi provokatör sabotaj Ş puan sağanak saksafon şahadet R sanatoryum şambrel sandalye şampanya Rab, -bbi sandviç şampuan radyatör sansasyon şarampol radyoaktif santrfor şarj rağbet sarımsak şarküteri Ramazan Bayramı sarmaşık şefkat randıman satılık şempanze rastgele seccade şemsiye rastlantı selektör şezlong reisicumhur selüloit (selülit değil) şifonyer rençper sempozyum şofben repertuar senaryo şoför restoran seremoni şövalye risk serbestçe Romen rakamı (roma seyahat T rakamı değil) sezaryen rögar (logar değil) sıhhatler olsun (saatler taahhüt rölanti olsun değil) taassup römork sinagog taarruz röntgen siluet tabiat röportaj silahşor tabildot rötar sinüzit takdim rötuş söğüş takdir rövanş sövmek tasdik ruj spekülasyon tasfiye Rumen taşeron 345 TÜRKÇE EL KİTABI

P:347

Ses - Yazım - Noktalama tavsiye ulema yanlış tayyare ultrason yeğen tazyik unvan yevmiye tebligat usul teknoloji Z tekstil Ü telekomünikasyon zambak tembih ücret zanaat temyize başvurmak ültimatom zaptiye (temize başvurmak üniforma zarafet değil) üniversite zatürre teneffüs üslup zıddiyet tercüme üstat zımba tespih üstgeçit zihniyet tespit ütopya zulüm teşrik züccaciye teşvik V zürafa tetanos tevkif vaat, -di BİTİŞİK tezahürat vaaz YAZILAN tezkere vahamet BİRLEŞİK tırabzan vaiz SÖZCÜKLER tıraş vakanüvis tirbuşon vahamet abıhayat totalitarizm vaziyet açgözlü tramvay video açıortay tribün virtüöz açıölçer tuluat virüs adabımuaşeret tüyo viyadük adamakıllı voleybol adamotu U vücut addetmek Afyonkarahisar ukala Y ağabey ukde ağaçkakan ya da TÜRKÇE EL KİTABI yalnız 346

P:348

Ses - Yazım - Noktalama ağırbaşlı basmakalıp dayızade ağırcanlı başhekim defetmek ahududu başhemşire defolmak akaryakıt başkomutan delibaş (hastalık) akarsu başşehir delikanlı akbaba başıbozuk demirbaş aklıselim başıboş dershane aksetmek başucu denizaltı akşamüstü başüstüne denizanası akşamüzeri başvurmak devretmek albeni başyazar dilberdudağı (tatlı) alelacele bilinçaltı doğumevi alelade bilirkişi dolunay Allahualem binbir (belgisiz) dörtnala altüst biraz düpedüz anaokulu birbirine düzyazı anapara birçok elebaşı anayasa birdenbire elvermek (uygun olmak) anneanne birkaç emretmek artakalmak bitpazarı enikonu astsubay boşboğaz erbaş aşçıbaşı bugün feshetmek atardamar bugünkü gayriciddi atasözü büyükanne gayriihtiyari ateşkes büyükbaba gayrimenkul ayakaltı büyükbaş gayrimeşru ayaküstü cankurtaran gayrimüslim ayçiçeği çekyat gelgit ayşekadın çıtkırıldım gelgeç (fasulye) çerkeztavuğu gelgelelim babaanne danaburnu (hayvan) gelişigüzel babayiğit darmadağınık genelkurmay barışsever darmaduman gerçeküstü 347 TÜRKÇE EL KİTABI

P:349

Ses - Yazım - Noktalama giderayak hıncahınç kitapsever gitgide hinoğluhin kocakarı gökdelen hoşgörülü konargöçer gökkuşağı hoşsohbet konuksever gökyüzü hüsnükuruntu kördüğüm gözaltı hüsnütalil körebe gözdağı içgüdü körkütük gözyaşı ikiyüzlü (riyakâr) kuşburnu gülkurusu ilanıaşk kuşpalazı günaşırı ilkbahar kuzeybatı günaydın ilköğretim kuzeydoğu günbegün ilkyaz Küçükayı güneybatı insanoğlu küçükbaş güneydoğu işgüzar lisansüstü güngörmüş işveren mademki günübirlik kabadayı mecazımürsel güpegündüz kabakulak meğerki güvenoyu kabataslak milletvekili haczetmek kahrolmak mirasyedi halletmek kahverengi müziksever hanımefendi kalburüstü okuryazar hapishane kamuoyu olağanüstü havaalanı kapkaççı oldubitti hayalperest kaptanıderya oysaki hayırsever karaciğer oyunbozan hazırcevap karabiber öğleüstü hazmetmek Karadeniz öngörmek hazzetmek Karasinek önsezi hemfikir kargaburnu (alet) örtbas hemcins karekök öteberi herhangi kasetçalar özveri herkes kazıkazan özdeyiş hiçbir kırmızıbiber paragöz TÜRKÇE EL KİTABI 348

P:350

Ses - Yazım - Noktalama pisboğaz ustabaşı AYRI YAZILAN rüzgârgülü uyurgezer SÖZCÜKLER rengarenk üçkâğıtçı sağduyu üsteğmen abuk sabuk sapasağlam vakfetmek abur cubur sapsağlam varoluş açık oturum saygıdeğer varoluşçuluk açık öğretim serinkanlı varsayım açık seçiklik Servetifünun vazgeçmek ada çayı sıcakkanlı veyahut afra tafra sıkıyönetim vişneçürüğü (renk adı) afyon ruhu sıradağ vurdumduymaz ağır sıklet sırrolmak yanardağ ağustos böceği sırsıklam yarıçap ahlak dışı sırılsıklam yarıyıl alçak gönüllü soğukkanlı yeryüzü alın teri sonbahar yerküre alt alta suçiçeği yeşilbiber alt yazı suçüstü yeşilfasulye ana dili suspus yüzükoyun ana düşünce sütliman yüzüstü ana sınıfı sütanne zannetmek ana vatan şaheser zehretmek ana yol şıpsevdi zeytinyağı ana yurt şuuraltı zıpzıp (bilye) Ankara keçisi tahtakurusu zırdeli anlam bilimi tecahülüarif zilzurna Antep fıstığı tekdüze zulmetmek Antik Çağ terkibibent Zümrüdüanka ara cümle terciibent ara sıra tıpkıbasım ara söz uçaksavar arap sabunu uluslararası art arda art niyet 349 TÜRKÇE EL KİTABI

P:351

Ses - Yazım - Noktalama arz etmek deniz yolu her kimse at sineği dert etmek her şey ay çekirdeği dil bilgisi her zaman ay çöreği dil bilimi her yer ay ışığı din dışı hiç kimse ay tutulması el ele hoşça kal ayırt etmek el gün hoş geldiniz ayrık otu el falı iç dünya az çok eli açık iç içe bal arısı el yazısı iç tüzük başa baş elden ele ikide bir baş ağrısı eli sıkı iri yarı baş başa Eski Çağ iş adamı baş belası eş anlam iş birliği baş sağlığı ezogelin çorbası iş güç baş tacı fark etmek kap kacak başlı başına felç olmak kara gün belli başlı fizik ötesi kara sevdalı bin bir (sayı) gerisin geri kara yolu bir an gök bilimi kılıç balığı bir bakıma güler yüzlü kızıl ötesi bir gün günü gününe kör dövüşü bir an ha bire kuru fasulye bir şey hafta başı maden suyu boşu boşuna hafta içi meyan kökü boş yere hafta sonu meyve suyu boydan boya hak etmek ne var ki böyle ki hava yolu olağan dışı çağ dışı hazır ol oldum olası çer çöp her an Orta Çağ çevre yolu her biri Orta Doğu çiğ köfte her gün orta oyunu çörek otu herhangi bir ön söz TÜRKÇE EL KİTABI 350

P:352

Ses - Yazım - Noktalama ön yargı yer çekimi her hâlde öyle ki yer yuvarı (her halükârda / kesinlik) öz geçmiş yeter ki hakim öz yaşam öyküsü yıl dönümü hâkim pek az yok olmak kar (yağış) pek çok yol yordam kâr (kazanç) peş peşe yurt dışı yar (uçurum) peşi sıra yurt içi yâr (sevgili) ruh bilimi yüzyıl (asır) sağ ol YAZIMLARI yüz yıl (sayı) sarf etmek KARIŞABİLECEK serçe parmak SÖZCÜKLER sevk etmek sıkı fıkı adet (sayı) sırt sırta âdet (gelenek) soy sop alim (her şeyi bilici) su böreği âlim (bilgin) şeker pancarı alem (bayrak) şen şakrak âlem (evren) şöyle ki amin (kimya terimi) tas kebabı âmin (dua sözü) teke tek birebir (etkili) terk etmek bire bir (teke tek) tıpı tıpına birtakım (bazı) toplum bilimi bir takım üst baş (tek takım/sayı) üst geçit gırgır (süpürge) var olmak gır gır (eğlenceli) ya da grup yan cümle gurup yanı sıra hal (pazar yeri) yasa dışı hâl (durum) yaş günü herhalde (olasılık) 351 TÜRKÇE EL KİTABI

P:353

Ses - Yazım - Noktalama U YG U L U  /  y o r u m - I Aşağıdaki sözcüklerde hangi ses olayı olduğunu belirtiniz. Sözcük Ses Olayı Sözcük Ses Olayı 1 Çabucak 11 Alçacık Ses Olayı 2 Bekliyor 12 Benzetme 3 Biricik 13 Kaybolan 4 Kapattı 14 Gülücük 5 Ağardı 15 Saklambaç 6 Adımları 16 Bana 7 Gidemem 17 Daracık 8 Tembel 18 Çevremiz 9 Üsteğmen 19 Değişken 10 Zannımca 20 Kavşak U Y G U L U   /   y o r u m - II Aşağıdaki sözcüklerde hangi ses olayı olduğunu belirtiniz. Sözcük Ses Olayı Sözcük 1 Yaklaştı 11 Kapağı 2 Pazartesi 12 Çepeçevre 3 Küçümsedi 13 Adaşım 4 Çiçekçi 14 Rengimiz 5 Oğlan 15 Dolambaç 6 Bitki 16 Gecikir 7 Keskinlik 17 Hakkında 8 Yoğurdumuz 18 Kokladı 9 Zannetti 19 Düpedüz 10 Umuttan 20 Sırrınız TÜRKÇE EL KİTABI 352

P:354

Ses - Yazım - Noktalama U Y G U L U   /   y o r u m - III Aşağıdaki cümlelerde “ki”, “de” ve “mi”nin yazımı ile ilgili bir yanlışlık olup olmadığını belirtiniz. Var Yok 1 Projenin uygulanabilirliği konusunda hiçte karamsar değilim. 2 Önümüzdeki yılın çalışma planını onaylayanlar arasında bende varım. 3 Turizm açısından gelişmekte olan bölgelerimizden biri de burası. 4 Bu konuyu ayrıntılarıyla bir kez daha tartışmakta yarar var. 5 Ne kadar konuşsakta onun bu konudaki düşünceleri değişmeye- cek. 6 Hem şiir hemde öykü yazarım. 7 Yusuf’ta yarın akşam bizimle geliyor. 8 Anlaşmaya her iki tarafta sadık kaldı. 9 İçindeki öfkeye bir türlü hâkim olamıyordu. 10 İnanki hiç ağlamadım, hüzünlüyüm sadece. 11 O kadar zekiki çözemediği hiçbir soru yok. 12 Öyle bir gün gel ki kalmasın hüzün. 13 Hâlbuki ben sana hiçbir şey demedim. 14 Ağlanmazmı sensiz geçen zamana? 15 Kitabı mı neden ona verdiniz? 16 Ödevlerini neden zamanında yap mıyorsun? 17 Güldümü tam bir cenazeye benziyor. 18 Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde. 19 Şiir ya da hikâye okumayı severim. 20 Pekte iyi olmayan huyları vardı. 353 TÜRKÇE EL KİTABI

P:355

Ses - Yazım - Noktalama U Y G U L U   /   y o r u m - IV Aşağıdaki cümlelerde “büyük harflerin kullanımı” ile ilgili yanlışlık olup olmadığını belirtiniz. Var Yok 1 Mehmet, bugün babasıyla Telli Baba’ya gitmiş. 2 Güney Doğu Anadolu tarım konusunda çok gelişti. 3 Bilge Kağan anıtında söylev türünün özellikleri yer alır. 4 Amerika’dan gelen heyeti dün Vali kabul etti. 5 Doğubeyazıt’taki İshakpaşa Sarayı’nda ilk merkezî ısıtma siste- mi kullanılmıştır. 6 Yazarın Batı Medeniyeti konusundaki fikirlerini benimsemedim. 7 Sanatçı sürekli, Dünya’nın değiştiğinden yakınıyor. 8 Fırat nehri birçok yeri suladıktan sonra yurdumuzu terk eder. 9 Yunus Emre mahallesinde dün gece yangın çıkmış. 10 Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinden mezun olmuş. 11 Patrona Halil İsyanı ile Lale Devri sona ermiş. 12 Bakkaldan bir kilo antepfıstığı almış. 13 Ulubey İlçesi’nde yine bir kaza meydana geldi. 14 Mizancı Mehmet Murat’ın “Turfanda Mı yoksa Turfa Mı” roma- nını okudum. 15 TDK’nin Türk Dili Dergisi’ni her ay alırım. 16 Anneler Günü’nde hediye konusunda kararsız kalmış. 17 Yeni karar Resmî Gazete’de geçen hafta yayımlandı. 18 Dedesi klasik Türk müziğini dinlemeyi çok sever. 19 Fuzûlî, Divan Şiiri’nin önemli temsilcilerinden biridir. 20 İstanbul, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlar. TÜRKÇE EL KİTABI 354

P:356

Ses - Yazım - Noktalama U YG U L U  /  y o r u m - V Aşağıdaki cümlelerde “kısaltmaların yazımı” ile ilgili yanlışlık olup olmadığını belirtiniz. Var Yok 1 TDK’nın “Yazım Kılavuzu” derinlemesine inceledim. 2 İng.den birçok çeviri yapmış Mina Urgan. 3 Savaş konusunda Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) daha dikkatli ol- malıdır. 4 TTK’nun araştırmaları Ermeni meselesini aydınlatacak. 5 Öğretmenimiz cm’yi m’ye çevirmemizi istedi. 6 RTÜK’ün kanalı kapatması tepki çekti. 7 Gazel, kaside, terkibibent vb’leri divan şiirine aittir. 8 Bize bir kr’un bile hesabını sorar. 9 THY’nın son reklamı ilgi çekti. 10 TBMM’nde yine hararetli tartışmalar oldu. U Y G U L U   /   y o r u m - VI Aşağıdaki cümlelerde “birleşik eylemlerin yazımı” ile ilgili yanlışlık olup olmadığını belirtiniz. Var Yok 1 Yıllarca önce terk etti bu toprakları. 2 Çok emek sarfettim kitabı hazırlamak için. 3 Bütün bunları kesinlikle hakketmedim. 4 Konuyu ona yarın ben arzederim. 5 Zannetme ki ne laledir ne de gül. 6 Sorunun çözümünü zor anlayabildi. 7 Deniz manzarasını hayretle seyir etti. 8 Beni görünce öylece bakakaldı. 9 Geçen gün hastaneye sevkedildi. 10 Geçen yıl üniversiteye kayıt oldu. 355 TÜRKÇE EL KİTABI

P:357

Ses - Yazım - Noktalama U Y G U L U   /   y o r u m - VII Var Yok Yok Aşağıdaki cümlelerde yazım yanlışı olup olmadığını belirtiniz. 1 Kafası karmakarışık düşüncelerle doluydu. 2 Yağmurda sırsıklam olmuştu. 3 Ard arda gelen gollerle maçı kazandık. 4 Arasıra buraya gelip antrenman yapar. 5 Sürekli kem küm etmesi babasını kızdırdı. 6 Kardeşi güpe gündüz evden ayrılmış. 7 Sere serpe uzanıp yatmıştı. 8 Sonunda konuyu konuşmak için baş başa kaldık. 9 Baştanbaşa her yer kapkaranlık olmuştu. 10 Sebile bembeyaz güvercinler konmuştu. U Y G U L U   /   y o r u m - VIII Aşağıdaki sözcüklerde yazım yanlışı olup olmadığını belirtiniz. Sözcük Var Yok Var 1 Ön söz 15 Düzyazı 2 Orta oyunu 16 Herbiri 3 Git gide 17 Birdenbire 4 Anadüşünce 18 Dil bilgisi 5 Herhangi bir 19 Kitapevi 6 Konuksever 20 Akşamüzeri 7 Ayak üstü 21 Oldubitti 8 Baş öğretmen 22 Kuva-yı Milliye 9 Ağustos böceği 23 Çörek otu 10 Kara yolu 24 Kahraman Maraş 11 Sıradışı 25 13.00’da 12 5’er kalem 26 20’nci 13 1840’da 27 Sağ ol 14 Hoşça kal 28 6’ıncı TÜRKÇE EL KİTABI 356

P:358

Ses - Yazım - Noktalama U Y G U L U   /  y o r u m - IX Aşağıdaki cümlelerde yazım yanlışı olup olmadığını belirtiniz. Var Yok 1 Kuzguncuk’taki Fethi Ahmet Paşa Yalısı, XVIII. yy.da yapılmış. 1846’da Aya İrini’de ilk askerî müzeyi kurmakla görevli olarak 2 İstanbul’a gelen, İsviçre’li bir mimar olan Le Corbusier yalıya hayran kalmış. 3 “Picasso İstanbul’da” başlıklı sergi, 24 Kasım-26 Mart tarihleri arasında sanat severlere sunulacak. Biz pek farkında olmasakta özellikle Avrupa’nın kuzeyinde ve 4 Kuzey Amerika’da yaşayan bazı insanlar Akdeniz mutfağına gıp- ta ediyor. 5 Babakale Feneri, Asya’nın en uç noktasında bulunan Ayvacık İl- çesi’ne bağlı tarihî Babakale Kalesi’nin ucundadır. 6 Dergimizin mayıs sayısında bu konuya özel bir bölüm ayıraca- ğız. 7 Dergimizin onaltı yıldır ayakta kalmasını okurlarımızın ilgisine borçluyuz. 8 Hiç bir güç, beni orada daha fazla tutamazdı. 9 Sağanak yağıştan bir anda sırıl sıklam olmuştum. 10 Her şey babamın tam istediği gibi olmuştu. 11 Otobüsün penceresinden baktığınızda, “Hoşgeldin.” der gibidir size. 12 “Canavar” sözcüğü dilimize Farsça’dan girmiştir. 13 Fenerin yanında, on yedi tane rüzgâr tribünü yer almaktadır. 14 Geziye katılanların birçoğu benden yaşça büyüktü. 15 Sonuçlar açıklanana kadar hiç bir şey söylemek istemiyor. 16 Türk Halk Müziği’ni sever, çocuklarının da severek dinlemesini isterdi. 17 Sen yokken projeyle ilgili birtakım gelişmeler oldu. 18 Yunus Emre, şiirlerinde dini konuları işlemiştir. 19 Siyasî konularda fikirlerini ortaya koymaz. 20 Her biri konuyu çok iyi çalışmıştı. 357 TÜRKÇE EL KİTABI

P:359

Ses - Yazım - Noktalama U YG U L U  /  y o r u m - X Aşağıdaki cümlelerde noktalama yanlışı olup olmadığını belirtiniz. Var Yok 1 Yarın gelecek olursa, sorunları mutlaka ona anlat. 2 Eyvah, ne yer ne yâr kaldı! 3 Akşamleyin buraya gelip, bana seni sordu. 4 Bazen kızarak, bazen gülerek bir şeyler söylerdi. 5 Ben aç yattım mı, kâbuslar görürüm. 6 Ya bu deveyi gütmeli, ya bu diyardan gitmeli. 7 O, eski defterleri çoktan kapatmış. 8 Kâmil, akıllı (!) olduğunu söylüyor. 9 Kadının, konu hakkındaki fikri ilginç geldi. 10 Cennet gibi güzel bir yer burası… U Y G U L U   /   y o r u m - XI Aşağıdaki cümlelerde virgülün hangi işlevde kullanıldığını belirtiniz. Virgülün işlevi 1 Dört yaşındaki çocuk kendi kendine giyinip soyunabilir, giysisinin fer- muarını çekip kapatabilir. 2 Üç yaşındaki çocuk, kimseden yardım almaksızın yemek yiyebilir. 3 Bir aylık bebek sizi tanıdığını belli eder, sesinizi işitince sakinleşir. 4 Cana yakın, güler yüzlü, hoşsohbet bir insandı annesi. 5 Her şeyi kafana takmakla iyi etmiyorsun, dedi. 6 Arkadaşlarından biri, yanında oturan çocuk, dün onu aramış. 7 İhtiyar, balıkçıya bir şeyler anlattı. 8 Doktor bey, yazısını bitirerek doğruldu. 9 Ah, o güzelim günler nerede? 10 Akşam, yine akşam, yine akşam geldi. TÜRKÇE EL KİTABI 358

P:360

Ses - Yazım - Noktalama U Y G U L U   /   y o r u m - XII Aşağıdaki cümlelerde kesme işaretinin kullanımı ile ilgili yanlışlık olup olmadığını belirtiniz. Var Yok 1 Kurtuluş Savaşı’nı işleyen birçok roman var edebiyatımızda. 2 Samanyolunda birçok yıldız olduğu söylendi. 3 Amik Ova’mızın bitki örtüsü makidir. 4 Bakanlar Kurulunun kararı olumlu karşılandı. 5 Güzelliğin on par’etmez, diyor Âşık Veysel. 6 Türkçe’de birçok yabancı sözcük var. 7 Şeyh Galip, 18. yy’da yaşamış bir divan şairidir. 8 1960 yılının Temmuz’unun 22’inci günü Elâzığ’dan ayrılmış. 9 Edebiyatımızda Nefî’ler, Bakî’ler, Fuzûlî’ler yetişti. 10 Müslümanlık’tan hiçbir şey anlayamamış. 11 Osmanlı Dağılma Döneminin önemli olaylarını gördük. 12 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’na dair bir kitap yazdı. 13 Avrupa Birliğine üye ülkeler olaya tepki gösterdi. 14 Boğaz’dan geçen araç sayısı her geçen gün artıyor. 15 Geçen ay üç yüz km’den fazla yol gitmiş. 16 Osmanlı‘da “kadı”nın yeri oldukça önemlidir. 17 10 kr’un bile hesabını yapan biridir. 18 TTK’nin bu konuda çeşitli araştırmaları var. 359 TÜRKÇE EL KİTABI

P:361

Ses - Yazım - Noktalama U Y G U L U   /   y o r u m - XIII Aşağıdaki parçalarda ayraçlarla gösterilen yerlere uygun noktalama işaretlerini getiriniz. Şiirlerinde belirli sözcükleri sık sık kullanıyor ( ) Örneğin şunları ( ) ağaç, yağmur, yalnız- 1 lık, yaşam, kalp ( ) Ben de bu sözcükleri onun şiirleriyle bütünleştiririm ( ) Kimi zaman da yerel sözcüklere rastladım o şiirlerde ( ) Hepsi de başarıyla, zorlanmadan kullanılmış üs- telik ( ) Kentin “Buğday Pazarı” denilen meydanında sıra sıra dükkânlar ( ) Dükkânların önlerine 2 sıralanmış çuvallarda buğday, bulgur, baharat ( ) Değişik boydaki torbalarda ıhlamur, pa- patya, çörekotu, pul biber, adaçayı ( ) İçindekilerin görünmesi için torbaların ağızları ya- rısına kadar kıvrılmış ( ) Bu ilgi çeken görüntüyü tamamlayan telaşlı bir kalabalık ( ) Okurlar ( ) yazarların aşklarını, alışkanlıklarını, acılarını, sevinçlerini kısaca yaşam serü- venlerini merak ederler. Onların en çok merak ettiği bir başka konu da yazarların niçin 3 ve nasıl yazdıklarıdır ( ) Bir yapıtın yaratılması, zihinsel bir doğum olarak nitelendirilirse yazar bunu nasıl gerçekleştirir ( ) Örneğin Paul Valery de ( )“Beni ilgilendiren şey yapıt değil, yapıtın nasıl yazıldığıdır ( ) ” demiştir. Sözcükler ( ) tek başına cömert, kırılgan, güçlüdür. Onların canlılık kazanması benim ba- kışıma onlara yükleyeceğim anlama bağlıdır ( ) Sesim üzerlerine sinmiştir. Aralarındaki 4 ilişki oluşturdukları zenginlik benim ruhumla ve eğilimlerimle yoğrulmuştur ( ) Ne var ki anlamca büyülü ( ) sınırsız ve bu kadar esnek olmasalar onları yönetme gücünü kendim- de bulamazdım. 5 Dışarıda dolunay pırıl pırıl ( ) gündüz eriyip gece donan kar da kıtır kıtırdı ( ) ısı ( ) sıfırın altında otuz dereceydi ( ) 6 Aklına Batum meltemi düşen aşçı şöyle dedi ( ) “Daha sıcak bir yere göçelim ( ) kurtula- lım bu kavurucu ayazdan ( ) ” Bir trenin düdük çala çala geçtiğini duyunca ne yaparsınız ( ) Doğrusu ben dinlemeden edemem. Hatta başımı kaldırır sesin geldiği yanda bir pencere varsa treni görmeye de 7 çalışırım ( ) Ne güzeldir trenlerin süzülerek gidişi ( ) Geçtiği yerdeki her şey onunla akıp gidiyor sanırsınız ( ) Sonra bir de bakarsınız ki tren gitmiş; geride evler, ağaçlar, direkler kalmıştır yalnızca ( ) Dünyada olduğu gibi bizim toplumumuzda da ekmek konusu her geçen gün önem ka- zanıyor ( ) Ekmeğin yapımı, içindeki malzemeler ve besin değeriyle ilgilenenler çoğalıyor 8 ( ) Ekmekçilerde o kadar çok ekmek çeşidi oluyor ki insan hangisini alacağını şaşırıyor ( ) Francala, köy ekmeği, çavdar ekmeği, kepekli ( ) Oysa çocukluğumuzda öyle değildi, yalnızca yuvarlak somun ve pide vardı ( ) Dostlarımızdan ne kadar büyük bir güç aldığımızı biliyoruz değil mi ( ) Onların sevgisiy- 9 le ( ) yardıma hazır sıcacık yürekleriyle birçok zorluğu kolayca aşarız ( ) Mutluluklarımız onlarla çoğalır ( ) üzüntülerimiz onlarla azalır ( ) TÜRKÇE EL KİTABI 360

P:362

Ses - Yazım - Noktalama UYGULU / yorum - I UYGULUYORUM CEVAP ANAHTARI UYGULU / yorum - IV 1. Ünsüz düşmesi / 2. Ünlü daralması / 1. Yok / 2. Var / 3. Var / 4. Yok / 5. Yok / 6. Var / 3. Ünlü türemesi / 4. Ünsüz benzeşmesi / 7. Var / 8. Var / 9. Var / 10. Yok / 11. Yok / 12. Var / 5. Ünsüz yumuşaması / 6. Ünsüz yumuşaması / 13. Var / 14. Var / 15. Var / 16. Yok / 17. Yok / 7. Ünsüz yumuşaması / 8. n-m değişimi / 18. Yok / 19. Var / 20. Yok 9. Ünsüz düşmesi / 10. Ünsüz türemesi / 11. Ünsüz düşmesi / 12. Ünlü düşmesi / UYGULU / yorum - V 13. Ünlü-Ünsüz yumuşaması / 14. Ünsüz düşmesi / 15. n-m değişimi / 16. Ünlü düşmesi / 1. Var / 2. Yok / 3. Yok / 4. Var / 5. Yok / 6. Yok / 17. Ünlü türemesi / 18. Ünlü düşmesi / 7. Var / 8. Var / 9. Var / 10. Var 19. Ünsüz benzeşmesi / 20. Ünlü düşmesi UYGULU / yorum - VI UYGULU / yorum - II 1. Yok / 2. Var / 3. Var / 4. Var / 5. Yok / 6. Yok / 1. Ünlü-Ünsüz düşmesi / 2. Ünlü düşmesi / 7. Var / 8. Yok / 9. Var / 10. Yok 3. Ünsüz düşmesi / 4. Ünsüz benzeşmesi / 5. Ünlü düşmesi / 6. Ünsüz benzeşmesi / UYGULU / yorum - VII 7. Ünsüz benzeşmesi / 8. Ünsüz yumuşaması / 9. Ünsüz türemesi-Ünsüz benzeşmesi / 1. Yok / 2. Yok / 3. Var / 4. Var / 5. Yok / 6. Var / 10. Ünsüz benzeşmesi / 11. Ünsüz yumuşaması / 7. Yok / 8. Yok / 9. Var / 10. Yok 12. Ünsüz türemesi-Ünsüz benzeşmesi / 13. Ünsüz düşmesi / 14. Ünsüz yumuşaması / UYGULU / yorum - VIII 15. n-m değişimi / 16. Ünsüz yumuşaması / 17. Ünsüz türemesi / 18. Ünlü düşmesi / 1. Yok / 2. Yok / 3. Var / 4. Var / 5. Yok / 6. Yok / 19. Ünlü türemesi / 20. Ünsüz türemesi 7. Var / 8. Var / 9. Yok / 10. Yok / 11. Var / 12. Var / 13. Var / 14. Yok / 15. Yok / 16. Var / 17. Yok / 18. Yok / 19. Var / 20. Yok / 21. Yok / 22. Var / 23. Yok / 24. Var / 25. Var / 26. Var / 27. Yok / 28. Var UYGULU / yorum - III UYGULU / yorum - IX 1. Var / 2. Var / 3. Yok / 4. Yok / 5. Var / 6. Var / 1. Yok / 2. Var / 3. Var / 4. Var / 5. Var / 6. Yok / 7. Var / 8. Var / 9. Yok / 10. Var / 11. Var / 12. Yok / 7. Var / 8. Var / 9. Var / 10. Yok / 11. Var / 12. Var / 13. Yok / 14. Var / 15. Var / 16. Var / 17. Var / 13. Yok / 14. Yok / 15. Var / 16. Var / 17. Yok / 18. Yok / 19. Yok / 20. Var 18. Var / 19. Var / 20. Yok 361 TÜRKÇE EL KİTABI

P:363

Ses - Yazım - Noktalama UYGULU / yorum - X UYGULUYORUM CEVAP ANAHTARI UYGULU / yorum - XII 1. Var / 2. Yok / 3. Var / 4. Yok / 5. Var / 6. Var / 1. Yok / 2. Var / 3. Var / 4. Yok / 5. Yok / 6. Var / 7. Yok / 8. Yok / 9. Var / 10. Var 7. Var / 8. Yok / 9. Var / 10. Var / 11. Var / 12. Yok / 13. Var / 14. Yok / 15. Yok / 16. Var / 17. Var / UYGULU / yorum - XI 18. Yok 1. Sıralı cümlelere ayırma / UYGULU / yorum - XIII 2. Yüklemden uzak özneyi belirtme / 3. Sıralı cümlelere ayırma / 1. ( . ) ( : ) ( ... ) ( . ) ( . ) ( . ) / 2. ( ... ) ( ... ) ( ... ) ( . ) ( ... ) / 4. Eş görevli sözcükleri ayırma / 3. ( , ) ( . ) ( ? ) ( , ) ( . ) / 4. ( ; ) ( . ) ( . ) ( , ) / 5. Alıntı cümleleri belirtme / 6. Ara sözleri belirtme / 5. ( , ) ( ; ) ( , ) ( . ) / 6. ( : ) ( , ) ( . ) / 7. Anlam belirsizliğini engelleme / 7. ( ? ) ( . ) ( ! ) ( . ) ( . ) / 8. ( . ) ( . ) ( : ) ( ... ) ( . ) / 8. Yüklemden uzak özneyi belirtme / 9. ( ? ) ( , ) ( . ) ( , ) ( . ) 9. Ünlem değerindeki sözcüğü belirtme / 10. A nlamı güçlendirmek için yapılan sözcük tekrarları- nı belirtme MİZAH KUTUSU AÇIKTAN MUHARRİR Muhabirlikten yazarlığa, yazarlıktan başyazarlığa kadar yükselen Ahmet Rasim, gaze- teciliğinin kırkıncı yılında bütün bu unvanlarını bırakmış, gazetelere dışarıdan yazılar yazmaktaydı. Bir dost meclisinde en yüksek rütbenin ne olduğu konuşulurken, herkes başyazarlık- ta karar kılınca, onları sessiz bir şekilde dinleyen Ahmet Rasim, “Hayır, ondan da yük- sek bir mertebe var!” diyerek itiraz eder. Bütün başlar ona dönünce, “Daha yüksek bir rütbe, açıktan yazarlık var,” der. Bakış- lar soru işaretleriyle dolunca, hemen açıklar: “Öyle olmasa, başyazarlıktan açıktan yazarlığa terfi etmezdim, değil mi?” TÜRKÇE EL KİTABI 362

P:364

BÖLÜM VI “ ANLATIM BOZUKLUKLARI “➜ Anlama Dayalı Anlatım Bozuklukları ➜ Dil Bilgisine Dayalı Anlatım Bozuklukları

P:365

MERAKLISINA PLATON ➜ Ünlü filozof Eflatun’un asıl adı Aristokles imiş. Fakat geniş alnı ve omuzları nede- niyle insanlar sonradan ona “Platon” demişlerdir. Platon, “geniş” demektir. Coğraf- yadaki “plato” da aynı kelimedir. Plato, “yayla” veya “büyük düzlük” demektir. ➜ Renk ismi olan eflatun ve karşılıksız aşk için kullandığımız platonik aşk ifadeleri Pla- ton’un adından gelmektedir. BOSPHORUS / OXFORD ➜ İstanbul Boğazı’nın Yunanca ismi olan Bosphorus (Bosfor) sözcüğü, Yunan mitolo- jisinde öküz geçidi anlamına gelmektedir. Bous (bos) öküz / sığır, poros (for) ise ge- çit anlamına gelmektedir. Sözcük Yunan mitolojisindeki bir efsaneden doğmuştur. Boğaziçi Üniversitesi, İngilizceye Bosphorus University diye çevrilir. ➜ Oxford adı da “öküz geçidi” anlamına gelmektedir. “Oks” öküz, “ford” ise geçit an- lamına gelmektedir. MİZAH KUTUSU Üsküdar’da nüktedanlığıyla tanınan Aziz Efendi, eşeğine binmiş çarşıya gidiyormuş. Yolda karşılaştığı Kazım Paşa’ya bir latife yapmak ister ve eşeğine seslenir: “Öp Paşa babanın elini.” Paşa hemen elini eşeğin ağzına doğru götürür ve gülerek söy- lenir: “Aziz ol!” (Mehmet Nuri Yardım’ın “Edebiyatımızın Güleryüzü” adlı kitabından)

P:366

Anlatım Bozuklukları ANLAMA DAYALI ANLATIM BOZUKLUKLARI 1. GEREKSİZ SÖZCÜK KULLANILMASI }} Duruluk, bir cümlede gereksiz sözcük, söz öbeği ve ek bulunmamasıdır. }} Bir cümlede gereksiz sözcük kullanılması “duruluk” ilkesine aykırı bir durumdur. }} Bir sözcük ya da ek cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında bir daralma ya da bozul- ma oluyorsa o sözcük ya da ek gerekli, olmuyorsa gereksizdir. a. Eş Anlamlı Sözcük Kullanımı }} Bir cümlede aynı anlama gelen yani eş anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması anlatım bozukluğa sebep olur. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde yer alan altı çizili sözcükler birbiriyle eş anlamlı olduğu için sözcüklerden biri atılmalıdır. ~~ Taşıt araçlarına yeni vergiler konması tüketiciyi düşündürüyor. ~~ Sanatçı; tenkit, deneme, makale, eleştiri türlerinde eserler vermiştir. ~~ Burada her türlü natürel ve doğal ürün bulunmaktadır. ~~ Toplumda herkesin şartları ve koşulları eşit olmalıdır. ~~ Sanat, daima faydalı ve yararlı bir araçtır. ~~ Yargıç, jüri heyetini rastgele seçiyor. ~~ Herkes mesirelere, gezinti yerlerine gitti. ~~ Hikâye, roman ve öykü türlerinde başarılıdır. b. Gereksiz Açıklayıcıların Kullanılması }} Anlamı başka sözcüklerle verilmiş sıfat veya zarfların kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar. hh Ben gideyim sen kal dünyada Gizli sırlarımı aşikâr etme “Sır” sözcüğü “gizli” anlamı veriyor, bu yüzden “gizli” sözcüğü gereksizdir. hh Konuyu uzun uzun karşılıklı tartıştılar. “Tartışmak” sözcüğü “karşılıklı” sözcüğünün anlamını taşıdığı için “karşılıklı” sözcüğüne gerek yoktur. 365 TÜRKÇE EL KİTABI

P:367

Anlatım Bozuklukları hh Ağaçtan aşağı inen çocuk ağlamaya başladı. “İnen” sözcüğü “aşağı” sözcüğünün anlamını taşıdığı için “aşağı” sözcüğüne gerek yok- tur. hh Adam alçak sesle çocuğa bir şeyler fısıldıyordu. “Fısıldıyordu” sözcüğü “alçak sesle” sözünün anlamını taşıdığı için “alçak sesle” sözüne gerek yoktur. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde yer alan altı çizili sözcükler gereksizdir. ~~ Kitapta birçok hazır formüle yer verilmiş. ~~ Bütün herkes olan biteni anlamaya çalışıyordu. ~~ Bu beklenmedik sürpriz hepimizi çok şaşırtmıştı. ~~ Böyle yanlış hatalar yapılması bizi çok üzdü. ~~ İlk tanıştığımız o anı unutmam mümkün değil. ~~ Okulun bayan müdiresi çok başarılı işlere imza attı. ~~ Resmin arka fonu dikkat çekici nitelikteydi. ~~ Romanda ikili diyaloglar önemli yer tutuyor. ~~ Böyle haksız iftiralara maruz kalmak çok üzdü bizi. ~~ Sanatçı, bu kitapta yaşanmış deneyimlerine yer vermiş. ~~ Olası savaş ihtimaline karşı hazırlıklı olalım. ~~ Yangında iki dükkân maddi hasar gördü. ~~ O gece yağan yağmurun altında yürüdük. ~~ Gerçek dışı yalan haberlerle insanları kandırıyor. c. Yardımcı Fiilin Gereksiz Kullanılması }} “Etmek” ve “olmak” yardımcı fiilleriyle oluşturulan birleşik fiiller tek sözcüğe indirgenebili- yorsa yardımcı fiil gereksizdir. “Etmek” ve “olmak” yardımcı fiillerini bazen yapım ekleri kar- şılayabilir. “Etki etti” sözünü “etkiledi” biçiminde kısaltabildiğimiz için yardımcı fiil gerek- sizdir. hh Bunları mutlaka müdürün imza etmesi gerekirdi. “İmza etmesi” yerine “imzalaması” geldiği için “etmek” yardımcı eylemi gereksizdir. TÜRKÇE EL KİTABI 366

P:368

Anlatım Bozuklukları hh Babaannesi geçen gün hasta oldu. “Hasta oldu” yerine “hastalandı” geldiği için “olmak” yardımcı eylemi gereksizdir. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde yer alan altı çizili sözcüklerde yardımcı eylem gereksizdir. ~~ Senin de başarılı olacağını umut ediyorum. (Umuyorum) ~~ Baban, senden boş yere kuşku etmişti. (Kuşkulanmıştı) ~~ Kapının önünde bekleme yapmayın. (Beklemeyin) ~~ Şarkı söyleyen çocuk alkış aldı. (Alkışlandı) ~~ Gelmesini istediğimiz arkadaş naz etti. (Nazlandı) ~~ Bütün işçiler memleketine dönüş yaptı. (Döndü) d. Fiilimsilerin Gereksiz Kullanılması }} Bazı zarf-fiillerin anlamını cümlede başka sözcükler karşıladığı için veya bu zarf-fiiller cüm- leden atıldığında anlam daralmasına yol açmadığı için gereksiz olur. hh Konferans yaklaştıkça konuşmacının heyecanı gittikçe artıyordu. Bu cümlede “gittikçe” sözcüğüne gerek yoktur. hh Yaklaşık olarak iki ay sürecek bir programımız var. Bu cümlede “olarak” sözcüğüne gerek yoktur. MİZAH KUTUSU Süleyman Nazif bir gün, şair Halil Nihat Boztepe ile onun yeni yaptırdığı evi görmeye gider. Halil Bey, yol boyunca sohbet ederken arada kendi şiirlerinden beyitler okuyup Süleyman Nazif’e: “Bu beytimi nasıl buldun Nazif?” diye sormaktadır. Süleyman Nazif de her soruya: “Çok güzel, beğendim,” diye cevap verir. Sonunda güzel bir evin önün- de dururlar. Halil Bey: “İşte evim bu.” deyince Süleyman Nazif hiç zaman yitirmeden: “Halil Nihat” der, “Bence senin en güzel beytin bu!” (Beyit: ikilik, Beyt: ev) 367 TÜRKÇE EL KİTABI

P:369

Anlatım Bozuklukları e. Zamirlerin Gereksiz Kullanılması hh Ayşe’yi çok özledi, onu görmeye gitti. Bu cümlede “Ayşe’yi” sözcüğü ortak kullanıldığı için “onu” sözcüğüne gerek yoktur. hh İstanbul’u çok seviyordu, orayı çok özlemişti. Bu cümlede “İstanbul’u” sözcüğü ortak kullanıldığı için “orayı” sözcüğüne gerek yoktur. f. Edatların ve Bağlaçların Gereksiz Kullanılması hh Bütün zorluklara karşı göğüs geren anneme çok şey borçluyum. Bu cümlede “karşı” edatı gereksiz kullanılmıştır. hh Elektrikler kesildiğinden dolayı asansör çalışmıyor. Bu cümlede “-den” eki “dolayı” sözcüğünün anlamını taşıdığı için “dolayı” sözcüğüne ge- rek yoktur. U YA R I  /  y o r u m “sanki … gibi, adeta … gibi, sanki … -mişçesine” ifadelerinde aynı anlamdaki ek veya sözcükler bir arada olursa gereksiz sözcük olur. g. Eklerden Kaynaklanan Gereksizlik }} Bir sözcüğün anlamı bir ek tarafından karşılanıyorsa o cümlede anlatım bozukluğu olur. hh Kimisi, Türkçe dersine hiç çalışmamıştı. Bu cümlede geçen “kimisi” sözcüğündeki iyelik eki atılıp sözcük “kimi” şeklinde kullanıl- malıdır. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde gereksiz ek veya sözcük kullanımından kaynaklanan anla- tım bozukluğu vardır. ~~ Burada köylü yumurtası bulunur. ~~ Gemideki mürettebatlar kıyıya çıktı. ~~ Bize Arapça dilinin özelliklerini anlattı. TÜRKÇE EL KİTABI 368

P:370

Anlatım Bozuklukları U YA R I  /  y o r u m Aşağıda verilen ifadeler bir arada kullanılırsa gereksiz sözcük kullanımından kay- naklanan anlatım bozukluğu olur. LL GAP projesi, YKS sınavı, ÖSYM merkezi LL koşulu … -e bağlıdır LL anlamı … demektir LL kökeni … dayanır, kökeni … gelir LL -ebilme ihtimali, -ebilme becerisi, -ebilme yeteneği U YG U L U  /  y o r u m - I Aşağıda verilen cümlelerdeki gereksiz sözcükleri bulunuz. 1 Her gün birçok sayıda kişi saldırılarda ölüyor. 2 Hepimiz, geceleyin bir patlama sesiyle irkildik. 3 Artık yol güzergahınızı değiştirmeniz gerekiyor. 4 Kitabın farklı bir versiyonu buldum sonunda. 5 Dağın yüksek zirvesinde kartallar yaşar. 6 Gündelik yevmiyeyle çalışmaya başlamıştı. 7 Puşkin karşılıklı bir düelloda öldürüldü. 8 Aldığı kitabı bana geri iade etmedi. 9 İki nesne arasındaki nüans farkını açıkladı. 10 Yayınlarımızı birçok satış bayisinden bulabilirsiniz. 11 Böyle müjdeli ve sevindirici bir haberi almak bizi mutlu etti. 12 Saygı ve hürmette hiçbir eksiği yoktu. 13 Onunla yıllarca mektup yoluyla karşılıklı yazıştık. 14 KPSS sınavına çok iyi hazırlanmıştı. 15 Sıcaklık sıfırın altında eksi beş derece olacak. 16 Çocuk, yanımızdan hemen uzaklaşıverdi. 17 Yarın ne olacağını kimse önceden bilemez. 18 Son yıllarda birçok ürünü yurt dışından ihraç ediyoruz. 19 Aşağı yukarı üç dört yıldan beri çalışıyorum. 20 Toplu katliamlara artık dur denmeli. 369 TÜRKÇE EL KİTABI

P:371

Anlatım Bozuklukları 2. SÖZCÜĞÜN YANLIŞ ANLAMDA KULLANILMASI }} Bir sözcüğün anlamına uygun kullanılmaması anlatım bozukluğuna sebep olur. a. Birbiriyle Karıştırılan Sözcükler Sesleri veya anlamları birbirini çağrıştıran sözcüklerden biri diğerinin yerine kullanılırsa yani bir- biriyle karıştırılan sözcüklerin birbirinin yerine kullanılması yanlış anlama yol açar. hh Ünlü yazar, yeni romanı için yayıneviyle antlaşma yaptı. “Antlaşma” sözcüğü bu cümlede yanlış kullanılmıştır doğrusu “anlaşma” olmalıdır. Antlaş- ma: iki ya da daha çok devletin saldırmazlık, savaşta bağlaşıklık konularında ortaya koy- duğu belge. Anlaşma: Anlaşmak eylemi, uyuşma. hh Çoğu kişinin azımsadığı genç sanatçıları övüyordu Nurullah Ataç. “Azımsadığı” sözcüğü bu cümlede yanlış kullanılmıştır doğrusu “küçümsediği” olmalıdır. Azımsamak: Miktar olarak az bulmak. (nicel) Küçümsemek: Dikkate almamak. (nitel) hh “Muhteşem Yüzyıl” adlı dizide Osmanlı tarihinin çarptırılmasına tepki gösterildi. “Çarptırılmasına” sözcüğü bu cümlede yanlış kullanılmıştır doğrusu “çarpıtılmasına” olma- lıdır. Çarpıtmak: Yanlış, ters, gerçeğe uymayan duruma getirmek. Çarptırmak: Çarpma işi- ni yapmak, çarpmasına yol açmak. hh O yıl Marmara’ya inanılmaz çoğunlukta balık akını oldu. “Çoğunlukta” sözcüğü bu cümlede yanlış kullanılmıştır doğrusu “çoklukta” olmalıdır. Ço- ğunluk: Sayı üstünlüğü. (Daha çok insan için) Çokluk: Sayı ve ölçü yönünden çok olma. hh Öğretmen, kızımın sınıfta çok çekimser davrandığını söyledi. “Çekimser” sözcüğü bu cümlede yanlış kullanılmıştır doğrusu “çekingen” olmalıdır. Çekin- gen: Ürkek davranmak. Çekimser: Oy vermemek, görüş bildirmemek. hh Kitabın fiyatını ödeyip kitabı bana verdi. “Fiyatını” sözcüğü bu cümlede yanlış kullanılmıştır doğrusu “ücretini” olmalıdır. Fiyat: Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha. Ücret: İş gücünün karşılığı olan para veya mal. hh Şehrin sokaklarını kapsayan çöpler temizlenmelidir. “Kapsayan” sözcüğü bu cümlede yanlış kullanılmıştır doğrusu “kaplayan” olmalıdır. Kap- samak: Sınırları içine almak, içermek. Kaplamak: Her yanını örten. hh Bağıran çocuğun sesi uzaklara kadar yansıdı. “Yansıdı” sözcüğü bu cümlede yanlış kullanılmıştır doğrusu “yankılandı” olmalıdır. Yansı- mak: Işıkla ilgili. Yankılanmak: Sesle ilgili. TÜRKÇE EL KİTABI 370

P:372

Anlatım Bozuklukları ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili söz veya sözcükler yanlış anlamda kullanılmış- tır: ~~ Gerçek eleştirmen, alanında yetkili olmalıdır. (yetkin) ~~ Çektirdiğiniz resimleri bize de gösterin. (fotoğraf) ~~ Çocuğun saçları ve tırnakları iyice büyüdü. (uzadı) ~~ Kıyamet günü de olsa elinizdeki fidanı ekiniz. (dikiniz) ~~ Bize, iki nesne arasındaki ayrıntıyı anlattı. (ayrımı / farkı) ~~ Her şeye karşılık kardeşini çok seviyordu. (karşın / rağmen) ~~ Kendisine özgün davranışlarıyla dikkat çekti. (özgü / has) ~~ Okuldan öğretim belgesini alıp gelmişti. (öğrenim) ~~ Burada birçok etken yanardağ vardır. (etkin) ~~ Durakta beklediğimiz süreç içerisinde bir otobüs bile geçmedi. (süre) ~~ Bu durum, sonucu etkileyecek nitelikte görülmüyor. (görünmüyor) ~~ Gözlem altına alınan suçlular, mahkemeye çıkarıldılar. (gözaltına) ~~ Öğretmen, öğrencilerin kitap okumaları gerektiğini savundu. (ileri sürdü / söyledi) ~~ Kurtuluş Savaşı’nın sonucunda Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. (sonunda) b. Sözcüğün Anlam İnceliğine Dikkat Etmemek Bir sözcüğün anlam inceliğine dikkat edilmeden kullanılması yanlış anlamda sözcük kullanı- mına yol açar. hh Beyşehir Gölü de kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Bu cümledeki “kuraklık” sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır çünkü “kuraklık” sözcüğü araziler, toprak parçaları ve bölgeler için kullanılır. Su birikintileri için “kuruma” sözcüğü kullanılmalıdır. hh Kendimi insanlara yazar olarak tarif etmiyorum. Yemek tarif edilir, bilinmeyen bir yer tarif edilir ancak bir insanın kişiliği tarif edilmez. Bu- nun yerine “tanıtmak” sözcüğü kullanılmalıdır. hh Kişi başına düşen gelire göre, ülkenin geri kaldığını savundu. “Savundu” sözcüğü yerine “iddia etti” veya “ileri sürdü” ifadesi kullanılmalıdır. 371 TÜRKÇE EL KİTABI

P:373

Anlatım Bozuklukları hh Kapkaççılar onu yaraladıktan sonra parasını çalmışlar. “Çalmak” gizlice yapılan bir eylemdir. “Çalmışlar” yerine “almışlar” veya “gasp etmişler” getirilmelidir. hh Hastanın sağlık durumu tamamen iyileşti. “Yara” iyileşir, “sağlık durumu” ise düzelir. “İyileşti” sözcüğünün yerine “düzeldi” getirilme- lidir. hh Bıçağı, bir anda yanındaki kişiye batırdı. Bu cümlede batırmak” fiili yerine “saplamak” fiili kullanılmalıydı çünkü Türkçe anlatımda iğne batırılır, bıçak saplanır. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili söz veya sözcükler yanlış anlamda kullanılmış- tır: ~~ Ünlü şairin ellinci ölüm yıldönümünü kutlandı. (anıldı) ~~ Annesi, kış için ona çorap dokumuştu. (örerdi) ~~ Kaldırımdaki boyacıların üstü başı boyalara bezenmişti. (bulanmıştı) ~~ Eski arkadaşım eve geldi, ona bir kahve bile ısmarlayamadım. (ikram edemedim) ~~ Bahçelievler’e bu yıl hava hatları döşenecek. (çekilecek) ~~ Dün akşam sinemada korkunç güzel bir film izledim. (çok) ~~ Devlet başkanları ve liderlere ölümcül saldırılar düzenleniyor. (öldürücü) ~~ Ünlü boksör, oynadığı 108 mücadeleyi kazandı. (yaptığı) c. Sözcüğün Olumluluk- Olumsuzluk Anlamına Dikkat Etmemek “Sebep olmak”, “neden olmak”, “yüzünden”, “yol açmak”, “ileri sürmek”, “iddia etmek” gibi sözler olumlu anlam taşıyan cümlelerde; “katkıda bulunmak”, “sağlamak”, “savunmak”, “borç- lu olmak”, “elde etmek” gibi sözler olumsuz cümlelerde kullanıldığında anlatım bozukluğuna sebep olur. hh Böyle iltifatlara maruz kalmak beni çok mutlu ediyor. Maruz kalmak” sözü, olumsuz durumlar için kullanılır. Güzel bir duruma hiçbir zaman ma- ruz kalınmaz. “Böyle iltifatlar duymak beni çok mutlu ediyor.” TÜRKÇE EL KİTABI 372

P:374

Anlatım Bozuklukları hh Çürümüş yiyecekler yarardan çok zarar sağlar. “Sağlamak” sözcüğü cümleye olumlu anlam katar, ancak cümle olumsuz olduğundan “sağ- lamak” sözcüğü yerine “neden olmak” veya “yol açmak” sözü kullanılmalıdır. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerdeki altı çizili söz veya sözcükler yanlış anlamda kullanılmış- tır: ~~ Arkadaşlarıyla iyi geçinmesi yüzünden seviliyor. ~~ Hakem, kararlarıyla maçı kazanmamıza sebep oldu. ~~ Hastanın kurtulma riski oldukça yüksektir. ~~ İşlerin kötüye gitmesinde sizin de katkınız oldu. ~~ Takımımız, dünkü maçta bir mağlubiyet elde etti. ~~ Şehir, sonunda çirkin bir manzaraya kavuştu. ~~ Onun sayesinde bütün işlerimiz kötüye gitti. ~~ Araştırmanın kötü şekilde sonuçlanmasını sağladı. U Y G U L U   /   y o r u m - II Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin doğrusunu boş bırakılan yere yazınız. 1 Ruhsatsız silah barındırmak kesinlikle yasaktır. 2 Yaşantımda, bu ödülün çok ayrı bir yeri vardır. 3 Programımızı çok üzgün bir haber ile bitiriyoruz. 4 Böyle yaparak sana saygı duyulmamasını sağlıyorsun. 5 1 Temmuz 1982 yılında bu şehirde doğmuş. 6 Doktorlara göre, kanserde ölüm şansı yüksektir. 7 Çocuğa baskı yapılması onu çekimser yapar. 8 Konuşmaktan yoksun kişiler sunuculuk yapıyor. 9 Merhum Halide Edip, iyi karakterler çizmiştir. 10 Yeni aldığı deterjan yüzünden elleri tahrip olmuştu. 11 Görüşme için çok güvenilir bir mekân seçmişler. 12 Sayımızın kalabalık olması onları korkuttu. 13 Eleştirmen, bir eseri incelerken ölçüler koymalıdır. 373 TÜRKÇE EL KİTABI

P:375

Anlatım Bozuklukları 3. ÇELİŞEN SÖZLERİN BİR ARADA KULLANIMI “Olasılık” ve “kesinlik” bildiren ifadelerin bir arada kullanılmasıdır. hh Kesinlikle bu olaydan sonra bize katılabilir. Bu cümlede “kesinlikle” kesinlik, “katılabilir” olasılık bildirdiği için anlatım bozukluğu var- dır. hh Mutlaka beni arayan kardeşim olmalı. Bu cümlede “mutlaka” kesinlik, “olmalı” olasılık bildirdiği için anlatım bozukluğu vardır. hh Kasabanın nüfusu aşağı yukarı tam iki kat artmıştı. Bu cümlede “tam” kesinlik, “aşağı yukarı” olasılık bildirdiği için anlatım bozukluğu vardır. hh Beni hiç unutma, arada bir hatırla. Bu cümlede “hiç” hiçbir zaman, “arada bir” bazen anlamı kattığı için anlatım bozukluğu vardır. hh Bana en kutsal meslek nedir diye sorarsanız hiç düşünmeden öğretmenlik diyebilirim. Bu cümlede “hiç düşünmeden” kesinlik, “diyebilirim” olasılık anlamı kattığı için anlatım bo- zukluğu vardır. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözler anlamca çeliştiği için anlatım bozukluğu vardır: ~~ Bu konu mutlaka gözden kaçmış olsa gerek. ~~ Kasabanın nüfusu aşağı yukarı tam beş bindi. ~~ Hiç düşünmeden sevdiğim sensin diyebilirim. ~~ Verilen ödevi kesinlikle bitirmiştir sanırım. ~~ Onunla hemen hemen tam bir hafta görüşmedik. ~~ Kardeşim, oraya günaşırı her gün giderdi. ~~ Çocuk, bahçe kapısından usul usul çıkıverdi. ~~ Namık Kemal’in en önemli romanlarından biri Cezmi ve İntibah’tır. ~~ Seni seviyorum kelimesini kullanmaya cesaret edemiyordu. TÜRKÇE EL KİTABI 374

P:376

Anlatım Bozuklukları 4. SÖZCÜKLERİN YANLIŞ YERDE KULLANIMI Bir sözcüğün kullanılması gereken yerde kullanılmamasıdır. Yanlış yerde kullanılan sözcük an- lam karışıklığına yani belirsizliğine yol açabilir. Yanlış yerde sözcük kullanımı çoğunlukla “sıfat” ve “zarf” görevli sözcüklerle ilgilidir. hh Yirmi beş kişiden oluşan üniversitenin araştırmacılar topluluğu çalışmalarına başladı. “Yirmi beş kişiden oluşan” ifadesi “araştırmacılar” sözcüğünden önce getirilmelidir. hh Cesetler, çok denizde kaldığı için şişmişti. “Çok” ifadesi “kaldığı” sözcüğünden önce getirilmelidir. hh Herkes, izinsiz kursa giren öğrenciye şaşkınlıkla bakıyordu. “İzinsiz” ifadesi “giren” sözcüğünden önce getirilmelidir. hh Dil konusunda kısaca bildiklerimi size anlatacağım. “Kısaca” ifadesi “anlatacağım” sözcüğünden önce getirilmelidir. hh Böyle durumlarda ilk akla gelen polisi aramaktır. “İlk” ifadesi “gelen” sözcüğünden önce getirilmelidir. hh Meydana kısa çıkan tüm yolları biliyoruz. “Kısa” ifadesi “yolları” sözcüğünden önce getirilmelidir. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözler yanlış yerde kullanıldığı için anlatım bozuk- luğu vardır: ~~ Her Allah’ın günü buraya gelip seni sorar. ~~ En iyi işi bitirenler, en çok hayal kuranlardır. ~~ Altı aylık teyzemin dünyaya gelen bebeği yaşam mücadelesi veriyor. ~~ Gazetemiz, ücretsiz üniversite sınavına hazırlıyor. ~~ Araçların zincirsiz yola çıkmamaları gerekir. ~~ Her su bulunan yerde kurbağa olmaz. ~~ İçeri girince ilk gözüme çiçekler çarptı. ~~ Mazeretsiz sınava girmeyenler o sınavdan sıfır alır. ~~ Altı aylık teyzemin dünyaya gelen küçük bebeği ne yazık ki yaşam mücadelesi veriyor. 375 TÜRKÇE EL KİTABI

P:377

Anlatım Bozuklukları 5. DEYİM VE ATASÖZLERİ YANLIŞLARI Atasözleri ve deyimler kalıplaşmış sözler olduğu için değiştirilemez, değiştirilirse anlatım bo- zukluğuna yol açar. Deyimler, anlamına uygun olmayan cümlelerde kullanılırsa anlatım bozuk- luğuna yol açar. hh Adamın yüzünden dökülen bin parçaydı. Bu cümledeki “yüzünden dökülmek” sözü yanlış kullanılmıştır, bu deyimin yerine “yüzün- den düşmek” deyimi kullanılmalıdır. hh Karacaoğlan gördüğü her güzele gönül koyan bir şairdir. Bu cümlede “küsmek, gücenmek” anlamına gelen “gönül koymak” deyimi yerine “âşık ol- mak, sevmek” anlamına gelen “gönül vermek” deyimi kullanılmalıdır. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözler deyim veya atasözü yanlışına yol açtığı için anlatım bozukluğu vardır: ~~ Sen benim başıma gelen en güzel şeysin. (karşıma çıkan) ~~ Çok maymun iştahlıdır ne bulsa yer. (pis boğazdır) ~~ Gösteriden önce herkes baştan tırnağa arandı. (tepeden tırnağa) ~~ Derse geciktiği için etekleri zil çalıyordu. (etekleri tutuşmuştu) ~~ Takımımızın başarısı hepimizin yüreğimizi kabarttı. (göğsümüzü kabarttı) ~~ Mozart’ı kafanızı dinlendirmek için okuyun. (kafanızı dinlemek) ~~ Birçok kez sana gelmiştim, içimi boşaltmıştım. (içimi dökmüştüm) ~~ Beynimden aşağı kaynar sular döküldü. (Başımdan…) ~~ Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. (el) ~~ Gönülsüz yenen yemek ya karın ağrıtır ya kafa. (baş) ~~ Adam kana susamış biriydi, tehlikeli gösteriler yapıyordu. (gözü kara) ~~ Oğlunun acı haberini alınca yüreği ağzına geldi garibin. (yüreği yandı) ~~ Hâkim, adeta tüm itirazlarımıza göz yummuştu. (kulak tıkamıştı) TÜRKÇE EL KİTABI 376

P:378

Anlatım Bozuklukları 6. MANTIK VE SIRALAMA YANLIŞLARI Mantık Yanlışlığı: Cümlede anlatılanların tutarlı ya da akla uygun olmamasıdır. Mantık yanlış- larının olduğu cümlelerde “tutarsızlık” söz konusudur. Sıralama Yanlışlığı: Sözcüklerin söz dizimi açısından uygun bir biçimde sıralanmamasıdır. Mantık açısından da yanlışlığa yol açar. hh Merhum, Hakk’ın rahmetine kavuştu. “Merhum”, ölmüş biri için kullanılır. hh Balkondan düşen birinin bırakın ölmesini, sakat kalma olasılığı vardır. Bu cümlede mantık yanlışlığı vardır çünkü cümleye göre “sakat kalmak”, “ölmek”ten da- ha kötü bir durummuş gibi aktarılmış. Cümle “Balkondan düşen birinin bırakın sakat kal- masını, ölme ihtimali bile var.” şeklinde olmalıdır. hh Ne kadar zulmetsen ah etmem sana Her iki cihanda gül kana kana Bu dizelerde “kana kana” ikilemesi “gül-” fiili için kullanılmış fakat “kana kana” ikilemesi “su” için kullanılabilir, “gül-” için kullanılamaz. hh Suçluyu yargılamadan astılar. Hukuki olarak insan yargılanma sürecinden geçmeden suçlu sayılamaz. Bu sebeple cüm- lede mantık hatası vardır. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde mantık ve sıralama yanlışlığından kaynaklanan anlatım bo- zukluğu vardır: ~~ Türkiye ABD, İsveç ve Fransa’nın ardından üçüncü oldu. ~~ Son turda atlet ardındaki sporcuyu hızla geçti. ~~ Geçen cuma gelecektin / Aylar oldu gelmedin ~~ Gülme düşünmenin bir fonksiyonudur, gülmeden düşünülemez. ~~ Film Oscar’a hatta Altın Portakal’a aday gösterilebilir. ~~ Bu çalışmaları bırakın araştırmacılar, sokaktaki vatandaş bile bilmiyor. ~~ Değil liseyi bitirmek okumak, üniversiteyi bile bitiremedi. ~~ O değil patates soymayı, yemek bile yapamaz. ~~ Köşkün kapıları gazetecilere ardına kadar kapatıldı. 377 TÜRKÇE EL KİTABI

P:379

Anlatım Bozuklukları 7. BAĞLAÇ YANLIŞLARI Bağlaçların anlamına uygun şekilde kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar. hh Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz. Sultan Süleyman’a kalmadı kalmaz. “Ne… ne” bağlacı cümleye olumsuzluk anlamı kattığı için yüklem olumsuz olmamalıdır. Cümle şöyle olmalıdır: Bu dünya ne sana ne de bana kalır. hh Oraya gidersen Etnografya ya da Kurtuluş Savaşı Müzelerini gezmelisin. “Ya da” bağlacı cümleye tercih etme anlamı katar fakat cümlede birinin değil her ikisinin de yapılması istenmiştir. Ayrıca “müzelerini” sözcüğü de ortak tamlanandır. Cümle şöyle olmalıdır: Oraya gidersen Etnografya ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’ni gezmelisin. hh Yanlış bir şey yapsam da kızmaz ama inanılmayacak kadar anlayışlıdır. “Ama” bağlacı karşıtlık bildiren cümlelerde kullanılır oysa bu cümledeki her iki yargı olum- ludur. İkinci cümle birinci cümlenin açıklamasıdır. Cümle şöyle olmalıdır: Yanlış bir şey yap- sam da kızmaz üstelik inanılmayacak kadar anlayışlıdır. hh İster hukukun ister öteki sosyal bilimlerin verilerine dayansak yine de bu görüşü kanıtlaya- mayız. “İster… ister” bağlacı istek veya emir kipiyle çekimlenen fiillerle kullanılır. Cümle şöyle ol- malıdır: İster hukukun ister öteki sosyal bilimlerin verilerine dayanalım yine de bu görüşü kanıtlayamayız. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde bağlaç yanlışlığından kaynaklanan anlatım bozukluğu var- dır: ~~ Adam, hiçbir konuda ne engel ne de sınır tanımıyor. ~~ İstanbul’a gidersen Üsküdar ya da Beykoz ilçelerini gezmelisin. ~~ Çok yetenekli bir çocuk ama bir o kadar da gayretli. ~~ Onunla görüşmek istedik hatta onu bulamadık. TÜRKÇE EL KİTABI 378

P:380

Anlatım Bozuklukları 8. NOKTALAMA YANLIŞLARI Noktalama yanlışlarının büyük bir bölümü virgülle ilgilidir. Virgülün kullanılmaması anlam karı- şıklığına yol açabilir, yani cümlede belirsizlik olabilir. Bazen de noktalı virgül anlam karışıklığı- na yol açabilir. hh Yabancı çocuğa bir şey uzattı. “Yabancı” sözcüğünden sonra virgül kullanılmadığı için iki anlam çıkmaktadır. Yabancı olan çocuk mu, başka biri mi belli değil. hh Küçük çam ağacının arkasına saklandı. “Küçük” sözcüğünden sonra virgül kullanılmadığı için iki anlam çıkmaktadır. Küçük olan ağaç mı, başka biri mi belli değil. hh Kadın gazetecinin sorularına cevap verdi. “Kadın” sözcüğünden sonra virgül kullanılmadığı için iki anlam çıkmaktadır. Kadın olan ga- zeteci mi, başka biri mi belli değil. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde virgül (,) eksikliğinden kaynaklanan anlam belirsizliği var- dır: ~~ Yaşlı arkadaşına bir şey söyleyecek gibi baktı. ~~ O gün akşama kadar çocuk odasında kitap okudu. ~~ Müdür odasındaki kolilerin dışarı çıkarılmasını söyledi. 9. ZAMİR EKSİKLİĞİ III. teklik kişi iyelik eki ve belirtme durum eki bir sözcükte kullanıldığında tamlayan yoksa an- lam belirsizliği olabilir; bu durumda hem II. teklik (senin) hem de III. teklik (onun) anlamı çıkar. hh Adını mıh gibi aklımda tutuyorum. Bu cümlede “adını” sözcüğünün başına hem “senin” hem de “onun” sözcüğü getirilebilir. Cümlede, bu sebeple bir anlam belirsizliği vardır. hh Gözünü toprak doyursun. Bu cümlede “gözünü” sözcüğünün başına hem “senin” hem de “onun” sözcüğü getirile- bilir. Cümlede, bu sebeple bir anlam belirsizliği vardır. 379 TÜRKÇE EL KİTABI

P:381

Anlatım Bozuklukları hh Fotoğrafını yıllar yılı sakladım. Bu cümlede “fotoğrafını” sözcüğünün başına hem “senin” hem de “onun” sözcüğü getiri- lebilir. Cümlede, bu sebeple bir anlam belirsizliği vardır. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde zamir eksikliğinden kaynaklanan anlam belirsizliği vardır: ~~ Derdini şimdi çok iyi anlıyorum. ~~ Doğru söylemediğini mimiklerinden anladım. ~~ Son sözlerini kimse unutmadı ve unutamaz. ~~ Ne zaman gözlerine baksam hep mutluluk görüyorum gözlerinde. ~~ Yalan söylediğini herkes hemen anladı. 10. KARŞILAŞTIRMA YANLIŞLARI Karşılaştırma yapılırken iki farklı anlamın çıkması ya da uygun olmayan kavramların karşılaştı- rılmasıdır. hh Başhemşire bana kraliçe gibi davranıyor. Bu cümleden şu iki anlam çıkmaktadır: a) Başhemşire kendisi kraliçeymiş gibi davranıyor. b) Başhemşire ben kraliçeymişim gibi davranıyor. Bu sebeple anlam karışıklığı vardır. hh Kardeşim, televizyonu benden daha çok sever. Bu cümleden şu iki anlam çıkmaktadır: a) Kardeşimin televizyon sevgisi benim televizyon sevgimden daha çoktur. b) Kardeşim, televizyona olan sevgisi bana karşı olan sevgisinden daha çoktur. hh Serhat, Kenan’dan çok para aldı. Bu cümleden şu iki anlam çıkmaktadır: a) Serhat, Kenan’ın çok parasını aldı. b) Çalıştıkla- rı yerde Serhat’a Kenan’dan daha çok para verildi. hh Sen basketboldan, benden daha çok hoşlanırsın. Bu cümlede karşılaştırma yanlışından dolayı iki farklı anlam çıkmaktadır. Cümlede hem “iki- miz de basketboldan hoşlanıyoruz fakat senin basketbol tutkun, benim basketbol tutkum- dan daha çok” hem de “sen, basketbolu da beni de seviyorsun; basketbola olan sevgin, bana olan sevginden daha çok” anlamı vardır. TÜRKÇE EL KİTABI 380

P:382

Anlatım Bozuklukları hh Ben şiiri hiçbir zaman köşe yazarlığı gibi düşünmedim. Şiirle köşe yazarlığı karşılaştırılamaz. Bu cümlede şiir ile köşe yazarlığı karşılaştırıldığı için anlatım bozukluğu vardır. “Şiir” ile “köşe yazısı” ya da “şair” ile “köşe yazarlığı” karşılaştı- rılmalıdır. Bu cümleden şu şekillerde düzeltilebilir: a) Ben şairliği hiçbir zaman köşe yazar- lığı gibi düşünmüyorum. b) Ben şiiri hiçbir zaman köşe yazısı gibi düşünmüyorum. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde karşılaştırma yanlışlığından kaynaklanan anlatım bozuklu- ğu vardır: ~~ Kitap okumayı babamdan daha çok severim. ~~ O, bana iki aydır müdürüm gibi davranıyor. ~~ Annem, gezmeyi benden çok seviyor. ~~ Gezmeyi, senden çok seviyor. ~~ Neden saçların beyazlamış arkadaş Sana da benim gibi çektiren mi var? DİL BİLGİSİNE DAYALI ANLATIM BOZUKLUKLARI 1. YÜKLEM EKSİKLİĞİ }} Cümleye iki farklı yüklem gerekirken cümlede yalnızca birinin kullanılması anlatım bozuk- luğuna sebep olur. Sıralı ve bağlı cümlelerde kullanılması gereken yüklemin kullanılmama- sı anlatım bozukluğuna yol açar. hh Ben sırama isimlerimizi, sen kalbime aşkı yazmıştın. B u cümlede anlatım bozukluğunu gidermek için virgülden önce “yazmıştım” sözcüğü ge- tirilmelidir. hh Olaydan büyük bir üzüntü duyduğunu, suçluların cezalandırılmasını istedi. Bu cümlede anlatım bozukluğunu gidermek için virgülden önce “söyledi” sözcüğü getiril- melidir. hh Ne sen beni unut ne de ben seni. Bu dizede anlatım bozukluğunu gidermek için “seni” sözcüğünden sonra “unutayım” söz- cüğü getirilmelidir. 381 TÜRKÇE EL KİTABI

P:383

Anlatım Bozuklukları hh Şiir, Tanzimat’la hiç ya da çok az değişmiştir. Bu cümlede anlatım bozukluğunu gidermek için “hiç” sözcüğünden sonra “değişmemiş- tir” sözcüğü kullanılmalıdır. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde yüklem eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu var- dır: ~~ Öykü ve şiiri az, romanı ise hiç sevmez. ~~ Seni çok sevdiğimi bir ben, bir Allah bilir. ~~ Bize zarar mı, yarar mı sağlıyor anlamadık. ~~ Ben bir çoban, sen de bir koyun olsan. ~~ Sigaramın dumanı sen, ateşi ben olayım. ~~ O bana dert, ben ona mutluluk verdim. ~~ Ben babamı, sen ustanı unutma. ~~ Yeryüzünde bir sen, bir de ben varım. ~~ Düğünde kızlar halay, erkekler türkü söylüyordu. ~~ O beni, ben de onu bekliyordum ve hiç Konuşmadan bir gün daha sona eriyordu. ~~ Avrupa yakasına ben vapurla, o ise trenle geçti. ~~ Bu kitabı önce siz, sonra çocuklarına okutun. ~~ Sen ön koltuğa, kardeşin arka koltuğa otursun. ~~ Yaptıklarıyla bize zarar mı veriyor, yarar mı anlamadık. ~~ Müzik konusunda ben onu, o da beni etkilemek istemez. ~~ Benimle birlikte ya sen ya da Merve gelsin. ~~ Karşımda Kız Kulesi, yanımda sen vardın. ~~ Galatasaray, son beş maçta bir yenilgi, dört galibiyet elde etti. 2. ÖZNE EKSİKLİĞİ }} Sıralı ya da bağlı cümlelerde ikinci yüklem birinci yüklemden farklı bir özne gerektiriyorsa ve bu özne kullanılmamışsa anlatım bozukluğu olur. hh Vatandaşın en büyük güvencesi basındır ve ondan çok şey beklemektedir. Bu cümlede ikinci yüklemin öznesi olmadığı için “ve” bağlacından sonra “vatandaş” söz- cüğü getirilmelidir. TÜRKÇE EL KİTABI 382

P:384

Anlatım Bozuklukları hh Ali’nin topu patlamıştı, bu yüzden hüngür hüngür ağlıyordu. Bu cümledeki ilk yargının öznesi “Ali’nin topu” ifadesidir. İkinci cümlede ise “Ali” sözcüğü- nün özne olarak kullanılması gerekmektedir ama kullanılmamıştır. }} Karşılaştırmalı sıralı cümlelerden biri “hepsi” ve “herkes” olumlu sözcükleriyle başlıyorsa diğer cümle bu sözcüklerle, birinci cümle “hiçbiri” ve “kimse” ile başlıyorsa olumsuz söz- cükleriyle başlıyorsa diğer cümle bu sözcüklerle başlar. U YA R I  /  y o r u m Herkes/ hepsi ----- yüklem (olumlu), hiçbiri / kimse ----- yüklem (olumsuz) Hiçbiri / kimse ----- yüklem (olumsuz), herkes / hepsi ----- yüklem (olumlu) hh Hiçbiri toplumsal konuları işlememiş, bireysel konuları işlemiştir. Bu cümlede ikinci yüklem olumlu olduğu için birinci yüklemin olumsuz öznesi “hiçbiri” söz- cüğünün ortak kullanılması uygun değildir. Virgülden sonra “hepsi” sözcüğü getirilmelidir. hh Hiçbiri bana inanmamış, beni yalancılıkla suçlamıştı. Bu cümlede ikinci yüklem olumlu olduğu için birinci yüklemin olumsuz öznesi “hiçbiri” söz- cüğünün ortak kullanılması uygun değildir. Virgülden sonra “hepsi” sözcüğü getirilmelidir. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde özne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır: ~~ Kimse bir yere kıpırdamasın, yere yatsın. ~~ Ben bu aşka gönül vermem, zulüm getirir. ~~ Bu sevginin hayrı yok, artık burada bitsin. ~~ Sınıfta kargaşa yok, bugün oldukça sakin. ~~ Herkes bir şey yapıyor, hiçbir şey ortaya koyamıyor. ~~ Hastanın tedavisi yapıldı, taburcu edildi. ~~ Yarış atının ayağı kırıldı, artık yürüyemez. ~~ Gençlere yeterli fırsat verilirse, başarılı olurlar. ~~ Adamın eli kapıya sıkıştı, acile götürüldü. ~~ Şiirde dize bütünlüğü kırılmış, nesre yaklaştırılmış. 383 TÜRKÇE EL KİTABI

P:385

Anlatım Bozuklukları 3. NESNE EKSİKLİĞİ }} Farklı nesneler alması gereken birden çok yüklemin birbirine bağlanması sebebiyle ortaya çıkar. }} Sıralı ya da bağlı cümlelerde, ikinci yüklemde gerektiği halde nesne kullanılmamışsa anla- tım bozukluğu olur. }} Birleşik cümlelerde yan cümleciğin nesnesini belirtmemek anlatım bozukluğuna sebep olur. }} “Herkes”, “hepsi”, “tümü” gibi belgisiz zamirler sadece olumlu cümlelerde nesne olur; “hiç kimse”, “kimse”, “hiçbiri” gibi belgisiz zamirler sadece olumsuz cümlelerde nesne olur. hh Abdi Ağa köylüye baskı yapıyor, sindirmeye çalışıyordu. Bu cümlede ikinci yüklemin nesnesi olması gerektiği hâlde kullanılmamış, bu sebeple vir- gülden sonra “köylüyü” sözcüğü getirilmelidir. hh Paranın üstüne yazmak, yırtmak yasaktır. Bu cümlede “yırtmak” sözcüğünden önce “parayı” sözcüğü getirilmelidir. hh Âşık bir insana söz geçiremezsiniz, hiçbir şekilde etkileyemezsiniz. Bu cümlede ikinci yüklemin nesnesi olması gerektiği hâlde kullanılmamış, bu sebeple vir- gülden sonra “onu” sözcüğü getirilmelidir. hh Ne zaman memleketimden uzak kalsam hemen özlüyorum. Bu cümlede “özlüyorum” yükleminin nesnesi olması gerektiği hâlde kullanılmamış, bu se- beple “hemen” sözcüğünden önce “memleketimi” sözcüğü getirilmelidir. hh Ailenin tek çocuğuydu, herkes el üstünde tutuyordu. Bu cümlede ikinci yüklemin nesnesi olması gerektiği hâlde kullanılmamış, bu sebeple “her- kes” sözcüğünden sonra “onu” sözcüğü getirilmelidir. hh Ana dilimize sahip çıkalım, koruyalım. Bu cümlede ikinci yüklemin nesnesi olması gerektiği hâlde kullanılmamış, bu sebeple vir- gülden sonra “ana dilimizi” ya da “onu” sözcüğü getirilmelidir. hh Kitaba baktı, kimin yazdığını bana sordu. Bu cümlede ikinci yüklemin nesnesi olması gerektiği hâlde kullanılmamış, bu sebeple vir- gülden sonra “kitabı” ya da “onu” sözcüğü getirilmelidir. TÜRKÇE EL KİTABI 384

P:386

Anlatım Bozuklukları ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde nesne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu var- dır: ~~ Sana yalan söylemedim, asla kandırmadım. ~~ Buna ancak öğretmen karar verir ve uygular. ~~ Çocuğun gözlerindeki yaşı silip yerine oturttu. ~~ Derslerine çalışmayıp ihmal ediyordu. ~~ Gençliğine güvenme, yıllar alıp gidecek. ~~ Derslerine hiç çalışmaz, hep ihmal ederdi. ~~ Köylüye baskı yapıyor, sindirmeye çalışıyor. ~~ Ona imreniyor, başarısından dolayı kıskanıyor. ~~ Ne zaman buradan uzak kalsa hemen özlüyor. ~~ Konuşulanlara kulak veriyor, dikkatle dinliyordu. ~~ Öğrencilerine hiç kızmaz, hep yüreklendirirdi. ~~ Ege’nin havasına bayılıyorum, çok özlüyorum. ~~ Çevresinde konuşulanlara kulak veriyor, dikkatle dinliyordu. ~~ Okul panosuna yazı yazmak ve kirletmek yasaktır. ~~ Kitaba iyice baktı, sonra kitaplığına koydu. ~~ Yaşar Kemal’in etkileyici bir üslubu var, bu yüzden okuyorum. 4. TÜMLEÇ EKSİKLİĞİ }} Sıralı ya da bağlı cümlelerde ikinci yükleme, gerektiği halde dolaylı tümleç, zarf tümleci ya da edat tümleci getirilmezse birinci cümlenin nesnesi ya da başka bir ögesi bu cümleler için geçerli olur ve anlatım bozukluğu ortaya çıkar. }} Birleşik cümlelerde yan cümleciğin nesnesi temel cümle için ortak olmadığı halde ortak olarak kullanılırsa tümleç eksikliğine yol açabilir. Tümleç eksikliği, kendi içinde üçe ayrılır: a. Dolaylı Tümleç Eksikliği Dolaylı tümleç yer bildiren bir ögedir. Sonunda “-e, -de, -den” eki olan sorular sorularak do- laylı tümleç bulunur. Soruları: kime, kimde, kimden, neye, nede, neden, nereye, nerede, nere- den. 385 TÜRKÇE EL KİTABI

P:387

Anlatım Bozuklukları hh Olanları böyle değerlendirmek, bu gözle bakmak gerekir. Bu cümlede dolaylı tümleç eksikliği olduğu için virgülden sonra “olanlara” sözcüğü getiril- melidir. hh Sanmayın ki arkadaşım bu sözleri dinler ve inanır. Bu cümlede dolaylı tümleç eksikliği olduğu için “ve” bağlacından sonra “bu sözlere” sözü getirilmelidir. hh Yaşama dört elle sarılmalı, zevk almalısınız. Bu cümlede dolaylı tümleç eksikliği olduğu için virgülden sonra “yaşamdan” sözcüğü ge- tirilmelidir. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde dolaylı tümleç eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozuk- luğu vardır: ~~ Okula giriş ve çıkış saatleri değiştirildi. ~~ Türkçenin doğru kullanılması bir yana, değer verilmiyor bile. ~~ Sana her konuda güveniyor ve yardım bekliyoruz. ~~ İstanbul’a gelen, bir daha ayrılmak istemiyor. ~~ Söylediklerinizi biliyorum, candan inanıyorum. ~~ Depremi bilmek değil, hazırlıklı olmak gerekir. ~~ Bazıları kartala saygı duyar, bazıları nefret eder. ~~ Yüzünü yıkadı, kuruladı ve krem sürdü. b. Zarf Tümleci Eksikliği Zaman, durum, miktar belirten bir ögedir. Zarf tümleci nasıl, ne zaman, niçin, ne kadar soru- larıyla bulunur. hh Her zaman senin yanındayım, seni yalnız bırakmayacağım. Bu cümlede zarf tümleç eksikliği olduğu için virgülden sonra “hiçbir zaman” sözü veya “asla” sözcüğü getirilmelidir. hh Bazı insanların umutları hiçbir zaman tükenmez, aksine artar. Bu cümlede “tükenmez” fiili ile “artar” fiilinin aynı zarf tümlecine bağlanması anlatım bo- zukluğuna yol açmıştır. “Artar” fiilinden önce “her zaman” ifadesi getirilmelidir. TÜRKÇE EL KİTABI 386

P:388

Anlatım Bozuklukları ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde zarf tümleci eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır: ~~ Beni hiçbir zaman unutmadı, bana mektup yazdı. ~~ Eskiden hiç ayrılmam sanıyordum ama kavuşmak hayal oldu. ~~ Her gün gülümse Güneş’e ve Ay’a, kaşlarını çattığın görülmesin. ~~ H er zaman çevresindeki insanlara yararlı olmaya çalıştım, kimseye zararım dokunmadı. c. Edat Tümleci Eksikliği Amaç, araç anlamı katan bir ögedir. Sonunda “ile, için” olan sorular sorularak bulunur: ne ile, kim ile, ne için, kim için. “Herkes”, “hepsi”, “tümü” gibi belgisiz zamirler sadece olumlu cümlelerde; “hiç kimse”, “kim- se”, “hiçbiri” gibi belgisiz zamirler sadece olumsuz cümlelerde tümleç olur. hh Hafta sonu tatillerinde kardeşlerini ziyaret ediyor, hasret gideriyordu. Bu cümlede edat tümleç eksikliği olduğu için virgülden sonra “kardeşleriyle” veya “onlar- la” sözcüğü getirilmelidir. hh Ona sürekli telefon eder, uzun uzun konuşurduk. Bu cümlede edat tümleç eksikliği olduğu için virgülden sonra “onunla” sözcüğü getirilme- lidir. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde edat tümleci eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozuklu- ğu vardır: ~~ Apartmandaki insanlar komşularını tanımıyor, konuşmuyor bile. ~~ Akşamları kitapçıya uğrar, saatlerce sohbet ederdi. ~~ Korkuya yenilme, baş etmeyi öğren. ~~ Sanatçı geçmişinden utanmamalı, iftihar etmelidir. ~~ Ben hikâyeyi çok sevdiğim için yakından ilgileniyorum. 387 TÜRKÇE EL KİTABI

P:389

Anlatım Bozuklukları 5. EK FİİL EKSİKLİĞİ Yüklemi isim soylu olan cümlelerde ortak olmayan ek fiilin ortak kullanılmasıdır. hh Yoksul görünümlü biriydi bu. Boyu kısa, bedeni de pek biçimli değildi. “Biçimli değildi” sözündeki “değildi” sözcüğü “kısa” sözcüğü için ortak kullanılmış ancak “kısa değildi” ifadesi anlatım bozukluğuna yol açar. Bu nedenle “kısa” sözcüğüne ek fiilin olumlusu olan “-idi” eklenmelidir. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde ek fiil eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır: ~~ Çorba çok lezzetli fakat sıcak değildi. ~~ Sınavda Ali başarılı, Ayşe başarılı değilmiş. ~~ Mimar ya da mimarlıkla ilgileniyorsanız bu kitabı okuyun. ~~ Kardeşim çok bilgili ama tecrübeli değildir. ~~ Yetenekli bir insan fakat şansı pek açık değildi. ~~ Orhan Veli’nin dili halk dili ancak sıradan bir değildi. ~~ Çocukluğumuzda sen çok hareketli, ben ise oldukça sakindim. 6. KİP VE KİŞİ UYUŞMAZLIĞI Sıralı cümlelerde yüklemler arasında kişi ve zaman açısından uyuşmazlığın olmasıdır. Kip ve kişi uyuşmazlığı aynı zamanda ek fiil eksikliğidir. hh Sabahları erken kalkar, kahvaltısını yapar, güzel havada yürüyordu. Bu cümledeki yüklemlerde zaman bakımından uyumsuzluk vardır; ilk iki yüklemde geniş zaman, üçüncü yüklemde şimdiki zamanın hikâyesi vardır, üçüncü yüklemin yüklemi ge- niş zamanın hikâyesi olmalıdır. hh Ayşe beni telefonla aramış, onunla bir kafede buluşmuştuk. Bu cümledeki yüklemlerde kip ve şahıs bakımından uyumsuzluk vardır; İkinci yüklemdeki ek fiil ve şahıs eki (-tuk) ilk yüklem için ortak kullanılmıştır. Ancak ilk yüklem, üçüncü tekil şahısla çekimlenmiştir. Bu yüzden “aramış” sözcüğü yerine “aramıştı” sözcüğü getirilme- lidir. hh Sandallar neşe dolar, biz eğlenirdik. Bu cümledeki yüklemlerde kip ve şahıs bakımından uyumsuzluk vardır; İkinci yüklemdeki ek fiil ve şahıs eki (-dik) ilk yüklem için ortak kullanılmıştır. Ancak ilk yüklem, üçüncü tekil şahısla çekimlenmiştir. Bu yüzden “dolar” sözcüğü yerine “dolardı” sözcüğü getirilmelidir. TÜRKÇE EL KİTABI 388

P:390

Anlatım Bozuklukları ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde kip veya kişi uyuşmazlığından kaynaklanan anlatım bozuk- luğu vardır: ~~ Arkadaşım radyo dinler, biz televizyon izlerdik. ~~ İlk tanıştığımız günü hatırlar, gülerdik Sen bana üstünde ne var diye sorar, Ben ise her defasında hatırlamazdım. ~~ Bülbüller seni söyler, biz dinlerdik Gülpembe. ~~ Kamyonlar kavun taşır ve ben seni düşünürdüm. 7. FİİLİMSİ VE YARDIMCI FİİL EKSİKLİĞİ }} Bir cümlede, fiilimsilerin gerektiği yerde kullanılmaması ya da hem olumlusunun hem de olumsuzunun kullanılması gerekirken yalnızca birinin kullanılması anlatım bozukluğuna se- bep olur. hh Soruları ders başlamadan önce mi sonra mı çözelim? Bu cümlede “sonra” sözcüğünden önce “başladıktan” sözcüğü getirilmelidir. hh Seslerini ve yüzlerini görmediğim radyo dostlarını çok seviyorum. Bu cümlede “seslerini” ve “yüzlerini” sözcükleri “görmediğim” sözcüğüne bağlanmış fa- kat “görmediği” sözcüğü “seslerini” sözcüğüne uygun düşmemektedir. “Seslerini” sözcü- ğünden sonra “duymadığım” sözcüğü getirilmelidir. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde fiilimsi veya yardımcı fiil eksikliğinden kaynaklanan anla- tım bozukluğu vardır: ~~ Bu, sizlere verebileceğimiz en önemli ödül ve en önemli hedeftir. ~~ Şirketin yasal ve yasal olmayan rakiplerini ezmeye çalışması doğru değil. ~~ Onu buraya gelmeden önce mi, sonra mı aradınız? ~~ Görevlilerin beyaz kravat ve koyu renk ceket giymesi emri verildi. ~~ İnsanlara karşı davranışlarının nasıl olması ya da olmamasını anlattı. ~~ Çok az ya da hiç uyumadan dünkü sınava girmişler. 389 TÜRKÇE EL KİTABI

P:391

Anlatım Bozuklukları 8. EK YANLIŞLARI }} Bir cümlede kullanılması gereken bir ekin yerine başka bir ekin kullanılması anlatım bozuk- luğuna yol açabilir. }} Bir cümlede kullanılması gereken iyelik ve ilgi eklerinin kullanılmaması ya da bir ekin ge- reksiz kullanılması anlatım bozukluğuna sebep olur. a. Edilgenlik eklerini üst üste getirmek: Fiillerde iki edilgenlik eki birlikte kullanılamaz. hh Yemekler yenildi, çaylar içildi. Bu cümlede “yenildi” sözcüğü birden fazla edilgenlik eki aldığı için yanlış kullanılmıştır. Söz- cük “yendi” biçiminde kullanılmalıdır. hh Eşyalar, titiz bir şekilde yerine konuldu. (kondu) hh Fabrika, yıkanılabilir duvar kâğıtları üretiyor. (yıkanabilir) hh Dün akşam yeni dosyalar istenildi. (istendi) b. İyelik ekinin gereksiz kullanılması: “-masını/ -mesini” kalıbını alan sözcüklerdeki bu ek “-mayı / -meyi” biçimine getirilmelidir. hh Silah kullanmasını bilmiyor. Bu cümlede “kullanmasını” sözcüğü “kullanmayı” biçimine getirilebildiği için iyelik eki ge- reksizdir. hh Hanginiz bilir benim gibi Karpuzdan fener yapmasını. Bu cümlede “yapmasını” sözcüğü “yapmayı” biçimine getirilebildiği için iyelik eki gerek- sizdir. hh O günleri, arasından yıllar geçmesine rağmen unutmadı. Bu cümledeki “arasından” sözcüğündeki iyelik eki gereksizdir, sözcük “aradan” şeklinde kullanılmalıdır. TÜRKÇE EL KİTABI 390

P:392

Anlatım Bozuklukları c. Gereksiz, eksik veya yanlış ek kullanımı hh Babası, yıllardır manavcılık yapıyor. “-ci” eki meslek ismi türeten bir ektir. “Bakırcı, saatçi, tatlıcı, demirci…” örneklerinde oldu- ğu gibi meslek adı türetir. “Manav” sözcüğü zaten bir meslek adı olduğu için sözcüğe “-cı” ekini getirmeye gerek yoktur. Sözcük “manavcılık” şeklinde değil “manavlık” şeklinde kul- lanılmalıdır. hh Karacaoğlan’ın şiirleri yıllardır dilden dile dolaşmıştır. Bu cümledeki “yıllardır” sözcüğü yanlış kullanılmıştır, bu sözcüğün yerine “yıllarca” sözcü- ğü getirilmelidir. hh Uçak kazasında iki Yunanlı ve bir Türk öldü. Bu cümledeki “Yunanlı” sözcüğündeki “-lı” yapım eki gereksizdir. d. Fiilimsi eklerinin yanlış kullanılması hh Vergilerin yeni sisteme göre toplanacağını sağlayacaklar. Bu cümlede “toplanacağını” sözcüğü “toplanmasını” şeklinde kullanılmalıdır. hh Bizi en çok sevindiren senin buraya geldiğindir. Bu cümlede “geldiğindir” sözcüğü “gelmendir” şeklinde kullanılmalıdır. e. Gereksiz Çoğul Eki Kullanmak Çoğul anlamı taşıyan sözcüklerden sonraki sözcüklere çoğul eki getirilirse anlatım bozukluğu olur. hh Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden. (sene) hh Binbir çeşit baharatların satıldığı bir yerdi orası. (baharatın) U YA R I  /  y o r u m LL Sayı sıfatlarıyla kurulmuş tamlamalar kalıplaşmış ise anlatım bozukluğu yoktur: Beş Hececiler, Yedi Meşaleciler, Üç Aylar, Kırk Haramiler, Yedi Cüceler, Üç Ahbap Çavuşlar, Yedi Uyurlar… 391 TÜRKÇE EL KİTABI

P:393

Anlatım Bozuklukları 9. ÇATI UYUŞMAZLIĞI }} Bir cümlede hem edilgen hem de etken çatılı bir fiilin veya fiilimsinin bir arada kullanılma- sından kaynaklanan uyuşmazlıktır. }} Aynı özneye bağlanan fiil ya da fiilimsilerin ya etken ya da edilgen olması gerekir. }} Etken öznenin edilgen bir fiil ya da fiilimsiye bağlanması, sözde öznenin de etken bir fiil ya da fiilimsiye bağlanması anlatım bozukluğu sebebidir. hh Polis, tanıkları konuşturarak katil bulundu. Bu cümlede “konuşturarak” sözcüğü etken, “bulundu” edilgen çatılıdır; bu yüzden uyuş- mazlık vardır. “Bulundu” sözcüğü “buldu” biçimine getirilirse cümle düzelir. hh Okul yönetimine talimat vererek sorun çözülmek istendi. Bu cümlede “vererek” sözcüğü etken, “çözülmek” ve “istendi” edilgen çatılıdır; bu yüzden uyuşmazlık vardır. “Vererek” sözcüğü “verilerek” biçimine getirilirse cümle düzelir. hh Büyük bir emek harcayarak kazanılan başarılar insanı mutlu eder. Bu cümlede “harcayarak” sözcüğü etken, “kazanılan” ise edilgen çatılıdır; bu yüzden uyuş- mazlık vardır. “Harcayarak” sözcüğü “harcanarak” biçimine getirilirse cümle düzelir. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde çatı uyuşmazlığından kaynaklanan anlatım bozukluğu var- dır: ~~ Raflardaki kitaplar bir kenara ayrılarak depoya taşıdı. ~~ Romanın yazıldığı dönem göz önüne aldığında dönemine ışık tuttuğu anlaşılacaktır. ~~ Şehrimizin iyi tanıtılmasıyla turist sayısında artış sağladı. ~~ Dershaneden çıkıp otobüse binilirken dikkatli olmalısın. ~~ Artık Konya’da da tramvayla yolculuk yapılmaya başladı. ~~ Kısa zamanda inceleyip hazırlanan bu kitapta birçok hata vardı. ~~ Çöp tenekesinde ve küllükte yırtıp atılmış birçok müsvedde vardı. 10. TAMLAMA YANLIŞLARI a. Sıfat ve İsmin Ortak Tamlanana Bağlanması Sıfat ve isim tamlamalarının ortak kullanılması yani tamlayanların aynı tamlanana bağlanması anlatım bozukluğuna sebep olur. İsim tamlamalarında tamlanan iyelik (tamlanan) eki alırken sı- fat tamlamalarında tamlanan iyelik eki almaz. TÜRKÇE EL KİTABI 392

P:394

Anlatım Bozuklukları hh Yoksul insanlara tıbbi ve gıda yardımı yapıyor. Bu cümlede “tıbbi” sözcüğü sıfat, “gıda” sözcüğü ise isim olduğu için iki sözcük “yardımı- nı” tamlananına bağlanamaz. Cümlenin doğrusu “Yoksul insanlara tıbbi yardım ve gıda yar- dımı yapıyor.” şeklinde olmalıdır. ÖRNEK Aşağıdaki cümlelerde tamlama yanlışlığından kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır: ~~ Son derste belgisiz ve sayı sıfatlarını öğrendik. ~~ Bu yıl da kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi. ~~ Kaza yerine birçok askeri ve polis aracı geldi. ~~ Kardeşi, polisiye ve macera romanlarını çok sever. ~~ Ekonomik ve kültür açısından iyi bir proje yaptık. ~~ Teknolojik ve işgücü yetersizliği ekonomiyi çökertir. ~~ Her yemekte ya yeşil ya da süs biberi isterdi. ~~ Sivil ve kamu araçlarının buraya girmesi yasaktır. ~~ Batılı ve Arap ülkeleri, karardan memnun oldu. ~~ Eserde hem yabancı hem de Türk kültürü var. b. İsim Tamlaması Yanlışları Belirtisiz isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına sıfat giremez, sıfat tamlamanın ba- şına gelir ve tamlamanın tümünü niteler ya da belirtir. Belirtisiz isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına sıfat koyulursa anlatım bozukluğu olur. hh Orman yüksek mühendisi olan amcası dün geldi. “Orman yüksek mühendisi” tamlaması yanlış, “yüksek orman mühendisi” tamlaması doğ- rudur. hh Milli eğitim eski bakanı geçen gün vefat etti. “Milli eğitim eski bakanı” tamlaması yanlış, “eski milli eğitim bakanı” tamlaması doğrudur. c. Bağlama Yanlışlığı Tamlayanı veya tamlananı ortak olmayan sözcüklerin ortak tamlanan veya tamlanana bağlan- ması anlatım bozukluğuna yol açar. 393 TÜRKÇE EL KİTABI

P:395

Anlatım Bozuklukları hh Denizli ve Aydın’ın Kuşadası ilçelerinde hafif şiddette iki deprem yaşandı. Bu cümlede “Denizli” ve “Aydın’ın” sözcükleri “Kuşadası ilçelerine sözüne bağlandığı için anlatım bozukluğu vardır. Cümlenin doğrusu “Denizli’de ve Aydın’ın Kuşadası ilçesinde ha- fif şiddette iki deprem yaşandı.” şeklinde olmalıdır. hh Bu şehirde yüksek binalar ve caddeler göze çarpar. hh Bugün misafirlere pasta ve meyve suyu ikram edilecek. hh Takı için gelin ve damat bey sahneye davet edildi. d. Tamlayan veya Tamlanan Eksikliği Tamlayanın veya tamlananın kullanılması gerektiği halde kullanılmaması anlatım bozukluğuna yol açar. hh Gençlere yol göstererek, yanlış yapmalarını önlemek istiyorum. Bu cümlede virgülden sonra “gençlerin” sözcüğünün getirilmesi gerekir. hh Turnuvada, benim ve kardeşimin okulu finale yükseldi. Bu cümlede “benim” sözcüğünden sonra “okulum” sözcüğünün getirilmesi gerekir. hh Duyduğuma göre senin ve onun notları pek de iyi değilmiş. Bu cümlede “senin” sözcüğünden sonra “notların” sözcüğünün getirilmesi gerekir. e. Tamlayan veya Tamlanan Eki Eksikliği Tamlayan ya da tamlanan ekinin kullanılması gerektiği halde kullanılmaması anlatım bozuklu- ğuna yol açar. hh Yeni sözcükler yaratmak isteyen her ulus dilinin sunduğu imkânlardan yararlanması gerekir. Bu cümlede “ulus” sözcüğü tamlayan durumunda olduğu için sözcüğün tamlayan ekini alarak “ulusun” şeklinde kullanılması gerekir. hh Akdeniz Bölgesi tarımdaki önemini bilmeyen yoktur. (Bölgesi’nin) hh İnsan alıştığı herhangi bir şeyden vazgeçmesi zordur. (İnsanın) hh Amazonlar, Samsun’un Terme ilçesinde yaşadığı bilinir. (Amazonların) hh Futbolcu, takıma yararlı olması için iyi çalışması gerekir. (Futbolcunun) TÜRKÇE EL KİTABI 394

P:396

Anlatım Bozuklukları f. Tamlayan Ekinin Gereksizliği: İsim tamlamasında görev almayan sözcülerde tamlayan ekinin gereksiz kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar. hh Türkiye’nin birkaç bölgesi hariç henüz kar yüzü görmedi. Bu cümlede “Türkiye’nin” sözcüğü öznedir ve herhangi bir sözcükle tamlama kurmadığı için sözcükteki “-nin” tamlayan eki atılmalıdır. hh Birçok izleyicinin takımını desteklemek için uzaktan geldi. Bu cümlede “birçok izleyicinin” sözü öznedir ve herhangi bir sözcükle tamlama kurmadı- ğı için sözcükteki “-nin” tamlayan eki atılmalıdır. Eski İstanbul Valisi OKUMA PARÇASI Türkçede sözcükler arasındaki ilişkiler eklerle kurulu, iki sözcük arasındaki ilişki ekle belirlenmişse araya başka sözcükler girebilir ama ilişki, eksiz kurulmuşsa araya başka sözcük girmez. Belirtisiz nesne ile yüklem böyledir, belirtisiz ad tamlaması da böyledir. “Çocuk dün balkonda kitap okudu” yükleminin arasına “çocuk”, “dün”, balkon- da” sözcüklerinden herhangi birini koyamazsınız. Belirtisiz ad tamlamasında da durum aynıdır. “Bahçenin kapısı” gibi bir belirtili ad tamlamasında, araya “eski”, “yeni” gibi bir sıfat girebildiği gibi, “dün kardeşin tarafından yeniden boyanan” biçiminde bir yan tümcecik bile girebilir; oysa tamlama “bahçe kapısı” ise araya herhangi bir sözcük so- kamazsınız. “Bayındırlık bakanı”, “İstanbul valisi” gibi tamlamalar da belirtisiz ad tamlamasıdır; aralarına başka bir sözcük girmemelidir. Tıpkı, “hemşirelik okulu”, “makine mühendisi” gibi. Bunların başına getirilmesi gereken “yük- sek” sıfatı da iki sözcüğün arasına konmakta ve bu konudaki yanlışlık genelleştirilmekte. Bir başka önemli özellik de şu: Belirtili ad tamlamasının başına getirilen sözcük, tamlayanın, yani ilk sözcüğün sıfatı olurken, belirtisiz ad tamlamasının başına getirilen sözcük, tamlananın sıfatı olur. Hemen uygulayalım: “Eski bahçenin kapısı” dendiğin- de “eski” olan “bahçe”dir; “eski bahçe kapısı” dendiğinde ise “eski” olan “kapı”dır. Demek “eski İstanbul valisi” den- diğinde de zaten “eski” olanın, “vali” olduğu anlaşılır. Tamlamalar konusunda bu anlamsız duyarlılığı gösteren TRT’den saptadığım bir tümce şöyleydi: “Kül tablası, adamın, birbiri ardına yaktığı sigara izmaritleriyle doluydu.” Bu tümce, söz konusu kişinin “izmaritçi” olduğunu söyler bize. Çünkü “sigara izmaritleri” de belirtisiz ad tamlamasıdır ve bu durumda adamın yaktıkları “sigara” değil, “izmarit” olur. Adamın “sigara” içtiği söylenmek isteniyorsa tamlamanın belirtili duruma getirilmesi yeterlidir: “Kül tablası, adamın, birbiri ardına yaktığı sigaraların izmaritleriyle doluydu.” “50’ye yakın Alman parlamentosundan insan vardı orada.” Tümcesinde “50’ye yakın” niceliği, nasıl parlamento sa- yısını belirtir durumdaysa ve düzeltmek için bu sözü alıp “insan” sözcüğünden önce getirmek gerekiyorsa “Sayın Tansu Çiller hükümeti…” dendiğinde “sayın” olan Çiller değil, hükümet olur. Sonuç: “İstanbul’un eski valisi” doğru- dur; ama “İstanbul eski valisi” yanlıştır. Endişelenmek boşuna! Kimse, “eski İstanbul valisi” sözünden “eski İstanbul” diye bir yer olduğunu çıkarmaz, “yüksek makine mühendisi” sözünden “yüksek makine” anlamını çıkaramayacağı gibi. Feyza Hepçilingirler, Türkçe “Off” 395 TÜRKÇE EL KİTABI

P:397

Anlatım Bozuklukları 11. ÖZNE-YÜKLEM UYUŞMAZLIĞI a. Kişi Uyumsuzluğu }} Özne birden çok kişiden oluşursa içinde “ben” varsa yüklem “biz”, içinde “sen” var- sa yüklem “siz” olur. Özne Anlam Örnek Ben ve sen Biz Ben ve sen bu işi başarmalıyız. Ben ve o Biz Ben ve o yarın sınava gireceğiz. Ben ve onlar Biz Ben ve onlar daha önce de karşılaştık. Sen ve o Siz Sen ve o bugün de ders çalışın. Sen ve onlar Siz Sen ve onlar kahvaltıya gidin. hh Ne siz ne de resmî kurumlar bu aksaklıkları gidermeye çalıştı. Bu cümlenin öznesi olan “ne siz ne de resmî kurumlar” söz grubu “siz” zamirine karşılık geldiği için yüklem bu zamire göre çekimlenmelidir: çalıştı değil, çalıştınız. hh Hem ben hem de kardeşim sanatla yakından ilgileniyor. Bu cümlenin öznesi olan “hem ben hem de kardeşim” söz grubu “biz” zamirine karşılık geldiği için yüklem bu zamire göre çekimlenmelidir: ilgileniyor değil, ilgileniyoruz. hh Dünkü depremi eşim ve ben televizyondan öğrendim. Bu cümlenin öznesi olan “eşim ve ben” söz grubu “biz” zamirine karşılık geldiği için yük- lem bu zamire göre çekimlenmelidir: öğrendim değil, öğrendik. b. Tekillik-Çoğulluk Bakımından Uyumsuzluk Türkçede özne çoğulsa yüklem çoğul, özne tekilse yüklem tekil olur. Ancak bu duruma uyma- yan birçok kullanım vardır. }} Eylem, organ, zaman, topluluk, bitki ile hayvan adları, soyut kavramlar ve cansız var- lıklar çoğul özne olursa yüklem tekil olur. Kısacası, insan dışı varlıklar çoğul özne olunca yüklem tekil olur. hh Kartallar, daima yüksekten uçarlar. “Kartallar” çoğul hayvan adı olduğu için yüklem “uçarlar” değil “uçar” olmalıdır. hh Düşünceler, topla tüfekle engellenemezler. “Düşünceler” çoğul soyut ad olduğu için yüklem “engellemezler” değil “engellenemez” ol- malıdır. TÜRKÇE EL KİTABI 396

P:398

Anlatım Bozuklukları hh Çiçekler, bu yıl erkenden açtılar. “Çiçekler” çoğul bitki adı olduğu için yüklem “açtılar” değil “açtı” olmalıdır. hh Dakikalar, su gibi geçiyorlardı. “Dakikalar” çoğul zaman adı olduğu için yüklem “geçiyorlardı” değil “geçiyordu” olmalıdır. hh Ahmet’in, Mehmet’in sevgilisi var Benim kollarım neden bomboş kaldılar “Kollarım” çoğul organ adı olduğu için yüklem “kaldılar” değil “kaldı” olmalıdır. }} Topluluk adlarının özne olduğu durumlarda yüklem tekil olur. hh Köy halkı, olayı anlamak için meydanda toplandılar. “Köy halkı” topluluk adı olduğu için yüklem “toplandılar” değil “toplandı” olmalıdır. }} Belgisiz zamirler özne olursa yüklem tekil olur. hh O kurumda herkes, saygılı, hoşgörülü ve başarılı olmayı öğrenmişlerdi. “Herkes” sözcüğü belgisiz zamir olduğu için yüklem “öğrenmişlerdi” değil “öğrenmişti” ol- malıdır. }} Öznenin içinde sayı sıfatı varsa yüklem tekil olarak kullanılmalıdır. hh Üç kişi kapının önünde bekliyorlardı. Özne olarak kullanılan “üç kişi” sözünün içinde sayı sıfatı olduğu için yüklem “bekliyorlar- dı” değil “bekliyordu” olmalıdır. U YA R I  /  y o r u m LL K işileştirmenin olduğu cümlelerde özne çoğul olduğunda yüklem tekil olarak da çoğul olarak da kullanılabilir. � Çiçekler, sevinçle açtılar. / Çiçekler, sevinçle açtı. Bu cümlelerde kişileştirme olduğu için her iki kullanım da doğrudur. LL İnsanı karşılayan kavramlar çoğul özne olursa yüklem tekil de çoğul da olur. � Çocuklar top oynadılar. / Çocuklar top oynadı. B u cümlelerde insanı karşılayan sözcükler çoğul özne olduğu için her iki kullanım da doğrudur. 397 TÜRKÇE EL KİTABI

P:399

Anlatım Bozuklukları U Y G U L U   /   y o r u m - III Aşağıdaki cümlelerdeki anlatım bozukluklarının sebebini belirtiniz. 1 Gazeteniz sizi ücretsiz üniversite sınavına hazırlıyor. 2 Seçim tarihi ertelendi. 3 Üzücü bir olay sonucunda jokey düşüyor. 4 Yer yer üç metreyi bulan kar yağışı insanları olumsuz etkiliyor. 5 Mazeretsiz oylamaya katılmayan birçok kişi vardı. 6 Türkçede Arapça ve Farsça dillerinden birçok sözcük var. 7 Herhalde bütün gün benim bomboş evde oturduğumu sanıyor- lar. 8 Erken seçim kararı 257’ye karşı 196 oyla kabul edildi. 9 Dün kardeşini bir partide gördüm. 10 Bugünlerde bana hasta gibi davranıyor. 11 Bayan gazetecinin sorularına cevap verdi. 12 Ay bir yandan sen bir yandan sar beni. 13 Hiç kimse konuşmuyor, şarkıcıyı dikkatle dinliyordu. 14 Doya doya bak bana bu son görüşün. 15 Şimdi bir rüzgâr geçti buradan koştum ama yetişemedim. 16 Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl başa çıktı? 17 Bu kitap hem çok yararlı hem de pahalı değilmiş. 18 Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi. 19 Karacaoğlan’ın söylediği şiirler yıllardır dilden dile dolaşmıştır. 20 Çocuğu battaniyeye sarıp hastaneye götürdük. TÜRKÇE EL KİTABI 398

P:400

Anlatım Bozuklukları U Y G U L U   /   y o r u m - IV Aşağıdaki cümlelerdeki anlatım bozukluklarının sebebini belirtiniz. 1 Koşuda ikinci yarışmacıyı güçlükle geçerek birinci oldu. 2 Merkez üssü Gölcük’te meydana gelen deprem 7,4 şiddetindeydi. 3 Burada yaşayan balıklar sudan karaya vuran balıklar gibi şaşkındı. 4 Ünlü şair Attila İlhan bizleri öksüz bırakıp gitti. 5 Millî takımımız, başarılı futbolcunun yokluğunu çok aradı. 6 Din büyüklerimiz için Fatiha okuyalım, toprağı bol olsun diyelim her zaman. 7 Beyşehir Gölü de kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. 8 Golü atan futbolcu, sevincini antrenörüne sarılarak giderdi. 9 İstanbul nüfus bakımından ülkemizin en kalabalık şehridir. 10 Köprüden atlayan genç, bir balıkçı teknesi tarafından sağ kurtarıldı. 11 Şiirlerinde kullandığı sözcüklere biraz dikkat ederse şairin dile verdi- ği önem hemen fark edilir. 12 Çöp tenekesinde yırtıp atılmış birçok belge vardı. 13 Sana gülüm diyemem ki / Düşlerime alamam ki. 14 Kitabın baskısı eylülde bitecek, ekim ayında piyasaya çıkacak. 15 Bu konuda herkes konuşur ama bir öneride bulunmaz. 16 Ben aynalara küstüm aynalar bana. 17 Nehri onlar sandalla, ben ise yüzerek geçtim. 18 Çocuklar oyun oynuyor, biz yüzüyorduk. 19 Adam, daha konuşmasını bilmiyor. 20 Öğrencilerin çoğu derse gelmemişlerdi. 399 TÜRKÇE EL KİTABI

P:401

Anlatım Bozuklukları UYGULUYORUM CEVAP ANAHTARI UYGULU / yorum - I 1. Sayıda / 2. Sesi / 3. Yol / 4. Farklı / 5. Yüksek / 6. Gündelik / 7. Karşılıklı / 8. Geri / 9. Nüans / 10. Satış / 11. Müjdeli / 12. Hürmet / 13. Karşılıklı / 14. Sınavı / 15. sıfırın altında / 16. Hemen / 17. Önceden / 18. Yurt dışından / 19. Aşağı yukarı / 20. Toplu UYGULU / yorum - I 1. Bulundurmak / 2. Yaşamımda / 3. Üzücü / 4. -a sebep oluyorsun / 5. Tarihinde / 6. Riski / 7. Çekingen / 8. Aciz / 9. Merhume / 10. Tahriş / 11. Güvenli / 12. Fazla / 13. Ölçütler UYGULU / yorum - III 1. Yanlış yerde sözcük kullanımı / 2. Mantık yanlışlığı / 3. Yanlış anlamda sözcük kullanımı / 4. Gereksiz sözcük kullanımı / 5. Yanlış yerde sözcük kullanımı / 6. Gereksiz sözcük kullanımı / 7. Yanlış yerde sözcük kullanımı / 8. Mantık yanlışlığı / 9. Zamir eksikliği / 10. Karşılaştırma yanlışı / 11. Virgül eksikliği / 12. Yüklem eksikliği / 13. Özne eksikliği / 14. Nesne eksikliği / 15. Dolaylı tümleç eksikliği / 16. Edat tümleci eksikliği / 17. Ek fiil eksikliği / 18. Tamlama yanlışlığı / 19. Ek yanlışlığı / 20. Mantık yanlışlığı UYGULU / yorum - IV 1. Mantık yanlışlığı / 2. Gereksiz sözcük kullanımı / 3. Gereksiz sözcük kullanımı / 4. Yanlış anlamda sözcük kullanımı / 5. Yanlış anlamda sözcük kullanımı / 6. Yanlış anlamda sözcük kullanımı / 7. Yanlış anlamda sözcük kullanımı / 8. Yanlış anlamda sözcük kullanımı / 9. Gereksiz sözcük kullanımı / 10. Gereksiz sözcük kullanımı / 11. Çatı uyuşmazlığı / 12. Çatı uyuşmazlığı / 13. Nesne eksikliği / 14. Özne eksikliği / 15. Özne eksikliği / 16. Yüklem eksikliği / 17. Yüklem eksikliği / 18. Ek fiil eksikliği / 19. Gereksiz iyelik eki kullanımı / 20. Özne yüklem uyuşmazlığı TÜRKÇE EL KİTABI 400

Create a Flipbook Now
Explore more