Enjoying your free trial? Only 9 days left! Upgrade Now
Brand-New
Dashboard lnterface
ln the Making
We are proud to announce that we are developing a fresh new dashboard interface to improve user experience.
We invite you to preview our new dashboard and have a try. Some features will become unavailable, but they will be added in the future.
Don't hesitate to try it out as it's easy to switch back to the interface you're used to.
No, try later
Go to new dashboard
Published on Jan 18,2020
Like
Share
Download
Create a Flipbook Now
Read more
Published on Jan 18,2020
National.Geographic.Ocak.2020 Read More
Home Explore National.Geographic.Ocak.2020
Publications:
Followers:
Follow
Publications
Read Text Version
More from orhan uslu
P:01

FİYATI: 15 TL / KKTC 19 TL 01.2020 112757 225 ISSN 1302-8464Yüz yılı geride bırakanlardan beslenme önerileri Sağlık sektörü kadına eksik mi yaklaşıyor? ÖZEL SAYI TIBBIN GELECEĞİ W W W. N AT I O N A LG E O G RA P H I C .C OM .T R Bilim dünyası ağrı algısını değiştirmek için kolları sıvadı: Beynin içsel yetisi ağrı kesicileri tarihten silebilir mi?

P:04

DAHA ÖTESİ OCAK 2020 İÇİNDEKİLER Kapak Ağrı beyin için bir alarm sistemi işlevi görüyor. Biliminsanları ağrıyla baş edebilmek için yeni yollar keşfediyor –üstelik opioid kullanmaksızın. İLLÜSTRASYON: MAGIC TORCH FOTO HABER YA R I N A D O Ğ R U KEŞFET 22 ARGÜMAN Bozuk Sinirler B l m nsanları, s n r bozulması ve neden- ler n araştırmaya daha yen başladı. S zce de s n r bozucu değ l m ? YA Z I : J O E PA LC A 12 MUCİT 30 Gözlerin Zaferi Kirli Toprak Zeminler Bahçes ndek kızbö- Genç bir mucit Ruanda- cekler n n dev göz- lılara daha temiz yaşam lerle onu zled ğ n fark alanları sunuyor. eden fotoğrafçının bu büyüley c yaratıkları YA Z I : M A RC G U N T H E R fotoğraf kareler ne sığdırma serüven . FOTOĞRAF: CHRIS FOTOĞRAFLAR: S C H WAG G A REMUS TIPLEA HEDEFE DOĞRU Yüksek Bilim İsv çre’n n ücra b r köşes ndek meteoro- loj stasyonuna yapılan z yaret n öyküsü. YAZI: RACHEL HARTIGAN SHEA AYRICA AYRICA Doğa Dostu Sim Gözlem Hattı Geleceğin Laboratuvarı Ayakkabı Yapımı Teksaslı Av Köpekleri Destansı Galler

P:05

luna rossa ac75 america’s cup class foiling monohull

P:06

O C A K | İÇİNDEKİLER ANA KONULAR Ağrı Dünyası Kadın Sağlığı Dinginlik Arayışı B l m nsanları ağrının Göz ardı ed l yor. Pek , Kad m zamanların g zem n çözüyor. eş ts zl ğ önlemek yoga öğret s , modern adına çözümü yaşamın stres ne YA Z I : Y U D H I J I T nerede aramalıyız? panzeh r olab l r m ? B H AT TAC H A R J E E F OTO Ğ R A F L A R : DAV I D YA Z I : ZOA N N E C L AC K YA Z I : F RA N SM I T H GUTTENFELDER, ROBERT CLARK, ROBIN HAMMOND, İLLÜSTRASYONLAR: FOTOĞRAFLAR: CRAIG CUTLER, MARK BIANCA BAGNARELLI ANDY RICHTER THIESSEN ........................S. 44 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . S. 88 ..................................... S. 118 Mikrobiyom Koleksiyonu Tr lyonlarca m krop sağ- Yaşatan Gıdalar Robotlar ve İnsanlar lığımızın anahtarı. Sağlıklı ve uzun “M n k bakıcılar” sağlık b r yaşam ç n h zmet ne m g r yor? YA Z I : RO B I N M . H E N I G dünyanın dört b r GÖRSELLER: yanından menüler. YA Z I : C L AU D I A K A L B M A R T I N O E G G E R L I . . . S. 70 YA Z I : DA N B U E T T N E R FOTOĞRAFLAR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . S. 100 YVES GELLIE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . S. 134

P:08

O C A K | EDİTÖRDEN Sağlık: Herkes İçin... NESİBE BAT KADININ GERİ BIRAKTIRILMAYA çalışıldığı aklımıza gelmeyecek bir yerde. Yutulan alan çok. “Eksik etek,” kadın. “Yalnız ilaçlarda. Daha net olmak gerekirse başına araçla bilmem kaç kilometre- şöyle: Aklımıza gelecek hemen her den fazla gitmemesi gereken (!)” insan. yerde birinciliği kaptırmayan erkekler, Onun “yeri evi.” Dolayısıyla eve giriş yakın sayılabilecek bir geçmişe kadar çıkışı da, iş hayatına atılıp atılmaması erkeklerin hakim olduğu tıp sektörün- da, hal ve hareketleri de “izne tabi.” de yapılan araştırmalarda da önceliği Şiddete maruz kaldığında, istismar alan taraftılar. Klinik deneyler, çok ama edildiğinde ve hatta öldürüldüğünde çok yakın bir geleceğe kadar erkek- bile, o saatte orada neden olduğu, o ler üzerinde gerçekleştirildi... Üreme gün o üzerindekini neden giydiğin- yaşındaki kadınlar “güvenlik nedenle- den hareketle suçlanan; ölümünden riyle”, daha genel çerçevede de ortaya sonra dahi bu sayılan “gerekçelerle” çıkabilecek hormonal farklılıklardan gıyabında cezalandırılan cins, kadın. kaçınma amacıyla yok sayıldılar. Norm erkekti. O zaman, erkeğin ilaca verdi- Ama bir yerde eşit. Üstelik de hiç ği tepki pek tabii ki kadını da temsil edebilirdi! Ve kadın, hayatın birçok alanında olduğu gibi burada da yüz yüze geldiği bu geride bıraktırılmış- lıktan hareketle, olasılıkla dünyanın her yanında kadın erkek eşitliğinin kabul gördüğü yegâne noktaya ulaştı: Kadınlar, yok sayıldıkları araştırmalar sonucu üretilen ilaçları yutma konu- sunda erkeklerle eşitler! Ne pahasına? Kimi kez, aslında almaları gereken dozun iki katı ilaca maruz kalmaları pahasına mesela. Ya da daha çok yan etkiye maruz kalma pahasına. Ve kimi kez daha da fazlasına. Gelişmiş ülkeler deyince sıralamada pek çok insanın birinciliği verececeği ABD’de dahi kadınların klinik deney- lerde temsili konusunun gündeme geldiği tarih 1993. Bugün daha çok kadın, tedavi hedefli klinik çalışmaların kapsamında; ama hâlâ her defasında kadın nüfusunu yeterli düzeyde temsil edecek kadar değil. Aralarında bir kadın doktorun, ka- dının tıptaki göz ardı edilişini kaleme aldığı makale de olmak üzere, dopdolu bir sayı ile karşınızdayız bu ay. Yeni yılınızın sağlık, mutluluk, neşe, bolluk ve her şeyden önce sevgi ve karşılıklı saygıyla dolu geçmesi dileğiyle. Mutlu yıllar hepimize... 6 NATIONAL GEOGRAPHIC İLLÜSTRASYON: BIANCA BAGNARELLI

P:09

YENİ UÇUŞ NOKTAMIZ: XI’AN dünyanın en fazla ülkesine uçan havayolu ile keşfet ÇİN

P:10

DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK İÇİN BİLİMİN, KEŞFİN VE ÖYKÜ ANLATICILIĞININ GÜCÜNE İNANIYORUZ. Nevzat Çalışkan Nesibe Bat İMTİYAZ SAHİBİ [email protected] (Sorumlu) GENEL YAYIN YÖNETMENİ [email protected] Bige Daruga Çalışkan YAZI İŞLERİ YAYINCI [email protected] ÖZEL HABER VE KONU EDİTÖRÜ Onur Uygun GÖRSEL YÖNETMEN Hüsey n Takmaz Fatih Büyükbayrak EDİTORYAL KOORDİNATÖR Beng su K raz YAYINLAR DİREKTÖRÜ [email protected] ÇEVİRMENLER Fah re Kurt, Gökçe Ç çek İpek, Onur Aymete LİSANS SAHİBİ BU SAYIDA KATKIDA BULUNANLAR Kam S nan Anadol, Prof.Dr. Barbaros NATIONAL GEOGRAPHIC PARTNERS Gönençg l, Dr. Sedat Kalem, Prof.Dr. Ahmet TÜRKİYE LİSANS SAHİBİ Karataş, Nesr n Uygun GROUP MEDYA VE BİLGİ TEK. TİC. A.Ş. Cemal Sahir Sokak, Profilo AVM, No:33/328 Şişli / İstanbul Tel: (212) 224 9330 / (212) 335 0050 NATIONAL GEOGRAPHIC SOCIETY REKLAM SATIŞ keşf n sınırlarını zorlayarak dünyayı daha y anlamaya ve daha sağlıklı ve sürdürüleb l r b r REKLAM GRUP BAŞKANI Gürhan Gezer [email protected] gelecek ç n çözümler üretmeye adanmış, kâr REKLAM GRUP BAŞKAN YARDIMCILARI Funda Gökgündüz [email protected] amacı gütmeyen küresel b r organ zasyondur. İsma l Küçük (Bölgeler) [email protected] PRESIDENT AND CHIEF OPERATING OFFICER REKLAM GRUP DİREKTÖRLERİ Göktuğ Bedr Evren [email protected] Nurol Ceylan [email protected] Michael L. Ulica Den z Toz [email protected] SENIOR MANAGEMENT REKLAM DİREKTÖRLERİ N lüfer Araç n [email protected] EVP AND CHIEF SCIENTIST: Jonathan Baillie Yeş m Aksoy yes [email protected] CHIEF ADMINISTRATIVE OFFICER: Tara Bunch Mehtap Yıldırım [email protected] SVP, GLOBAL ENGAGEMENT: Emma Carrasco CHIEF HUMAN RESOURCES OFFICER: Mara Dell REKLAM KOORDİNATÖRLERİ Eren Enes (Bölgeler) [email protected] EVP, GENERAL COUNSEL AND CORPORATE SECRETARY: Angelo Grima Seyhan Erat [email protected] CHIEF OF MEDIA AND PUBLIC AFFAIRS: Kalee Kreider EVP AND CHIEF EDUCATION OFFICER: Vicki Phillips EVENT VE PROJELER SATIŞ KOORDİNATÖRLERİ Gökhan Gülsoy [email protected] CHIEF STORYTELLING OFFICER: Kaitlin Yarnall Mel s Kayahan mel [email protected] BOARD OF TRUSTEES EVENT VE PROJELER OPERASYON DİREKTÖRÜ Ebru Döner [email protected] DERGİ REZERVASYON MÜDÜRÜ Ender Parlar [email protected] CHAIRMAN: Jean M. Case REKLAM TEKNİK MÜDÜRÜ Mesut Öztürk [email protected] VICE CHAIRMAN: Katherine Bradley Brendan P. Bechtel, Afsaneh Beschloss, Michael R. Bonsignore, Katherine ONLINE Bradley, Ángel Cabrera, Elizabeth (Beth) Comstock, Jack Dangermond, Alexandra Grosvenor Eller, Jane Lubchenco, Kevin J. Maroni, Strive DİJİTAL DİREKTÖR Seda Özcan [email protected] Masiyiwa, Mark C. Moore, George Muñoz, Nancy, E. Pfund, Peter H. Raven, DİJİTAL İÇERİKLER DİREKTÖRÜ Nurdan Gündoğdu [email protected] Lyndon Rive, Edward P. Roski, Jr., Frederick J. Ryan, Jr., Anthony A. Williams, DİJİTAL PROJELER SATIŞ KOORDİNATÖRÜ Yasem n Bayat yasem [email protected] Tracy R. Wolstencroft ABONE www.groupmedya.com/ ndex.php/ let s m/ RESEARCH AND EXPLORATION COMMITTEE E-POSTA: [email protected] CHAIRMAN: Peter H. Raven VICE CHAIRMAN: Jonathan Baillie WEB SİTESİ VE SOSYAL MEDYA İLETİŞİM nat onalgeograph [email protected] Kamal Bawa, Justin Brashares, Ruth DeFries, Margaret Honey, Anthony Jackson, Gary Knight, Steven R. Palumbi, BASKI VE CİLT Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Andrew Revkin, Jerry A. Sabloff, Eleanor Sterling Tel: (216) 585 90 00 www.turkuvazmatbaac l k.com EXPLORERS-IN-RESIDENCE DAĞITIM Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A. Ş. Sylvia Earle, Enric Sala BASKI YERİ VE TARİHİ İstanbul, Aralık 2019 YAYIN TÜRÜ: Yerel sürel yayın EXPLORERS-AT-LARGE Robert Ballard, Lee R. Berger, James Cameron, J. Michael Fay, www.nationalgeographic.com.tr Beverly Joubert, Dereck Joubert, Louise Leakey, Meave Leakey DERGİ ABONELİĞİ HESABI HESAP ADI: GROUP MEDYA VE BİLGİ TEK. TİC. A.Ş. NATIONAL GEOGRAPHIC PARTNERS TEB KAĞITHANE ŞB. TR96 0003 2000 0000 0023 5443 61 KURUMSAL ABONELİK FİYATI: 23 TL CHAIRMAN Gary E. Knell NATIONAL GEOGRAPHIC MAGAZINE SENIOR MANAGEMENT EDITORIAL DIRECTOR: Susan Goldberg EDITOR IN CHIEF Susan Goldberg GENERAL MANAGER NG MEDIA: David E. Miller DEPUTY CHIEF COUNSEL: Evelyn Miller MANAGING EDITOR, LONG FORM: David Brindley. SENIOR DIRECTOR, SHORT FORM: Patty Edmonds GLOBAL NETWORKS CEO: Courteney Monroe DIRECTOR OF VISUAL AND IMMERSIVE EXPERIENCES: Whitney Johnson. EDITOR, LONG FORM: David HEAD OF TRAVEL AND TOUR OPERATIONS: Nancy Schumacher Lindsey CREATIVE DIRECTOR: Emmet Smith. SENIOR DIRECTOR, MAJOR PROJECTS: Michael Tribble CHIEF FINANCIAL OFFICER: Akilesh Sridharan INTERNATIONAL EDITIONS BOARD OF DIRECTORS Ravi Ahuja, Jean M. Case, Bob Chapek, Nancy Lee, Kevin J. Maroni, EDITORIAL DIRECTOR: Amy Kolczak. DEPUTY EDITORIAL DIRECTOR: Darren Smith. Peter Rice, Frederick J. Ryan, Jr., Tracy R. Wolstencroft TRANSLATION MANAGER: Beata Kovacs Nas. EDITORIAL SPECIALIST: Leigh Mitnick INTERNATIONAL PUBLISHING Her hakkı saklıdır. Nat onal Geograph c Türk ye, Nat onal Geograph c Partners’ın l sansıyla yayımlanmaktadır. Bu derg de yer SENIOR VICE PRESIDENT: Yulia Petrossian Boyle alan yazı, makale, fotoğraf ve llüstrasyonların elektron k ortamlar da dah l olmak üzere çoğaltılma hakları Nat onal Geograp- Ariel Deiaco-Lohr, Gordon Fournier, Kelly Hoover, h c Partners ve Group Medya’ya a tt r. Yazılı ön z n olmaksızın hang d lde ve hang ortamda olursa olsun materyal n tamamı- Jennifer Jones, Jennifer Liu, Rossana Stella nın ya da b r bölümünün çoğaltılması yasaktır. Bu derg , basın meslek lkeler ne uymaya söz verm şt r. Copyr ght © 2020 Nat onal Geograph c Partners, LLC. Tüm hakları saklıdır. Nat onal Geograph c ve Sarı Çerçeve Tesc ll Markalardır ® Marcas Reg stradas.Nat onal Geograph c talep ed lmem ş materyallerden dolayı h çb r sorumluluk kabul etmez. ISSN 1302–8464 8 NATIONAL GEOGRAPHIC

P:11

İSTANBUL MODERN’DE YARIYIL TATİLİ 7-12 YAŞ GRUBU YARIYIL SANAT ATÖLYELERİ 20-31 OCAK 2020 Yarıyıl Sanat Atölyeleri Altın, Gümüş, Genç Modern, Aile, Bireysel ve Kurumsal üyelerimize %10 indirimlidir. Yarıyıl Sanat Atölyeleri ücretlidir. Katılımlar kontenjanla sınırlıdır. Bilgi için: (212) 334 7312 | [email protected] Online kayıt ve satın almak için: www.istanbulmodern.org İSTANBUL MODERN SANAT MÜZESİ Asmalımescit Mahallesi, Meşrutiyet Caddesi, No: 99 Beyoğlu, İstanbul T (212) 334 7300 [email protected] www.istanbulmodern.org

P:12

F O R U M | OKURLARIMIZDAN Işık Tutmak National Geographic Türkiye Ekim sayısında editör yazınızı çok beğendim, siz hep bize ışık tutmaya, var olmaya devam edin... Sevgiyle…. —BAŞAK ULUKURUZ, E–POSTA Tokat Gibi mutlu etti. Plastikleri her yerde kullanı- E–POSTA yoruz, hayatımızın vazgeçilmezi oldu [email protected] Merhabalar Nesibe Bat; her geçen gün artık ama doğaya verdiği zarar gözle kötü haberlerin sayısının, çevreye görünür düzeyde. Plastik kullanımının FACEBOOK verdiğimiz zararların, saygısızlığın, azaltılması için çalışmalar daha da artı- /NatGeoMagaz neTurk ye sevgisizliğin, merhametin azaldığı; rılmalı. National Geographic sayesinde özetle insanlığımızın azaldığı bu garip plastiklerin doğaya ne kadar zarar ver- TWITTER dönemde yazdığınız yazı tokat gibi vu- diğini öğrendim ve plastik kullanımını @NatGeoMagTR ruyor insanın yüzüne. Bencilliğimizi azaltmaya yönelik projeler yapmaya gözler önüne seren “Siz Yoksanız Biz karar verdim. National Geographic INSTAGRAM de Yokuz” kapaklı sayınız ve insanı Türkiye ailesinin yeni yılını kutlar ve @NatGeoMagaz neTurk ye yorumsuz bırakan, her cümlesini ayrı bizleri doğa için bilgilendirdikleri için güzel yazdığınız bu yazı için bir oku- teşekkürler ederim. ADRES runuz olarak size teşekkür etmek is- Cemal Sah r Sokak tedim. Emeğinize sağlık. Teşekkürler. —M E RT Y İ Ğ İ T, E – P O S TA Prof lo AVM No:33/328 Ş şl – İSTANBUL —B E Y Z A N U R N Ü K Y E N , E – P O S TA Geçmişten Güzel Dergi Gelen Değerler National Geographic Türkiye ailesi, Biz insanlar İstanbul’un değerini bil- yaptığınız bu muhteşem iş için teşek- miyoruz. İstanbul camileriyle, köprü- kür az kalır muhtemelen ama Türki- leriyle, deniziyle ve birçok güzelliğiyle ye’de bu tip bir dergi çıkarıp bize sun- ülkemize değer katıyor. Geçmişten duğunuz ve eşi benzeri olmayan bu gelen bu değerleri korumak bizlere deneyimi biz gençlere yaşattığınız için düşer. Yarınlara güzel bir İstanbul bı- hepinize sonsuz teşekkürlerimi sunu- rakmak istiyorsak görevimizi yerine yorum, tüm gençlik adına. Her sayınızı getirmeliyiz. National Geographic kaçırmamak için elimden geleni yapı- Türkiye’nin Aralık sayısında ayrıca yorum mümkün olduğunca da içindeki plastik konusuna da değinilmesi beni her bilgiyi okumaya çalışıyorum. Teşek- kürler bu güzel dergiler için... —B AT U H A N Ş A H İ N , E – P O S TA Düzeltme: Dergimizin Kasım 2019 Kadın Özel sayısında yer alan Türkiye’nin Öncü Kadınları başlıklı haberde, Prof. Dr. Nermin Abadan-Unat’a ait resimaltı, \"1953’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne atanan Unat, Türkiye‘nin siyaset bilimi alanındaki ilk kadın akademisyenidir,” şeklinde olacaktır. Düzeltir, özür dileriz. 10 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:14

*

P:15

FOTO HABER NATIONAL GEOGRAPHIC NO. 225 GÖZ GÖZE FOTOĞRAFLAR: D Ü N YAYA REMUS TIPLEA OLASI HER T plea’nın fotoğraflamayı en BİR çok sevd ğ konulardan b r de AÇIDAN kızböcekler . Aralarından b r bu BAKMAK karede T plea’ya poz ver yor g b . İÇİN 12 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:16

Hava sıcak olduğunda T plea, Romanya’dak bahçes nde kızböcek- ler n zleyerek saatler harcıyor. Arada b r böcekler de kend n zlerken yakalıyor. O C A K 2 0 2 0 13

P:17

FOTO HABER 14 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:18

Bölgesel hâk m yet peş ndek erkek kızbö- cekler , b r yaprak veya ç çek ç n b rb rler yle savaşab l yor. Böcekler kapsamlı olarak göz- lemlem ş olan T plea, savaşın el kulağında olduğu görüşünde. O C A K 2 0 2 0 15

P:19

FOTO HABER T plea, kızböcekler n fotoğraflamanın ışığın daha yumuşak ve havanın genell kle durağan olduğu sabahlar daha kolay olduğunu söylüyor. Yağmurlu veya güneşl günlerde se nar n böcekler b r şems yeyle koruyor. 16 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:20

Canlı renklere sah p yaprak ve ç çekler n üzer ne tünem ş küçük böceklere kamera odaklamanın zorlu b r ş olduğunu söylüyor T plea. İdeal kamera ayarlarını bulana kadar üç yaz geç rm ş. O C A K 2 0 2 0 17

P:21

FOTO HABER PERDE ARKASI BİR YAZ BAHÇESİ, BÖCEK PORTRELERİ ÇEKMEK İÇİN KUSURSUZ BİR STÜDYOYA DÖNÜŞÜYOR. İ L K B A K I Ş I ATA N onlardı –sonra o da kaçtıklarını gözlemledi. Yağmurda nasıl onlara bakmaya başladı. Fotoğrafçı Re- hareket ettiklerini ve nerede uyuyacak- mus Tiplea, Romanya’nın Negrești–Oaș larını nasıl seçtiklerini gördü. Zamanla kasabasındaki bahçesinde bitkilerine cinsiyetlerini ve eş seçiminde baskın konmuş kızböceklerini fark etti. Pört- olan özellikleri ayırt edebilir oldu. Tek lek gözlerle bakan bu narin böceklerin kadrajda birden fazla kızböceği gör- meraklı ve biraz da görkemli bir havası düğünde çekim yapmak için birkaç olduğunu düşündü Tiplea. Kızböcekleri- saniyesi oluyordu –çünkü böcekler ya ni fotoğraflamak için öğleden sonraları bölge hâkimiyeti için savaşıyor ya da uzun uzun zaman harcamak, yaz alış- çiftleşmeye başlıyordu. kanlıklarından biri hâline geldi. Yıllar geçtikçe ve yazlar daha sıcak Tiplea, yakın akrabaları olan yusuf- hâle geldikçe, bahçedeki süs havuzuna çuklara oranla daha ince bedenleri ve artık daha az kızböceği geldiğini fark daha dar kanatları olan kızböceklerini etti. Tiplea, “Sayıları tutarsız,” diyor ve saatlerce izleyerek davranış biçimleri- ekliyor: “Önemli olan şey, aynı arka bah- ni öğrendi. Ne zaman acıktıklarını, ne çeyi paylaşıyor olmamız.” zaman ürediklerini ve neden aniden —DANIEL STONE Bahçe nüfusu azaldığında T plea komşu havuzdak kızböcekler n fotoğraflıyor. 18 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:23

AĞRI TÜRLERİ VE TEDAVİSİ İnsanların ortak deneyimlerinden biri olan ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, gerçek ya da olası bir doku hasarı ile birlikte bulunan, insanın geçmişteki deneyimleriyle bağlantılı, duyusal, hoş olmayan bir duygudur. Ağrı, bireyi fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden etkilediği için kontrol altına alınması önemlidir. Bireylerin yaşadığı ağrı, uyku düzenini, aile yaşantısını, sosyal yaşantısını, iş verimini ve günlük yaşam aktivitelerini sürdürmesini etkileyerek yaşam kalitesini düşürür. Ağrının kontrol altına alınması; bireyin rahatlaması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi, komplikasyonların azaltılması açısından önemlidir. Akut Mu, Kronik Mi? Ağrı genellikle süresine göre akut ve kronik ağrı olarak ikiye ayrılır. Akut ağrı doku hasarı ile oluşur ve iyileşme sürecine uyumlu olarak ortadan kalkar. Ağrı, uyarıcı özelliğini yitirip onu başlatan hastalık veya hasar ortadan kalktığı halde devam ediyorsa artık ağrıyı başlatan neden önemli değildir. Ağrı sebepten çok ağrıyı algılama sistemindeki değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Bu tablonun üç aydan daha fazla devam etmesi halinde ise buna kronik ağrı denir. Kronik ağrı beklenenden daha uzun süre devam eden, yani iyileşme sürecinden sonra da devam eden ağrıdır. Ağrının patoloji ve süre olmak üzere iki parametresi vardır. Bu bakış açısından bakıldığında kısa süreli ve belirgin fiziksel patoloji olan durumlarda akut ağrı, düşük fiziksel patoloji ve uzun süreli durumlarda kronik ağrıdan bahsedilebilir. U Z M . D R . S E R DA R Ç ATAV BAY I N D I R Kronik Ağrı Tedavisi BAYINDIR İÇERENKÖY HASTANESİ ALGOLOJİ UZMANI Algolojide birçok girişimsel yöntem uygulanmaktadır. Ağrılı bir hastaya ilaç, istirahat ve fizik tedavi yöntemleriyle yeterince yararlı olunamıyorsa, cerrahi girişim düşünülmüyor veya yapılamıyorsa; girişimsel yöntemler ideal bir çözüm olabilir. Bununla beraber, hastanın ağrısının nedenine göre birkaç yöntem bir arada uygulanabilir ve bu sayede de etkinlik artırılabilir.

P:24

Girişimsel yöntemler fizik tedaviye ya BU BİR İLANDIR da ameliyata alternatif değildir. Bir hastada girişimsel tedaviye karar verilebilmesi için AĞRI TEDAVİSİNDE daha önce ağrı kesiciler ve diğer ilaçlarla NÖROMODÜLASYON çeşitli tıbbı tedavilerin denenmiş ve sonuç UYGULAMALARI alınamamış olması gerekir. Kronik ağrıda, girişimsel işlemlerin uygulanabilmesi için Ağrı tedavilerinde de kullanılan bu ağrının 3-6 ay ve daha uzun sürmüş nöromodülasyon uygulamaları, olması gerekmektedir. Ayrıca girişimsel tıbbi uygulamaların en modern tedaviye başlanmadan önce, doğru karar alanlarındandır. Temel olarak santral verilebilmesi amacıyla her hasta için ve periferik sinir sistemine elektriksel fizik tedavi, psikiyatri, ortopedi, beyin uyaranlar verilmesi ve spinal alana cerrahisi gibi ilgili branşlarla durum yerleştirilen pompa sistemleri ile değerlendirilmesi yapılmasında yarar vardır. bu girişimlerin uygulama alanları giderek artmaktadır. Nöromodülasyon Girişimsel ağrı tedavisinde amaç, farklı teknikleri günümüzde kronik ağrı tekniklerle ağrıyı ileten sinir yollarındaki tedavisinden parkinsonizme, üriner iletinin durdurulmasıdır. Bu amaçla fekal inkontinans tedavisinden siniri tahrip eden ilaçlar (alkol, fenol) hareket bozukluklarına, kronik kullanılabileceği gibi, radyofrekans kabızlık tedavisinden spastisiteye cihazının ürettiği ısıyla (thermo, kriyo) da olduğu kadar, tinnitus, obezite ve sinir iletisi durdurulabilir. Ayrıca sempatik migren tedavisi gibi daha birçok yeni bloklar, epidural ve spinal bloklar, kateter endikasyonları da içerir. ve port pompa uygulamaları, spinal kord stimülatörleri uygulanabilir. Burada Nöromodülasyon cihazları, etkilenen sinirler ağrı iletiminden sorumlu belirli alanlara hafif elektriksel olan duyusal sinirlerdir ve fonksiyonu olan stimülasyon veya ilaç mikro dozları sinirler etkilenmez. Söz konusu yöntemler vererek patolojik dokuların davranış ağrı uzmanları tarafından ameliyathane şeklini düzenler. Böylelikle kronik ortamında steril şartlarda röntgen cihazı, ağrıyı keser veya bozuk olan vücut ultrason cihazı gibi görüntüleme yöntemleri fonksiyonlarının tekrar işlevsel hale eşliğinde kemikler, sinirler ve/veya çevre gelmesini sağlar. dokular görüntülenerek uygulanmakta; gerek kanser, gerekse kanser olmayan Nöromodülasyon uygulamalarının hastalarda tedavi seçenekleri arasında etkili olduğu alanlar: çok önemli bir yer tutmaktadır. Girişimsel ağrı tedavisi alanında her geçen gün yeni • Kronik ağrı: Baş ağrısı, başarısız bel teknolojik gelişmeler olmakta, buna bağlı cerrahisi sendromu, kompleks bölgesel olarak da sinirlerin iletisini durdurmak ağrı sendromu, nöropatik ağrı, periferik için yapılan girişimlerdeki başarı yüzdesi nevralji, iskemik ağrı, trigeminal (üçlü artmaktadır. sinir) nevralji. Günümüzde ağrı bilimin geldiği nokta • Hareket bozuklukları: ile ağrıların yaklaşık % 80-90’ı tedavi Spastisite, parkinson hastalığı, tremor, edilebilmektedir. İş hayatında aktif çalışma distoni, hemifasiyal spazm- epilepsi yaşı olan 25-45 yaş arasında özellikle iş gücü kaybı göz önüne alındığında, • Psikiyatrik bozukluklar: Depresyon, ağrının ivedilikle tedavi edilmesi, obsesif kompulsif bozukluk, uyuşturucu “yaşam kalitesinin” hızla geri getirilmesi bağımlılığı, anoreksi, amaçlanmalıdır. Çünkü kişinin hayatı boyunca, yemek yeme, yürüme, uyku gibi en • Kardiyovasküler hastalıklar: Kalp insancıl ihtiyaçları ancak ağrısız yaşantı ile yetmezliği, hipertansiyon, periferik sağlanabilmektedir. dolaşım bozukluğu, inme • Gastrointestinal bozukluklar: Ağrılı bozukluklar, dismotilite, obezite • Genitoüriner ve kolorektal bozukluklar: Ağrılı mesane sendromu, interstisyel sistit, işeme disfonksiyonu • Fonksiyonel restorasyon: Travmatik beyin hasarı, işitme bozukluğu, körlük.

P:25

YA RI N A D O Ğ RU BU BÖLÜMDE Kirli Toprak Zeminler Geleceğin Laboratuvarı Teksaslı Av Köpekleri Biyosimler GELECEĞİN DÜNYASINI BİÇİMLENDİRECEK GÜNÜMÜZ KEŞİFLERİ NO. 225 NATIONAL GEOGRAPHIC Sinir Bozukluğu Bilimi AĞIZ ŞAPIRTISI, SİNEK VIZILTISI, İNTERNET REKLAMLARI… HÂLÂ SİNİRLERİNİZ BOZULMADI MI? YA Z I : JOE PALCA K K A L A B A L I K B İ R H AVA L İ M A N I N DA , kalkış kapısında olduğunuzu hayal edin. Uçağınız 20 dakika geç kalka- 22 N AT I O N A L G E O G R A P H I C cak, ama bilgi ekranında hâlâ “Zamanında” yazıyor. Solunuzdaki kadın ağzını şapırdatarak berbat kokan bir şey yiyor. Yukarıdaki televizyonda bir magazin programı açık. Sağınızdaki adam hâlâ ceptelefonuna böğürüyor, yanındaki yolcu ise bir şeylerle zaman öl- dürmeye hazırlanıyor… O da ne, ayak tırnak makası mı? Melek gibi bir insan veya baygın hâlde değilseniz, bu betimlemedeki birkaç şey –ya da pek çoğu veya hep- si– canınızı büyük olasılıkla çok sıkacaktır. Sinirimizi bozan bir şeyi anında fark ederiz. Ancak bilimsel açıdan bakacak olursak, bir şeyi sinir bozucu yapan nedir? Kimi şeyler evrensel olarak sinir bozucuyken kimileri yalnızca bir kişiye mi özeldir? Peki, araştırmalar sinir bozucu şeylerin bizi çileden çıkarmasını önlemek için öneriler sunuyor mu? Bu soruların yanıtları sırasıyla: Bilmiyoruz, bil- miyoruz ve hayır.

P:26

OCAK SAYISI BAYİLERDE 2HPEODSİTYEER BÜYÜYEN KAR BEBEKLERİ OCAK 2020 F‹YATI: 10 TL POZ VEREN KAFA PATLATAN KKTC Fiyat›: 13 TL PENGUEN SORULAR HERKESE DİNOZOR HEDİYE MAKETİ

P:27

Y A R I N A D O Ğ R U | ARGÜMAN Sinir bozucu anket yanıtlarımız İnsan duyguları arasında en yaygını ve en az araş- tırılanı sinir bozukluğu olabilir. Peki, bu iddiayı neye National Geographic, çevrimiçi dayandırıyorum? Yaklaşık 10 yıl önce, gazeteci mes- anketle okurlarından sinirlerini en lektaşım Flora Lichtman’la birlikte Annoying: The çok bozan şeyleri kategorilere ayırmaları- Science of What Bugs Us isimli bir kitapta bu iddiayı nı istedi. Yanıtların bir bölümü şöyle: öne sürmüştük –ve aradan geçen yıllar boyunca bize karşı çıkan kimse olmadı. En sinir bozucu teknoloji Kayıt dinleten otomatik telefon arama- Biz bu konu üzerine yapılan araştırmaların eksikliği- ları… İnternette kendiliğinden açılan ne değindikten sonra biliminsanları kolları sıvadı mı? reklamlar… Selfie çubukları… Başkalarının Hiçbir üniversitede Sinir Bozuculuk Bilimi Departmanı ceptelefonları… Elektrikli scooter’ açıldı mı? Sinir bozuculuk üzerine araştırmaları nede- lar… Captcha’lar (robot olmadığınızı niyle kimseye üstün başarı ödülü verildi mi, ya da Sinir kanıtlamak için testler)… Alexa, Echo Bozucu Çalışmalar Yüksek Lisans Programı sunan bir ve Siri gibi sanal asistanlar… “Tekerlek- okul oldu mu? Hayır, hem de hiç. ten sonra icat edilen her şey.” Bizi çıldırtan şeylerin çoğalma hızında da son 10 En sinir bozucu ses yıl içinde gerçekleşen bir azalma yok. Hatta tam tersi Vızıldayan böcekler… Havlayan köpekler… söz konusu. Örneğin Twitter’ın kaçınılmaz büyüme- Yaprak üfleme makinaları… Açık ağızla sini düşünün. Bir zamanlar görünürde zararsız olan çiğnemek… Araba alarmları… Çok kötü sosyal medya platformu, bugün her şeye burnunu şarkı söyleyen insanlar… İnşaat… Ayrıca- sokuyor; bizi, haklı bir şekilde ilgimiz olmayan konulara lıklı olduğunu düşünüp bağıran insanlar… bulaşmamız için kışkırtıyor. Sosyal medya ünlüleri Çıtlatılan parmak eklemleri… Gürültücü salgını, sesli yanıt sisteminin tatsız bolluğu, internette komşular… “Hayır yanıtı almak.” kendiliğinden açılan kişiselleştirilmiş reklamları da unutmayalım. En sinir bozucu insanlar Şimdilerde favorim ise hareket hâlindeyken yaya- Sahtekârlar… İlk HAYIR yanıtıyla durma- ların hayatına kast eden, park hâlinde ise kaldırımda yan telepazarlamacılar… Sıraya kaynak tökezletecek engeller oluşturan elektrikli scooter’lar. yapanlar… Narsistler… Kısık sesle konu- Liste uzayıp gidiyor. (Sinirimizi nelerin bozduğu hak- şanlar… Ünlüler… Bağnazlar. kında yapılan çevrimiçi National Geographic anketine verilen yanıtları sağda görebilirsiniz.) Yiyecekler PEKİ, BİR ŞEYİ SİNİR BOZUCU YAPAN NEDİR? Analizimiz Kokan peynirler… Bamya… Ananaslı olmazsa olmaz gibi görünen üç özellik öne sürüyor. pizza… Light bira… Kişniş… Siyah meyan kökü şekeri… “Balkabağı aromalı her şey.” Öncelikle, bu şeyin fiziksel olarak zarar vermeden çekilmez olması gerekli. Bir sineğin kafanızın etrafında vızıldayıp durması fenadır, ama sizi öldürmez. İkinci olarak, öngörülemez olmalı ve aralıklarla meydana gelmeli. Çalar saat ibrelerinin yüksek sesle tıklaması veya kedi kumu kutusunun kötü kokusu başta sinir bozucu olabilir, ama bunlara zaman için- de sürekli maruz kalındığında fark edilemez olurlar. Psikologlar, bir uyarıcıya aşamalı olarak geliştirilen bu dayanıklılık için alışma terimini kullanıyor. Ama berbat bir ses veya koku gelip gidiyorsa, her ortaya çıktığında sinir bozucu olur. Sinir bozan şeyler aralıklarla meydana geldiğinde, olacakları sezmek ve savunma mekanizması geliştir- mek imkânsız olmasa da zorlaşıyor. Örneğin trafikte kalacağınızı biliyorsanız, bu durumu sorun etmeyebilir veya yanınıza sizi oyalayacak bir şey alabilirsiniz. Ama beklenmedik bir yavaşlama olduğunda, kendinizi durdurma imkânı bulamadan durumdan etkilenmeye başlayabilirsiniz. Üçüncü ve son olarak ise, bir şeyin gerçekten sinir bozucu olması için, belirsiz bir süre boyunca devam et- mesi gerekir. Bir saat rötarlı bir uçuş, gecikme yalnızca bir saat sürdüğü sürece can sıkıcı olsa da katlanılırdır. Hiçbir açıklama verilmeden ve ne zaman biteceği NPR’ın b l m muhab rler arasında yer alan Joe Palca, başkalarının s n rler n bozma yeteneğ konusunda d llere destan b r üne sah p. 24 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:28

İLLÜSTRASYONLAR: JEAN JULLIEN O C A K 2 0 2 0 25

P:29

Y A R I N A D O Ğ R U | ARGÜMAN söylenmeden tekrar tekrar ertelenen bir uçuş ise da- BEKLENMEDİK ANLARDA yanılmaz derecede sinir bozucudur. GERÇEKLEŞEREK UÇAK YOLCULARINI DELİ EDEN Son paragrafı okuyup şöyle düşünmüş olabilirsiniz: RÖTARLAR, BİR PİLOT “Bir dakika –rötarlı bir uçuş o kadar da sinir bozucu İÇİN YALNIZCA İŞİNİN değil. Okuyacak iyi bir kitabım varsa havalimanında BİR PARÇASIDIR. beklemeyi dert etmem.” Bu da sinir bozuculuğun bir başka önemli özelliğini gösteriyor: Amerikan Psikoloji sahibiz. Öğürmek, zehirli olabilecek şeyler yutmamızı Derneği’nden Russell Shilling, sinir bozuculuğun “son engelleyebilir. Göz kırpma refleksi, yaklaşan şeylere derece bağlama özgü” olduğunu söylüyor ve, “Bireyler karşı gözümüzü korur. Orta kulak kası refleksi olarak ve kültürler arasında çok değişkenlik gösterir,” diye bilinen ve kulak zarlarımızı çok yüksek seslerin vereceği ekliyor. Örneğin, beklenmedik anlarda gerçekleşerek zarardan koruyan bir şey bile var. yolcuları deli eden rötarlar, bir pilot için yalnızca işinin bir parçasıdır. Abartılı bir parfüm sıkmış birinin sinir bozucu ol- masının nedeni, öğürme refleksimiz olabilir. Benzer Kültüre göre değişiklik gösteren sinir bozucu şeyler biçimde vuvuzelaya –hani şu maçlarda sağır edici için ise şu örneği verebiliriz: ABD’li bir aile, yalnızca bir bağırtılarıyla kulak tırmalayan plastik çalgı aletine– ailenin daha olduğu bir kumsala gittiğinde havlularını olan tepkimiz, yüksek sese karşı geliştirdiğimiz doğal onlardan uzakta bir yere serme eğilimi gösterir. Bazı Ak- korumaların bir işareti belki de. deniz ülkelerinde ise başkalarının hemen yanı başına kurulmak normaldir; ancak bu, çoğu Amerikalıyı sinir Sinir bozuculuğun temel doğası hakkında ipuçları eder. Shilling, sinir bozan şeylerin evrensel özellikle- arayacağımız bir başka yer ise, sinir bozan şeylere karşı rini çözmenin bu kadar zor olmasının bir nedeninin, özellikle hassas olan insanlar. Hiperkolesterolemiliden bireysel değişkenlik olduğunu söylüyor. muzdarip, yani tehlikeli derecede yüksek kolesterolü olan insanları araştırmak, kolesterol düşüren ilk ilaç- S İ N İ R B OZ A N Ş E Y L E R İ N ilginç bir yönü ise, zamanla ların yolunu nasıl açtıysa; misofonyadan muzdarip değişime uğruyor olmaları. 10 yıl önce yaptığımız bireyleri araştırmak da sinirlerimizin bozulmasını araştırma, dünyadaki en sinir bozucu şeylerden birinin engellemeye yardımcı olacak yollar sunabilir. başkasının yüksek sesle yaptığı ceptelefonu konuşma- sını dinlemek olduğunu söylüyordu. Bu kadar sinir ABD Ulusal Sağlık Ensitüsü’nün Genetik ve Nadir bozucu olmasının temelinde, beynimizin doğal olarak Hastalıklar Bilgi Merkezi’ne göre misofonyası olan eksiksiz bir gerçeklik resmi çizmeye yatkın olmasının insanlar, başkalarının zararsız bulduğu seslere aşı- yattığı varsayımında bulunduk –konuşmanın yalnızca rı duygusal tepkiler veriyor. Birinin nefes almasını, yarısını duyduğunuzda, bu mümkün olmuyordu. esnemesini veya patates cipsi çiğnemesini işitmek hassasiyet sahibi bireylerde şiddetli bir gerginlik yara- O zamanlar ceptelefonu konuşmaları, yalnızca tele- tabiliyor. Araştırmacılar bu insanları sakinleştirmenin fonda olmayanlar için sinir bozucuydu. Günümüzde yollarını bulabilirse, bundan hepimiz faydalanabiliriz. ise sinirleri bozulan kişiler görünüşe göre telefonla ara- nanlar. Sözünü ettiğim, kayıt dinleten aramalar değil. K İ TA B I N Ç I K I Ş I N DA N B U YA N A geçen 10 yıl içinde bazı insanları, şeyleri, durumları neyin sinir bozucu yaptığı Beklenmedik bir telefonun, yakın bir arkadaşından ve sinirlerimizin bozulmasına karşı bağışıklık kazanmak gelse bile sinir bozucu olduğunu yakın zamanda be- için neler yapabileceğimiz hakkında çok düşündüm. nimle paylaşan 20’li yaşlarındaki gençten söz ediyorum Yanıt şaşırtıcı biçimde basit: Tek yapmanız gereken burada. Bunun arkasında, “Mesaj atabilecekken neden aradı?” düşüncesi varmış gibi görünüyor. Ya da en azın- Editör’ün Notu: Bu makaleye ilişkin olarak yapılan sözleşmede dan, “Önce arayabilir miyim diye mesaj atmalıydı…” kesin bir kelime limiti belirtilmişti. Yazar limiti aştı; ama biz dergi olarak sınıra uymamız gerektiğini düşündük. Yol açmış Hayatta herkesin sinirini bozan bir şeyler varsa, olabileceğimiz sinir bozukluğundan dolayı özür dileriz. insan fizyolojisi bunları tanımlamamıza yardımcı olacak ipuçları sunabilir. Bizi gerçekten tehlikeli uyarı- cılardan korumak için devreye giren çeşitli reflekslere 26

P:30

YA R I N A D O Ğ R U MUCİT GAYATRI DATAR YA Z I : M A RC G U N T H E R F O T O Ğ R A F : C H R I S S C H WAG G A Sağlıksız toprak zeminlerin yerine geçecek bir alternatifle, Ruandalılara daha temiz yaşam alanları sunuyor. Gayatri Datar (34), Stanford Üniversi- tesi’nin işletme bölümünden mezun olduktan günler sonra Ruanda’ya gel- di. Alışılmadık bir amacın peşindeydi: Dünyayı, insanları hasta edebilen toprak zeminlerden kurtarmak. “Her yerde böcekler var,” diye açıklı- yor Datar. “Bebeklerin bezleri yok, yani çocuklar tuvaletlerini yerlere yapıyor. Toprak zeminleri temizlemek zor. Kötü görünüyorlar. İnsanlar bu zeminlerden nefret ediyor.” Yine de bir milyarı aşkın insan toprak zeminli evlerde yaşıyor çünkü daha iyisini karşılayabilecek imkânlara sahip değiller. Datar’ın kâr amacı gütmeyen girişim- cilik projesi EarthEnable, yerel kaynaklı kil, çakıl ve kum kullanılarak oluştu- rulan ve tescilli doğa–dostu vernikle yalıtılmış toprağımsı zemin kaplaması satıyor. Betondan çok daha ucuza gelen bu kaplamanın ev başına maliyeti yak- laşık olarak 70 dolar. EarthEnable başlarda biraz zorluk çekti. Datar, “Ters gidebilecek her şey ters gitmişti,” diyor. Bugünlerde ise işler çok daha iyi durumda. Bugüne kadar 4 bin 400’ü aşkın zemin kaplaması yapıl- mış ve müşteriler bu zeminlerden çok memnun. EarthEnable vakıflardan, ABD Uluslararası Gelişim Ajansı’n- dan ve yeşil girişimcileri destekleyen Hollandalı bir yarışma programından destek topladı. Datar aynı zamanda Ruanda yetkilileri ile de çalışıyor. j BU YAZI, PULITZER KRİZ RAPORLAMA MERKEZİ TARAFINDAN DESTEKLENMİŞTİR.

P:31

YA R I N A D O Ğ R U | YENİ KEŞİFLER BİLİM VE Mikroplastik azaltmanın parıltılı yolu KEŞİFLERİN Simlerin çoğu plastikten üretiliyor ve ÖN SAFLARINDAN doğada çözünmeleri yüzyıllar alıyor. TAZE HABERLER İşte bu noktada okaliptus ağacı selülo- zundan yapılan Biyosim devreye girebilir. İngiltere merkezli üretici firma, ürünün doğada biyolojik olarak zararsız tanecik- lere ayrıştığını söylüyor. —A N N I E R OT H Plast k atıklar ve tüket mler n n azaltılması hakkında ayrıntılı b lg ç n: natgeo.com/plasticpledge TIP BİLİMİ Kruger Ulusal Parkı yakınların- Pul kadar dak b r deneme laboratuvar sırasında köpekler, eğ t mc lerden b r - Hastalıklara teş- n ağaca tırmanacak his koymak için kadar korkutmuş. genellikle tahlil la- boratuvarlarına YABAN HAYATI KORUMA örnek gönderilir. Harvard Üniversi- KAÇAK AVCILARIN İZİNDE tesi’nden George Whitesides, bu gibi B İ R AV KÖ P E Ğ İ S Ü R Ü S Ü, YA B A N H AYAT I hizmetlere erişimi YAĞ M AC I L I Ğ I N I D U R D U R M A Ç A BA L A R I N A K AT I L I YO R . olmayan bölgeler için pul büyüklü- TEKSASLI AV KÖPEKLERİ, Güney Afrika’nın kaçak avcılık karşıtı çalış- ğünde kare bir filtre malarında devrim yaratıyor. Kimi tahminlere göre son 10 yıl içinde kâğıdından “labo- Kruger Ulusal Parkı bölgesinde öldürülen dar dudaklı gergedan ratuvar” geliştirmek sayısı 4 bin. Geriye kaç birey kaldığı ise tartışmaya açık; iddialara göre için yıllar harcadı. sayı 5 bin–9 bin arasında. Teksaslı çiftçi Joe Braman’ın yetiştirdiği Düşük maliyetli olan av köpekleri, yetkililere göre Mayıs 2018 ’den beri parktaki kaçak ve kolay uygulama gergedan avcılığında yüzde 24’lük bir düşüşe ve kaçak avcıların sunan bu filtrenin yakalanmasında da yüzde 54’lük bir artışa katkı sağladı. kimyasal ayıraçları kan veya idrarla Kaçak avcıların izini sürmek için eskiden köpekleri ayrı ayrı ve taşıt temas ettiğinde olmaksızın kullanan ekipler, köpeklere ayak uydurmakta zorlanıyor- renk değiştirerek muş. Bu nedenle, Kruger yakınlarındaki Güney Afrika Vahşi Yaşam protein fazlalığı gibi Üniversitesi çalışanları, özgür gezen köpekleri bölgede denemek çeşitli durumları istemişler. Av köpeği bakıcılığına gönül veren yarı zamanlı polis Bra- gösteriyor. —A R man, kendi köpeklerinden bir ekibi eğitip Güney Afrika’ya yollamayı teklif etmiş. Operasyon sırasında GPS tasmaları takan köpekler, kaçak avcıların izini sürüyor; helikopterler ve korucular köpekleri takip ediyor. Braman, “Bir köpek size saldırmaya başladığında, yapacağınız ilk şey bir ağaca tırmanmak olur,” diyor. —PAU L ST E Y N FOTOĞRAFLAR (ÜSTTEN): REBECCA HALE; SEAN VILJOEN; WHITESIDES LABORATUVARI, HARVARD ÜNİVERSİTESİ

P:33

KEŞFET BU BÖLÜMDE Gözlem Hattı Ayakkabı Yapımı Destansı Galler DÜNYANIN HARİKALARINA VE GİZEMLERİNE IŞIK TUTUYORUZ. NO. 225 NATIONAL GEOGRAPHIC YÜKSEK BİLİM KO N S TA P U N K K A , b r yıl boyunca, sera gazı ölçümler yapan Entegre Karbon Gözlem S stem araştırma merkezler n fotoğraflamak üzere Avrupa’da seyahat ett . Merkezler n genel kıtanın ücra köşeler nde bulunuyor, ama aralarından h çb r İsv çre’dek Jungfraujoch kadar yüksek –ya da tur stler ç n er ş leb l r b r konumda– değ l. VA R I Ş E ŞYA LİSTE Sİ BAŞLANGIÇ DAĞA SARINIP ‘OLDUKÇA BÜYÜLÜ TIRMANMAK SARMALANMAK BİR SABAH’ Jungfraujoch araştırma Punkka, Alpler’ n erken B r bahar fırtınasının hemen merkez sarp ve ıssız gö- bahar havasına göre önces nde Punkka drone’ rünüyor fakat rüzgârın g y nd –kuştüyü, polar uyla üst güverteye çıktı. yaladığı taşlarının altında ve çok katlı g ys ler. “Merkez vurgulamak ve b r buz sarayı, b r ç kola- dağları gündoğumunun ışı- ta dükkânı ve Avrupa’dak • Kar sev yes ne uygun bot ğında zlemek st yordum,” en yüksek rakımlı tren s- • Üç lensl b r kamera d yor. Hızla z rve ötes ne tasyonu g zl . Punkka da, • Kar pantolonu (yaban ha- gönderd ğ drone y b r tur stler n yaptığı g b , bakış açısına er şt ğ nde, Kleine Scheidegg’den yola yatını fotoğraflarken yere Punkka kollarını havaya çıkarak dağın altındak tü- uzanmasına z n verecek kaldırdı: “Genell kle nelde d şl raylar üzer nde kadar sıcak tutan) kend m fotoğraflamam, lerleyen trenle yolculuk • Fazladan üç bataryası ama büyüklük farkını gös- yaptı. Sonra da yüksek–hızlı bulunan b r drone (ba- termek sted m.” Hava o b r asansöre b nd . Asansör taryalar sert koşullarda kadar soğuktu k , karey onu, tur stler n aks ne, dört çabuk tüken yor) yakaladıktan hemen sonra, gün boyunca b l m nsanla- • El ısıtıcıların sığab leceğ drone’u araştırma merke- rıyla b rl kte kalmasına z n büyük eld venler (Punkka z n n görece daha rahat ver len dağın z rves ndek drone’u çıplak elle uçu- ortamından uçurmak ç n araştırma merkez ne çıkardı. ruyordu ve eller n hızlıca çabucak çer g rd . ısıtab lmes gerek yordu) 30 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:34

“DAHA ÖNCE, BİRKAÇ DRONE’UN KAYBEDİLDİĞİ VİDEO PROJELER OLDU. BENSE DRONE’UMU HAVADA TUTMAYI BAŞARDIM.” —Konsta Punkka HEDEFE DOĞRU SAYILARLA 3580 METRE, DENİZ SEVİYESİNDEN YÜKSEKLİK 1931 ARAŞTIRMA MERKEZİNİN YAPIM YILI –7,5˚C ORTALAMA SICAKLIK ATLAS ASYA Jungfraujoch OKY. araştırma Jungfraujoch merkez İsv ç- re Alpler ’nde AFRİKA yer alıyor. YA Z I : RACHE L HA RT IGA N SH E A F OTO Ğ R A F : KO N STA P U N K K A NGM MAPS O C A K 2 0 2 0 31

P:35

K E Ş F E T | OBJEKTİF GÖZLEM HATTI FOTOĞRAF: REBECCA HALE Hassas Balık Algısı Karşınızda Benekl İspanyol Uskumrusu. Vücudundak nce s yah şer d göreb l yor musu- nuz? Yanal ç zg denen bu şer t, suyun hareket ve basıncını algılayan öneml b r s stem n par- çası. Ç zg boyunca yer alan ufak duyu almaçları (nöromast), balığın çev- res ndek hareketler doğru b r b ç mde algılamasını sağlıyor –bu ç zg sayes nde ba- lıklar karanlıkta b le av- lanab l yor, engellerden kaçınab l yor ve sürü olarak yüzeb l yor. —TH E R E SA M ACH E M E R 32 N A T I O N A L G E O G R A P H I C

P:37

K E Ş F E T | ALET EDEVAT 1 6 2 7 5 8 3 4 TABANDAN KALBE 34 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:38

10 1. Kerpeten Bu alet hem der y tutuyor, 9 hem de çek ç görev görü- yor. Der ye ayak model (10) F OTO Ğ R A F : H A NNA H WHITA K E R üzer nde ger p b ç m vermek ç n kullanılıyor. B İ R “ K AYA K B OT U ” İ Ç İ N ABD’deki ilk patenti, 1939’da Almanya doğumlu 2. “Sehpa” ayakkabı ustası Peter Limmer aldı –sert ve parmak kısmı kare olan bu deri Tabanı veya topuğu üzer n- ayakkabılar, özel istek üzerine üretiliyordu. Bugün ise sakalları ağarmış torunu de çalışılması ç n ayakkabı- Peter Limmer III, dedesinin Intervale’de (New Hampshire, ABD) açtığı dük- yı ters tutan çel k alet. kânda, onun aletlerini kullanarak yılda yaklaşık 200 çift yürüyüş botu üretiyor. 3. Kauçuk solüsyon çanağı Fiyatı 775 dolardan başlayan bu özel botlar için bitmek bilmeyen bir bekleme L mmer, 45 yıldır dedes n n listesi var. Sadık müşteriler, son prova için Tasmanya kadar uzaklardan bile kurumuş tutkalla kaplı ça- geliyor. 63 yaşındaki Limmer, işine hâlâ âşık. “En iyi kısmı, müşterileri yeni nağını kullanıyor. Ayakkabı- botlarıyla garaj yolunda dans ederken görmek,” diyor. —JENNIFER S. HOLLAND cılar, tabanı ayakkabının alt yüzüne eklemek ç n bu ya- pıştırıcıdan yararlanıyor. 4. Mengeneli sehpa Özel şlerde kullanılan bu sehpanın, naylon veya ah- şap b r ayak model n n par- mak kısmı ç n der yle kaplı yumuşak b r yuvası var. 5. Çivi pensesi Botlarda kullanılan ç v ler çıkarmak ve kesmek ç n kullanılıyor. 6. Düğme kancaları L mmer 100 yıllık bu kancalar ç n, “Esk den, ayakkabılarda tombul parmaklı ayakkabıcı- ların ş ne yarayan ufak düğ- meler olurdu,” d yor. 7. Döner delgeç Bot bağcıklarının kancaları ç n del k açmaya yarıyor. 8. Aletler, arkadan öne Zımparalamak ve b ç mlen- d rmek ç n törpü; masat; bıçak kenarlarını pürüzsüz- leşt rmek ç n çek ç; ç v yerleşt rmek ve bot ç ndek sert noktaları yumuşatmak ç n m l. 9. Ayakkabıcı çekiçleri Taban sıkıştırmak, görsel- dek çanağın ç nde olan ç v ve rapt yelere vurmak ç n kullanılan çek çler. 10. Ahşap ayak modeli L mmer, müşter ler n n ayak ölçüler ne uyana kadar stan- dart boyuttak modellere eklemeler yapıyor. Botlar doğrudan model üzer nde üret l yor; L mmer, modelle- r botlardan çıkarma zama- nı geld ğ nde “güçlü kaslar ve b ra göbeğ n n” faydasını gördüğünü söylüyor. O C A K 2 0 2 0 35

P:39

K E Ş F E T | ORADA OLMAK Yaz alacakaranlığı, Snowdonia Ulusal Parkı’nda bulunan Ogwen Vadisi’ndeki Idwal Gölü’nün üzerinde yükselen bir bayırı ışıkla boyuyor. DESTANSI GALLER SAHİL MACERALARINA KATILIN, SONRA DA DÜŞÜK TEMPOLU BİR YÜRÜYÜŞE ÇIKIN. YA Z I : AMY ALIPIO S WA N S E A’ D E ( GA L L E R ) bir otoparka bakan, ilan pa- tanya hükümeti tarafından ilk Üstün Doğal Güzellik nosu büyüklüğündeki duvara boyayla şu basit cümle Bölgesi ilan edilen Gower Yarımadası’na açılan bir yazılmış: “Daha fazla şiir gerek.” kapı. Bu unvan, “kendine özgü karakter” sahibi olan istisnai arazilerin korunması açısından önem taşıyor. Bu, halka yöneltilen bir talep mi? Daha çok, dün- Günümüzde Galler’de, üç ulusal parka ek olarak, beş yanın geri kalanına yönelik bir teşvik olabilir –çünkü de Üstün Doğal Güzellik Bölgesi bulunuyor. bence Galler şiir eksikliğinden muzdarip bir yer değil. Herhangi bir Gal kentinin dışına yapacağınız kısa bir Toplu olarak Galler Yolu olarak anılan üç yeni gezi yolculuk, size hayal dünyasına aitmiş gibi görünen rotası, bu kadim toprakların en güzel bölgelerini sergi- manzaralar sunuyor: çan çiçekleriyle kaplı tepeler, liyor –ve bu bölgeleri gezginler için temel deneyimler rüzgârlı kayalıkların üzerindeki ıssız kale kalıntıları, olarak tanımlayan National Geographic Traveler’ın, gürültülü fok şarkılarının yankılandığı kayalık kıyı 2020’nin En İyileri listesinde yer alıyorlar. Üçü arasında şeritleri, yeşilin binbir tonuna sahip vadiler. en uzunu olan 300 kilometrelik Cambrian Yolu, Gal- ler’in belkemiği boyunca kuzeyden güneye kıvrılarak Endüstriyel liman şehri Swansea, 1956 yılında Bri- 36 N AT I O N A L G E O G R A P H I C FOTOĞRAF: CARL JONES

P:40

dönmeyi planlıyordum, ama dağlık burnun ardında ne olduğunu görme arzum yola devam etmemi sağladı. Oxwich Körfezi’nde, altın renkli kumların üzerinde, mevsime pek de uygun olmayan ılık havanın tadını çıkaran aileler olduğunu gördüm. Körfez, dünyadaki en geniş gelgit aralıklarından birine sahip olan Bristol Kanalı’na açılıyor. Galler, dönemecin ardında hangi harikaların yatmakta olduğunu merak ettiren bir ülke. Gördükleriniz ise merakınızı karşılayacak cinsten. Bazen de sürprizlerle karşılaşıyorsunuz. Kuzeyde, Cambrian Dağları’ndaki Şeytan Köprüsü’nde, ağaçlık bir geçit boyunca uzanan dik bir patika sizi Şeytan Brecon Beacons Ulusal Parkı’ndaki Carmarthen Yelpazesi’ni çevrele- Köprüsü Şelaleleri’ne götürüyor. Bir bahar günü alaca- yen patika boyunca rüzgârlı dik yamaçlar ve buzul gölleri yer alıyor. karanlıkta buraya geldiğimde patikada benden başka neredeyse hiç kimse yoktu. Şelaleleri görmeden önce ilerliyor. Tepeler ve deniz arasında sıkışıp kalmış olan gürül gürül akan suyu duydum. Sular birkaç çağlayan Kıyı Yolu, gezginleri ülkenin batı kıyısında bulunan oluşturarak 91 metre yükseklikten dökülüyor, bazen de Cardigan Körfezi’nin çevresinde 290 kilometrelik bir anakayanın aşınarak yarattığı çukurlarda birikiyordu. yolculuğa çıkarıyor. Kale açısından zengin olan Kuzey Şelalelerin güzelliği, bu bölgenin neden turistlerin Galler Yolu ise, Queensferry’nin kuzeydoğusundan gözdesi olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Doğanın, or- Anglesey Adası’ndaki Holyhead kayalıklarına kadar, mangüllerinin pembe ve mor parıltılarıyla aydınlanan yüzyıllardır var olan 120 kilometrelik eski bir ticaret yeşil cömertliği gözler önüne serilmişti. “Böylesine rotasını izliyor. güçlü suları / Çıkarabilir mi Britanya’nın kaynakları…” Her bir rota, daha büyük bir açıkhava macerasına diye yazmıştı William Wordsworth, Şeytan Köprüsü açılan birer kapı. Sörfçüler, batıdaki Pembrokeshire Taşkınına, Kuzey Galler, 1824 adlı şiirinde. Vadiye geri kıyısında, Galler’in ulusal sörf şampiyonalarının dönerken gülümsemeden edemedim. Eğer burası yapıldığı Freshwater West’te dalgalarla dans şeytanın bölgesiyse, varsın kıyamet kopsundu. ediyor. Tırmanışçılar da, 1953’te Everest’e Şiirsel manzaraların ötesinde, Galler’in çıkmadan önce 1085 metrelik Snowdon ASYA gerçek şiirleri de coşkun bir akıntıya ben- Dağı’nda antrenman yapan Sör Edmund B.K. ziyor. Bu bölgenin şiir geleneği 4. yüzyılın Hillary’nin izinden gidebilir. Tryweryn GALLER sonlarına dayanıyor ve Galler’in en çok Nehri ise, Britanya genelinde köpüklü ATLAS katılımcılı etkinliği olan şiir ve müzik fes- sularda kano ve rafting için gözde bir tivali Ulusal Eisteddfod’a kadar uzanıyor. OKYANUSU AFRİKA destinasyon. Ve tüm bunlar, insanın kalp 9. yüzyıla tarihlenen en eski Arthur dönemi atışını hızlandıracak türden bir şiir. öykülerinden bazıları Galler’le bağlantılı ya Gal halkı 1980’lerde kıyı traversi olarak ad- da doğrudan Galce yazılmış. Gezginler, Came- landırılan yeni bir adrenalin patlamasına öncülük etti. lot’un bulunduğu yer olduğu söylenen Caerleon ya da Giderek popülerleşen bu macera sporu, kaya tırmanışı, bazıları tarafından Merlin’in memleketi olduğu iddia uçurum atlayışı, mağara keşfi ya da yüzme gibi sporları edilen Carmarthen gibi kentlerde, efsanevi hükümdar içerebiliyor. ve şövalyelerine ilişkin işaretler arıyor. Galler’in, aralarında güneydeki Chepstow’dan ku- Galler’in belki de en ünlü şairi olan Dylan Thomas, zeydeki Queensferry’ye kadar ülkenin kıyı şeridinin Swansea’de doğdu ve günümüzde hâlâ yazar ve sa- tamamını takip eden 1400 kilometrelik Galler Kıyı natçılara esin olmaya devam ediyor. Şu otopark yazısı Yolu’nun da bulunduğu, yüzlerce kilometrelik yürüyüş mı? O da 2014 yılında Thomas’ın 100. yaş günü için yollarındaysa tempo daha düşük. Bir defasında bu düzenlenen etkinliklerin bir parçası olarak sanatçı yolun Gower Yarımadası’ndaki Eynon Limanı Körfe- Jeremy Deller tarafından hazırlandı. Deller haklı: Gal- zi’nden Oxwich Körfezi’ne kadar uzanan çok kısa bir ler’de bile kelimelere ve harikalara doyum olmuyor. j bölümünü bir öğle vakti yürüyüvermiştim. Aslında yalnızca körfezin bir ucundan diğerine kadar gidip Amy Alipio, National Geographic Traveler’da kıdeml ed tör. Gal Kaleleri Chepstow Kalesi Avrupa’daki en eski Galler’ n, Avrupa’da k lometrekare başına en fazla kaleye ev kale kapılarına sahip sah pl ğ yapan ülke olduğu söylen yor. Pek , neden böyle b r yoğunluk söz konusu? Neden, kısmen, Galler’ n geçm şte, her Castell y Bere Galler’in en fotojenik b r bölgeye destansı kaleler d km ş olan yerl Gal halkı, kalıntılarından biri olarak anılıyor Normanlar ve İng l zler arasında tartışmalı b r bölge olması. İşte Kidwelly Kalesi bu kalelerden en y dördü. — R A P H A E L K A D U S H I N Monty Python ve Kutsal Kâse’de arka plan olarak görünüyor Powis Kalesi Teraslı, İtalyan Rönesans tarzı bahçeleriyle tanınıyor FOTOĞRAF: CODY DUNCAN. NGM MAPS

P:42

güvencesi ile eser sahibi ANTİK PALACE Süleyman Seba Cad. Talimyeri Sk . No: 2 Maçka 34357 İstanbul T: 0212 236 24 60 www.antikas.com

P:43

O C A K | N AT I O N A LG EO G RA P H I C .C OM .T R DENİZAŞIRI KANSER DERLEYEN: BENGİSU KİRAZ K A N S E R , insandan insana bulaşan bir ve biliminsanlarının kafalarını soru hastalık değil. Ancak bulaşıcı kanser işareti içinde bırakan bölüm ise, bu türleri karada ve denizde yaşayan kanser çeşidinden türediği keşfedi- bazı hayvanları etkileyebiliyor. 2006 len benzer bir türe, dünyanın iki farklı yılındaki gözlemlere göre, Tasmanya yerinde bulunan iki farklı midye türün- canavarında bulunan bir kanser türü- de daha rastlanmış olması –Fransa’daki nün bireyler arasında ısırık aracılığıyla mavi midyeler ile Şili ve Arjantin’de bulaştığı anlaşıldı. Tasmanya cana- bulunan Şili midyeleri. varları sıklıkla birbirlerini ısırdıkları için kanser tür içinde hızlı bir yayılma Kanserin birden fazla tür arasında gösterdi ve türün bireylerinin yüzde sıçrama göstermesi ve denizaşırı böl- 80’inden fazlası hastalık nedeniyle ha- gelere dahi taşınabiliyor olması bili- yatını kaybetti. Aynı yıl içinde, evcil minsanlarının belirttiğine göre ciddi köpeklerin cinsel organlarında kanserli bir duruma işaret ediyor olabilir. kitle oluşumuna yol açan zührevi tü- mörlerin de bulaşıcı olduğu keşfedildi. Söz konusu durumun yol açtığı kaygı anlaşılır olsa da bu gibi gözlemler ve Bulaşıcı kanserlerden muzdarip takip eden araştırmalar, aynı zaman- olan bir diğer canlı grubu da midyeler. da, kansere neden olan hücrelerin Kuzey Yarıküre’deki körfez midyelerin- davranış biçimleri hakkında sahip ol- de lösemi benzeri bir kanser türünün duğumuz anlayışı da değiştirebilecek kendini çoğalttığı ve önce midyenin türden. Deniz canlıları ve türler arası vücudunu sarıp, sonra su aracılığıyla yayılma gösteren kanser çeşitlerini diğer midyelere bulaşmaya başladı- araştıran biliminsanlarının çalışmaları ğı gözlendi. Hikâyenin ilginçleştiği hakkında daha fazlasını nationalgeog- raphic.com.tr’de keşfedin. 40 N AT I O N A L G E O G R A P H I C FOTOĞRAF: ARTERRA/GETTYIMAGES

P:44

NATIONAL GEOGRAPHIC TV | O C A K BEAR GRYLLS İLE YABANDA İLK BÖLÜM 26 OCAK PAZAR, SAAT 20.00’DE H AYAT TA K A L M A UZ M A N I B E A R G RY L L S anlatımla ekranlara taşıyan program, Captain Marvel’ın başrol oyuncusu ünlü isimlerle macera dolu yolculukla- Brie Larson, Guardians of the Galaxy ra çıkıyor. Her biri dünyanın farklı bir oyuncularından Dave Bautista ve ünlü ucunda gerçekleşen, hem zihinsel hem model Cara Delevingne’in yanı sıra de fiziksel sınırları zorlayan çeşitli Oscar ödüllü belgesel Free Solo’nun serüvenler için Bear Grylls her hafta rekortmen dağcısı Alex Honnold gibi ünlü bir ismi programına konuk ediyor isimleri de izleyiciyle buluşturuyor. ve onlara unutamayacakları bir dene- “Bear Grylls İle Yabanda” 26 Ocak’tan yim yaşama imkânı sunuyor. Vahşi itibaren her Pazar saat 20.00’de Na- doğada hayatta kalma tekniklerini tional Geographic ekranlarında. nefes kesen sahneler ve etkileyici bir SULAR ÇEKİLİNCE ÇİN’İN GİZLİ KRALLIKLARI Okyanusun der nl kler n- Ç n’ n keşfed lmem ş de saklı h kâyeler 20 doğal güzell kler 5 Ocak’tan t baren her Ocak’tan t baren her Pazartes 21.00’de Pazar 20.00’de Nat onal Nat onal Geograph c’te. Geograph c WILD’da. FOTOĞRAFLAR: NATIONAL GEOGRAPHIC

P:45

N AT I O N A L G E O G R A P H I C T R AV E L E R İ L E YOLCULUĞUN TADI... KİMSE BU DÜNYAYI nationalgeographic.com.tr BİZDEN DAHA İYİ facebook.com/ NatGeoMagazineTurkiye TANIMIYOR. twitter.com/ NatGeoMagTR instagram.com/ NatGeoMagazineTurkiye

P:46

NATIONAL GEOGRAPHIC OCAK 2020 ANA KONULAR Ağrı ve Beyin . . . . . . . . . . . . . . S. 44 Mikrobiyom . . . . . . . . . . . . . . . . S. 70 Kadın Sağlığı............... S. 88 Yaşatan Gıdalar ........ S. 100 Yoga’nın Yararları ...... S. 118 Robotlar ve İnsanlar.. S. 134 70 ‘A S I L ŞAŞILACAK NOKTA İSE ŞU: HER BİRİMİZ, BİR DİĞERİMİZE GÖRE FARKLI MİKROBİYOMA S A H İ B İ Z .’ GÖRSEL: MARTIN OEGGERLI

P:47

Harvard Tıp Fakültes le Massachusetts Has- tanes ’nde nörob l mc olarak görev yapan V - taly Napadow, beyn n ağrıyı nasıl algıladığını araştırıyor. Kron k bel ağrısı çeken hastaların bey n dalga yollarını zlemek ç n elektro- ensefalograf (beyn n elektr ksel akt v te- s n n kayded lmes ) yöntem n kullanıyor. ROBERT CLARK 44

P:48

Biliminsanları ağrının gizemini çözüyor YA Z I : YUDHIJIT BHATTACHARJEE FOTOĞRAFLAR: DAV I D G U T T E N F E L D E R , ROBERT CLARK, ROBIN HAMMOND, CRAIG CUTLER, VE MARK THIESSEN ve yeni sağaltım yolları keşfediyor.

P:50

Brent Bauer ameliyat sırasında sanal gerçek- lik oyunu oynayarak ağrısını hafifletiyor. UW Medicine’ın Se- attle Harborview Tıp Merkezi’nde görev ya- pan ortopedik travma cerrahı Reza Firooza- badi, sanal gerçekliğin ağrıyı hafifletici etkisi konusunda öncülüğü üstlenen Washington Üniversitesi’nden Hun- ter Hoffman tarafından geliştirilen oyunun et- kisini deniyor. Bauer üçüncü kattan düşe- rek leğen kemiği dahil birçok kemiğini kırmış. Destek çivilerinden biri leğen kemiğin- den sanal gerçeklik olmaksızın, diğeri sa- nal gerçeklik ile alınmış. “Çok güzel bir ilgi dağı- tıcıydı,” diye belirtiyor. “Ayrıca ağrı çok daha azdı.” Bauer, sanal ger- çekliğin genel anestezi gereksinimini ortadan kaldırıp, risk ve maliyeti azaltacağını öne süren bir araştırmanın katılım- cıları arasında yer alıyor. CRAIG CUTLER

P:51

Biyomedikal bilimci ve National Geographic kâşifi Zoltan Takacs, Chu Yang Sin Ulusal Parkı’n- da (Vietnam) morötesi ışıkta mavi renkte par- layan zehirli bir akrep yakalamış. Dünyanın dört bir yanından ze- hir toplayan Takacs, opioidlere daha iyi al- ternatifler oluşturacak yeni ilaçlar tanımlama- yı umut ediyor. Zehir daha şimdiden belirli bir başarı elde etti. Bili- minsanları dünyanın en ölümcül hayvanların- dan biri olan koni deniz salyangozundan kronik ağrı ilacı ürettiler. DAVID GUTTENFELDER 48

P:53

O M N O R R I S OT U Z Y I L Ö N C E kanserle müca- Jo Cameron artrit dele ediyordu. Kasıklarına ve sol kalçasına nedeniyle elinden radyasyon tedavisi uygulanmıştı. Kanser ameliyat olduğunda yok olmuş ve bir daha da geri gelmemişti. ağrı hissetmediğini fark Ancak Norris’i kalçasında yangıyla başlayıp eden anestezi uzmanı, omuriliğinden boynuna kadar çıkan şiddet- onu bir genetikçiye yol- li bir ağrı sahibi yapmıştı. lamış ve o da iki nadir mutasyonu olduğunu Bugün 70 yaşında olan Norris, o dö- ortaya çıkarmış. Araş- nemden bu yana ağrısız tek bir gün dahi tırmacılar ağrı hissini geçirmemiş. ABD Hava Kuvvetleri’ndeki azaltan ya da artıran uçak bakım uzmanlığı kariyerini yarıda mutasyonların nasıl kesmiş. Ağrı, yürürken kullandığı baston geçirildiği konusu gibi onu hiç yalnız bırakmayan bir yoldaş olmuş. Kötü gün- üzerinde çalışıyor. lerinde o kadar dayanılmaz oluyor ki onu yatağa bağlıyor. İyi Elektroforez sonuçları günlerinde ise hareket yeteneğini kısıtlayarak, çöpü çıkarmak (altta), Cameron (1) ve gibi basit işleri dahi yapamaz hâle getiriyor. “Ağrı bazen o kadar oğlunun (3) DNA’sında şiddetli hâle geliyor ki,” diye anlatıyor Norris, “nefesim kesili- acıya karşı duyarsızlık yor. Boğulur gibi oluyorum.” mutasyonu olduğu- Los Angeles’ın dış semtlerinden birinde yaşayan Norris, nu, ancak annesi (2) ve oturma pozisyonundan sırtüstü yatma pozisyonuna geçme- kızınınkinde (4) bulun- sine olanak veren minderli uzun bankta konuşuyor benimle. madığını gösteriyor. Uzun boylu ve güleç yüzlü biri Norris; ağrısını gizlemek için yüzüne sükûnet maskesi takınmayı alışkanlık edinmiş. Bir kez SAĞDA: ROBIN HAMMOND dahi yüzünü ekşittiğini görmüyorum. 31 yıllık karısı Marianne, ALTTA: JAMES COX, ağrısının aşırı arttığını gözlerindeki ışıltıyı kaybetmesinden UNIVERSITY COLLEGE LONDON anladığını söylüyor. Ağrılar yaşamını ele geçirmeye başlayınca Norris teselliyi 1 234 sesini yükseltmekte bulmuş. Kronik ağrı çekenlerin savunu- cusu olmak üzere bir dayanışma grubu kurmuş. Otuz yıldır rahatlama olasılıklarını araştırıyor. Bu sürenin büyük bölü- mü boyunca aldığı güçlü opioidin (fentanil) ağrıyı “kalın bir battaniye gibi” örttüğünü ama bu arada onu “tamamen yatay durumda ve kendinden geçmiş” hâle getirdiğini söylüyor. Bir parça faydası dokunan akupunkturun yanı sıra, hiçbir faydası- nı görmediği arı iğnesi, manyetik terapi ve inançla iyileştirme yöntemlerini denemiş. Şimdilerde hareket kabiliyetini artıran fizik tedavi ile ağrısını kontrol altında tutuyor, omuriliğine enjekte edilen steroitler yangılı sinirlerini yatıştırıyor. ABD’de 50 milyon kişi ve dünyanın dört bir yanındaki mil- yonlarcası daha Norris gibi kronik ağrıyla yaşıyor. Nedenleri kanserden diyabete, nörolojik hastalıklar dahil farklı rahat- sızlıklara kadar çeşitlilik gösteriyor. Ama hepsinin paylaştığı ortak bir eziyet kaynağı var: Arada sırada veya sürekli olarak yaşamlarını altüst eden fiziksel ağrı. Kemoterapinin ardından sürekli olarak şiddetli ağrı çeken kanser hastalarının, ölümün 50 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:55

nihai kurtarıcılığı için tedaviden vazgeçmesi na- elektrik akımlarıyla uyarmak ve ağrıyı azaltmak dir görülen bir durum değil. için bedenin kendi içsel kapasitesini kullanmak gibi vaad edici alternatif stratejiler deniyor. Kronik ağrının yol açtığı olumsuzluklar son yıl- larda giderek daha görünür hâle geldi. 1990’ların Kırk yılı aşkın süredir ağrı üzerine incelemeler sonunda doktorların dinmeyen ağrıyı azaltmak yapan Boston Çocuk Hastanesi nörobiyoloji uz- için oksikodon gibi opioid reçetesi yazmaya baş- manı Clifford Woolf, ağrının biliminsanlarından lamalarının ardından, yüzbinlerce Amerikalı ve doktorlardan nihayet hak ettiği ilgiyi görme- ağrıyı azaltmasının yanı sıra mutluluk duygusu si için “toplumsal bir facia” gerekmesinin trajik da veren bu ilaçlara bağımlı hâle geldi. Riskle- olduğunu görüşünde. Neden ne olursa olsun, rinin kanıtlanmasının ardından opioidlerden ağrı araştırmalarını motive etmesinin umut ışı- hâlen yarar beklenmeye devam edilmesinin ne- ğı yarattığını söylüyor. “Önümüzdeki birkaç yıl denlerinden biri, az sayıda alternatifin olması. içinde ağrı algımızda çok büyük bir etki yaratma Son 15–20 yıl içinde çok başarılı yeni ağrı kesiciler potansiyeline sahip olduğumuzu düşünüyorum,” geliştirilemedi. diyor. “Ve bu da kesinlikle yeni tedavi olanakları getirecek beraberinde.” Normalde akut ağrıyı kısa süreli kontrol altına almaya uygun olan ağrı kesicilerin suistimali tüm AC I V E AĞ R I H İ S S E T M E Y E T İ S İ doğanın insanlara ABD’de tırmanışa geçti. Ulusal İlaç Kullanımı ve ve hayvanlar dünyasının üyelerine bir armağanı. Sağlık Anketi sonuçlarına göre, opioid reçetesi O olmasaydı sıcak bir fırına elimizi değdirdiğimiz- yazıldığı için madde bağımlısı hâline gelenlerin de refleks olarak geri çekmeyecektik ya da kırık sayısı 2017’de 1,7 milyondu. ABD’de her gün 130 cam üzerinde yalınayak yürümememiz gerekti- civarında insan opioid doz aşımından ölüyor –bu ğini bilmeyecektik. Ani ya da hatırlanan bir ağrı ürkütücü istatistik eroin gibi narkotiklerin yanı deneyimiyle motive olan bu eylemler, bedensel sıra reçeteyle satılan ağrı kesicileri de içeriyor. yaralanmaları en aza indirmek açısından bize fay- dalı. Acı ve ağrıyı hissetmek üzere evrim geçirdik, Dolayısıyla, ağrının biyolojisinin anlaşılması ve çünkü bu duygu, özkoruma açısından önemli bir kronik ağrıyı kontrol altında tutacak daha etkin alarm sistemi görevi görüyor. yolların bulunması konuları aciliyet kazanmış durumda. Ağrı sinyallerinin duyu sinirlerinden Bu sisteme, nosiseptör (ağrı reseptörü) adı ve- beyne nasıl ulaştığını ve beynin ağrı duygusunu rilen duyu nöronları bekçilik ediyor. Omuriliğe nasıl algıladığını ayrıntılandırmada araştırmacı- yakın duran nosiseptörlerin lifleri cilt, akciğer, lar önemli adımlar atıyor. Bunun yanı sıra, bazı bağırsak ve bedenin diğer bölümlerine uzanıyor. genlerin ağrının işleyişini düzenlemede oynadığı Donanımları sayesinde zarar verici uyarıcıları al- rolü ortaya çıkarıyorlar ki bu da ağrı algısı ve to- gılıyorlar: bıçak kesiği, eriyen mumun ısısı, asit leransında neden bu denli çeşitlilik görüldüğü yanığı. Nosiseptörler bu tür bir tehlike hissettik- konusuna açıklık getiriyor. lerinde omuriliğe elektrik sinyalleri yolluyor ve bu sinyaller omurilik tarafından diğer nöronlarla Bu gelişmeler, klinisyenler ve biliminsanları- beyne iletiliyor. Korteksteki üst düzey nöronlar nın ağrıya –özellikle de üç ayı aşkın süre boyunca –çıkan ağrı yolağının varış yeri– bu veriyi acı/ağrı devam eden ağrı olarak tanımlanan kronik ağ- algısı olarak tercüme ediyor. rıya– yaklaşımını radikal biçimde değiştiriyor. Tıpta geleneksel olarak ağrının yaralanma ya da Acı/ağrıyı kaydeden beyin, onu etkisiz hâle ge- hastalık sonucu ortaya çıktığı, temel nedenin tirmek üzere harekete geçiyor. Beyindeki nöron ikincil sonucu olduğu görüşü hakimdi. Oysa ağı, inen ağrı yolağı olarak bilinen yol boyunca yaralanma ya da hastalık nedeniyle oluşan ağrı, omurilikten aşağı elektrik sinyalleri göndererek, temeldeki nedenin çözümlenmesi sonrasında endorfinlerin ve diğer doğal opioidlerin salgı- dahi birçok hastada devam ediyor. Ve bu durum- lanmasını tetikliyor. Bu biyokimyasallar, yukarı da ağrı hastalık hâline geliyor. doğru çıkan ağrı sinyallerini engelliyor ve ağrının derecesini etkin bir şekilde azaltıyor. Bilim dünyasında, ağrıyı anlama konusun- daki istikrarlı gelişmelerle bir araya gelen söz Biliminsanları inen ve çıkan ağrı yolaklarının konusu bilgiden hareketle, kronik ağrıya karşı temel şema çizimlerini, Woolf’un bu alanda ça- opioidler gibi bağımlılık yapmayan alternatifler lışmaya başladığı 1980’lerde gerçekleştirmişlerdi. dahil, yeni terapilerin ortaya çıkarılması umudu Sakin konuşan ve gözlerinden sevecenlik akan hakim. Norris gibi hastalar, sabırsızlıkla yenilikle- Woolf, tıp eğitimi sırasında hariciye servisinde rin gerçekleşmesini beklerken araştırmacılar da, gördüğü hastaların çektiği eziyetten etkilenmiş. ağrı algısını değiştirmek amacıyla beyni düşük 52 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:56

“Hepsinin şiddetli ağrı çektiği belliydi,” diyor. da yaranın iyileşmesinden çok sonra dahi has- Asistan cerrahın onların şikâyetlerine neredeyse sasiyetini korumayı sürdürüyor. Nöropatik ağrı, öfkelendiğini sezmiş. “Cerraha, ‘Neden bir şey fibromiyalji, hassas bağırsak sendromu ve farklı yapmıyorsunuz?’ sorusunu sormuştum,” diye bazı sorunları olan hastalarda bu tür bir durum anlatıyor. “Cerrahın yanıtı, ‘Ne bekliyorsun ki? yaşanıyor. Bu kişilerin ağrıları semptom değil, iyi Daha yeni ameliyat oldular. İyileşecekler,’ şek- çalışmayan sinir sistemi nedeniyle ortaya çıkan linde olmuştu.” bir hastalık. “Ağrı tıp mesleğinin önemsemediği bir sorun- Laboratuvarda insan kök hücresi geliştirme ko- du. Bu aşırı umursamazlığın nedeni, güvenli ve nusunda kaydedilen ilerlemeler sayesinde Woolf etkin bir müdahale yönteminin olmamasıydı,” ve meslektaşları artık nosiseptörler dahil, farklı diyor Woolf. Bunu kavraması ağrının doğasını tip insan nöronları yaratabiliyor. anlama arzusunu harekete geçirmiş. Ve bu buluş, nöronları geçmişe oranla çok daha Woolf, fareleri model olarak kullanarak, ağrının ayrıntılı incelemelerini ve Woolf’un deyimiyle nasıl iletildiğini öğrenmek üzere harekete geçmiş. “patolojik anlamda uyarılarak” kendiliğinden Deneylerinde, hayvanların derilerine uygulanan tetiklenmelerine yol açan durumları saptama- kısa süreli ısıya yanıt olarak omuriliklerindeki larını sağlıyor. nöronlarda ortaya çıkan hareketlenmeyi kaydet- miş. Tahmin ettiği gibi, nosiseptif nöronlardan Kemoterapi ilaçlarının nöropatik ağrıya yol sinyal geldiğinde telaş içinde tetiklendiklerini açma nedenlerini araştıran Woolf ve meslek- gözlemlemiş. Ancak bu arada hiç beklenmedik taşları, laboratuvarda geliştirilen nosiseptörler bir şey de keşfetmiş: Birkaç kez ısıya maruz kalan kullanıyor. Söz konusu ilaçlara maruz kalan no- derinin yangılanmasının ardından, omurilikteki siseptörler daha kolay tetiklenir hâle geliyor ve bozulmaya başlıyor. Kemoterapi hastalarının yüz- ‘Ağrı tıp mesleğinin önemsemediği bir sorundu. Bu aşırı umursamazlığın nedeni, güvenli ve etkin bir müdahale yönteminin olmamasıydı.’ Nörob yoloj uzmanı Cl fford Woolf, Çocuk Hastanes , Boston nöronlar çok daha yüksek bir duyarlılık düzeyi- de 40’ının başına gelen nöropatik bozukluklarda ne ulaşıyor ve yaralanan bölgeyi okşamak dahi olasılıkla bunun etkisi var. elektriksel ve kimyasal tepkilere yol açıyormuş. Woolf gibi bazı biliminsanları ağrının nasıl Bu araştırmanın işaret ettiği üzere, ciltteki ya- iletildiğini anlama konusunda ilerlemeler kayde- ralanma genel sinir sistemini daha duyarlı hâle derken, diğer bazı biliminsanları da bu sinyallerin getiriyor ve çevresel sinirlerden gelen veri zararsız beynin ağrı algısındaki faktörlerden sadece biri dahi olsa omurilikteki nöronların beyne acı/ağrı olduğunu keşfetmiş durumda. Öyle anlaşılıyor sinyalleri iletmesine yol açıyor. Bu keşfin peşi sıra ki ağrı, onu deneyimleyen beyin tarafından şe- farklı araştırmacılar da –santral sensitizasyon de- killendirilen karmaşık ve sübjektif bir fenomen. nilen– bu fenomenin insanlarda varlığını ortaya Ağrı sinyallerinin sonuçta ağrı veren bir duygu koydu ve kesik ya da yanıkların etrafındaki böl- olarak tercüme edilmesinde kişinin ruh hâli de geye hafif bir dokunuş dahil, farklı acı/ağrıların etkili olabiliyor. Zorlu bir egzersizin ardından his- ortaya çıkışlarına neden olduğunu saptadı. sedilen ağrılardan duyulan hoşnutluk ve dilde yanma duygusu yaratmasına rağmen acı yemeyi Woolf ’un çalışmaları ve ardından yapılan sürdürme isteğinin ortaya koyduğu gibi, ağrının araştırmaların şaşırtıcı sonuçları gösteriyor ki, ya da acının hangi bağlamda algılandığı, nasıl tetikleyici bir yaralanma olmaksızın da ağrı or- hissedildiği üzerinde de etkili oluyor. taya çıkabiliyor. Sonuçlar, belli bir patolojiyle açıklanamayan ağrıdan yakınan hastaların çe- Oxford Üniversitesi nörobilimcilerinden Irene şitli nedenlerle –ihtiyaçları olmayan ağrı kesiciye Tracey, “Bu sinyaller yerine ulaştığında nasıl iş- erişim sağlamak ya da belki sempati toplamak leneceklerini etkilemek gibi harika bir yetimiz için– yalan söylediklerine inanan kimi doktor- var,” diyor. ların bu görüşünü zorluyor. Ağrı iletim sistemi, yaralanmaların ardından aşırı duyarlı hâle ge- Cümleleri art arda hızla sıralayan usta konuş- lebiliyor –farelerde bu saptanmıştı– ama aynı macı Tracey, kariyerinin önemli bir bölümünü zamanda kendi başına kontrolden çıkabiliyor ya yaralanma ile acı/ağrı arasındaki gizemli ilişkiyi tanımlamaya çalışmakla geçirmiş. A Ğ R I D Ü N YA S I 53

P:57

Acı ve ağrının bir nedeni var: Özkoruma. Beyne sinyal göndererek, bedenin tehlikede olduğunu ve reaksiyon göstermesi gerektiğini söylüyor. İlaçlar bu sinyalleri baskılayarak ağrıyı hafifletiyor. Ancak yeni araştırmalar, ağrıları organik olarak ve minimum yan etkiyle azaltmak için bedenin –inen ve çıkan ağrı yolağından oluşan– kendi sistemini güçlendirmenin mümkün olduğunu gösteriyor. BEYNE GİDEN MESAJ Sinir anatomisi Akut ağrı, var olan ya da potans yel b r doku S n rlerde akson grupları bulunuyor. hasarına d kkat çek yor. Beyne g den s nyal- Nöron adı ver len s n r hücreler nden çıkan ler, çıkan yolakta lerleyerek beden hemen bu l fler, elektr k akımlarını taşıyor. Farklı yanıt vermes ç n harekete geç r yor. duyular farklı akson l fler nde lerl yor. 1 2Ağrıhissi Ağrının iletilmesi Sinir “A–beta” lifleri Nos septör adı ver len nöronlar, grubu Kalın kılıflı bu l fler temas, kesk n nesneler, ateş veya k m- Nos septörlerden çıkan baskı ve t treş m let yor. yasal reaks yon g b dışarıdan elektr k s nyaller , bunları Aksonlar omur l ğe taşıyan s n r l fler “A–delta” lifleri İnce kılıflı bu l fler, hızlı ve ş ddetl gelen uyarılara yanıt ver yor. olan aksonlara yönlend r l yor. ağrı s nyaller n lk duyan l fler oluyor. “C” lifleri Kılıfsız bu l fler ağır gel şen acı ve ağrıyı duyuyor: Isı, yanıklar ve haf f ağrılar. Nosiseptörler Periferik (çevresel) duyu nöronları B r nöron tet klend ğ nde, yüzey nde bulunan elektr ğe duyarlı gözenekler üç evreden geç yor: pas f, açık ve kapalı. AĞRI PASİF AÇIK KAPALI PASİF AÇIK Moleküller KAPILARININ Gözenek Sodyum iyonları POTANSİYELİ Eklenm ş b r part kül Sodyum kanalı Nav1.7 dah l pas f hâldek göze- b rden fazla “ağrı kapısı”, ağrı- ya yol açan sodyum yonlarının neğ kapatıyor. Açık durumda, soydum aksonlara geç ş n düzenl yor. İlaçlar ya da gen terap s yonları kapatılmamış olan Bazı moleküller (doğal uygulayarak bu kapıları mole- olarak oluşan ya da küllerle kapamak, doktorlara gözenekten çer g r yor. sentet k) gözeneğ n hastaya özel ağrı tedav s ge- üst tarafını kapatıyor. l şt rme olanağı ver yor. AkAsoknsaolnzar

P:58

BEYİN YANIT VERİYOR 5Bedensel-duyusal Duygusal reaksiyon S nyaller n beyne ulaşmasının ardın- korteks Ağrı s nyaller ön kortekste kay- dan, nen yolak şe karışıyor. Ağrıya ded l yor ve anks yete, korku yol açan uyarıyı kontrol etmes ve ve depresyonu tet kleyeb l yor. yanıtlaması ç n tüm merkez s n r s stem ne şaret ver yor. 6 Ağrıya yanıt Ön Ön insular 4 Ağrı algısı Bu bölgeler ağrıyı et- singulat korteks S nyaller, bedensel–duyusal k s z kılmak ç n aşağı korteks kortekse ve ağrının yer n ve doğru nöro k myasal dereces n tanımlayan d ğer s nyaller yolluyor. Prefrontal bölgelere doğru lerl yor. korteks 7 Ağrının hafiflemesi Nörok myasallar olaya Nükleus accumbens Talamus karışıyor ve nen s nyal (beyin ödül merkezi)/ arka boynuzcukta ve ventral striyatum kanal çevres gr maddede frenl yor. Kanal çevresi gri madde Arka boynuzcuk 3 Yukarı çıkan ağrı Omur l k s nyaller alıyor ve beyne ulaştırıyor. Rostral/ ventromediyal (alt orta) medülla OPİOİD SORUNU AKUT–KRONİK AĞRI Op o dler, çıkan yolaktan gelen s nyaller n yanı sıra beden n aşağı doğru nen faydalı Akut ağrı s nyaller çıkan yolağı yanıtını da kısıtlayarak, fark gözetmeks z n zleyerek beyne ulaşırken, sürekl uyuşturma yoluyla ağrıyı haf flet yor. Rahat- bel ağrısı g b kron k ağrılar nöronlar lama sağlamalarının yanı sıra bağımlılığa yol le aksonların hasar görmes sonucu açab len b r mutluluk duygusu da ver yorlar. ortaya çıkıyor. Bunların zled kler yol tam olarak b l nm yor. JASON TREAT, MEG ROOSEVELT. ÇİZİM: SINELAB KAYNAK: LUANA COLLOCA, MARYLAND ÜNİVERSİTESİ

P:59

Napadow, hastanın doktoruyla olan iliş- kisinin hissettiği ağrı yoğunluğu üzerinde etkisi olduğunu söy- lüyor, “Ancak nedenini bilmiyoruz,” diyor. Bu fenomeni incelemek isteyen Napadow, bir akupunkturcu ile hastasının beyin ak- tivitelerini ayrı ayrı fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme makinelerinde kay- dediyor. Hasta deney amacıyla uygulanan acıya karşı tedavi edi- lirken video bağlantısı (soldaki monitör) yo- luyla iletişim kuruyorlar. Rahatsızlığı gidermek için klinik uygulamacı hastanın bacağına bağ- lanmış olan bir elektro akupunktur cihazını uzaktan kumanday- la harekete geçiriyor. Sağdaki monitör, has- tanın beynindeki fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme hareketlerini harita- landırmakta kullanılan taramayı gösteriyor. ROBERT CLARK 56

P:61

Çene eklemler nde ağrı h sseden Hanna Le- Buhn, Luana Colloca’nın laboratuvarında sanal gerçekl k başlığında de- n zanalarının büyüley c dev n mler n zl yor. B r d z rahatlatıcı sual- tı görsel nden b r olan kare duvara yansıtılmış. Maryland Ün vers tes ’n- de ağrı nörob yoloj s n nceleyen Colloca, has- taları eğlend ren sanal gerçekl ğ n ağrıları- nı haf flett ğ sonucuna ulaşmış. “Sanal gerçekl - ğ n, beden n ağrıya karşı yanıtını düzenleyerek ruhsal durumu y leş- t rme ve anks yetey azaltma g b benzers z b r yet s var,” d yor. MARK THIESSEN

P:63

“Doğrusal olmayan bir ilişki söz konusu ve ağrıyı azaltmak için güçlü ilaçlara ihtiyacı ola- daha kötü, daha iyi ve daha farklı olmasına yol cağını söylemiş olsa da 66 yaşındaki İskoç asıllı açan çok şey var,” diyor. kadın kendisine pek inanmamış. “İstediğin pa- raya iddiasına girerim ki herhangi bir ağrı kesici Tracy ile meslektaşları yaptıkları deneylerde, almayacağım,” demiş ona. gönüllü olarak araştırmaya katılanların derisine iğne batırmışlar, ısı uygulamışlar ya da Chili bi- Daha önceki deneyimlerinden, ameliyat son- berine acılığını veren kimyasal bir bileşen olan rası ağrılarının dayanılmaz olduğu konusunda kapsaisin içeren krem sürmüşler ve bu sırada be- bilgi sahibi olan anestezi uzmanı aklı tam ye- yin görüntülerini almışlar. Elde ettikleri sonuçlar, rinde değilmiş gibi bakmış hastaya. Ameliyatın daha önce tahmin edilenden çok daha karmaşık ardından kontrole geldiğinde, verdiği hafif anal- bir acı/ağrı algısı tablosu ortaya çıkarıyor. Beyinde jezik ilacın dışında hastanın hemen hiçbir şeye tek bir ağrı merkezi yok. Acı ya da ağrı verici bir ihtiyacı olmadığını görünce çok şaşırmış. “Para- uyarıcıya yanıt olarak, duygu, biliş, hafıza ve karar setamol bile almadınız öyle mi?” diye sormuş. vermede rol oynayan ağlar dahil, birkaç merkez birden harekete geçiyor. “Hayır, almayacağımı size söylemiştim,” diye neşeyle yanıtladığını anlatıyor Cameron. Bunun yanı sıra, aynı uyarıcının her zaman aynı tarz hareketlenmeye yol açmadığını da orta- Çocukluğu sırasında nasıl olduklarını an- ya çıkarmışlar ki, bu da yaralanmalar benzer olsa layamadığı gizemli çürükleri keşfetmekten dahi kişinin ağrı deneyiminin farklı olabileceğini şaşkınlığa düştüğünü söylüyor. Dokuz yaşın- ortaya koyuyor. Söz konusu esneklik, gerekli ol- dayken bir paten kazasında kolunu kırmış ama duğu durumlarda acı ve ağrıya dayanıklılığımızı annesinin kolunun şişmiş ve renk değiştirmiş artırarak –örneğin mikrodalga fırından mutfak olduğunu fark etmesi üç gün almış. Yıllar sonra, tezgâhına aşırı sıcak bir tas çorba taşırken– işi- iki çocuğunu hiçbir ağrı hissetmeden doğurmuş. mize yarıyor. Kâseyi düşürmenin, kâseyi taşıma sırasında yaşanan kısa dönemli acıdan çok daha “Ağrı nedir bilmiyorum,” diyor. “Ağrı çeken fazla zarara yol açacağını bilen zihin bu bir anlık insanları; yüzlerindeki ekşime, kasılma ve stresi eziyete katlanıyor. görüyorum ama bende bunların hiçbiri yok.” Tracey ve meslektaşları korku, anksiyete ve Cameron’ın fiziksel acı/ağrı hissetmeme yetisi hüznün ağrıyı artırdığını ortaya koydular. Yap- kendisi için önemli olmayabilir. Ancak bu özel- tıkları deneylerden birine gönüllü olarak katılan liği nedeniyle, ağrı duyma yetimizin ardındaki sağlıklı öğrenciler, Prokofyev’in aşırı melankolik genetik özellikleri ortaya çıkarma konusunda bi- bir eserini yüzde elli yavaşlatılmış olarak din- liminsanlarına yardımcı olan nadir bir grup insan lerken, “Hayatım tam bir başarısızlık” türünde arasında yer alıyor. Şaşkına dönen anestezi uzma- negatif ifadeler okumuşlar. Aynı anda sol kol- nı onu University College London’dan genetikçi larının içine, kapsaisinli bir plasterle anlık ısı James Cox ile bağlantıya geçirmiş. Cameron’ın uygulanmış. Ardından öğrenciler aynı uyarıl- DNA’sını inceleyen Cox ve meslektaşları, FAAH ve maya, daha neşeli bir müzik dinledikleri sırada FAAH–OUT olarak adlandırılan iki komşu gende “Kiraz bir meyvedir” tarzında nötr yorumlar iki mutasyon olduğunu görmüş. Bu mutasyon- okuyarak maruz bırakılmış. Ve hüzünlü durumda ların, ağrıyı hafifletme işlevi gören anandamid ağrıyı “daha sevimsiz” buldukları ortaya çıkmış. isimli nörotransmitterin (sinir iletici) bozunma- sını yavaşlattığını ortaya çıkarmışlar. Cameron’da Farklı ruh hâli içindeki öğrencilerin beyin ta- bu kimyasaldan aşırı miktarda olması onu ağrı- ramalarını karşılaştıran araştırmacılar, hüznün lara karşı koruyor. sadece duygu düzenleme devresini değil daha fazla şeyi etkilediğini ortaya çıkardılar. Beynin Cox, Cambridge’de doktora sonrası araştırmalar başka bölgelerinde de hareketlenme artışına yol yaptığı 2000 yılından bu yana Cameron benzeri açıyor olması, hüznün psikolojik olarak ağrıyı ar- kişileri inceliyor. Akademik danışmanlığını ya- tırdığına işaret ediyor. “İnsanları endişeli, tehdit pan Geoffrey Woods, o tarihte Pakistan’da hiç acı altında ve korkar duruma getirdik,” diyor Tracey. hissetmeden kor üzerinde çıplak ayakla yürüyen “Ve bu durumun, sinyallerin işlenme sürecini ve kollarına bıçak batıran 10 yaşındaki bir sokak daha da güçlendirdiğini gösterdik.” göstericisinin varlığından haberdar olmuş. Çocuk bu gösteriler sayesinde para kazanıyor sonra da J O C A M E RO N ’ I N anestezi uzmanı, elindeki roma- yaralarını iyileştirmek için hastaneye gidiyormuş. tizma nedeniyle geçireceği ameliyatın ardından Arkadaşlarıyla oynarken damdan düşüp beyin travması nedeniyle öldüğü için çocuğu incelemek mümkün olmamış ama Cox ve meslektaşları ağ- 60 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:64

rıya karşı aynı duyarsızlığa sahip olan aynı geniş uzmanlarından Stephen Waxman, New Haven aileden altı çocuğun DNA’larını incelemiş. Çocuk- (Connecticut) Gazi İşleri Tıp Merkezi’ndeki labo- ların tamamında, acı/ağrı sinyaliyle ilişkili SCN9A ratuvarında Costa’yı ve benzer durumdaki kişileri adlı gende mutasyon olduğu ortaya çıkmış. inceliyor. Nazik ve sevimli biri Waxman; heyecan- la konuşuyor ve yaşamını acı/ağrı bilimine adamış Bu gen, ağrı mesajını nosiseptif nöronlardan olmasına rağmen neşeli bir havası var. Bir diğer omuriliğe iletmekte önemli rol oynayan bir pro- araştırma grubunun yanı sıra, o ve meslektaşları tein üretiyor. Nöronun yüzeyinde duran Nav1.7 da yanma duygusu hisseden hastaların SCN9A isimli protein, sodyum iyonlarının hücreye eriş- geninde mutasyon olduğunu ortaya koymuş. mesinde kanal görevi üstleniyor ve ağrı sinyalini Bu mutasyon, Pakistan’daki acı hissetmeyen ço- taşıyan elektrik uyarıların ipliksi aksonlar bo- cuklarınkinin karşıtı bir etki ortaya çıkarıyor; çok yunca ilerleyerek omurilikteki bir diğer nörona kolay açılan Nav1.7 kanalları yaratarak, gerekme- bağlanmasını sağlıyor. diği durumlarda bile sodyum iyonlarının sel gibi akmasına neden oluyor. Araştırmacıların SCN9A geninde keşfettiği mu- tasyonlar, Nav1.7 proteininin sodyum iyonlarının Waxman ve meslektaşları, petri kaplarındaki nosiseptif nöronlara geçişine izin vermeyen hatalı nöronlar üzerinde gerçekleştirdikleri laboratu- versiyonunu üretiyor. Nosiseptörleri acı/ağrı sin- var deneyleri sonucunda, SCN9A mutasyonunun yallerini taşıma yetisine sahip olmayan çocuklar, Costa gibi hastalarda bu mekanizma yoluyla dillerini çiğnedikleri ya da yandıklarının farkı- sendroma yol açtığını kanıtlamışlar. “Acı/ağrı na varmıyor. Cox, “Bu son derece nadir ailelerle sinyali veren nöronları kanala ilave etmeyi ba- çalışmanın iyi yanı, ağrı kesici ilaç hedefi olarak şardık ve gır–gır–gır diye geçmeleri gerekirken insanlar üzerinde varlığı kanıtlanan mutasyona gırrrr diye geçmelerini sağladık,” diyen Waxman, uğramış genleri tanımlamanızı sağlaması,” diyor. ‘Ağrı çeken insanları, yüzlerindeki ekşime, kasılma ve stresi görüyorum ama bende bunların hiçbiri yok.’ Jo Cameron, genetik olarak ağrıya duyarsız SCN9A genindeki mutasyonlar, kalıtsal erit- kesintisiz sodyum iyon akışı sonucu ortaya çıkan romelalji olarak adlandırılan ve yanma duygusu hiperaktiviteyi kastediyor. Bu sendromu gösteren veren nadir bir rahatsızlığa da yol açıyor. Bu mu- hastalarda nosiseptörler beyni sürekli acı/ağrı me- tasyonlara sahip olanlar acıya duyarsızlığın sajıyla bombardımana tutuyor. tam zıttı bir aşırılıkla karşı karşıyalar: Ellerin- de, ayaklarında ve yüzlerinde yanma duygusu Nav1.7’nin nosiseptif acı/ağrı sinyallerinin akış hissediyorlar. Sıcak ortamlarda ya da hafif bir kapısını açıp kapadığının keşfedilmesi, opioidle- zorlanmada bu duygu, elinizi ateşe tutmanızla rin bağımlılık riskini içermeyen yeni ağrı ilaçları eşdeğer dayanılmaz bir yoğunluğa ulaşıyor. geliştirmeye çalışan araştırmacılar için bu kanalı önemli bir hedef hâline getirdi. Opioidler, sinir Yanma duygusu sendromuyla yaşayan Taco- hücresinin yüzeyindeki mu–opioid reseptör ola- ma’lı (Washington) 53 yaşındaki klinik psikolog rak adlandırılan proteine tutunuyor ve reseptörün Pamela Costa, yaşadığı acıyı “önlenemez” olarak hücrenin içindeki proteinle iletişime geçmesini tanımlıyor. Başa çıkmak için ofis sıcaklığını 16 de- sağlayarak işliyor. Bu proteinlerin hareketi ağrıyı recede tutuyor. Yatağının etrafında dört pervane azaltıyor ama reseptörün diğer proteinlerle iletişi- olduğu hâlde ancak klima tam çalışır durumda me geçmesi aynı zamanda zevk veren bir duygu uyuyabiliyor. Acıya duyarsız kişilerle ironik bir ortaya çıkmasına neden oluyor. Beden bu ilaçlara benzerlik olarak, sürekli yanma duygusu kimi kez karşı tolerans geliştiriyor. Mutluluk duygusunun sıcak yüzeyleri fark etmemesine neden oluyor. tetiklenmesi için giderek daha yüksek doz gereki- yor ki bu da bağımlılık yaratabiliyor. Bir yıl önce ütü yaparken kolunu yakmasının nedeni buymuş. Nav1.7 sadece yaralanma algılayan nöronlar- da görülüyor; dolayısıyla da seçici olarak kanalı “Kavrulan tenimden gelen tıslama sesini duya- kapatan bir ilaç etkili bir ağrı kesici olarak umut na kadar farkına varmadım,” diyor. “Her zaman vaat ediyor. Bilinen yegâne yan etkisi koku duy- hissettiğim duygudan hiç farkı yoktu.” gusu kaybı. Aynı şekilde geni mutasyona uğramış olanlar da koku alamıyor. Lidokain gibi mevcut Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde nörolog olarak görev yapan dünyanın en ünlü sinir iletim A Ğ R I D Ü N YA S I 61

P:65

anestezik ilaçlar, geniş bir yelpazeden beyin Pesach Feldman, 76, fonksiyonları dahil, bedendeki dokuz sodyum Tel Aviv’de (İsrail) kanalının tamamını istisnasız kapatıyor. Bu ne- yüzmeye ara vermiş. denle de kullanımlarının doktorlar tarafından Baypas ameliyatı ve 15 hastaların geçici bir süre uyuşturulması şeklinde stent, eski paraşütçü- sınırlanması gerekiyor. İlaç şirketleri, diğer sod- nün kalbinde yetersiz yum kanallarını etkisiz hâle getirmeden sadece kan dolaşımı nede- Nav1.7’yi bloke eden bileşenleri araştırıyor –ancak niyle oluşan refrakter henüz başarı yakalanmış değil. (tedaviye yanıt ver- meyen) anjina kaynaklı Her şeye rağmen, Waxman araştırmaların göğüs ağrısını rahat- sonuçta daha iyi ilaçlar ortaya çıkaracağı konu- latmaya yetmemiş. sunda iyimser. “Ağrıya karşı, bağımlılık yapmayan Shmuel Banai tarafın- yeni ve daha etkili ilaçlar geliştirileceğinden emi- dan geliştirilen basit bir mim,” derken gözleri parlıyor. Sonra bir anlığına prosedürden geçmiş. durarak coşkusunu dizginliyor. “Ama tam bir Şişirilebilir bir balon zaman çizelgesi veremiyorum.” ve paslanmaz çelik bir ağdan oluşan Redu- Y E N İ İ L AÇ L A R İ Ç İ N YA P I L A N A R A Ş T I R M A L A R sü- cer’ı (sağ üstte) taşıyan rerken, klinisyenler ve araştırmacılar da beynin katater, boynundaki ağrıyı ayarlayıcı içsel yetisini harekete geçirme ve bir damardan içeri so- yol açtığı rahatsızlığı azaltma yollarını arıyor. Bu kulmuş; balon, kalbin yetiler çok etkileyici. Ne de olsa beynimiz ve be- koroner sinüs olarak denimizin acı/ağrıyla uğraştığı süre, bizim onları adlandırılan ana top- incelediğimiz süreden çok daha uzun. lardamarında şişirilmiş. Kalpten çıkan kan akı- Dikensi kemik çıkıntıları sonucu oluştuğu dü- mını kısıtlayan Reducer, şünülen omuz ağrısı çeken 300 hasta üzerinde kanın kalp kasının ye- İngiltere’de yapılan bir araştırmayı ele alalım. terli besin alamayan Bu örnekte, ağrıyı azaltmanın çözümü genelde alanlarına gitmesini ameliyat. Araştırmacılar, katılımcıları rastgele üç sağlıyor. Feldman, gruba ayırmışlar. Bir grup ameliyat edilmiş. İkinci “Hayatım yeniden gruba ameliyat edildikleri söylenmiş ama aslında rayına oturdu,” diyor. edilmemişler. Üçüncü gruptan ise omuz uzmanı- nı görmek üzere üç ay sonra gelmeleri istenmiş. EN SAĞDA: DAVID GUTTENFELDER Ameliyat edilen ve ameliyat oldukları söylenen SAĞDA, ÜSTTE: LIOR ZUR, TEL grupların her ikisi de, omuz ağrılarında eşit de- AVİV SOURASKY TIP MERKEZİ recede iyileşme olduğunu bildirmişler. SAĞDA, ALTTA: SHMUEL BANAI, TEL AVİV SOURASKY TIP MERKEZİ Araştırmayı düzenleyenler arasında yer alan isimlerden biri olan Oxford biliminsanı Tracey, etkisiz kılmalarına yol açıyor. “Bu da gösteriyor ki bu bir plasebo etkisiydi. “Bu sadece görünürde yaşanan bir şey değil,” Ameliyat ağrıya karşı mekanik olarak herhangi bir şey yapmıyor,” diyor. “Hastaların çektiği ağrı- diyor Tracey. “Plasebo mekanizması beyindeki da görülen azalma, sadece plasebo etkisi.” bu güçlü sistemi ele geçiriyor.” Ancak Tracey açısından, sonuçların plasebo et- Ağrı algımız sadece onu hissetmekle sınırlı kisine işaret etmesi, önemini azaltmıyor. Aksine, kalmıyor. Bu duyguya eşlik eden hoşnutsuzluk, araştırmanın hastanın tedaviye olan inancının korku ve anksiyete de ağrı deneyiminin önemli önemini ortaya koyduğunu söylüyor. “Beklen- bir parçası. Beyin cerrahı Andre Machado baş- tilerin acı ya da ağrıyı şekillendirdiğini güçlü bir kanlığında Cleveland Kliniği’nde yapılan bir biçimde ifade ediyor,” diyor. deneyde, felç sonrası kronik nöropatik ağrı çe- ken 10 hastaya derin beyin stimülasyonu (DBS) Hastaların acıda azalma beklentisinin gerçek uygulayan araştırmacılar, ağrının duygusal bile- rahatlamaya dönüştüğünü gösteren başka araştır- şenini hedef almışlar. Beynin duyguyu işleyen malar da var. İnen ağrı yolağını harekete geçiren bölümüne çok küçük elektrotlar yerleştirmişler. beklenti, beyinde sentezlenen opioidlerin salgı- Göğse konulan bir elektronik cihaza bağlanan lanmasına ve bedenden gelen ağrı sinyallerini elektrotlar, yerleştirildikleri bölgeye saniyede 200 kez olmak üzere hafif şok uygulamış. “Bazı hastaların yaşam kalitesinde, sıhhatlerin- de, bağımsız hareket yetilerinde –çekilen ağrıda azalma olmaksızın– gelişme kaydedildiğini gör- dük,” diyor Machado. 62 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:66

Örneğin ağrısını 10 derecelik bir ölçek üzerin- görsel ipucundan, iki uyarıcıdan hangisinin den 9 olarak belirleyen hastalar yine aynı skoru uygulanacağını –ya da hiçbir şey uygulanmaya- vermeyi sürdürmüşler ama işlevselliklerinin art- cağını– anlıyormuş. tığını belirtmişler. Araştırmaya katılan denekler arasında yer alan Linda Grubb, tedaviyi dönüştü- Araştırmacılar, ısı ve titreşim uygulanan ve rücü olarak tanımlıyor. Felç sonrası çektiği ağrılar hiçbir şey uygulanmayan katılımcıların beyin yüzünden günlerini yatarak geçirmek zorunda aktivitelerini karşılaştırmış. Kronik ağrı çeken kalan Grubb, “Bir yerlere gitmek gibi büyük de- hastaların beyinlerinin, bekledikleri uyarı acı/ağrı ğişikliklere yol açtı,” diyor. “Şimdi çok daha fazla verici de zararsız da olsa aynı şekilde yanıt verdi- enerjim var. Kocam çok daha mutlu göründüğü- ğini görmüşler. Buna karşın sağlıklı gönüllülerin mü söylüyor. Hayatımı tamamen değiştirdi.” beyinleri, ancak ısı bekledikleri durumlarda belirli bölgelerde hareketlenme göstermiş. Kronik ağrı Araştırmanın sağlıklı denekler ve kronik ağrı hastaları aynı deneyi DBS alırken tekrarladıkla- çeken hastalara birlikte yer veren ikinci bölü- rında, beyin aktiviteleri sağlıklı katılımcılarınkiyle mü, Machado ile meslektaşlarının derin beyin daha çok benzeşmiş. stimülasyonunun Grubb gibi hastalara nasıl faydalı olduğunu anlamalarını sağlamış. Kolla- Machado ve meslektaşları için bu bulgular, kro- rına iki cihaz bağlanan katılımcılar bir ekrana nik ağrı hastalarının beyinlerinin tüm uyarıları bakarken, araştırmacılar beyinlerindeki elekt- potansiyel ağrı verici olarak görecek şekilde ko- riksel aktiviteyi kaydetmiş. Cihazlardan biri şullandığını ve hastaların acı içinde yaşadıklarını deriye ısı uygularken, diğeri zararsız bir titreşim gösteriyor. DBS tedavisinin bir dereceye kadar hissi veriyormuş. Katılımcılar, ekranda beliren normallik sağladığını, beyne “ağrı verici olan ile olmayanı ayırarak normal işlevini yerine getirme A Ğ R I D Ü N YA S I 63

P:67

Felç geçirmesinden bu yana kronik ağrı çeken Linda Grubb, Columbus (Ohio) yakınlarındaki Buckeye Lake Biraha- nesi’nin bahçesinde yapılan 15 metrelik zero K yarışını tamamlayışını kutluyor. Grubb, Cleve- land Kliniği’nde beyin cerrahı Andre Machado tarafından derin beyin stimülasyonu ile teda- vi edilmiş. Tedavinin ağrısını geçirmediğini ama yerinden kalkıp bir sürü etkinliğe katılması- nı sağladığını söylüyor. “Şimdi ip atlıyor da de- ğilim,” diyor. “Ama çok daha fazla yere gidiyo- rum.” Machado, tedavi edilen başka hastala- rın da esenliklerinde benzer gelişmeler ol- duğunu söylediklerini belirtiyor. Bu prosedür- de Grubb’ın beynine iki mikro elektrot yerleşti- rilmiş (üstte) ve ağrının duygusal bileşenlerini işleyen bölgelere elekt- rik akımı verilmiş. SAĞDA: DAVID GUTTENFELDER ÜSTTE: STEPHEN JONES, CLEVELAND KLİNİĞİ, TOMOGRAFİ VE EMAR TARAMALARI BİRLEŞTİRİLEREK OLUŞTURULMUŞTUR. 64 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:68

A Ğ R I D Ü N YA S I 65

P:69

Fernando Irizarry’nin bağımlılığı, bir kaza- dan sonra aldığı ağrı kesici ilaçlarla başla- mış. Beni, Kensington Bulvarı’nda yaşadığı hayatı gözlemlemeye davet edince birlikte iki gün geçirdik. Sürek- li yaptığı enjeksiyonlar yüzünden morarmış kollarında kullanacak damar kalmadığı için, posa uyuşturuculardan oluşan bulamacı boy- nuna başkası enjekte ediyor. Sokaklarda- ki bağımlılar, genelde birbirlerine göz kulak oluyor. Narkotik uy- gulamanın yanı sıra, doz aşımı durumun- da Narcan adlı burun spreyiyle hayat da kurtarıyorlar. DAVID GUTTENFELDER 66

P:71

olanağı” tanıdığını söylüyor Machado. Daniel Boltz banyo Sanal gerçeklik ağrıya karşı kullanılabilecek yaptırmaya hazırladığı sekiz aylık kızı Peyton’ı bir diğer yöntem olarak ortaya çıkıyor. Bu tekni- öpüyor. Peyton, anne- ğin gücünü, Maryland Üniversitesi nörobilimcisi sinin hamilelik sırasında Luana Colloca’nın laboratuvarında ilk elden de- eroin kullanması yü- neyimliyorum. Colloca’nın asistanlarından biri zünden yenidoğan sol kolumun içine küçük bir kutu bağladıktan yoksunluk sendromu sonra rahat bir koltuğa oturuyorum. Cihaz, Ma- ile dünyaya gelmiş. chado’nun ekibinin kullandığına benziyor: Bir Opioid bağımlılığın- kabloyla bilgisayara bağlandığı için hızla ısınıp dan kurtulması için soğuma kapasitesine sahip. Sağ elimde, kolum- Penn State Çocuk Has- daki sıcaklığı durdurabilecek butonu olan bir tanesi’nin yenidoğan kontrol mekanizması tutuyorum. “Merak etme- yoğun bakım ünite- yin; yanmazsınız,” diye garanti veriyor asistan. sinde iki ay yatmış. Sorunun uzun dönemli İlk birkaç denemede Colloca cihazın ısındığı- etkisi konusunda yapı- nı hisseder hissetmez butona basmamı istiyor. lan araştırmalar sınırlı. Bundan sonraki birkaç seferde cihazın rahatsız Ancak araştırmacılar edici derecede ısınmasını beklemem gerekiyor; bu şekilde doğan deneyin son etabında ısı ancak dayanılmaz de- bebeklerin sağlıklı receye geldiğinde kapatıyorum. bebeklere oranla ağrıya daha duyarlı Ardından Colloca, okyanusvari bir ortama olduğunu; bilişsel, girmemi sağlayan sanal gerçeklik gözlüklerini davranışsal ve geli- takmış olarak aynı etapları tekrarlatıyor. Yuka- şimsel sorunlarla karşı rıdan süzülüp gelen güneş ışığıyla aydınlanan karşıya kalabilecekleri- suda gezinen rengârenk balıkları izlerken kulak- ni ortaya koyuyor. larımda sakinleştirici bir müzik çalıyor. Işıltılı dev denizanaları dolaşıyor. Bana tüplü dalış yapmadı- DAVID GUTTENFELDER ğımı anımsatan şeyse, kolumun içindeki cihazın arada bir yükselen ısısı. Colloca, aynı stratejinin kronik ağrının tedavisi için de yararlı olacağına inanıyor. Deney sona erdiğinde, Colloca her iki durumda cihazın çıkmasına izin verdiğim ısı miktarları- N O R R I S , B İ R K AÇ Y I L Ö N C E Amerikan Kronik Ağrı nı gösteriyor. Dalış ortamındaki deneyde “ılık”, Derneği aracılığıyla kurulmasına önayak olduğu “sıcak” ve “dayanılmaz sıcak” olarak hissettiğim dayanışma grubunun aylık toplantılarına baş- okumaların hepsi daha yüksek. Hiç sesimi çıkar- kanlık ediyor. Amaç, üyelere resmi olmayan grup madan katlandığım en yüksek sıcaklık 1,5 derece terapisi sağlayarak düşüncelerimiz ile duyguları- artarak 47,7 dereceye yükselmiş ki Colloca’ya göre mızın ağrı deneyimini değiştirebileceği yolundaki bu “büyük” bir şey. yeni bilimsel bilgileri uygulamak. “Sakinleştirici müzik eşliğinde bu ortama dal- Los Angeles’taki bir kilisede yapılan toplantı- dığınızda, çok daha fazla acı ya da ağrıyı kaldırır lardan birine Norris ile birlikte gittiğimde yavaş hâle geldiğinizi ifade ediyor,” diyor. yavaş gelen üyelere beni tanıtıyor. (Özel hayatla- rına saygı amacıyla soyadlarını sormama kararı Sanal gerçekliğin ağrı toleransı üzerinde bu tür alıyorum.) İnce yapılı genç bir adam olan Brian bir pozitif etki yaratmasının nedenini bilimin- elimi sıkıyor. Ötekilere olduğu gibi ona da katıl- sanları henüz bilmiyor. Bazıları dikkat dağıtma maya değil, dinlemeye geldiğimi söylediğimde yoluyla işlediği varsayımını öne sürüyor: Ağrı şaka yapıyor: “Yüzünüze bir yumruk atsak belki sinyali veren ve ağrıyı algılayan ağları meşgul durumu anlarsınız.” ederek işliyor. Bazıları ise duyguları düzenleyip ruh hâlini değiştirerek işe yaradığı görüşünde. Toplamda 10 kişiyiz. Beş erkek, beş kadın. Colloca, hastanın sakinleşmesini ve anksiyete- Sandalyelerimizi daire şeklinde yerleştirip yer- sinin azalmasını sağlayan eğlendirme etkisinin önemli bir etken olduğuna işaret ediyor. Etkiyi belirleyen mekanizmalar ne olursa olsun, doktor- lar sanal gerçekliği daha şimdiden ileri derecede yanık gibi akut ağrı çeken hastalarda kullanıyor. 68 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:72

lerimizi alıyoruz. Bastonunu masaya dayayan bir telefon kadar yakın olduğunu söylüyor. “Bazen Norris, yerine oturarak üyelere durumlarının sadece haykırma ihtiyacı duyuyorsunuz,” diyor. nasıl olduğunu soruyor. Daha önce destek arayışına girmeye çekindiği- ni söyleyen gruptaki bir başka kadına dönerek, Doktorların tanı koyamadığı bir karın ağrısı “O yüzden lütfen ses verin,” diyor. çeken Brian ilk konuşan kişi oluyor. Ağrısını ge- çici olarak unutmasını sağlayan jiu–jitsu dersine Toplantı bittikten sonra, Norris herkesin oda- gittiğini anlatıyor. dan çıkmasını bekleyerek ışıkları söndürüyor. Aylık toplantıları düzenleme konusunda ona esin “Ağrımı unutmak için kendime başka tür bir veren şeyin ne olduğunu soruyorum. “Kendi de- ağrı yaratmış olmam üzücü,” diye gülüyor. “Tüm neyimlerimin başkalarına faydası dokunduğunu hafta boyunca sizleri düşündüm. Bu da kendimi görüyorum,” diyor. Ama aynı zamanda kendisine daha iyi hissetmemi sağladı.” de yararı var. “Bu toplantılar, toplumun işe ya- rayan bir üyesi olmayı sürdürdüğümü ve kronik Üyeler birbirlerinin hikâyelerine aşinalar. Aynı ağrıyla mücadelede yalnız olmadığımı hissetme- şeyleri daha önce duymuş olsalar dahi, herkesi mi sağlıyor.” j pür dikkat dinleme konusunda dile getirilme- miş bir anlaşmaları olduğu belli. Jane adlı kadın, The Spy Who Couldn’t Spell başlıklı k tabın “Bugün alo intihar hattını aradım,” diyor. Bir sürü yazarı Yudhijit Bhattacharjee 2017 yılından rahatsızlığı arasında fibromiyalji ve kompleks bu yana derg ye katkıda bulunuyor. David bölgesel ağrı sendromu da var. Guttenfelder, Robert Clark, Robin Hammond ve Craig Cutler derg ye sıklıkla katkıda bulunan “Arkadaşlarıma o kadar çok dert yandım ki ar- s mler. Mark Thiessen se kadrolu fotoğrafçı. tık onları aramak istemiyorum.” Norris hem ona hem de grubun diğer üyelerine, A Ğ R I D Ü N YA S I 69

P:73

OCAK 2020 Bedenlerimizi evleri olarak gören trilyonlarca mikroorganizma var… Ve biz, sağlığımız açısından taşıdıkları önem konusunda her geçen gün yeni bir şeyler öğreniyoruz.

P:74

Mor b r substratın üze- r nde kümelenm ş sarı çubuklar hâl nde görü- len Escherichia coli gıda zeh rlenmes ne neden olab l yor; ama çoğu E. coli suşu yalnızca zarar- sız olmakla kalmayıp, nsanlara yarar da sağlı- yor. İnsan bağırsağında yaşayan E. coli, K ve B12 v tam nler n n üret m ve hastalık yapıcı bak- ter ler n savuşturulması g b temel bazı şlevler yer ne get r yor. 71

P:75

Bağırsak m krob yomu, E. coli’den yaklaşık 50 kez daha uzun olan devasa b r bakter y de çeren bu nsan dışkısı örneğ nde tüm çeş tl l ğ n gözler önü- ne ser yor. Her b rey n m krob yom karışımı farklı. Uzmanlar m k- ropların sağlığımız, k lomuz, ruh hâl m z ve hatta k ş l kler m z nasıl etk led ğ n araştırıyor.

P:77

İ L İ M İ N SA N L A R I B E D E N İ M İ Z D E YA ŞAYA N Yavru hücrelere bö- lünürken görülen mikropları inceledikçe, minik organiz- Streptococcus pneu- maların görünümümüz, davranışlarımız, moniae, menenjit ve düşüncelerimiz ve duygularımız üzerinde- zatürre gibi ciddi ra- ki şaşırtıcı etkilerine dair çok daha fazla şey hatsızlıklara neden öğreniyor. Sağlık ve esenliğimiz gerçekten olabiliyor. Ancak, E. coli bağırsaklarımızda, akciğerlerimizde, cildi- örneğinde olduğu gibi, mizde, gözyuvarlarımızda yaşayan bakteri, bazı Streptococcus virüs, mantar ve tekhücreliler tarafından mı türleri de zararsız. Bu belirleniyor? Vücudumuzda sağa sola taşıyıp bakteri ciltte, ağızda, durduğumuz bu küçük canlıların, bizi biz ya- solunum yollarında ve pan temel doğamızda kilit rol oynuyor olması bağırsakta bulunuyor. ne tuhaf bir düşünce. Mikrobiyom, yani bu mikroorganizma koleksiyonu, derin Perde arkası etkilere sahip olabiliyor –üstelik söz konusu etkiler inanılmaz ölçüde erken yaşlarda başlayabiliyor. Biliminsanları geçtiğimiz Martin Oeggerli bu görselleri yıl yayımlanan bir araştırmada, bir çocuğun mizacı kadar doğal tarayıcılı elektron mikrosko- bir olgunun dahi, yenidoğanların bağırsaklarında bulunan bak- puyla elde etti. Mikroskopun teriler arasında belirli bir cinsin baskın olup olmamasıyla ilintili elektron ışını görünür ışıktan olabildiğini ortaya çıkardı: Bebeğin bağırsağında ne kadar çok daha kısa bir dalga boyuna sayıda Bifidobacterium varsa, bebek o kadar neşeli oluyordu. sahip ve bu nedenle daha Turku Üniversitesi’nden (Finlandiya) Anna–Katariina Aatsin- küçük nesneleri yakalayabili- ki ve meslektaşlarının yaptığı bu gözlem, 301 bebekten alınan yor –ancak renksiz bir şekilde. gaita örneğine dayanıyor. Henüz iki aylık oldukları dönemde Mikroorganizmanın renginin bi- bağırsaklarında daha kalabalık bir Bifidobacterium nüfusu ba- lindiği durumlarda Oeggerli bu rındıran bebeklerin, altıncı aylarında, araştırmacıların “olumlu rengi kullanıyor. Eğer bilinmi- duygusallık” adını verdiği bir özelliği göstermesi daha olası. yorsa, mikroorganizma türleri ve Mikrobiyom görece yeni bir bilim dalı. Araştırmaların cid- özellikleri arasında ayrım yapa- diyet kazanması yalnızca 15 yıl öncesine dayanıyor ve bu da bilmek için farklı renkler seçiyor. birçoğunun ilkel ve küçük çaplı olduğu, yalnızca on–on beş fare ya da insanı kapsadığı anlamına geliyor. Uzmanlar mikrobiyom ile hastalıklar arasında bazı bağlantılar bulmuş olsa da, henüz içimizdeki bu engin yaratık envanterimiz ile tüm bunların biz konaklar için ne anlama geldiği konusunda açık bir neden–so- nuç ilişkisi kurabilmiş değiller. Yine de, envanterin kendisi dahi akıllara durgunluk verecek türden –genç bir yetişkin erkeğin vücudunda yaklaşık 38 trilyon mikrop bulunduğu düşünülüyor ki, bu sayı da insan bedenindeki hücre sayısından biraz daha fazlasına karşılık geliyor. Dolayısıyla, söz konusu envanterden yararlanma olasılığımız oldukça baştan çıkarıcı. Bazı heyecanlı bilimcilere göre, çok da uzak olmayan bir ge- lecekte, prebiyotik (yararlı mikropların üzerinde büyüyebildiği bir substrat olarak davranan bileşikler), probiyotik (yararlı bak- terilerin kendisi) ya da dışkı nakli (sağlıklı bağışçılardan alınan, mikrop zengini dışkı) şeklinde, içten dışa en yüksek formda 74 N A T I O N A L G E O G R A P H I C

P:80

Neml dudaklar m krop açısından zeng n. B r ka- dın, m krob yomunun büyüyeb lmes ç n du- daklarını petr kabına bastırdı ve gerçekten de öyle oldu. Günler sonra kapta b r kolo- n oluşmuştu. B rb r n sıkça öpen nsanların oral m krob yomunda zamanla benzerl kler ortaya çıkıyor.

P:81

işlev göstermemize yardımcı olacak bir doz sağlıklı yenidoğanların dışkıları ve annelerinin dışkıları ile mikrop almamız rutin hâle gelebilir. vajinal sürüntü örneklerinde bulunan mikropları analiz etmiş ve gelişen bağışıklık sisteminin ana Mikrobiyom derken, öncelikli olarak bedendeki uyarıcısı olan lipopolisakkaritleri üreten bakteri- mikroorganizmaların yüzde 90’ından fazlasına lerin, sezaryen bebeklerinde kayda değer oranda ev sahipliği yapan sindirim sisteminden söz edi- daha düşük seviyede olduğunu ortaya çıkarmıştı. yoruz. Ancak başka bölgeler de yaşam kaynıyor. Üstelik bu seviyeler doğumu izleyen en az beş gün Mikroplar vücut iç yapısının dışarıyla temas ettiği boyunca geçerliliğini korumuştu –Wilmes bunun, her yerde koloniler kuruyor: gözler, kulaklar, bu- bağışıklık sistemi üzerinde uzun vadeli etkiler bı- run, ağız, vajina, anüs, idrar yolları. Ayrıca cildin rakmak için yeterli bir süre olduğu görüşünde. her bir santimetresinde de mikroplar bulunuyor; en yoğun oldukları bölgeler ise koltukaltları, ka- Sonuçta, genellikle ilk doğum günlerine ulaş- sıklar, ayak parmak araları ve göbek deliği. tıklarında, sezaryen bebekleriyle normal doğum bebeklerinin mikrobiyomları hemen hemen aynı Asıl şaşılacak nokta ise şu: Her birimizde, bir duruma geliyor. Ancak Wilmes, yaşamın ilk gün- diğerimize göre farklılık gösteren belirli bir mik- lerinde gözlemlediği söz konusu farklılıkların, rop karışımı bulunuyor. Kaliforniya Üniversitesi sezaryen bebeklerinin, bağışıklık hücrelerinin (San Diego) Mikrobiyom İnovasyon Merkezi’nden yabancı ajanlara uygun şekilde tepki vermek Rob Knight, “Güncel gözlemlere göre, iki bireyin üzere uyarlandığı önemli bir “astarlama” evresini mikrobiyomlarının içerdiği canlı türleri arasında kaçırdıkları anlamına gelebileceğini düşünüyor. hiçbir ortak küme olmayabilir,” diyor. Sezaryen bebeklerinin ilk günlerdeki sınırlı mikro- biyal nüfusu, daha sonraları neden alerjiler, ateşli İşte, biliminsanlarının, mikrobiyomlarımızın hastalıklar ve obezite gibi bağışıklık sistemi sorun- bebeklikten yaşlılığa dek tüm yaşamımız boyunca larına daha yatkın oldukları sorusunun yanıtını bizleri nasıl etkilediğine ilişkin elde ettiği veriler- içinde barındırıyor olabilir. den öne çıkanlar. Wilmes, bir gün, sezaryenle doğan bebeklere BEBEKLIK annelerinde bulunan belirli bakteri suşlarından türetilmiş ve teoride bebeklerin bağırsaklarına F E T Ü S , R A H İ M D E aslında mikropsuz olarak ya- yararlı bakterilerin “ekilmesini” sağlayacak pro- şıyor. Ta ki doğum kanalından aşağılara inmeye biyotikler vermenin olası olabileceği görüşünde. başlamasına dek ve o andan itibaren tam bir Ancak böylesi bir probiyotik terapisi hâlâ çok uzak bakteri cümbüşüyle karşılaşıyor. Normal doğum bir gelecekte gerçekleşebilirmiş gibi görünüyor. sırasında bebek vajinada yaşayan bakterilerle yı- kanıyor; ayrıca perine ve anüse sürtünme sonucu, COCUKLUK annenin bağırsak bakterilerine de maruz kalıyor. Anneden gelen bu bakteriler zaman yitirmeksizin A B D ’ D E G I DA A L E R J İ L E R İ o denli yaygın hâle geldi bebeğin kendi bağırsaklarını kolonileştirmeye baş- ki, birçok okul, sınıftaki diğer çocuklarda alerjik layarak, gelişmekte olan bağışıklık hücreleriyle bir tepkiler tetikleyebileceği kaygısından hareketle, tür iletişime geçiyor. çocukların öğle yemeği için evden getirebilecekleri yiyecekleri kısıtlıyor; fıstık ezmeli sandviç gibi. Bebek sezaryen ile doğduğunda ise söz konusu Ülkede 5,6 milyon çocuk gıda alerjisine sahip –ve bakterilerden mahrum kalıyor. Sezaryen bebek- bu sayı da her sınıfta iki–üç çocuğa karşılık geliyor. lerinin bağırsaklarına farklı mikroplar yerleşiyor. Bunlar, annenin bağırsak ve vajinasından gelen Söz konusu artıştan, sezaryenle yapılan do- bakteriler değil; cildi ve sütünden, hemşirenin el- ğumlardaki yükseliş ve koruyucu bakterilerin lerinden ve hatta hastane çarşaflarından gelenler. yok olmasına neden olabilen aşırı antibiyotik Ve bu erken dönem farklılıkları, bebek üzerinde kullanımı gibi birçok etmenin sorumlu olduğu bir ömür sürecek etkiler bırakabiliyor. düşünülüyor. Şikago Üniversitesi’nden Cathryn Nagler ve meslektaşları, geçtiğimiz yıl, çocukluk Lüksemburg Üniversitesi Biyotıp Sistemleri dönemi alerjilerinde görülen artışın, çocukların Merkezi’nden Paul Wilmes, 2018’de, vajinal do- bağırsaklarındaki mikrobik karışımla bağlantılı ğumla dünyaya gelen 13 bebek ile 18 sezaryen olup olamayacağı sorusundan yola çıkarak yap- bebeğini temel alan bir araştırma yayımladı. Wilmes ve meslektaşları araştırma kapsamında, 78 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:82

tıkları bir çalışmanın sonuçlarını yayımladı. Yarısı yakalanmayanlara oranla daha yüksek seviyede inek sütüne alerji geliştiren, yarısı ise alerjik olma- enterovirüs A bulunduğunu keşfetti. yan altı aylık sekiz bebeğin yer aldığı araştırmanın sonuçları, söz konusu iki grubun mikrobiyom- Bu çalışmada görev alan uzmanlar arasında yer larının oldukça farklı olduğuna işaret ediyordu: alan, Columbia Üniversitesi Mailman Halk Sağlığı Sağlıklı bebekler, tam olarak o aylarda görülmesi Okulu’ndan W. Ian Lipkin, araştırmacılara, diyabet beklenen bakterilere sahipken, inek sütüne aler- ya da diğer hastalıklara yalnızca mikrobiyomda- jisi olan bebeklerin bakterileri daha çok yetişkin ki farklılıklara dayanarak bir açıklama getirme nitelikleri taşıyordu. konusunda aceleci davranmamaları uyarısında bulunuyor. “Bu yaklaşım, henüz yalnızca tanımla- Nagler ve meslektaşları gaita örnekleri kulla- yıcı bir bilim alanı olma aşamasında,” diyor; kesin narak, araştırmada yer alan bebeklerin bağırsak olarak bilinen tek şey ise belirli bazı mikropların bakterilerini, hiçbir mikroba sahip olmamaları belirli bazı hastalıklarla ilintili olduğu. için sezaryenle dünyaya getirilen ve steril ko- şularda büyütülen mikropsuz farelere nakletti. Lipkin de, bu uyarısına karşın, mikrobiyom bi- Fareler, sağlıklı bebeklerin örnekleriyle birlikte, liminin açabileceği ufuklar konusunda heyecanlı. vücudun inek sütüne alerjik tepki vermesini ön- Araştırmacıların beş–on yıl içinde mikrobiyomun leyen koruyucu bakterileri de aldı. Ancak, alerjik insan bedenini etkileme mekanizmasını çözme- bebeklerden nakil alan fareler koruyucu bakteri- sini ve mikrobiyomda yapılacak değişikliklerin leri almadılar; dolayısıyla vücutları inek sütüne sağlığa olan etkisini insan denekler üzerinde gös- alerjik tepki verdi. termeye başlamasını umuyor. Mikrobiyom bilimi “mekanik ve test edilebilir hâle geldiğinde,” diyor, İleri düzeyde analizler, insan bebeklerine özgü “tüm bunlar gerçeğe dönüşecek.” olan belirli bir bakteri türünün –Clostridia sını- fından Anaerostipes caccae– ilk fare grubunun ERGENLIK korunmasıyla özellikle ilintili olduğunu göster- di. Bu bakteri türü, Nagler’in ekibinin daha erken G E L İ Ş M İ Ş Ü L K E L E R D E K İ E R G E N L E R İ N büyük ço- tarihli bir araştırmalarında fıstık alerjisine karşı ğunluğu sivilceye yatkın –ve görünüşe göre onlar koruma sağladığını belirledikleri, Clostridia sı- için “akne mikrobiyomu” diyebileceğimiz bir nıfındaki aynı bakteri familyasından geliyordu. gerçek söz konusu. Pek çok çocuğun cildi akneyle ilişkilendirilen (ve yakın tarihe kadar Propioniba- Şikago merkezli ClostraBio’nun başkanı ve cterium acnes olarak bilinen) iki Cutibacterium eş–kurucusu olan Nagler, bakterilerin tedavi po- acnes suşuna ev sahipliği yapmaya özellikle yat- tansiyellerini laboratuvar farelerinde –ve günün kın. Bu bakterinin çoğu suşu, adında geçen akne birinde de alerjik hastalarda– test edebilme umu- sözcüğüne rağmen, ya zararsız ya da patojenik dunu taşıyor. Karşılaştığı ilk güçlük, bağırsakta mikropları önleyen yararlı bakteriler; hatta C. yararlı bakterilerin yerleşebileceği bir yer bulmak acnes yüz ve boyun bölgesinin normal mikrobi- olmuş. “Sağlıksız bir mikrobiyomda bile,” diyor yomunu oluşturan baskın bileşenlerden biri. Nagler, “tüm boşluklar çoktan doldurulmuş du- rumda; Clostridia’nın bağırsağa girebilmesi için Fakat C. acnes’in kötü huylu bir suşuna sahip başka bir şeyin çıkarılması gerekiyor.” Ve Clost- olmanız soruna yol açabilir. Penn Eyalet Üniver- raBio, bu noktadan hareketle, mikrobiyomdaki sitesi Tıp Fakültesi’nde dermatoloji araştırmacısı boşluklardan birini temizleyen bir ilaç geliştirmiş. olan Amanda Nelson’a göre, bu suş aknenin olu- şabilmesi için gereken elementlerden biri. Nagler ve meslektaşları bir süredir bu ilacı farelere verip, onlara bakterilerin büyümelerini Akne mikrobiyomu, Washington Üniversi- destekleyecek besinsel lifle birlikte çeşitli Clost- tesi Tıp Fakültesi’nde (St. Louis) yürütülen bir ridia türleri aşılıyor. Önümüzdeki iki yıl içinde araştırmanın odak noktasıydı ve bu çalışmada insanlarda Clostridia tedavisinin klinik testleri- araştırmacılar, uzun vadeli gerileme sağlayan ne başlamayı bekliyor Nagler; nihai hedefi ise bu tek tedavinin –farklı marka adları altında satı- tedaviyi gıda alerjisi olan çocuklara ulaştırmak. lan izotretinoin– bir ölçüde cilt mikrobiyomunu değiştirerek ve bu sayede C. acnes bakterilerinin Bağırsak bakterileri ayrıca tip 1 diyabet gibi sayılarını düşürüp mikrobiyomdaki genel çeşit- diğer çocukluk hastalıklarıyla da ilintili olabilir. liliği artırarak işlev gösterdiğini ortaya çıkardı. Avustralya’da yapılan bir çalışmada uzmanlar ailesel tip 1 diyabet geçmişi olan 93 çocuktan gaita örnekleri topladı ve ilerleyen dönemlerde hastalığa yakalananların gaitalarında, diyabete M İ K R O B İ YO M K O L E K S İ YO N U 79

P:83

Neml ayaklardan alı- nıp üret len ve burada b r l fe tutunan bakter - ler, kokusuz terde hızla ürüyor. Fakat ter b r k- t ğ nde, kötü kokulu m kroplar ç n b r üre- me alanı oluşturuyor. Avuçlarımızda ve ayak tabanlarımızda, d ğer tüm bölgeler m zden daha fazla ter bez yo- ğunlaşmış durumda. İZLEYEN SAYFALAR GOBEK DELIGI Göbekte yarım düz - ne kadar farklı m krop türü baskın olarak bu- lunuyor. Ancak burada d ğer b rçok bakter ve mantar türü de var. Vü- cut ç ndek m krob yom g b , dışarıdak m k- roplar da k ş den k ş ye farklılık göster yor.

P:87

Yaklaşık sayı* KALIN– DİŞ BAĞIRSAK PLAĞI Bedenler m z tr lyonlarca m kroba ev sah pl ğ yapıyor. Bu m kroorgan zmalar bedensel şlevler m z düzenlemek, ruh hal m z ve hatta anks yete g b kron k durumları etk lemek üzere, bağırsak–bey n eksen olarak b l nen k myasal let ş m yolları aracılığıyla bey n m zle let ş me geçeb l yor. KAN DOLAŞIMI VE Vagus siniri, Talamus SİNİRLER ARACILIĞIYLA vücutta denge ha- Amigdala l n n sağlanmasına M kroplar tarafından s n r- yardımcı olan pa- Hipotalamus lere ya da kan dolaşımına rasempat k s n r salgılanan k myasallar, hafı- s stem n n yollarını En büyük m krop toplulu- zayla l nt l bey n bölgeler n destekl yor. ğu, vücuttak popülasyonun etk l yor. Kan dolaşımındak yüzde 90’ından fazlası, kalın- k myasallar ayrıca l mb k s s- Omurilik bağırsaklarımızda yaşıyor. teme –duygu ve stres şleyen bey n bölges – ruh hal m z de- Enterik ğ şt rme s nyal de vereb l yor. sinir VAGUS SİNİRİ sistemi ARACILIĞIYLA BÜYÜTÜLMÜŞ Duyu nöronları, bağırsak m k- ALAN roplarından k myasal s nyaller alıyor ve onları bağırsak ve bey n arasındak bu ana s nyal yolundan yukarıya gönder yor. Bey n de bunun karşılığın- da bağırsağa şlev yen den düzenleyen, örneğ n enfla- matuar b r tepk y bastıran, s nyaller gönder yor; böylece k ş hasta olsa b le bağırsak ça- lışmaya devam ed yor. “İKİNCİ BEYİN”İ KULLANARAK M kroplar, bağırsak hareket- ler n ve salgılarını bağımsız olarak etk leyeb lmek adına, bey nle let ş me geçme aşa- masını tamamen atlayarak, doğrudan enter k s n r s s- tem ne –s nd r m s stem nde bulunan ve k nc bey n o- larak adlandırılan b r nöron ağı– s nyal göndereb l yor. İNSAN MİKROBİYOMUNA İLİŞKİN VERİLERDE 20–30 YAŞLARINDA, 70 KİLOGRAMLIK NORMAL BİR ERKEK BEDENİ TEMEL ALINMIŞTIR. MONICA SERRANO, MESA SCHUMACHER. ART BY INTERVOKE. KAYNAK: EMERAN A. MAYER, UCLA SİNDİRİM HASTALIKLARI BÖLÜMÜ; STEPHEN COLLINS, MCMASTER ÜNİVERSİTESİ

P:88

C İ LT TÜKÜRÜK İNCE– MİDE BAĞIRSAK DOST VE DÜŞMANLAR mSiekrrboepslat r Mukozadak m kroplar b z mle b rl kte çalışab l yor. Ama bağır- sağın ç nde özgürce yüzenler daha çok, bazen b ze zarar vere- cek şek lde, kend kurtuluşlarına odaklanma eğ l m göstereb l yor –özell kle de zararlı paraz tlerse. Bağırsaktak kr pt adı ver len Dış mukus Bağırsak çukurluklar, sıvıları emmek ve İç mukus çeperi m kroplarla let ş me geçmek ç n büyük b r yüzey alanı sağlıyor. Serbest mikroplar BÜYÜTÜLMÜŞ hEpücitreelybaalriyeri ALAN Kript hEnütcererolekrromafin hEünctereroleerndokrin Mukoza hDüecnrderleitrik giden) KN(avnöargdouonsllaasşrinımirıine Enterik sinir sistemi BAĞIŞIKLIK TAKVİYESİ GEREKLİ ÇATALI BIRAK İNCİNDİK YA DA MUTLUYUZ Bağırsak çeper ndek m krob k bo- B l mc ler m kropların, enteroen- M kroplar, vücudun “mutluluk zulmalar mesajcı (dendr t k) hücreler dokr n hücreler n n h potalamusa k myasalı” seroton n n büyük bö- tarafından algılanab l yor. Sonrasında –beden m z dengede tutan lümünü çeren enterokromaf n bu hücreler d ğer bağışıklık hücre- bey n bölges – doyduğumuzu hücreler n beyne s nyal verme- ler n akt ve edeb l yor ya da beyne söylemek ç n s nyal veren k mya- s n tet kleyerek, acı ve esenl k tehl ke s nyaller göndereb l yor. sallar salgılıyor olduğu görüşünde. algılarını etk l yor olab l r. Mikroplar Dendritik hücreler Bağışıklık sistemi Nöron Enteroendokrin hücreler Kan dolaşımı Enterokromafin hücreler

P:89

Bulgularına göre, C. acnes’in kötü huylu suşları- neğinden yola çıkarak bakteriyi patojenler için nın, tedavinin yarattığı daha sağlıklı ve daha fazla taranmış normal mikrobiyomlara sahip 16 fareye çeşitlilik içeren ortamda yerleşmesi daha zor. aşıladılar. Ardından bu fareleri minik koşu bantla- rında bitkin düşene kadar koşturdular. Bu işlemi, Uzmanlar artık izotretinoinin akne mikrobiyo- laktat metabolizmasıyla ilgisi olmayan farklı bir munu değiştirerek işlev gösterdiğini öğrendiğine bakterinin aşılandığı 16 kontrol faresine de yap- göre, aynı etkiyi yaratacak mikrobiyal tedaviler tılar. Veillonella aşılanan farelerin koşu süresi, geliştirebilirler –hamilelik sırasında alındığında kontrol grubuna oranla yüzde 13 daha fazlaydı ve doğum kusurlarına neden olabilen izotretinoin- araştırmacılar bu tablo karşısında mikrobiyomun den daha güvenli olacağını umdukları tedaviler. fiziksel performans üzerinde kritik bir rol oynaya- bileceği sonucuna vardı. Alternatifler arasında, Washington Üniversitesi araştırmacılarının “prebiyotik gübreler” –sağlıklı Kostic, deneyin “simbiyoz yaşamın işleyişinin cilt mikrobiyomunun gelişmesini destekleyecek gerçek anlamda zarif bir örneğini” sunduğunu koşulları sağlayan mikroplar– ve “ot–kıran” söylüyor. Veillonella, bakterinin beslendiği lakta- –zararlı C. acnes suşlarını yok ederken yararlı- tın, konak canlının kaslarında egzersiz aracılığıyla larının yaşamasına izin veren ajanlar– olarak üretilmesinden yarar sağlıyor. Bunun karşılığında adlandırdıkları da var. Bu karışımın içinde ayrıca konak da yarar sağlıyor, çünkü Veillonella lakta- probiyotiklerin –doğrudan yararlı Cutibacterium tı, diğer birçok etmenin yanı sıra kalp ve oksijen suşlarını içeren oral ya da topikal takviyeler– de metabolizmasını hızlandırarak ve olasılıkla kaslar- bulunabileceğini söylüyorlar. daki enflamasyonu azaltarak egzersiz kapasitesini artıran propiyonata dönüştürüyor. “Bence, çoğu YETISKINLIK insan–mikrobiyom etkileşiminin altında bu tür bir ilişki yatıyor,” diyor Kostic. “Sonuç olarak, buna YA L N I ZC A B İ R AT L E T İ N bağırsağından kendi benzer karşılıklı yarara dayalı bir ilişki yaşanıyor.” sisteminize mikrop naklederek egzersizlerinizi daha verimli hâle getirebilseydiniz nasıl olurdu? Mikrobiyom; anksiyete ve depresyon gibi kimi Harvard Üniversitesi’nden biliminsanları bu soru- rahatsızlıklardan da sorumlu olabilir. Cork Univer- nun yanıtını bulabilmek amacıyla yola çıktı: 2015 sity College’dan (İrlanda) uzmanlar, 2016 yılında, Boston Maratonu katılımcıları arasında yer alan 15 depresyondaki kişilerden aldıkları gaita örneğini kişiden iki hafta boyunca–yarışın bir hafta önce- farelere naklederek mikrobiyom–depresyon iliş- sinden başlayıp bir hafta sonrasına dek– günlük kisini inceledikleri bir araştırma başlattı. Fareler gaita örneği topladılar ve bunları, koşucu olma- de depresyona girecekler miydi? yan 10 kişilik bir kontrol grubundan –yine aynı süre boyunca– alınan günlük gaita örnekleriyle 28 laboratuvar faresini iki gruba ayırdılar. De- karşılaştırdılar. Bulgularına göre, maratondan bir- neklere, ağır depresyon geçiren üç erkek hastadan kaç gün sonra koşucuların gaitalarında, kontrol toplanıp birleştirilen bir preparattan dışkı nakli grubuna oranla kayda değer ölçüde daha yüksek yapıldı; kontrol grubu farelerine ise üç sağlıklı er- sayıda Veillonella atypica bakterisi bulunuyordu. kekten toplanıp birleştirilen dışkı örneği verildi. Harvard Tıp Fakültesi ve Joslin Diyabet Mer- Sonuç, depresyondaki erkeklerin dışkı ör- kezi’nden Aleksandar Kostic, “Bu bulgu, öncelikli neklerinin nakledildiği farelerin de depresyona enerji kaynağı olarak laktatı tercih eden Veillonel- girdikleri yönündeydi. Kontrol grubuyla karşı- la’nın özgün metabolizması nedeniyle zihnimizde laştırıldıklarında, haz verici faaliyetlere karşı ilgi bir ampul yaktı,” diyor. Laktat yoğun egzersiz sıra- kaybı (farelerde ne sıklıkla şekerli su içmeyi tercih sında kaslar tarafından üretiliyor. “Bu da aklımıza ettikleriyle ölçülüyor) ve anksiyete artışı (labiren- bazı sorular getirdi: Veillonella, atletlerin kasların- tin açık ya da yabancı bölümlerinden kaçınmaları da ortaya çıkan laktatı kullanıyor olabilir miydi?” anlamına geliyor) yaşadılar. Ve eğer öyleyse, Veillonella aşıları atlet olmayan kişilerin daha iyi performans göstermesini sağ- Farelerden hareketle insanlar hakkında çıka- layabilir miydi? rım yapmak, bu aşamada hedefe doğru fazlasıyla büyük bir sıçrama anlamına gelebilir. Ancak Ve bu kez laboratuvar farelerine yöneldiler. Bir araştırmacılar, yaptıkları bu çalışmanın, bağırsak koşucunun gaitasından aldıkları Veillonella ör- mikrobiyomunun depresyon gelişimi üzerinde bir rol oynuyor olabileceğine ilişkin kanıtlara bir yenisini eklediği görüşünde. Söylediklerine göre, bu mikroorganizmalar he- def alınarak yapılacak çalışmalar, günün birinde 86 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:90

depresyon ve diğer ruhsal bozuklukların tedavisi- kaplayan ve Peyer plakları olarak bilinen hücre ne yardımcı olabilir. kitlelerinin gösterdiği bağışıklık tepkilerinde kay- da değer azalmalar gözlenirken; genç farelerden YASLILIK alınan dışkı naklinin ardından, Peyer plakları hücrelerindeki bağışıklık tepkileri gençlik evre- M İ K RO B İ YO M H E M İ ST İ K RA R L I hem de sürekli de- sine geri dönmüştü. Uzmanların ulaştığı sonuca ğişen bir yapı. Özgün mikrobiyom profiliniz dört göre, yaşlı farelerdeki durgun bağışıklık tepkileri yaşınıza kadar neredeyse tamamen belirleniyor geri döndürülebilir; genç farelerden alınan bağır- ve yalnızca kayda değer değişiklikler –beslen- sak mikroplarının aşılanmasıyla “kurtarılabilirdi.” me ya da egzersiz düzenini değiştirmek, farklı bir yere taşınmak, dışarıda geçirdiğiniz süreyi D I Ş K I N A K L İ hayvanlar üzerinde yapılan mikro- değiştirmek, antibiyotik ya da farklı bazı ilaçlar biyom araştırmalarının ayrıksı özelliği. Ayrıca kullanmak– mikrobiyomunuzu gerçek anlam- insanlarda da geniş ölçekteki hastalıklarla sava- da değiştirebiliyor. Öte yandan, mikrobiyom şabilecek mikropların vücuda nakledilmesinin bir sürekli bir dalgalanma hâlinde ve her yemekle yolu olarak araştırılan klinik müdahaleler arasında birlikte küçük değişimlere uğrayarak çeşitleni- ön sıralarda. yor. Yetişkinlik dönemi boyunca öngörülebilir bir değişim yönü izliyor –hatta o kadar öngörülebilir Üstelik bunlar kurgu değil; dışkı nakli yaklaşık ki, yalnızca bağırsak mikrobiyomunuza bakarak on yıldır, nükseden Clostridium difficile enfek- yaşınızı tahmin etmek mümkün. siyonlarının (ilaca dirençli, şiddetli ve olasılıkla ölümcül bir bağırsak enfeksiyonu) tedavisinde Hong Kong merkezli Insilico Medicine ta- kullanılıyor. Ulusal Dışkı Mikrobiyotası Nakli Kü- rafından kısa bir süre önce tanıtımı yapılan ve tüğü eş–başkanı, Brown Üniversitesi’nden Colleen “Mikrobiyom yaşlanma saati” olarak adlandırılan Kelly’ye göre yalnızca ABD’de her yıl tıbbi gözetim kullanışlı araç, yapay zekâyla ilişkili. altında yaklaşık 12 bin–15 bin dışkı nakli yapılıyor. Sonuçlar genellikle olumlu, ancak geçtiğimiz ha- Biliminsanları, kamuya açık veri öbekleri aracı- ziranda FDA, ilaca dirençli bakteriler için uygun lığıyla Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’da yaşayan taramadan geçirilmeyen dışkı örneğiyle yapılmış bin 165 kişinin mikrobiyomlarına ilişkin veriler nakil sonucu ortaya çıkan enfeksiyon nedeniyle bir topladı. Örneklerin kabaca üçte biri 20’li–30’lu, hastanın yaşamını yitirdiğini bildirdi. üçte biri 40’lı–50’li yaşlarda; diğer üçte biri ise 60–90 yaşlarındaki insanlara aitti. Bilimciler, Uzmanlar, dışkı naklinin yanı sıra prebiyotikler, deneklerin yüzde 90’ının mikrobiyonlarını yaş probiyotikler ve bağırsaktaki mikrop karışımını etiketiyle bir dizi yapay öğrenme sürecine tabi değişime uğratabilen diyet ve egzersiz düzeni de- tuttu; ardından, yapay zekâ tarafından bulunan ğişiklikleri gibi, mikrobiyomumuzu yönetebilecek örüntüleri, yaşlarının tahmin edilip edilemeye- başka yolları da inceliyor. Ancak, mikrobiyom ceğini görmek üzere diğer yüzde 10’luk dilimde biliminin en büyük destekçileri bile henüz mik- kalan mikrobiyomlara uyguladı. Ve “Mikrobiyom robiyom ile insan sağlığı arasındaki ilişki hakkında yaşlanma saati”, dört yıllık bir yanılma payıyla bir sonuca varmak için erken olduğunu söylüyor gerçek yaşı tahmin eden öneriler sundu. ve bu tarz tedavilere koşmadan önce dikkatli dav- ranmamız gerektiği konusunda bizi uyarıyor. Tüm bu sayılanlar yaşla birlikte gelen fizik- sel değişimler, özellikle de zayıflayan bağışıklık “Mikrobiyotanın ilaç olarak kullanılmak üzere sistemi, sistemik enflamasyon ve güçsüzlük ko- geliştirilmesi ve dışkı nakli konusunda büyük bir nusunda neler söylüyor olabilir? Cambridge heyecan duyuluyor,” diyor Lüksemburg Üniver- Babraham Enstitüsü’nden (İngiltere) araştırma- sitesi’nden Wilmes –ama henüz zamanı gelmiş cılar, dışkı nakillerini kullanarak bu sorunun değil. “Bu sayılanları düzgün yöntemlerle ve man- yanıtını bulmaya çalıştı. Bağışıklık sisteminin tıklı şekilde yapmadan önce,” diyor, “sağlıklı bir ilerleyen yaşla birlikte zayıfladığı zaten biliniyor- mikrobiyomun gerçekte nelerden oluştuğunu ve du; merak edilen nokta, genç farelerin dışkılarının mikrobiyotanın insan konağa sunduğu işlevlerin yaşlı farelere nakledilmesi işleminin yenileyici bir neler olduğunu iyice anlamamız gerekiyor. Henüz etki yaratıp yaratmayacağıydı. bu noktaya ulaştığımızı sanmıyorum.” j Nakil öncesinde yaşlı farelerin, incebağırsağı New York’ta yaşayan gazetec Robin Marantz Henig, dokuz k tabın yazarı. İsv çrel moleküler b yolog Martin Oeggerli, m kroskob k dünyanın güzell ğ n fotoğraflama konusuna yoğunlaşıyor. GÖRSELLER BASEL ÜNİVERSİTESİ (İSVİÇRE) HASTANESİ PATOLOJİ ENSTİTÜSÜ’NÜN DESTEĞİYLE OLUŞTURULMUŞTUR; HÜCRESEL GÖRÜNTÜLEME VE NANOANALİTİK MERKEZİ, BIOZENTRUM, BASEL ÜNİVERSİTESİ; YAŞAM BİLİMLERİ OKULU, FHNW, MUTTENZ.

P:91

Bir kadın doktor, kadın sağlığı ve esenliği konusundaki kaygıların ciddiye alınmadığını; erkek sağlığından daha fazla politikleştirilen kadın sağlığı üzerine daha az araştırma yapıldığını ve sağlık alanında kadınlara daha az öncelik tanındığını söylüyor. Bunu değiştirmek için yazdığı reçete: Kadınlar sesinizi yükseltin! YA Z I : ZOANNE CLACK İLLÜSTRASYONLAR: BIANCA BAGNARELLI

P:92

89

P:93

Kadınlar C İ L S E RV İ S H E K İ M L İ Ğ İ YA PA N biri olarak Değişimin 1990'ların ortalarından bu yana yaşlısı genci, varsılı yoksulu, erkeği kadını her Yüz Yılı tür hastayla ilgilendim. Ayrıca hastalarla birlikte gelen ve onca iş, aile ve ekonomik Y I L L I K YA Z I sorumluluğun yanı sıra bir de yaşanan DİZİSİ sağlık krizini idare etmeye çalışan refakat- çileri de gözlemledim. Bu görev genellikle 1. MEME KANSERİ çocuklar, eşler, ebeveynler ve diğer sev- diklerine bakabilmek için iki, üç, hatta Kanser hücresi dört katı yükü üstlenmek zorunda kalan dönüşümü kadınların omuzlarında. Ve bu, küresel bir olgu: Ekonomik İşbirliği ve Gelişim Bazı durumlarda meme Organizasyonu’nun dünya genelini temel alarak yaptığı değer- kanser hücreler , sıkıca lendirmeye göre, kadınların çocuklar ve yaşlılar için ücretsiz kümelenm ş tümörlerden bakım hizmetlerine harcadığı süre yılda 1,1 trilyon saati aşıyor. uzaklaşıp çsel mekan z- Erkeklerin bu iş için harcadığı süre ise bunun üçte biri. malarını değ şt rerek tıbb Televizyon dizisi Grey’s Anatomy’nin başyapımcısı olarak, tedav lerden kaçınıyor. bu kadınları senaryolara yerleştiriyorum ben. Anneler, sev- Sonrasında yet şk n kök gililer, eşler, kız kardeşler, kız çocukları, CEO’lar, sekreterler. hücreler n andırmaya baş- Ya da yeni doğum yaptığında süt kanallarının tıkalı olduğunu lıyor ve bedende yolculuk düşünen, fakat iş işten geçtikten sonra aslında meme kanse- ederek başka yerlerde ri1 olduğunu öğrenen kadın. Veya o saatte orada bulunduğu yen tümörler oluşturab - ya da kılık kıyafeti nedeniyle suçlanacağını düşündüğü için, l yorlar. Kök hücreler ne tecavüze uğradığını itiraf etmek istemeyen kadın. dönüşen bu tümörler he- Ölümcül bir hastalığa yakalanan ya da bir organ nakline def alan mevcut laçları gereksinim duyan –ve bu haberi çocuklarına kendileri vermek fareler üzer nde kullanan zorunda kalan– kadınlar. Cinsel kimlikleriyle yüzleşen, ileri b r b yomed kal araştırma yaşlarda hamile kalan, annelik için alternatif yolları seçen ya ek b , onları zararsız yağ da çocuk sahibi olmamaya kendi iradeleriyle karar veren ka- hücreler ne dönüştürmek dınlar. Beyin tümörleri, mental rahatsızlıkları, depresyonları üzere gel ş m yönler n de- olan kadınlar. Sağlık sigortası olmayan ya da dünyayı satın ğ şt rmey başardı. Basel alabilecek kadar varlıklı olan kadınlar. Ün vers tes (İsv çre) b - Onları yazıyorum çünkü onları görüyorum. Çünkü ben l m nsanlarının mzasıyla de onlardan biriyim. Yaşlı annesine ve üç küçük çocuğuna Cancer Cell derg s nde yer bakan “araya sıkışmış nesil”den bir bireyim. Tam zamanlı alan makaleye göre bu te- işe sahip bir kadınım. Bir yandan okullar, ders programları, dav , “tümör st lasını ve müfredat dışı aktiviteler, bebek bakıcıları, son teslim tarih- kötücül lerlemey baskıla- leri, hastabakıcılar ve mesleki hedefler arasında hokkabazlık ma” konusunda umut ver c yapmaya çalışırken, diğer yandan da uzaktan da olsa sosyal b r potans yele sah p. yaşamı andıran bir şeyi sürdürmeye çalışan bir kadınım. Ben bir doktorum, bir yazarım, bir anneyim, bekâr bir kadınım. —THER E SA MAC HEMER Ben her kadınım, hepsinden bir parçayım. Bizden çok var. Hepimiz sıklıkla –ve sessizce– bu yüklerin altında eziliyoruz. 90 N AT I O N A L G E O G R A P H I C Peki çoğumuzun yaşamı böyleyse, sağlık ve esenliğimizi gözetmenin yollarını nasıl bulacağız? Evet, insanlığın dişi yarısının erişebildiği sağlık hizmet- lerinde, tedavilerde, araştırmalarda ve destekte bolca yanlış var. Ama bunun yanı sıra genç kızlar ve kadınlar için güzel vaatlerde bulunan keşifler ve ilerlemeler karşısında iyimser olmak için de bazı nedenlerimiz var. Özellikle de biz kadınları, kendi esenliğimizi sağlayabilecek açık ara en iyi şeyi yaparken; kendimizi ifade ederken gördüğümde iyice umutlanıyorum:

P:94

Sesimizi yükselttiğimizde! 2. KALP KRİZİ Daha çok sayıda kadının susmaktan vazgeçip konuşması Cinsiyet ve gerekiyor. Yaptıkları düşükler, yaşadıkları kısırlıklar ya da yaşama döndürme doğum kontrol felaketleri hakkında. Kanserleri ya da kalp ra- hatsızlıkları hakkında. Depresyon hakkında… Anksiyete. Kilo Hollanda’da yürütülen ve problemleri. Yeme bozuklukları. Alkol istismarı. Reçeteli ilaç European Heart Journal’da istismarı. Aile içi şiddet… Bu tür durumların utanç verici ol- yayımlanan b r araştırmaya duğu düşüncesi birçoğumuzun sesini çıkarmasını engelliyor. göre, kadınlar kamuya açık Ama açık ve net bir savunma yapılmadığı takdirde, araştırma- alanlarda kalp kr z geç rd - lara fon sağlanmayacak ve mevcut politikalar onarılmayacak. ğ nde, çevredek nsanlardan Birbirimizi yalnızca sesimizi çıkararak güçlendirebilir ve hep müdahale görme olasılıkları birlikte sağlıklı bir değişim yaratacak bir güce dönüşebiliriz. erkeklere oranla daha düşük –ve ölüm olasılığı daha yük- YA Z A R K İ M L İ Ğ İ M E B Ü R Ü N D Ü Ğ Ü M D E , elbette ki ben bir öykü sek. Bunun olası b r neden : anlatıcısıyım. Gerçek kadınların öykülerini karakterlerin B r kadının yere düştüğünü yaşamlarına uyarlıyorum; televizyon programımın senar- görenler, genell kle onun kalp yolarında –ve bu makalede– görünen tüm kadınlar onlar. İyi kr z geç rmekte olduğunu hekimlerin ayrıca iyi öykü anlatıcıları da olması gerektiğine (kalp atışlarının hızlanıp dü- inanıyorum. Anlatı tıbbı olarak bilinen bir şeyi uyguluyorum zens zleşt ğ n ve sonrasında ben. Bu, en basit ifadeyle, bir hastanın öyküsünü dikkatlice tamamen durduğunu) fark dinlemek, hastanın bedeninin anlattığı öyküyü okumak ve etm yor; dolayısıyla yardım teşhis ve tedavi için her ikisini de kullanmak demek. çağırmıyor ya da normal kalp r tm n ger get rmek ç n şok Örneğin, Meredith’in öyküsünü ele alalım. Meredith bir c hazı kullanmayı denem - cerrah, üç küçük çocuğu olan dul bir kadın ve yalnızca mesleki yor. Sonuç olarak, erkekler n alanda övgüler kazanmayı başarmakla kalmıyor, ayrıca çocuk- hastaneye yet şene kadar ha- larıyla vakit geçirebiliyor ve sosyal yaşamını sürdürebiliyor. yatta kalma şansı kadınların Kadın öğrencilerin, üniversitelerin tıp bölümlerine giren öğ- k katı. — PAT R I C I A E D M O N D S rencilerin yarısını dahi oluşturmadığı 2000’li yılların başında tıp fakültesine gitti Meredith. 2018 yılına gelindiğinde, tıbba 3. AĞRI KESİCİLER yazılan öğrencilerin yüzde 52’si kadındı –ne ilerleme ama! Daha geniş kapsamda ele alırsak, ABD Ulusal Eğitim İstatis- Kadınların tikleri Merkezi’nin raporuna göre 2017 yılına gelindiğinde yeterince tedavi ABD’de tüm lisans diplomalarının yüzde 57’si, lisansüstü dip- edilmeyen ağrıları lomalarının yüzde 59’u, doktoraların ise yüzde 53’ü kadınlara aitti. İşte bu gerçek bir ilerleme; çünkü sağlık hizmetlerinin Araştırmalar, onlarca yıldır gelişimi için gerekli olan en önemli unsur, kadınların eğitimi. kadınların ağrı bel rt ler ko- nusunda erkeklere oranla Meredith yüksek eğitimine –ve kendini doktor olarak ta- kayda değer ölçüde daha az nıtmasına, beyaz önlük giymesine ve boynunda bir stetoskop tedav ed ld ğ n belgel yor. bulunmasına– rağmen, hastanede işlerini yaparken sürekli 1989: Erkek ve kadınları eş t hemşire olarak çağırılıyor. Ve vizite çıktığında odada bir erkek gruplara bölen b r araştır- tıp öğrencisi varsa eğer, hastalar genellikle sorunlarını Mere- ma, koroner bypass amel yatı dith’e değil, erkek öğrenciye anlatıyor. Klişeler ve önyargılar geç rd kten üç gün sonra er- kadınların yaşamlarının gerçek parçaları ve cinsiyet yanlılığı keklere ağrı kes c narkot k tıpta gerçek bir problem. maddeler n ver lme olasılı- ğının, kadınlara göre k kat Bu konuda bir diğer örnek de Miranda –cinsiyetinin fazla olduğunu ortaya çı- önündeki görünmez engelleri aşarak, çalıştığı hastanede baş kardı. 1996: B r hastanen n cerrah olabilmiş, başarılı bir cerrah o. İkinci evliliğini yaşıyor; ac l sev s nde 20 ay boyun- çünkü ilk kocası, mesleğinin gerekliliklerini anlayamamış ca sürdürülen b r araştırma, (çalışan kadınlar için yaygın bir nakarat). Miranda, genellikle akut göğüs ağrısı çekt ğ n kadınlarda kalp krizine2 işaret eden nonspesifik yakınmalarla bel rten k ş ler arasında, ka- hastaneye gidiyor –bunlar erkeklerde olduğundan çok daha dınların hastaneye yatırılma güç algılanan belirtiler; üst karın ağrısı, sersemlik ya da ola- ve ayrıca b r sonrak muaye- ğandışı bitkinlik gibi. Miranda kalp krizi geçiriyor olduğundan nede egzers z stres test ne tab tutulma oranının daha düşük olduğunu açığa çıkar- dı. 2008: Ac l serv ste görev yapan b r kadın doktor ta- rafından yapılan araştırma, akut karın ağrısı ş kâyet yle serv se gelen hastalar ara- sında erkeklere ortalama 49 dak ka sonra ağrı kes c ver - l rken, kadınların bunun ç n ortalama 65 dak ka bekled - ğ n belgeled . — P E K A D I N S A Ğ L I Ğ I 91

P:95

92 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:96

emin. (Ve evet: Geçiriyor.) Ama kadınlar –ve özellikle de beyaz 4. SAĞLIK VE GÜVENLİK olmayan kadınlar– kendi sağlıkları hakkındaki kaygılarını dile getirerek belirtilerin araştırılmasını talep ettiklerinde, ABD’de İlaçların etkileri sağlık çalışanları tarafından savuşturulmaları, sözlerine ina- farklılık gösteriyor nılmaması ve hatta alay edilerek susturulmaları erkeklerden çok daha olası bir durum. Çalışmaları arasında “Grand Unified Günümüzün yaygın olarak Theory of Female Pain” başlıklı makale de bulunan yazar Les- kullanılan laçlarından bazı- lie Jamison’a göre kadınların ağrıları3 genellikle “uydurma ya ları, kadınlarda daha farklı da abartı olarak algılanıyor”; yaşadıkları belirtiler görmezden etk lere –ve yan etk lere– yol gelinebiliyor ya da erkek hastalara oranla daha hafif yöntem- açıyor. Bu değ şkenl k dok- lerle tedavi edilebiliyorlar. torlar tarafından her zaman göz önünde bulundurulmu- Bu önemsemez tavırların yalnızca kadınların tedavisi açı- yor ya da hastaya açık b r sından değil, geleceğin tedavilerini üretecek tıbbi araştırmalar şek lde fade ed lm yor. açısından da kimi sonuçları var. Tarihsel olarak (erkeklerin Örneğ n, 2013 yılında FDA, baskın olduğu) tıp mesleğinde, klinik deneyler erkekler Amer ka kıtasında 20 yılı üzerinde gerçekleştiriliyordu; “norm” kabul edilen bireyler on- aşkın süred r yaygın olarak lardı ve yeni bir ilaca verdikleri tepkilerin, her iki cinsiyetin de reçete ed len (ve Amb en vereceği tepkileri temsil ettiği varsayılıyordu. Üreme yaşındaki g b s mler altında satılan) kadınlar “güvenlik nedenleriyle”, genel anlamda tüm kadın- uyku lacı zolp dem ç n k lar ise ortaya çıkabilecek hormonal farklılıklardan kaçınmak c ns yete de öner len doz amacıyla araştırmalara dahil edilmiyordu. 1993 yılında ABD m ktarının, kadınların alması Ulusal Sağlık Enstitüleri, kadınların deneylere daha fazla dahil gereken dozun k katı oldu- edilmesini talep etti. 2016 yılında yayımlanan bir tıp dergisi ğunu açıkladı. Benzer şek lde, analizi, klinik deneylere daha yüksek sayıda kadının dahil yapılan araştırmalar kadın- edildiğini ortaya çıkardı, ancak sayılar her defasında kadın nü- ların stenmeyen yan etk ler fusunu temsil edecek düzeyde değildi. Ayrıca araştırmaların konusunda erkeklerden 1,5 la her zaman “güvenlik ve verimliliğin cinsiyete–özgü analizi”ne 1,7 kat daha fazla r sk altında yer vermediği de ortaya çıkan gerçekler arasındaydı. olduğunu gösterd . Örneğ n, kadınlar parasetamol (re- Kadın ve erkekler arasında biyolojik farklılıklara ve sağlık çetes z satılan Tylenol adlı sonuçlarındaki uyuşmazlıklara4 hitap edebilmek için kadınla- analjez ğ n akt f maddes ) ra özgü araştırmaların yapılması gerekiyor. Kadınların kronik neden yle oluşan karac ğer hastalıklar ve/veya bağışıklık hastalıklarına yakalanması ya da flasını, erkeklerden daha bunlara sahip olması çok daha olası. ABD’de kadınların yüzde sık ve daha ş ddetl şek lde 38’i bir ya da birden fazla kronik hastalığa sahipken, bu oran yaşıyor, çünkü erkekler n pa- erkeklerde yüzde 30. Koroner arter hastalıkları kadınlarda, rasetamolü güvenl şek lde erkeklere oranla daha şiddetli hasarlara ve daha yüksek sayıda metabol ze etme kapas tes ölümlere yol açıyor (ama erkekler üzerindeki etkileri için daha daha yüksek. — P E , T M fazla araştırma fonu ayrılmış durumda). Yeni ilaç ve ürünler görünürde kadınların yararı için pazara sokuluyor, ama bazıla- 5. SAĞLIK VE GÜVENLİK rı aslında kadınlara zarar veriyor5. Ve bu durum da, kadınların hem denek hem de karar verici rolünde olduğu daha fazla sa- Yasaklanan yıda araştırma ve test yapılması gerekliliğinin altını çiziyor. doğum kontrolü H E K İ M L E R , H A STA N E L E R İ N AC İ L servislerine gelen bazı genç kız ABD’de 15 le 44 yaşları ara- ve kadınlarda, olasılıkla tedavisi mümkün sağlık sorunları sap- sındak yaklaşık 47 m lyon tıyor. Ancak bu hastaların yaşamlarını karmaşık hâle getiren kadın b r doğum kontrol sosyal ve kültürel krizler genellikle çözümlere engel oluyor. yöntem kullanıyor, fakat er şeb ld kler her yöntem Kendini geçmişinden kaçmak zorunda hissetmiş, adını sağlıklı ya da güven l r değ l. değiştirmiş ve kimliğini gizlemiş bir kadın Jo. Partnerinden, 2002 yılında FDA, yumur- birden çok kez hastaneye kaldırılmasına ve yaşamından en- ta kanallarına yerleşt r len dişe etmesine neden olacak kadar şiddet görmüş. Acil servis ve vücudun yara dokusuyla doktorları, bazılarında morluk ve kırık kemikler olan, bazı- kapladığı metal b r aletten larında ise görünmez yaralar bulunan birçok aile içi şiddet oluşan Essure adlı kalıcı doğum kontrol ürününü onayladı. Bu ürün yaklaşık üç ay ç nde b r blokaj oluş- turuyor ve böylece yumurta, yumurtalıklardan dölyatağı- na ulaşamıyor. FDA, Essure le lg l , pelv s ağrısı, n kel ele- ment ne karşı alerj k tepk ler, alet n kırılması ve gebel k oluşumunu da çeren, 26 b n- den fazla yan etk raporuyla karşılaştı. 2018 yılının sonuna gel nd ğ nde, Essure kullanı- mı 15 kadının ölümünde olası b r etmen olarak değerlend - r lm şt . Ürünün satışı ABD’de Aralık 2018’de sona erd ; uzun döneml etk ler se hâlâ araştırılıyor. —T M K A D I N S A Ğ L I Ğ I 93

P:97

6. KISIRLIK kurbanına rastlıyor. Ama Jo bir hasta değil; o hastane ekibin- den bir doktor. Aile içi şiddetin çoğunlukla yoksul, eğitimsiz Erkekte kısırlığı ailelerde yaşandığına ilişkin yaygın yanılgıya ters düşüyor. etkileyen faktörler Gerçek şu ki, ABD’de ortalama olarak dakikada yaklaşık 20 kişi partnerinden şiddet görüyor. Dünya genelinde kadın ya- B r yıl denemeden sonra ha- ralanmalarının başlıca nedeni de aile içi şiddet –kaza, gasp ya m le kalamayan b r kadın ve da yabancılardan gelen saldırılardan daha fazla. partner kısırlıkla karşı karşı- ya olab l r. ABD’dek kısırlık K A D I N L A R S AĞ L I K A RAY I Ş L A R I N DA erkeklerin sahip olmadığı vakalarının yaklaşık yüzde bir değişkenle daha uğraşmak zorunda: bebek dünyaya getir- 8’ yalnızca erkek faktörüne mek üzere tasarlanmış bir üreme sistemi. Çoğu kadın, doğum bağlı. Erkek kısırlığı ç n r sk yapsın ya da yapmasın, yaşamının bir bölümünde bunu yapa- faktörler arsında obez te ve bilecek yapıya sahip. Koşullara bağlı olarak bu bir lütuf, yük, madde kullanımı var, ama politik bir oyun ya da toplumsal bir sorun hâline gelebiliyor. bazı r skler b reyler n kont- Sonuç olarak bu, sağlık sorunları arasında en kişisel olanı. rolü dışında. İsveç’te yapılan b r araştırma, babaları s - Arizona, çocuklara bayılan ve kendisiyle aynı cinsiyetten gara çen erkekler n sperm olan eşiyle birlikte kendi çocuğuna sahip olmak isteyen bir ço- sayısının, babaları s gara ç- cuk cerrahı. Neyse ki gerek onlar, gerekse gebelik konusunda meyenlere oranla yüzde 50 yardıma gereksinim duyan diğer çiftler ve tabii bekârlar için daha düşük olduğunu açığa taşıyıcı annelik, embriyo bağışı, yumurta bağışı –ve yaklaşık çıkardı. Erkekler küvetler n dört milyar dolar değerindeki küresel bir endüstri hâline ge- sıcak suyundan kaçınab l - len– sperm bağışı gibi seçenekler mevcut. Arizona ve eşi de yor olsa da, kl m değ ş kl ğ sperm bağışında karar kılıyor. Kendisi bir İUİ (intrauterin de b r r sk oluşturuyor ola- inseminasyon) operasyonu geçiriyor ve gebelik testi pozitif b l r. 2018’de kınkanatlılar sonuç verdiğinde çok seviniyor. Ne yazık ki, ilk ultrasonunda üzer nde yapılan b r araş- hiçbir kalp atışı duyulamıyor. tırma, tek b r sıcak hava dalgasının sperm üret m n Kısırlık6 –gebe kalamama ya da gebeliği sürdürememe– yaklaşık olarak yüzde 75 Hastalık Kontrolü ve Önlenmesi Merkezleri’ne (Center for oranında düşürdüğü, ancak Disease Control and Provention/CDC) göre, ABD’de 15 ila 44 d ş ler n bundan etk lenme- yaşları arasındaki kadınların yaklaşık yüzde 10’unu (kabaca 6,1 d ğ n ortaya çıkardı. —T M milyon kadın) etkiliyor. Ancak kısırlık konusunda iyi haber şu ki, vakaların birçoğu, cerrahi müdahale ya da ilaç tedavisi gibi 94 N A T I O N A L G E O G R A P H I C geleneksel tedavilerle iyileştirilebiliyor (ve yalnızca yüzde 3’ü tüpte döllenme, ya da IVF gerektiriyor). Onlarca yıl öncesine oranla olanaklar artık çok daha umut verici. Peki, henüz –ya da hiçbir zaman– çocuk istemeyen kadın- lar? Guttmacher Enstitüsü’nün raporuna göre, ABD’de 15 ila 44 yaşları arasındaki kadınların kabaca yüzde 60’ı bir tür do- ğum kontrol yöntemi kullanıyor. 2017 yılı itibarıyla bu yaş aralığındaki kadınlarda görülen kürtaj oranı binde 13,5 –ve bu, o güne dek ülkede rastlanan en düşük kürtaj oranı. Cristina, kendini “çocuksuzluğu seçmiş” olarak tanımlayan ve kararından asla ödün vermeyen bir kadın. İçtenlikle sevdiği bir adamla evliyken dahi, eşi çocuk istemesine rağmen, kara- rına sadık kalmayı seçmiş (bunun bedelini evliliğiyle ödemiş). Çeşitli nedenlerle, gönüllü olarak çocuk yapmamayı seçen ve sayıları giderek artan kadınlarla aynı şekilde düşünüyor –bu da en az karşıt seçenek kadar geçerli bir karar. Bir de kariyerleri açısından ya da farklı nedenlerle, çocuk için beklemeyi seçen erteleyiciler var. Onlara önerim: Halihazırdaki neslin çalışan –erteleyici– kadınlarının yaşadıklarına bakmaları. Çok uzun süre bekleyen kadınlar hamile kalmakta çok daha fazla zorlanıyor (ve bu süreç çok pahalıya mâl olabiliyor –tek

P:98

bir IVF tedavisinin ortalama ücreti 12 bin dolar). 7. TEKNOLOJİ Tıp eğitimime rağmen, gebe kalma yaşı istatistiklerine bak- “Kadın teknolojisi” tığımda gördüklerim her nedense benim için geçerli değilmiş ve doğum gibiydi. Elbette ben de medyada gördüğümüz insanlar ya da seçenekleri televizyon için yazdığım karakterler gibi olacaktım; yaşı her ne olursa olsun üzerine ceket atılınca dahi hamile kalan ka- Yen oluşmaya başlayan dınlardan yani. Ama tahmin edin ne oldu? Yanıldım! “kadın teknoloj s ” endüstr - s , kısırlık ya da doğurganlık İşte gerçekler: Bir kadının üreme açısından en verimli yılları sorunlarıyla mücadele eden 20’li yaşları. 30’lu yaşlarda yumurtaların hem kalitesi hem de kadınlar ç n yen araç ve h z- sayısı azalırken, doğurganlık da düşüşe geçiyor. 30 yaşındaki metler gel şt r yor. B lg sayar sağlıklı, doğurgan bir kadının gebe kalmaya çalıştığı her ay programları ve g y leb l r boyunca başarıya ulaşma şansı yüzde 20. Bir kadın 40 yaşına tak p c hazları kadınların geldiğinde bu şans her döngüde yüzde 5’in altına düşüyor. doğurgan dönemler n –ya da ham leyse, doğmamış İşte bu nedenle, yalnızca çocuk sahibi olabilmek adına bebeğ n n gel ş m n – tak p sağlıksız bir ilişkiye başlamak gibi “panik ebeveynliği” hareket- ed yor. Bulut–bazlı b r ş r- lerinden kaçınabilmek için, yumurta ya da embriyo dondurma ket, tüp bebek tedav s ya işlemi aracılığıyla doğurganlık korunumunu7 şiddetle savu- da yumurta dondurma şle- nuyorum. 4. evredeki melanomunu yenmeye çalışan cerrahi m yaptıran hastalara kl n k asistanı Izzie, tedaviyi tamamlaması durumunda gelecekte ve f nansal paket planlar su- doğurganlığını koruyabilmek için yumurtalarını aldırmış. nuyor. Gün geçt kçe, daha Bazıları da bu teknolojiyi daha az zorlayıcı koşular altında fazla ebeveyn adayı emb- kullanıyor. Evet, yumurta ve embriyo dondurmak pahalı iş- r yolarını ya da gametler n lemler ve bir garantisi yok, ama bir seçenek sundukları doğru. kullanmaya karar vermeden Bunları gelecekteki yaşamınız için bir yatırım olarak düşünün! önce kromozom anomal le- r ç n test ett r yor. B rleş k Çocuk isteyen ve zamanlamayı doğru ayarlayan kadınları Krallık’ta yapılan ve geçt ğ - ise hamilelik ve doğum sevinci bekliyor. Ancak bu mutlu za- m z yıl Human Reproduction manlar dahi korkutucu olabiliyor. derg s nde yayımlanan b r araştırma, test yaptırmayı Karen, hayatının aşkıyla evlenen alışılmadık bir kadın. Eşi seçen hastaların üçte b r n n de, doğum sancıları çekerken yatağının başına koşan bir pa- bundan p şmanlık duydu- ramedik. Eş, kızlarının doğumuna tanıklık etmek için tam ğunu rapor ett –özell kle zamanında oraya varıyor ve hepsi için çok mutlu bir gün de anomal ler saptandıysa başlıyor; ta ki Karen olmaması gereken bir ağrı hissetmeye (ama bu, anomal buluna- başlayana dek. Şiddetli kanama başladığında ameliyathaneye mayan durumlarda dah alınıyor ve doktorlar ona histerektomi uyguluyor. Operasyon geçerl yd ). Bunun b r so- sonrasında, çoklu organ iflası geçiriyor; kalbi duruyor. nucu olarak, araştırmanın yazarları bu testler n eşl ğ n- Karen, eğer yeterince erken yakalanırsa tedavi edilebilen de “ek rehberl k ve destek” bir yüksek tansiyon rahatsızlığı olan preeklampsi nedeniyle h zmetler n n de sunulması yaşamını yitiriyor. öner s nde bulundu. — P E Anne ölümü istatistikleri, 15 ile 49 yaş aralığındaki kadın- K A D I N S A Ğ L I Ğ I 95 larda görülen gebelikle ilintili ölümlerin oranını takip ediyor. 2000–2017 arasında anne ölüm oranı dünya çapında kayda değer ölçüde azalma gösterdi –ama ABD’de artışa geçti. Bu tür artışlara katkıda bulunan birçok etmen var; obezite, kro- nik hastalıklar, sosyoekonomik etmenler, sağlık hizmetlerine erişim ve ileri yaşlarda çocuk sahibi olma gibi. Buna rağmen, CDC anne ölümlerinin yaklaşık yüzde 60’ının önlenebilir ol- duğunu tahmin ediyor. Beyaz ve beyaz–olmayan kadınlar arasındaki farklılıklar ise şaşkınlık verici; siyahi kadınların gebelik ya da doğum komplikasyonları nedeniyle ölme riski, beyaz kadınların dört katı. ABD’de sağlık hizmetleri sistemimiz yenidoğanları ve pre- matüre bebekleri korumak ve sonuçları iyileştirmek açısından harika bir iş çıkarıyor, ama bunun bedeli anneleri görmezden

P:99

96 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:100

gelmek. 2018 yılında parlamento doğru yönde bir adım atarak, 8. ALZHEIMER eyaletlerin anne ölümlerini azaltma çabalarına fon ve destek sağlayacak yasalar çıkardı. Demans farklılıkları K A D I N L A R Y E N İ YA Ş A M L A R I N dünyaya gelmesinde vazge- Amer kalılar arasında Alzhe- çilmez bir unsur olduğu gibi, uzun yaşamlar sona ererken mer olan kadınların sayısı de koruyucu ve destekçi rolü oynuyor. Kadınlar genellikle erkekler n yaklaşık k katı erkeklerden daha uzun yaşıyor (85 yaş ve üstü kadın sayısı ve b l m nsanları bu farklılı- erkeklerin iki katı). Birçoğu, kendilerinin yanı sıra gençler ve ğın ardındak etmenler yavaş yaşlılara baktıkları için sağlık hizmetlerindeki sorunlara iki yavaş gün yüzüne çıkarıyor. misli daha fazla maruz kalıyor. Ellis, kendisine Alzheimer8 Yaşam tarzı bu durumda b r başlangıcı teşhisi koyulduğunda mesleğinin zirvesinde olan rol oynuyor olab l r: Maaşlı ş- zeki, azimli ve ödüllü bir cerrah. Bu teşhis kariyerini mahvedi- lerde çalışmış olan kadınlarda yor ve sonunda yaşamının bitmesine neden oluyor. Alzheimer daha az hafıza kaybı görülü- kadınları iki anlamda orantısız şekilde etkiliyor. Bu hastalığa yor. Bunun yanı sıra f zyoloj k sahip 65 yaş ve üstü insanların neredeyse üçte ikisi kadın. etmenler de farklılık oluşturu- Alzheimer ya da diğer türden demans hastalarına ücretsiz yor. Hastalığı erken evrelerde olarak bakan 16 milyonu aşkın Amerikalının ise yüzde 66’sı tesp t etmek ç n kullanılan kadınlardan oluşuyor. b l şsel testler kadınlarda daha az şe yarıyor, çünkü kadınların 65 yaş ve üstü Amerikalılar gün geçtikçe nüfusun daha sözlü hafızası erkeklere oran- büyük bir bölümünü oluşturmaya başlarken, Alzheimer’lı la daha kuvvetl ve hastalığın kadın sayısının artacağı, onlara bakacak olan genç kadınların daha sonrak evrelerde sap- sayısının ise azalacağı su götürmez bir gerçek. tanab lmes b l şsel şlevler n daha hızlı körelmes ne neden Bu da sağlık hizmetlerindeki gereksinimlere ciddi olarak olab l yor. Ayrıca erkek ve ka- eğilmemizi ve iyileştirmelerde bulunmamızı gerektiren ne- dınlar ç n farklı genet k r skler denlerden yalnızca biri. söz konusu. Buna ek olarak, kadınların bey nler ndek bağ- Birleşmiş Milletler üyesi olan ülkeler 2015 yılında imzalanan lantılar, erkekler n beyn yle bir anlaşmayla, 2030 yılına dek her çocuk, erkek ve kadına kıyaslandığında, prote n plak- temel sağlık hizmeti sunulması yönünde çalışmayı kabul etti. larının daha gen ş b r alana Yüz milyonlarca insanın sağlık hizmetlerine ulaşamadığı ya yayılmasına z n verecek da bu hizmetlerin getirdiği harcamaları karşılayamadığı günü- farklı yollar çer yor. —T M müzde, bu hedeften çok uzağız. Ama bu, uğrunda savaşmaya değer bir gaye. K A D I N S A Ğ L I Ğ I 97 Kadın olarak her birimiz, sağlık ve refah içindeki yaşamlar için kendi kişisel gereksinimlerimizi ve ailemiz, toplumumuz ve ülkemizin gereksinimlerini savunmakla işe başlayabiliriz. Birkaç sezon önce Grey’s Anatomy’de Meredith Grey –daha önce söz ettiğim Meredith’in ta kendisi– acımasız bir saldı- rıdan güçlükle kurtuluyor. İyileştiğinde, kadınların sesini yükseltmesinin önemi hakkında etkili bir öneride bulunuyor. Son söz olarak burada onun cümlelerine yer vermek istiyorum: “Korkunun sizi susturmasına izin vermeyin. Bir sesiniz var, kullanın. Sesinizi yükseltin. Ellerinizi kaldırın. Yanıtlarınızı haykırın. Sesinizin duyulmasını sağlayın.” j Doktor Zoanne Clack, ABC’de yayınlanan Grey’s Anatomy d z s n n başyapımcısı ve d z n n başladığı 2005 yılından bu yana senaryo yazımını üstlenen yazarlar arasında. Ayrıca d z n n tüm tıbb soru- ları konusunda danışmanlığı üstlen yor. İht sasını ac l tıp alanında tamamlayan, kamu sağlığı alanında yüksek l sans eğ t m alan ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkez ’nde uluslararası ac l tıp alanında b r yıl çalışan Clack, b r erkek ve k z kız çocuğu sah b . Gerek National Geographic Partners gerekse ABD Television Network The Walt Disney Company bünyesinde faaliyet göstermektedir.

P:101

BU BİR İLANDIR Roche İlaç Meme Kanseri “Merakına Yenilsin” diyor Roche İlaç Türkiye, R oche İlaç Türkiye, meme kanserine ilişkin farkındalık Kanser Savaşçıları çalışmalarına devam ediyor. 2017 yılında meme Derneği iş birliğiyle kanserinde erken teşhis için elle muayene yapmanın halkı meme önemini vurgulamak ve doğru muayene yöntemlerini kanseri konusunda anlatmak amacıyla gerçekleştirdiği “Yaşama Zaman bilgilendirebilmek Tanıyın” projesinin ardından şimdi de 6 farklı ildeki halk amacıyla Meme buluşmalarıyla meme kanseri “Merakına Yenilsin” diyor. Kanseri Merakına Yenilsin buluşmalarını “Merakına Yenilsin” halk buluşmaları ise yine meme hayata geçirdi. kanseri ile ilgili farkındalığı artırmak ve aynı zamanda soru işaretlerini, uzman onkolog ve cerrahların paylaştığı doğru ve güvenilir bilgilerle gidermek üzere hayata geçirildi. Etkinliklerin moderatörlüğünü ünlü oyuncu ve sunucu Derya Baykal gerçekleştirdi. Denizli, Aydın, Erzurum, Ankara, Trabzon ve Kayseri olmak üzere farklı bölgelerden 6 ilde düzenlenen etkinliklerde meme kanseri konusunda en çok merak edilen sorular uzman doktorlar tarafından yanıtlandı. 2 binden fazla kişiye ulaşıldı. Etkinliklerin moderatörlüğünü yürüten ünlü oyuncu ve sunucu Derya Baykal ile birlikte meme kanserine ilişkin sorularına cevap buldular. “Meme Kanseri Merakına Yenilsin” sloganıyla hastalığa ilişkin akıllardaki soru işaretlerini doğru cevaplarla ortadan kaldırmanın hedeflendiği bu proje ile 6 ilde toplamda 2 binden fazla kişiye ulaşıldı. TR/COMM/1912/0014a

P:102

*DÜNYANIN EN BÜYÜK GÜCÜ @merakinayenilsin

P:103

OKİNAWA Ok nawa Da ch Hotel’ n 91 yaşında- k kurucusu Yoş ko Ş mabukuro, kah- valtıda m so çorbası ç yor. Ş mabukuro ve kızı Katsue Wa- tanabe, yaklaşık 50 malzeme çe- ren özenl b tk sel yemekler p ş rme konusunda uzman. DAVID MCLAIN OCAK 2020

P:104

Tam tahıllar, yeşillikler, kabuklu yemişler ve baklagillerden oluşan geleneksel beslenme biçimleri, hastalıklardan kaçınma ve sağlığın korunması vaadinde bulunuyor. 101

P:105

A N B U E T T N E R’ I N N AT I O N A L G E O G R A P H I C İ Ç İ N dünyanın en uzun ömürlü insanlarını kaleme almasından bu yana 14 yıl geçti. Buettner bugün hâlâ, Blue Zones (Mavi Bölgeler) olarak adlandırdığı yerlerde yaşayan yüz yılı geride bırakmış insanların sırlarını araştırıyor. Kısa bir süre önce de, dikkat çekici ölçüde uzun yaşamlar sağlayan yiyecekler hakkında daha fazla bilgi edinmek, zamanın testinden başarıyla geçmiş yemek tarifleri toplamak ve kimi yiyeceklerin uzun yaşama nasıl bir katkı sağladığını araştırmak üzere söz konusu bölgelerden dördünü yeniden ziyaret etti. DÜNYADA YÜZ YAŞINI AŞMIŞ ERKEKLERİN EN YOĞUN OLARAK YAŞADIĞI YER İTALYA Sard nya’nın ekş mayalı ekmeğ n n karbonh dratları kana Sardinya beyaz ekmektek karbonh dratlardan daha yavaş karışıyor. 102 D O K S A N D O K U Z YA Ş I N DA K İ Assunta Podda toprak çömleği çevik hareketlerle karıştırırken yüzünde tüm dişlerini ortaya çıkaran bir gülümseme var. “Minestrone çorbası,” diyor, eliyle çömleği işaret ederek. Fasulye, havuç, soğan, sarmısak, domates, rezene, alabaş ve otlardan oluşan karışıma göz atıyorum –tümü, zeytinyağından oluşan altın renkli bir tabakanın altında. Akşam güneşinin ışıkları Podda’nın arkasındaki pencereden içeriye süzülüp, üzeri ortaçağ yiyecekleriyle donatılmış masayı aydınlatıyor: ekşi mayalı ekmek somunları, ormandan toplanmış yeşillikler ve bir kırmızı şarap sürahisi. Bölgenin cömert ve aynı oranda ısrarcı konukseverliğiyle, “Oturun,” diye buyuruyor. Bölgede epidemiyoloji araştırmaları- nı sürdüren Gianni Pes ile birlikte Podda ve ailesine katılıyoruz. Titremeyen elleriyle tombul bardaklara şarap dolduruyor ve bir kepçe yardımıyla, buharı tüten çorbayı tabaklara paylaştırıyor Podda. “Hadi buyrun.” Arzana’da, Sadinya’nın Gennargentu dağlarının doğu etek- lerinde, dünyada yüz yaşını aşmış erkeklerin en yüksek sayıda HARİTALAR: NGM MAPS. İLLÜSTRASYONLAR: MANUEL CANALES

P:106

bulunduğu bölgenin köylerinden birindeyiz. II. Dünya Savaşı’nı Dan Buettner, lk izleyen yıllarda, bu köyden 38 kişi –her 100 akrandan biri– yü- yemek k tabı The züncü yaşını görmüştü. Blue Zones Kitchen’da ömür uzatan yemek Pes, bu gerçeği 1990’ların sonlarında keşfetmiş. O dönemden tar fler ne yer ver yor. bu yana da kapsamlı anketlerle, yüz yaşını devirmiş 300’ü aşkın insanla röportaj yapmış durumda. Yokuşlu sokaklar, aileye YA Ş ATA N G I D A L A R 103 duyulan bağlılık, yaşlılara hürmet, kadınların ailesel stresin büyük çoğunluğunu göğüslediği anaerkil kültür ve basit, gele- neksel beslenme biçiminin bu uzun ömürlülüğü büyük oranda açıkladığına inanıyor. Yüz yaşı aşan insanların eşlerinin, kendi kardeşlerinden daha uzun yaşadığını da keşfetmiş Pes ve bu noktadan hareketle, beslenme biçimi ve yaşam tarzının genlerden çok daha büyük farklılıklara yol açabileceği sonucuna varmış. Pes, kaşığına dol- durduğu çorbayı ağzına götürüyor. Ve hayranlık dolu bakışlarla yorumlarını Podda’ya, “Delizioso!” diye bildiriyor. Minestrone çorbası içinde temel aminoasitler, bir vitamin potpurisi ve yanı sıra da farklı lifler barındırıyor. Pes’in bul- gularına göre, yüz yılı geride bırakan insanlar, sindirim sistemlerinde besinlerdeki lifleri olağandışı ölçüde yüksek sevi- yelerde tek zincirli yağ asitlerine dönüştüren bazı bakteri suşları barındırıyor (daha düşük kalp hastalığı riskiyle ilişkilendirilen bu doymuş yağlar, kanserin önlenmesine yardımcı olabiliyor). Pes, guatr hastalığı –düşük işlevli tiroit bezine eşlik eden bir durum– olan asırlık insanları inceledikten sonra, düzenli olarak alabaş tüketilen bir diyetin sağladığı tiyosiyanatın tiroit bezinin çalışmasını yavaşlatabileceği görüşüne varmış. “Bu da Sardinyalıların metabolizma hızlarını düşürerek onların daha uzun yaşamasına katkıda bulunuyor olabilir,” diyor. “Alevi zayıf yanan bir çakmağın daha uzun süre çalışması gibi.” Pes ile birlikte, yüz yılı geride bırakan insanların yüksek sa- yıda olduğu bir diğer köy olan Seùlo’daki yüz yıllık köy fırınını ziyaret ediyoruz. On–on beş kadın, bölgeye özgü ekmekleri pişirmekle meşgul. Tuğladan yapılmış ekmek fırınında harlı bir ateş yakmalarını ve kızarmış yüzler ve güçlü kollarla hamur yoğurmalarını izliyoruz. Kıdemli fırıncılardan biri olan, seksen yaşındaki kısa boylu, zinde yapılı Regina Boi, siyah elbisesi ve başörtüsüyle ekmek yapım aşamasının başında gözlemci konumunda. Kimi öneri- lerde bulunuyor; hamurun ne zaman hazır olduğuna ve fırının yeterli sıcaklığa ulaştığı zamana o karar veriyor. Ailesinin nesiller boyunca sürdürdüğü, kesilmiş sütü andıran yapışkan bir köpük hâlindeki –içinde yerli Lactobacillus bakte- risi de barındıran– ekşi mayayı kadınlara Boi vermiş. Maya ve

P:107

104

P:108

Franca Piras (sağda), komşuları Angela Loi, Marisa Stochino, kızı Michela Demuro ve torunu Nina’nın yardımıyla Ogliastra bölgesinin culurgiones adıyla anılan geleneksel yemeğini hazırlıyor. Makarna hamuru küçük cepler hâline getirilerek patates, pecorino peyniri ve naneyle dolduruluyor. ANDREA FRAZZETTA

P:109

laktik asit bakterileri, ekmeği kabartan karbondioksiti üretiyor; ayrıca laktik asit bakterileri de karbonhidratı parçalayarak lak- tik asit üretimine katılıyor. Asit ekmeğe ekşi bir tat veriyor, ama daha da önemlisi, Pes’in bana söylediğine göre, bu ekmeğin karbonhidratları kan dolaşımına beyaz ekmeğe oranla yüzde 25 daha yavaş giriyor. Podda ailesiyle yediğimiz akşam yemeği neşeli bir köy dedi- kodusuna dönüşürken, Pes kutlama havasına ayak uydurarak kadehini kaldırıyor ve adaya özgü kadeh kaldırma cümlesini yerel aksanla haykırıyor: “A kent’ annos!” (100 yaşını görün!) Aile de, “Sen de yılları say!” diye yüksek sesle karşılık veriyor. Ve hemen ardından Podda bu sözleri usulca tekrar ediyor. Birlikte yediğimiz akşam yemeği itibarıyla o da 100 yaşını deviriyor. BU TOPRAKLARIN YETİŞKİNLERİ, AMERİKA KITASININ EN UZUN YAŞAM BEKLENTİSİNE SAHİP İNSANLARI. Nicoya KOSTA Evler n n bahçeler nden topladıkları ananas ve papaya g b meyvelere kolay er ş mler , Yarımadası RİKA bu nsanların, b tk temell beslenmey tüm yıla yaymasına olanak tanıyor. P E S , Y Ü Z YA Ş I G E R İ D E B I RA K A N İ N S A N L A RA ilişkin araştırma- sına başladığı sıralarda, sakinleri uzun yaşayan bölgeleri bir haritada mavi noktayla işaretliyormuş. Nitekim, Sardinya’nın Nuoro kentinde bu tür bir sayı yüksekliğini fark ettiğinde, onu “mavi bölge” olarak adlandırmış. Dünya genelinde, uzun ömürlülüğe işaret eden sıcak noktalar araştırmasında onunla tanıştım ve ben de keşfettiğim benzer bölgeler/topluluklar için aynı terimi kullanmaya başladım: Nicoya (Kosta Rika); Ahikerya Adası (Yunanistan); Okinawa Adası (Japonya) ve Güney Kaliforniya’daki Yedinci Gün Adventist topluluğu. Her bir bölgenin beslenme alışkanlıklarını temel alan anket- leri inceledim ve geçtiğimiz yüzyıldaki yiyeceklerini listeledim. Gördüğüm, bu diyetlerin 20. yüzyılın sonlarına dek neredeyse tamamen, en az düzeyde işlem görmüş bitkilerden oluştuğuydu –çoğunlukla tam tahıllar, yeşillikler, kabuklu yemişler, kök seb- zeleri ve baklagiller. İnsanlar ayda ortalama beş kez et yiyordu. Çoğunlukla su, bitki çayı, kahve ve biraz da şarap içiyorlardı. Özellikle dikkatimi çeken nokta ise, çok az inek sütü içtikleri ya da hiç içmedikleriydi. Bu arada, büyük ölçüde, gazlı içe- ceklerden haberdar bile değillerdi. Küreselleşme paralelinde, işlenmiş gıdalar, hayvansal gıdalar ve hazır yemekler geleneksel diyetlerin yerini almaya başladı. Ve hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, “mavi bölgeler”de kronik hastalıklar artışa geçti. Sağlıklı beslenme; yaşam boyu sürdürülen dostluklar, ya- şam amacı, kişiyi sürekli harekete iten yaşam ortamı ve stresi azaltan günlük faaliyetleri de içeren uzun yaşamı destekleyici 106 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:110

etmenler ağının yalnızca bir parçası. Kosta Rika’nın Kosta Rika’nın Nicoya bölgesinde ben tüm bu etmenleri ve mavi bölgesi, Nicoya yanı sıra da dünyanın en sağlıklı kahvaltısı olabilecek şeyi bul- Yarımadası’nın dum. On–on beş civarında kadın her sabah tanyeri ağarırken omurgası Coopetortilla’da (Santa Cruz), uzun, kilden yapılmış fırınlara boyunca odun atıp, acılı fasulye kazanlarını karıştırıyor. María Elena uzanan Jiménez Rojas, mısır hamurundan golf topu büyüklüğünde yaklaşık 50 parçalar alıyor ve mekanik bir hassasiyetle yuvarlak birer topaç kilometrelik bir hâline getiriyor. Ardından bu hamur toplarını comal adıyla bi- şerit –kıyıdaki linen kilden yapılmış sıcak yüzeyin üzerine bırakıyor. Kabarık tatil yerleri, bir gözleme benzeri görünümün ardından çökerek mükemmel kapsamında bir tortillaya dönüşen hamur parçaları kısa sürede pişiyor. yer almıyor. Üç kadın, siyah fasulyeleri soğan, kırmızıbiber ve otlarla ka- Y A Ş A T A N G I D A L A R 107 rıştırıyor. Fasulyeler yumuşayıp tam kıvamına gelene kadar pişiriliyor; ardından, pirinç ve sotelenmiş dolmalık biber, soğan ve sarmısakla karıştırılarak gallo pinto olarak bilinen yemeğin Kosta Rika’ya özgü hâline dönüştürülüyor. Rojas’ın söylediğine göre, sadece 30 yıl önce burası bir tor- tilla dükkânından ibaretmiş. Rojas bu kooperatif sayesinde düzinelerce kadının yoksulluktan kurtulmasına yardım etmiş. Saat 06.00’ya gelirken ilk müşteriler sıraya girmiş bile. Garson kızlar uzun masalarda oturan müşterilere devasa bardaklarda açık kahve, tabaklarca gallo pinto ve sepetler dolusu sıcak tortil- la servis ediyor. Uzaklardaki bir radyodan hareketli bir ranchera müziği ortama yayılırken, müşteriler tortillalarını fasulyelerle dolduruyor; üzerine acı sos (chilero) döküyor ve sade kahve eşliğinde, binlerce yıllık bir mutfak dehasını yansıtan uzun ömür reçetesiyle yapılmış kahvaltılarının tadını çıkarıyorlar. Kosta Rika’nın mavi bölgesi, Nicoya Yarımadası’nın omurga- sı boyunca uzanan yaklaşık 50 kilometrelik bir şerit –kıyıdaki tatil yerleri mavi bölge kapsamında yer almıyor. Söz konusu bölge çoğunlukla kuru çayırlıklar ve ormanlık alanlardan olu- şuyor. Yaklaşık 50 yıl öncesine kadar, bu topraklarda yaşayan insanlar genellikle mısır ve fasulyeden oluşan diyetlerini tropik meyveler, bahçe sebzeleri, ara sıra da av hayvanları ve balıkla destekleyen yoksul çiftçiler ya da tarım işçilerinden oluşuyordu. Bölgenin beslenme alışkanlığını en çok etkileyenler, bin yıl- dır temelde aynı şekilde beslenen, yerli Chorotega’lar. Burada yaşayan yetişkinler, Amerika kıtasında en uzun yaşam beklen- tisine sahip kişiler ve 60 yaş üzerindeki erkekler de, dünyada bu yaş grubundaki en düşük ölüm oranına sahipler. Ki bunun açıklaması, söz konusu beslenme yönteminde karşılığını bu- luyor olabilir. Bu arada, mısır tortillaları da uzun yaşama katkı sağlıyor olabilir. Mükemmel bir tahıl kaynağı olan bu yiyecek vitamin, mineral ve lif açısından zengin kompleks karbonhid- ratlar içeriyor. Mısır suya yatırılırken eklenen odun külü, mısır tanelerinin hücre duvarlarını parçalıyor ve niasin salgılıyor –ve bu da kolesterolün kontrol altına alınmasına yardımcı oluyor. Siyah fasulyeler, yabanmersininde bulunan pigment bazlı antioksidanların aynılarını içeriyor. Ayrıca kalınbağırsakları temizleyen lifler açından da zenginler. Ama asıl sihir, mısırın fasulyeyle bir araya getirilmesiyle ortaya çıkıyor. Bedenlerimizin kas yapabilmek için dokuz

P:111

108

P:112

Paulina Villegas, 102 yaşındaki babası Pachito ile yeğeni Sixto’ya, Nicoya bölgesine özgü doyurucu bir kahvaltı servis ediyor. Yemekte kahve, yumurta, pirinç, fasulye ve fogón olarak bilinen geleneksel odun ateşinde pişirilmiş tortilla var. NICOLE FRANCO

P:113

aminoaside –proteinin yapıtaşları– gereksinimi var. Et, ba- lık ve yumurta gibi hayvansal gıdalar bu sayılanların tümünü karşılıyor; ancak aynı zamanda kolesterol ve doymuş yağ da içeriyorlar. Fasulye ve mısır bu aminoasitlerin tümünü karşılı- yor –üstelik bu sağlıksız unsurların hiçbirini barındırmaksızın. Araştırmacılar, söz konusu kombinasyonun hücre sağlığının korunmasına yardımcı olup olamayacağı konusunu araştırıyor. Stanford’dan epidemiyoloji uzmanı David Rehkopf ve Kosta Rikalı nüfusbilimci Luis Rosero–Bixby, araştırmalarında, Ni- coyalıların biyolojik olarak kronolojik yaşlarından on yıl daha genç olduklarına işaret ediyor. Coopetortilla’da kahvaltıma gömülüyor ve tortillaların içine yerleştirilmiş ve üzerlerine chilero serpilmiş fasulyelerimin kahve yudumları eşliğinde tadına varıyorum. Alnımdan ter damlaları, gözlerimden yaşlar süzülüyor. Kaygıyla bana bakan Rojas, “İyi misiniz?” diye soruyor. “Endişelenmeyin,” diyorum. “Bunlar mutluluk gözyaşları.” BÖLGE SAKİNLERİNİN 100 YAŞINA ULAŞMA OLASILIĞI, AMERİKALILARINKİNİN ÜÇ KATI. Yerl ler n gözdes goya, ya da acı kavun, hücreler koruyab len ve kan şeker n düşüreb len b r v tam n deposu. JAPONYA D Ü N YA N I N D İ Ğ E R U C U N DA , Okinawa’da, Naha’daki Okinawa Okinawa Daiichi Hotel’de, uzun ömürlülüğün beslenmedeki ipuçlarını Adaları inceleyen bir diğer araştırmacı olan Craig Willcox ile birlikte, dünyanın en sağlıklı kahvaltılığına aday bir diğer örneğin tadına 110 N AT I O N A L G E O G R A P H I C bakmaya hazırlanıyorum. 91 yaşında, kısa boylu enerjik bir kadın olan Yoşiko Şima- bukuro otelin kurucusu. Sertifikalı bir sebze uzmanı olan kızı Katsue Watanbe ile her sabah –yaklaşık olarak yarısı Okinawa’ya özgü– 50 kadar malzemeden bitkisel yemekler hazırlıyorlar. Önümüzdeki tabak ve kâselerde, genç neslin sağlık durumların- da görülen düşüşe rağmen hâlâ birçok açıdan dünyanın en uzun yaşayan halkı sayılan bu topluluğun ortaya çıkışına yardımcı olan renkli yiyeceklerden oluşmuş bir yıldız yağmuru var. Antropoloji eğitimi de almış olan gerontolog Willcox, tofu çorbası, havuç salatası, kaynatılmış eğreltiotu yemeği (otani– watari) ve sotelenmiş papayanın da aralarında bulunduğu bu 20 aşamalı yemekteki her şeyin düşük kalorili olduğunu belirtiyor. Okinawa yemeklerinin, besin değeri açısından zengin, kalori açısından ise fakir olduğunu ekliyor sözlerine. Willcox, ikizi Bradley ve danışmanları Makato Suzuki ile bir- likte, adanın geleneksel beslenme biçimi hakkında bildiğimiz çoğu şeyi anlatan kitaplar kaleme almış. Willcox kardeşlerin,

P:114

1994 yılında, yüz yaşı geçen insanları incelemek amacıyla Deniz geldikleri Okinawa’da yolları Suzuki’yle kesişmiş. Ve bu üçlü, yosunlarında çeyrek asır boyunca buradaki insanların yediklerini kayıt altına bulunan bir alıp, bu yiyeceklerin insanları hastalıklardan nasıl koruduğunu bileşik, aktive araştırmış. Şimdi de ben onlardan uygulamalı bir ders alıyorum. olduğunda, hücrelerin, Willcox elindeki yemek çubuklarıyla, arasında, klasik bir yaşlılığa bağlı Okinawa yemeği olan goya çanpurunun ana malzemesi olan, çoğu hastalığın yarımay şeklindeki, deniz yeşili goya ya da acı kavun parçaları kökeninde bulunan tofu sotesini işaret ediyor. “Goya, A ile C vitaminleri, yatan atıkları folik asit ve hücrelerinizi hasara karşı korumaya yardımcı olan temizlemeleri güçlü antioksidan bileşikler açısından zengin,” diyor. Kanser ve de karşıtı, karaciğer ve hücre çeperleri için koruyucu, serbest ra- enflamasyonu dikal temizleyici ve E. coli gibi bakterilerin düşmanı olan bu azaltmalarını bitki kan şekerini düşürebiliyor. sağladığı düşünülen Willcox, diğer tüm Japon tofularından daha yoğun kıvamlı ve bir genle peynir benzeri olan tofuya geçiyor. Günlük Okinawa diyetinin ilişkilendirilmiş en önemli parçası olan tofu, genellikle et veya yumurta gibi daha durumda. az sağlıklı proteinlerin yerini alıyor. Geleneksel olarak deniz suyuyla yapılan Okinawa tofusu kalsiyum, magnezyum, çinko YA Ş ATA N G I D A L A R 111 ve çoğu Amerikalının diyetlerinde eksik olan diğer mineraller açısından zengin. Ayrıca vücutta parçalanarak equol hâline gelen genistein ve daidzein oranı da oldukça yüksek. Genistein ve equol, Willcox’un kanser ve kardiyovasküler hastalık riskinin azaltılmasıyla ilintili olduğunu söylediği birer izoflavonoid. İçinde parlak sarı renkli bir demin bulunduğu bardağını havaya kaldırıyor Willcox. “Zerdeçal çayı,” diyor. Etrafa dam- lacıklar püskürterek çayından bir yudum alıyor ve düzinelerce araştırmanın, zerdeçalın içindeki aktif maddenin bedenlerimizi kanser, kalp rahatsızlıkları ve demans gibi hastalıklara karşı korumaya yardımcı olabileceğini açığa çıkardığını belirtiyor. Adalılar da genel Japon halkının sağlıklı sebzelerin lezzetini artırmak için zerdeçal gibi kimi tatları kullanma hilesini benim- semiş durumda. Çoğu yemekte, genellikle bonito parçaları ya da deniz yosunundan yapılmış, yoğun tada sahip bir sıvı olan daşi kullanılıyor. Daşi, bir sebze yığınını lezzet patlamasına dönüş- türebiliyor ve ortaya bir hamburgerden daha az kaloriye sahip, ancak besin değeri onun beş katı olan bir yemek çıkıyor –ayrıca bu yemekler her gün yenebilecek kadar da lezzetli. Ben tabağımı diğer lezzetlerle doldurduğum sırada Willcox bir deniz yosunu kütlesini tercih ediyor. Adalılar, Willcox’un “deniz sebzeleri” olarak adlandırdığı, bir düzineyi aşkın deniz yosunu türü tüketiyor. Mozuku diye adlandırılan bu yosunda ise Willcox’un vücut- taki enflamasyonu tersine çevirdiği, kan şekerini düzenlediği ve ayrıca damar açıcı olduğunu söylediği, bir kanser karşıtı ve antiviral olan fukoidan maddesinden bolca bulunuyor. Daha da merak uyandırıcı olan ise, deniz yosunlarında bu- lunan bir diğer bileşik olan astaksantin adlı maddenin, aktive olduğunda, hücrelerin, yaşlılığa bağlı çoğu hastalığın kökeninde yatan atıkları temizlemeleri ve enflamasyonu azaltmalarını sağladığı düşünülen bir genle ilişkilendirilmiş olması. İki saat boyunca yemek yedikten –ve öğrendikten– son- ra, önümüzdeki boş tabaklar denizine dikkatle bakıyorum.

P:115

2050’ye gelindiğinde hem doğayı koruyup SÜRDÜRÜLEBİLİR B l m nsanları bu d yet öncel kle gıdaların bes n değer- hem de 10 milyar insanı besleyebilecek ler n , sonrasında se doğaya etk ler n anal z ederek miyiz? 16 ülkeden bir grup uzmanın yanıtı, gel şt rd . Aşağıda bu d yet gıda türler ne ayrıldı ve çeş tl evet. Besinsel açıdan yeterli ve sürdürülebilir bölgelerdek tüket m alışkanlıklarıyla karşılaştırıldı. yöntemlerle üretilmiş gıdalar için geliştirdikleri hedefler uyarınca; meyve ve kabuklu yemiş Hedefin %27’si gibi gıdaların küresel çaptaki tüketim miktarının ikiye katlanması, kırmızı et ve şeker %8 tüketiminin ise yarıya düşürülmesi gerekiyor. %36 EAT–Lancet Kom syonu ver ler ne göre bölgesel dağılım Kuzey Amerika Avrupa ve Orta Asya %14 Ortadoğu ve Manyok ve patates ucuz temel y ye- Kuzey Afrika cekler arasında, ama tek başlarına bes nsel olarak yeterl değ ller. Latin Amerika Güney ve Karayipler Asya Bu değerl sağlıklı yağ kaynakları dünya genel nde olması Doğu Asya gerekt ğ kadar tüket lm yor. ve Pasifik D yet n hedef m ktarı Sahraaltı –13 gram– haftada yalnızca Afrika 1,5 yumurtaya eşdeğer. Tüm gıdalar eş t konumda değ l. Küresel d yet b tk sel Batı Yarıküre’dek görece varsıl gıdalara vurgu yaparken, kron k hastalıklarla l şk len- bölgeler yüksek m ktarda d r len ve çoğunlukla doğaya zarar veren yöntemlerle –d yet n steğe bağlı değerlend r- üret len hayvansal gıdaları sınırlandırıyor. d ğ – kümes hayvanı tüket yor. Hayvan Şeker katkısı Konsantre b r v tam n, m neral kaynaklı ve prote n kaynağı olan ve protein (süt %2,6 sürdürüleb l r yöntemlerle avlanan ürünleri dahil) balık, d yette ön plana çıkıyor. %6,6 %17 Sebze bazlı yiyecekler DAHA AZ SÜRDÜRÜLEBİLİR Et n bes n değer yüksek olsa da, yüksek tüket m sağlıksız. Sığır ç ftl kler metan %90,8 gazı salımının ana kaynaklarından b r . *ÖNERİLEN KÜRESEL DİYET GÜNLÜK 2500 KALORİLİK AZ TÜKETİLEN TÜKETİMİ TEMEL ALIYOR. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ETMENLERİ SERA GAZI SALIMI İLE TOPRAK VE ENERJİ KULLANIMINI İÇERİYOR. MANUEL CANALES, ALEXANDER STEGMAIER KAYNAK: BRENT LOKEN, EAT; GIDA, GEZEGEN, SAĞLIK ÜZERİNE EAT–LANCET KOMİSYONU

P:116

Hedef rakamlara en yakın durumdaki, noktalı Düşük kalor l olup temel makro bes n- SEBZELER yarım dairelerle gösterilen yerler, diyetin sözü ler sağlayan sebzeler grubundak ler, TAM TAHILLAR edilen gıda grubuna ilişkin günlük tüketim öneri- aynı zamanda ucuz gıda kaynakları. leriyle* en fazla örtüşen bölgelerden oluşuyor. MEYVELER Günümüzde, 2050 nüfusunu beslemeye 300 yetecek kadar tahıl üret l yor, ama bun- gram ların çoğu bes hayvanlarına g d yor. 232 Dünya genel nde nsanlar yeter nce meyve tüketm yor. Meyve ve sebzeler n günlük 200 d yet m z n yarısını oluşturması gerek yor. 75 Baklag ller ve yerfıstığı prote n sağlıyor; BAKLAGİLLER soya fasulyes de hâl hazırda Doğu Asya genel nde yaygın olarak tüket l yor. 50 Hedefin N İ Ş A S TA L I %729 SEBZELER 50 %2 üzerinde KABUKLU YEMİŞLER %41 13 %268 Y U M U RTA 29 %234 KÜMES %14 H AY VA N I %152 BALIK 28 %48 250 Hedefin Süt ürünler prote n, kals yum ve SÜT %145 d ğer bes nler açısından yen le- ÜRÜN- neb l r b r kaynak oluşturuyor. üzerinde LERİ %638 KIRMIZI ET %46 14 ÇOK TÜKETİLEN H E D E F E YA K I N

P:117

“Kendimi tam bir obur gibi hissediyorum,” diyorum. “Suçlu- luk duyma,” diyor Willcox ve yediklerimizin tamamının, 600 kaloriyi bile bulmadığını açıklıyor –ki bu, neredeyse irice bir kurabiyeninkine eşit bir miktar. GENELLİKLE VEJETARYEN BESLENEN ADVENTİSTLER, ET YİYENLERDEN DAHA UZUN YAŞIYOR. Sebzey temel alan Advent st d yet , İnc l’den bazı pasajlara dayanıyor ve çağdaş beslenme öner ler n yansıtıyor. K al iforniya YO L C U L U Ğ U M U N S O N D U R AĞ I , Yedinci Gün Adventisleri’n- den oluşan bir topluluğun uzun yıllardır İncil’den ilham alan Loma bir diyetle beslendikleri Loma Linda (Kaliforniya). İlkelerinin Linda kaynağı ise, “Ve Tanrı dedi ki, işte, yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size 114 N AT I O N A L G E O G R A P H I C veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak,” gibi bazı pasajlar. Bir araştırmaya göre, Kaliforniya’daki Adventistlerin yaşam beklentisi, diğer Kaliforniyalılara oranla erkeklerde 7,3 yıl, ka- dınlarda 4,4 yıl daha uzun. Hem vejetaryen hem Adventist olmak ise yaşam beklentisine fazladan iki yıl daha ekliyor. Bu şekilde beslenen birine ulaşmak amacıyla, diyeti incele- yen araştırmacılardan yardım istiyorum ve beni 90 yaşındaki Dorothy Nelson’a gönderiyorlar. Nelson kapısını ela gözlerinin hemen üzerinden kesilmiş liseli kız perçemleriyle açıyor. Beni selamlayarak, mutfağına yönlendiriyor. Ve enerjik hareketlerle, iştah açıcı bir öğle yemeği hazırlamaya başlıyor. Aşçılığına iltifat ettiğimde, sırrını açıklıyor: “Bu mutfak sevgiyle çeşnilendi.” Yemek yerken bana yaşamından söz ediyor. Gençliğinde, ki- lise görevlerinde hemşire–pilotluk yaptığı maceralı bir kariyeri olduğunu söylüyor. Bir defasında, yardımcı pilotuyla birlikte Arktika üzerinde ilerlerken, uçağın motoru bozulmuş ve aşa- ğıya doğru çakılırken Kanada ve Grönland arasındaki bir deniz buzlasında düz bir zemini son anda fark etmişler. “Tanrı bunu istediği sürece, sağ salim kurtulacağımızı düşündüm,” diyor. Uçak yere iniş yaptığında kaymış, ama devrilmemiş. “Kalkıp dizlerimin üzerine çöktüm ve şükrettim.” Donmak üzere olan ikili, bulundukları yerden beş gün sonra kurtarılmış. Kurtarma görevlileri onlara sıcak kahve vermiş. “Daha önce hiç kahve içmemiştim,” diyor. Adventistler kafein ve alkolden uzak durmayı tercih ediyor. Ve Nelson bugünlerde maceralarını yalnızca sebze bahçesiyle ilgilenmekle sınırlıyor. Nelson, vejetaryen yaklaşım yanlısı ve Yedinci Gün Adven- tist kilisesi hâline gelecek olan örgütlenmenin kurucularından Ellen G. White’ın mutfak ilkelerini takip ediyor. 1800’lerin sonu

P:118

ve 1900’lerin başında, o dönemden başlayarak, uzun yaşayan “Etin tadına hiç Amerikalılar yaratan bu altkültüre rehberlik eden beslenme bakmadım.” reçetelerini ilk kez oluşturan kişi White olmuştu. White, “kişiye Doksan daha karmaşık ve uyarıcı beslenme şekilleriyle elde edileme- yaşındaki yecek bir kuvvet, dayanıklılık gücü ve akıl zindeliği veren” tam Dorothy tahıllar, meyveler, kabuklu yemişler ve sebzelerin tüketilmesini Nelson’ın teşvik ediyordu. İnsanları, doymuş yağ, baharat ve tuz kullan- tansiyonu mamaları gerektiği konusunda uyarıyor ve “fermantasyona mükemmel neden olan ve beyni bulandırıp asabiyet yaratan” şekerin kulla- durumda ve nımını önermiyordu. Günümüzde Amerikan Kanser Topluluğu dinlenme ve Amerikan Kalp Birliği’nin beslenme kılavuzlarıyla birebir hâlindeki nabzı örtüşen ifadeleri, kayda değer ölçüde ileri görüşlüydü. 60. Nelson, günde beş Adventist diyetiyle ilgili yeni görüşlerin birçoğu, Loma Lin- kilometre da Üniversitesi’nden, kendisi de bir Adventist ve ara sıra balık yürüyor. yiyen bir vejetaryen olan, araştırmacı Gary Fraser’dan geliyor. Tıp eğitimi alan Fraser, Adventistlerin kalp sağlığının diğer YA Ş ATA N G I D A L A R 115 insanlara göre daha iyi durumda olduğunun farkına varmış ve bu diyetin sağlık konusundaki iddialarının bilim tarafından doğrulanıp doğrulanamayacağını merak etmiş. Şimdilerde, on binlerce Amerikalı Adventist’in sağlığını gözlemlemiş olan Adventist Sağlık Araştırmaları’nı yönetiyor. Kurumun yaptığı araştırmalar, herhangi bir yaştaki veje- taryen bir Adventist’in ölüm riskinin, yalnızca az miktarda et yiyen bir diğerine oranla yüzde 12 daha düşük olduğuna işaret ediyor. Buna karşın, fazla miktarda et yiyen genç Adventistler, proteinlerini kabuklu yemişler ve baklagillerden alanlara göre daha yüksek bir erken ölüm oranına sahip. Fraser, “Bitkisel bir diyetin tercih edilmesi gerektiği çok açık,” diyor. Nelson’ın yemeğinin kokusunu aldığımda, bu görüşe katılır gibi oluyorum. Ocağından yayılan aromalar acıktırıyor beni. Siyah fasulyeleri buharda pişirilmiş lahana ve karnabaharla karıştırdıktan sonra, üzerine kavrulmuş tofu dilimleri, susam ve bir fiske de soya sosu ekliyor. Kompleks karbonhidratlar, protein, vitaminler, mineraller ve antioksidanlardan oluşan ve bir porsiyon patates kızartmasından daha az kalori içeren, doyurucu bir karışım bu. Nelson, “Etin tadına hiç bakmadım,” diyerek övünüyor. Bana tansiyonunun mükemmel durumda, dinlenme hâlindeki nabzının ise 60 olduğunu söylüyor. Ayrıca günde beş kilometre yürüyor. Ortaya çıkan sonuç: Mavi bölgelerin geleneksel diyetlerin- de tüketilen kalorilerin büyük çoğunluğu işlenmemiş bitkisel gıdalardan geliyor. Tahıllar, yeşillikler, kabuklu yemişler ve baklagiller, Dünya’daki tüm uzun yaşam diyetlerinin dört temel direği. Mavi bölgelerde yaşayan insanlar diğerleriyle kıyaslan- dığında kardiyovasküler hastalıklar, kanser ya da diyabetle çok daha az karşılaşıyor. Peki ama, neden? Bu insanlar, yaşamlarının büyük bölümünde yalnızca kolayca bulunabilen yiyecekleri tüketmiş ve neyse ki bu yiyecekler işlenmemiş bitkisel bir diyet oluşturmuş. Deneme yanılma yöntemiyle, bu yiyecekleri her gün yenebilecek kadar lezzetli hâle getiren yemek tarifleri ortaya çıkmış. Belki de daha sağlıklı bir hâle gelmenizin sırrı burada yatıyor olabilir. Eğer başlangıç için güzel tarifler isterseniz, ha- rika minestrone çorbası yapan enerjik bir asırlık tanıyorum. j

P:119

BU BİR İLANDIR MİKRO BESİN ÖĞELERİNDE MAKRO GELİŞMELER Küreselleşme sürecinde beklenen yaşam kalitesine ulaşmak için toplumdaki tüm bireylerin beslenme bilincinin arttırılması, sağlıklı beslenmenin yaşam biçimine dönüştürülmesi gerekmektedir. Çünkü sağlıklı beslenen toplumlar yaşam kalitesi yüksek insanlardan oluşarak yaşamın her alanında kalitenin de en üst düzeye taşınmasını sağlar. Ülkemizde ise araştırmalar maalesef toplumuzda var olan ve yaşam kalitesini bozan beslenme sorunlarının yaygın olarak görüldüğünü bildirmektedir. Özellikle çocuklarda kronik beslenme yetersizliğinin temel göstergesi olan yaşa göre boy kısalığı, çocuklar ve kadınlarda demir eksikliği anemisinin sık görülmesi, genel toplumda iyot, folik asit, ile D vitamini yetersizlikleri, diş çürükleri ve şişmanlığın insidansındaki artış sadece karbonhidrat, protein ve yağ gibi beslenmenin yapıtaşı makro besinler değil mikro besinlerin de yaşamımızda ne kadar önemsenmesi gerekliliğinin açık ve net kanıtıdır diyebiliriz. Mikro besin öğeleri vitamin, mineral, antioksidan SELAHATTİN DÖNMEZ ve fitokimyasallar olup makro besin öğeleri olan UZM. DİYETİSYEN karbonhidrat, protein ve yağların vücut işlevleri için yardımcı olan enerji içermeyen her gün dengeli kadar depolama, hazırlama, doğrama, bekletme ve olarak vücuda alınması gereken süper destekler pişirme işlemleri de mikro besinlerden vitamin ile olduğunun altını çizmeliyiz. Çünkü mikro besin antioksidanların ciddi kayıplarına neden olmaktadır. öğeleri sağlıklı metabolizmanın devamlılığı için Pişirme ile C, B1, folat, B6, B2, niasin, pantotenik asit, enerji metabolizmasında, kan yapımında, bağışıklık B12, karoten, D ve E vitaminleri %20-100 arasında pişirme sisteminde, vücut hücre hasarı önlenmesinde, şekline göre ciddi kayıplara neden olabilmektedir. toksinlerin atılmasında anahtar bileşenler olup birçok Bu durum sağlıklı besin seçsek ve doğru porsiyonda kronik hastalıkların önlenmesinde de pozitif etkileri günlük ideal bir beslenme planı uygulasak dahi birçok olan vücudun görünmez kahramanlarıdır. mikro besin öğesi için yetersizliğin oluşmasında en önemli etmenlerden biri olarak karşımıza çıktığını Mikro besin öğelerini yeterli alabilmek için her gün unutmamalıyız. tam tahıl içeren besinler, tam buğday veya diğer rafine edilmemiş tahıllardan yapılan ekmek çeşitlerinden, taze Özellikle kalsiyum, magnezyum, potasyum, sodyum, sebze, taze meyve ve kavrulmamış kuru yemişlerden çinko, A, E, K, C, B1, B2, B12, folik asit ve niasin yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivite düzeyine göre doğru vitaminlerini günlük önerilen alınması gereken besin miktarlarda eksiksiz tüketmek gerekmektedir. Ancak öğesi miktarından çok düşük düzeyde alarak yine mikro bir gerçek vardır ki; bireyler her ne kadar bu besinlerden besin öğesi yetersizliği kendini gösterebilmektedir. tüketecekleri bilincinde olsalar dahi yapılan ulusal besin tüketim araştırmaları çocukluk çağından yetişkinlik Sonuç olarak elimizdeki bilimsel veriler ışığında dönemine kadar hemen her fizyolojik gruplarda çok sağlıklı beslenme ilkelerinden uzaklaşmadan düşük kalori yetersiz taze sebze, meyve ve tam tahıl tüketiminin içeren zayıflama diyetleri, vegan ve ketojenik beslenme olduğu bildirilmektedir. 6 ay tek başına anne sütünün uygulayanlar, irritabl bağırsak hastalığı ve çölyak gibi verilme sıklığının ülkemizde çok düşük oranda olması, bağırsak emilim bozukluğu yaşayanlar, ishal ve uzun daha fazla kırmızı et, tereyağı, kaya tuzu tüketiminin süreli antibiyotik kullananlar, büyüme çağındaki çocuklar, her geçen gün toplumda sağlıklı beslenme algısı ile fazla ergenler, hamile ve emziren anneler, menopoz dönemindeki yenilmesi maalesef demir, çinko, omega 3, folik asit, kadınlar ve zinde bir yaşam için sağlıklı bireylerin de diyet lifi, D vitamini, C, E vitaminlerinden yetersizliğin mutlaka mikro besin öğesi desteğine ihtiyaç duymaktadır. de oluşmasına zemin hazırladığı görülmektedir. Bireysel besin seçimlerimizin dışında global iklim değişimi de yiyeceklerimizin makro ve mikro besin öğesi içeriğini dolaylı olarak etkilemektedir. Küresel ısınmanın artması verimli tarım alanlarının azalmasına, ekilen ürünün başta demir, çinko olmak üzere protein miktarının azalmasını sağladığı bilimsel raporlarda sıkça karşımıza çıkmaktadır. Tarım alanında kullanılan bitki geliştiriciler, kimyasallar, böcek ilaçlarının denetimsiz ve bilinçsiz kullanımı sağlıklı yiyeceğe ulaşımımızda gıda güvenliği açısından ciddi bir problem olarak karşımıza çıkmakta ve böylece güvenli besini bulamamanın getirdiği kaygı ile de yeterli sebze, meyve tüketimini sağlayamayabilmekteyiz. Besinlerin satın alınmasından soframıza gelinceye

P:121

YAZI: F R A N S M I T H FOTOĞRAFLAR: A N DY R I C H T E R Kadim zamanların yoga öğretisi, modern yaşamın stresine panzehir olabilir mi?

P:122

119

P:124

ÖNCEKİ SAYFALAR Taşlarla Yoga adıyla anı- lan g r ş m Denver (Co- lorado) yakınlarındak Red Rocks Amf t yatro- su’na 2100 yoga uygu- lamacısı çekerek, kapalı g şe seansları düzenl - yor. ABD’de yoga, stre- s azaltmanın ve sağlığı güçlend rmen n g tt kçe popülerleşen b r yönte- m olarak görülüyor. SOLDA Batı’da yoga genell kle çok sayıdak yoga dalın- dan b r olan Hatha Yoga’nın asanalarına, ya da duruşlarına odak- lanıyor. Bu d s pl n n 4 b n yılı aşkın süre önce ortaya çıktığı H nd stan’da, Kr şna’nın tak pç ler Govardhan Tepes ’n çevreleyen 21 k lometrel k yolda defa- larca secdeye varıp 108 taşlı tesp hler n beden- ler boyunca hareket ett r p adanmışlık yogası (bhakti) yapıyor.

P:125

Kundal n yogayı H nd s- tan’dan Batı’ya get ren merhum sp r tüel l der Yog Bhajan’ın tak pç ler , Es- pañola (New Mex co, ABD) yakınlarındak Jemez Dağ- ları’nda her yıl yapılan yaz gündönümü kutlaması sıra- sında lah söyley p gözler kapalı hâlde yürüyor.

P:127

Ü P P E S İ N E S A R I N M I Ş Yargıç Eleni Derke, Patrick Acuña, San Jacksonville (Florida, ABD) Bölge Mahke- Diego (Kaliforniya) mesi’ndeki kürsüde heybetli bir görünüm yakınlarındaki eyalet sergiliyor. Jüri bölmesi ve avukatların otur- hapishanesinde, kâr duğu yerden bakıldığında görüntü bundan amacı gütmeyen Ce- ibaret. Görünmeyen tarafta ise, üzerinde zaevi Yoga Projesi’nin çılgın desenler taşıyan bir yoga taytı var. sponsorluğunu yaptığı ders sırasında, eğit- Yogayla 25 yılı aşkın bir süre önce tanışmış mekte olduğu hizmet Derke. Crohn hastalığı nedeniyle çektiği can köpeği Zeus ile bir- yakıcı karın ağrıları için doktorunun önerisi likte, derin gevşeme cerrahi müdahaleymiş. Ameliyattan kaçınma duruşu olan savasana umuduyla görüşünü aldığı yoga uzmanı pozunda dinleniyor. kuzeni ise ona, baş aşağı duruş teknikleri (inversiyon) öğret- Acuña, 20 yılı aşkın miş. (Söz konusu hareketlerin bedeni toksinlerden arındırdığı süredir parmaklıklar söyleniyor olsa da, bu yöndeki iddiaları destekleyecek herhangi ardında yoga yapıyor. bir bilimsel kanıt yok.) Belirtileri hızla azalan Derke, “Yoga haya- tımı kurtardı,” diyor. Yaşadığı bu deneyimin ardından yoga eğitmenliği için ders almış ve artık mahkeme avlusunda ücretsiz ders veriyor. Ayrıca, avukatlar mahkemede söz aldığında konuşma süreleri uzarsa eğer, mola anları yaratıyor ve jüri üyelerini ayağa kaldırıp esneme hareketi ve nefes egzersizi yaptırıyor. Yine de hukuk çevrelerinde, verdiği bu molalardan çok, suçluları parmaklıklar ardında yoga yapmaya mahkûm eden yargıç olarak tanınıyor. Derke, bir yıla kadar hapis cezası verilebilen hafif suçlarla ilgileniyor. Ve bu suçlular, Değişim İçin Yoga olarak adlandırı- lan haftalık programa katılmayı kabul ettiklerinde cezalarına yüzde 40 oranında indirim uygulanabiliyor. Derke, yogayı, zihinsel gevezeliğin susturulması ve öfke, korku, iç sıkıntısı ve benzeri olumsuz ruh hâllerinin ortadan kaldırılması için kulla- nılabilecek bir yöntem olarak görüyor. “Bu sayılanları geride bıraktığınızda,” diyor, “olumlu şeyler için yer açarsınız.” Başlangıçta, sık sık, bu söylediklerine inanmayan çalışma arkadaşlarının, “yok artık, yoga mı?” tepkileri ile karşılaşmış. Çoğu suçlu da benzer tepkiler vermiş. Montgomery Islah Merkezi (Jacksonville) tutuklularından Cecil Reddick, “Çok tuhaf bir yöntem olduğunu düşünmüştüm,” diyor. Jacksonville’de yapılan ve Değişim İçin Yoga programının uygulandığı üç farklı tesisi kapsayan bir çalışmada, katılım- cıların, altı hafta içinde uyku düzeni, genel sağlık durumu, öfke ve anksiyete kontrolünde kayda değer iyileşmelerden söz ettiğinin altı çiziliyor. Suçlulardan bazıları yogayı denemek- tense cezalarının tamamını çekmeyi yeğlemiş olsa da Reddick, Derke’ün meslektaşlarından birinin yaptığı kısa–sürede–hapis- ten–çıkış teklifine dört elle sarılmış. Derslerin onu bu denli 124 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:128

gevşetmesi, ağrıyan sırtını rahatlatması ve daha alamaması ya da araştırmalara fon sağlayacak ilaç önce hiç duymadığı dinginlik duygusunu tetik- sektörü vb. büyük bir endüstriye sahip olmaması lemesi karşısında şaşkın. gibi nedenler yatıyor. Harvard nörobilimcilerin- den yoga eğitmeni ve yoga bilimi uzmanı Sat Bir H İ N D İ S TA N ’ DA D O Ğ A N R U H S A L çalışma öğretisi Singh Khalsa da, araştırmaların kat etmesi gereken yoga geniş dallara ayrılıyor. Ve ABD’de de bir form uzun mesafeler olduğu görüşüne katılıyor. “Yine tutma yöntemi, dönüşüm ya da aydınlanmaya de, inandırıcılığımızı uygulamalı olarak göstermiş giden bir yol ve bağımlılık, baş ağrıları ve işitme olduğumuza inanıyorum,” diyor. kaybından, travma sonrası stres bozukluğu, kalp hastalıkları ve evet, Crohn hastalığına kadar birçok Stres pek çok hastalıkta başlıca rolü üstleniyor. rahatsızlığın tedavisi olarak görülüyor. Ayrıca sağlıksız beslenme, uyku bozuklukları, alkol ve uyuşturucu istismarı ile benzeri kötü Yoganın sağlığa ilişkin getirileri yönündeki iddi- alışkanlıkların kaynağında da stres var. Khalsa’ya aların kanıtlanması güç. Çoğu araştırma, kesin göre, “Çağdaş tıp kronik hastalıkların önlenmesi sonuçlar veremeyecek kadar düşük sayıda katı- konusunda gerçekten berbat durumda.” lımcıyla gerçekleştiriliyor. Bunun kaynağında ise, daha çok, yoganın hükümetlerden büyük hibeler Yoga ile ilgili bir diğer çalışma da Norveçli araştırmacıların imzasını taşıyor. Ritmik nefes D İ N G İ N L İ K A R AY I Ş I 125

P:130

Sr Dharma M ttra, New York kent ndek stüd- yosunda gelecek vaat eden öğretmenlerle b rl kte asanaları çalışı- yor. Brez lya’da doğan M ttra, 50 yılı aşkın b r süre önce yoga öğren- mek üzere ABD’ye gel- mes n n önces nde, ül- kes n n hava kuvvetle- r nde görev yapmış ve b r vücut gel şt rme salonu şletm ş.

P:132

SOL ÜSTTEN Aştanga yoga çaba gerektiren bir dizi SAAT YÖNÜNDE duruşa odaklanıyor. Hindistan’daki bu ders, Bir kadın, ülkenin en bü- babasından eğitim alan yük zincirlerinden biri Saraswathi Jois tara- olan Yogi Yoga’ya ait fından veriliyor. Jois, Pekin stüdyosunda sava- Mysore’de kadın ve sana duruşunda yatıyor. erkeklere bir arada Bazılarının spiritüel ya- ders veren ilk kadın nına temkinle yaklaştığı olma özelliği taşıyor. yoganın Çin’deki yolcu- luğu yavaş başladı, ama artık hızla yayılıyor. Ashley Craven (önde) Beyin felci rahatsızlığı ve Carla Torres, San Die- geçiren Bob Gregory, go Deniz Kuvvetleri Tıp Minnesota’da yer alan Merkezi’nde, orduda bir rehabilitasyon aktif görev yapan –ya merkezinde, engelli da askerle evli olan– ve yetişkinler için düzen- doktor tavsiyesiyle yo- lenen yoga dersinin gaya başlayan doğum bir parçası olarak öncesi ve sonrası anne- matsyasana (balık leri için verilen derste. pozu) yapıyor. D İ N G İ N L İ K A R AY I Ş I 129

P:133

egzersizi içeren iki saatlik yoga seansları öncesi ve ve öz–farkındalıkla ilintili olan precuneus ve arka sonrasında 10 gönüllüden alınan kan örneklerini singulat korteksin de aralarında bulunduğu bazı inceleyen araştırmacılar, bu çalışmada, dolaşım- beyin bölgeleri daha büyük bir hacme sahip. daki bağışıklık hücrelerinde kayda değer ölçüde gen aktivitesi artışı gözlemledi. Bu arada, Kalifor- Bu gibi araştırmalar yogaya bilimsel geçerlilik niya Üniversitesi’nde (Los Angeles) meme kanseri sağlasa da kadim disiplinin yüksek tempolu ve atlatan hastaları inceleyen biliminsanları, yoga- insanı bitkin kılan modern toplumda yer etmesi- nın çoğu karmaşık hastalığın kökenlerinden biri nin asıl nedeni bu değil. Khalsa, “Yoga insanları olduğuna inanılan enflamasyonla ilintili genlerin mutlu etmek ve çağdaş yaşamla başa çıkmalarını faaliyetini baskıladığını keşfetmiş durumda. sağlamak için kullanılan bir strateji,” diyor. ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri uzmanları, uzun BU AŞAMADA ARTIK, YOGANIN BENİ STRESE yıllardır yoga yapan uygulamacılarda, beynin gri maddesinde gözlenen yaşlılıkla ilintili azalmanın soktuğunu itiraf etmemin zamanı gelmiş olabilir. görülmediğine işaret ediyor. Araştırmalarına göre Diğer tüm doktorların başarısız olmasının ardın- yogilerde, hafıza ve duygusal düzenleme açısın- dan, sakatlanan omzumu iyileştiren fizyoterapi dan kritik önem taşıyan hipokampus ile dikkat uzmanının önerisiyle yogaya başladım. Uzman anlatırken onu görev bilinciyle dinledim. Yaşadı- 130 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:134

yenler oldu,” diyor yoga eğitmeni Olivia Mead. “Bunu artık kaldıramayacağım, diye düşündüm. Sevimli şortlar giymek için yoga eğitmeni olma- dım ben. Gerçekten bir fark yaratmak istiyordum.” Mead, İlk Müdahale Ekipleri İçin Yoga adlı orga- nizasyonu kuran isim. Kâr amacı gütmeyen bu organizasyon, birçok emniyet müdürlüğü, itfaiye teşkilatı ve eğitim akademisine yoga egzersizleri götürdü. Dersler, geleneksel yoga unsurlarını –duruş, nefes egzersizi, derin gevşeme ve medi- tasyon– bu teşkilatlara uygun hâle getiriyor. “Asıl amacımız zihni dizginlemek,” diyor Mead. “Ayak parmaklarımıza dokunmak değil.” Vrindavan’da, Yamuna H A P İ S H A N E T İ Ş Ö RT L E R İ ve pantolonlarını giyen Nehri üzerinde, kut- on dokuz kadın, Montgomery Islah Merkezi’n- sal Hindu bölgesi Keshi deki sıkışık odada U şeklinde dizilmiş yoga matları Ghat’ta meditasyon. üzerinde yerlerini alıyor. Üniformalı iki memur Hindistan’da yoga, başımda nöbet tutuyor ve aralarından birinin, kökenlerinde yer alan, komiser yardımcısı Rhonda Warren’ın elinde bir beden ve zihin uyumu iPad var; röportajımı videoya kaydediyor. amacını hâlâ koruyor. Bu spiritüel ve fiziksel Zihni dizginlemek şöyle dursun, stresi bırakıp uygulamanın, yogile- gevşemek için dahi uygunsuz bir yere benziyor. rin dünyasal acıların Değişim İçin Yoga organizasyonunun kurucusu üstesinden gelmesi ve donanma eski pilotu Kathryn Thomas’ın yönlen- özgürleşmesine yardım- dirmesiyle derin derin alınıp verilen nefeslerin cı olduğuna inanılıyor. ardından sıra, güneşi selamlama olarak bilinen bir dizi duruşa geliyor. Bir aşamadan sonra, dinginlik ğım 6,2 kilometrekarelik New York banliyösünde hissi neredeyse elle tutulabilir hâle geliyor. yoga, stüdyolarda, sosyal tesislerde ve zincir sağlık kulüplerinde bolca bulunabilen bir şey Çoğu tutuklunun derse katılması zorunlu değil. sonuçta. Ben de kocamla birlikte bir sağlık kulü- Bazıları, Melissa Bruce’un bana söylediği üzere, bünde yogaya başladım. Dersler tıklım tıklımdı. “sadece yapacak bir şeyleri olsun diye” derse Katılımcılar, itiş kakış içinde kendilerine yer gelmiş. Birçoğu, tutuklular arasında yaşamanın arıyorlardı. Taytlı kıvrak bedenler, aklımı karış- getirdiği gerginlik ve hayhuydan biraz olsun uzak- tıran şekillerde kıvrılıyor, eğilip bükülüyordu. laşmak, bir saatliğine de olsa kendi içine dönmek Sonuçta ben de matların üzerine yayılıp horla- istemiş. En azından bir düzine kadar tutuklu bana, mamak için elinden geleni yapan herhangi biri aydınlanma ya da dönüşüm yaşamamış olsalar da, kadar kendimi yeterli hissedeceğim onarıcı yoga yoga dersleri sayesinde bir günü daha sağ salim derslerine sığındım. Bu arada, eşim kafasının atlatabilmek için yeni beceriler edindiğini söylü- üzerinde durmayı öğrenmişti bile. yor. Philieza Lopano da, hücre cezası aldığında gerginliğini geçirmek için nefes egzersizleri ve Yoga sektörünü ciddi egzersiz potansiyeliyle esneme hareketlerini kullandığını ekliyor. bağdaştırmakta zorlanan tek kişi ben değilim. “Müzik listemin yeterince havalı olmadığını söyle- Her birinin esneyip bükülmesi ve derin derin nefes alıp vermesini izlerken, onlardan çok kendime odaklanıp yargısız davranarak daha başarılı olabileceğimi fark ediyorum. Kadınlar tek sıra hâlinde odadan çıktıktan sonra, Warren’a dönüp tekrar denemek istediğimi söylüyorum. “Biliyorum,” diyor. “Ben de öyle.” j Fran Smith’ n derg de daha önce yayımlanan maka- leler hassas tıp ve bağımlılık b l m n konu alıyordu. Yoga tutkunu Andy Richter Serpent in the Wilder- ness başlıklı k tabı ç n yoga d s pl n n fotoğraflamış. D İ N G İ N L İ K A R AY I Ş I 131

P:135

BU BİR İLANDIR THE LIFECO WELL–BEING Bedeninizin kendini iyileştirme gücünü keşfedin www.thelifeco.com G ünümüz yaşam koşullarında Bodrum, Antalya, Phuket’te, her biri öncesi korunma-sonrasında arınma sağlıklı kalabilmek ve iyi sakin, dingin ve doğa içinde yer alan ve yenilenme tedavileri sunan yaş alabilmek her geçen gün konaklamalı The LifeCo Well–being The LifeCo Phuket well-being’de daha da zorlaşıyor… Tükettiğimiz ve detoks merkezleri; vücudun alkali konaklama ve program süreleri yapay ve katkı maddeli besinlerden hale gelmesi ile hücresel onarım ve farklılık gösteriyor. soluduğumuz kirli havaya, kaotik şehir yenilenme sağlayan besin değeri yaşam şartlarında maruz kaldığımız yüksek beslenme programlarının; The LifeCo Well–being, ‘yaşam stresten içtiğimiz sulara kadar hemen ruhsal ve zihinsel iyileşme sağlayan boyu ideal sağlık’ anlayışı ile her şey fazlasıyla toksik. yoga, meditasyon, nefes terapisi konuklarını, birlikte çıktıkları sağlıklı seansları ve bağışıklık sistemini yaşam yolculuğunda programları Şu sıralar çevremizde çokça güçlendiren ozon, C-vitamini, bittikten sonra da yalnız bırakmıyor; rastladığımız “tükenmişlik glutatyon gibi özellikli I.V uygulamalar merkezde gerçekleştirilen raw-food sendromu”, sabahları yorgun uyanma, ve etkin terapilerle desteklenmesi ile workshop’ları, eğitimler, “well- sebebi bilinmeyen mutsuzluk hali ve oluşturulan programlar sunuyor. being” talk’lar ile kazandıkları yeni benzeri olumsuz duygu durumları da alışkanlıklarını ve doğru yaşam aslında doğal ortamımızdan farklı, The LifeCo Well–being tarzını evlerine döndükten sonra daha yapay bir sistem içinde hayatta merkezlerindeki tüm programlar; da sürdürebilmeleri için onları kalmaya çalışmamızın ve bu nedenle master detoks’tan ketojenic destekliyor, sağlıklı yaşam biçiminin yaşadığımız fiziksel, zihinsel ve beslenmeye kadar farklı amaçlara sürdürülebilir olmasını sağlıyor. çevresel “uyumsuzluk” halinin bir hizmet eden altı farklı temel beslenme sonucu. planı çerçevesinde hazırlanıyor. The Açık büfe her şey dahil tatil LifeCo Well–being merkezlerinde, konseptinin artık geride kaldığı şu 2006 yılından bu yana well-being sıvı beslenme veya çiğnemeli ve besin günlerde, Avrupa ve Amerika’da ve detoks alanında 13 yıllık tecrübesi değeri yüksek öğünler ile detoks popülerlik kazanarak dünya ile sağlığa bütünsel bir perspektiften programı yapmak mümkünken genelinde hızla yayılan “Yeni Nesil bakarak hizmet veren The LifeCo daha amaca ve kişinin ihtiyacına Tatil Anlayışı” ile hizmet veren ve Well–being; kişinin sadece bedensel yönelik; kilo kontrol, karaciğer Maldivler’de gerçekleştirilen World olarak değil aynı zamanda zihinsel yenileme, diyabet, getfit & healthy, Spa Awards’da “Master Detox” ve ruhsal olarak da arındığı ve mindfulness gibi programlara da programı ile “Worlds Best Detox yenilendiği taktirde daha iyi bir yaşam katılmak mümkün. Kişinin detoks Programme of 2018” ödülünün süreceği bilinci ile sağlığa değer katan programından en etkin şekilde sahibi olan The LifeCo Well–being; programlar sunuyor. Well-being fayda görebilmesi ve kısa süreli bir merkezlerinin en yenisini 2020’de merkezlerindeki tüm programları bu programda dahi kendindeki değişimin Ajman, Birleşik Arap Emirlikleri’nde anlayış çerçevesinde oluşturuyor. farkına varabilmesi için en az üç açıyor. gün program yapması öneriliyor. Özel klinik binasında uzman bir medikal kadro ile kanser ve kanser

P:137

Fotoğraf projes n n parçası olarak, yaş- lı nsanlara b r robotla nasıl etk leş mde bu- lunacakları soruldu. Clamart’dak (Fransa) Ma son Ferrar huzu- rev n n sak nler nden b r , robotun büyükan- nes g b davranmaya gönüllü oldu. Kend - s n robotun doğum gününü kutlarken ha- yal ett ve sandalyes n balonlarla süsled . 134

P:138

Gelecekte, yaşlılara yardımcı olma, onların rahatlarını sağlama ve hızla artış gösteren bakıcı talebini karşılama görevlerini robotlar üstlenebilir. YAZI: C L A U D I A K A L B FOTOĞRAFLAR: Y V E S G E L L I E

P:139

Yalnızlık, yaşlı- lar arasında yaygın. Montgeron’daki (Fran- sa) bakım merkezinin sakinlerinden biri olan bu yaşlı kadın robota sırdaşı gibi davrandı. İçerideydiler ama o, birlikte güneşlendik- lerini hayal etti.

P:141

O L D I E N E JAT 2 0 0 5 ’ T E robot geliştirmeye baş- Fotoğrafçı Gellie, ladığında, zamanının çoğunu ileri teknoloji herkesin robota ısın- prototiplerini sergileme umuduyla sayısız masını beklemiyordu. kapı çalmakla harcamış. Sağlık hizmetleri Nitekim kiminin ilgisi- dünyasının böylesi bir yaklaşıma karşı te- ni çekmezken, kimileri reddütlü olduğu zamanlar. “Şimdiyse tam denemeye hevesliydi. tersi,” diyor, Toronto Üniversitesi makine Broca Hastanesi’nde mühendisliği bölümü öğretim üyesi Nejat. tedavi gören bu “Dünyanın her yanından arayıp, ‘Robot ne kadın, robotun ona zaman hazır olacak?’ diye soran insanlar var.” içinde olduğu koşulları unutması konusun- Nejat’ın, “sosyal yardım robotları” olarak da yardımcı olduğunu adlandırılan bu özel robotları, insanlarla söyledi. Kitapları sevi- etkileşime geçmenin yanı sıra acil bir gereksinimi, yani yaşlı yordu ve söylediğine bakımını karşılamak üzere tasarlanmış. 2019 yılı itibarıyla 80 göre, robota pek çok yaş üzeri insan sayısı 143 milyon iken, bu sayının 2050 yılın- kez kitap okumuştu. da hemen hemen üçe katlanıp 426 milyona kadar yükselmesi bekleniyor. Ve kullanılacak ilaçların hatırlatılmasından eg- zersize kadar pek çok konuda insanlara yardımcı olmak üzere programlanabilen bu tür robotlar özellikle Alzheimer ya da demans hastaları açısından yararlı olabilir. Nejat’ın robotları ayrıca hastaların bilişsel açıdan aktif kalabilmelerine yardımcı olacak hafıza oyunları, tombala vb. oyunların oynanması ko- nusunda da kullanılabilir. Fransız fotoğrafçı Yves Gellie’nin, Fransa ve Belçika’daki yaşlı bakım merkezlerinde insanlar ve sosyal robotlar arasındaki etkileşimi belgeleyen, 2019 yapımı ödüllü Year of the Robot filmi de robotların yaşlılara yardımcı olabilme potansiyellerinden ilham alıyor. İki yıllık bir çalışmanın ürünü olan filmde Gellie ve yardımcısı Maxime Jacobs, insanlar ve makineler arasında aktif iletişime izin vererek robotları insanlaştırıyor. Bu filmi tamamlamasının ardından sıra fotoğraf projesine gelmiş ve Gellie aynı insanlara, bu kez, insan–robot etkileşimi- ne dair kafalarındaki senaryoları, bir robotla yapmayı en çok istedikleri şeyi sormuş. Bu sayfalardaki görseller, Gellie’nin ay- lar süren gözlemlerden sonra insanların robotlarla etkileşimini belgelediği karelerden oluşuyor. Projenin amacı tedavi ya da robotların gerçek yetilerini göstermek değil. Amaç, insanların makinelerle ilişki kurma kapasitelerinin boyutlarını keşfetmek. Eleştirmenler bakıcı robotların insan etkileşiminin yanı sıra iş olanaklarını da ortadan kaldırabileceği endişesini taşıyor. Yale Üniversitesi Sosyal Robot Laboratuvarı başkanı Brian Scas- sellati, “Amaç bakıma destek sunmak, insanların yerini almak değil,” diyor. Robotları farklı hastalarla test eden Scassellati, robotlarla günlük etkileşimde bulunmanın, otizm spektrum bozukluğu olan çocukların göz teması ve sosyal becerilerini ge- 138 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

P:142

liştirmesine yardımcı olabileceğini de keşfetmiş. Duygu yoksunluğu yararlı bir özellik midir? Peki, Fotoğraf çekimlerinin yapıldığı merkezlerden hastalar bir süre sonra ilgilerini kaybederler mi? Broca Yaşam Laboratuvarı’nın yöneticisi, bilişsel “Robotların yararlarından biri çok açık,” diyor psikolog Maribel Pino, fotoğraflanan insanların Scassellati. “Kişiselleştirilmiş ve isteğe bağlı bakım robotlarla etkileşimini “özgün” sözcüğüyle tanım- hizmetleri sunabilirler –ve bu konuda duyulan lıyor. Robotla vakit geçirenlerin çoğu, sonunda gereksinimin gelecekte artış göstereceği kesin.” j onunla duygusal bağ kuruyor. Ve uzmanlar, in- san–robot dinamiğini daha iyi anlamayı amaç- Claudia Kalb, National Geographic’ n deha b l m n lıyor. Robotlar peşin hükümlü olmadıkları için konu alan makaleler kapsamında Pablo P casso ve insan bakıcılara oranla daha avantajlı olabilir mi? Leonardo da V nc ’y kaleme aldı. Yves Gellie Fran- sız ed syonu ç n P tca rn Adası’nı fotoğraflamıştı. R O B O T T E R A P İ 139

P:144

Maison Ferrari’de yaşayan bu kadın, robotun kendi- sine basketbol oynamayı öğretmesini istediğini söyledi. Tokyo merkezli SoftBank Robotics tara- fından üretilen robot, bu istediğini yapmak için programlanmamıştı. Ama Belçika’daki ZoraBots tara- fından tasarlanan yazılımı, insanların egzersizin de dahil olduğu birçok görevi tamamlamasına yardımcı olabilir nitelikte.

P:145

Ghent’de, (Belç ka) We- verbos Bakımev ’nde yaşayan 94 yaşındak bu kadın, kend s p yano çalarken dans edeb - lecek b r robot sted . ZoraBots’un yönet m ku- rulu eşbaşkanı Fabr ce Goff n, robotun küçük boyutlarının onu çocuk- su gösterd ğ n ve bunun da yaşlıların hoşuna g t- t ğ n düşünüyor. “Çocuk dürüstlüğünde de yargı- lama yoktur,” d yor.

P:147

“NAO adıyla bilinen bu robotun bir avan- tajı daha var,” diyor, Gellie: “Asla öfkelen- miyor ya da ruh hâli dalgalanmıyor.” We- verbos Bakımevi’nin 78 yaşındaki sakini bir sa- natsever. Robota da bir sanat eseriymişçesine hayranlık besliyor. Gel- lie’ye, “Eğer onu yanıma alıp müzeye gidebil- seydim,” diyor, “bana her şeyi öğretirdi.”

P:149

nationalgeographic.com.tr facebook.com/ NatGeoMagazineTurkiye

P:150

“BENİM İÇİN OKUMAK, B İ R A R K A DA Ş L A VA K İ T GEÇİRMEK DEMEK.” –GARY PAULSEN twitter.com/ NatGeoMagTR instagram.com/ NatGeoMagazineTurkiye

P:151

INSTAGRAM JASPER DOEST FOTOĞRAFÇILARIMIZDAN KİM Doest, tedavi görmekte olan hayvanları fotoğraflamak için kuzeni Odette’in Curaçao’daki veteriner kliniği- Hollanda’da yaşayan fotoğrafçı ne gittiğinde iki flamingoyla tanıştı: beyin sarsıntısı Doest, insanlar ve doğa arasın- geçirdikten sonra iyileşip internet fenomeni olan Bob daki etkileşimi fotoğraflıyor. ve ayak enfeksiyonu nedeniyle sakatlanan Thomas (üstte). Odette, yaratıcı tedavi yöntemleri bulamadığı NEREDE takdirde ötenazi uygulaması gereken yaralı hayvanlarla sıklıkla karşılaşıyor. Thomas’ın yaralarını sarmak için Kuzeni Odette Doest tasarladığı çoraplar bu yaratıcı yöntemlere bir örnek. tarafından Karayipler’in Doest’un söylediğine göre, Thomas iyileşip yabana Curaçao adasında işletilen geri dönmüş. Bob ise yabanda onu savunmasız bıraka- bir veteriner kliniğinde. bilecek bir eklem iltihabından muzdarip olduğu için Odette’le birlikte yaşamaya devam ediyor. NE Doest, akıllı telefonundan DSLR kamerasına kadar elindeki tüm araçlarla Thomas isimli kuşun fotoğraflarını çekti. Bu görsel için 100 mm’lik bir lens kullandı. Bu sayfa National Geographic’in Instagram hesaplarında yer alan görselleri içeriyor. 120 milyonu aşkın takipçiyle Instagram’da en popüler marka olan hesabımıza ulaşmak için instagram.com/natgeo adresini ziyaret edebilirsiniz. 148 N AT I O N A L G E O G R A P H I C

Create a Flipbook Now
Explore more