Enjoying your free trial? Only 9 days left! Upgrade Now
Brand-New
Dashboard lnterface
ln the Making
We are proud to announce that we are developing a fresh new dashboard interface to improve user experience.
We invite you to preview our new dashboard and have a try. Some features will become unavailable, but they will be added in the future.
Don't hesitate to try it out as it's easy to switch back to the interface you're used to.
No, try later
Go to new dashboard
Like
Share
Download
Create a Flipbook Now
Read more
Yeni Güncel Müfredat
Çek Kopar
Sınavlara Hazırlık Okula Yardımcı
Akıllı Tahta Uyumlu
Mobil Optik Okuma ve Değerlendirme
48 Test
Read More
Home Explore Puan Yayınları 8. Sınıf LGS Türkçe Yaprak Test
Publications:
Followers:
Follow
Publications
Read Text Version
More from SINAV YAYINLARI
P:02

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102841

Çok Anlamlılık

01

1. Yaşamda iyimserlerle kötümserlerin oranı ülkenin gelişmişlik düzeyiyle, dünyadaki ekonomik dengelerin

sarsılıp sarsılmamasıyla, doğal yıkımların olup olmamasıyla yakından ilgilidir. Yaşamı yeniden kurup biçimlendirmeye, çağdaş anlayışlarla örgütleyip geliştirmeye yetenekli olmayanlar doğal olarak kötümserlik batağına saplanırlar. Akıllarını iyi kullanamazlar, çevrelerinde sinerji yaratamazlar, yaydıkları olumsuz

enerjiyle kötümserlerin sayısını artırırlar.

Bu metindeki bazı sözcüklerin anlamları ●, ▲, ■, ★ simgeleriyle verilmiştir. Bu sözcükleri metinden bularak aşağıdaki bulmacaya yerleştiriniz.

1

2

3

4

1 2 3 4 5

5

Anahtar Sözcük

Numaralanmış kutucuklarda yazan harfler “ANAHTAR SÖZCÜK” bölümüne yerleştirildiğinde aşağıdaki kelimelerden hangisi oluşur?

A) DERGİ B) DERİN C) DENİZ D) DEYİŞ

2. Gazetenin yazıhanesine yürüyerek gideyim dedim. Bozulan sağlığım yüzünden günlerdir beynimi kemiren sinek vızıltılarından biraz da olsa uzaklaşmayı umdum. Evden çıkarken yüzüm güleç, hava da güzeldi. Yürüdükçe hem hava bozdu hem benim asabım bozuldu. O güzelim yeşil alanlara, parklara, sahil boyuna ne olmuş! Plastik poşetler, sigara izmaritleri, çekirdek kabukları, içecek kutuları hatta çocuk bezleri…

Kızdım ve üzüldüm. Yarınlar yokmuşçasına davranan, yazık ki ahlaki gelişimini tamamlayamamış insanımıza esef ettim.

Bu metindeki altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?

A) Rahatsızlık veren ses - Plansız hareket etmek

B) Kötü düşünce - Geleceği düşünmemek

C) Endişe - Umutsuz olmak

D) Önemsiz durum - Umursamazlık

● Bir nesnenin ya da kimsenin başka

nesnelere veya kimselere göre olan

değer ve yücelik derecesi

▲ Bulunulan dönemin anlayışına,

şartlarına uygun olan

★ Manevi güç

■ Ekonomik hayatın uyumlu düzeni

P:03

3. Aşağıda “dağınık” sözcüğünün bazı anlamları verilmiştir.

• Düşüncelerini toparlayamayan

• Bir arada olmayan, birbiriyle bağlantısız

• Düzeni bozuk, düzensiz, karışık

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde “dağınık” sözcüğü bu anlamlardan birinde kullanılmamıştır?

A) Karadeniz Bölgesi’nde engebe fazla olduğu için dağınık bir yerleşim söz konusudur.

B) Küçük çoban dağınık sürüsünü bir araya getirmek için çok uğraştı.

C) Dağınık saçları, uyumsuz ve kirli kıyafetleriyle perişan görünüyordu.

D) Kafası o kadar dağınıktı ki orada olduğumu fark etmedi.

4.

Sözcüklerin zaman içinde farklı nedenlerle değişik durumlar için kullanılması, bir sözcüğün

birden fazla anlam taşımasına neden olmuştur. Bu duruma sözcükte çok anlamlılık denir.

Buna göre,

• Eğitim bilimcilere göre tekrar edilmeyen bilginin büyük bölümü 24 saat içerisinde unutulur.

• Evden aceleyle çıkınca anahtarlarını portmantoda unutmuş.

• Elime gitar almayalı o kadar zaman oldu ki nasıl çalınacağını bile unutmuş olabilirim.

• Yaptığın iyiliği ömrümün sonuna kadar unutmayacağım.

cümlelerinde “unutmak” sözcüğü kaç farklı anlamda kullanılmıştır?

A) 1 B) 2 C) 3 D) 4

5. Sözcükler, kullanıldıkları cümlenin bağlamına göre farklı anlam ifade ederler.

Buna göre “bugün” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde diğerlerinden farklı bir anlamda kullanılmıştır?

A) Bugün her zamankinden çok yoruldum.

B) Bugün masallar çocuklara eskisi gibi çekici gelmiyor.

C) Hava yağmurlu olduğu için bugün yapacağımız etkinliği erteledik.

D) Sınav sonuçlarının ne zaman açıklanacağı bugün duyuruldu.

6. Aşağıdaki cümlelerde “bırakmak” sözcüğü farklı anlamlara gelecek şekilde kullanılmıştır.

• Bırak da bundan sonrasıyla biz ilgilenelim.

• O kadar yavaş ilerliyordu ki yarısına gelmeden filmi bırakıverdim.

• Yıllar önce ardına bakmadan bıraktığı mahallenin sokaklarında özlemle dolaşıyordu.

Bu cümlelerde “bırakmak” sözcüğü aşağıdaki anlamlardan hangisinde kullanılmamıştır?

A) Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak

B) Engel olmamak

C) Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek

D) Ayrılmak, terk etmek

P:04

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102842

1. Aslı, Cenk, Mert ve Zeynep bir kelime oyunu oynayacaklardır. Bu oyunda oyuncular istedikleri bir kelimeyi cümle içinde kullanmaktadır. Oyuncu, kelimeyi terim anlamında kullanırsa 5, mecaz anlamda kullanırsa 4, gerçek anlamda kullanırsa 3 puan almaktadır. Aslı “kök”, Cenk “perde”, Mert “basamak” ve Zeynep

“doğru” kelimeleriyle aşağıdaki cümleleri kurmuşlardır.

Aslı: 1. Artık kök hücre yöntemiyle birçok hastalık tedavi edilebiliyor.

2. Üç kök yeşil soğan, salata için yeterli olacaktır.

3. Bitkiler besinlerinin %85’ini kökleri yoluyla topraktan alırlar.

Cenk: 1. Olayın ardındaki sır perdesini aralamak için gece gündüz çalıştılar.

2. Oyunun son perdesi herkesin içini sızlattı.

3. Elleri o kadar küçüktü ki gitarın perdeleri arasında geçiş yaparken zorlanıyordu.

Mert: 1. Merdivenin son basamağı kırıkmış.

2. 123 sayısının yüzler basamağının sayı değeri 1’dir.

3. Kimsenin yükselmek için beni basamak olarak kullanmasına izin vermem.

Zeynep: 1. Doğruları söylemek her zaman daha kolaydır.

2. 2 noktadan yalnız bir doğru geçebilir.

3. Doğru yoldan gittiğimize emin misin?

Buna göre oyun sonunda en yüksek puanı hangi öğrenci almıştır?

A) Aslı B) Cenk C) Mert D) Zeynep

2. Elli altmış yıl önce yazdığım öyküleri yeniden ele almaktaki gayem dillerini düzeltmekti. Çocuksu yakla-

I

şımlara, kurgudaki yetersizliklere, acemiliklere filan dokunmadım. Benim için tatlı anılar hepsi. Gelgelelim

II

dillerini düzeltmeden ortada dolaşmalarına tahammül edemezdim.

III

Bu metindeki numaralanmış sözlerin yakın anlamlıları aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmemiştir?

I II III

A) amaç ne var ki katlanamamak

B) maksat fakat kaldıramamak

C) hedef oysaki dayanamamak

D) arzu hâlbuki taşıyamamak

Gerçek, Mecaz ve Terim Anlam

02

P:05

3. Bir sözcük bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayacak şekliyle kullanılırsa terim anlamıyla kullanılmış olur. Örneğin “perde” sözcüğü bir tiyatro terimi olabileceği gibi

temel anlamı ile “pencereye çekilen örtü” anlamında da kullanılabilir.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde “köprü” sözcüğü terim anlamında kullanılmamıştır?

A) Güreşçi, köprü pozisyonunu koruyarak sayı avantajı elde etmeye çalışıyor.

B) Boyacı yüksek tavanlara ulaşabilmek için kurduğu köprülerin üzerine çıktı.

C) Isınmadan köprü hareketi yapmak, sırt ve boyun incinmelerine sebep olabilir.

D) Dolgunun mümkün olmayacağını söyleyen doktor, dişi çekerek köprü yapmayı önerdi.

4.

“Acı” sözcüğü, “Bu yemeğin acısı biraz fazla olmuş.” cümlesinde tek başına söylendiğinde akla gelen

ilk anlamını koruduğu için “gerçek anlam”da; “Acı haber tez duyulur.” cümlesinde ise gerçek anlamından uzaklaşarak cümle içinde yeni bir anlam kazandığı için “mecaz anlam”da kullanılmıştır.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük mecaz anlamda kullanılmamıştır?

A) Ne kadar içinden çıkılmaz olursa olsun gülümseme her düğümü çözer.

B) Henüz acısı çok taze olduğu için yüzünü güldürmek mümkün olmadı.

C) Tatsız bir tartışmanın içinde buldum bir anda kendimi.

D) Beşiktaş sırtlarında, kutu gibi bir evde ailesiyle birlikte oturuyor.

5. Sözcüğün sözlükteki ilk anlamına ve bu anlamdan tamamen uzaklaşmadan kazandığı yeni anlamlara gerçek anlam denir.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde bütün sözcükler gerçek anlamda kullanılmıştır?

A) Billur gibi sesiyle bütün dinleyicilerin kulaklarının pasını sildi.

B) Bizi dikkatle dinleyenlere güzel duygular besler, onların yanındayken rahatladığımızı hissederiz.

C) Kendine saygısı olan sağlıklı bir insan, başkalarına da en büyük saygıyı duyar.

D) İnsanların yüzlerindeki karanlık ifade, çoklukla gelecek için umutsuzluklarından kaynaklanır.

6. Sözcükler, kullanıldıkları cümlenin bağlamına göre farklı anlamlar ifade eder. Birçok sözcüğün birden fazla anlamı olduğundan sözcüklerin gerçek, mecaz, terim gibi anlam özellikleri bulunur.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcük birinci cümlede mecaz, ikinci cümlede gerçek anlamda kullanılmamıştır?

A) Orada bulunan herkesi keskin bir dille eleştirmişti.

Kıyıda yürürken dalgaların kayaları nasıl keskinleştirdiğini fark ettik.

B) Gelen şehit haberiyle bu kez ateş Kastamonu’ya düştü.

Çocuğun ateşi 38 dereceyi aşınca doktor hemen müdahale etti.

C) İkilinin arasında soğuk rüzgârlar estiği her hâllerinden anlaşılıyordu.

Bu kadar soğuk karşılanmayı hiç beklememiştim.

D) Aldığı acı haber onu düşündüğümden daha çok yıkmıştı.

Erzincan’da meydana gelen deprem birçok yerleşim yerini yıktı.

P:06

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102843

1. Bir sözcüğün zıt anlamlısı (karşıtı) onun cümledeki kullanımına göre değişir. Örneğin “iyi” sözcüğünün zıt

anlamlısı “kötü” sözcüğüdür. Ancak “Yaptığımız son işten iyi para kazandık.” cümlesinde “iyi” sözcüğü

“çok” anlamında kullanıldığı için sözcüğün zıt anlamlısı “az”dır.

Bu açıklamaya göre,

I. Yüksek kaldırımlar, sanıldığının aksine gelişmişliğin simgesi değildir.

II. Kullandığı dilin zenginliği, onun birikimini gösteriyor.

III. Ege’de deniz, Akdeniz ve Karadeniz’de olduğu gibi aniden derinleşmez.

IV. İstiklal Caddesi İstanbul’un en kalabalık mekânlarından biridir.

cümleleriyle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede “yüksek” sözcüğünün zıt anlamlısı “alçak”tır.

B) II. cümlede “birikim” sözcüğünün eş anlamlısı “tasarruf”tur.

C) III. cümlede “derin” sözcüğünün zıt anlamlısı “sığ”dır.

D) IV. cümlede “kalabalık” sözcüğünün zıt anlamlısı “tenha”dır.

2. Aşağıdaki şekillerde numaralanmış bölümlere, çevresindeki sözcük veya söz gruplarının çağrıştırdığı en

uygun kavram yazılmak istenmektedir.

Hastane Tayfun Peynir

Reçete İlaç Bora Kasırga Yoğurt Ayran

123

Buna göre numaralanmış yerlere getirilecek kavramlar aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?

1 2 3

A) Öğretmen Rüzgâr Zeytin

B) Doktor Yelkenli Makarna

C) Hasta Bisiklet Çorba

D) Eczane Fırtına Tereyağı

Sözcükler Arası Anlam İlişkileri

03

P:07

3.

“Boş vakit yoktur, boşa geçen vakit vardır.” diyen Tagore, vaktin o anlarda yapılanlarla anlamlandığını ve

önem kazandığını ifade eder. Can sıkıntısı denen şey aslında vakit hırsızlığıdır. Hayattan çalmaktır. Her vakit, kendi hakkını ister. John Milton “Saatler kanatlıdır, zamanın yaratıcısına uçarlar ve onları nasıl kullandığımızın haberini götürürler.” der. Akıllı ve sorumlu insan vaktini en iyi şekilde kullanan insandır. Her işte bilenle bilmeyen arasında fark olduğu gibi vaktin değerlendirilmesi konusunda da bilen ve bilmeyen arasındaki

durum aynıdır.

Bu metinde yer alan sözcüklerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Zıt anlamlı sözcükler bir arada kullanılmıştır.

B) Farklı alanlara ait terimler vardır.

C) Eş anlamlı sözcükler bir arada kullanılmıştır.

D) Olumsuzuyla birlikte kullanılan sözcük bulunmaktadır.

4. Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, aralarında anlam ayrımı bulunan kelimelere yakın anlamlı kelimeler denir.

Buna göre,

I. Doğru söz yemin istemez.

II. Yalan zekâ işidir, dürüst olmak ise cesaret.

III. İnsanlar seni yanlış anladığında dert etme.

IV. Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır.

cümlelerinden hangilerinde yakın anlamlı sözcükler kullanılmıştır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve IV D) III ve IV

5. Farklı yazılıp okunmasına rağmen aynı varlığı ya da kavramı karşılayan, anlam bakımından birbirinin yerini tutabilen iki sözcük arasındaki anlam ilgisine “eş anlamlılık” ilgisi denir.

A KRA B A

İ HAN E T

V A Z İ F E

İ S E D A S

ZIT E N İ

EMA N A R

Buna göre bulmacada aşağıdakilerden hangisinin eş anlamlısı yoktur?

A) GÖREV B) BİRDEN C) HISIM D) ETKİ

P:08

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102844

1. İkilemeler anlatım gücünü artırmak, anlamı pekiştirmek, kavramı zenginleştirmek amacıyla belli anlam

özellikleri taşıyan iki sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşan sözcük öbekleridir.

Buna göre,

• Baş başa verip bu sorunu çözmeliyiz.

• Aşağı yukarı beş yıldır bu iş yerinde çalışıyorum.

• Yıllardır dayalı döşeli bir evin hayalini kuruyoruz.

• Tatile giderken bavulumu ıvır zıvırla doldurmayı hiç sevmem.

cümlelerinde aşağıda açıklaması verilen ikilemelerden hangisinin örneği yoktur?

A) Tek başına kullanıldığında anlamı olmayan sözcüklerin bir arada kullanılmasıyla oluşan ikilemeler vardır.

B) Aynı kavram alanına giren sözcüklerin birlikte kullanılmasıyla oluşan ikilemeler vardır.

C) İkilemeler oluşumları esnasında çekim eki (iyelik, hâl, tamlama vs.) alabilir.

D) İkilemeler, eş anlamlı sözcüklerin bir araya gelmesi ile oluşabilir.

2. Bir düşünceyi en kısa, öz biçimde anlatan, bir veya birkaç cümleden oluşan bilgece sözlere özdeyiş (vecize) denir.

Buna göre Bestami Yazgan’a ait,

Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül,

Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül.

Başın olsa da yüksek, gözün enginde gerek,

Kibirle yürüyerek yolu incitme gönül.

dörtlüğü ile aşağıdaki özdeyişlerden hangisi anlamca aynı doğrultuda değildir?

A) “Hiç kimseye gururla bakma, o da kendisine göre görkemlidir.”

Nizamî

B) “Bir insan ne kadar mütevazı ise o kadar yücedir. Ne kadar kibirli ise o kadar alçaktır.”

Ali Etnirî

C) “Meşe gölgesinde filizlenen yosunlar çok kere kendilerini meşe fidanı sanırlar.”

Cenap Şehabettin

D) “Büyük adam büyük olduğunu fakat büyüklüğün, küçüklük olduğunu bilir.”

Andre Maurois

Söz Öbekleri - I

04

P:09

3. Sanat eseri her zaman tek, eşsiz ve benzersizdir. Kopya edilebilir ama asla tekrarlanamaz. Sanat eseri

öyle bir mesaj getirmelidir ki öncekileri bir noktadan alıp ileriye doğru bir yere ulaştırmalı, arada köprü olabilmelidir. Dolayısıyla bu sanat eserini ortaya koyan kişi, sanat adına bir misyonu üstlenmiş ve belli bir zaman dilimi içinde varlığını hissettirmiş olsun. Sanat eseri şeffaf olmalı, kuşkulu ve karanlık hiçbir nokta taşımamalıdır. Sadece bu kadar da değil; sanatçının var gücüyle, bütün benliğiyle ortaya konulmuş olması

gerekir. Aksi hâlde ortaya çıkan eser, sanatçısına layık bir eser olmaz.

Bu metindeki altı çizili söz grubuyla anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yaratıcısının hayatından izler taşıyan

B) Yaratıcısının karakterini ve yeteneğini yansıtan

C) Geçmiş ve gelecek arasında bağlantı kuran

D) Döneminde varlığı kabul edilen

4. Oscar Ödülleri olarak da bilinen ve sinema dünyasının en prestijli ödüllerinden olan 92. Akademi Ödülleri Los Angeles’taki Dolby Tiyatrosunda düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Gecede ilk kez İngilizce olmayan bir film “En

İyi Film” ödülüyle Oscar - - - -. Güney Kore yapımı film “En İyi Film” ödülünün yanı sıra “En İyi Yönetmen”, “En

İyi Uluslararası Film” ve “En İyi Orijinal Senaryo” ödüllerini toplayarak büyük bir başarı kazandı. “Bizi bu noktaya

Güney Koreli film izleyicilerinin eleştirileri, doğru yönlendirmeleri ve samimiyetleri getirdi.” diyen Güney Koreliler,

ödülleri silip süpürerek tarihe - - - -.

Bu metinde boş bırakılan yerlere anlam akışına göre aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla

getirilmelidir?

A) tarihine geçti - damga vurdu B) tarihe karıştı - iz bıraktı

C) damga vurdu - izler taşıdı D) tarih yazdı - not düştü

5.

Genç yazarlarımızın çoğu, özen düzen düşünmeksizin kalemlerinin ucuna nasıl gelirse öylece yazıverip gidiyorlar. Yazdıklarını önemli bulmuyorlar, bir günde unutulup geçeceğini biliyorlar da onun için mi

özenmiyorlar? Onun için mi baştan savma ile yetiniyorlar? Hayır, hemen hepsi en büyük sorunlarla

uğraştıklarına, o sorunları çözümleyecek doğruları bildiklerine kanmışlar. Kendi kendilerini kandırmışlar. Tuttukları yolun bütün bir ülkeyi, ondan da öte, kişioğlunu kurtaracağına inanıyorlar. Getirdikleri,

yaymak istedikleri doğruların yüceliği yanında biçim güzelliği, deyişin akıcılığı, bir sözün yerinde

kullanılması nedir ki? Öyle küçük şeylere bakar mı, öyle küçük şeyler üzerinde durur mu hiç onlar?

Bu metinde verilen altı çizili söz öbeğinin cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde yoktur?

A) Sözleşme için gönderilen evrakları gelişigüzel inceleyip imzaladı.

B) Üstünkörü hazırladığı projeyi öğretmene teslim etmeye çekiniyor.

C) Özen gösterilmeden yapılan çalışmaların bizi sonuca ulaştırmayacağını anlamıştık.

D) Birbirinin kopyası olmaktan ileri gidemeyen yazarlarla dolmuş edebiyat dergileri.

P:10

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102845

1.

Ne şair yaş döker ne âşık ağlar

Tarihe karıştı eski sevdalar

Beyhude seslenir, beyhude çağlar

Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi

(Faruk Nafiz ÇAMLIBEL)

Altı çizili söz grubunun şiire kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A) Nasrettin Hoca fıkraları yüzyıllar önce anlatılmış olsa da tazeliğini koruyor.

B) Sokak oyunlarını unutmuş çocuklar, zamanlarının çoğunu bilgisayar oyunlarına ayırıyor.

C) Son dönemlerde, moda sektöründe bir eskiye dönüş söz konusu.

D) Kültürümüze gereken değeri vermediğimiz için ondan uzaklaşıyoruz.

2. Ahmet Hamdi Tanpınar her fırsatta yazı yazma reçetesi verenleri asla sevemediğini söylüyordu. Haksız da

sayılmazdı hani. Bilindiği üzere reçete; doktorun hastasına hangi ilaçları, nasıl ve ne zamana kadar kullanması gerektiğini yazdığı kâğıttır. Ha, bir de mutfakta kullanılan reçeteler vardır. Bunlar da yemek tarifleri içindir yani yemeğe neyin ne kadar konulacağı, nasıl pişirileceği yazılır. Ama unutulan bir şey var, bu

reçeteler her uygulandığında aynı ya da benzer sonuçlar elde ediliyor. Yazmak böyle bir iş mi gerçekten?

Bu metindeki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Özgün eser ortaya koymak

B) Kimler için yazılacağını söylemek

C) Nerede yazılacağını söylemek

D) Nasıl yazılacağını söylemek

3.

Ebru bir resim sanatı olmakla beraber, resim sanatı olmaktan ibaret değildir. Aynı zamanda nükteli bir iş, yumuşak bir ezgidir de… Ebru, gücü zaman üzerinde oynamaya yeten, dans eden bir figürdür. Tıpkı adını telaffuz ederken olduğu gibi: EBRU! Belki de yeryüzünde hiçbir sanat, adıyla bu kadar bağdaşmamış, bu kadar iç içe geçmemiştir. Suyun yalınlığı, renklerin düğünü, insanın duyguları, tabiatın kusursuzluğu ebru sanatında buluşur. Ebru

fikre dönüştüğü ilk andan, gözle buluştuğu son ana kadar mistisizmini asla yitirmeyen bir ifade şeklidir.

Bu metindeki altı çizili söz öbeği ile anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çok meşakkatli, güç bir sanat olduğu

B) Yapımının uzun zaman aldığı

C) Yapıldığı dönemin izlerini taşıdığı

D) Her zaman beğenildiği

05

Söz Öbekleri - II

P:11

4. Aşağıdaki şekillerde numaralanmış alanlara, çevresindeki deyimlerin ilgili olduğu kavramlar veya durumlar yazılmak istenmektedir.

Etekleri zil

çalmak

Havaya

uçmak

I

Altüst

olmak

Burnunun

direği

sızlamak

Ağzı

kulaklarına

varmak

Yüreğinin

yağı erimek

III

Burnundan

solumak

Ateş

püskürmek

Tepesi

atmak

II

Buna göre numaralanmış alanlara getirilmesi gereken kavramlar ya da durumlar aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?

I II III

A) Mutlu olmak Üzülmek Özlemek

B) Telaşlanmak Sinirlenmek Üzülmek

C) Telaşlanmak Üzülmek Mutlu olmak

D) Mutlu olmak Sinirlenmek Üzülmek

5. Hayat ve kararları hakkında çok fazla kafa yorarak bellekleri zayıflayan insanlar, depresyon eğilimli oluyor-

I

lar. Sorumlusuysa beynin ön lobu! Londra’daki bir üniversitede gerçekleştirilen deneyler sonunda, beynin

ön lobunda daha fazla hücre bulunan insanların verdikleri kararlar hakkında daha fazla kafa patlatan ve

II

sık sık kara kara düşünen kişiler olduğu ortaya çıktı. 32 deneğin katıldığı araştırma, ön lobu daha büyük

olan kişilerin verdikleri ve verecekleri kararlar hakkında kara kara düşünen kişiler olduğunu gösteriyor. Bu

III

kişilerde çalışan belleğin de diğerine kıyasla daha zayıf olduğu görülüyor. Nitekim çalışan belleği daha

zayıf olan kişiler arasında kendi kararları hakkında sürekli düşünen ve sıkıntılı kişilerin çok olduğu

göze çarpıyor.

IV

Bu metinde numaralanmış deyimlerden aynı anlama gelenler, aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) III ve IV

P:12

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102846

1 ve 2. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.

Çocuk tiyatrosunun geçmişi Batı’da çok eski olmasına rağmen Türkiye’de henüz emekleme döneminde

diyebiliriz. Fakat ülkemizde ödenekli tiyatrolar da özel tiyatrolar da - - - - daha çok ilgi duymaya başladı

çocuk tiyatrosuna. Radyoda, televizyonda, sahnede çocuk oyunları daha çok yer almaya başladı. Yarışmalar çocuk oyunlarının sayısını artırıverdi. Ancak bu sayısal artış ortaya bir nitelik sorunu çıkardı. Çocuk

tiyatrolarındaki nicel artışı nitelikli yapıtlara dönüştürdüğümüzde bu sorun da kendiliğinden çözüme kavuşacaktır.

1. Bu metindeki altı çizili söz öbeğiyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çok eski zamanı B) Görüldüğü son devir

C) Başlangıç çağı D) Aydınlanma saati

2. Bu metinde boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) gittikçe B) farkında olmadan

C) gitgide D) zaman ilerledikçe

3. Mecaz, herhangi bir sözcüğün kendi anlamının dışında, farklı bir anlama gelecek şekilde kullanılmasıdır.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde mecaz anlamlı bir sözcüğe yer verilmiştir?

A) B)

C) D)

Tarama Testi

06

P:13

4. Braille alfabesi veya kabartma yazısı; 1821 yılında Louis Braille tarafından geliştirilmiş, görme engelli insanların okuyup yazması için kullanılan bir alfabe yöntemidir. İki kolon taşıyan dikdörtgen düzen üzerine

dizilmiş altı kabartılmış noktadan oluşur. Her iki kolonda üçer nokta bulunur. Noktalardan her biri altmış

dört farklı kombinasyondan birini oluşturması için farklı şekillerde dizilir. Bu alfabedeki harflerin karşılığı

aşağıdaki gibidir:

BRAİLLE ALFABESİ

A B C Ç D E F G Ğ H I İ J K L M

N O Ö P Q R S Ş T U Ü V X W Y Z

Buna göre “Sakin hayat huzurlu.” cümlesindeki sözcüklerin eş anlamlılarının Braille alfabesindeki

karşılıkları aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A)

B)

C)

D)

5.

Bir duyunun başka bir duyuya ait durumu ifade etmek için kullanılmasına, duyular arası aktarma denir.

“Yüzünde tatlı bir tebessüm vardı.” cümlesinde “tatma” duyusu ile ilgili olan “tatlı” sözcüğü, gülümsemenin güzelliğini anlatmak için “görme” duyusuna hitap edecek şekilde kullanılmış, bu sayede “tatma” ve

“görme” duyuları arasında aktarma yapılmıştır.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde duyular arası aktarma yapılmamıştır?

A) Bütün gece rüzgârın uğultusu eşliğinde cama vuran yağmur damlalarını seyrettim.

B) Sokağın başından gelen acı fren sesi herkesin yüreğini ağzına getirdi.

C) Odayı kaplayan keskin koku nefes almayı zorlaştırıyordu.

D) Seyircileri âdeta büyüleyen kadife sesli genç yetenek, salondan büyük alkış aldı.

6. Ad aktarması (mecazımürsel), bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır. “Çayı ocağa koy.” cümlesinde “çay” sözcüğü çaydanlık sözcüğünün yerine kullanılmış, iç-dış

ilişkisi kullanılarak ad aktarması yapılmıştır.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde ad aktarması yoktur?

A) Erzincan deprem sonrası geceyi dışarda geçirdi.

B) İstanbul’dan kalkan uçak bir saat sonra Antalya’ya indi.

C) Dünya Çin’de ortaya çıkan virüs haberleriyle çalkalanıyor.

D) Son yıllarda Ege’nin incisine yoğun bir göç dalgası var.

P:14

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102847

1. I. Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder. Çünkü her yerde olmak, hiçbir yerde olmamaktır.

II. Siz yolunuza bakın, böyle yaparsanız hedefe kendiliğinden varırsınız.

III. Erişmek istediği bir hedefi olmayanlar, çalışmaktan zevk almazlar.

Aşağıdaki özdeyişlerden hangisi numaralanmış özdeyişlerden herhangi biri ile anlamca ilişkilendirilemez?

A) Kişinin geleceğe dönük hedefleri şimdiki gücünün kaynağıdır.

B) Nereye gittiğinizi bilmiyorsanız ne yaptığınızın bir önemi yoktur.

C) Büyük düşler kuranlar, düşlerini gerçekleştirmezler, aşarlar.

D) Nereye gittiğini bilen bir yolcuya yol vermek için âdeta tüm dünya kenara çekilir.

2. İfade ettikleri düşünce yönünden birbiriyle bağdaşmayan, aralarında anlamca zıtlıklar yani karşıt

yargılar bulunan cümleler, anlamca çelişen yani karşıt anlamlı cümlelerdir.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi anlamca “Kalıcılığı yakalamak için uzak iklimlerde değil, Anadolu’nun bağrında at koşturmalı sanatçı.” cümlesiyle çelişmektedir?

A) Ancak yaşadığı kültürün renkleriyle bezenmiş eserler ortaya koyan sanatçılar, kalıcılığı yakalayabilir.

B) Yedi iklimde konser vermiş Barış Manço’nun başarısının sırrı, eserlerinde Türk halkının her hâline yer

vermesinde saklıdır.

C) Unutulmaz fotoğrafçı Ara Güler, kendisine “İstanbul Fotoğrafçısı” diyenleri “Hayır efendim, ben dünya

vatandaşıyım.” diye yanıtlıyor.

D) Dünyaca ünlü şairimiz Nazım Hikmet’in memleketi, memleket insanını, memlekete duyulan özlemi anlatan eserleri her geçen gün daha geniş kitlelere ulaşıyor.

3. I. Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.

II. Önemli olan, söylenenin ne olduğu ya da nasıl söylendiği değil, söylenenin nasıl anlaşıldığıdır.

III. Eğer susarsan konuşman daha aydınlık olur. Çünkü sükûtta hem sessizliğin ışığı hem de konuşmanın

faydası gizlidir.

IV. Söz söylemekte, kelimelerden üstün olan bir şey vardır ki söze tesir veren odur. Bu da sözün söylenişindeki tattır; onun için, söylenen sözden fazla söyleyiş tarzına bakılır.

Yukarıdaki özdeyişlerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve IV D) III ve IV

07

Yakın Anlamlı ve Anlamca Çelişen Cümleler

P:15

4. Goethe’ye göre üç tür okur vardır: Birincisi, yargılamaksızın keyfini çıkaran; ikincisi, keyfini çıkarmadan yargılayan; üçüncüsü ise keyif alırken yargılayan ve yargılarken keyif alan. Sonuncu sınıf, hakikaten bir sanat eserini yeniden üretir; üyeleri fazla değildir.

Buna göre aşağıdaki okur tiplerinden hangisi Goethe’nin “ideal okur”udur?

A) Yazarın ne yazdığı, nasıl yazdığı aslında çok da önemli değil bence. Önemli olan okumak değil mi? O

kadar çok eser var ki sırada bekleyen; “Nedeni, niçini ile zaman kaybedip bir sonraki macerayı neden

erteleyeyim ki?” diye düşünüyorum. Her biri ayrı tat, ayrı duygu, ayrı dünya…

B) Kitap alırken şöyle bir göz gezdiririm ön sözüne, eleştirmenlerin görüşlerine… Hatta çoğu zaman bu

noktaya gelmeden önce o kitapla ilgi bilgi toplarım çevremden, varsa eleştirmenler dışında okuyanların fikirlerine başvururum. Nihayetinde okuyabileceğim milyonlarca seçenek var, neden beni heyecanlandırmayacak bir eserle zaman kaybedeyim?

C) Kitabın ilk on on beş sayfası beni neyin beklediğini anlamam için yeterli olur. Ya beni alıp götürecektir bilmediğim diyarlara, yeni hayatlara; sürükleyecektir peşi sıra engin bir bilinmezliğin içine ya da bir

an önce bitmesini dilerken ne kadar kaldığını kontrol etmek için gözüm kayacaktır sayfanın en altına.

Neden kendime bunu yapayım ki? Bu yüzden ilk on beş, bilemedin yirmi sayfada sayfada kitap beni

içine çekememişse kitabı bırakırım.

D) Okurken yazarla sohbet ediyormuşum gibi hissederim zaman zaman. Olumlu olumsuz bütün eleştirilerimi bildiririm bir taraftan. Hayal kırıklığına uğradığımda “Ben olsaydım…” diye başlayan cümlelerimle

eseri yeni baştan yaratırım âdeta. Bazen de “Bunu nasıl düşünebildin acaba?” diye sorarım yazara

sanki kırk yıllık dostumla karşılıklı oturmuşum gibi. Böylece bir değil, onlarca kitap okurum aslında farkında olmadan.

5. Eskiden çok vakti yoktu, onun için uzun yazılar yazardı; şimdi vakti bol, daha kısa ve güzel yazılar yazıyor.

Bu cümleyi söyleyen kişinin anlatmak istediği, aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A) Kısa ve özlü yazabilmek deneyimle ilgilidir.

B) Yazarlar, gençken uzun yazmanın beceri olduğunu düşünür.

C) Kısa ve özlü yazmak için uzun zamana ihtiyaç vardır.

D) Ayrıntılı ve uzun cümlelerde boğulmayan yazarlar daha başarılıdır.

6. Türk spor tarihine adını altın harflerle yazdıran millî haltercimiz Naim Süleymanoğlu, Seul Olimpiyatlarında

bütün dikkatleri üzerine çektiği başarısının ardından yaptığı konuşmada, Bulgaristan’da yaşanan insanlık

dramını tüm dünyaya duyurmuştur.

Bu cümleden aşağıdaki yargıların hangisine kesinlikle ulaşılabilir?

A) Naim Süleymanoğlu Türkiye’nin en başarılı atletidir.

B) Naim Süleymanoğlu Seul Olimpiyatları sonrası Bulgaristan’daki acının sesi olmuştur.

C) Naim Süleymanoğlu’nun yaşadığı zorluklar onu başarıya taşımıştır.

D) Naim Süleymanoğlu olimpiyatlarda başarı elde eden ilk Türk sporcudur.

P:16

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102848

Cümlede Anlam İlişkileri

1. Bir olayın veya durumun gerçekleşmesinin, başka bir olaya veya duruma bağlı olduğunu belirten cümlelere koşul-sonuç (şart-sonuç) cümleleri denir.

Buna göre,

Mimar Sinan Süleymaniye Camii’ni inşa ederken söylentiler başını alıp gittiği için Kanuni, Sinan’ın ziyaretine gider. (I) Söylentilere inanmasa da caminin inşasının neden bu kadar uzun sürdüğünü merak eder. (II)

Sinan, karşılaştığı manzara karşısında hayretler içerisinde kalan padişaha durumu izah eder: “(III) Sultanım, suyun fokurdaması ile oluşan sesin cami içerisinde dağılımını kontrol ediyorum. (IV) Buradaki suyun

sesi caminin her tarafına eşit yayılırsa yarın burada Kur’an okuyacak olan hocanın sesi de 60-70 metreye

kadar toplanan cemaat tarafından duyulacaktır.”

metinde numaralanmış cümlelerden hangisi koşul-sonuç anlamı taşımaktadır?

A) I B) II C) III D) IV

2. Eylemin hangi amaca bağlı olarak gerçekleştiğinin belirtildiği cümlelere amaç-sonuç cümleleri denir.

Buna göre,

(I) Misakımillî kararlarının Mebusan Meclisinde kabul edilmesi, İtilaf Devletlerini rahatsız etti. (II) Başta İngilizler olmak üzere İtilaf Devletlerinin Misakımillî kararlarının geri alınması için hükûmete baskı yapmaları

neticesinde, Ali Rıza Paşa 3 Mart 1920’de istifa etti. (III) Bununla yetinmeyerek 16 Mart 1920’de İstanbul’u

işgal eden İtilaf Devletleri, ulusal egemenliği zorla ortadan kaldırmak için Mebusan Meclisini basıp milletvekilleri ve aydınları tutukladılar. (IV) Amaçlarının saltanat makamını güçlendirmek olduğunu söyleyen işgalci güçler, Anadolu’da isyanların devam etmesi durumunda İstanbul’un Türklerden alınacağını bildirdiler.

metinde numaralanmış cümlelerin hangilerinde eylem, amacıyla birlikte verilmiştir?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II ve IV

3.

(I) En iyi reklam yapan yerlerden biri de süpermarketlerdir. (II) Bundan dolayı şirketler yeni bir ürün

piyasaya çıkarttıklarında ürünü tanıtmak için süpermarketlere gönderirler. (III) Ürünü, benzer ürünlerden daha önce görülecek bir yere koymaları şartıyla satılan ürün karşılığında süpermarketten para

almazlar. (IV) Hatta bazı şirketler, süpermarketler tanıtımı yapılacak ürünü ayrı bir yere koyarlarsa

süpermarketlere para bile ödemektedir.

Bu metinde numaralanmış cümlelerin anlam ilişkileri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) I cümlede II. cümlenin sebebi verilmiştir.

B) II. cümlede amaç-sonuç anlamı vardır.

C) III. cümlede koşul-sonuç anlamı vardır.

D) IV. cümlede neden-sonuç anlamı vardır.

08

P:17

4. Amaç-sonuç cümlelerinde bir yargının amaca bağlanması söz konusudur. Herhangi bir durumun ne için

gerçekleştiği anlatılmaktadır. Ancak amacın gerçekleşip gerçekleşmediği belli değildir. “Konuşma yapmak

üzere kürsüye çıktı.” cümlesinde “kürsüye çıktı” yargısı gerçekleşmiş ancak “konuşma yapmak” amaç şeklinde ifade edilmiştir.

Buna göre,

İnsanlar zor bir işi gerçekleştirmektense onun sahtesini aceleyle yapıp ortaya koymayı yeğliyorlar.

(I) Gerçek bir şair olmak zor iştir. (II) Bir şair duyarlılığı kazanmak için canınızı dişinize takacaksınız, bu

duyarlılığı kazandığınızda da şair olmayan şairlerden korunmaya çalışacaksınız. (III) Çünkü gerçek sanatçı çok az sayıdadır ve onlar da gerçek olmayan sanatçılar yığınının öfkesini çekmektedir. (IV) Sorun bir

yetenek ya da deha sorunu olmaktan önce bir çaba sorunudur.

metninde numaralanmış cümlelerin hangisinde amaç-sonuç ilişkisi söz konusudur?

A) I B) II C) III D) IV

5. Bir eylemin ya da bir durumun hangi gerekçeyle veya hangi sebeple yapıldığını bildiren cümlelere neden-sonuç (sebep-sonuç) cümleleri denir.

Buna göre aşağıdaki dizelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi yoktur?

A) Ufkunda doğacağım, ufkunda batacağım;

Asırlarca yazsam hep seni anlatacağım.

Ben de giyersem eğer bir gün deha tacını

“İstersen çiğne” diye önüne atacağım...

B) Sizde sır dolu bir güzellik vardı

İri gözleriniz ta ruhu sarardı

Kalbimde yer tutan her şey karardı

Bende bıraktığınız çok derin izle

C) Sen İstinye’de bekle ben burdayım

İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım

Çünkü ben buradayım karanlıktayım

Belki gelmem, gelemem beş dakika bekle git

D) Yılda bir kere kendini verir toprak

Yılda bir kere yarılır bahçeler hazdan

Rabbim ne güzel yarılır.

Biz de bir kere sevinebilseydik.

Çiçek açmış ağaçlar gibi çıldırasıya.

6. (I) Psikoloji kavramı, “psyche” (ruh, nefes, zihin) ve “logos” (bilgi) sözcüklerinden oluşur ve ruh bilimi anlamına gelir. (II) Yunanca “ψυχολογία” (psikoloji) kelimesinin ilk harfi olan “psi” (ψ), psikolojinin sembolü olarak kullanılır. (III) Psikoloji, insan ve hayvanların gözlenebilen ya da ölçülebilen davranışlarını ve zihinsel

süreçlerini inceleyen pozitif bir bilimdir. (IV) İnsan yaşamının bütün yönleriyle ilgili; doğum, çocukluk, ergenlik, erişkinlik, yetişkinlik, yaşlılık ve ölüme kadar olan uzun bir süreci inceler ve bu alanlara ait verilerden hareketle bilgiler sunar.

Bu metinde numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede “psikoloji” sözcüğünün anlamı açıklanmıştır.

B) II. cümle, bildirdiği yargının kanıtlanabilirliği yönüyle özneldir.

C) III. cümlede bir kavramın nitelikleri belirtilip tarif edilmiştir.

D) IV. cümlede psikoloji bilim dalının çalışma yöntemi anlatılmıştır.

P:18

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102849

1. Yazarın yapıtında ele aldığı konuya değinilen cümleler, eserin içeriği; dili kullanma biçimi, anlatım şekli,

cümlelerin uzunluğu-kısalığı, sözcük seçimi, sanatlı ya da yalın oluşu ile ilgili bilgilendiren cümleler ise üslubu ile ilgili cümlelerdir.

Buna göre,

(I) Farklı türlerdeki yapıtlarıyla edebiyatımızda kendine özgü bir yer edinen Toprak Işık, “Sıradana Övgü” adlı

kitabıyla başta yazar adayları ve edebiyat eleştirmenleri olmak üzere edebiyata gönül vermiş her yaştan insana

sesleniyor. (II) Yazar, açık sözlülüğü ve yalınlığıyla belleklerdeki edebiyat ve edebiyatçı kavramlarına alternatif

bakış açıları kazandırırken okurlarını edebiyat tadında düşünsel bir yolculuğa çıkarıyor. (III) Toprak, kitaba adını

veren “Sıradana Övgü” isimli denemesinde sıklıkla boy gösteren sıra dışı kahramanları eleştirel bir dille sorgularken edebiyatın sıradana sırt çevirişine isyan ediyor. (IV) Yazara göre aslında sıradan bir oyun olan edebiyatın en

temel oyuncuları, sıradan insanlar.

metninde numaralanmış cümlelerden hangileri eserin hem içeriği hem de üslubuyla ilgilidir?

A) I ve III B) I ve IV C) II ve III D) III ve IV

2. Başkasına ait bir sözün, hiç değiştirilmeden aktarılmasına doğrudan anlatım; alınan sözün yargısı değiştirilmeden, kendi sözcüklerimizle aktarılmasına dolaylı anlatım denir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde aktarım diğerlerinden farklı biçimde yapılmıştır?

A) Kültürel değerlerimiz ancak sağlam bir dille geleceğe aktarılabilir. Buna dikkat edilmediği takdirde kuşaklar arası iletişimde kopukluklar ortaya çıkar. Orhan Veli Kanık, bu konuda nasıl hareket edilmesi

gerektiğini şu sözleriyle ortaya koymuştur: “Dili, her zaman, her yerde düşünmemiz gerekir. Bir takvim

yaprağında, bir sokak ilanında dile karşı sorumlu olduğumuzu hatırımızdan çıkarmamalıyız. Binlerce

insan tarafından okunacak bozuk bir cümlenin, birçok kişinin aklını çelebileceğini unutmamalıyız. Sağlam bir dile ancak böyle ulaşabiliriz.”

B) Her ulusun gelenekleri, dünya görüşü, sanatı, inançları, bilim ve uygarlığa katkısı, diline yansır. Diğer

bir deyişle dil, toplumun aynasıdır; onu her özelliği ile bize anlatır. Bu konuda Prof. Dr. Doğan Aksan,

“Bir ulusun yaşayış biçimi, gelenekleri ve inanışları hakkında elimizde hiçbir şey olmasa bile, onun dilinden çıkarak yaşayış biçimi, gelenekleri ve inanışları hakkında bilgi sahibi oluruz.” der.

C) Kişi bir işe plansız başlamışsa, varmak istediği noktanın ne olduğunu bilmiyorsa o işte başarılı olamaz.

Sürprizler, talih böyle kişiler için bir şey ifade etmez. Ünlü deneme ustası Montaigne, “Hedefi olmayan

gemiye, hiçbir rüzgâr yardım edemez.” sözüyle bu durumu bütün açıklığıyla ifade etmiştir.

D) Bugüne kadar iyilik yaptı diye pişman olan çok az kişi görmüşümdür. İnsanlığın bütün devirlerinde

ancak yararlı işler yapan, topluma iyiliği dokunan kişiler anımsanır. Kişi, hiçbir koşul altında iyilik yapmaktan vazgeçmemelidir. Vazgeçenlerin yarın pişman olmayacağını düşünemeyiz. Voltaire’in insanların yapmadıkları tüm iyilikler yüzünden suçlu olduğunu söylemesi bu yüzdendir.

09

Cümlede Anlam ve Anlatım Özellikleri - I

P:19

3. • Bir durumdan duyulan rahatsızlığın dile getirildiği, şikâyet bildiren cümle

• Geçmişte yapılamayanlar, elden kaçırılanlar için duyulan üzüntüyü anlatan cümle

• Bir kimsenin yaptığı bir hareketten veya söylediği bir sözden dolayı duyulan üzüntünün, öfkelenmeden

yumuşak bir şekilde dile getirildiği cümle

Aşağıdaki cümlelerden hangisi açıklaması yapılan duygulardan herhangi biriyle ilişkilendirilemez?

A) İnsan, kendisine bunca emeği geçen birini hiç arayıp sormaz mı?

B) Keşke öğretmen sınav sorularıyla ilgili açılama yaparken daha dikkatli dinleseydim.

C) Ben bu çocuğa ders çalışırken video izlememesi gerektiğini bir türlü öğretemedim.

D) Ona bu kadar sert davranmasaydım bugün hâlâ yanımda olurdu.

4. Öznel anlatımda kişi, cümleye kendi duygularını katar, bir yorum yapar. Bu tür yargılar; bence, bana göre anlamı

taşır. Nesnel yargılı cümleler ise öznenin, yani söz söyleyen kişinin düşünce ve duygularına değil; nesnenin, varlığın kendi gerçeğine dayanan, dolayısıyla kişilere göre değişmeyen yargılardır.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde öznenin yorumuna yer verilmiştir?

A) Binlerce yıllık bir tarihin ve medeniyetin mirasçısı olan Türkiye, Asya ve Avrupa arasında köprü konumundadır.

B) Asya ve Avrupa ülkeleri arasındaki kara, deniz ve hava ulaşımının büyük bölümü ülkemiz üzerinden

yapılmaktadır.

C) Asya’dan Avrupa’ya uzanan birçok petrol ve doğal gaz boru hattının ülkemizden geçmesi, Türkiye’yi

uluslararası enerji koridoru hâline getirmiştir.

D) Ülkemizin topraklarının büyük bölümü Anadolu’da, küçük bir bölümü ise Balkan Yarımadası’nın güneydoğu uzantısı olan Trakya’da yer alır.

5. • Bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve

içselleştirmek

• Birinin duygu ve düşüncelerini hiç sorgulamadan, haklı olup olmadığına bakmaksızın aynı duygu ve düşüncede olmak

• Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı üzüntü duymak

Aşağıdaki davranışlardan hangisi açıklaması yapılan değerlerden herhangi biriyle ilişkilendirilemez?

A) Nazlı’nın kendisini haksız yere sınıftan çıkardığını düşündüğü için öğretmenine sinirlenen İklim’e hak

vermesi

B) Mert’in, bilyelerini kaybettiği için çok üzülen Can’a kendi bilyelerini vermesi

C) Sınavdan düşük not aldığı için üzülen Ezgi’nin içinde bulunduğu mutsuzluğu fark eden Ecem’in Ezgi’ye

yardımcı olması

D) Meryem’in, bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sormak için yalnız yaşayan yan komşusunu her akşam ziyaret etmesi

P:20

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102850

1. Gazeteci:

– (I) - - - -

Sanatçı:

– Elbette. Fotoğrafın başlı başına bir dil olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden fotoğraf çeşitli biçimlerde

kullanılabilir, insanların kendilerini ifade etmeleri ya da herhangi bir belgeleme çalışması veya çok sıradan amaçlar için fotoğraf kullanılabilir.

Gazeteci:

– (II) - - - -

Sanatçı:

– Ben daha çok, hayal ettiğim görüntüleri fotoğrafla iletmeyi seçiyorum ve daha kavramsal çalışıyorum.

Öncelikle insanlara söyleyecek bir şeylerim oluyor, daha sonra bunu fotoğraflarla nasıl söyleyebileceğime karar verip fotoğrafı üretiyorum.

Bu röportajda boş bırakılan yerlere getirilecek sorular aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A) (I) Sizce fotoğraf bir anlatı sanatı mıdır?

(II) Bir karenin sanat olabilmesi için nasıl olması gerekir?

B) (I) Sizce fotoğraflar bir iletişim aracı mıdır?

(II) Peki, siz fotoğraflarınızla neler iletiyorsunuz?

C) (I) Sizce her fotoğrafın bir amacı var mıdır?

(II) Fotoğraf çekerken nelere dikkat ediyorsunuz?

D) (I) Sizce fotoğrafın insan hayatındaki yeri nedir, niçin fotoğraf çekeriz?

(II) Fotoğraf çekerken nasıl çalışıyorsunuz?

2. I. gerçekçi

II. yalnız tüneli

III. tünelin sonundaki ışığı

IV. tünelle birlikte ışığı ve

V. kötümser

VI. gelecek treni görür

VII.iyimser

Numaralanmış sözler anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturacak biçimde sıralandığında aşağıdakilerden hangisi doğru olur?

A) V - II - I - III - VII - IV - VI B) V - II - VII - III - I - IV - VI

C) VII - III - I - II - V - IV - VI D) VII - III - I - IV - VI - V - II

10

Cümlede Anlam ve Anlatım Özellikleri - II

P:21

3. • Yunanlar Fenike alfabesine ünlü harfleri de ilave ederek bugünkü yazı sisteminin temelini oluşturmuşlardır.

• Yunanların geliştirdiği 26 harfli alfabeyi Romalılar sonraki yüzyıllarda Latin alfabesine dönüştürmüşlerdir.

Aşağıdakilerden hangisi bu iki cümlede ifade edilenlerin en doğru şekilde birleştirilmiş hâlidir?

A) Yunanların Fenike alfabesine ünlü harfleri de ilave ederek geliştirdikleri bugünkü yazı sisteminin temelini oluşturan 26 harfli alfabeyi, Romalılar sonraki yüzyıllarda Latin alfabesine dönüştürmüşlerdir.

B) Romalıların sonraki yüzyıllarda bugünkü yazı sisteminin temelini oluşturan Latin alfabesine dönüştürdükleri 26 harfli Yunan alfabesinin temeli, daha önce Yunanların ünlü harf ilave ettikleri Fenike alfabesine dayanmaktadır.

C) 26 harften oluşan Fenike alfabesine ünlü harfleri ilave ederek Yunanların geliştirdikleri alfabeyi sonraki

yüzyıllarda Romalılar bugünkü yazı sisteminin temelini oluşturan Latin alfabesine dönüştürmüşlerdir.

D) Bugünkü yazı sistemini oluşturan Fenikelilerin alfabesine ünlü harf ekleyerek Yunanların geliştirdiği 26

harflik alfabe, Romalılar tarafından sonraki yüzyıllarda Latin alfabesine dönüştürülmüştür.

4. Gelecek; güçsüzler için - - - -, korkaklar için - - - -, cesurlar için ise - - - -.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere getirilmesi gereken sözcükler aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?

A) şans - bilinmezlik - ulaşılmazdır B) bilinmezlik - ulaşılmaz - şanstır

C) ulaşılmaz - şans - bilinmezliktir D) ulaşılmaz - bilinmezlik - şanstır

5.

Bir rüyadan arta kalmanın hüznü

İçinde gülüyor bana derinden

Yüzlerce çeşmenin serinliğinden

Ovanın yeşili göğün mavisi

Ve mimarilerin en ilahisi

Bu dizelerin anlamlı ve kurallı cümleler hâline getirilmiş şekli aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ovanın yeşili, göğün mavisi ve mimarilerin en ilahisi, bir rüyadan arta kalmanın hüznü içinde yüzlerce

çeşmenin serinliğinden, derinden gülüyor bana.

B) Yüzlerce çeşmenin serinliğinden ovanın yeşili, göğün mavisi ve mimarilerin en ilahisi bir rüyadan kalmanın hüznü içinde bana derinden gülüyor.

C) Gülüyor bana ovanın yeşili, göğün mavisi, ve mimarilerin en ilahisi yüzlerce çeşmenin serinliğinden bir

rüyadan arta kalmanın hüznü içinde.

D) Ovanın yeşili, göğün mavisi ve mimarilerin en ilahisi yüzlerce çeşmenin serinliğinden bir rüyadan arta

kalmanın hüznü içinde bana gülüyor.

P:22

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102851

11

Tarama Testi

1. Sanat için sanat anlayışına göre bir eserin değindiği toplumsal konuların, etik değerlerin, halka kazandırdıklarının bir önemi yoktur. Sanatçı, bu konularla ilgilenmek zorunda değildir ve bir sanat eserinin sanatsal kriterler açısından başarılı olması yeterlidir. Sanat için sanat düşüncesini radikal bir şekilde savunanlar,

gerçek sanatın tüm bu konulardan bağımsız, yalnızca form, teknik, estetik gibi açılardan başarılı olması

gerektiğine inanırlar.

Bu düşünceyi benimseyen biri aşağıda eleştirisi yapılan eserlerden hangisini sanat eseri olarak değerlendirmeyecektir?

A) Yazar, son derece önemli toplumsal konulara değinmiş ancak eserde bozuk cümleler, tek boyutlu karakterler, tam açıklanmayan olaylar söz konusu.

B) Ressamın son sergisinde bir konu bütünlüğü olmamasına rağmen bütün eserlerinde renklerin uyumu,

kullanılan teknik ve resmedilen sahneler görsel anlamda etkileyiciydi.

C) Şiir; sözcük seçimleriyle yakalanan ses uyumu, dize sonlarında yer alan kafiyeler ve hece uyumlarıyla

estetik açıdan mükemmel olmasına rağmen günün anlam ve önemine uygun değildi.

D) Toplumun kanayan bir yarasına işaret eden sanatçı, mesaj verme kaygısı gütmeden son derece canlı

karakterler ve teknik açıdan sorunsuz bir eser kaleme almış.

2. Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür; düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür;

duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür; davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür; alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür; değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür;

karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.

Bu cümleden aşağıdaki ifadelerden hangisi çıkarılamaz?

A) Söylediklerimizin kaderimizi şekillendireceği

B) Olumlu düşüncelerin olumlu alışkanlıklar doğuracağı

C) Duygularımızın düşüncelerimizi yönlendirdiği

D) Alışkanlıkların zamanla kaderimiz hâline geleceği

3. (I) Doğa, içinde barındırdığı milyonlarca tür canlıyla birlikte, günden güne değişiyor. (II) Doğadaki canlıların hepsi hayatta kalabilmek adına değişime ayak uydurmak zorundadır. (III) Biz istesek de istemesek de

içinde bulunduğumuz koşullar, çevre, ortam, ilişkilerimiz, konumumuz değişir. (IV) İnsanların ve toplumların varlıklarını sürdürmeleri, değişimi anlamaları ve kendilerini değişen koşullara uyarlayabilmelerine bağlıdır.

Bu metinde numaralanmış cümlelelerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümle, giderek ilerleyen bir durumu anlatıyor.

B) II. cümle, yargının bir amaç için gerçekleştiğini belirtiyor.

C) III. cümle, yargının bütün şartlar altında gerçekleşeceğini bildiriyor.

D) IV. cümle, bir durumun ortaya çıkma nedenlerini veriyor.

P:23

4. • Bir kişi veya bir durumla ilgili belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya

olumsuz yargıları belirten cümle

• Bir yapıtın, bir insanın veya bir durumun doğru ya da yanlış yönlerini belirten, onu olumlu ya da olumsuz değerlendiren cümle

• Akla, sezgilere, gözlemlere veya birtakım verilere dayanarak, olacak bir şeyi önceden kestirebilme sonucunda ortaya çıkan cümle

Aşağıdaki cümlelerden hangisi açıklaması yapılan kavramlardan herhangi biriyle ilişkilendirilemez?

A) Son filminde de farklı bir şeyler sunmayacak seyircilerine, hepimizi hayal kırıklığına uğratacak.

B) Yürüttükleri reklam çalışmaları filmin sezon sonunda iyi bir gişe yapmasını sağladı.

C) Kurgusal bazı eksiklikleri olsa da dili ve oyunculuklarıyla bu senenin açık ara en iyi filmini izledik.

D) Filmi izleyenlerin yorumlarına bakılırsa bu akşam burada yılın en kötü filmini izleyebiliriz.

5. Oran Aralıklı Pekiştirme

Sabit Oranlı

Pekiştirme Tarifesi

Nedir?

Organizmanın pekiştireç

alması için sabit sayıda

tepkide bulunmasından

sonra pekiştirilmesidir.

Örnek

Elif Öğretmen’in, her 5

doğru cevabında

öğrencilere artı vermesi

Değişken Oranlı

Pekiştirme Tarifesi

Nedir?

Pekiştirecin kaç davranış

sonucu ortaya çıkacağı

belli değildir. Bazen iki,

bazen dört, bazen de on

davranışın pekiştirilmesidir.

Örnek

Elif Öğretmen’in öğrencilerine bazen iki, bazen üç

doğru cevaplarından

sonra artı vermesi

Zaman Aralıklı Pekiştirme

Sabit Zaman Aralıklı

Pekiştirme Tarifesi

Nedir?

Sergilenen davranışın

pekiştirilmesi için belirli

bir zaman geçmesinin

beklenmesidir.

Örnek

Elif Öğretmen’in her salı

ödevleri kontrol etmesi

Değişken Zaman Aralıklı

Pekiştirme Tarifesi

Nedir?

Sergilenen davranışın

ardından gelen pekiştirecin ne zaman geleceğinin

belli olmamasıdır.

Örnek

Elif Öğretmen’in öğrencilerine önceden haber

vermeden ara sıra sınav

yapması

Bu bilgilere göre aşağıdaki olaylardan hangisi yay ayraç içinde verilen pekiştireç türüyle uyuşmamaktadır?

A) Araba kullanmayı öğrenen Ceyda’ya babasının bazen üç bazen beş doğrusundan sonra aferin demesi

(değişken oranlı pekiştireç)

B) Ahmet Bey’in yaptığı her 150 liralık alışverişten 100 millik uçuş kazanması (sabit zamanlı pekiştireç)

C) Bir iş yerinde çalışan işçilere dikilen her 10 pantolon için 50 lira verilmesi (sabit oranlı pekiştireç)

D) Sık sık suları kesilen Serpil Hanım’ın suların ne zaman kesileceğini bilmediği için bidonlarına su doldurması (değişken zaman aralıklı pekiştireç)

P:24

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102852

1. • Sanatla ilişkiniz ne zaman başladı?

• Eserlerinizde kahramanların hep halkın yanında saf tutuşunun sebebi nedir?

• Yabancı dile çevrilen ilk eseriniz İnce Memed mi?

Aşağıdakilerden hangisi bu soruların herhangi biriyle ilişkilendirilemez?

A) Yirmi yedi yaşıma kadar halk içinde, halkla birlikte çalıştım. Yani bir kol emekçisiydim. 1951’de İstanbul’a geldiğimde, elimde bir kitaplık hikâye vardı. Örneğin, benim dünyaya çıkmış ilk eserim “İnce

Memed” değildir, “Bebek” hikâyesidir.

B) Ta çocukluğumdan bu yana, kendimi bildim bileli, okuryazar değilken bile şiir söylerdim. Sonra folklor

çalışmaları yaptım. Röportajlar yazdım. Hikâyeler, romanlar yazdım. Sanat, hayatımın bir vazgeçilmezi

oldu böylece.

C) Türk toplumunda özellikle işçi sınıfının hayatında doğanın değeri büyüktür. Doğadan yer içer, doğayla

savaşır, doğayla barışır, doğayla yaşar. Bu yüzden nasıl ki ben halktan kopamıyorum, kahramanlarım

da doğadan kopamaz.

D) Ben iki şeye inanırım, iki şeyin sonsuz gücüne, sonsuz yaratıcılığına, sonsuz değişimine: halk ve doğa.

Sanatımı halkımla birlikte, onun büyük yaratıcılığı ile birlik olarak onun için yaparım. Benim sanatım,

içinden çıktığım sınıfın yani işçi sınıfının çıkarlarının emrindedir. Ben, etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum.

2. Çocuk istismarı bir çocuğa bir yetişkin tarafından fiziksel ya da psikolojik olarak kötü davranılmasıdır. Ayrıca çocuklara kötü muamele, çocuk istismarı ve ihmali ile çoğu zaman aynı anlama gelir. Dünya Sağlık

Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: “Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen; bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar

çocuğa kötü muameledir.”

Aşağıdaki durumlardan hangisi bu metnin konusuyla ilişkilendirilemez?

A)

Çocuğu sözel olarak hırpalamak Çocuğu hizmetçi gibi kullanmak

Çocuk istemese de sebze yedirmek

Çocuğun sağlık gereksinimlerini göz ardı etmek

B)

C) D)

Metnin Konusu ve Başlığı

12

P:25

3. Aşağıdaki metinlerden hangisinin konusu diğerlerinden farklıdır?

A) Kafka’nın edebiyatımıza, günümüzün en güçlü yerli yazarları kadar, belki de daha da fazla katkıda

bulunduğunu düşündürecek çok fazla veri var elimizde. Kafka’nın Çek kökenli olması, onu salt Çek

edebiyatçı olarak kabul etmemiz için yeterli değil. Bir yazarın yapıtları, hangi dilde yaşıyorsa (yani okunuyorsa) o dilin malıdır artık ve Kafka uzun yıllardır Türkçenin içinde boy verip serpiliyor.

B) Sanat, insanları birbirine yaklaştıran bir etkinliktir. Yunus’u sevmek için Türk, Hugo’yu sevmek için Fransız olmak gerekmez. Onların konuştukları dil aşktır, umuttur, güzelliktir. Bir romanda, bir şiirde, bir hikâyede her şeyden önce insan yüreğinin atışları duyulmalıdır. Bu atışlar din, dil, ırk tanımadan duyulur.

C) Tolstoy “Hem bölücü hem de anlamsız olan bir sanat, sanat olamaz. Bu, sanatın kendi kendisini bitirmesidir.” diyerek sanatın insanları birleştirici ve kaynaştırıcı özelliğine vurgu yapmıştır. Sanatçı da insanlara barış, birlik ve beraberlik tavsiye eden iyilik tellalıdır. Bir sanatçı, icra ettiği bir sanatla insanları

birbirine düşürüyor, onları bölüp parçalıyorsa o sanatçıya sanatçı denemez.

D) Sanatsal güzellikler hepimize yeter. Yeter ki paylaşmayı bilelim. Güzeli, güzel olduğu için sevmek; karşılıksız ve menfaatsiz algılamak ortak noktayı belirleyebilir. Toplumlar sanata yaklaştıkça birbirlerine

de yaklaştıklarını hissedecek ve huzur bulacaklardır. Aynı şeye birlikte “güzel” diyebilen iki ayrı insan

ortak bir değer üretebilir.

4. Bilimin en büyük zaferi, insanın kendine ve tabiata karşı duyduğu güvensizliği yenmesini sağlamaktır. Eski

Yunanlar ilkel matematikle birlikte, sonuçlarından kimsenin kaçamayacağı bir düşünce sistemi kurmuşlardı. Ondan sonra Rönesans bilginleri, sistemli deneyle matematiksel yöntemi birleştirmeyi düşündüler. Bu

birleşme; tabiat yasalarını, deneyle doğrulayarak öylesine kesin bir biçimde dile getiriyordu ki tabiat biliminde artık düşünce ayrılıklarına yer kalmıyordu. O günden bu yana her kuşak akıl ve bilgi mirasını artırmıştır

ve bütünün yapısını tehlikeye sokabilecek en ufak bir kriz korkusu kalmamıştır.

Bu metin aşağıdaki soruların hangisine cevap olarak söylenmiş olabilir?

A) Yunanlar bilime nasıl katkı sunmuşlardır?

B) Bilimin insan düşüncesi üzerindeki etkileri nelerdir?

C) Doğa bilimlerinin gelişmesinde Rönesans bilginlerinin önemi nedir?

D) Matematik ve deneyin birleşmesi bilime nasıl bir katkı sunmuştur?

5. Ana diline saygı, önce onu bilerek sevmek, sonra da doğru ve düzgün kullanmakla olur. Bu saygının en

yüksek katı ise ana dilini yabancı dillerin salgınından koruyarak kendi yapısı içinde işleyip zenginleştirmeye çalışmakla gösterilir. Bu da sanatçıların, bilginlerin ve eli kalem tutan bütün yazarların görevidir. Dilini

doğru kullanmayı beceremeyenlerin, yabancı kelimeleri dillerinden bir türlü söküp atamayanların, ana diline sevgiden ve saygıdan söz etmeleri gülünç olmaktan öteye geçemez.

Bu metne getirilebilecek en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ana Dile Sevgi

B) Dili Düzgün Kullanmak

C) Sanatçıların Dile Karşı Görevleri

D) Ana Dile Saygı

P:26

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102853

13

Metinde Ana Düşünce / Metinde Ana Duygu

1. Birçok başarısızlık, sanki binlerce yıl hatırlanacakmış gibi gelir insana. Neden? Çok basit, çünkü her yeni

girişiminizi etkileyebilecekmiş gibidirler. Hata yapmanın gerilimini hissetmeden hatalardan nasıl kaçılır?

Yüzlerce değişik yolla. Bazıları fazla uyuma yolunu seçer, kimileri ise çapraz bulmacalarla saatlerini harcar ya da televizyonlarının önüne çöküp kalırlar. “Üzülme!” diyerek sizi sürekli ikna etmeye çalışırlar. “Yarın her şey düzelecek.” Yarın mı? Bu eski gezegende yıllardır yaşıyorum, bugüne kadar binlerce takvim

gördüm fakat takvimlerin üzerinde “yarın” diye bir güne rastlamadım. Zamana hiçbir zaman sonsuz bir kaynak gibi davranmayın. Yaşamla kontrat yapamazsınız. Eğer dün iptal edilmiş bir çekse yarın da sadece

bir bonodur. Bugün ise elinizdeki tek nakittir. Eğer elinizdekini akıllıca kullanmazsanız size sadece kendinizi suçlamak kalır.

Bu metinden çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) İçinde bulunulan zamanı doğru değerlendirmek başarısızlıkları engeller.

B) Başarısızlıktan kaçınmanın yolları zaman kaybından başka bir şey değildir.

C) Başarısız olmaktan korkarak kaybedilen “şimdi”, sahip olunan en değerli şeydir.

D) Başarı, içinde bulunulan zamanı dünle yorumlayıp geleceği şekillendirmekle mümkündür.

2.

Çocukluk döneminin insan yaşamında kısa bir yer tuttuğu, bu nedenle de çocukluk tecrübelerinin önemsiz

olduğu düşünülmüştür. Oysa bugün çeşitli etki ve biçimlendirmelere en yatkın olan bu devrenin kısalığından ötürü, kötü eserlerle kaybedilmemesi gereken bir dönem olduğu bilinmektedir. Bazı yetişkinler, çocuk

kitabının, yetişkinlere hitap eden temanın basit biçimde ele alınmış baskısı olması gerektiğine inanırlar. Bu

görüş, çocuğu kendine özgü dünyası olan bir varlıktan çok minik bir yetişkin olarak kabul eder. Kimileri ise

çocuk edebiyatının yetişkin edebiyatından farklı olduğunu düşünmektedir. Onlara göre kitabın edebî

yönünden çok, ahlaki ve eğitici yönü önemlidir. Hâlbuki çocuk edebiyatı diğer edebiyat türlerinden ayrılamaz. Aynı değer yargılarından geçer. İyi bir çocuk kitabının sadece eğitici ve ahlaki değerler vermesinin

yanında edebî temelleri oluşturması da beklenir. İyi bir çocuk kitabı çocuğun ilgisini ve ruhsal ihtiyaçlarını

karşılayan fakat her şeyden önce çocuğun zevkle okuduğu eser olmalıdır.

Bu metinde anlatılmak istenen asıl düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A) İyi bir çocuk kitabında bulunması gereken en önemli özellik eğitici ve ahlaki açıdan güçlü olmasıdır.

B) Çocuklarda edebî bir bakış açısı oluşturmak adına büyükler için yazılmış eserlerin daha basit baskılarını hazırlamak çocukluğa özgü dünyaya aykırıdır.

C) Karakterin şekillendirmeye en açık olduğu dönem çocukluk olduğu için bu dönemde çocuklara, ruhsal

gelişimlerine katkı sağlayacak eserler okutulmalı.

D) İyi bir çocuk kitabı eğitici olmakla birlikte hem çocukların ruhsal ihtiyaçlarını karşılamalı hem de çocukların keyif alacakları özellikler taşımalı.

P:27

3.

İşlediği konularla Anadolu’da gelişen Türk edebiyatının en büyük öncüsü sayılan Yunus Emre, şiirlerinde,

sevgiyi temel almıştır. Tasavvufla, İslam düşüncesiyle beslenen dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle,

Allah’la olan ilişkilerini işlemiş; ölüm, doğum, yaşama bağlılık, ilahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele

almıştır. Çağının düşünüş biçimini ve kültürünü konuşulan dille, yalın, akıcı bir söyleyişle dile getirmiş;

kendinden önce yetişmiş şairlerin, çağdaşlarının yapıtlarında geçen kavramlara yeni bir öz, yeni bir deyiş

katmıştır.

Aşağıdaki Yunus Emre şiirlerinden hangisi, açıklamada verilen temalardan biriyle ilgili değildir?

A) Sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz,

Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz,

Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,

Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz.

B) Hak cihana doludur, kimseler Hakk’ı bilmez,

Onu sen senden iste, o senden ayrı olmaz.

Dünyaya gelen geçer, bir bir şerbetin içer,

Bu bir köprüdür geçer, cahiller onu bilmez.

C) Biz gelmedik dava için, bizim işimiz sevda için,

Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik.

Kırma dostun kalbini, onaracak ustası yok,

Soldurma gönül çiçeğini, sulamaya ibrik yok.

D) Herkes bir gün ölecek, Hakk’a hesap verecek,

Bu dünyadan göçecek, kısa ömrün bitecek.

Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.

Hayat olacak bir gün talan, yalancısın yalan dünya!

4. Şehirlerin her yüz yılda bir değişime uğradığını söyleyenler, savaş ve doğal afetleri göz önünde bulundurmuş olabilirler fakat modernizmin şehirleri son kırk elli yılda nasıl değiştirdiğini düşünmüşler midir, bilemiyorum. Zira tarihin hiçbir döneminde, içinde yaşadığım bu çağ kadar hızlı değişen ve dönüşen bir zaman

dilimi yaşanmamıştır. Modernizmin getirdiği bu hızlı değişimden kadim şehirler de payını almış, yerini beton yığını dediğimiz kentleşmeye bırakmıştır. Son yıllarda şehir üzerine yazılan metinlerin büyük çoğunluğu moderniteye eleştiri; geleneksel, kadim şehirlere ise ağıt niteliğindedir. Hızla gözlerimizin önünden

kayıp giden kadim şehirlerimize yazar ve şairlerimiz haklı olarak ağıtlar yakarken ister yaşanılan zamana

ayna tutmak ister onu kayıt altına almak adına olsun, içinde yaşadığımız şehirleri yazmak kimsenin aklına gelmemiş. Şair Mehmet Aycı, herkesin mazide kalmış şehirlere özlem duyduğu bir dönemde, bu alanda yazan ustaların izinden giderek tıpkı Ahmet Rasim, Mustafa Kutlu gibi “Şehir Mektupları” adıyla yaşadığı şehri, daha doğrusu başkent Ankara’yı kaleme almış.

Buna göre yazarın “Şehir Mektupları” adlı eseri yazma amacı aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A) Modernizmin şehirler üzerinde yarattığı değişimi eleştirmek

B) Yaşadığı şehrin içinde bulunulan andaki durumunu anlatmak

C) Şehrin eski yapısına duyduğu özlemi dile getirmek

D) Modernitenin zarar verdiği geleneksel dokuyu gelecek nesillere aktarmak

P:28

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102854

14

Metinde Yardımcı Düşünce - I

1.

Deneme; yazarın dolayısıyla da okurun romanda, öyküde, başka herhangi bir yazı türünde olamayacağı kadar

açık olduğu bir yazı türü. Deneme yazarken gizlenemez yazar. Bu yüzden önemserim deneme türünü. Kitaplarla geç tanışmış okurlar için de bulunmaz bir hazine olduklarını düşünürüm bu türün örneklerinin. Sizinle konuşur, tartışır, şaka yapar gibi duran yazar, bir yandan bilgi dağarcığını zenginleştirir, kendinizi sorgulamanızı sağlar ve yeni kaynaklara yönelmeniz için kapılar aralar. İyi bir deneme okurken elimde olmadan kimi sözler dökülür

dudaklarımdan. Sanki yazar yanı başımdadır ve ona vereceğim yanıtı duyacaktır. Bu türün büyük ustalarıyla tanışmak, kısa zamanda düşünsel evreninin zenginleşmesini sağlar kişinin. Hem dostunuz hem eğitmeniniz hem

de sırdaşınızdır denemeci.

Bu metne göre aşağıdakilerden hangisi iyi bir denemenin taşıması gereken özelliklerden biri değildir?

A) Okuyucusuna sezdirmeden bilgi vermesi

B) Yazarın düşündüklerini açık ve içinden geldiği gibi ifade etmesi

C) Okuyucuyu yeni eserlere yönlendirmesi

D) Okurun eserde kendi hayatından izler bulması

2. Bir kişi sorunlarla karşılaştığında ya onlarla yüzleşir ya da kendisini rahatlatmak için çeşitli savunma mekanizmaları gerçekleştirir. Örneğin bir kişi, işinde başarısız olduğunda bunun nedenleri üzerinde durup soruna çözüm arayabilir ya da “İşimde başarısız olduysam da sağlığım yerinde.” diyerek kendini rahatlatma

durumuna geçebilir. İşte buna savunma mekanizması denir. Ruh bilimcilerin üzerinde durduğu savunma

mekanizmalarından bazıları şunlardır: İnkâr: Baş edilemeyen ya da kaçılamayan bir tehlike veya sıkıntıyı

yok saymaktır. Eşini kaybeden birinin hâlâ eşinin elbiselerini dolapta saklaması bu savunma mekanizmasına örnektir. Bastırma: Hoşa gitmeyen, rahatsızlık veren ya da uygun görülmeyen duygu, düşünce, istek ve hatıraların bilinçaltına itilmesidir. Gidilmek istenmeyen bir randevunun saatinin unutulması, bir trafik

kazası anının bilinçaltına itilerek hatırlanmaması bastırmaya örnektir. Hayal Kurma: Bireyin gerçek yaşamda başaramadıklarını hayal kurarak gerçekleştirmesidir. Çalıştığı kurumda emir almaktan bunalan birinin kendini şirket patronu olarak hayal etmesi buna örnektir. Karşıt Tepkiler Oluşturma: Bireyin, rahatsız edici bir duygunun etkisinden kurtulmak için gerçekte hissettiği duyguların tam tersini göstermesidir.

Buna göre aşağıdaki karikatürlerden hangisi, altında verilen savunma mekanizmasıyla ilişkilendirilemez?

A)

Hayal kurma

B)

Karşıt Tepkiler Oluşturma

C)

İnkâr

D)

Bastırma

BABA İNSANLAR NİYE

KESİYORLAR BİZİ?

ÇÜNKÜ BİZDEN

KORKUYORLAR.

Özel bir şey

istemiyorum.

demiştim...

Neyse.

Geçen sene içinde annenizi ve babanızı

kaybettiniz. Karınız sizi terk etti, işten

kovuldunuz ve trafik kazası geçirdiniz...

Bütün bunlara rağmen hâlâ gülmeyi nasıl

başarıyorsunuz?

UNUTMUŞTUM!..

Böyle alırım bi

tutarım boynundan

vururum vururum.

Al işte

koparırım

kuyruğunu..

Kolaydı

öyle..

P:29

3. Yunanca “seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum” anlamına gelen “phileo” ile “bilgi, bilgelik” anlamına gelen “sophia” sözcüklerinin birleşmesinden oluşan felsefe kavramı üzerinde herkesin uzlaştığı net bir

tanım yoktur. Felsefe, insan yaşamının anlamıyla, varlık, bilgi ve değerle ilgili sorulara cevap bulmaya, bu

konularda ortaya çıkan problemleri çözümlemeye çalışır. Felsefi düşünce, araştırmaya ve eleştirel bir tavra dayanan düşüncedir. Felsefi düşünce, kendisine veri olarak aldığı her türlü malzemeyi aklın eleştirici

süzgecinden geçirir. Felsefe; insanın yaşamını, değerlerini ve amaçlarını sorgulayan genel ilkelerin bilgisidir.

Bu metinde aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur?

A) Felsefe nedir?

B) Felsefe nerede ortaya çıkmıştır?

C) Felsefenin çalışma alanları nelerdir?

D) Felsefi düşüncenin verilere yaklaşımı nasıldır?

4. Türk dilinin en eski izleri Sümer kaynaklarındaki Türkçe sözlerdir. MÖ 3100-MÖ 1800 yılları arasına ait Sümerce metinlerde 300’den fazla Türkçe söz yer almaktadır. Sümerceyle Türkçedeki ortak sözler, bu dillerin ya ortak kökenden geldiklerini ya da kültürel alışveriş sonucu ortaya çıktıklarını göstermektedir. Hangi ihtimal doğru olursa olsun Türkçenin ilk verileri MÖ 3000-2000 arasında ortaya çıkmakta, yani bundan

4.000-5.000 yıl geriye gitmektedir. Ortak sözler, Türklerle Sümerlerin komşu olduklarını da gösterir. Türklerin hiç olmazsa bir bölümü MÖ 3000-2000 yılları arasında, belki de daha önce, Ön Asya’da yaşamış olmalıdır.

Bu metinde aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur?

A) Türk dilinin en eski verilerine hangi kaynaklardan ulaşılmaktadır?

B) Sümerce metinlerde Türkçe sözcüklerin yer almasının nedeni nedir?

C) Türkler 4.000-5.000 yıl önce nerelerde yaşamıştır?

D) Kaynaklara göre en eski Türkçe sözcükler hangi yıllara tarihlendirilmektedir?

5.

Yeni çıkan kitabı karıştırırken Orhan Veli için ilk yazdığım yazılardan birini hatırladım. O yazımda, Orhan Veli

ile arkadaşlarının, yani Oktay Rıfat’ın, Melih Cevdet’in şiirlerini okurken bende de şiir yazmak hevesi uyandığını söylüyordum. Geçmiş gün, yanılmıyorsam bir yerinde de şöyle diyordum: “Bu gençlerin insana şiiri

sevdirdiklerini, dünyaya bir şair gözüyle bakmayı öğrettiklerini, çevremizde umulmadık güzellikler sezdirdiklerini söylemek istiyorum.” Kitabı karıştırırken gene durdum o ilk şiirlerin üzerinde. Bilmem ama bana öyle

geliyor ki hiçbirinin konusu yitirmemiş tazeliğini: “Robenson”, “İnsanlar”, “Bayram”, “Hicret”... Hepsi de şiir

yazmak hevesi uyandırıyor gene bende, hepsi de Oktay Rıfat’ın şiirde söylediği gibi, benim için gökyüzünü

birdenbire başlatıveriyor; bu dünyayı bağışlayıveriyor. Küçücük bir kitap ama bir şairden, gerçek bir şairden

kalma bir kitap, neler neler var içinde...

Yazara göre aşağıdakilerden hangisi Orhan Veli şiirinin özelliklerinden biri değildir?

A) Okurda şiir yazma isteği uyandırır.

B) Okurun hayata farklı bir açıdan bakmasını sağlar.

C) Şiirlerinin konusu yıllar sonra da güncelliği korur.

D) Orhan Veli şiirlerinde her şey şiirin konusu olabilir.

P:30

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102855

1. Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalıyor. Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce

beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem ancak kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.

Aşağıdakilerin hangisinde verilen olay, metindeki talebin gerçekleşmediğini örneklemektedir?

A) İki haftadır sinemaya gitmeyi bekleyen Fatih’in “Önümüzdeki hafta mutlaka!” diyen babasına inanmaması

B) Annesinden ayakkabısının bağcıklarını bağlamasını rica eden Zeynep’e, annesinin bunu kendisinin

zaten yapabildiğini söylemesi

C) Ata’nın annesinin kabul etmediği arkadaşında kalma isteğini babasının da reddetmesi

D) Ece’nin sosyal medyada çok fazla vakit geçirdiğini düşünen annesinin, Ece’nin internet paketini iptal

etmesi

2.

Elektriğe duyduğu tutkusu ile çağın ötesini gören mükemmel beyne sahip bilim insanı, Nikola Tesla’nın hayatı

başarılarla doludur. Çok güçlü bir hafızaya sahip olan Nikola Tesla, not almaya hiç gerek duymadan her şeyi

aklında tutarak dünya bilim tarihini kökten değiştiren deneylere ve icatlara imza atmış bir mucittir. En önemli

buluşu, elektriğin kablosuz olarak taşınabileceğini deneysel olarak Londra fuarını aydınlatarak ispatlamasıdır.

Nikola Tesla radyo, ses ve elektromanyetik dalgalarının kablosuz iletimini sağlayan sistemler kurdu. Nikola

Tesla uzaktan kumanda sistemini bir araca uygulayan ilk kişidir. 1 metrelik bir tekneyi uzaktan kumanda ile

yüzdürmüştür. Uzaya ses dalgaları gönderen ilk kişidir. Kozmik radyo dalgalarını bularak 1917’de cisimlerin

üzerine bu dalgaları gönderip bir floresan ekran üzerinde toplamıştır. Bugün bilinen tüm iletişim sistemlerinin,

uzay teknolojilerinin ve kablosuz iletişimin temelini atan Tesla, kimilerine göre anlaşılamaz bir bilim insanı,

kimilerine göre ise akıl hastası bir dâhiydi.

Bu metinde Nikola Tesla ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) İleri görüşlü bir insan olduğuna

B) Birçok ilke imza attığına

C) İnsanlarla iletişim kurmakta zorlandığına

D) Keskin bir zekâsı olduğuna

15

Metinde Yardımcı Düşünce - II

P:31

3. • Koronavirüs nedir?

• Koronavirüs hangi hayvanlardan insanlara geçmiştir?

• Koronavirüsün bulaştığı insanlarda görülen belirtiler nelerdir?

Aşağıdaki metinlerin hangisi bu soruların tümünü cevaplandırmaktadır?

A) İnsanlardan hayvanlara bulaşan koronavirüs semptomları arasında burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı, muhtemel baş ağrısı ve bazen de birkaç gün süren ateş sayılabilir. Bağışıklık sistemi zayıf olan

ileri yaştaki insanlar ve çok genç olanlar için virüs, pnömoni veya bronşit gibi çok daha ciddi solunum

yolu hastalığına neden olabilir. İnsanlarda ölümcül olabilecek seviyede çok az koronavirüs vardır. Koronavirüsler hayvanlarla insan temasından yayılabilir.

B) Dünya Sağlık Örgütüne göre MERS’in develer arasında, SARS’ın ise misk kedileri arasında yayıldığı

düşünülüyor. Koronavirüslerin insandan insana bulaşması, genellikle sağlıklı bir insanın enfekte bir insanın vücut salgılarıyla temas etmesi sonucu mümkün oluyor. Virüs; hasta insanlardan öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçılan damlacıklarla ve hastaların temas ettiği yüzeylerden göz, ağız, burun

mukozası ve el sıkışma ile bulaşabilir.

C) Koronavirüs, hayvanlar arasında yaygın olan büyük bir virüs grubudur. Nadir durumlarda, hayvanlardan insanlara bulaşabilirler. Koronavirüsler (Cov), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu

(MERS-CoV) ve Ağır Akut Solunum Sendromu (SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara neden olan

bir virüs ailesidir. Yapılan kapsamlı araştırmalar sonucunda, SARS-CoV’un misk kedilerinden, MERSCoV’un ise tek hörgüçlü develerden insanlara bulaştığı ortaya çıkmıştır. Bu virüs grubuna bağlı virüsler,

genellikle soğuk algınlığına benzer şekilde, üst solunum yolu ile ilgili hafif ve orta derecede şikâyetlere

neden olabilir.

D) Koronavirüsler soğuk algınlığından, Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS), Şiddetli Akut Solunum

Sendromu (SARS) gibi daha şiddetli hastalıklara kadar geniş yelpazede salgına neden olabilecek

büyük bir virüs ailesidir. Yapılan detaylı araştırmalar, SARS-CoV’un 2002 yılında Çin’de misk kedilerinden insanlara ve MERS-CoV’un da Suudi Arabistan’da develerden insanlara bulaştığını ortaya çıkardı.

Bilinen ancak insanlara bulaşmayan koronavirüsler de bulunuyor. Virüs ailesi üzerinde dünya çapındaki araştırmalar devam etmekte. Koronavirüs tedavisi için henüz bir aşı bulunmamaktadır.

4. Eski dil öldü, kalktı artık. Dilediklerince gürültü etsinler, diriltemezler onu. Halit Fahri Ozansoy aruz ölçüsü için

“Şahane geldiğin gibi şahane git yine.” demişti. Osmanlıcaya da söyleyebiliriz bunu. “Görkemle geldi, görkemle gitsin. O öldü, yerini tutacak dil kuruldu mu? Bir dilin kurulması kolay bir iş sanılıyor. Bir dil yirmi yılda, elli yılda

kurulabilir mi hiç? Bize, “Sizin yazdığınız dil eski dilimiz gibi güzel değil, onun gibi uyumlu değil, ondan çok yoksul.” diyorlar. Yalnız bunu söylerken şunu unutuyorlar. Onların savundukları dil, yüzyıllar boyunca işlenmiştir. Birçok ozan gelip onu donatmış, bezemiştir. Bizden bunu beklemek doğru değil.

Bu metinde verilenleri dile getiren yazar için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Kullandığı dil dolayısıyla yapılan eleştirileri kabul etmemektedir.

B) Yeni bir dil kurmanın zaman isteyen bir durum olduğunu düşünmektedir.

C) Osmanlıcanın yerine kullanılan dilin anlatım gücünü yeterli bulmamaktadır.

D) Eserlerinde Osmanlıca yerine yeni dili kullanmayı tercih etmektedir.

P:32

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102856

1. Gazeteci:

(I) - - - -

Yaşar Kemal:

Çalışma tarzım gösteriyor ki halktan yana, halkla birlikte işini gören bir sanatçıyım. Benim kişiliğimi ve sanatımı halktan ayırmak mümkün değil. Benim sanatım, içinden çıktığım sınıfın yani halkın çıkarlarının emrindedir. Ben, etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda

halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum.

Gazeteci:

(II) - - - -

Yaşar Kemal:

Şimdi romanın bittiğine seviniyorum tabii. İnce Memed’i bitirdiğim zaman müthiş bir heyecan duydum. Bir

daha da öyle göklere uçacak kadar heyecanlanmadım.

Bu röportajda boş bırakılan yerlere getirilecek sorular, aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A) (I) Sanatınızın şekillendiği ana eksen nedir?

(II) Yeni bir kitabınız daha çıktığı için heyecanlı mısınız?

B) (I) Sanatınızı ortaya koyarken özellikle gerçekleşmesini istediğiniz bir amacınız var mı?

(II) En çok hangi eserinizde heyecanlanmıştınız?

C) (I) Şimdiye kadar sanatın hangi dallarıyla ilgilendiniz?

(II) İnce Memed kadar heyecanlandığınız bir eseriniz oldu mu?

D) (I) Romanlarınızın bu kadar gerçekçi olmasının nedeni nedir?

(II) İnce Memed bittiğinde heyecanlanmış mıydınız?

2. Bir gün Nasrettin Hoca’nın dişi çok fena ağrıyordur. Ama canı tatlı olduğu için dişini çektirmekten de korkuyordur. Komşusu Hoca’nın şişip kızarmış yanağını görünce “Ağzını aç da bir bakayım Hoca’m.” der. Hoca’nın ağzını gören komşusu,

— Hay Allah! Hoca’m nasıl apse bu böyle? Yerinde olsam hemen gidip dişimi çektiririm, diye öğütler.

Nasrettin Hoca şöyle cevap verir:

— Senin yerinde olsam ben de çektirirdim!

Bu metinde Nasrettin Hoca;

I. kelime oyunu yapma,

II. yanlış anlama,

III. abartılı tavır sergileme

güldürü unsurlarından hangilerine yer vermiştir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III

Metinle İlgili Sorular

16

P:33

3. Kuyucaklı Yusuf, okuduğum Türk romanları içinde ayrıntıların en mükemmel, en ustaca kullanıldığı romanlardan biri. Sabahattin Ali’de inanılmaz bir gözlem gücü, inanılmaz bir bellek var; Kuyucaklı Yusuf’ta çizdiği

dünyanın böylesine renkli, sıcak ve inandırıcı olması, bence, büyük ölçüde yaşantısından gelen gözlemlere, ayrıntılara bağlı. O pek önemsizmiş gibi görünen küçük küçük ayrıntılar, romana tam bir somutluk kazandırıyor; birdenbire kendinizi anlatılan kasabada, olayların ve insanların arasında buluveriyorsunuz; romandaki dünya, sanki romanın çerçevesini kırıp dışarıya fırlıyor, sizin dünyanıza karışıyor.

Bu metinden Kuyucaklı Yusuf’un dil ve anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Gerçekçi olduğu B) Detaylara önem verildiği

C) İçten olduğu D) Yerel söyleyişlere yer verildiği

4. “Şiir dünyadan ibaret.” diyen Nâzım Hikmet, edebiyat serüveninin en başından itibaren her şeyin şiire mevzu olabileceği ilkesi ile yazdı. Bu bağlamda “Benerci Kendini Niçin Öldürdü?” şiirinde ifade ettiği gibi gereksiz sanatlara başvurmadan “güneşin güneş gibi yükseldiği” sözünü doğrudan söyleyen dizeler yazarken

aşka, doğaya, teknolojiye, siyasete, tarihe dair meseleleri farklı sanat dallarından taşıyıp getirdiği deneysellikle harmanlayarak her zaman güncel kalabilen eserler verdi.

Bu metinde Nazım Hikmet’e ait eserlerin vurgulanan özellikleri aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?

A) Doğal - sanatlı - özgün B) Evrensel - özgün - gerçekçi

C) Gerçekçi - yalın - kalıcı D) Sanatlı - tutarlı - kalıcı

5.

Türkiye’de her yıl on binlerce aile, mevsimlik gezici tarımda çalışmak için mart ayında göç yoluna çıkıyor.

Büyük küçük demeden, ailenin tüm fertlerinin dâhil olduğu bu dönemsel göç kasım ayına kadar devam

ediyor. Üstelik göç yolu tek duraklı da değil. Toprağı ekmek, çapalamak, sulamak, nihayetinde hasadı

toplamak... Mevsim ve ürün değişirken göç yolu uzuyor. Mevsimlik gezici tarımda çalışarak hayatta

kalmaya çabalayan 3 milyondan fazla insan için şehirden şehre uzanan bu göç yolu, zorunlu bir rutin

hâline geliyor. Bu yükü kaldıranların azımsanamayacak bir kısmını çocuklar oluşturuyor. Türkiye İstatistik

Kurumunun 2012 verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 400.000 çocuk, mevsimlik tarımda çalışıyor.

Bu metindeki örnek olayda Evrensel Çocuk Hakları Beyannamesi’nin,

• Madde 1: Her birey on sekiz yaşına kadar çocuk olarak kabul edilir. Her çocuk vazgeçilmez haklara sahiptir.

• Madde 12: Her çocuk, görüşlerini serbestçe ifade etme, kendisini ilgilendiren her konuda görüşlerinin

dikkate alınmasını isteme hakkına sahiptir. Herkesin çocukları dinleme, onların fikirlerini öğrenme ve

onlara saygı gösterme sorumluluğu vardır.

• Madde 32: Çocukların okula gitme, oyun oynama hakkı vardır. Onlar yetişkinler gibi çalıştırılamazlar.

Çalışmak zorunda kalırlarsa yapacakları iş onların sağlığı ve eğitimleri için sorun oluşturmamalıdır.

maddelerinden hangileri ihlal edilmiştir?

A) Yalnız Madde 1 B) Madde 1 ve Madde 12

C) Madde 1 ve Madde 32 D) Madde 1, Madde 12 ve Madde 32

P:34

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102857

1. Metin yazılırken her bir paragraf metnin farklı bir yönünü anlatacak şekilde oluşturulur.

Buna göre,

2000’li yıllarda başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, gelişmiş Batı ülkelerinde ve ülkemizde daha

fazla çocuk dikkat eksikliği sebebiyle akademik hayatta zorlanmaktadır. (I) Özellikle çocukların hareket

alanlarının daraldığı büyük kentlerde, dikkat eksikliği yaşayan çocukların oranı Batı’da %25’ler ile ifade edilirken ülkemizde bu oran farklı kaynaklarda %10 ile %45 arasında değişen geniş bir yelpazeyle ifade edilmektedir. (II) Birçok uzman dikkat eksikliğinden günümüz yaşam koşullarını sorumlu tutmaktadır.

(III) Günümüz çocuklarının yapay ortamlarda yetişmekte olduğuna dikkat çeken uzmanlar, çocukların hareket noksanlığı çektiğini, yaşayarak elde etmesi gereken deneyimlere çoğunlukla televizyon, bilgisayar

gibi aktarıcılarla başkalarının yaşantıları üzerinden ulaştığını belirtmektedir. (IV) Bunun sonucunda ise işitsel ve görsel duyular dışında kalan duyuların fazla gelişemediği düşünülmektedir.

metni anlam bütünlüğü dikkate alınarak ikiye bölündüğünde, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlamalıdır?

A) I B) II C) III D) IV

2.

(I) Yüzyılı aşkın bir tarihe sahip olan çizgi romanın sanat olup olmadığı Batı ülkelerinde tartışılmıyor bile.

(II) Ülkemizde ise bu sanat kolu ne yazık ki okunup atılan, yoz kültürlerin kaynağı olarak görülmekte, az okumanın göstergelerinden biri sayılmaktadır. (III) Gerçekten de evlerde, okullarda çizgi roman okuyanların uyarıldığı,

ayıplandığı bir çocukluk dönemini az çok hepimiz yaşadık. (IV) Oysa okuyanların üzerinde birleştiği nokta, çizgi

romanın bütün sevimliliğiyle, kendine özgü mizahıyla hiç de incitici olmayan, sayısız örnek içerdiğidir.

Bu metindeki anlam akışına göre “Çocukların okuma alışkanlığı edinmesini engellediği düşünülmektedir.” ifadesi numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra getirilmelidir?

A) I B) II C) III D) IV

3. Tonyukuk Yazıtı dört tarafında da yazı olan iki dikili taştan oluşuyor. (I) Yazıtta anlatıcı kişi Tonyukuk’tur,

bu yüzden yazıtın kendisi tarafından yazdırılıp diktirildiği düşünülüyor. (II) Vezir Tonyukuk’un yaşadığı döneme ait tarihî olaylara yer verilen yazıtta, bağımsızlık için çekilen sıkıntılar ve verilen mücadelelerin yanı

sıra elde edilen başarılarda Tonyukuk’un etkisi anlatılıyor. (III) Tonyukuk Yazıtı tarihî bir belge olmanın yanı

sıra Türkçe yazılmış ilk kaynaklardan biri olduğu için Türk dilinin özelliklerini yansıtması bakımından dil bilim ve edebiyat açısından da önemli bir kaynaktır. (IV) Tonyukuk, İlteriş Kağan ve Kapgan Kağan’ı kendisinin tahta oturttuğunu, onlarla birlikte devletin devlet, milletin de millet olduğunu belirtiyor.

Bu metinde numaralanmış cümlelerden hangisi çıkarıldığında metnin anlam bütünlüğü sağlanmış

olur?

A) I B) II C) III D) IV

17

Metnin Yapısı

P:35

4. I. “İstanbul Ansiklopedisi”, şehri anlatan en iyi yayınlardan biri; sırrı, İstanbul’a benzemesinde saklı.

II. En önemli özelliği ise şehri artık onun kimliği olan değişimiyle ele alması.

III. İnsanlık, ansiklopedilere gerek kalmadığına ikna olunan modern zamanların tadını çıkaradursun, bir

ansiklopedinin başka dünyalar yarattığı gerçeği değişmedi.

IV. Ama öyle bir ansiklopedi yayımlandı ki ona karşı mesafeli durmak imkânsız gibi duruyor.

V. Bu ansiklopedinin içinde İstanbul’un büyüsü de var, kiri de...

VI. Teknolojinin büyüsüyle önce raflardan dolap diplerine kaldırıldılar, sonra sürgün edildiler çoğu evden

ve artık bir “nostalji nesnesi” hâline geldiler.

Numaralanmış cümleler mantık akışına göre sıralandığında doğru sıralama aşağıdakilerden hangisi olur?

A) I - II - V - III - IV - VI B) III - IV - VI - I - V - II

C) III - VI - IV - I - V - II D) III - VI - IV - V - I - II

5.

Çocuk ve çocukluğa eserlerinde yoğun olarak yer veren Orhan Veli’nin çocuk edebiyatına bakış açısı La

Fontaine’den çevirdiği fablların başına koyduğu ön sözde yer almaktadır: “Bu kitapta okuyacağınız şiirleri

gerçi sizler için tercüme ettim. Ama hiçbir zaman onları çocukça bulmadım. - - - - Ayrıca güzel şeyleri siz

de büyükler kadar anlar, büyükler kadar seversiniz. Elbette, yaşınız ilerledikçe bilginiz de artacaktır. Ama

bu, bilginiz artıncaya kadar kötü şeyler, basit şeyler okuyacaksınız demek değildir. Bilginizin, anlayışınızın artması; zevkinizin incelmesi ancak büyük eserler, kıymetli eserler okumakla olur.”

Bu metinde boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilirse anlam bütünlüğü sağlanmış olur?

A) Zaten siz de hızla büyüyorsunuz.

B) Zaten sizi de küçük görmüyorum.

C) Okuma hızınızı da geliştirecek bir eser.

D) Okuma alışkanlığı kazanmanıza yardımcı olacağı için tercih ettim.

6. Sanıyorum Toynbee Mısır piramitlerinden bahsederken “Onların nasıl yapıldığını öğrenmem piramitlerin

estetik değerini unutturdu.” şeklinde bir şeyler söylemişti. Anlaşılıyor ki sanat eseri ortaya konulurken veya

bir sanat eserine bakarken salt estetik yanımızla hareket etmiyoruz. Ahlaki değerlere düşman olduğu söylenen Nietzsche’nin bile bir at arabacısına ata zulmettiği gerekçesiyle müdahale ettiği anlatılır. Einstein’ın

fizikçi olması Dostoyevski’nin romanlarına kayıtsız kalması anlamına gelmez. Müslüman bir insanın camiye bakışı ile kilise mimarisine bakışında mutlaka farklı boyutlar bulunacaktır. “Yırtık Pabuçlar” tablosuna

bakarken salt güzel çizimin yansıtılmasına ve renk uyumuna göre değil; yoksulluk, sefalet gibi olumsuzluklara, insani ve vicdani yanımızı katarak bakarız. - - - -

Bu metinde boş bırakılan yere anlam akışına göre aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?

A) Bunun nedeni, sanatın sanatçısının hayatından izler taşıyor olmasıdır.

B) Böylelikle bu sanat eseri, bizde bulunan değer duygusu ile belli bir anlam kazanır.

C) Çünkü sanat eserinin değerini toplumun yaptığı eleştirel bakış belirler.

D) Bu şekilde bakıldığında sanat eseri onu yorumlayan kişinin bakış açısına göre güzel olur ya da olmaz.

P:36

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102858

1. 12 yaşından önce müzikle uğraşan çocuklar, büyüdüklerinde güçlü bir işitme belleğine sahip oluyor. Müzisyenlerin beyinlerinin “sol şakak planomu” denen bölgesi, müzisyen olmayanlara göre daha geniş oluyor. İşitmeyle ilgili bellek de işte burada bulunuyor. Bu yüzden çocukken müzik eğitimi alırsak işitsel belleğimiz de ömür boyu mükemmel kalıyor.

Bu metnin dil ve anlatımıyla ilgili,

I. Bilgilendirici metinlere özgü bir anlatım biçimi kullanılmıştır.

II. Sanatlı söyleyişlere, dolaylı anlatımlara yer verilmiştir.

III. Bir konuyla ilgili bilgi vermek amacıyla yazıldığı için kişisel görüşlerden kaçınılmıştır.

yargılarından hangilerine ulaşılabilir?

A) Yalnız I B) I ve II C) II ve III D) I, II ve III

2.

Öyküleyici anlatımda zaman ve olay akış hâlinde olduğu için öyküleme bir filme; betimlemede akış olmadığı, bir

durumun, bir varlığın ya da insanın o andaki durumunun anlatıldığı bir kesit olduğu için betimleme fotoğraf karesine benzetilebilir. Olay yazılarında öyküleyici anlatım ve betimleyici anlatım bir arada bulunur. Bazı bölümlerde

öyküleme, bazı bölümlerde ise betimleme öne çıkar.

Buna göre aşağıdaki metinlerin hangisinde öyküleyici anlatım ağır basmaktadır?

A) Yatağın altında yeşil, tahtadan bir sandık duruyordu. Onu açtım. Az daha sevincimden haykıracaktım.

Annemin bir hafta önce İstanbul’dan gönderdiği hediyeler içinden çıkan kaşağı pırıl pırıl parlıyordu.

Hemen kaptım. Tosun’un yanına koştum. Karnına sürtmek istedim. Rahat durmuyordu. Galiba acıtıyor, dedim. Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine baktım. Çok keskin, çok sivriydi.

B) Kendine özgü bakışı, duruşu vardı Hasan Dayı’nın. Mimikleriyle, bakışlarıyla konuşan, suskun bir

adamdı. Bilge mi desem yoksa mecnun mu bilemedim. İlginç fiziksel görünüşü, eğik yürüyüşü, gizemli

ve sürekli yalnız geçen yaşamı dikkatimi çekerdi hep. Yalnız yaşardı dağlarda. Uzun yüzünden aşağı

çaprazlama inen kocaman burnu, keskin gözleri, her daim kirli ve yırtık elbisesiyle karşımıza çıkan bu

adamdan çekinir, ürkerdik.

C) İhtiyar, kolumu tuttu. Elleri titriyordu. Kendisine bir şey olmuş gibiydi. Küçük, dermansız gözleri yaş doluydu. Buruşuk yüzünde birçok çizgi daha belirmişti. Bir şey söylemek istiyor fakat tıkanır gibi oluyordu.

Yüzünden, ağzının kenarlarından, gözlerinden hatta vücudunun her sarsıntısından dökülen bir acı beni

sarıyor, kucaklıyordu.

D) Sinağrit Baba oltalardan birini kokladı. Bu balıkçı Hristo’dur, kusurlu adam. Gözü açtır onun. İçinden pazarlıklıdır. Evet, o fıkaradır ama kibirli değildir. Sinağrit Baba fıkaralıkta gururu sever, öteki oltaya geçti.

Kokladı. Bu balıkçı “Hasan”dır. Geç. Cart curt etmesine bakma! Korkaktır. Sinağrit Baba cesur insanlardan hoşlanır. Bir başka oltaya baş vurdu. Balıkçı Yakup iyidir, hoştur, sevimlidir, edepsizdir, külhanidir. Ama kıskançtır. Kıskançları sevmez Sinağrit Baba.

Anlatım Biçimleri

18

P:37

3.

Açıklayıcı anlatım, bilgi vermek amacı ile oluşturulan yazılarda kullanılan anlatım tekniğidir. Bu tür yazılarda

amaç okuyucuyu bilgilendirmek, ona bir şeyler öğretmek olduğu için sade ve anlaşılır bir dil kullanılır.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde açıklayıcı anlatım biçimi kullanılmamıştır?

A) Yakup Kadri Karaosmanoğlu edebiyatımızın önde gelen sanatçılarından biridir. Roman, hikâye, anı

gibi değişik alanlarda eserler vermiş olan sanatçı daha çok romanları ile tanınmaktadır. Romanlarında

önceleri kişisel konuları işleyen sanatçı daha sonra toplumsal konulara yönelmiştir. “Kiralık Konak”ta

nesiller arası duygu ve düşünce farklılıklarını işleyen sanatçı, “Yaban” romanında Kurtuluş Savaşı yıllarında köy yaşamını, köylü-aydın çatışmasını işlemiştir.

B) Maddeler arasında iki tür tepkime olur: Fiziksel değişimler (hâl değişimleri) ve yeni maddelerin oluşumunu sağlayan kimyasal tepkimeler. Isı her iki tepkimeyi de hızlandırır. Bunu görebilmek için iki bardak alın ve birine soğuk su, diğerine de sıcak su doldurun. Bardakların ikisine de aynı anda birer kaşık

tuz atın ve izleyin. İki bardakta da tuz çözünecektir. Ancak sıcak su dolu bardakta tuzun daha hızlı çözündüğünü göreceksiniz.

C) Sahip olduklarımızdan çok sahip olamadıklarımıza odaklandığımız için genellikle kıskançlık duyarız.

Kimi zaman üzüntü, kimi zaman ümitsizlik veya öfke şeklinde karşımıza çıkan bu varoluşsal eksiklik ve

hüsran duygularıyla baş etmenin yolları vardır elbet. Ama kendimize şunu da sormalıyız bir taraftan:

Gerçeği neden kabul etmiyoruz? Öte yandan, insan ruhunun kendi varoluşuna anlam katmanın bir yolu

olarak mükemmelliğin peşinde koşmaya ihtiyaç duyduğu da bir gerçek.

D) Saklambaç, en az iki kişiyle oynanır. Öncelikle bir ebe belirlenir. Ebe, duvara yasladığı ön kolu üzerine

yüzünü ve gözünü kapatarak önceden belirlenen sayıya kadar sayar. Sayma başladığında da diğer

oyuncular saklanır. Ebe saymayı bitirince “Önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!” diye

bağırır ve diğer oyuncuları bulmaya çalışır. Diğer oyuncular ise ebenin korunaksız bıraktığı ebe duvarına “Sobe!” diye bağırarak dokunmaya çalışır.

4. • Anlatılmak istenen, bir olay örgüsü içerisinde verilir.

• Olay ve zaman akışı vardır.

Aşağıdaki metinlerin hangisinde, bu özelliklere sahip bir anlatım biçimi kullanılmıştır?

A) Üsküdar’daki güzelliğini Yahya Kemal’den tanıdığımız Eski Valide Camii, Sinan’ın son eserlerindendir.

Yahut hiç olmazsa plan ve ilk inşaat onundur. Bu cami ve etrafı, manzarayı bir taraftan kapayan ilavelere rağmen Türk İstanbul’unun en güzel köşelerinden biridir.

B) Süleymaniye’nin avlusunda, henüz bitmiş cami için hattatın elinden yeni çıkmış bir ayeti taşa geçirmeye

çalışan işçi, başını kaldırıp baktığı zaman Üsküdar’da yeni başlanan cami için Marmara’dan, Akdeniz

adalarından iri mermer kütleleri taşıyan yelkenlilerin büyük martılar gibi iskeleye yaklaştığını görüyor.

C) Kendisini sadece mimari üslubuna bu kadar teslim etmiş şehir pek azdır. Bu yönden İstanbul’u Roma,

Atina, Isfahan, Gırnata ve Brugge gibi şehirlere benzetenler haklıdır. Hatta İstanbul’un onlardan biraz

üstün tarafı da vardır. Yedi tepe, iki hatta Haliç’le beraber üç deniz bir yığın perspektif imkânı sağlar

çünkü.

D) Eski İstanbul’da mimarinin saltanatına rekabet eden başka bir güzellik varsa o da ağaçtır. Fakat buna

rekabet denebilir mi? Doğrusu istenirse ağaç, mimarimizin ve bütün hayatımızın en lütufkâr yardımcısıdır. Beyaz mermerle uyuştuğu kadar bakımsızlıktan kaybolmuş çeşme ile de uyuşmasını bilir.

P:38

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102859

1. Tırmanma, takip etme, koşma, ağaç, kitap ve benzeri kavramların temel olarak sabit olduklarını düşünmek

için çok neden var. Bunları incelediğinizde, son derece karmaşık özelliklere sahip olduğunu fark edersiniz. Bunlar, klasik sözlükçülükte fark edilmiş şeyler değil. Büyük Oxford İngilizce Sözlük’ü (büyüteçle okunan sözlük) okuduğunuzda, bir sözcüğün tanımını elde ettiğinizi düşünüyor olabilirsiniz ama durum hiç de

böyle değil. Tek elde ettiğiniz şey birkaç ipucu ve geriye kalan bütün ayrıntıları doğuştan gelen bilgileriniz

dolduruyor ve sonunda o sözcüğün ne anlama geldiğini biliyor oluyorsunuz.

Bu metinde anlatımı güçlendirmek için başvurulan düşünceyi geliştirme yöntemi aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Tanık gösterme B) Örneklendirme

C) Benzetme D) Sayısal verilerden faydalanma

2. Bir şehre mahsus hayvanlar vardır ve o şehirler, o hayvanlarla kendilerine bir değer çıkarırlar. Örneğin Sivas’ın kangal köpeği, Urfa’nın ceylanı, Arap atı, Ankara’nın kedisi vs… Bir de şehirleri besledikleri hayvan

üzerinden okuma vardır ki bunu en güzel Nuri Pakdil, “Batı Notları’nda” yapar. Paris’e ayak bastığında köpeklerin çokluğunu görünce “Paris ne kadar köpekse İstanbul o kadar güvercindir.” diyerek bir medeniyet

tanımlamasında bulunur.

Bu metnin anlatımıyla ilgili,

I. Düşüncesini somutlaştırmak, açıklamak için konuyla ilgili örneklere başvurmuştur.

II. Varlığın, bir nesnenin ya da bir kavramın özel ve değişmez niteliklerini sıralayarak onu tanımlamıştır.

III. Okuyucuyu düşüncesine inandırmak için alanında uzman birinin görüşlerine yer vermiştir.

ifadelerinden hangileri söylenemez?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III D) II ve III

3. Masal, çocukların sadece duygularını değil aklını da doyurur. Masal, çocuğun hayal dünyasının ortasına

kurulan bir tiyatro sahnesidir. O sahnede çocuklar gerçek dünyada çoğu kere şahit olamadıkları iyi, güzel ve doğru örneklere şahit olurlar. Bu yönüyle masallar, aslında küçüklere uyarlanmış erdem anlatıcılarıdır. Her çocuk iyi-kötü, güzel-çirkin ve doğru-yalan arasındaki kapatılmaz mesafeyi ancak masallarda en

yalın biçimde görür ve yaşar. Masal sözcüğü Habeşçedeki “mesl” sözcüğünden gelmektedir. İbraniceye

“maşal”, Aramiceye “mesel, masal”, bu dillerden de Türkçeye “masal” olarak geçmiştir. Yurdumuzun değişik bölgelerinde masal kelimesi için “metel, matal” sözcükleri de kullanılmaktadır. Masal, nesirle söylenmiş, bütünüyle hayal ürünü, gerçekle ilgisiz ve anlattıklarında inandırma amacı olmayan kısa anlatı türüdür. Masallarda olağanüstü kişi ve olaylar işlenir.

Bu metnin anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Bir kavram veya varlığın ne olduğunun açıklaması yapılmıştır.

B) Bir varlığın diğerleri arasındaki zayıflık-üstünlük, eşitlik-denklik durumu kıyaslanmıştır.

C) Anlatıma etkileyicilik kazandırmak için zıt kavramlar bir arada kullanılmıştır.

D) Bir düşüncenin somut hâle getirilerek daha anlaşılır kılınması için örneklere başvurulmuştur.

Düşünceyi Geliştirme Yolları

19

P:39

4.

İnsanın en iyi korunan organı olan beyin, kafatasının içerisinde bulunur ve yaklaşık 1,5 kilogram ağırlığındadır.

Vücuttaki birçok sistemin kontrolü temelde beyin tarafından sağlanır. Kısaca, beyin vücudun ana kumanda

merkezidir. Beyin, devre dışı kalırsa yani beyin ölümü durumunda kas kontrolü yok olur, solunum durur ve tüm

refleksler kaybolur. Buna ek olarak kısa süre içerisinde kalbin çalışması da durur. Yani, beynin ölmesi demek

kişinin ölmesi demektir. Beynin içerisinde milyarlarca sinir hücresi birbirleriyle ve uzaktaki sinir hücreleriyle

sürekli iletişim hâlindedir. Beyinde oluşan bir sinyal büyük bir hızla vücudun en uzak köşesine gönderilir. Sinir

hücreleri, sinaps denilen bağlantılar sayesinde birbiriyle haberleşir. Hücrede oluşan elektrokimyasal sinyal,

sinaps aralığına gelince burada çok özel kimyasal moleküllerin salınmasına yol açar. “Nörotransmiter” denilen

bu moleküller sayesinde sinyaller diğer sinire iletilir.

I. Tanımlama

II. Karşılaştırma

III. Sayısal verilerden faydalanma

Bu metinde yukarıdaki düşünceyi geliştirme yollarından hangileri kullanılmıştır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) I, II ve III

5. • Örneklendirme, bir düşüncenin daha anlaşılır ve somut hâle gelmesi için konu ile ilgili örnekler ver¬ilmesidir.

• Benzetme, bir varlığı ya da kavramı kendisinden başka bir kavram ve varlığın özelliklerini göstererek

anlatmaktır.

• Tanık gösterme; yazarın, metinde savunduğu düşünceyi doğrulamak amacıyla tanınan ya da görüşlerine önem verilen kişilerin sözlerine yer vermesidir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde bu düşünceyi geliştirme yöntemlerinden herhangi birine başvurulmamıştır?

A) Popülerlik saman alevi gibidir. Hızlı bir serüvene benzer ama hemen söner. Bu nedenle çok aldanmamak gerekir. Önemli olanın kalıcılık olduğu unutulmamalıdır. Pek çok kişinin bir dönem popüler olup

kısa bir zaman içinde adının bile hatırlanmadığı gerçeği akla gelmelidir.

B) Deneme yazan kişi, duygularını ve düşüncelerini özgün şekilde ifade edebilen kişidir. Bu konu hakkında Nurullah Ataç, “Deneme benin ülkesidir.” der. Beni, benden bana yola çıkarak anlatmak demektir bu da. Böyle olunca da denemede özgünlük, özgürlük sağlar kişiye.

C) Yeşil alan ve ormanlar sayesinde havada bulunan kötü bakteriler yok edilmektedir. 1000 m2 büyüklüğünde bir orman yaklaşık olarak 32 ton tozu yok etmektedir. Bu yüzden ağaçların, ormanların azalması

demek dünyanın da nefessiz kalması demektir. Bütün insanlar işte bu bilinçle yaşamalıdır, yeşile sahip

çıkmalı, yeşili korumalıdır.

D) Biz kendi sesimiz olan şairleri hep sevdik, onlara sahip çıktık ve onların şiirlerini bir töre gibi kuşaktan kuşağa aktardık. Böyle olmasaydı, okur-yazarın yok denecek kadar az olduğu bir toplumda Yunus

Emre ilahilerini söyleyebilir miydi? Karacaoğlan sazıyla köy köy dolaşmaya devam eder miydi? Köroğlu

isyan türkülerini göğsünü gere gere dillendirir miydi?

P:40

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102860

1.

Yazarlığa mizah öyküleriyle başlayan Refik Halit Karay, 1919’dan başlayarak Türk öykücülüğüne yeni bir sayfa

açtı. Sürgün olarak gittiği Anadolu’nun çeşitli kesimlerinden insanları canlandırdığı “Memleket Hikâyeleri”

1919’da yayımlandı. Bu kitapla, o güne kadar konuları İstanbul’la sınırlı olan öykücülüğü Anadolu’ya taşıdı. Bu

yönüyle sonradan serpilip gelişen “köy edebiyatı”nın öncüleri arasına girdi. Siyasi yönetimle olan problemleri

yüzünden yurt dışına sürgün edilmeden önce yazdığı “İstanbul’un İç Yüzü” en yetkin romanı sayılır. 1920’de

yayımlanan bu romanda, roman tekniğinin dışında birbirinden kopuk parçaları mozaikler hâlinde birleştirerek

İttihat ve Terakki’nin işbaşına gelişinden I. Dünya Savaşı günlerine kadar olan İstanbul’u bütün renk ve çizgileriyle yansıttı. Türkiye’ye dönüşünden sonra yazdığı romanlarda, daha çok kişiye seslenme daha fazla satma ve

okunma kaygısıyla sanatı bir kenara bırakıp ticari eserlere yöneldi.

1934’te sinema eğitimi almak için gittiği Leningrad’dan 1939’da İstanbul’a dönen Abidin Dino, yoksul insanlara

ve balıkçılara olan ilgisi nedeniyle onun gibi düşünen sanatçılarla birlikte 1941’de Liman Grubu diye anılan

Yeniler Topluluğu’nu kurdu. Liman çevresindeki balıkçıların resimlerinden oluşturularak açılan sergi büyük ilgi

gördü. Aynı dönemde yürüttüğü siyasal çalışmaları nedeniyle Dino, Adana’ya sürgüne gönderildi. Adana’da

yaşadığı dönemde, resimlerinde pamuk işçilerini işleyen Dino, “Kel” adını verdiği bir oyun yazdı, “Türk Sözü”

isimli bir gazete yönetti ve 1950 yılında “Çingeneler” adında bir filmin de senaryosunu yazdı.

I. Metin

II. Metin

Bu metinlere göre söz konusu sanatçıların ortak özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Farklı sanat dallarında eserler vermeleri

B) Bir dönem ticari kaygılarının eserlerinin içeriğini etkilemesi

C) Siyasi görüşleri sebebiyle bulundukları çevrelerden uzaklaştırılmaları

D) İstanbul ve İstanbul’da yaşayan kesimleri işleyen eserler vermeleri

2.

I. Metin II. Metin

Tomurcuk çatladı güneşten

İğdeler açtı yumak yumak

Halı gibi yeşerdi çayır çimen

Kuru dereler bile çağladı.

Zirvelerden bir küçük taş yuvarlansa

Dağı yıkacakmış gibi gürültü çıkar.

Gözünden bir damla yaş yuvarlansa

Dağ gibi yüreğimi perişan eder.

Bu metinlerin dil ve anlatımı için aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?

A) Benzetme sanatından yararlanılmıştır.

B) İkisinde de aynı konu işlenmiştir.

C) İkilemelerle anlatıma canlılık katılmıştır.

D) Kişileştirmelere yer verilmiştir.

Metin Karşılaştırma

20

P:41

3. I. Metin

Mihrabat Korusu Beykoz’un Kanlıca semtinden, Boğaziçi’ne ve onu bir kolye gibi süsleyen Fatih Sultan Mehmet

Köprüsü’ne bakıyor. Anadolu yakasındaki bu koru da nefis bir manzaraya sahip, huzur dolu bir yer. 210 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu Mihrabat Korusu, etkinlik ve mekânlar yönünden diğer korulara oranla biraz daha

küçük. Bu da onu daha sakin kılıyor. Koşu ve yürüme parkurları, mesire yeri, oturma alanları, çocuk parkları ve

seyir terasları bulunan Mihrabat Korusu’nda vakit geçirmek çok keyifli.

II. Metin

Samara’da sabahı pırıl pırıl parlayan gümüş renkli Zafer Anıtı’nın bulunduğu tepede karşılamalı. Kente hayat verenin aşağıda akan Volga Nehri olduğunu görmek için… Sonra anıtın önünden Kuibysheva Meydanı’na yürümeli. Meydandaki Opera Binası’nın önü paten yapan, bisiklet süren gençlerin yaydığı enerjiyle dolu. Buraya kadar

gelmişken Iversky Manastırı ve Gorky Drama Tiyatrosu binalarına da uğramalı.

Her iki metnin dil ve anlatımıyla ilgili,

I. Benzetmeye başvurulmuştur.

II. Anlatımı güçlendirmek için gözlemlerden faydalanılmıştır.

III. Kişileştirme yapılmıştır.

ifadelerinden hangileri söylenebilir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III

4. I. Metin

Adıyaman il sınırları içerisinde bulunan 2.150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı, 1987 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiş. Nemrut Dağı’nı bu kadar değerli yapan; üzerinde bulunan antik mezar, anıtsal heykeller, mimari kalıntılar ve benzersiz manzarası. Eski çağlarda dağın yamaçlarında hükümdarlık yapmış olan Kommagene Kralı I. Antiochos tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için Helenistik Dönem’in en görkemli

kalıntılarını burada bırakmış. 10 metreyi bulan heybetli heykeller ve metrelerce uzunluktaki kitabelerin yükseldiği dağda ayrıca dünyanın en muhteşem gün doğumu ve gün batımının seyredilebildiği ve her yıl binlerce ziyaretçi alan teraslar bulunuyor.

II. Metin

MÖ ikinci bin yılın ortalarından MS 800’e kadar varlıklarını sürdüren Likyalılar başkent Ksanthos olmak üzere 23

şehirli bir Likya Birliği kurdular; bu birlik adına para bastılar, yazıtları ve mezarlarıyla bölgeye yayıldılar. Likyalılar, kentlerini birbirine bağlayan ve uzaklıklarını ortaya koyan Likya Yol Kılavuz Anıtı’nı yaptılar; böylece dünyanın bilinen en eski ve tek karayolları haritasına imza attılar. Günümüzde trekking tutkunlarının vazgeçilmez rotalarından biri olan Likya Yolu, küçük-büyük birçok kent ve yapı kalıntısından geçerek antik yolu mümkün olduğunca

kullanan bir yürüyüş parkuru. Çeşitli kaynaklarca dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak

gösterilen Likya Kral Yolu Parkuru üzerinde yer alan Gelidonya Feneri manzarası 2007 yılında Türkiye’nin en güzel manzarası seçilmiştir. Muğla ili Fethiye ilçesi Hisarönü (Ovacık) mevkiinden başlayan rota, 555 kilometrelik

güzergâhın sonucunda Antalya ili Geyikbayırı köyünde sona eriyor. Rotayı Antalya’dan başlayıp Fethiye’de bitirebilmek de mümkün.

Bu metinlerden hareketle, sözü edilen tarihî alanların ortak özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Dünya Mirası Listesi’nde yer almaları

B) Tarihî alanlarda anıtlar ve mezarların yanı sıra yazılı kalıntıların bulunması

C) Dünyanın en iyisi oldukları düşünülen özelliklere sahip olmaları

D) Kendi alanlarının tarihteki ilk örnekleri olmaları

P:42

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102861

1. • Zaman bellidir.

• Birinci tekil şahıs ağzıyla yazılmıştır.

Aşağıdaki metinlerden hangisi bu özelliklere göre yazılmıştır?

A) Küçük Hasan hiçbir şey düşünmeden ilerliyordu. Ne evde kendisinin dönmesini bekleyen iki küçük kardeşi ne de dört saat uzaktaki nahiye merkezinde hizmetçilik yapan anası bu anda aklında değildi. Ayranını satıp satamayacağını da düşünmüyordu. Kafasında yalnız bir şey vardı: Bu yolu tekrar yürümek,

geri dönmek mecburiyeti...

B) İzmit’e uğradıktan sonra uzun bir müddet yine böyle sürdü, sonra yağmur biraz diner gibi oldu, gök

yükseldi; bulutların arasından çamur rengindeki dünyaya, başka renkler, iki gün süren bu kötü havanın

unutturduğu sıcak kuvvetler girdi. Ve tren yavaşladı. O zaman bu küçük yolun üzerinde iki günden beri

ilk defa küçük bir güneş parçasını, küçük ve aydınlık bir halı gibi serilmiş buldum.

C) Akşam yemeğinden hemen sonra, yavaşça arka odaya sıvıştı, iki elini iki yana siper edip alnını cama

dayadı. Gece, bahçeyi tanınmayacak kadar değiştirmişti. İnce patika, belli belirsiz bir ışıkla yarı aydınlanmış kulübeye kadar uzanıyordu. Kulübe koyu gölgeler arasındaydı, uyuyordu.

D) Yusuf gözlerini açtığında çevresine bakındı. Yirmi iki yıllık hayatında ilk defa kendi yatağından farklı bir

yerde sabahlamıştı. Bir müddet içi hüzünle dolsa da duvardaki saatin ona çeyrek kaldığını gösterdiğini

görünce hızla ayaklandı. Geceden açık bıraktığı penceresinden içeriye kokular hücum ediyordu.

2.

Akşama doğru köylüler aksatayı (alışverişi) bitirip eşeklerini öne katarak yola düzüldükleri ve güneş

fersiz ve eğri ışıklarıyla gözleri kamaştırır olduğu zaman, o, yarı kapalı gözlerle en tatlı meşguliyetine,

hatıralarıyla oynamaya, başlardı.

Aşağıdaki metinlerden hangisinin anlatıcısı verilen metnin anlatıcısıyla aynı değildir?

A) Gece olmuş ve ay çıkmıştı. Ay ışığı ormanın içindeki ufak bir meydanlığı aydınlatınca, etrafına taşlar

dizilen bir toprak yığınına dayadığı viyolonseli, gözlerini kapayarak çalan adamı daha iyi gördüler…

Siyah, kıvırcık sakallarının çerçevelediği yüzünde, nerede başlayıp nerede bittiği belli olmayan çizgiler

vardı.

B) Arkamızda büyük bir şehir gerinerek uyanıyor zannediyordum. Birden bir işaret almışlar gibi bu ahenge

hayvanlar da karışıverdiler. Kuş haykırışları, ulumalar, acele koşan ayakların altında kırılan dalların sesi

birbirini kovalıyordu.

C) Alt dudağının sol tarafını dişlerinin arasına alarak başıyla kısa bir hareket yaptı. Bir şey düşünmek istemediği zaman böyle yapardı. Ve bu sefer bunları düşünmek istemiyordu. Sonra düşünmek istemediği için birdenbire kendi kendine kızdı.

D) Yavaşça yataktan kalktı, avluya indi. Kümesten kazı yakalayarak ayaklarını bağladı. Kaz bağırmaya

başladı. Komşu bahçedeki çitin arkasından başka kazlar cevap verdiler. Dudu biraz düşündü. Sonra

çitin bozuk yerine doğru yürüdü. Öteki bahçeye geçti. Birbirlerini itip kakalayarak köşeye sinmeye çalışan kazlardan bir tanesini yakaladı.

21

Anlatıcı Türleri / Hikâye Unsurları

P:43

3. Olaya dayalı metinlerde anlatım; olay, yer, zaman ve kahraman unsurları etrafında şekillenir.

Buna göre aşağıdaki metinlerin hangisinde diğerlerinden daha az hikâye unsurundan faydalanılmıştır?

A) Ormanın yanından geçerken acı bir frenle kafamızı cama vurduk. Ceylan birden tökezledi; toz kalktı

yerden, tekrar doğruldu, yeniden tökezledi… Çabaladı kalkmaya, kalkar gibi oldu. Eskisi gibi delice kaçmasını istiyordum nedense… Kaçamadı. Sağa sola yalpaladı, yıkıldı.

B) Yağmur yağıyordu, pis pis yağıyordu. Bu havada ancak yapabilecek bir şey bulanların, bulduklarını

yapabilenlerin canı sıkılmazdı. Bense gazetenin bilmecesini de çözmüş bulunuyordum. Bu kara gün

pazar, başka türlü nasıl geçerdi?

C) Bulutlar bize doğru, biz de onlara doğru yaklaşıyorduk. Bu manzaranın karşısındaysa evimiz ve beyaz

gözüken kilise, gümüş gibi parlayan uzun kavaklar vardı. Yol arkadaşımın keyfi yerindeydi, saçma

sapan şeyler söyleyerek gülüp duruyordu.

D) Hiçbir sebep yokken bizi terk eden Dede’yi bir daha görmedim. Göçmüştü. Ne eşyalarını ne eski hırkasını alabilmişti giderken. Belki de “Göç zamanıdır.” dedikten sonra, “Acele et, acele et!” diye üstelemişti.

4.

Bir zamanlar bir yolcu dağların derinliklerinde, kalın bir kar tabakasıyla kaplı az kullanılan bir patikada tek

başına yürüyordu. Kar giderek daha derinleşiyor, yol giderek daha tehlikeli olmaya başlıyordu. Sonunda yolcu

soğuğa dayanamayacak hâle geldi ve yere yığıldı. Şansı varmış ki aynı yoldan ikinci bir yolcu geçti ve diğerinin durumunu görünce çok üzüldü. Onu kaldırdı ve kendine getirecek bir şeyler verdi. Daha sonra ilk yolcu,

yeni gelenin elini ellerinin arasına aldı ve ona olan borcunu yaşadığı sürece unutmayacağına dair yemin etti.

Diğeri hafifçe gülümsedi ve bir şey söylemedi. İlk yolcu, daha sonra eve ulaştığında bu olanları herkese

anlatacağını söyledi. Bu insancıl davranışı her tarafta anlatacak, geleceğe kalması için yazıya ve dizelere

dökecekti. Diğeri bir kez daha gülümsedi ve bir şey söylemedi. Yollarına birlikte devam ettiler ama patika

gittikçe daha tehlikeli bir hâle geldi, kar derinleşti ve yolculardan biri tökezledi. Bir çığlık atarak yanındakinin

elini kavradı ve ikisi birlikte dipsiz bir uçuruma yuvarlanıp kayboldular.

Bu metinle ilgili,

I. Üçüncü tekil şahıs ağzıyla yazılmıştır.

II. Zaman belirsizdir.

III. Olay, yer, zaman ve kahraman unsurlarının hepsine yer verilmiştir.

ifadelerinden hangileri söylenemez?

A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II D) I ve III

5. Komşusu, Hoca’ya çok önemli ve ağır bir iş için eşeğe ihtiyacı olduğunu söyler ve hayvanını ödünç almak

için Hoca’dan izin ister. Komşusunun bu ricasından rahatsız olan Hoca “Eşeğim burada değil.” deyip kestirip atar. Ama konuştukları sırada eşeğin sesi duyulur. Sesi duyan komşu sinirlenir, “Sen nasıl bir dostsun

böyle, eşeğin burada olmadığını söylüyorsun ama sesi geliyor!” der. Bunun üzerine de Hoca cevabı yapıştırır: “Asıl sen nasıl bir dostsun ki benim dediğime inanacağına, eşeğimin sözüne inanıyorsun!”

Bu metnin anlatımıyla ilgili aşağıdakilerin hangisi doğrudur?

A) Yer ve zaman ögeleri kullanılmamıştır. - Birinci tekil kişili anlatım kullanılmıştır.

B) Olay örgüsünün bütün unsurları kullanılmıştır. - Anlatım üçüncü kişi tarafından yapılmıştır.

C) Zaman belirsizdir. - Birinci tekil kişili anlatım kullanılmıştır.

D) Yer ve zaman ögeleri kullanılmamıştır. - Üçüncü tekil kişili anlatım kullanılmıştır.

P:44

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102862

1. Aşağıda ülkemizdeki denizlerde rastlanan bazı denizanası türlerinin fiziksel özellikleri verilmiştir:

I. Pusula denizanası, kahverengi ve kırmızı renkli olarak bilinir. Mantara benzeyen şemsiyeli bir yapısı ve

şemsiyesi etrafında “V” şeklinde şeritleri vardır.

II. Maviş denizanası, 35 cm civarına kadar genişleyebilen pürüzsüz, halkamsı bir yapıyla çevrilidir. Genellikle opak veya beyaz bir yapıyla çevrelenmiş soluk sarı renk gövdeye sahiptir. Şemsiyeyi andıran

yapısının altı çiçek görünümlü ağız kollarıyla kaplıdır. Bu kolların uçlarında mavi-mor renkli tomurcuklar bulunur. Bu karmaşık şeklinden ötürü sık sık sahanda yumurtaya benzetilir.

III. Ters-düz denizanası, genelde lagün, sığ kıyısal ve kumluk alanlarda, gövdesi zemine değerek ağız ve

ağız kolları yukarı gelecek şekilde ters durduğu için ters-düz denizanası olarak adlandırılıyor. Gövdesinde, sarı-kahverengi, beyaz veya soluk çizgiler ile noktalar bulundurur. Ters-düz denizanası görüntüsü sebebiyle “çiçek denizanası” diye de isimlendiriliyor.

IV. Mor sokar denizanası, mantar şekildeki vücudundan sarkan 8 adet küçük ve ağız çevresinde bulunan

4 adet büyük tentaküller ile hoş bir görüntüsü olan ancak zehirli ve tehlikeli bir denizanasıdır. Fosforesans özelliğinden dolayı suyun altında hafif bir ışık yayar. Rengi kırmızımsı sarıdan mora doğru değişebilir.

V. Deniz ciğeri denizanası, şemsiye kısmı 60 cm çapına ve ağırlığı da 10 kg’a kadar ulaşabilir. Rengi, mavi

şemsiye çizgisiyle birlikte beyazdır. Geniş ve beyaz bir karnabahara benzer.

Bu bilgilere göre fiziksel özellikleri verilen denizanaları aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?

D)

A)

B)

C)

I II III IV V

Görsel Yorumlama - I

22

P:45

2.

Türk sporu “Sinyor” lakaplı Can Bartu’yu kaybetti.

1936

30 Ocak’ta İstanbul’da doğdu.

1936-2019

Can Bartu

Türk sporu ve

Fenerbahçe’nin

efsane ismi Can

Bartu, 83 yaşında

hayatını kaybetti.

1955

• Türk sporu ve Fenerbançe’nin efsane

ismi Can Bartu, 1’i genç, 5’i A Millî

olmak üzere 6 kez basketbol millî takım

formasını giydi.

• A Millî Futbol Takımı formasını ise 26 kez

giyerek 6 gol kaydetti.

Önce basketbolda sivrilen Bartu, Genç Millî Basketbol Takımı’nda

ay-yıldızlı formayı giydi.

1955-57

Fenerbahçe’nin birinci takımında hem futbol hem de basketbol

oynadı. Bartu’nun İnönü Stadı’nda futbol maçından çıkıp basketbol maçına gittiği çok günler oldu. Fenerbahçe ile sözleşme

imzaladıktan sonra basketbolu bıraktı.

1958

2 Kasım’da Romanya maçında kaleci Turgay Şeren’in sakatlanmasından sonra kaleye geçen Bartu, Ahmet Berman’ın ters

vuruşuyla bir gol yedi. Böylece millî takımda hem gol atan hem

gol yiyen tek futbolcu oldu.

1961-62

İtalya’nın Fiorentina takımına transfer oldu. Sezonda 14 maça

çıkarak 2 gol attı.

1962-63

Fiorentina formasıyla Avrupa kupalarında final maçı oynayan ilk

Türk futbolcu oldu. Fiorentina’dan Vanezia’ya transfer oldu.

Vanezia formasıyla 30 maçta 8 gol attı.

1963-64

Yeniden Fiorentina’ya transfer oldu ve sezonu 10 maç ile tamamladı.

1964-67

Fiorentina’dan Lazio’ya transfer oldu ve 46 maçta 4 gol kaydetti.

1969

Bartu, Metin Oktay’ın jübile maçında, Oktay ile formaları değiştirerek hafızalara kazındı.

1970

Sinyor, İtalya’da 6 yıl oynadıktan sonra Fenerbahçe’ye döndü ve

sarı lacivertli kulüpte jübilesini yaptı.

Bu metinden Can Bartu ile ilgili,

I. Can Bartu hem basketbolda hem de futbolda millî takım forması giymiştir.

II. Avrupa kupalarında oynayan ilk Türk futbolcu unvanına sahiptir.

III. “Sinyor” lakabını Metin Oktay’ın jübile maçında, ezelî rakibi Metin Oktay ile forma değiştirerek hafızalardan silinmeyen dostluk gösterisiyle elde etmiştir.

yargılarından hangilerine ulaşılabilir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I, II ve III

P:46

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102863

1.

Bu görselde öğretmenin uyguladığı öğretim metodu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Türkçe öğretmenimizin kendine özgü bir yöntemi vardı. Büyük yazarlardan, düşünürlerden seçilmiş bir

metni çoğaltır, dersten birkaç gün önce hepimize dağıtırdı. O metni hepimiz tekrar tekrar okurduk. Metnin ilginç yerlerini, yazarın dünya görüşünü, o dönemin edebiyat anlayışını bulur, çıkarırdık. Derslerde

öğretmenimiz düşüncelerini belirtmez ve asıl hedefe kendi çabalarımızla ulaşmamızı sağlardı.

B) İngilizce öğretmenimizin bizi sanata yaklaştırma yeteneği vardı hiç kuşkusuz. Sınıfta bizimle birlikte İngilizce şarkı söyler, koro ve tiyatro grupları oluştururdu; böylece öğrenme isteğimiz ve merakımız artardı. Ulaştığımız nokta, bir dergi çıkarmak oldu: İngilizce bir dergi! Derginin içerikleri arasında röportaj

ve hikâyeler, oyunlar, çeşitli etkinlikler yer aldı.

C) Matematik öğretmenimiz gerçek bir profesyoneldi. Hiçbir açık kapı bırakmazdı hataya. Bütün soruların

çözümlerini basamak basamak yazmamızı isterdi. Yazmadığımızda yanıtımız doğru olsa bile soruyu

tekrar çözdürürdü. Hatta öyle ki soruyu çözmemizi istediği yöntemden farklı bir yolla çözersek yanlış

kabul ederdi. Hâl böyle olunca bol tekrar sonucu ezberlemediğimiz kural kalmadı. Tabii, başarı da beraberinde geldi.

D) Fen bilgisi öğretmenimiz, fenin hayatın bir parçası olduğunu kanıtlamak istercesine hayvan organlarıyla

çalışma yapardı. Neler incelemedik ki! Önce kemiklere dokunduk, ardından böbrek kestik. Ama beni en

çok etkileyen, beyin ve kalple yaptığımız çalışmalar olmuştu. Biri mantığımıza biri duygularımıza hükmediyor. Her ikisinde de hayal kırıklığı yaşamıştım çünkü mucizevi hiçbir özellikleri yoktu böyle kesip

biçerken.

Görsel Yorumlama - II

23

P:47

2. Bazı insanlar, güllerin dikeni olduğundan yakınırlar; ben ise dikenlerin gülü olduğuna şükrederim.

Alphonse Kari’nin bu sözünü en iyi anlatan görsel aşağıdakilerden hangisidir?

A) B)

C) D)

3. Hanoi Kuleleri bulmacasının (oyununun) amacı, 2 basit kurala uyarak bir çubuktaki tüm diskleri bir diğer

çubuğa taşımaktır. Oyunun 2 basit kuralı var. Birincisi her seferinde sadece bir disk taşınabilir, ikincisi ise

diskler sadece boşluğa veya kendisinden büyük bir diskin üzerine yerleştirilebilir.

Buna göre başlangıçta,

A B C

şeklinde olan “A” çubuğundaki diskleri “C” çubuğuna geçirmek için yapılması gereken hamleler aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?

A B C A B C A B C A B C

A B C A B C A B C

A)

A B C A B C A B C A B C

A B C A B C A B C

B)

A B C A B C A B C A B C

A B C A B C A B C

C)

A B C A B C A B C A B C

A B C A B C A B C

D)

P:48

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102864

1.

1905

Bu yılı “mucizevi yıl” olarak

tanımladı ve fizik anlayışında

yayımladığı makaleler devrim

yarattı.

1900

Zürih Üniversitesi

Fizik Bölümü’nü

bitirdi.

1879

Almanya’da

dünyaya geldi.

1908

Bilim insanı olarak tanınmaya

başladı.

denklemi ile nükleer teknolojinin

önünü açtı.

Bilimsel Çalışmaları

• Birleşik alan kuramı

• Kozmoloji

• Kuantum fiziği ve belirsizlik

ilkesi

• Bose-Einstein istatistiği

• Brown hareketi ve istatistiksel

fizik

• Fotoelektrik etki

• Kütle-enerji eşitliği

• Genel görelilik kuramı

• Özel görelilik kuramı

1909

Okuduğu üniversitede “Kuramsal Fizik Profesörü” oldu.

1911

Başka bir yıldızın ışığının

Güneş tarafından kırılacağını

hesapladı. Bu tahmini 1919’da

doğrulandı ve uluslararası

basında ün yaptı.

1921

Nobel Fizik Ödülü’ne layık

görüldü.

1999

Milenyum oylamasında en iyi

fizikçi seçildi.

1925

Royal Society tarafından

Copley Madalyası verildi.

1933

Almanya’dan ayrıldı.

Fransa’ya geçti. College

de France’da hocalık

yaptı.

1940

Amerikan

vatandaşı

oldu.

1955

76 yaşında geçirdiği iç kanama

sonucu hayata veda etti.

E = mc2

PV = nRT

Albert Einstein

“Hayal gücü

bilgiden daha

önemlidir.”

Bu metne göre Albert Einstein ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Hayal etmenin bilgiden daha önemli olduğunu söyleyen ünlü fizikçi, birçok kurama imza atmıştır.

B) Kazandığı uluslararası ünü, özel görelilik kuramı olarak da bilinen E = m : c2 eşitliğine borçludur.

C) Bitirdiği Zürih Üniversitesinde çok genç yaşta kuramsal fizik profesörü olarak göreve başlamıştır.

D) Ölümünden önce ve sonra birçok ödüle layık görülmüştür.

Görsel Yorumlama - III

24

P:49

2. Tarih yazıyla başladı ancak iletişim çok daha önce. Bu yüzden insanlar yazının bulunuşundan önce duygularını, düşüncelerini ya da yaptıklarını duvarlara yaptıkları resimlerle kaydediyorlardı. Bunu yaparken de

her kelime için ona karşılık gelecek bir resim kullanıyorlardı.

Buna göre,

duvar resimleriyle verilmiş bu şiirin yazıya aktarılmış hâli aşağıdakilerden hangisidir?

A) Neyzen sen, nefes sen, neylersin neyi

Neyzensen nefessen neylersin neyi

Neyzensen nefessiz neylersin neyi

Neyzensiz nefessiz neylersin neyi

B) Neyzen sen, nefes sen, neyi neylersin

Neyzensen nefessen neylersin neyi

Neyzensen nefessiz neylersin neyi

Neyzensiz nefessiz neylersin neyi

C) Neyzen sen, nefes sen, neylersin neyi

Neyzensiz nefessiz neylersin neyi

Neyzensen nefessen neylersin neyi

Neyzensen nefessiz neylersin neyi

D) Nefessiz sen, neyzensiz sen neylersin neyi

Neyzensen, nefesiz neylersin neyi

Neysensiz, nefessiz neylersin neyi

Neyzensen nefessiz neylersin neyi

P:50

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102865

1.

Kalp neredeyse tüm vücudun

75 trilyon hücresine kan pompalar.

Erkeklerde dakikada ortalama 70 kez,

kadınlarda dakikada ortalama 78 kez atar.

Kalbimiz ömrümüz

boyunca 1, 5 milyon

varil kan pompalar.

Sigara dolaylı olarak kalbe

zararlıdır. Özellikle damar

tıkanıklığına sebep olması

kalbin daha çok yorulup

kişinin erken yaşlanmasına

sebep olur.

Vejetaryenlerin kalp

hastalıklarından ölme riski

%19 daha azdır.

Multivitaminlerin aşırı tüketimi

kalp krizine sebebiyet verebilir.

Duygusal olarak travmatik

olaylar yaşandığında vücut

kana stres hormonu salgılar

ve bu geçici olarak kalbi şoka

uğratır hatta kalp krizi

semptomlarını taklit eder.

Kalp ritmimiz

dinlediğimiz müziğe

göre değişir.

Vücudumuzda 75 trilyon

civarı düzenli kan

ulaştırılan hücrelerin

dışında kalan tek

hücre çeşidi,

kornea

hücreleridir.

Spor ve hareket, kalp

hastalıkları ve kalp krizi

ihtimalini düşürür.

Çoğu kalp hastasına kan

basıncını artıracak ve kalbi

yorucu

aktiviteler önerilmiyor. Bu

nedenle yüzme, kalp hastaları

için ideal bir aktivite olarak

görülüyor.

%70%75

75 TRİLYON

%50

%19

1.5 Milyon

Multivitaminler

Bu metinden hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Kalp, kornea hücreleri dışında vücudumuzdaki bütün hücrelere kan taşımaktadır.

B) Kalp hastalarına, kalbi yoran fiziksel hareketler yerine yüzme öneriliyor.

C) Spor ve hareket, kalp hastalıkları ve kalp krizi riskini düşürür.

D) Duygusal travma yaşayan kimseler kalp krizi geçirmektedir.

Görsel Yorumlama - IV

25

P:51

2. Space Needle, Seattle şehrinin sembolüdür. Kule, 1962 yılında düzenlenen, ana teması 21. yüzyıl olan

Seattle Dünya Fuarı için tasarlanır. İlk tasarımını Edward Carlson’ın yaptığı Space Needle’a son şeklini mimar John Graham vermiştir. Carlson’ın üst kısmı balon şeklinde olan tasarımını fincan tabağı şekline dönüştüren Graham’ın düzenlemelerinden sonra kulenin yüksekliği, üst kısmında bulunan anten dâhil

184,41 metreye ulaşmıştır. Toplam altı kattan oluşan kulede üç farklı asansör hizmet vermektedir. Kule

saatte yaklaşık 321 km’lik rüzgâra ve 9 şiddetinin altındaki yer sarsıntılarına dayanacak şekilde tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Space Needle’ın en üst katında bulunan dairesel kısım bir beygir gücündeki elektrik

motoru ile döndürülmektedir. Bölüm, her bir turu kırk yedi dakikada tamamlamaktadır. En üst katında bulunan restorandan Seattle ve çevresini net bir şekilde görmek mümkündür.

Buna göre aşağıdaki görsellerden hangisi metinde anlatılan Space Needle Kulesi’ne aittir?

A) B) C) D)

3.

Bu görseli en doğru yansıtan metin aşağıdakilerden hangisidir?

A) Günümüzde dünya vatandaşlarından beklenen sadece pasif bir biçimde kendisine verilen görevleri yerine getirmesi değil, sorunların çözümünde ve fikir üretiminde aktif rol almasıdır. Yeni dünya düzeninin

aktif bireyi; hedefe ulaşma noktasında pratik çözümler üretebilen, yaratıcı ve eleştirel düşünebilen kişilerdir. Dolayısıyla bu özelliklere sahip vatandaştan beklenen, toplum için teknolojiden faydalanmasıdır.

B) Değişime ve yeniliklere hızla uyum sağlamanın artık bir zorunluluk olduğu bilgi çağında bireylerin varlıklarını sürdürebilmeleri için yaratıcı fikirlere ihtiyaçları vardır. Varlığını sürdürmenin yanı sıra, bireysel

rekabet ortamının sürekli değişen koşullarında rekabet üstünlüğü elde edebilmeleri için bilgiyi, yenilikçi

süreçlere uyarlayabilmeleri son derece önemlidir.

C) Toplumda her geçen gün artarak devam eden bir değişim arzusu gözlenmektedir. Bu değişim arzusu

bireylerin ve toplumların yapılarında, çevreye yeni bakışlar yöneltmelerinde ve iş yapma yöntemlerinde

değişime gitmelerini zorunlu kılmaktadır. Hangi amacı gerçekleştirmek için olursa olsun tüm bireylerin

yaşama ve gelişme gücüne ihtiyaçları vardır.

D) Sosyal ve kültürel bir varlık olan insan, belirli bir topluluğun parçası olarak doğar ve yaşamını sürdürür.

Bu da toplumsal düzenin sağlanması, birtakım düzenleyicilerin ve kuralların oluşturulmasını zorunlu

hâle getirir. Ancak bu kurallar kimi zaman ortak bir uzlaşı ya da otoriter bir anlayış tarafından tabulaşır.

Hatta biraz gayretle daha hızlı ilerlenebileceğini dile getiren bireyler; bunu ya tek başlarına yapmak ya

da topluluğa ayak uydurmak zorunda kalırlar.

P:52

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102866

1.

Ellerin sık

sık yıkanması,

yabancı

yüzeylerle temas

sonrası ellerin hiçbir

şekilde yüze, ağza

ve gözlere temas

ettirilmemesi

önerilir.

Bağışıklık

sistemimizi

güçlendirmeye

çalışmalıyız.

Koronavirüs

solunum yolu

ile bulaştığı için

riskli bireylerin

maske

takması

gerekir.

Yeterli sıvı alarak

kaliteli protein, doğal

sebze, meyve, bakliyat,

vitamin, mineral ve

antioksidanlardan zengin

beslenmeye çalışmalıyız.

Hasta kişilerden,

kalabalık

mekânlardan

ve toplu taşıma araçlarından mümkün

olduğunca uzak

durulması

gerekir.

Başta yaşlılar olmak üzere,

bağışıklık sistemi yetersiz

olan herhangi bir hastalığın son

evresinde olanlar, gebe

kadınlar ve çocuklar daha

büyük risk altındadır.

Bu metinden hareketle,

I. Koronavirüsten korunmak için alınacak en önemli önlemler sık sık elleri yıkamak, yabancı yüzeylerle

temas sonrası elleri yüze, göze ve ağza götürmemek ve maske kullanmaktır.

II. Risk grubu olarak görülen yaşlıların, kronik rahatsızlığı bulunan kişilerin, hamilelerin ve çocukların sosyal ortamlardan uzak durması koronavirüsün yayılmasını engelleyecektir.

III. Yeterli sıvı alarak kaliteli protein, doğal sebze, tam tahıl ve antioksidan bakımından zengin besinlerle

beslenen kişiler virüsten korunmayı başarmaktadır.

yargılarından hangileri kesinlikle söylenebilir?

A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III

Görsel Yorumlama - V

26

P:53

2.

Bu görselin konusu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çocuk işçiler B) Fırsat eşitsizliği

C) Gelir adaletsizliği D) Eğitimin önemi

3. Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Öz saygı

Öz güven

Başarı

Başkalarına

Karşı Saygı

Arkadaşlık Aile Romantizm

Beden

güvenliği İstihdam Kaynaklar Ahlak Aile Sağlık

Nefes alma Yiyecek Su Romantizm Uyku Öz denge Dışarı atım

Barınma

Ahlak Yaratıcılık

Doğaçlama Problem Çözme

Ön yargısız Gerçekleri Kabul Etme

Kendini gerçekleştirme

Saygı gösterme

Sevgi görme / Ait olma

Güvenlik

Fizyolojik

Buna göre,

I. Bir yazarın eserleriyle kalıcı olmak ve hatırlanmak istenmesi (Saygı görme ihtiyacı)

II. Bir çalışanın patronun kendisini yeterli görmediği düşüncesiyle devamlı diken üzerinde olması (Güvenlik ihtiyacı)

III. Yıllarca herhangi bir enstrümanı çalabilmeyi isteyen kişinin bu konuda becerisi olmadığını kabul edip

başka bir sanat alanına yönelmesi (Kendini gerçekleştirme ihtiyacı)

IV. Türkiye’ye yerleşen bir yabancının Türk vatandaşı olma talebinde bulunması (Güvenlik ihtiyacı)

ifadelerinin hangilerinde yay ayraç içinde verilen ihtiyaçlar ile örnek durumlar uyuşmamaktadır?

A) I ve III B) I ve IV C) II ve III D) II ve IV

P:54

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102867

1. • pH, bir çözeltinin asitlik veya bazlık derecesini tarif eden ölçü birimidir. Açılımı “Power of Hydrogen”dir.

(Hidrojenin Gücü)

• pH = 7 olan maddeler nötrdür.

• pH > 7 olan maddeler bazik özellik gösterir. (7-14 arasında ise)

• pH < 7 olan maddeler asidik özellik gösterir. (0-7 arasında ise)

14

13

12

11

10

9

8

7

6

5

4

3

2

1

Çamaşır suyu

Sabunlu su

Amonyak çözeltisi

Magnezya sütü

Kabartma tozu

Deniz suyu

Seyreltilmiş su

İdrar

Siyah kahve

Domates suyu

Portakal suyu

Limon suyu

Mide asidi

0

Kan

(7,4)

Hücre sitoplazması

(6,8)

Buna göre pH değeri 7 olan saf suya önce limon suyu ardından kabartma tozu katıldığında ortaya

çıkan sıvının pH eğrisini gösteren grafik aşağıdakilerden hangisidir? pH değeri

süre

pH değeri

süre

pH değeri

süre

pH değeri

süre

A) B)

C) D)

27

Grafik Okuma

P:55

2. Deniz seviyesine göre aynı yükseltide bulunan noktaların birleştirilmesiyle elde edilen kapalı eğrilere izohips, bu yöntemle yer şekillerinin gösterilmesine de izohips yöntemi denir. Aynı izohips eğrisi üzerinde bulunan bütün noktaların yükseltisi eşittir. Birbirini çevrelemeyen komşu iki izohipsin yükseltisi de eşittir.

İzohips haritalarından profil çıkarma işlemi ise belirlenen doğrultuda yer şekillerinin yandan görünümünün

yansıtılmasını ifade etmektedir. Eş yükselti eğrilerinden yararlanılarak yeryüzü şekillerinin profili veya yandan görünüşü oluşturulabilir. Profil çıkarma işlemi sırayla şu şekilde yapılır:

• Profil çıkarılacak bir doğrultunun başlangıç ve bitiş noktaları belirlenir.

• Milimetrik kâğıt üzerinde profilin oluşturulacağı yükselti grafiği hazırlanır.

• Profili çıkarılacak noktaların arası bir çizgi ile birleştirilir.

• Çizgi ile izohips eğrilerinin kesişim yerlerinin yükselti değerleri, alt kısımdaki milimetrik kâğıt üzerinde

oluşturulan yükselti ölçeği ile çakıştırılır.

• Çakıştırılan noktalar birleştirildiğinde profil çıkarılmış olur.

100

0

A B

Bu izohips haritasının profili aşağıdakilerden hangisi olabilir?

0

100

200

300

400

500

600

700

800

0

200

400

600

800

1000

0

100

200

300

400

500

600

700

800

0

100

200

300

400

500

600

700

800

A)

C)

B)

D)

P:56

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102868

1. Fıkra, günlük olaylardan esinlenerek yazılan ve o konu üzerinde, yazarın kendi kişisel görüş ve düşüncelerini yansıttığı, gazete ve dergilerde yayımlanan yazı türüdür.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi fıkra türüne örnek gösterilemez?

A) Son zamanlarda yaşadıklarım dilimizin bir kelime kaybettiğine iyice inanmamı sağladı. Bir kelime deyip

geçmeyiniz. Toplum hayatımızdaki birçok şikâyeti bu kelimenin yokluğuna bağlamak bile mümkündür.

Düşünüyorum: Artık sözlüklerde beyaz kâğıdın kefenlediği bu ölü kelimeyi nasıl diriltsek? Acaba belediye, bu kelime için bir fiyat listesi yapamaz mı? Hiç olmazsa çarşıda, pazarda, iş hayatında canımız

istediği zaman listeye bakar, parasını verir ve içimizin özlediği bu üç heceli sözü duyarız! Haaa! Affedersiniz, deminden beri, yana yakıla hasretini çektiğim bu kelimenin ne olduğunu söylemedim değil mi?

“Teşekkür!”

B) Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde büyük bir gizlilik içerisinde pişirilmiş, kotarılmış, kiminin alkışladığı, kimininse

şiddetle protesto ettiği bir “teknolojik ürün silsilesi geri dönüşümü”, çok zor sorunları bizlerle tanıştırmak

üzere. Üstelik durdurmak için hiçbir yasal engel yok. Protestoların amacı, derhâl yasal bariyerler koydurmak, toplumları haberdar ederek hep birlikte bencilce verilen kararlara direnmek.

C) Bugün, takdir edersiniz ki son derece önemli bir konuya değineceğim: Arkadaşlık dünyasına! Bu son

derece korkunç konuda yazmaya başlamadan önce dostluk ve arkadaşlık arasındaki farklara değinmeyeceğimi de ısrarla belirtmek isterim sevgili dostlar. Benim için dost ile arkadaş aynı şeylerdir zira.

Bir insan dost olmadığı biriyle arkadaş olmamalı kanımca sevgili arkadaşlar.

D) Özgür kişi, köle olmayan, tutsak olmayan kişidir. Kimsenin kölesi, kimsenin tutsağı değildir. Kendi kendisinin, duygularının, tutkularının, çıkarının da kölesi, tutsağı değildir. “Böyle işime geldiğinden böyle

düşünüyorum, böyle söylüyorum.” diyen kimseyi gerçekten özgür sayabilir miyiz? Özgür kişinin düşünceleriyle duyguları, tutkuları, çıkarı arasında ille bir çarpışma, bir karşıtlık olması gerektir, demiyorum;

uzlaştıkları zorla değil, kendileriyle uzlaştıkları da olur.

2. Genel olarak sanat tarihine baktığımız zaman, onda iki ana değerin varlığını görürüz: “çağdaşlık” ve “ulusallık” değeri. Bu, hemen bütün ulusların sanatında kendini gösteren bir değer ikilisidir. Kimi zaman bu değerlerden biri, kimi zaman öbürü belli bir sanat anlayışında egemen olabilir. Ama büyük sanat dönem ya

da yapıtlarında onları böyle biricik kılan etken, bu değerlerin birbirine karşıt oluşu değil, tersine onların uyumudur. Sanat yapıtı işte bu iki değerin uyum ve harmonisiyle ortaya çıkar. Biçim ve renk uyumu ancak bu

temel uyumdan sonra gelir.

Bu metnin türü ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Bir konu kanıtlanmak amacıyla, bilimsel bir dille ele alındığı için makaledir.

B) Amaç bilgi vermek olmakla beraber ispatlama kaygısı güdülmediği için denemedir.

C) Güncel bir konu mizahi bir üslupla işlendiği için fıkradır.

D) Yazar şiirsel bir üslupla, samimi bir dille düşüncelerini paylaştığı için denemedir.

Metin Türleri

28

P:57

3. • Belirli bir konuda, bir görüşü, bir düşünceyi savunmak ve kanıtlamak için yazılmıştır.

• Nesnel bir dil kullanılmıştır.

Aşağıdaki metinlerden hangisi bu özellikleri karşılamaktadır?

A) Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1926 yılında, 825 sayılı madde ile sınırladığı “Türkçe Satış Yerlerinin Adları” ile ilgili yasa, Turgut Özal zamanında kanun hükmünde bir kararname ile ortadan kaldırıldı.

O günden sonra da dilimiz yabancı sözcüklerin saldırısına uğradı. Dilimiz, kendi kültürlerinden, kendi

coğrafyalarından utanan, ona sırt çevirenlerin alkışlandığı, parlatıldığı bir döneme girmiştir. Türkilizce

melez bir dil oluşmuştur. Bu dille sanat yapılabilir mi?

B) Tarihin farklı dönemlerinde çeşitli uygarlık ve ulusların yaşayıp izlerini bıraktığı Afyon ili, Türkler tarafından yerleşim yeri hâline getirilmesiyle birlikte dokuma geleneğinin de bir merkezi olmaya başlamıştır.

Eskişehir Arkeoloji Müzesi, Eskişehir ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkarılan

eserlerin bir arada toplanması ve korunması amacıyla 1944-45 yıllarında Alâeddin Camii müze deposu

olarak kurulmuştur.

C) Mona Lisa tablosunu herkes bilir. Bugüne kadar hiçbir tablo onun kadar taklit edilmedi. Tablodaki gizemin Mona Lisa’nın gülüşünde olduğu söylenir. Peki bu gülüş neden bu kadar ilgi çekici? Paris’teki

Louvre müzesinin bir salonunda kalın bir cam vitrinin arkasında sergilenen Mona Lisa tablosunu her yıl

milyonlarca ziyaretçi büyük bir hayranlıkla izliyor. Aynı salonda en az bu tablo kadar hatta daha güzel

eserler de sergilenmekte ama hiçbirinin önünde Mona Lisa’daki kadar büyük bir izdiham yaşanmıyor.

D) Kitaptan korkmak, insan düşüncesinden korkmak, insanı kabul etmemektir. Kitaptan korkan adam, insanı mesuliyet hissinden mahrum ediyor demektir. “Bırak, senin yerine ben düşünüyorum!” demekle,

“Falan kitabı okuma!” demek arasında hiçbir fark yoktur. İnsanoğlu her şeyden evvel mesuliyet hisseder ve bilhassa fikirlerin mesuliyetidir. Ondan mahrum edilen insan, kendiliğinden bir paçavra hâline

düşer.

4.

Uygur ilinde Hulin adında bir dağ vardı. Bu dağdan Tuğla ve Selenge adında iki ırmak çıkardı. Bir gece bu iki

ırmak arasındaki bir ağacın üzerine gökten mavi bir ışık indi. İki ırmak arasında yaşayan halk bunu dikkatle

takip etti. Mukaddes ışık, ağacın gövdesinde aylarca durdu. Ağacın gövdesi gittikçe kabarıyor, oradan güzel

musiki sesleri geliyordu. Geceleri, otuz adım çevresinde bir ışık görünüyordu. Bir gün ağacın gövdesi yarılarak

içinden beş çocuk çıktı. Bu çocuklar beş ayrı odacıkta idiler. Ağızları üstünde asılı birer emzikten süt emiyorlardı. Halk ve amirler onlara büyük saygı gösterdiler. Bu çocukların en büyüğünün adı Sungur Tigin, ikincisinin

adı Kutur Tigin, üçüncüsünün adı Tükel Tigin, dördüncüsünün adı Ur Tigin, beşincisinin adı Bugu Tigin’di.

Bunların Allah tarafından gönderildiğine inanan Uygurlar, içlerinden birini hakan yapmayı düşündüler. Bugu

Tigin güzellik, zekâ ve ehliyetçe ötekilerden üstün olduğundan onu ittifakla hakan seçtiler. Büyük bir şölen

yaparak tahta oturttular.

Bu metinde destan türünün,

I. Olağan ve olağanüstü olaylar iç içedir.

II. Toplumun hafızasında iz bırakmış tarihî ve sosyal olaylardan doğar, beslenir.

III. Kahramanlar olağanüstü özelliklere sahip olabilir.

IV. Genellikle, yiğitlik, aşk, dostluk, ölüm ve yurt sevgisi gibi temalar işlenir.

özelliklerinden hangileri bulunmaktadır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) III ve IV

P:58

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102869

1. • Teşhis (kişileştirme) İnsan dışındaki varlıklara ya da kavramlara insan kişiliği kazandırma sanatıdır.

• Teşbih (benzetme), aralarında çeşitli yönlerden benzerlik ilgisi bulunan iki şeyden zayıf olanı, nitelikçe

daha üstün olana (güçlü olana) benzetme sanatıdır.

• Mübalağa (abartma); bir varlığı, olayı ya da düşünceyi olduğundan çok daha büyük (ya da küçük) gösterme sanatıdır.

Buna göre aşağıdaki dizelerin hangisinde bu sanatlardan herhangi birine başvurulmamıştır?

A) Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için

Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini

Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini

Ey gönüllerin en yumuşağı en derini

Uzatma dünya sürgünümü benim

B) Akdeniz’in dalgası gönlüm kadar taşmadı,

Hey ne dağsın ki, dalgam zirvene yaklaşmadı!

Bin geçit aştı gönlüm, bir kalbini aşmadı,

Geçtiğim dağlar bugün, bana ağlar yolumda.

C) Gerçek mi, yalan mı duyduğum haber

Baharla, dediler, köye dönmüşsün.

Kucakta çıkmıştın yola bir seher,

Sılaya bir akşam yaya dönmüşsün...

D) Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan

Tepemde kanat germiş bir kartaldır yalnızlık.

Kalp çarpıntılarıyla günleri hesaplayan

Bir benim, benim olan bir masaldır yalnızlık.

2. Anlamı güçlendirmek için karşıt kavramların özelliklerinin bir arada kullanılması sanatına tezat (karşıtlık)

denir.

Buna göre aşağıdaki dizelerin hangisinde tezat sanatı kullanılmamıştır?

A) Bir deli kafacıktım;

Sonsuzluğa acıktım.

Farz et denize çıktım,

Su biter, derdim bitmez

B) Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz

Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere

Gülün yüzü gülmüyor sensiz

C) Gülen çehremi görüp

Sanmayın beni bahtiyardır

Her kahkahanın içinde

Bir damla gözyaşı vardır.

D) Lakin ben hiç bu kadar mahzun olmadım

Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?

Hâlbuki hepimiz hayattayız.

Söz Sanatları

29

P:59

3. Doğa yapıtlarının da evrensel örgütlenmesinde, insanı şaşırtan bir ilişki ve uygunluk bulunuyor. Bunlar ne

rastlantıya bağlı ne de çeşitli efendilerce denetleniyor. Bizim bedenimizin karşılaştığı hastalıklar ve özel

nitelikler, aynı zamanda devletlerin ve hükûmetlerin içinde de bulunuyor. Krallıklar, cumhuriyetler de doğuyor, gelişiyor ve yaşlılıktan soluyor.

Bu metnin anlatımında aşağıdakilerin hangisinden faydalanılmıştır?

A) Kavramlara insana ait özellikler yüklenmiştir.

B) İnsan dışındaki varlıklar konuşturulmuştur.

C) Bir yönüyle daha zayıf olan varlık güçlü olana benzetilmiştir.

D) Karşıt kavramlar bir arada kullanılmıştır.

4. Ne sabahı göreyim ne sabah görüneyim;

Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!

Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;

Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Bu dizelerde kullanılan söz sanatlarıyla ilgili,

I. Karşıt kavramlar bir arada kullanılmıştır.

II. İnsan dışındaki varlıklara, insana ait özellikler verilmiştir.

III. Bir yönüyle daha zayıf olan varlık güçlü olana benzetilmiştir.

ifadelerinden hangileri yanlıştır?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III

5.

Zümrüdüanka kuşu gökyüzünden hiç inmez aşağı. Yuvası, pamuk gibi bulutların üzerindedir. Alevden

tüyleri, zümrütten gözleriyle görenleri büyüler. Sesini bir duyana bir daha dünyadaki hiçbir ses öyle güzel

gelmez. Zümrüdüanka ölümünden hemen önce son kez öter. Ancak öyle içli öter ki ahından kendisi tutuşur

ve yeryüzüne doğru inen küllerinden yeniden doğar.

Bu metindeki söz sanatlarıyla ilgili,

I. Bir kavramın çokluğunu anlatmak için abartma sanatına başvurulmuştur.

II. Kavramları somutlaştırmak için benzetme sanatından faydalanılmıştır.

III. Anlatımı güçlendirmek için insan olmayan bir kavrama insana ait özellikler verilmiştir.

ifadelerinden hangileri söylenebilir?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) I, II ve III

P:60

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102870

1. Roma rakamları, rakamlar yan yana getirilerek ve rakam değerleri toplanarak yazılır. Örneğin 1 sayısı

I şeklinde, 2 sayısı II şeklinde, 3 sayısı III şeklinde yazılır. Ancak en fazla 3 tane aynı rakam yan yana gelebilir. Örneğin 4 sayısını IIII şeklinde yazamayız. 4 sayısını yazmak için bir tane 5 ve soluna 1 yazarız:

IV. Buradan da anlaşılabileceği gibi eğer küçük olan rakam büyük rakamın solundaysa büyük rakamdan

çıkarılır. 6 sayısı VI, 7 sayısı VII, 8 sayısı VIII şeklinde yazılır. Buna göre de eğer küçük rakam büyük rakamın sağındaysa büyük rakamla toplanır.

Tabloda bazı sabit Roma rakamları verilmiştir.

1 I 6 VI 50 L

2 II 7 VII 100 C

3 III 8 VIII 500 D

4 IV 9 IX 1000 M

5 V 10 X 1010 MX

Tablodaki verilerden hareketle 3847 yazmak istenildiğinde,

• MMM 3000 (üç tane 1000)

• DCCC 800 (500’ün yanına üç tane 100 yazılır.)

• XL 40 (50’den 10 çıkarılır – 900 yazmak için de 1000’den 100 çıkarmak gerekir.)

• VII 7 (5’e 2 eklenir.)

• Elde edilen sayılar yan yana yazılır, toplamları istenilen sayıyı verir.

MMMDCCCXLVII şeklinde oluşan sayı 3847’dir.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi 1701, 1881, 1923, 1938 sayılarından herhangi birinin Roma rakamları ile gösterimi değildir?

A) MCMXXIII B) MDCLIII C) MCMXXXVIII D) MDCCCLXXXI

2. Bir şehirdeki ortaokullar arasında düzenlenen basketbol turnuvasında A, B, C, D, E, F, G ve H okulları çeyrek finale yükselmiştir. Bu turnuva ile ilgili diğer bilinenler şunlardır:

• Yarı finalde E takımının rakibi, B takımını eleyen H takımı olmuştur.

• C takımı finale yükselmiştir.

• En az maç yapan takımlar A, B, F ve G’dir.

• D takımı ilk maçını G takımı ile yapmıştır.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi kesin olarak doğrudur?

A) Finale çıkan diğer takım H’dir.

B) E takımı çeyrek finalde F takımı ile karşılaşmıştır.

C) C takımı A takımı ile maç yapmıştır.

D) D takımı yarı finalde C takımı ile karşılaşmıştır.

Sözel Mantık

30

P:61

3. Bir okulun haftalık yemek listesi ile ilgili şunlar bilinmektedir:

• Haftada ikişer gün sebze ve et, bir gün balık çıkmaktadır.

• Üç gün makarna, iki gün pilav çıkmaktadır.

• Pilav çıkan günün öncesinde ya da sonrasında pilav çıkmamaktadır.

• İki gün tatlı, diğer günlerde salata ya da ayran çıkmaktadır.

• Tatlının çıktığı bir gün balık, diğer gün sebze vardır.

• Sebze ile makarna, et ile pilav çıkmaktadır.

• Balık perşembe günleri çıkmaktadır.

• Listede her gün çorba vardır.

Buna göre aşağıdaki tablolardan hangisi bu okulun yemek listesi olabilir?

A) Pazartesi Çorba Makarna Sebze Salata

Salı Çorba Pilav Et Tatlı

Çarşamba Çorba Makarna Et Ayran

Perşembe Çorba Makarna Balık Tatlı

Cuma Çorba Pilav Sebze Ayran

B) Pazartesi Çorba Makarna Sebze Tatlı

Salı Çorba Pilav Et Salata

Çarşamba Çorba Makarna Sebze Ayran

Perşembe Çorba Pilav Balık Tatlı

Cuma Çorba Makarna Et Ayran

C) Pazartesi Çorba Makarna Et Salata

Salı Çorba Pilav Sebze Salata

Çarşamba Çorba Pilav Sebze Tatlı

Perşembe Çorba Makarna Balık Tatlı

Cuma Çorba Makarna Et Ayran

D) Pazartesi Çorba Makarna Sebze Tatlı

Salı Çorba Pilav Et Salata

Çarşamba Çorba Makarna Sebze Ayran

Perşembe Çorba Makarna Balık Tatlı

Cuma Çorba Pilav Et Ayran

4. Raporlu olan Azra, Buğra, Ceren, Melike ve Yağız kaçırdıkları sosyal bilgiler, Türkçe, matematik, fen bilimleri ve İngilizce sınavlarına bir sonraki hafta içi gireceklerdir. Öğrencilerin gireceği sınavlar ve sınav günleri ile ilgili şunlar bilinmektedir:

• Azra salı günü fen bilimleri sınavına girecektir.

• Ceren sınava girdikten hemen sonraki gün Melike sınav olacaktır.

• Cuma günü sosyal bilgiler, pazartesi günü İngilizce sınavları uygulanacaktır.

• Çarşamba günü Buğra sınav olacaktır.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi kesin olarak söylenebilir?

A) Çarşamba matematik, perşembe günü Türkçe sınavı uygulanacaktır.

B) Yağız pazartesi günü İngilizce sınavına girecektir.

C) Buğra Türkçe sınavına girecektir.

D) Ceren Türkçe sınavına girecektir.

P:62

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102871

1 ve 2. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.

“İsteklerinizi, hayallerinizi küçümseyen kişilerden mümkün mertebe uzak durun! Ruhu küçük insanlar başkalarını da daraltmak, azaltmak ister.” diye devam eden düşündürücü bir lafı var Mark Twain’in. Böyle

insanlar küçümserler her şeyi ve her emeği. Her kelimeleri zehirli. Ruhu engin insanlar ise kendiliğinden

destek verir etraflarındakilere. Her nerede görürlerse görsünler -sadece yakınlarını ya da kendi dostlarını,

akrabalarını değil, birilerini kayırmak anlamında değil- bizzat yaratıcılığı teşvik ederler. O yüzden kimlerle

arkadaşlık ettiğimiz, vakit geçirdiğimiz ve kimlerin lafını, eleştirisini ciddiye aldığımız hususunda seçici olmak en iyisi. Mark Twain bizim memlekette yaşasaydı çok daha keskin bir üslupla dile getirirdi herhâlde

tüm bunları. Hâlbuki bizler çoğu zaman unutuveriyoruz bu en eski kuralı. “Başkaları ne der, aman el âlem

laf eder.” kaygısı camdan bir duvar gibi dikiliyor önümüzde. Çöküyor olanca ağırlığıyla üzerimize. Küçümsenme, beğenilmeme, en nihayetinde anlaşılmama korkusu o kadar ağır basıyor ki ayaklarımız geri geri

gidiyor her işte. Hayallerimizi, uçuk kaçık emellerimizi naftalinleyip kaldırıyoruz zihnimizin dolaplarına. Orada çürüyorlar usulca. Gün ışığı görmeden… Nice sonra fark ediyoruz güve yemiş planlarımızı. Biz yaşlanırken onlar da bir kenarda kuruyuvermiş. Hayatın görünmez güveleri var, yer bitirirler insanın özgüvenini.

1. Bu metindeki altı çizili cümle ile anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yapmak istediklerimizi başka bir zaman gerçekleştirmek üzere bir kenara bıraktığımız

B) Zaman bulamadığımız için hayallerimizden vazgeçtiğimiz

C) Başkalarının görüşlerinin kendi isteklerimizden ağır bastığı

D) Zamanla kurduğumuz hayalleri unuttuğumuz

2. Bu metinde aşağıdaki düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurulmamıştır?

A) Tanık gösterme B) Benzetme C) Karşılaştırma D) Örneklendirme

3. Henüz tek bir roman yazmış biri olarak edebiyat dili üzerine ahkâm kesmek istemem doğrusu. Ancak hem

çevirmenliğin bana öğrettiği hem de birçok deneyimli yazarın kabul ettiği bir şey var: Diyaloglara yer vermek işin kolay değil zor kısmıdır. Çünkü betimleme yaptığınız zaman kullandığınız dil tamamen size aittir.

Oysa diyalogda konuşan her bir kişinin kendi konuşma tarzını, kendi iç dünyasını, kültürünü yansıtabilmesi gerekir. Diyalogda farklı yaşlardan, sosyal çevrelerden, farklı kişilikteki insanlar farklı şekilde konuşurlar. Diyalog yazarken bunu bilmek gerekir.

Bu metin aşağıdaki soruların hangisine cevap olarak söylenmiş olabilir?

A) Romanlarda kolay olanın diyalog yazmak olduğu düşüncesine katılıyor musunuz?

B) Sizce romanlarda diyalog yazarken nelere dikkat edilmesi gerekmektedir?

C) Romandan önce yaptığınız çeviriler roman konusunda deneyim kazanmanıza yardımcı oldu mu?

D) Betimleme yazmak ve diyalog yazmak arasındaki en önemli fark nedir?

Tarama Testi

31

P:63

4.

Yüzeysel olarak bakıldığında dillerin dil bilimsel kuralları ve kullanımları arasında çok büyük farklar varmış gibi

görünebilir. Bunun nedeni, bizim dilin altındaki ilkeleri bilmiyor oluşumuzdur. Eğer dilin matematiğini bilseydik

diller arasındaki farkların çok yüzeysel olduğunu ve dillerin neredeyse aynı olduğunu görecektik. Çekim sistemi

görece zengin olan Sanskritçeyi ele alalım. bu dilde çok sayıda çekim eki duyuyorsunuz. İngilizcede neredeyse

hiç yok, Çincede ise daha da az var. Bunun için bu diller birbirlerinden tamamen farklı gibi görünüyor. Dahası,

bunlar farklı dillerde bambaşka yapısal konumlarda ortaya çıkıyor, bu da kelimesi kelimesine çeviriye benzer

hiçbir şey elde edemeyeceğiniz anlamına geliyor. Ancak, gün geçtikçe bu farklılıkların yüzeysel olduğu ortaya

çıkıyor. Yani, çekimlemesi olmayan Çince ile çok sayıda çekimlemesi olan Sanskritçe ikincil önemdeki sözlük

özellikleri dışında belki de aynılar. Eğer öyleyse o zaman onlar zihin açısından aynıdırlar.

Bu metnin dil ve anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Soyut bir kavramı somutlaştırmak için örneklerden faydalanılmıştır.

B) Konuyla ilgili tespit yapılmıştır.

C) Ortak yanı olan iki kavramdan özellik bakımından düşük olan yüksek olana benzetilmiştir.

D) Kavramlar farklı ve benzer yönleriyle karşılaştırılmıştır.

5. • Köy enstitüleri neden kurulmuştur?

• Neden şehirlerde enstitü kurmak yerine bu enstitüler köylerde kurulmuş ve öğrencileri köylerden seçilmiştir?

• Köy enstitülerinde beceri temelli eğitim verilmesinin sebepleri nelerdi?

Aşağıdaki metinlerden hangisi bu sorulardan herhangi birinin cevabı olamaz?

A) Cumhuriyetin ilk dönemlerinde her yıl, türlü türlü nedenlerle üç yüz öğretmen mesleği bırakıyordu. “Her

köye bir öğretmen” amacına ulaşmanın çok güç olacağına inanılmıştı. Köy enstitülerinin o dönemde

amacın gerçekleşmesini kolaylaştıracağı düşünülmüştü. Çünkü öğrenciler köylerden seçiliyordu. Böylece onlar arasından yetişen öğretmenler köy yaşantısının zorluklarından haberdar oluyordu. Aynı zamanda enstitülerde genel bilgi, meslek bilgisi veriliyordu. İstenilen, köy yaşayışında öncü, sözü geçer,

saygılı, kendine fikir sorulacak, akıl alınacak insanı yetiştirmekti.

B) İlk köy enstitüleri, köy öğretmen okuluydu. Hazır binalarda açılmıştı. Kasaba hatta şehir çocukları da

alınıyordu. Verilen eğitim, klasik öğretmen okullarından farksızdı. Bu yüzden, öğretmenlerin köylerde

barınmaları gene mesele oluyordu. Şehirde yetişen öğretmenler çevreye hemen uyamıyorlardı. Bunu

önleyebilmek için kasaba yaşayışını bile tanımamış çocuklardan seçiliyordu öğrenciler. Dağ köylerinden, sulak ovadan, bozkırın çorağından…

C) Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomiyi ve ticareti canlandırmak adına köylülere odundan dokuma tezgâhları dağıtılmış, paketi 90 lira olan pamuk ipliği 15 liradan verilmişti. Ancak şöyle böyle okuyan çocuklardan her şeyden biraz anlamaları, her şeyi biraz yapabilmeleri bekleniyordu. Bu şekilde de köylü

ancak kendi kendine yetebilirdi. Köy enstitülerinde bu yüzden Türkçe, matematik, fizik, tarih, yurttaşlık

bilgisi derslerinin yanında müzik ve beceri dersleri de veriliyordu.

D) Yağdığı görülen ya da hissedilen yağmur deneyimlenmiştir. Fakat hiçbir canlı varlığın bulunmadığı çöle

düşen yağmur, deneyimlenmemiştir. Bu sebeple köy enstitülerinin eğitim anlayışının temelindeki ilk hareket noktası eğitimin deneyim temelli olmasıdır. Yaşantının olduğu yerler dışında deneyim yoktur.

P:64

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102872

1. Fiilimsiler; birtakım özel ekler sayesinde fiil kök ya da gövdelerinden türetilen, hareket anlamlarını korumakla birlikte cümle içinde isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılan isim soylu sözcüklerdir.

Buna göre,

I. Şevket Bey’den, kurulda alınan kararları en kısa zamanda çalışanlara bildirmesi istendi.

II. Araştırmasında turizm kongrelerinde yayımlanan “mutfak sanatları” ile ilgili bildirileri inceleyecek.

III. Yarın yapılacak toplantının önümüzdeki haftaya ertelendiğini bildirdi.

cümlelerinin hangilerinde altı çizili sözcükler fiilimsidir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III

2. “Latife yengeyi yirmi yıl sonra görmemize rağmen hemen tanıdık.” cümlesinde “tanıdık” sözcüğü çekimli

fiildir. “Düğünde tanıdık yüzlerle karşılaşmaktan mutlu oldum.” cümlesinde ise “tanıdık” sözcüğü fiil olma

özelliğini tamamen yitirmemekle beraber sıfat olarak kullanıldığı için sıfat-fiildir.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat-fiil kullanılmıştır?

A) Bir dost arasan da onu hiç bulamayabilirsin.

B) Çözülecek bu kadar sorun varken ben nasıl uyurum?

C) Hiç anlaşılmamak, yanlış anlaşılmaktan iyidir.

D) Bu sözlerinle benim gibi birçok insanı kırdın.

3.

Fiilimsiler, fiillerden türetilerek yargı

bildirme özelliğini korumasına rağmen

cümlede isim, sıfat ve zarf olarak

kullanılan sözcüklerdir.

Sıfat-fiiller, fiil kök ya da gövdelerine

getirilen eklerle yapılan ve hareket

anlamını koruyan sıfatlardır.

Zarf-fiiller, fiil kök ya da gövdelerine

getirilen eklerle yapılan ve hareket

anlamını koruyan zarflardır.

İsim-fiiller, fiil kök ya da gövdelerine

getirilen eklerle yapılan ve hareket

anlamını koruyan isimlerdir.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde bütün fiilimsi türlerine örnek vardır?

A) Kendisini dinlemediğimi fark eden arkadaşım, iyi olup olmadığımı sordu.

B) Herkes odasına çekilince yazmayı âdet edinmiştim.

C) Eve gelir gelmez, ödenmemiş faturaları ödemesini söyledi.

D) Bunca emek verdiği kitabını eline alınca çok heyecanlandı.

Fiilimsiler - I

32

P:65

4. Bazı sıfat-fiiller, çekimli fiil ile karıştırılabildiği için sözcüğün cümlede sıfat olarak mı yoksa yüklem görevinde mi kullanıldığına bakmak gerekir. “Geçmiş” sözcüğü “Zaman çabucak geçmiş.” cümlesinde kip ve kişi

ekleriyle çekimlendiği için çekimli fiil yani yüklem, “Geçmiş günleri düşünme.” cümlesinde sıfat olarak kullanıldığı için sıfat-fiildir.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde “anlat-” sözcüğü diğerlerinden farklı bir görevde kullanılmıştır?

A) Bu konuyla ilgili anlattıklarına hiç kimse inanmadı.

B) Şimdiye kadar anlatmış olduklarımı bir kenara bırakalım.

C) Anlatacak o kadar çok şey biriktirmiş ki bütün gece susmak bilmedi.

D) Sınav öncesi bütün konuları tekrar anlatmış öğretmen.

5. Fiilde olumsuzluk bildiren -me / -ma eki ile isim-fiil yapan -me / -ma karıştırılmamalıdır. “-me / -ma” eki; “Arkana dönme.” cümlesinde olumsuzluk anlamı katmış, “Dönmene sevindim.” cümlesinde ise isim-fiil yapma

görevinde kullanılmıştır.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde “-me / -ma” eki, “Beni burada beklemesini söyledim.” cümlesindeki altı çizili sözcükle aynı görevde kullanılmıştır?

A) Görüşmeyeli o kadar uzun zaman olmuş ki neredeyse tanıyamayacaktım.

B) “Kör ışıkta kitap okum.” diye sürekli uyarırdı babaannem.

C) Bu kadar soğuk bir havada dışarıya çıkman mümkün değil.

D) Bana masal anlatmasın, neler olup bittiğini biliyorum.

6. Zarf-fiiller cümleye durum ya da zaman anlamı katacak şekilde kullanılırlar.

Buna göre aşağıdaki görsellerin hangisinde zarf-fiil zaman bildirmektedir?

Yük Kaldırırken

Doğru Yanlış

aniden yükselip

inebilir,

dikkat!

Su

UYARI !

GÜVENLİK

TEDBİRİ

ALMADAN

İŞE BAŞLAMA

ÖNCE KALİTE

KALİTELİ ve ÖZEN

GÖSTEREREK

ÇALIŞ

A) B)

C) D)

P:66

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102873

1. Fiilimsi eklerini alan bazı sözcüklerin zamanla kalıplaşarak hareket anlamlarını yitirmesi ve bir varlığı ya

da kavramı karşılayan sözcüklere dönüşmesi yoluyla oluşan sözcüklere kalıcı isim denir.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde kalıcı isim yoktur?

A) İhbarın ardından havalimanı giriş ve çıkışları saatlerce kapatıldı.

B) Büyük bir şirketin alım satım işlerinden sorumlu olduğunu söyledi.

C) Ülkemizde okuryazar oranı gün geçtikçe artıyor.

D) Giderlerini gelirine göre düzenlemekte zorlanıyor.

2. Sıfat-fiillerle kurulan tamlamalarda, diğer sıfatlarla kurulan tamlamalarda olduğu gibi tamamlanan düşebilir. Bu durumda sıfat-fiil isimleşerek adlaşmış sıfat-fiil olur. “Gülen simaları görmek mutlu etti.” cümlesinde

“gülen” sözcüğü sıfat-fiil, “Gülenleri görmek mutlu etti.” cümlesinde tamlanan düştüğü için “gülenleri” sözcüğü adlaşmış sıfat-fiil olarak kullanılır.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu durumu örnekleyen bir kullanım vardır?

A) Gönülsüz yenen aş ya karın ağrıtır ya baş.

B) Horozu çok olan köyün sabahı geç olur.

C) İnsanın vatanı doğduğu yer değil doyduğu yerdir.

D) Misafir umduğunu değil bulduğunu yer.

3. “Lunaparkta dönme dolaba bindik.” cümlesinde “dön-” fiili isim-fiil eki almasına rağmen cümlede sıfat görevinde kullanılmıştır.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde benzer bir kullanım vardır?

A) Marketten süzme yoğurt almasını söylemeyi unuttum.

B) Okumasını istediğim kitapların listesini verdim.

C) Çalışma masasını toparlayıp aceleyle çıktı.

D) Sözleşme maddelerini hızlıca gözden geçirdi.

33

Fiilimsiler - II

P:67

4. Fiilimsiler, yargı bildirme özelliğini korumakla birlikte cümlede isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılırlar.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde fiilimsi yoktur?

A) Bir ulusun büyüklüğü, nüfusun çokluğu ile değil akıllı ve erdemli kişilerin sayısıyla ölçülür.

B) Bir adamın şöhreti gölgesine benzer, yükseldikçe büyür, düştükçe küçülür.

C) Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.

D) Ön yargıları kırmak, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.

5.

\"Gelecek yıl şampiyonuz.\" cümlesinde \"gel-\" fiiline getirilen \"-ecek\" eki, sözcüğün

hareket anlamını devam ettirmesini ancak cümlede sıfat görevinde kullanılmasını

sağlamıştır.

\"Koşarak geldi.\" cümlesinde \"koş-\" fiiline getirilen \"-arak\" eki, sözcüğün hareket

anlamını korumuş ve cümlede zarf olarak kullanılmasını sağlamıştır.

\"Kitapokumayıseverim.\" cümlesinde \"oku-\" fiiline getirilen \"-ma\" eki, sözcüğün hareket

anlamını devam ettirmekle birlikte cümlede isim olarak kullanılmasını sağlamıştır.

Fiilimsiler; fiillerden türemiş olmakla birlikte bir fiil gibi çekimlenemeyen; olumlu, olumsuz şekilleri

yapılabilen ve cümlede isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılan sözcüklerdir.

İsim-fiil

Sıfat-fiil

Zarf-fiil

Buna göre aşağıdaki dizelerin hangisinde “Eserine uzun ömür dileyen, uzun zaman emek çekmelidir.”

cümlesindeki ile aynı türde fiilimsi yer almaktadır?

A) Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında

Yürüyorum, ardıma bakmadan yürüyorum.

B) Utanılacak bir şey değildir ağlamak,

Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…

C) Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil

D) Bekliyorum

Öyle bir havada gel ki,

Vazgeçmek mümkün olmasın!

6. (I) Ukrayna’nın kuzeyinde Kiev yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali 26 Nisan 1986’da patladı. (II) Bakıma alınan santralin dördüncü reaktöründe meydana gelen patlama, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom

bombalarını tam iki yüz kat aşan bir etki yarattı. (III) İlk anda patlamanın etkisiyle santralde görevli otuz

bir kişi hayatını kaybetti. (IV) Daha sonra Türkiye’nin de dâhil olduğu yakın coğrafya, yıllar boyu sürecek

ölümcül bir felaketin pençesine düştü.

Bu metinde numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede fiilimsi kullanılmamıştır.

B) II. cümlede bütün fiilimsi türlerine örnek vardır.

C) III. cümlede isim-fiil kullanılmıştır.

D) IV. cümlede sadece sıfat-fiil vardır.

P:68

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102874

1. Yüklemi isim veya isim soylu sözcüklerden oluşan cümleler çoğunlukla sadece temel ögelerden oluşur.

Buna göre,

I. Haldun Taner, yazma uğraşının olanca tadına varmış bir kalem ustasıdır.

II. Romanın çok sevilen bir edebiyat türü olduğu gerçektir.

III. Yayıncılığın en zor yanı, getirilen dosyanın kitap olmasına karar verme işidir.

cümlelerinden hangileri sadece temel ögelerden oluşmaktadır?

A) Yalnız I B) I ve II C) II ve III D) I, II ve III

2. Yüklemdeki iş, hareket ve oluşu; zaman, durum, miktar, sebep ve yer-yön bildirerek tamamlayan kelime

veya kelime gruplarına zarf tamlayıcısı denir.

Buna göre,

Sığınaklara indirelim kuşları

Ne ciğerlerinin dayanabileceği gökyüzü

Ne içebilecekleri bir yudum su kaldı.

Sığınaklara indirelim balıkları

Kurşuni gövdeleri kurşunlaşmadan

Sığınaklara indirelim ağaçları

Cevizleri, çınarları, servileri

Üzerindeki sincaplara dokunmadan.

Arı bakışını çocukluğun

İndirmeliyiz sığınağa

Kirli bir kâğıt para gibi buruşmadan

Elinde hayatın.

Ucu işlemeli mendili, kavun kokusunu

Yumuşaklığını, bir dere yatağının

Penceredeki hanımelini

Zor günlerde alnımıza konan o eli

Sığınağa indirelim dünyayı.

şiirindeki altı çizili dizelerden hangisi zarf tamlayıcısı değildir?

A) Kurşuni gövdeleri kurşunlaşmadan B) Üzerindeki sincaplara dokunmadan

C) Kirli bir kâğıt para gibi buruşmadan D) Zor günlerde alnımıza konan o eli

3. Yüklem cümlenin temel ögesidir. Yargı bildirir. Özne ise yüklemin bildirdiği yargıyı yapan veya oluş hâlinde bulunan ögedir.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde sorunun cevabı yüklem veya özne değildir?

A) Bana ayrılık mektubunu yazan, bu eller miydi?

B) Mezuniyet tarihiniz ne zamandı?

C) O mu bu yapılanların bütün sorumlusu?

D) Siparişlerim kargodan yarın mı gelecek?

34

Cümlenin Ögeleri - I

P:69

4. Özne, yüklemde bildirilen yargıyı gerçekleştiren ya da o özelliği bulunduran ögedir.

Buna göre aşağıdaki cümlelerden hangisinin öznesi yanlış gösterilmiştir?

A) İnsanların hayatını değiştiren hazinedir kitap.

Özne

B) Edebiyat, kelimeleri dizip onları işleyebilen hünerli kuyumcular çıkarabilir.

Özne

C) Sait Faik Türk öykücülüğünün en büyük yazarlarından biridir.

Özne

D) Okurken içinde kendimi bulduğum kitaplar beni ürkütüyor.

Özne

5.

Cümlenin ögeleri incelenirken bütün sorular yükleme

sorulduğundan ögeleri doğru bulabilmek için öncelikle

yüklem doğru bulunmalıdır.

Kip ve kişi eki almış fiil (eylem), isim, isim soylu

sözcük ya da sözcük gruplarından oluşabilir.

Cümlede temel yargıyı

bildiren ögedir.

YÜKLEM

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem yanlış gösterilmiştir?

A) Uygarlık, bilim ve tekniğe dayalı hayat şartlarını düzenleyen faaliyetlerin tümüdür.

Yüklem

B) Hayat ile bağı olan edebiyat, mutlaka samimi bir edebiyattır denebilir.

Yüklem

C) “Kış Günlüğü” öz yaşam öyküsü türünde kaleme alınmıştır.

Yüklem

D) İnsan, doğanın içerisinde varlık gösteren ve doğanın bir parçası olarak gelişen bir varlıktır.

Yüklem

6. Nesne, yüklemde bildirilen işten etkilenen ögedir. “Bütün gece kitap okudu.” cümlesinde kitap sözcüğü okuma işinden etkilenen varlık olduğu için nesne görevindedir.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde “Yazar olmak isteyen gençlere, yazdıklarını defalarca yeniden yazmaktan kaçınmamalarını, eksilte eksilte yazmalarını tavsiye ederim.” cümlesinin nesnesi doğru verilmiştir?

A) yazmalarını

B) eksilte eksilte yazmalarını

C) yazdıklarını defalarca yeniden yazmaktan kaçınmamalarını

D) yazdıklarını defalarca yeniden yazmaktan kaçınmamalarını, eksilte eksilte yazmalarını

P:70

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102875

1. Cümlede ögeler arasına giren ve cümlenin herhangi bir ögesi olmayan yapılara ara söz ya da ara cümle denir. Ara söz ya da ara cümleler, söyleyenin araya girerek düşüncesini bildirmesi şeklinde olabileceği

gibi kendisinden önceki ögenin açıklayıcısı da olabilirler.

Buna göre,

I. Teknoloji fuarına, geçtiğimiz yıl virüs dolayısıyla iptal edilen, beklenenin üzerinde katılım oldu.

II. Dünyanın neresine gitsem bu şehri, çocukluğumun geçtiği yeri, özlüyorum.

III. Arka sırada oturanlardan birini, genç bir çocuğu, sahneye davet etti.

IV. Şu bankta oturan adam, yaşlı olan, olayı gördüğünü söylüyor.

cümlelerinin hangilerinde ara söz aynı ögenin açıklayıcısı olarak kullanılmıştır?

A) I ve II B) I ve III C) I ve IV D) II ve III

2. Aşağıda cümlede vurgulanan öge ile ilgili bazı bilgiler verilmiştir:

• Yüklemi isim ya da isim soylu sözcük ve sözcük grubu olan cümlelerde, vurgu yüklem üzerindedir.

• Yüklemi çekimli fiil olan cümlelerde vurgu, yüklem cümlenin sonundaysa yüklemden hemen önceki öge

üzerindedir.

• Yüklemi çekimli fiil olup cümle sonunda yer almayan cümlelerde vurgu yüklem üzerindedir.

• Soru cümlelerinde vurgu soru sözcüğü üzerindedir.

Buna göre,

I. Yeryüzündeki en karmaşık varlıktır insan.

II. Biraz önce telefonda görüştüğün kimdi?

III. Sabahları en sevdiği şey, sıcak bir çayın yanında simit peynir yemekti.

cümlelerinin hangilerinde vurgu yüklem üzerindedir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III D) I, II ve III

3. Cümle ögelere ayrılırken cümle içindeki söz öbekleri (tamlamalar, ikilemeler, fiilimsi grupları, edat grupları) parçalanamaz.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde “Heyet, buradaki işlerini bitirdikten sonra detaylı bir rapor hazırlayacağını bildirdi.” cümlesi ögelerine doğru ayrılmıştır?

A) Heyet / buradaki işlerini bitirdikten sonra / detaylı bir rapor hazırlayacağını / bildirdi.

B) Heyet / buradaki işlerini bitirdikten sonra detaylı bir rapor hazırlayacağını / bildirdi.

C) Heyet / buradaki / işlerini bitirdikten sonra / detaylı bir / rapor hazırlayacağını / bildirdi.

D) Heyet / buradaki işlerini bitirdikten sonra / detaylı bir rapor hazırlayacağını bildirdi.

35

Cümlenin Ögeleri - II

P:71

4. (1) Lider kişi; işini iyi yapan, eylemlerine ölçülülük ve anlayış hâkim olan, iletişim becerisi yüksek kişidir.

(2) Değişen hayat ve iş koşullarına uyum sağlayabilen, esnek düşünebilen, sorun diye bir şey görmeyip

hayattaki farklı yolları fark edebilen ve doğru kararlar vermek için etkilenmeme sanatına hâkim olan kişidir. (3) Bu nedenle kurumların hedeflerine ulaşması, büyümesi ve gelişmesi bakımından lider kişiler oldukça önemlidir.

Bu metinle ilgili,

I. 1. cümlede ara söz kullanılmıştır.

II. 2. cümle sadece yüklemden oluşmaktadır.

III. 3. cümlenin öge sıralaması “zarf tamlayıcısı - özne - zarf tamlayıcısı - yüklem”dir.

ifadelerinden hangileri doğrudur?

A) Yalnız I B) I ve II C) II ve III D) I, II ve III

5. Ögeleri buldurmaya yönelik sorular cümle içinde buldurduğu ögenin yerini tutar.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru, eylemden etkilenen varlığın yerini tutmaz?

A) – Birini mi aramıştınız?

– Kemal Bey’i.

B) – Bu yıl nereyi görmek istersin?

– Muğla’yı.

C) – Bundan sonra seni ne engelleyebilir?

– Hiçbir şey.

D) – Burada kimi bekliyorsun?

– Hiç kimseyi.

6. Örnek cümlelerin yazıldığı yeşil kartlar ile bu cümlelerin taşıması gereken özelliklerin bulunduğu pembe

kartlar eşleştirilecektir.

Buna göre,

Ara sözün

nesneyi açıkladığı cümle

İçlerinden biri, en

cesur olanı,

düşündürücü bir

soru sordu

başkana.

Yüklemi çekimli

fiil olan cümle

Sanattan yoksun

bir milletin hayat

damarlarından biri

kopmuştur.

I II

\"Ne zaman\"

sorusuna cevap

veren cümle

Yaza yanınıza

geleceğiz.

Sözde özne

bulunduran

cümle

Adıyaman'da nesli

tükenmekte olan

çizgili sırtlan

görüntülendi.

III IV

eşleşmelerinin hangisi yanlıştır?

A) I B) II C) III D) IV

P:72

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102876

1.

Eylemin belirttiği hareket, olay ya da iş nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir “nesneyi” etkiliyorsa

bu fiil nesne alabiliyor ve geçişli demektir. “Çocuklar ödevlerini bitirdi.” cümlesinde özne olan “çocuklar”ın yaptığı “bitirme” eylemi “ödev”ler yani cümlenin nesnesi üzerinde gerçekleşmektedir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde geçişli bir fiil kullanılmıştır?

A) Bu yıl aşırı yağmurlar sebebiyle Karadeniz’de meydana gelen sel felaketlerinde can ve mal kayıpları

yaşandı.

B) Son haftalarda İstanbul’da görülen kuvvetli rüzgâr, uçakların piste inişini zorlaştırıyor.

C) Akdeniz’de, özellikle Antalya ve çevresinde, meydana gelen fırtına nedeniyle seralar zarar gördü.

D) Doğu Anadolu Bölgesi’nde artan kar yağışı yolların kapanmasına neden oldu.

2. Bazı cümlelerde fiiller geçişli olduğu hâlde cümlede nesne bulunmayabilir. Bu durumda fiil yine de geçişlidir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde fiil geçişli olduğu hâlde nesne kullanılmamıştır?

A) Saat sekiz buçuktan beri burada bekliyorum.

B) Azra mezuniyet konuşmasını yaparken herkes duygulandı.

C) Savunmanın avukatı, davacının suçlamalarını dikkatle dinliyor.

D) Çocukluğundan beri ona anneannesi bakıyor.

3. Etken fiillerin yüklem olduğu cümlelerde özne, eylemi yapan yani gerçek öznedir. Edilgen çatılı cümlelerde ise sözde özne vardır, eylemden etkilenen varlık özne görevindedir.

Buna göre aşağıdakilerden hangisinin yüklemi edilgen çatılı fiildir?

A) Sağılır ineğin buzağısı kesilmez.

B) Acı patlıcanı kırağı çalmaz.

C) Denize düşen yılana sarılır.

D) Gözü tanede olan kuşun, ayağı tuzaktan kurtulmaz.

Fiilde Çatı - I

36

P:73

4. Gizli özne de gerçek öznede olduğu gibi işi ya da hareketi bizzat yapar. Bu sebeple öznesi gizli olan cümlelerde de yüklem etken çatılıdır.

Aşağıdakilerin hangisinde bu kuralı örnekleyen bir kullanım vardır?

A) Saatlerce beklememize değecek bir balık takıldı oltaya.

B) Ne olduğundan habersiz, şaşkın şaşkın sağa sola baktı.

C) Önümüzdeki hafta sokak hayvanları için okulda kermes düzenlenecek.

D) Veliler mezuniyet törenine davet edilmek için teker teker arandı.

5 ve 6. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.

(I) Bir gün çok zengin bir adam oğlunu yanına alarak insanların ne kadar fakir olabileceğini göstermek için

bir köye götürdü. (II) Çok fakir bir ailenin evinde bir gün, bir gece geçirdiler.

Şehre dönerken baba oğluna sordu:

– Yolculuğumuzu nasıl buldun?

– Çok güzeldi babacığım, diye cevap verdi oğul.

– (III) İnsanların ne kadar fakir olabileceğini gördün mü?

– Evet.

– Peki ne öğrendin?

– Bizim evde bir köpeğimiz, onların dört köpeği var. (IV) Bizim evde bahçenin yarısına gelen bir havuzumuz, onların kilometrelerce uzunluğunda dereleri var. Bizim bahçede lambalarımız, onların yıldızları

var. Bizim terasımız ön bahçeye kadar, onlarınki ise ufka kadar uzanıyor.

Ufaklık konuşurken babası şaşkınlıktan tek kelime bile edemedi. Ve çocuk ekledi:

– Ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için teşekkür ederim babacığım!

5. Çatı özelliği sadece yüklemi çekimli fiil olan cümlelerde aranır.

Buna göre metinde numaralanmış cümlelerin hangisinde çatı özelliği aranmaz?

A) I B) II C) III D) IV

6. Öznesine göre çatı; fiilde bildirilen işi ya da hareketi yapan kesin olarak bilindiği zaman etken; işi, hareketi yapanın belirsizliği söz konusu olduğunda edilgendir. Nesnesine göre çatı özelliğinde ise fiil nesne alabiliyorsa geçişli, alamıyorsa geçişsizdir.

Buna göre metinde altı çizili cümledeki fiil, çatı özellikleri bakımından aşağıdakilerden hangisiyle

aynıdır?

A) Gençlerin başlattığı çevre hareketini neredeyse bütün haber kanalları paylaştı.

B) Önümüzdeki hafta havaların ısınması bekleniyor.

C) Ünlü yazarın son kitabı uzun süre konuşuldu.

D) Millî takımımız son dakikada attığı golle çeyrek finale yükseliyor.

P:74

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102877

1.

Dilimizde bazı eylemler cümle içinde hem geçişli hem de geçişsiz olabilir. Örneğin “yürüme” eylemi;

“Sahilde saatlerce yürüdük.” cümlesinde nesne alamadığı için geçişsiz, “Bütün yolu yalnız

yürüdüm.” cümlesinde nesne alabildiği için geçişlidir.

Aşağıdakilerin hangisinde bu durumu örnekleyen bir kullanım vardır?

A) Yaklaşık iki hafta boyunca her gün İstanbul’un farklı bir yerini dolaştık.

B) Yakın zamanda teyzemi ziyaret etmek istiyorum.

C) Görüşemeden dönmek zorunda kaldığım için çok üzgünüm.

D) Senden aldığım kitabı dün gece bir solukta bitirdim.

2. Fiilde çatı özelliği öznesine ve nesnesine göre iki başlıkta incelenir. Özne, işi ya da hareketi gerçekleştiren varlıksa fiil öznesine göre etken, işten ya da hareketten etkilenen varlıksa öznesine göre edilgen çatılıdır. Nesnesine göre ise fiil nesne alabiliyorsa geçişli, alamıyorsa geçişsizdir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde bütün fiiller aynı çatı özelliklerine sahiptir?

A) Diyarbakır’ın Ergani ilçesine bağlı Selman köyünde yaşayan ve ilçe merkezindeki okullarda eğitim

gören ancak servis olmadığı için okuyamayan 19 kız öğrenci, İlçe millî eğitim şube yetkilileri ile görüştü.

Kız öğrenciler, servis olmadığı için okuyamadıklarından yakınarak destek istedi. Kız öğrencilerin sorunlarını dileyen yetkililer, sorunu çözmek için hemen harekete geçti.

B) 2003’te temelleri atılan proje, ilköğretim 6. sınıf öğrencilerine yaşadıkları şehrin kültürel özelliklerini tanıtmayı amaçlıyor. Öğrenciler, yıl boyunca uzman gönüllüler eşliğinde yaşadıkları ilin tarihî alanlarını

ve doğal parklarını geziyorlar. Aynı zamanda sanat ve gelenekleri ile ilgili araştırma yapıyorlar. Bu eğitimin ardından çocuklar sahip oldukları kültürel zenginlikleri tanıtma ve koruma görevini üstleniyor.

C) Macaristan’da düzenlenen uluslararası bir resim yarışmasında bir özel okulun öğrencileri 5 derece birden kazandı. Macaristan’ın Zanka şehrinde düzenlenen Uluslararası Gökkuşağı Çocuk Uygulamalı

Sanat Yarışması’na 30 ülkeden toplam 7.500 eser katıldı. Bu yarışmaya katılan ve 5 madalya kazanan

küçük ressamlar ödüllerini Zanka kentinde düzenlenen bir törende aldılar.

D) 11 yaşındaki Mersinli öğrenci, Slovakya’da düzenlenen 21. Uluslararası Talent Of Europe Yarışması’nın keman kategorisinde üçüncülüğü elde etti. Yaşları kendinden büyük 21 yarışmacı arasında dereceye giren 5. sınıf öğrencisi, jüri üyelerince de ayakta alkışlandı. Eğitmeni ile 5 yıldır keman eğitimine

devam eden küçük sanatçı, geleceğin başarılı keman virtüözleri arasında gösteriliyor.

37

Fiilde Çatı - II

P:75

3 ve 4. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.

Geyiğin biri ormanda geziniyormuş. Çok susamış, derenin başına gitmiş. (I) Suya başını daldırınca bir de

ne görsün? Boynuzları çok gösterişli, bacakları ise incecik bir geyikmiş. Koca koca boynuzları hoşuna gitmiş ama bacaklarını hiç mi hiç beğenmemiş.

Geyik boynuzları ile böbürlenip bacaklarıyla yerinirken arkasında bir kaplan belirmiş. (II) Kaplan geyiği parçalamak için atılmış. (III) Geyik bu ya; o incecik bacaklarıyla hızla koşup uzaklaşmış. Uzaklaşmış ama bir

dala takılınca kalakalmış. Kaplan da yetişip hemen onu yakalamış. (IV) Beğenmediği bacakları ona iyilik

ederken çok güvendiği boynuzları kötülük etmiş.

3. Fiillerin nesnesine göre çatı özellikleri nesne alıp alamamaları ile ilgilidir. Fiilin bildirdiği iş bir nesne üzerinde gerçekleşiyorsa, fiil nesne alabiliyorsa geçişli; fiilin bildirdiği iş nesne üzerinde gerçekleşmiyorsa, fiil

nesne alamıyorsa geçişsizdir.

Buna göre metinde numaralanmış cümlelerden hangisinde fiil geçişlidir?

A) I B) II C) III D) IV

4. Metindeki altı çizili cümlenin yüklemi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) Öznenin yaptığı işten etkilenen başka bir varlık vardır.

B) Öznesi, sözde öznedir.

C) Nesnesine göre geçişsiz, öznesine göre edilgendir.

D) Özne yaptığı işten kendisi etkilenmektedir.

5. Fiillere getirilen “-l” ve “-n” ekleri ile etken çatılı fiiller, edilgen çatılı fiillere dönüştürülebilir. “Zeynep bütün

gün bahçeyi temizledi.” cümlesindeki etken çatılı “temizle-” fiili; “Bahçe temizlendi.” cümlesinde aldığı “-n”

eki ile edilgen çatılı “temizlen-” fiiline dönüşmüştür.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde aldığı ek ile edilgen çatılı olan bir fiil vardır?

A) Meltem işten çıkarıldığı için çok üzüldü.

B) Sınav sonuç belgesini görünce çok heyecanlandı.

C) Sanatçı, ölümünün 10. yılında özlemle anıldı.

D) Bu yıl gireceği sınava oldukça disiplinli hazırlanıyor.

6. “-r, -ar, -er, -t, -tır” ekleri kullanılarak nesne alamayan fiillerin nesne alabilir hâle getirilmesiyle oluşturulan

fiillere oldurgan; nesne alabilen fiillerin geçişlilik derecesinin artırılmasıyla oluşturulan fiillere ettirgen fiil denir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde cümlenin fiili ettirgen çatılıdır?

A) Göreve başladığı andan itibaren öncelikli olarak öğrencilerin sorunlarını gidermeyi amaçladı.

B) Temiz çıkan tahlil sonuçları yüzümüzü güldürdü.

C) Yıllar sonra dinlediğim bu parça beni yine hüzünlendirdi.

D) Yarın Küçük Çiftlik Park’ta verilecek konser için iki kişilik bilet aldırdım.

P:76

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102878

1. “Kısa süre önce geldi Bursa’ya.” cümlesi, yüklemi çekimli fiil olduğu için fiil cümlesi; yüklemi sonda olmadığı için devrik cümledir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde devrik bir fiil cümlesi vardır?

A) Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.

Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,

Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

B) Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan,

Kime ne, asılmaz duvar bendedir,

Süslenmiş gemiler geçse açıktan,

Sanırım gittiği diyar bendedir.

C) Her şey tozpembedir onun gözünde

Hep umut vardır o küçük yüreğinde

Karanlıkta aydınlık hisseder

Olmayacak sevdaya olur der

D) Güneş altında söylenmedik söz yokmuş…

Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi.

Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz…

Ben de söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde.

2.

(I) Gecenin sessizliğini, ara sıra uzaktan gelen bir arabanın tekerlek sesi, rüzgârın uğultusu ve

sallanan fener direklerinin gıcırtısı bozuyordu. (II) Yağmur suyu damlardan, su oluklarından ve

pencere pervazlarından kaldırımlara bıkkın bir sesle akıyordu. (III) Etrafta kimsecikler yoktu. (IV) Bu

saatte ve böyle soğuk bir havada kim dışarı çıkar ki?

Bu metinde numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümle birden çok yüklemli cümledir.

B) II. cümle tek yüklemli cümledir.

C) III. cümle isim cümlesidir.

D) IV. cümle olumsuz cümledir.

Cümle Türleri - I

38

P:77

3. Olumsuz cümle, yüklemdeki yargının gerçekleşmediği ya da gerçekleşmeyeceği

cümledir.

Olumlu cümle, yüklemdeki yargının gerçekleştiği ya da gerçekleşeceği cümledir.

Soru cümlesi, soru anlamı taşıyan cümledir.

Ünlem cümleleri; sevinç, kıvanç, acı, korku gibi duyguların ünlem sözcükleri ya da

ünlem işaretiyle anlatıldığı cümledir.

Anlamlarına Göre Cümleler

Buna göre,

Şimdi saat gecenin ikisi. Mavi abajurdan gece lambasının fersiz ışığı süzülüyor. Lizoçka hâlâ yatakta.

Dantelli beyaz başlık bağladığı başı, yastığın koyu kırmızı zemini üzerinde daha da bir göze çarpıyor. Solgun yüzüne, yuvarlak, biçimli omuzlarına abajurun nakışlı gölgesi düşmüş. Kocası Vasili Stepanoviç ayak

ucunda oturuyor. Zavallıcık, karısı eve döndü diye öylesine mutlu ki! Bir yandan da hastalandığı için çok

korkuyor. Karısının uyandığını görünce yanına gidip hâlini hatırını soruyor. Onu öyle solgun görmek, kocasına iyi gelmiyor.

metninde aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur?

A) Olumlu cümle B) Olumsuz cümle C) Soru cümlesi D) Ünlem cümlesi

4. Yükleminde fiilimsi bulunan cümleler, yükleminin türüne göre isim cümlesidir.

Buna göre;

(I) Bir kişiyi, o kişiden çok düşünmek, çoğu durumda onun adına düşünmek, aslında bizim “en iyiyi” bildiğimiz iddiasıdır. (II) “Onun düşündüğü değil benim düşündüğüm doğru.” düşüncesinde iddia etmektir.

(III) Hâl böyle olunca karşıdaki kişide direnç oluşur ve ona söylenenleri reddeder. (IV) İşte o noktada “fedakâr” kişi kahraman, diğeri bencil zannedilmektedir ama aslında bencil, fedakâr olandır.

metnindeki cümlelerin hangisi isim cümlesi değildir?

A) I B) II C) III D) IV

5. Birden çok yüklemli cümleler, anlam ilişkisi olan iki yüklem arasındaki bağlantının virgül ( , ) ya da noktalı virgülle ( ; ) sağlandığı cümlelerdir. “Sen önden git, biz sana yetişiriz.” cümlesinde “git” ve “yetişiriz” yüklemleri “virgül” ile bağlandığı için bu cümle birden çok yüklemi olan cümledir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisi birden çok yüklemli cümledir?

A) “Yıllardır yaptığımız çalışmalar hiçbir sonuç vermedi.” dedi.

B) En büyük hayalinin başarılı gençler yetiştirmek, onları ülke yönetiminde görmek olduğunu söylerdi.

C) Her zaman sorunlarla karşılaşabiliriz, önemli olan bu sorunlarla nasıl mücadele ettiğimizdir.

D) Sınavın ilk oturumu sözel, ikinci oturumu sayısal derslerden oluşuyor.

P:78

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102879

1 - 3. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.

Küçük kız, annesinin ruh hâlinden habersiz, kendi dünyasında mutlu ve enerjikti. Kendisini çok iyi hissediyor, neşeyle avazı çıktığı kadar bağırarak şarkı söylüyor ve koltukların üzerinde hoplayıp duruyordu. Küçük kızın gittikçe yükselen tonda söylediği şarkı ve hareketliliği annesinin baş ağrısını iyice artırmıştı. Bir

an geldi ve anne kontrolünü kaybetti. Kızgınlıkla küçük kızına bağırdı. “O çirkin sesini kes. Sus ve otur!”

Gerçekten annesinin o anda herhangi bir sese karşı toleransı sıfırdı. Gerçek, küçük kızın sesinin çirkin olması değildi. (I) Ama küçük kız annesinin sözüne inandı ve o anda kendisiyle bir anlaşma yaptı. O andan

itibaren bir daha şarkı söylemedi. Çünkü sesinin çirkin olduğuna inanmıştı. Sesiyle insanlara rahatsızlık

vermemeliydi. (II) Okulda da içine kapanık, utangaç bir çocuk hâline geldi. (III) Derslerinde bile şarkılara

katılmıyordu. Hatta başkalarıyla konuşmakta bile zorlanıyordu. (IV) Yaptığı bir anlaşma ile küçük kız için

her şey değişmişti. O artık sevgi ve kabul görmek için duygularını bastırması gerektiğine inanıyordu. Tek

bir söz onun hayatını derinden etkiledi. Bu etki onu çok seven biri yani annesi tarafından yapıldı. Farkında bile olmadan...

1. Metindeki altı çizili cümlenin türü ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Yapısına göre bağlacı olan cümledir. B) Yükleminin türüne göre fiil cümlesidir.

C) Yükleminin yerine göre kurallı cümledir. D) Anlamına göre olumsuz cümledir.

2. Yapısına göre cümleler sahip oldukları yargı sayısına ve ögelerinin yüklemle ilişkilerine göre sınıflandırılır:

• Tek yüklemli cümle, tek yüklemi olan ve sadece yüklemin yargı bildirdiği, bunun dışında yargı bildiren

hiçbir unsurun bulunmadığı cümledir.

• Fiilimsili cümleler, tek yüklemi olan ve yüklemden farklı bir ögesinde fiilimsi bulunduran cümledir.

• Birden çok yüklemli cümleler, en az iki yüklemi olan ve yüklemleri virgül ( , ) ya da noktalı virgülle ( ; )

ilişkilendirilen cümledir.

• Bağlacı olan cümle, en az iki yüklemli ve yüklemleri bağlaçlarla ilişkilendirilen cümlelerdir.

Buna göre metinde numaralanmış cümlelerin yapılarıyla ilgili aşağıdakilerin hangisi yanlıştır?

A) I. cümle bağlacı olan cümledir.

B) II. cümle birden fazla yüklemi olan cümledir.

C) III. cümle tek yüklemli cümledir.

D) IV. cümle fiilimsili cümledir.

3. Aşağıdakilerden hangisi bu metindeki “Gerçekten annesinin o anda herhangi bir sese karşı toleransı

sıfırdı.” cümlesinin bir özelliği değildir?

A) Yüklemin türüne göre isim cümlesidir. B) Yüklemin yerine göre kurallı cümledir.

C) Anlamına göre olumsuz cümledir. D) Yapısına göre tek yüklemli cümledir.

39

Cümle Türleri - II

P:79

4. Öge dizilişine göre yüklemi sonda olan cümle, kurallı; yüklemi sonda olmayan cümle, devriktir. Yüklemi

bulunmayan cümle ise eksiltili cümledir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde yüklemlerinin yerine göre cümle türlerinin hepsine ait örnek

vardır?

A)

Gönülsüz

yenen aş ya

karın ağrıtır

ya baş.

Harman

yel ile, düğün

el ile...

Gülme komşuna

gelir başına.

B)

Sakla

samanı, gelir

zamanı.

Demir

tavında

dövülür.

Tarlada izi

olmayanın harmanda

yüzü olmaz.

C)

Nerde

hareket

orda

bereket...

Rüzgâr

eken fırtına

biçer.

Kork Allah’tan

korkmayandan.

D)

Kefilin ya

saçı ya

sakalı...

El el ile,

değirmen

yel ile...

Ummadığın taş

baş yarar.

5. Tarihî fotoğraflar, hiçbir zaman ilginçliğini yitirmeyen ve günümüze ulaşmış zaman makineleridir âdeta. Bu

yönleri sebebiyle de tozlu raflar arasından çıkarılarak paylaşılan tarihî fotoğraflar gün geçtikçe artıyor ve

ilgililerin beğenisine sunuluyor.

Bu metinde aşağıdaki cümle türlerinden hangisine yer verilmemiştir?

A) Yükleminin türüne göre fiil cümlesi B) Anlamına göre olumsuz cümle

C) Yükleminin yerine göre devrik cümle D) Yapısına göre bağlaç olan cümle

6. Cümlede bildirilen eylem yapılmışsa/gerçekleşmişse ya da sözü edilen kavram cümlede bulunuyorsa

olumlu; cümlede bildirilen eylem yapılmamış/gerçekleşmemiş ya da sözü edilen kavramın varlığı bulunmuyorsa olumsuzdur. Olumluluk/olumsuzluk biçim bakımından da incelenir. Cümlenin yüklemi olumsuzluk bildiren ek (-ma / -me, -sız / -siz / -suz- / süz), edat (değil), sözcük (yok) bulunduruyorsa cümleyi biçimce olumsuz yapar. Biçimce olumlu cümleler anlamca olumsuz, anlamca olumsuz cümleler biçimce olumlu

olabilir.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisi biçimce olumlu, anlamca olumsuzdur?

A) Bu kadar zaman bilgisayar başında kalınır mı hiç?

B) Hem dersi dinlemiyor hem de sorularıma cevap vermiyordu.

C) Babasını geçtiğimiz yıl trafik kazasında kaybetmiş.

D) Bu defa kitaplarımı sıranın altında unutmadım.

P:80

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102880

1. Öznesi tekil olan cümlelerin yüklemleri de tekil çekimlenir. Ancak öznesi çoğul olan cümlelerde yüklem çekimine dikkat edilmelidir. Öznesi insan ve çoğul olan cümlelerin yüklemleri hem tekil hem de çoğul çekimlenebilir. Öznesi insan dışında varlık ya da kavramlardan oluşan çoğul özneli cümlelerin yüklemleri tekil

olmalıdır. Aksi hâlde teklik-çokluk ilişkisinden kaynaklı anlatım bozukluğu meydana gelir.

Buna göre,

I. Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olurlar.

II. Anne ve babalarımız, hasta olduğumuzda başımızı bekleyen ve yine sevinçli anlarımızda mutluluğumuzu paylaşan kişilerdir.

III. Çocuk gelişim uzmanları, çocuğun herhangi bir oyuncağı ister gibi evcil hayvan talep etmesini ve bu

durumun düşünülmeden kabul edilmesini doğru bulmuyor.

cümlelerinin hangilerinde öznenin teklik-çokluk ilişkisinden kaynaklanan anlatım bozukluğu bulunmaktadır?

A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve III D) I, II ve III

2. Cümlede; tamlayan, iyelik, hâl, çoğul, -ki vb. eklerin eksik, fazla ya da yanlış kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar. “Gitar çalmasını çok severim.” cümlesinde iyelik ekinin gereksiz kullanımı anlatım bozukluğuna sebep olmuştur.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde bu kurala uyulmamasından kaynaklanan anlatım bozukluğu

yoktur?

A) Bir ay içinde araba sürmesini öğrendi.

B) Bu akşamki seyrettiğimiz filmi hiç beğenmedim.

C) Yerine göre susmasını bilmelisin.

D) Tezi yakında bitecek ve öğretmen olarak göreve başlayacak.

3. Birden çok yüklemi olan cümlelerde öznenin bütün yüklemlerle uyumlu olması gerekir. Aksi takdirde özne

eksikliğinden kaynaklı anlatım bozukluğu meydana gelir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde özne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu yoktur?

A) Viraja çok süratli giren şoför aracın kontrolünü kaybetti, devrildi.

B) Belediye tarafından yaptırılan kütüphane bitirildi ve hizmete girdi.

C) Yazın dünyasında her zaman, şiirin öldüğü söylenir; oysa her dönemde canlılığını korumuştur.

D) Herkes ondan nefret ediyor, onun yüzünü bile görmek istemiyordu.

Anlatım Bozukluğu - I

40

P:81

4. Birden çok yüklemi olan cümlelerde ve fiilimsili cümlelerde, cümledeki bütün fiiller çatı bakımından uyumlu olmalıdır. “Bavulları toplayıp havaalanına gidildi.” cümlesinde fiilimsi etken çatılıyken çekimli fiil edilgen

çatılı olduğu için çatı uyumsuzluğudan kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır.

Buna göre,

I. Dikkatli inceleyince renklerin arasındaki fark anlaşılır.

II. Sınav yılında çocuklar yorgun ama mutlu değillerdi.

III. Onu telefonla arayıp yarınki görüşmenin ertelendiği bildirildi.

IV. Akşam uyumadan önce kitap okumasını hiç sevmiyor.

cümlelerinin hangilerinde anlatım bozukluğunun sebebi çatı uyumsuzluğudur?

A) I ve II B) I ve III C) II ve IV D) III ve IV

5. Aşağıdakilerin hangisinde anlatım bozukluğunun sebebi yanlış verilmiştir?

Suçlamaların yersiz ve doğru olmadığını söyle.

Kardeşim ders çalışıyor, ben de ona

yardım ediyordum.

Nohut yemeğini az, kuru fasulyeyi hiç

sevmem.

Son okuduğum kitaplardan biri sürükleyici ama diğeri değildi.

A)

B)

C)

D)

Fiilimsi eksikliğinden kaynaklanan anlatım

bozukluğu

Özne-yüklem uyumsuzluğundan kaynaklanan anlatım bozukluğu

Yüklem eksikliğinden kaynaklanan anlatım

bozukluğu

Ek fiil eksikliğinden kaynaklanan anlatım

bozukluğu

6. Birden çok yüklemi olan cümlelerde, yer tamlayıcısı alması gereken yüklemlerden biri yer tamlayıcısı almamışsa ya da diğer yüklemin nesnesini yer tamlayıcısı olarak kullanmışsa bu durum “yer tamlayıcısı eksikliğinden kaynaklanan” anlatım bozukluğuna sebep olur.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde yer tamlayıcısı eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu

vardır?

A) Ona hem çok kızıyor hem de çok seviyorum.

B) Siz kendi işinize, ben kendi işime bakayım.

C) Yeni çıkan romanları incelemek ve ödevinde faydalanmak istiyordu.

D) Herkes canla başla çalışıyor, şikâyet etmiyordu.

P:82

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102881

1 - 3. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.

(I) Bugün bilgi edinmek için arama motorları kullanılarak ihtiyaç duyulan bilgi kaynaklarına kolayca ulaşabiliyoruz. Dijital teknolojiler sayesinde dünyanın en iyi üniversitelerinde bilim insanlarının verdiği dersleri

çevrimiçi şekilde takip edebiliyoruz. Yaşadığımız yerden binlerce kilometre uzakta olsalar dahi araştırma

yaptığımız konu ile ilgili uzman kişilere elektronik ortamda sorular yöneltebiliyor ya da görüntülü konuşabiliyoruz. Dijital medya araçlarında uzaktan eğitim imkânları gelişirken video temelli öğrenme de yaygınlık

kazanıyor. (II) Artırılmış gerçeklik uygulamaları, simülasyonlar ve eğitici oyunlar öğrenmeyi kolaylaştırıyorlar. Örneğin, sanal müzeler sayesinde ziyaret edemeyeceğimiz uzaklıktaki müzelerde sergilenen eserleri yakından inceleyebiliyoruz. (III) Günümüzde birçok fabrikada üretimi robotlar gerçekleştiriyor, sensörler

ve bilgisayarlar aracılığıyla takip ediliyor. Geçmişte insanların yaptığı özellikle emek gerektiren birçok işi,

artık robotlar ya da bilgisayarlar gerçekleştirebiliyor. Bu nedenle robotik kodlama gibi dersler okul öncesi

dönemden başlayarak ders programlarına girmiş durumda.

Gençlerin büyük bir çoğunluğu dijital teknolojileri hiç zorlanmadan kullanıyor. Ancak dijital ortamda sayılamayacak kadar çok bilgi kaynağı var. (IV) Bu nedenle öğretmenlerin bilginin nasıl organize edilip sınıflandırılacağı hakkında öğrencilere rehber olması gerekiyor.

1. Bu metinde numaralanmış cümlelerin hangilerinde aynı sebepten kaynaklanan anlatım bozukluğu

vardır?

A) I ve II B) I ve IV C) II ve III D) III ve IV

2. Altı çizili cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisi ile giderilebilir?

A) “yöneltebiliyor” yüklemi “yöneltilebiliyor” yüklemiyle değiştirilerek

B) “ya da” bağlacından sonra “araştırma yaptığımız konuyu” söz öbeği getirilerek

C) “yöneltebiliyor” yüklemine “-uz” ekini getirerek

D) “ya da” bağlacından sonra “onlarla” zamirini getirerek

3. III. cümledeki anlatım bozukluğunun sebebi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Özne - yüklem uyumsuzluğu B) Çatı uyumsuzluğu

C) Özne eksikliği D) Nesne eksikliği

Anlatım Bozukluğu - II

41

P:83

4.

İsim ve sıfat tamlamalarında tamlayanla tamlananın uyumsuzluğu anlatım bozukluğuna sebep olur.

“Doğa ve toplumsal olayları inceledik.” cümlesinde “doğa” isim, “toplumsal” sıfat olduğu için bu sözcüklerin aynı tamlanana bağlanması tamlanan eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğuna sebep

olmuştur.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde tamlanan eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu yoktur?

A) Bu sınıftaki herkes kurallara uyması gerekiyor, bunu tekrar söylememe gerek yok sanırım.

B) Yetkililer sorunun hem hukuk hem de sosyal açıdan değerlendirileceğini bildirdi.

C) Türkiye tsunami sonrası bölgeye her türlü gıda ve tıbbi yardımın ulaştırılacağını açıkladı.

D) Millî Eğitim Bakanı, bu yıl sınava girecek tüm özel ve devlet okulu öğrencilerine başarılar diledi.

5. Farklı yardımcı ögeler alması gereken birden çok yüklemin birbirine bağlanması, cümlede bulunan bir yardımcı ögenin yüklemlerden birine uymaması ya da yardımcı öge alması gereken bir yüklemin yardımcı

ögesinin kullanılmaması anlatım bozukluğuna sebep olur. Eğer söz konusu yardımcı öge nesne ise anlatım bozukluğu nesne eksikliğinden kaynaklanır.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde nesne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır?

A) Bize karşı çok güler yüzlü davranıyor, acaba seviyor olabilir mi?

B) O kimseyi kırmaz, isteyerek asla zarar vermezdi.

C) Dün arkadaşımı aradım, projeyi tamamladık.

D) Herkes alınan kararlardan rahatsızlık duyuyor ama ses çıkarmıyordu.

6. Fiilimsiler yargı içeren, yan cümle oluşturan sözcüklerdir. Gerekli yerlerde fiilimsi kullanılmaması anlatım

bozukluğuna sebep olur. “Doktor hastanın tuzlu yemekler ve şeker kullanmasını yasakladı.” cümlesinde

“yemek kullanılmadığı” için “yemesini” isim-fiilinin getirilmesi gerekirdi.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde fiilimsi eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır?

A) Bugün hava güneşli ama sıcak değil.

B) Detaylar fark edildiğinde pek çok eksiği olduğunu görecek.

C) Komedi filmlerini hiç, macera filmlerini çok az izlerim.

D) Az ya da hiç iletişim kurmayan insanların anlaşması beklenebilir mi?

P:84

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102882

1. “Öğretmen kitapları topladı.” cümlesi, “toplama” işini yapan “öğretmen” olduğu için öznesine göre etken;

“Kitaplar toplandı.” cümlesinde “toplanma” eyleminden etkilenen “kitaplar” sözcüğü özne görevinde olduğu için sözde özne ve yüklem de öznesine göre edilgendir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde yüklemi etkenden edilgene dönüştürülen cümlenin öznesi

yanlış gösterilmiştir?

A) Adam mağazadaki en pahalı ceketi aldı.

Gerçek Özne

Mağazadaki en pahalı ceket alındı.

Sözde Özne

B) İşçiler tüm eşyaları dün akşam yeni eve taşımışlar.

Gerçek Özne

Dün akşam tüm eşyalar yeni eve taşınmış.

Sözde Özne

C) İçlerinden bazıları yeni konuyu yeteri kadar anlayamamışlar.

Gerçek Özne

Yeni konu bazıları tarafından yeteri kadar anlaşılmamış.

Sözde Özne

D) Zayıflayan kadın elbisesini daralttırmak için dün terziye verdi.

Gerçek özne

Elbise daraltılmak için dün terziye verildi.

Sözde Özne

2. Özne; yüklemde bildirilen iş, oluş ya da durumu yapan ögedir. Yüklemdeki eyleme uygun öznenin olmaması ya da daha çok sıralı ya da bağlı cümlelerde karşımıza çıkan bir öznenin birden fazla yükleme bağlanması sırasında yapılan hatalar anlatım bozukluğuna yol açar.

Aşağıdakilerin hangisinde özne ile ilgili anlatım bozukluğunun sebebi diğerlerinden farklıdır?

A) Günümüzde hiç kimse karşısındakinin ne söylediğiyle ilgilenmiyor, kendi sesini duymak istiyor.

B) Evin tadilatı önümüzdeki hafta bitecek, en fazla on gün içinde elimizde olacak.

C) Son teslim tarihi bugün olan projeyi hiç kimse getirmemiş, henüz başlamamış bile.

D) Uzun zamandır oturulmayan evin her yerini örümcek ve karıncalar kaplamışlardı.

Tarama Testi - I

42

P:85

3. Birden çok yüklemli cümle; en az iki yüklemi olan ve yüklemleri virgül ( , ) ya da noktalı virgülle ( ; ) ilişkilendirilen cümledir.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi yapısına göre birden çok yüklemli cümledir?

A) Anadolu Selçukluları ve Osmanlı mimarisinde çini, mimarinin hem iç hem de dış unsurları arasına girmiş; anıtsal bir sanat düzeyine yükselmiştir.

B) Osmanlı zamanında çini yapımında “sıraltı” tekniğine geçilmiş ve bu teknikle 16-17. yüzyıllarda çini sanatının en güzel örnekleri üretilmiştir.

C) 16 ve 17. yüzyılda, saray tarafından desteklenen İznik çiniciliği; malzeme, renk, desen ve fırça olarak

erişilmez bir noktaya ulaşmıştır.

D) Çinilerin en güzel örneklerini Rüstem Paşa Camii (1561), Sokullu Mehmet Paşa Camii (1571), Edirne

Selimiye Camii (1575), Üsküdar Eski Valide Camii (1583), Takyeci İbrahim Ağa Camii (1592) ve Topkapı Sarayı’nın çeşitli bölümlerinde görebilmekteyiz.

4. “Bu şehir insanı büyülüyor.” cümlesi, “büyüleme” yargısını gerçekleştiren gerçek bir öznesi olduğu için öznesine göre etken; “büyüleme” eylemi bir “insan”ı etkilediği için yani nesne alabildiği için nesnesine göre

geçişlidir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde yay ayraç içinde verilen çatı özelliği yanlıştır?

A) Eski zamanlarda bir kıtadan diğerine gitmek zorunda kalanlar günlerce sürecek bir yolculuğa çıkardı.

(Etken / Geçişli)

B) Bir yabani hayvan türünün toplam sayısı 1.000’e ulaşmıyorsa bu türün özel olarak korunması gerektiği

vurgulanıyor. (Edilgen / Geçişsiz)

C) Öğretmenimiz köleliğin dünyadaki yayılımı ile ilgili bir araştırma yapmamızı istedi. (Etken / Geçişli)

D) Kitap iklim değişikliklerinin temel nedeninin her günkü eylemlerimiz olduğuna vurgu yapıyor. (Etken /

Geçişsiz)

5. “Bana söylediklerini unutmadım.” cümlesi; yüklemi sonda olduğu için kurallı, yüklemi çekimli fiil olduğu için

fiil, yüklemde bildirilen yargı gerçekleşmediği için olumsuzdur.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi kurallı, olumsuz bir fiil cümlesidir?

A) Geri alınması mümkün olmayan bazı sözler yaşamımızın ilerleyen dönemlerini, insanlarla olan ilişkilerimizi etkileyebilir.

B) Telafi edilemeyen koca duvarlar örebilir sevdiklerimizle aramıza.

C) Doğduklarından beri yan yana olan, her yaş günlerini birlikte kutlayan Amanda ve Leo’nun bu güzel

dostlukları aniden bozulur.

D) On birinci yaş günleri geldiğinde ise ayrı ayrı kutladıkları partilerinde ikisi de mutlu olmayacaklardır.

P:86

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102883

1. “Evlerde ve okullarda çizgi roman okuyanların uyarıldığı, ayıplandığı bir çocukluk dönemini hepimiz az çok

yaşadık.” cümlesi aşağıdaki sorulardan hangisine cevap vermez?

A) Ne kadar? B) Kim? C) Nerede? D) Neyi?

2. Yapılarına göre cümleler, bulundurdukları yargı sayılarına göre sınıflandırılır. Tek yüklemi olan ve yüklem

dışında yargı bildiren unsur bulundurmayan cümle tek yüklemli; tek yüklemi olan ve içinde fiilimsi kullanılan cümle, fiilimsi bulunan cümledir. Birden çok yüklemi olan cümleler ise yüklemleri birbirine bağlayan

unsurlara göre sınıflandırılır: Yüklemleri; virgül ya da noktalı virgül ile bağlanan cümle birden çok yüklemli cümle; bağlaç kullanılarak birleştirilen cümle ise bağlacı olan cümledir.

Buna göre,

(I) Yaşamın iyimserlik ve kötümserlik arasında kurduğu denge sayesinde, bileşik kaplar gibi biri yükseldiğinde diğeri azalıyor. (II) Yaşamda iyimserlerin ve kötümserlerin oranı ise ülkenin gelişmişlik düzeyiyle,

dünyadaki ekonomik dengelerin sarsılıp sarsılmamasıyla, doğal yıkımların olup olmamasıyla yakından ilgilidir. (III) Yaşamı yeniden kurup biçimlendirmeye, çağdaş anlayışlarla örgütleyip geliştirmeye yetenekli olmayanlar; doğal olarak kötümserlik batağına saplanırlar. (IV) Akıllarını iyi kullanamazlar, çevrelerinde

sinerji yaratamazlar, saldıkları olumsuz enerjiyle kötümserlerin sayısını artırırlar.

metninde numaralanmış cümlelerden hangisi yapısı bakımından diğerlerinden farklıdır?

A) I B) II C) III D) IV

3. Fiil kök ya da gövdelerine getirilen bazı ekler yardımıyla hareket anlamını korumasına rağmen isim, sıfat

ve zarf olarak kullanılan fiilimsiler, cümle içinde yüklemin bildirdiği asıl yargıya bağlı yan yargılar bildirir.

Cümlenin bütün ögelerinde fiilimsi bulunabilir.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde fiilimsi ya da fiilimsi öbeği diğerlerinden farklı bir ögede bulunmaktadır?

A) Tükenmiş sevdanın izlerini taşıyor bu yürek.

B) İnandırma gayretini, tatlı dilini hiç eksik etmiyordu.

C) Son zamanlarda bizim için yaptıkları hepimizi şaşırttı.

D) İhtiyar balıkçı yaşlanmış teknesini sabahtan beri temizliyor sahilde.

Tarama Testi - II

43

P:87

4. Yanda bazı sembollere karşılık gelen sözcük

1

1

2

2

3

3

4

4

5

5

6

6 ▲

Anahtar Sözcük

türlerinin özellikleri verilmiştir:

● Fiil kök ya da gövdesine getirilen bazı eklerle hareket anlamını koruyan ve iş, oluş veya

durumun adı olan sözcük

▲ Fiil kök ya da gövdesine getirilen bazı eklerle hareket anlamını koruyan ancak cümlede

sıfat görevinde kullanılan sözcük

■ Fiil kök ya da gövdesine getirilen bazı eklerle hareket anlamını koruyan ancak cümlede

zarf görevinde kullanılan sözcük

_ Fiilimsi ekleri almasına rağmen hareket anlamını yitirip bir varlığın ya da kavramın adı

olan sözcük

Aşağıdaki cümlelerde, tür özellikleri verilen

sözcükleri bularak bulmacayı tamamlayınız.

Ele ele verince bütün zorlukları çözebiliriz.

Ekmek elden, su gölden yaşıyorsunuz gerçekten.

Hasta yavaş yavaş yürümeye başladı tedaviden sonra.

Yağmur sonrası temizlenen caddelerde yürüyoruz.

Buna göre “Anahtar Sözcük” aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?

A) K E L İ M E

C) E K L E M E

B) E M E K L İ

D) E M E K L E

5. Fiil kökünden birtakım ekler alarak türeyen ve olumsuzu çekimli fiiller gibi “-ma, -me” olumsuzluk ekiyle yapılabildiği hâlde kip eki alamayan sözcüklere “fiilimsi” denir.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde fiilimsiye yer verilmemiştir?

A) Alt sınıflardaki öğrenciler bize başarı dileklerini iletmişler.

B) Bugünlerde alt komşumuzun evinde alışılmadık bir hareketlilik var.

C) Volkanik patlamalar, alt katmanlardaki magmanın yüzeye çıkmasıyla oluşur.

D) Alt başlıklardaki detaylara dikkat edip konunun bütününü anlamalıyız.

P:88

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102884

1. Aşağıda büyük harflerin kullanımıyla ilgili bazı kurallar verilmiştir:

• Kişi adlarından önce ve sonra gelen unvanlar, saygı sözleri, rütbe adları ve lakaplar büyük harfle başlar.

• Cümle içinde özel adın yerine kullanılan makam veya unvan sözleri büyük harfle başlar.

• Özel ad kendi anlamı dışında yeni bir anlam kazanmışsa büyük harfle başlamaz.

• Tarihî olay, çağ ve dönem adları büyük harfle başlar.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde yer alan yazım yanlışı verilen kurallarla ilgili değildir?

A) Altın Portakal ödülleri için şehrimize gelen yabancı konuklar, vali tarafından karşılandı.

B) Osmanlı devletinde ilk yenilik hareketleri Tanzimat Fermanı ile başladı.

C) Bu konuda lütfen bir Donkişotluk yapıp kendini tehlikeye atma.

D) Dava ile ilgili basın açıklamasını Avukat Serpil hanımın yapacağı söylendi.

2.

Yön adları özel isimden

önce kullanıldığında büyük

harfle başlar.

Ara yönler bitişik yazılır.

Düşünce, hayat tarzı, politika

vb. anlamlar bildirdiğinde yön

sözcüklerinin ilk harfleri büyük

yazılır.

Yön adları cümle içinde küçük

harfle başlar.

Kuzey

Kuzeybatı Kuzeydoğu

Güneybatı Güneydoğu

Güney

Batı Doğu

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde yön adlarının yazımı ile ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

A) Rüzgâr kuzeydoğudan eserse hava sıcaklığı artar.

B) Batı mantığıyla, doğu vicdanıyla hareket eder.

C) Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bu yıl kış oldukça sert geçti.

D) Osmanlı’nın gerilemesi, Batı’da yaşanan gelişmelere kayıtsız kalmasıyla başlamıştır.

3. Gezegen ve gök cismi adlarının ilk harfleri büyük yazılır ancak “dünya, güneş, ay” kelimeleri gezegen anlamı dışında kullanıldıklarında küçük harfle başlar.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde yazım yanlışı yapılmıştır?

A) Yolumuz uzun olduğu için hazırlıklarımızı akşamdan tamamlayıp güneş doğmadan yola çıktık.

B) Güneş ışınlarının Dünya’ya ulaşması sekiz ile sekiz buçuk dakika sürmektedir.

C) “Lavanta kokulu köy” olarak bilinen Kuyucak köyünün ünü Dünya çapında yayılmaya başladı.

D) Benim için yaz akşamlarının en büyük keyfi ay ışığında dünyanın sesini dinlemektir.

Yazım Kuralları - I

44

P:89

4.

Oyun adlarında kullanılan sayılar bitişik yazılır.

Sayıların

Yazımı

Metinde birden fazla

kelimeden oluşan sayılar

ayrı yazılır.

Üleştirme sayıları

rakamla değil yazıyla

belirtilir.

Sıra sayıları ekle gösterildiklerinde rakamdan sonra

sadece kesme işareti ve ek

yazılır, ayrıca nokta konmaz.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde yer alan yazım yanlışı bu kurallarla ilgili değildir?

A) Öğretmen, proje ödevlerini 2’şerli gruplar hâlinde hazırlamamızı söyledi.

B) Dokuz taşta yıkılan taşları ebelenmeden dizen takım, tekrar atış hakkı kazanır.

C) Akıl ve zekâ oyunlarında 2’incilik ödülünü alan arkadaşımın mutluluğu görülmeye değerdi.

D) Arama kurtarma çalışmaları onyedinci saatin sonunda cevap verdi.

5. Kurtuluş Savaşı, yalnızca düşmana değil; yoksulluk ve yoksunluğa karşı da kazanılmış bir zaferdir. Bu nedenle hem kahramanlık hem de fedakârlık örnekleri ile doludur. Fedakâr kahramanlardan biri, Gazi Milis

Üsteğmen Fatma Seher’dir. Balkan Savaşlarından başlayarak 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda

birçok cephede savaşmış, büyük yararlılıklar göstermiş ve göğsüne İstiklal Madalyası takmış olan Fatma

Seher Erden, 2 Temmuz 1955’de vefat ederek aramızdan ayrılmıştır.

Bu metinde aşağıdakilerin hangisiyle ilgili bir yazım yanlışı yapılmıştır?

A) Bulunma durumu eki getirildiği kelimeye bitişik yazılır ve ünsüz benzeşmesi kuralına uyar.

B) Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar.

C) Kişi adlarından önce ve sonra gelen unvanlar, saygı sözleri, rütbe adları ve lakaplar büyük harfle başlar.

D) Tarihî olay, çağ ve dönem adları büyük harfle başlar.

6. Ne zaman icat edildiği kesin olarak bilinmemekle birlikte camın MÖ 3000 yıllarının sonuna doğru Bronz

I II

Çağı’nda Mezopotamya’da süs eşyası olarak kullanıldığı arkeolojik kazılarla kanıtlandı. Camdan yapılmış

kaplara ise ilk olarak MÖ 16. yüzyılın sonlarına doğru rastlanmıştır. Tarihlendirilebilen en erken örnekleri

III

ise bugün Türkiye-Suriye sınırı yakınlarındaki Amik ovasında yer alan Atchana, bir diğer ismiyle antik

IV

Alalakh yerleşiminde bulunmuştur.

Bu metinde numaralanmış ifadelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmıştır?

A) I B) II C) III D) IV

P:90

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102885

1. Osmanlı Devleti, 18. yüzyıldan itibaren bir duraklama ve sonrasında da hızlı bir gerileme dönemine girer.

Bu sürede eski günlerine dönmek için çare arayan devlet adamları ve aydınlar çeşitli düşünceler üretmeye başlar ancak herhangi bir netice elde edilemez. 19. yüzyıla geldiğimizde bu gerileme sürecinin devam

etmesiyle birlikte batının Osmanlı’nın iç işlerine de karışmaya başladıkları görülür. Bunu engellemek ve

Avrupalıların gücünü yakalamak için hızlı bir yenilik hareketini başlatmanın elzem olduğu sonucuna varılır. Tarihimizde önemli bir dönüm noktası olan 3 Kasım 1839 tarihinde Gülhane Bahçesi’nde adına “Tanzimat” dedikleri bir ferman halka ilan edilir.

Bu metinde yer alan yazım yanlışı, aşağıdakilerin hangisine uyulmamasından kaynaklanmaktadır?

A) Düşünce, hayat tarzı, politika vb. anlamlar bildirdiğinde yön sözcüklerinin ilk harfleri büyük yazılır.

B) Özel isimlere getirilen çekim ekleri kesme işareti ( ‘ ) ile ayrılır.

C) Tarihî olay, çağ ve dönem adları büyük harfle başlar.

D) Özel bir tarih bildiren gün ve ay isimleri büyük harfle yazılır.

2. 1709’da Poltava savaşı sırasında, Ruslara tutsak düşen İsveçli bir subay Sibirya’daki sürgün yıllarında

anlaşılmaz bir dille yazılmış bazı anıtların varlığını fark eder. Benzer biçimde, yine aynı dönemde Sibirya

da bulunan Alman bir bilim adamı da yazıtları görür ve 1720’de Petersburg Bilimler akademisine yazılı bir

sunu ile bu yazıtları tanıtarak bilim adamlarının dikkatini çeker.

Bu metinde aşağıdakilerden hangisi ile ilgili bir yazım yanlışı yapılmamıştır?

A) Tarihî olay, dönem, çağ adlarının yazımı

B) Etmek, edilmek, eylemek, olmak, olunmak yardımcı fiilleriyle oluşturulan birleşik kelimelerin yazımı

C) Bulunma durum eki “-de / -da”nın yazımı

D) Kurul, kuruluş ve kurum adlarının yazımı

3. Karadelikler evrende ki en gizemli nesnelerdir. Çekim güçleri inanılmazdır ve hiç bir şey onlardan kaçamaz. Tüm galaksileri yutabilirler. Dağınık yiyicilerdir ve bir yıldızın, maddenin, enerjinin, çekim gücünün

son durağıdırlar. Bu herşeyin üzerinde bir seviyedir. Yok etme güçleri olmasına rağmen evrende, galaksilerin oluşumuna herşeyden çok karadelikler yardımcı olmuşlardır.

Aşağıdakilerden hangisi bu metinde yer alan yazım yanlışlarını düzeltmek için yapılması gerekenlerden biri değildir?

A) “hiç bir” sözcüğü bitişik yazılmalı

B) “herşey” sözcüğü ayrı yazılmalı

C) “evrende ki” ifadesi “evrendeki” olarak yazılmalı

D) “karadelik” sözcüğü ayrı yazılmalı

45

Yazım Kuralları - II

P:91

4. Aşağıda kısaltmalara getirilecek eklerle ilgili kurallara yer verilmiştir:

• Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu esas alınır.

• Büyük harflerle yapılan kısaltmalarda kısaltmanın sonundaki harfin okunuşu esas alınır.

• Büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde kısaltmaların yazımı ile ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

A) TÜBİTAK’dan ödül kazanan projesiyle ülkemizi Londra’da temsil edecekmiş.

B) Burada yaşayan köylüler 3 km2 lik bir alanda buldukları göktaşı parçalarını internet üzerinden sattıklarını ifade ettiler.

C) THY’nin açıkladığı son istatistiklere göre ülkemize gelen yabancı sayısı geçen yıla göre %10 artmış.

D) Neredeyse onar kg’lık poşetlerle pazardan eve kadar yürüdüm, kollarım koptu.

5. Birleşik kelimelerin yazımı ile ilgili bazı kurallar verilmiştir:

Belirsizlik bildiren bazı sıfat ve zamirler

gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır.

Birleşik

Kelimelerin

Yazımı

Belirsizlik bildiren bazı sıfat ve zamirler

gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır.

Etmek ve olmak yardımcı fiilleriyle

oluşturulan birleşik kelimeler, oluşum

esnasında ses olayı meydana gelirse

bitişik yazılır.

Kelimelerden her ikisi veya ikincisi,

birleşme sırasında anlam değişmesine

uğradığında bu tür birleşik kelimeler

bitişik yazılır.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde birleşik kelimelerin yazımı ile ilgili yanlışlık yapılmamıştır?

A) Yedi renkten oluşan gökkuşağının ortasındaki rengin yeşil olduğunu bir çok insan bilmez.

B) İnsanın sadece mutsuz olduğunda göz yaşı dökmediğine sınav sonucumu görünce inandım.

C) Zannediyorum olayların böyle gelişmesinde herbirimizin az da olsa payı var.

D) Newton yerçekimi kuvvetini keşfettiğinde bir elma ağacının altında dinleniyormuş.

6. Ek olan “-ki” kendinden önceki sözcüğe bitişik, bağlaç olan “ki” kendinden önceki sözcükten ayrı yazılır.

Şüphe ve pekiştirme göreviyle kullanılan “ki” sözcüğü de ayrı yazılır. Birkaç örnekte “ki” bağlacı kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır.

Bu açıklamalara göre,

Üzüldüğü her hâlinden belli olan öğretmenimiz elindeki kitaptan rastgele bir sayfa açıp okumaya başladı.

I

Bir sayfa okuduktan sonra belki beş altı dakika hepimizin yüzüne tek tek bakarak öylece sessiz durdu. Biz

II

de hatamızı anlamıştıkki çıt çıkarmadan ve hatamızın farkında olarak bekledik. Madem ki hatamızı anla-

III IV

mıştık, o zaman öğretmenimizden özür dilemenin de sırası gelmişti.

metninde numaralanmış sözlerden hangilerinin yazımı yanlıştır?

A) I ve II B) I ve IV C) II ve III D) III ve IV

P:92

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102886

1. Kitapları, yanlış bulmak için ya da olduğu gibi kabullenip konuşmalarında sana konu olmaları için okuma!

Bazı kitaplardan insan yalnız zevk alır, bazılarını olduğu gibi yutar, bazılarını geveler ve hazmeder. Yani

bazı kitaplardan yalnız birtakım parçalar okunur; bazıları baştan başa ama inceden inceye araştırılmadan,

bazıları ise dikkat ve özenle okunur. Sonuçta nasıl okunursa okunsun kişinin hedefi bilgisine, kültürüne,

düşünce dünyasına bir şeyler katmak; kendini yenilemek ve geliştirmek olmalıdır. Unutulmamalıdır ki okuyucuya ufacık bir katkısı bile olmayan bir kitap yoktur.

Bu metinde virgülün, aşağıdakilerin hangisinde verilen kullanım alanına örnek yoktur?

A) Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasında kullanılır.

B) Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için kullanılır.

C) Cümlede vurgulanmak istenen ögeden sonra kullanılır.

D) Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için kullanılır.

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde noktalama işaretlerinin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

A) Hey, sen! Yeşil parkalı çocuk! Buraya çöp atmaya utanmıyor musun?

B) Kitap, annesinden ayrılan bir çocuğun hayatla mücadelesini anlatıyor.

C) Çok sık söylediği bir sözdü; “Emeksiz yemek olmaz”.

D) Çocuk, daha önce hiç görmemişti bu adamı; merakla inceledi tepeden tırnağa.

3. • Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur, ara sözün başındaki ve sonundaki sözcüğe bitişik yazılır.

• Heceleri göstermek için kullanılır.

• Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır.

• Arasında, ve, ile, ila, …-den …-e anlamlarını vermek için kelimeler veya sayılar arasında kullanılır.

Bu açıklamalara göre aşağıdakilerin hangisinde kısa çizginin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

A) Ayrılalı daha bir ay olmadı -ne yalan söyleyeyim- hemen özledim oraları.

B) Heceleme yarışmasındaki son kelime “a-çık-öğ-re-tim”di.

C) Yıllar sonra Kadıköy’de Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin kazananı 1-3’lük net bir skorla değişti.

D) Zaman içinde kendiliğinden meydana gelen süreçleri anlatan eylemler oluş eylemleridir: paslan-, küflen-, ekşi-, acık- …

Noktalama İşaretleri - I

46

P:93

4.

mı / mi ekini alan yan cümle temel

cümlenin zarf tümleci olduğunda

cümlenin sonunda soru işareti

kullanılmaz.

Soru eki veya sözü içeren cümle veya

sözlerin sonunda kullanılır.

Soru bildiren ancak soru eki veya

sözü içermeyen cümlelerin sonunda

kullanılır.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde soru işaretinin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

A) Danışmadaki görevli yüzüme bakmadan:

– Kimliğiniz?

B) Bütün olanlardan sonra ona güvenebilir miyim hiç?

C) Doğum gününü unutacağımı nasıl düşünebilirsin?

D) Uykuya daldı mı top patlasa duymaz?

5. Noktalı virgül:

• Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur.

• Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur.

Buna göre,

(I) Çocukluğumdan beri haritaya ne zaman baksam gözüm hemen bir ada arar; şehir, vilayet, havali (yöre)

isimlerinden hemen mavi sahile kayar. Robinson Crusoe’yi (Robinsın Kuruze) okumuşumdur herhâlde,

unuttum gitti. Onun zoruyla mavi boyaların üstünde bir garip ada ismi okuyunca hülyaya daldığımı sanmıyorum. Romanlar yüzünden adaları sevdiğimi pek ummuyorum ama belki de o yüzdendir. (II) Haritada ada

görmeyeyim; içimdeki dostluklar, sevgiler, bir karıncalanmadır başlayıverir. (III) Gözlerimin içine bakan bir

köpek; az konuşan, hareketleri ağır, elleri çabuk, abalar giymiş bir balıkçı; yırtık bir muşamba kokusuyla

beraber küpeşte tahtaları kararmış, boyası atmış ağır ve kaba bir sandal; sandalın peşini bırakmayan bir

kuş, ağ, balık, pul, sahilde harikulade güzel çocuklar, namuslu kulübeler, kırlangıç ve dülger balığı haşlaması, kereviz kokusu, buğusu tüten kara bir tencere, ufukları dar sisli bir deniz…

(…)

Haritayı görünce bir nokta ada, ada görünce de hemen fırtınaları, rüzgârları, uğultuları, köpek balıklarını,

sonra birden adanın namuslu insanlarını hatırlayıveririm. (IV) Haritada kargacık burgacık şekil almış adalara, karasevdalıya kurşun döken ihtiyar kocakarının aklı veya sezişleriyle dalar; bir şeyler bulup çıkarırım.

Daha çok şekilsiz, neredeyse bir nokta gibi gözüken adalar merakımı çeker.

metinde numaralanmış cümlelerin hangisinde noktalı virgül (;) diğerlerinden farklı bir görevde kullanılmıştır?

A) I B) II C) III D) IV

P:94

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102887

1. Kuşcenneti Millî Parkı, Marmara Bölgesi’nde Balıkesir ili sınırları içindedir. 1959 yılında millî park ilan edilI

miştir. Anadolu’dan Avrupa’ya geçen kuş göç yolu üzerinde bulunan Kuşcenneti; pelikan, kaşıkçı, karabaII

tak, yaban kazı, yaban ördeği ve ötücülerden oluşan binlerce kuşun ağaçlar ve sazlar üzerine yuva yaptığı büyük kuluçka kolonilerini barındırmaktadır. Kuşcenneti Millî Parkı, 1976 yılında Avrupa Konseyi taraIII

fından çok iyi korunan ve kıta ölçeğinde değer taşıyan doğal alanlara verilen “Avrupa Diplomasının” en üst

IV

kategorisi olan A sınıfı diplomayla ödüllendirilmiştir.

Bu metinde numaralanmış ifadelerde yer alan noktalama yanlışı, aşağıdakilerin hangisiyle giderilebilir?

A) I. ifadede kesme işareti ( ‘ ) kullanılmamalıdır.

B) II. ifadede noktalı virgül ( ; ) kullanılmamalıdır.

C) III. ifadede virgül ( , ) kullanılmamalıdır.

D) IV. ifadede ek, tırnak işaretinin (“ ”) dışına çıkarılmalıdır.

2.

İkiden fazla eş değer ögesi

arasında virgül bulunan cümlelerde özneden sonra noktalı

virgül konabilir.

Ögeleri arasında virgül bulunan

sıralı cümleleri birbirinden ayırmak

için noktalı virgül konur.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde noktalı virgül, bu görevlerinin dışında kullanılmıştır?

A) Kitaplar, bazen bizi diyar diyar gezdiren yol arkadaşı; bazen de yolumuzu aydınlatan fenerdir.

B) İçimizde ne kadar kırgınlık, pişmanlık, eksiklik kaldıysa geride bıraktık; yeniden başladık.

C) Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes Ege Denizi’ne; Yeşilırmak, Kızılırmak, Çoruh ve

Sakarya Karadeniz’e dökülen akarsularımızdır.

D) Genç yazarlarımız; acele etmemeyi, yazdıklarını tekrar tekrar gözden geçirmeyi, gerekiyorsa sil baştan başlamayı öğrenmeli.

47

Noktalama İşaretleri - II

P:95

3. (…)

Balık verilmemiş adam kahvenin bir iskemlesinde çökmüştü. Kahveci başına dikilmişti. Kahveciye:

– Kalkacağız, kalkacağız, dedi.

Ayağa kalktı. Kendisi için laf işitmiş adama:

– Zararı yok hemşerim, dedi. Zararı yok. Vermesinler, istemez…

Gözüken vapura doğru yürüdü. Küçük adımlarla bir Şarlo gibi seğirterek uzaklaştı. Söz vermiştim kendi

kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar

arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kâğıt

kalem aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için

cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.

Bu metinde virgül, aşağıdaki görevlerinden hangisiyle kullanılmamıştır?

A) Birbiri ardınca kullanılan eş görevli sözcük ya da sözcük gruplarının arasında

B) Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için

C) Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlelerin sonunda

D) Uzun cümlelerde yüklemden uzak olan özneyi belirtmek için

4. Kesme işaretinin kullanımıyla ilgili bazı kurallar verilmiştir:

• Kişi adlarından sonra gelen saygı ve unvan sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur.

• Kurum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz. Kurum, kuruluş, kurul adlarında kısaltma yapılmışsa getirilen ekler kesme işareti ile ayrılır.

• Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz.

• Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adlarına gelen ekleri ayırmak için konur.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde kesme işaretinin kullanımı ile ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

A) 2018 Mart’ında çalışmaya başladığım kurumdan bu yıl ayrılıyorum.

B) Ahmet Efendi’ye arşivdeki dosyaları bir an önce düzenlemesini söyledim.

C) Sondan eklemeli bir dil olan Türkçe’nin çok geniş bir kelime türetme kapasitesi var.

D) TBMM’nin kuruluşunun 100. yılını kutlamak için büyük kapsamlı etkinlikler düzenlenecek.

5. • Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tırnak içine alınır. Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan noktalama işareti tırnak içinde kalır.

• Tırnak içine alınan sözlerden sonra gelen ekleri ayırmak için kesme işareti kullanılmaz.

• Cümle içerisinde eserlerin ve yazıların adları tırnak içine alınır.

• Özel olarak vurgulanmak istenen sözler tırnak içine alınır.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde tırnak işaretinin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

A) Sokrates, felsefesinin temelini “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.” sözüne oturtmuştur.

B) Okuyucu “Küçük Prens romanı”nda her yaşta farklı bir şeyler bulur.

C) Birlikte yaşayabilmenin, toplum olabilmenin temelinde “saygı” vardır.

D) Ne zaman Boğaz’a karşı bir bankta otursam Orhan Veli’nin “İstanbul’u Dinliyorum” şiiri gelir aklıma.

P:96

TEST

8. SINIF / TÜRKÇE

Ö.No Soru Soru

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

A B C D

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

A B C D

102888

1 ve 2. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.

Siyasi haklar bakımından Türk kadınına Cumhuriyet devrimizde kanunla tanınan haklar ( ) o tarihlerde heI

nüz kadınlarına bu hakları tanımamış diğer milletlere de örnek olacak niteliktedir. Siyasi haklar ve onların

uygulanması ( ) tarihin seyri içinde ve her coğrafi bölgede çeşitli safhalar gösterir. Çünkü siyasi hak, devlet

II

şekli ile doğrudan doğruya ilgilidir. “Devlet bir milletin hukuki şahsiyetidir.” dendiği zaman bunun içinde kadın ve erkek topluluğunun milleti teşkil ettiği anlaşılır. Demokratik prensibin en esaslı unsuru, bütün milleti erkek ve kadının temsil etmesidir. Buna göre kanun karşısında sosyal sınıf tanımayan demokratik prensip ( ) millet fertleri arasında erkek ve kadın vatandaşları eşit şartlara göre tanımaya mecburdur. Bu ne-

III

denle Türkiye Cumhuriyeti’nde bu haklar kanunlaşmış ve tarihî seyrini tamamlamıştır. 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu, 26 Ekim 1933’de Köy Kanunu, 5 Aralık 1934’de de Milletvekili Seçimi Kanunu’yla seçme ve

seçilme hakkı Türk kadınlarına tanınmış ( ) böylece siyasi alanda Türk kadını hemen bütün haklara sahip

IV

olabilmiştir. Devlet ve hükûmet işlerinde sözü geçer ve idarede katkısı olan bir durum kazanmıştır.

1. Bu metinde boş bırakılan yerlerden hangisine diğerlerinden farklı bir noktalama işareti getirilmelidir?

A) I B) II C) III D) IV

2. Bu metinde altı çizili cümledeki yazım yanlışının sebebi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tarihlerin yazımı

B) Kanun, tüzük ve yönetmeliklerin yazımı

C) “-de” ekinin yazımı

D) Yardımcı eylemle oluşan birleşik fiillerin yazımı

3. • Özel ada dâhil olmayıp tamlama kuran cins isimlerin ilk harfi küçük yazılır.

• Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğunda, yer adının ilk harfi büyük yazılır.

• Özel ada dâhil olan yer adlarının ilk harfi büyük yazılır.

Buna göre aşağıdakilerin hangisinde büyük harflerin yazımıyla ilgili yanlışlık yapılmamıştır?

A) Çok uzun zamandır hisarda kahvaltı yapmıyoruz.

B) Konya ovası, bu mevsimde sararan başaklarıyla uçsuz bucaksız altın bir denizi andırıyor.

C) Eskiden Türk Kahvesi içmek için Tophane’ye gider gelirdim.

D) Bir buzul gölü olan Yıldız’a ulaşmak için iki buçuk saatlik bir yürüyüşü göze almak gerekiyor.

48

Tarama Testi

P:97

4. Türkçede bazı noktalama işaretlerinin ortak kullanım alanları vardır.

• Eskişehir-Ankara yüksek hızlı tren ile 1,5 saat sürmektedir.

• Kompozisyon yarışmasına başvuruların 05.06.2020 Cuma gününe kadar yapılması gerekiyor.

• Babaannem, sesi hâlen kulaklarımda, “Güneşi üzerine doğuranın o günü ölmüştür.” derdi.

• Canan Hanım… Canan Hanım, hey!

Buna göre verilen cümlelerden hangisinde yapılan aşağıdaki değişiklik noktalama yanlışına sebep

olur?

A) Eskişehir/Ankara yüksek hızlı trenle 1,5 saat sürmektedir.

B) Kompozisyon yarışmasına başvuruların 05/06/2020 Cuma gününe kadar yapılması gerekiyor.

C) Babaannem -sesi hâlen kulaklarımda- “Güneşi üzerine doğuranın o günü ölmüştür.” derdi.

D) Canan Hanım! Canan Hanım, hey!

5. Bundan yıllar önce Avustralya’nın güneyinde büyük bir kasırga ortaya çıkar. Kuzeye doğru ilerleyen bu kasırga,

Hindistan ve Çin’e ulaşıp belki de yüzbinlerce insanın hayatını etkileyecek iken hiç beklenmeyen bir gelişme yaşanır. Bu büyük kasırga aniden yönünü okyanusa çevirir. Böylece büyük bir felaket hiç yaşanmadan sona erer.

Bilim insanları büyük bir yıkıma yol açmasını bekledikleri bu fırtınanın nasıl yön değiştirip okyanusa yöneldiğini

incelemeye başlar. Araştırmalarıyla şu sonuca ulaşırlar: Her yıl o dönemde, Avustralya’da kelebekler bir yerden

başka bir yere göç ederlermiş. Bu göç esnasında o kelebeklerin kanatlarının o hafif çırpıntıları birleşerek bu muazzam gücün yön değiştirmesinde etkili olmuş.

Bu metinde yer alan yazım yanlışının sebebi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yön isimlerinin yazımı B) Sayıların yazımı

C) Yardımcı fiille oluşan birleşik fiillerin yazımı D) “-de” ekinin yazımı

6. Aşağıda iki noktanın (:) kullanım yerleri verilmiştir:

• Kendisiyle ilgili örnek verilecek cümlenin sonuna konur.

• Kendisiyle ilgili açıklama verilecek cümlenin sonuna konur.

• İki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle başlar.

• İki noktadan sonra ifadelerde anlatımı tamamlandığını bildiren bir unsur bulunmuyorsa cümlenin sonunda üç nokta kullanılır.

Buna göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım ve noktalama yanlışı yapılmamıştır?

A) Çocuk edebiyatına damga vurmuş isimlerden bazıları: Mavisel Yener, Behiç Ak, Gülten Dayıoğlu, Aziz

Nesin.

B) Latin alfabesi kullanılmaya başlandıktan sonra eski alfabeyle tek kelime yazmayan iki insan var: Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü.

C) Sonuca ulaşmanın en kolay yolu şudur: Başaracağına inanmak...

D) Sınava hazırlanırken dikkat edilmesi gerekenler: düzenli çalışmak, plan yapmak, tekrar yapmak.

P:98

8. SINIF / TÜRKÇE CEVAP ANAHTARI

Test 01 1. D 2. B 3. B 4. D 5. B 6. C

Test 02 1. B 2. D 3. B 4. D 5. C 6. C

Test 03 1. B 2. D 3. B 4. A 5. C

Test 04 1. D 2. C 3. B 4. A 5. D

Test 05 1. B 2. D 3. D 4. D 5. A

Test 06 1. C 2. B 3. B 4. C 5. A 6. D

Test 07 1. C 2. C 3. A 4. D 5. C 6. B

Test 08 1. D 2. C 3. D 4. B 5. A 6. B

Test 09 1. C 2. D 3. D 4. A 5. B

Test 10 1. B 2. A 3. A 4. D 5. D

Test 11 1. A 2. C 3. D 4. B 5. B

Test 12 1. C 2. D 3. A 4. B 5. D

Test 13 1. C 2. D 3. A 4. B

Test 14 1. D 2. C 3. B 4. C 5. D

Test 15 1. A 2. C 3. C 4. C

Test 16 1. A 2. A 3. D 4. C 5. C

Test 17 1. B 2. B 3. C 4. C 5. B 6. B

Test 18 1. A 2. A 3. C 4. B

Test 19 1. B 2. B 3. D 4. D 5. C

Test 20 1. C 2. A 3. B 4. B

Test 21 1. B 2. B 3. D 4. B 5. D

Test 22 1. B 2. A

Test 23 1. C 2. A 3. B

Test 24 1. B 2. A

Test 25 1. D 2. D 3. D

Test 26 1. A 2. B 3. A

Test 27 1. D 2. A

Test 28 1. D 2. B 3. B 4. B

Test 29 1. C 2. A 3. A 4. D 5. A

Test 30 1. B 2. D 3. D 4. B

Test 31 1. A 2. D 3. A 4. C 5. D

Test 32 1. A 2. B 3. C 4. D 5. C 6. A

Test 33 1. B 2. D 3. A 4. A 5. B 6. B

Test 34 1. D 2. D 3. D 4. D 5. A 6. D

Test 35 1. D 2. D 3. B 4. C 5. C 6. A

Test 36 1. B 2. A 3. A 4. B 5. D 6. D

Test 37 1. A 2. B 3. A 4. D 5. C 6. D

Test 38 1. D 2. A 3. C 4. C 5. C

Test 39 1. D 2. B 3. C 4. C 5. B 6. A

Test 40 1. A 2. D 3. B 4. B 5. B 6. C

Test 41 1. B 2. D 3. C 4. A 5. A 6. D

Test 42 1. C 2. D 3. A 4. A 5. D

Test 43 1. C 2. D 3. C 4. D 5. A

Test 44 1. B 2. B 3. C 4. C 5. A 6. D

Test 45 1. A 2. B 3. D 4. A 5. D 6. D

Test 46 1. B 2. C 3. B 4. D 5. C

Test 47 1. D 2. C 3. D 4. C 5. B

Test 48 1. D 2. C 3. D 4. A 5. B 6. B

P:99

8. SINIF / TÜRKÇE

Test No Test Adı

Test 01 Çok Anlamlılık

Test 02 Gerçek, Mecaz ve Terim Anlam

Test 03 Sözcükler Arası Anlam İlişkileri

Test 04 Söz Öbekleri - I

Test 05 Söz Öbekleri - II

Test 06 Tarama Testi

Test 07 Yakın Anlamlı ve Anlamca Çelişen Cümleler

Test 08 Cümlede Anlam İlişkileri

Test 09 Cümlede Anlam ve Anlatım Özellikleri - I

Test 10 Cümlede Anlam ve Anlatım Özellikleri - II

Test 11 Tarama Testi

Test 12 Metnin Konusu ve Başlığı

Test 13 Metinde Ana Düşünce / Metinde Ana Duygu

Test 14 Metinde Yardımcı Düşünce - I

Test 15 Metinde Yardımcı Düşünce - II

Test 16 Metinle İlgili Sorular

Test 17 Metnin Yapısı

Test 18 Anlatım Biçimleri

Test 19 Düşünceyi Geliştirme Yolları

Test 20 Metin Karşılaştırma

Test 21 Anlatıcı Türleri / Hikâye Unsurları

Test 22 Görsel Yorumlama - I

Test 23 Görsel Yorumlama - II

Test 24 Görsel Yorumlama - III

Test 25 Görsel Yorumlama - IV

Test 26 Görsel Yorumlama - V

Test 27 Grafik Okuma

Test 28 Metin Türleri

Test 29 Söz Sanatları

Test 30 Sözel Mantık

Test 31 Tarama Testi

Test 32 Fiilimsiler - I

Test 33 Fiilimsiler - II

Test 34 Cümlenin Ögeleri - I

Test 35 Cümlenin Ögeleri - II

Test 36 Fiilde Çatı - I

Test 37 Fiilde Çatı - II

Test 38 Cümle Türleri - I

Test 39 Cümle Türleri - II

Test 40 Anlatım Bozukluğu - I

Test 41 Anlatım Bozukluğu - II

Test 42 Tarama Testi - I

Test 43 Tarama Testi - II

Test 44 Yazım Kuralları - I

Test 45 Yazım Kuralları - II

Test 46 Noktalama İşaretleri - I

Test 47 Noktalama İşaretleri - II

Test 48 Tarama Testi

Create a Flipbook Now
Explore more