GİZEMLİ
ÜLKE
GRİMLOS
2. kitap
grimloslu
daruan
Neslihan şirin
GİZEMLİ
ÜLKE
GRİMLOS
2. kitap
grimloslu
daruan
Bu kitab›n her türlü yay›n haklar›, Fikir ve Sanat Eserleri
Yasas› gereğince ‹STANBUL MURAT YAYINCILIK’a aittir.
Ya\\arı NesliJan ŞİRİN
Yayına Ha\\ırlayan Alev BALMUK
Editör NİYAZİ ŞİMŞEK
Resimleyen ZUHAL BELLİ AKYÜZ
Baskı: İstanbul, 2022
Aykut Basım Yayın Mat.
San. ve Tic. Ltd. Şti. Firüzköy Mah.
Mezarlık Üstü Cad. No: 24 - 26
Avcılar / İSTANBUL
Sertifika No: 12619
Adres: Kartaltepe Mah. 5. Şirin Sok. No: 6-8
Sefaköy - Küçükçekmece / İSTANBUL
Tel: 0212 639 39 12-43
Fax: 0212 540 73 63
Sertifika No: 15307
www.caliskanari.com.tr
Cesur ve Seçkn kayıkları alabora olunca denze atlayıp yüzmek stemşlerd. Fakat güçlü
dalgalarla başedemeyp dbe sürüklenmş ve
bayılmışlardı.
Cesur kendne geldğnde, gözler hemen
Seçkn’ ve Marsık’ı aradı. İks de k metre ötede,
hâlâ baygındı. Onların yanına ulaşmak çn yavaşça hareket etmek sted. Her tarafı ağrıyordu, fakat brden rkld. Aynı uğultuyu yenden
duymaya başlamıştı.
3
NesliJan Şirin 2
Ardından gelen haff ttremelerle olduğu yere
çvlenmşt adeta. Yaşıyor muydu? Nasıl nefes
alablyordu? Kafasındak bütün bu sorulara cevap ararken, Seçkn’n nltsn duydu. O da doğrulmaya uğraşıyor, şaşkın şaşkın etrafa bakınıyordu.
Cesur onların yanına br hamlede ulaştı.
— Sakn olmalıyız, ded.
Seçkn kekeleyerek, k korktuğu, heyecanlandığı zaman böyle olurdu.
— Bu... Bu na... Na, nasıl olur? Hâlâ yaşıyoruz...
— Buna şükretmelyz, ded Cesur ve devam
ett: Etmelyz ama…
Sessz kaldı, ”Acaba neler oldu? Neden bu karanlık yerdeyz?” dye düşünmekten kendn alamadı. Sank cam devasa büyüklüktek br fanusun çndeydler. Bastıkları yer kayalık, üç tarafı
denzle çevrl, br tarafı se buğulu koyu lacvert
karanlığa gömülüydü. 6-7 metre lers gözükmüyordu.
Koca br akvaryumu andıran boşluğun üç tarafı denzle çevrlyd. Ne garptr k arada br
duvar ya da perde olmadığı hâlde, su le hava
brbrne karışmıyordu. Karanlık sularda geznen
meraklı balıklar da en az onlar kadar şaşkın, bakıyordu çocuklara…
4
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
5
NesliJan Şirin 2
Cesur, başını yukarıya kaldırınca gördüğü
manzara karşısında şaşkınlıktan az kalsın küçük
dln yutacaktı. Hemen Seçkn’ dürtükleyerek
sordu:
— Şuraya bak, burası neres? Nereye geldk
bz?
Fanusun üzernden, koyu karanlığın çnden
bell belrsz ışık ışınları gelyor, etraflarını çevren
denzn acayp uğultusu nsanı ürkütüyordu. Cesur bunları düşünürken Seçkn’n sesyle kend-
sne geld.
— Denz bze oyun oynadı ve buraya hapsett.
— Bu kadar bast değl! Bunların br anlamı olmalı. Annem de merak etmştr şmd ded Cesur.
Seçkn:
— Cem şmdye kadar çoktan anlatmıştır her
şey nasıl olsa...
Cesur ona cevap vermed. Kafasında bn br
tlk dolaşıyor, ne yapacaklarına karar vermeye
çalışıyordu.
Cesur:
— Marsık’ı kucağına al, burada bekleyemeyz,
hayd gdelm.
Seçkn sordu:
— Nereye gdeceğz?
— Blmyorum, bu yolun sonu nereye çıkarsa
6
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
oraya.
Seçkn köpeğn kucağında sıkı sıkı tutarak hç
konuşmadan takbe başladı. Bazen koyu lac-
vert karanlık bazen de açıklı koyulu grye dönüşen br bulutun çnde yürüyorlardı sank, nereye
bastıklarını görmeden.
7
NesliJan Şirin 2
Ne kadar yürüdüklern tahmn edemyorlardı
k, Cesur’un ayağı demre benzer br şeye çarpıp
tok br ses çıkardı.
— Kapıya benzyor, ama nasıl açacağız? Kapı
kolu da yok!
Yusyuvarlak, her tarafı yosun tutmuş, paslı kapı anden kulakları sağır eden br gıcırtıyla
açılmaya başladı. Çocuklar 1-2 metre gerye
sıçradılar. Kapı tamamen açılınca Cesur kapıya
doğru brkaç adım attı. İçersn görmeye çalışıyordu, ama hçbr şey görememşt.
8
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
Seçkn:
— Buraya gremeyz, çerde bz nelern bekledğn blmyoruz, dyerek Cesur’un koluna yapıştı.
Cesur:
— Sus ve gel, başka çaremz yok. Bz br şey
buraya çekt, bunu öğrenmemz gerek.
O anda kapının öbür tarafında br hareketllk
oldu. Onlar daha kapıdan çer adım atamadan
ksnn de donup kalmalarına sebep olan, br
yaratık çıktı karşılarına. Korkudan dzlernn
bağı çözülmüştü.
Yaratık hırıltılı br sesle konuştu:
— Hoş geldnz nsanlar.
Çocuklar yce şaşırmışlardı.
Cesur:
— Dlmz de konuşuyor
bu, ded.
larına sebep olan, br
9
NesliJan Şirin 2
Seçkn robot gb yarı şaşkınlıktan, yarı korkudan:
— Hoş bulduk, ded ses ttreyerek.
— Adım Daruan, korkmayın, ben takp edn.
Yaratığın ses ürkütücüydü ve çatallı çıkıyordu. Başı vücuduna göre daha büyüktü. Gözler de yuvalarından fırlamış gbyd. Basık burnu
yok denecek kadar küçüktü ve yalnız küçücük
k delğ bellyd. Buna nazaran ağzı genşçe ve
nce dudaklı, koca kulakları kafasına doğru yatıktı. İnsan koluna göre br hayl uzun kollarını
açarak tekrar konuştu:
— Hayd geln, ben takp edn; çeknmenze
gerek yok.
Üzernde dersnn br ton koyusu olan, yosun
yeşl, kolsuz, yakasız, boydanboya hırpan br
elbse vardı. Arkasını döndü ve elndek yumru
bastona benzer uzun sopaya dayanarak yürümeye başladı.
Çocuklar çaresz yaratığı nceleyerek takp
etmeye başladılar. Marsık kâh havlıyor kâh da
hırlıyordu. Çok korktuğu bellyd. Yaratık önden,
10
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
çocuklar arkadan taş duvarlarında yanan meşalelern aydınlattığı, loş kordora grdler. Daha
doğrusu dehlze... Hç btmeyecekmş-çesne
uzun br yürüyüş yaptılar.
Karşılarına, yne taştan br kapı çıkmıştı. Daruan elndek asası le üç kere vurunca aynı gıcırtılı
seslerle açıldı kapı. Burası kalın kalaslardan yapılmış büyükçe br odaydı. Heps çer grnce de
kapı ağır ağır kapandı. Yaratık yne üç kez kapıya vurdu. Br nev asansör görev gören oda, jet
hızıyla aşağılara doğru yol almaya başlayınca,
çocuklar neye uğradıklarını şaşırıp, düşmemek
çn odanın duvarlarına zor tutunmuşlardı. Kaç
kat ndklern anlayamadan asansör müthş br
sarsıntıyla durdu.
Sonra da tekrar adının “Daruan” olduğunu
söyleyen yaratığı takbe başladılar.
11
NesliJan Şirin 2
Kayalardan oyulduğu bell olan, dar kordorlarda, sadece kend ayak seslern dnleyerek,
br süre yol aldılar. En son grdkler kordorun sonundan müthş br uğultu le parlak ışıkların geldğ yere ulaşınca Daruan durdu. Çocuklar se
gördükler manzara karşısında hayretten donakaldılar. Br müddet hç kıpırdamadan bakındılar. Çünkü yer yer kayalardan oyulmuş koca br
şehr önlernde duruyordu. Tıpkı dünyadak gb
yolları, sokakları vardı. İçnde de yüzlerce yaratık br sağa br sola koşturuyorlardı. Tıpkı nsanlar gb, km uzun km kısaydı; km zayıf km se
br hayl ryd. Değşk tplere sahptler ama genelde brbrlerne benzyorlardı.
Daruan:
— Burası bzm ülkemz GRİMLOS dye hırıldadı.
Bu sefer Cesur kekeleyerek şöyle ded:
— Bu... Bu, burada hayat var... Bu mkansız!
12
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
Yaratıkların arasından yavaşça, Daruan’la beraber yürüyorlardı. Onlar da lk defa nsan görmüş olacaklar k şlern güçlern bırakmış, şaşkınlıkla çocukları zlyorlardı. Yosun yeşl renkl,
bu yaratıkların arasında, sapsarı saçlı, beyaz
tenl br nsan yüzü gördü Cesur. Ama dkkatlce
baktığında:
— AAA bu br denz kızı, dye bağırmaktan
kendn alamadı.
13
NesliJan Şirin 2
Sözler bter btmez güzel denz kızı le göz
göze geld. Tam yanından geçerken gülümsed
ve dudaklarını kıpırdatmadan:
— Merhaba, dedğn duydular.
İks de şaşırmıştı. Seçkn atılarak blmş blmş
söylend:
— Telepat le konuşuyor, br flmde görmüştüm…
Bütün yaratıklar Daruan’ın ve çocukların peşlerne takılmaya başlamışlardı. Hırıltılarla karışık
sesler çıkarıyorlar, anlaşılmaz br dlle konuşuyorlardı. Şehr meydanı olduğu anlaşılan büyük
düzlüğün tam durdular.
Meydanı dolduran yaratıkların hırıltılı ses
tempoya dönüşmeye başladı.
— Kont, Kont, Kont, Kont...
İks de çok korkuyordu. Cesur, Seçkn’n kulağına eğld.
— Sakn olmalıyız, bze kötülük edecek olsalar, ederlerd şmdye kadar, ded fısıltıyla.
Seçkn se kucağına aldığı Marsık’a daha br
sıkı sarıldı ve “tamam” anlamında salladı kafasını. Fazla konuşmasını sevmeyen Daruan’la brlkte grdler şatonun bahçesne ve beklemeye
başladılar. Üzernde köpekbalığı kafası ve ahtapot kabartmalarıyla süslü, şatonun dev tahta
14
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
kapısı açılmaya başlayınca yaratıklar susmuştu. Meydana sesszlk hakm olmuştu br anda.
Muhafız olduğu anlaşılan grup grup yaratıklar
yolu kye yararak yürüyorlardı. Aralarında uzun
boylu, demr kasklı Kont, syah pelernn savurdu. Şatonun bahçesndek yüksek, düz br kayanın üzerne çıktı. Patlak gözler le çocuklara
delc bakışlar fırlatarak, uzun kollarını k yana
açtı ve:
— İşte yeryüzünden gelen davetsz msafrlermz, dyerek çocukları şaret ett.
Cesur kısık br sesle söylend:
— Dünyada sadece nsanlar, hayvanlar, btk-
ler olduğunu zannedyordum. Denzn dbndek
kayaların arasında böyle yaratıkların olableceğ kmn aklına gelr.’
15
NesliJan Şirin 2
Seçkn de aynı kısık sesle cevap verd:
— Haklısın, üstelk çok kalabalıklar, korkuyorum!
Kont çocuklara dönerek konuştu:
— Adım Kont Grmptus, nsanoğlunun buralara kadar sağ gelebldğ görülmüş şey değldr. Szn nasıl geldğnz hâlâ çözeblmş değlm;
bunu araştıracağım.
Sesnde kuşkucu br hava seznled çocuklar.
Cesur kalan son cesaretn topladı ve şöyle ded:
— Kend steğmzle gelmedk…
— Sağ kalabldğnze göre dğer nsanlardan
daha dayanıklısınız; szler bzm blmedklermz
blyor olmalısınız. Öyleyse br süre msafrmz
olacaksınız.
Kont, yaratıklara htaben emr verr gb konuşmuştu:
— Sevgl halkım Grmloslular, yakında yeryüzüne çıkacağız. Artık büyük patlamaya az kaldı.
Gelecek nesllermz bu karanlık dünyada değl,
aydınlık, genş topraklarda yaşayacaklar.
İşte bu sözler ksnn de kanını dondurmaya
yetmşt. Bu yaratıklar nasıl olur da çıkarlardı
yeryüzüne? Bu dünyanın resmen sonunun gelmes demekt. Kont, boğuk hırıltılı sesyle devam
ett konuşmasına:
16
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
— Dünyayı fethedeceğz,
yarattığımız sarsıntılarla nsan ırkını yok edeceğz, sze
yakında müjdel haber vereceğm.
17
NesliJan Şirin 2
Yaratıkların korkunç sesler, bağrışmaları arasında konuşmasını btrp kayanın üzernden nd.
Bu konuşma her şey anlamalarına yetmşt Cesur ve Seçkn’n. Balık tuttukları sırada,
Kont’un sebep olduğu dalgalar yüzünden ka18
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
yıkları alabora olmuştu. Sonra da kapıldıkları
denz hortumuyla fay hattının kara delğnden
ara bölgeye düşmüşlerd.
Buradan da yaratıklarla dolu gzeml br dünyaya gelmşlerd. Cesur rüyada olduğuna nanmak styordu; ama gördüğü ve şttğ şeyler
buna man oluyordu.
Seçkn:
— Kaçacak br yer de yok, kapana kısıldık,
ded ağlamaklı br sesle.
Kont, korkunç görüntüsüne alaycı br gülümseme ekleyerek yanlarına yaklaştı.
— Sayın msafrlermz ben takp edn, ded.
Peşnden gtmekten başka çareler olmayan
çocuklar bu emre sesszce taat ettler. Cesur
“Annemn sözünü dnlemeyp, gzl şlere kalkıştığım çn başıma neler geld?” dye düşündü. Fakat adı gb Cesur olan yüreğ de orada kalıp, bu
acımasız yaratığa karşı savaşması gerektğn
söylüyordu, ama hang güçle?
Yanında sürekl ağlayan Seçkn ve hçbr şeyn
farkında olmayan Marsık’la mı? “Hç de güçlü br
ordu sayılmayız.” ded çnden. Belk Kont’un zayıf noktasını bulablrlerd; ama önce tam olarak
ne yapmak stedğn öğrenmelydler.
19
NesliJan Şirin 2
Şatonun demr paslı kapıları açıktı. İk yanında
muhafızlar vardı. Kont önden, Daruan ve çocuklar arkadan kapıdan çer grdler. İksnn de ürkütücü br manzarayla tüyler dken dken oldu.
İçersn taş duvarlara çvlenmş meşaleler aydınlatıyor, çeştl nsan ve hayvan heykelckler
duvarlardan sarkıyordu.
Loş ışıklı kordordan lerleyerek dehlzn sonuna geldler. Karşılarına çıkan kapıya Kont üç kez
vurdu ve br şeyler mırıldandı.
Cesur:
— Üç kez, shr burada, dye fısıldadı Seçkn’e.
Taş kapı ağır ağır yana
doğru açıldı. İçersnn
sıcak ve neml havası
genzlern tıkıyordu.
Duvarlardak raflar,
çok esk olduğu anlaşılan tozlu, kalın ktaplarla doluydu. Sank
br vaktler burası br
kaya parçasıymış
da ç oyulmuş, salon
hâlne getrlmşt.
Salonun br ucunda
üzernde kağıt par20
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
çaları, çeştl çzmler hartalar bulunan Kont’un
çalışma masası, öbür ucunda se kupalar, sürahler bulunan başka br masa vardı. Hç pencere
olmayışı da ayrıca dkkatn çekmşt Cesur’un.
— Buyrun, ded Kont. Daha önce hç bu kadar
kıymetl msafrlerm olmamıştı.
Elyle Daruan’ı şaret ederek:
— Bu da baş yardımcım Daruan,
ded.
21
NesliJan Şirin 2
— Bz tanıştık, ded Cesur.
O ana kadar kendn zor tutmuş olan Seçkn
brden yalvaran br sesle:
— Ne olur bz bırakın, bz sze br şey yapmadık, dyerek sızlanmaya başlamıştı. Cesur onu
dürttü ve:
— Ağlama! Kendne hakm ol, burada nsan ırkını temsl edyoruz, dye çıkıştı. Sonra da Kont
Grmptus’a dönerek gururlu br şeklde konuştu:
— Ben Cesur BARIŞ, arkadaşım Seçkn CAN
ve köpeğ Marsık.
Szden hoşlandığım söylenemez, ded ve devam ett: Ama bz Grmloslular, lk defa canlı nsanla karşılaşıyoruz. Yan ara bölgeye düşenler
dışında. Szler yakından tanımak çn bu y br
fırsat…
Cesur cesaretn toplayarak sordu:
— İnsanlardan neden
nefret edyorsunuz? İnsanların szn varlığınızdan ble haber yok.
Cesur cesaretn toplaya
22
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
Kont:
— Nefret ettğm söyledğm sanmıyorum;
ancak yeryüzüne çıkmak, bzm hayalmz. Daha
bol oksjenl ve bol gıdaları olan br dünyada olmak styoruz. Sonra Daruan’a döndü ve “Kolu
kaldır.” dye emr verd.
Daruan çalışma masasının yanındak duvarda çakılı bulunan demrden kolu, k elyle braz
da zorlanarak aşağıya çekt. Masanın tam arkasındak, kütüphane yavaş yavaş tam ortadan kye açılmaya başladı. Oradan genşçe br
balkona çıkılıyordu.
— Szlere br şey göstermek styorum, ded
Kont Grmptus.
Marsık her zamank meraklılığıyla açılan kapıdan balkona fırladı. Balkona çıktıklarında, üzernde rengarenk ışıklar, düğmeler, göstergeler
bulunan masanın önünde duran Kont,
kollarını k tarafa açarak gururla:
— İşte benm DEPREM maknem,
DEPREDRON, ded.
23
NesliJan Şirin 2
Cesur ve Seçkn, gördükler manzara karşısında şaşkınlıktan küçük dllern yutacaklardı. Cesur:
— Aman Allah’ım! Bu felaket... ded sesszce.
Çocukların gördükler dudak uçuklatan manzara şuydu: İk futbol sahası büyüklüğündek
meydanın tam ortasında br balyoz vardı. Bu,
10 katlı apartmandan ble daha büyüktü. Br de
devasa balyozun çalışmasını sağlayan düzenekler vardı.
Yüzü yce gerlen Cesur, snrl br şeklde kumanda masasına yaklaştı. Masayı ncelemek ster gbyd, fakat Kont dağ keçs
çevklğyle önüne atlayarak:
— Sakın dokunma balyozuma, o benm, ona sadece ben dokunablrm,
ded.
Sesnden onun dengeszlğn anlayan
çocuklar, brbrlerne baktılar şaşkın gözlerle.
Cesur:
— Pek, ama burada zaten br dünyanız var.
Neden nsanların dünyasına sahp olmak st-
yorsunuz? İnsanlar kolay pes etmezler, arada
büyük savaşlar çıkablr, ded.
Sözleryle Kont’a göz dağı vermek stemşt
aklı sıra.
24
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
— Bz de savaşacağız, fakat önce bulunduğumuz bölgede şddetl sarsıntılar meydana
getrp nsanların savunma mekanzmalarını yok
edeceğz, ded Kont.
— Yan Marmara bölges, ded Cesur.
Sonra brden hddetlenerek bağırdı: Bu
hç adl değl, hatta, hatta alçakça…
25
NesliJan Şirin 2
Kont, daha sakn br sesle hırıldadı:
- Depremlerde bazı nsanların yok olması bazılarının da zor durumda kalması şmze yarar
tab. Ger kalanların se dünyaya çıktıktan sonra, cabına bakacağız, Marmara bölgesn ele
geçrdkten ve yer yüzüne adım attıktan sonra
sıra dğer bölgelere gelecek, hatta bütün dünyaya.
Braz durup düşündü ve ekled:
— Deprem maknem olduğu sürece sz yaratıklarla daha kolay baş edeblrz.
Seçkn hayretle dnlerken söze karıştı:
— Bz yaratıklarla mı?
Hangmz yaratık acaba?
Cesur, Seçkn’e br
drsek attı ve:
26
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
— Şey... Yan öyle demek stemed, dye fısıldadı.
Kont onu duymazdan gelerek anlatmaya
başladı:
— Yüzyıllar önce Grmloslular dünyada yaşıyorlarmış, çok mutlu ve huzurluymuşlar.
Fakat büyük tufandan sonra yeryüzü sularla kaplanmış. Neslmz yok
olma tehlkesyle karşı karşıya kalmış. Büyükbabam Kont Kamptus,
büyükannem ve brkaç Grmloslu denzn dernlklernde kaybolmuşlar. Denz kızları onları
bu büyük kaya kütleler
arasında sıkışıp kalan
oksjen dolu mağaralara getrmşler. Küçük
balıkların ve denz kızlarının getrdğ denz btklern yyerek yaşamışlar, çoğalmışlar.
Üstelk 30-35 yılda
br fayların arasında devamlı yer değştrmek
zorunda kalmışlar büyük
depremler yüzünden.
yorlarmış, çok mutlu ve huzurluymuşlar.
mış. Büyükbabam Kont Kamptus,
bolmuşlar. Denz kızları onları
bu büyük kaya kütleler
rının getrdğ denz bt
27
NesliJan Şirin 2
Önceler kayaları oyarak, parçalayarak yaptıkları mağaralarda yaşamışlar. Daha sonra se
denz kızları kıyılardan topladıkları tahta parçalar ve çeştl malzemeler br araya getrerek
barınak yapmalarına yardımcı olmuşlar. İşte bu
şehr böylece oluşmuş.
— Geçen yılk korkunç depremde bnlerce nsanımızı kaybettk; demek k sebeb bu makne,
yan szsnz. Sz nsanlığın düşmanısınız!
Kont:
— Büyük tufanda da Grmlosların nesl tükenecekt, yaşamak çn mecburdular…
28
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
Seçkn:
— Bunu yapmaya hakkınız yok, barış çnde
yaşayablrz, ded usulca.
Kont:
— Bz barış değl, savaş styoruz.
Hırıltılı br ses çıktı boğazından. O anda ne kadar korkunç br düşmanla karşı karşıya olduklarını anlamıştı çocuklar.
29
NesliJan Şirin 2
Kont devam ett:
— Neslm bu karanlık fayların arasında sıkışıp
kaldı. Büyükbabam Kont Kamptus br muctt.
Ölürken ona söz verdm, dünyayı ele geçreceğm, dye. Deprem maknesn cat edp büyük
sarsıntılar yarattı, fakat yeterl olmadı. Öyle sarsıntılar olmalı k bulunduğumuz bölgenn üstü
yerle br olmalı. Halkımın enerjs tükenyor. Oysa
yeryüzünde, su perler le denz kızlarından öğrendğmze göre, çok fazla yyecek, genş araz-
ler ve daha temz çme suları varmış. Oksjensz
yaşamamız mümkün değl. Üstelk suyla temasımızı kesmek amacıyla yaptığımız su barajları
her an çökeblr. Bu karanlık kayalar arasına suların dolduğunu düşünmek ble stemyorum.
Bu sözlerden sonra çatık kaşları brden düzeld. Balkondan odaya doğru hızla koşturdu. Masanın üzernde duran, rakamlarını okuyamadıkları, garp ama saat olduğu bell olan br alete
bakarak:
30
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
— Eyvah bu akşam yemeğe denz kralçes
Verda le su perlernn lordu Lort Pengs gelecekler. Szlern de katılmanızı, onlarla tanışmanızı styorum.
Çocuklar br an brbrlerne baktılar. Cesur:
— Elbette katılırız, ded çeknerek.
Fakat Seçkn karşı çıkarak homurdandı:
— Kend adına konuş.
Kont konuşmaları duymuştu; brdenbre
Seçkn’e döndü ve sert bakışlarla sordu:
— Br şey m dedn acaba?
Seçkn o anda kıpkırmızı oldu.
— Hç, hçbr şey efendm, sadece dnlenmek
styoruz, yan şey akşamk yemeğe kadar efendm, dye ekled kekeleyerek.
Kont:
— Akşam k yemeğe gürültücü dostunuzu
getrmezsenz sevnrm, ded.
Sonra Daruan’a dönerek sözlerne devam ett:
— İnsanları şatonun en rahat odasına götürün.
Akşama yemekte görüşürüz, ded çocuklara.
31
NesliJan Şirin 2
O ana kadar hç konuşmayan Daruan, çocuklara:
— Buyurun efendm, ded. Ses çok donuktu.
Cesur ve Seçkn çekngen adımlarla muhafızları ve Daruan’ı takbe başladılar.
Cesur:
— Daruan, smn yanlış söylemedm umarım.
Kıyafetlermz, her ne kadar üzermzde kuruduysa da henüz nemller. Bze gys getreblr
msnz acaba?
Daruan muhafız yaratıklara çocukların anlamadıkları dlde br şeyler söyled.
— Tamam, şmd getrecekler, başka br emr-
nz var mı?
— Hayır, teşekkürler.
Ne kadar sert durmaya çalışsa da, Cesur’la
Seçkn ondan hoşlanmışlardı. Onun, Kont gb
soğuk, tc değl, aksne sıcacık bakışları vardı.
Daruan dışarı çıkar çıkmaz Seçkn kapıyı hemen kapattı. Nemden çürümüş, gacırdayan
tahta yatağa oturdu. En rahat odaları burası
mıymış? dye sordu.
32
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
Bunun üzerne Cesur’un sabrı taştı ve hışımla:
— Dünyanın geleceğ söz konusuyken, sorduğun soruya bak, dye bağırdı. Sonra da ses-
n kısarak devam ett konuşmasına: Ne yapıp ne
edp, engel olmalıyız büyük patlamaya. Yoksa bu
dünyanın sonu olur, düşünmek ble stemyorum.
Bütün sahp olduklarımız, anne-babamız, sevdklermz hatta sevmedklermzle dünyamız yok
olacak.
33
NesliJan Şirin 2
İlk defa kend başlarına kalınca ne kadar çaresz olduklarını anlamışlardı. Kapının dışına vurulduğunda Marsık da brkaç kez havlamıştı
kapıya doğru. Muhafız yaratık, gys olduğunu
zannettkler şeyler önlerne bırakıp sesszce
dışarı çıktı. Gysler, kumaş parçalarından eklenmş yamalı bohça gbyd. Onların yanında yosun plernden örülmüş sandalet tp ayakkabılar da vardı.
Seçkn gysye benzer kumaş yığınlarını üzer-
ne tuttu ve:
— Pek tarzım olduğu söylenemez, ama gymekten başka çaremz yok, ded.
Yarı ıslak kıyafetlern çıkarıp kuruması çn
yataklarının kenarına serdler. Verlen gys-
ler ve ayakkabıları gymeye başladılar. Bunlar ayak bleklerne kadar nen tek omzun br
kısmını açıkta bırakan Grmlosların gydğ
sıradan gyslerd. Cesur, sandaletlern uzun
bağcıklarını bağlarken gülüyordu.
— Halmze bak, arkadaşlar görse ne derlerd
acaba? Ama burada moda böyle, ded.
Seçkn de kollarını açıp:
— Grmlos modasının en yenler! dye bağırdı.
İks brden gülmekten yerlere yattılar.
Sank o gergn saatlern patlamasıydı bu. İlk
34
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
kendne gelen Cesur, eln ağzına götürerek fısıldadı:
— Susss, şmd şu meşhur akşam yemeğn
düşünmelyz. Bz ne gb sürprzler beklyor acaba? Ne yyeceğmz de ayrı br merak konusu...
35
NesliJan Şirin 2
Üstelk daha tanıştırılacağımız ucube yaratıklar varmış; ama öneml değl.
Seçkn yemeğ umursamaz görünerek:
— Kaçmanın yollarını aramalaıyız, ded.
— Cesur sesn braz sertleştrd:
— Anlamıyorsun galba, kaçmak çözüm değl, büyük patlamaya engel olmalıyız, dünyanın
sonu bzm de sonumuz olacak düşünsene…
Ama nasıl engel olacağını kend de blmyordu. O sırada Daruan grd çerye.
— Gyndnz m? Başka br emrnz var mı
Efendm? dye sordu.
— Hayır Daruan, ded Cesur, sonra ekled: Şu
efendm laflarını bırak Daruan, sennle y arkadaş olablrz. Sah yemek saat kaçta? Cesur saatne baktıktan sonra konuşmasına devam ett.
Aaa, benm saatm hala 18’de duruyor, sank
hç zaman geçmemş gb.
Daruan, genş ağzını
daha da yayarak -k bu
gülümseme anlamına
gelyordu- konuştu:
— Dünyanın br
günü, Grmlos’un on günühç zaman geçmemş gb.
daha da yayarak -k bu
36
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
ne eşdeğerdr; bunu denz kızlarından öğrendk.
Ara bölgey geçtkten sonra, yern 50 km dernlğnde zaman kavramı değşyor.
Seçkn br dedektf edasıyla sordu:
— Pek başka neler öğrendnz denz kızlarından? Sze neden yardım edyorlar?
Daruan devam ett:
— Denz kızları ve su perleryle yüzyıllardır barış çnde yaşıyoruz. Onlar bzlere çeştl blgler
öğretr. Denz btklern ve balıkları yyecek olarak getrp satarlar. Kont da karşılığında onlara
mücevherler verr. Değş tokuş yaparız.
— Mücevher m? dye soran Seçkn’n gözler
parıldamıştı.
Fakat Daruan oralı olmadan konuştu:
— Evet, fayların arasında madenc Grmloslar
hç durmadan çalışır; elmas, yakut, zümrüt, altın çıkarırlar.
Cesur:
— Benm çok merak ettğm br konu
var, ded. Nasıl oluyor da dlmz bu kadar rahat konuşablyorsunuz?
37
NesliJan Şirin 2
Şaşkınlığını çabuk üzernden atan Daruan:
— Gayet bast, denz kızlarından oluşan br
grup öğretmen, bz yönetc Grmloslara dlnz
ve pek çok dl öğrett.
Şaşırma sırası Cesur’a gelmşt.
— Yönetc Grmlos mu? dye sordu hayretle.
— Evet efendm, Kont’un büyükbabası soylu
br aleden gelyordu. Grmlosları sınıflandırmıştı.
Yönetc Grmloslar, şç Grmloslar, ana Grmloslar, dokumacı ve hzmetkar Grmloslar.
Cesur’un kafasını kurcalayan br şey vardı.
Dauran’dan bunu öğrenmek styordu.
— Mücevherler... Yan şey... Herhâlde çoktur...
Ve onları br yerde muhafaza edyorsunuzdur.
Daruan brden karardı, üzüntülü br sesle cevapladı:
— Mücevherlern yönetm tamamen Kont’a
attr. Gzl hazne odasına sadece o greblr.
38
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
Odada br süre sesszlk hakm oldu, sesszlğ
her zaman k gb Seçkn bozmuştu:
— Daruan bz sen çok sevdk; ama çatlak
Kont’undan hç hoşlanmadık doğrusu.
Gözlern patlatarak br metre gerye sıçrayan
Daruan yalvarırcasına konuştu:
— Aman susun efendm, ne olur susun; eğer
duyarlarsa szn çn kötü olablr. Br an sustu,
gözleryle çocukları süzerek devam ett: Daruan
da zamansız gelen bu msafrlerden çok hoşlandı efendm…
— Baksana Marsık ble senden hoşlandı, ded
Seçkn. Gerçekten de Marsık Daruan’ın önünde
zıplıyor, kucağına almasını styordu. Onunla br
süre oynadı Daruan brden telaşlandı ve:
— Başka steğnz yoksa ben gdeym, Kont
ben arayabalr, ded.
— Oldu Daruan, yemekte görüşürüz,
ded Cesur.
39
NesliJan Şirin 2
Çocukların yce uykusu gelmşt.
— Braz uyuyalım, ne dersn? ded Seçkn.
Cesur:
— İy olur, dnlenmemz gerek; belk uyanınca
bu kabus bter.
— Umarım... ded Seçkn.
Seçkn’n ses umutsuzluk doluydu. Br yandan da tahta yatağın üzerndek kalın aba gb
döşeğe uzanmış, denz btklernden örülü örtüyü de üzerne örtmüştü. Marsık’a:
— Marsık gel yanıma, dye seslend.
Marsık heyecanla yatağa atladı ve örtünün
altına gömüldü. Çocuklar da yatmışlardı; gözlern kapar kapamaz ks de uyumuştu.
Cesur o kadar dern uyuyordu k, annesnn:
40
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
— Cesur, Cesur, kalk yavrum, dye seslendğ-
n duyduğu hâlde, gözlern açamıyordu. Br k
kıpırdandıktan sonra göz kapaklarını yavaşça
araladı, annes karşısında duruyor, ona gülümsüyordu. Sevnçten çılgın gb boynuna sarılarak
bağırmaya başladı:
— Annecğm, ne olur ben affet! Senden znsz çıktığım çn çok pşmanım. Denze düştüm,
yaratıklar bz kaçırdı, yaratıklar, yaratıklar...
— Ağlama yavrum her şey düzelecek sen
beklyoruz korkma!..
Cesur onu dnlemyor ve nefes almadan konuşuyordu:
41
NesliJan Şirin 2
— Annecğm büyük patlama, büyük patlama, ne olur kaçın, Uludağ’ın en yüksek tepesne
çıkın. Korkunç patlama, ardından da depremler
olacak. Çok korkuyorum babamı ve kardeşm
de kurtar, Seçkn’n annes Meral teyzey de ara,
ama Seçkn nerde? Seçkn, Seçkn, ben bırakma Seçkn!..
— Cesur, Cesur lütfen uyan yemek vakt…
Gözlern açtığında hâlâ şoktaydı. Bundan
büyük hayal kırıklığı olamazdı. Burada bulunmalarının gerçekten rüya olmadığını blyordu
artık. Gözler yaşlarla doluydu ve Seçkn’e sarılmış sayıklıyordu:
— Annem, annem gördüm rüyamda...
— Cesur ne olur sakn ol, yanında ben varım.
Bak Daruan geld, lütfen kendne gel.
Daruan kapıda donmuş gb kıpırdamadan
beklyordu. Sank o da hslenmş, üzülmüştü.
— Buyurun dostum
Cesur, Kont bz bekl-
yor, ded hırıltılı sesyle.
Cesur Daruan’a
yaklaştı ve:
— Gerçekten bzmle dost musun? dye
sordu.
beklyordu. Sank o da hslenmş, üzülmüştü.
Cesur, Kont bz bekl
42
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
Br süre bakıştılar, Daruan hç konuşmadan
yavaşça kapıdan çıktı. Çocuklar ve Marsık sesszce onu takbe başladılar. Daha önceden kuruttukları kend kıyafetlern tekrar gymşlerd.
Nem kokan, uzun kordorun sonundak asansöre bndler. Asansör tehlkel br şeklde gıcırdayarak sallanıyordu. Bu sefer metrelerce yukarıya jet hızıyla çıkıyorlardı. O kadar çok çıktılar
k, yol hç btmeyecekmş gb gelmşt ksne de.
Asansör korkunç br sarsıntıyla anden durdu.
Kapı açılınca ucu bucağı gözükmeyen br salona adım attılar. Tıpkı lk uyandıkları fanus gb br
odaydı burası. Seçkn dışarıda yüzen balıkları
görünce pencerelere yaklaşarak eln suya doğru uzattı. El ıslanmıştı, brden rklp çekt ve feryadı bastı:
— Vay canına burada cam yok! Ama nasıl
olur?
Cesur se şaşırmamış gb konuştu:
— Fark etmemş olamazsın, fanusta
da cam yoktu...
— Hava barajı, ded Daruan, sadece
Kont’un bldğ br sır.
43
NesliJan Şirin 2
Denzn dbnde karanlık hakmd. Yalnızca
mercan kayalıklarında sık sık parlayan, renkl d-
kenlern oluşturduğu ışık parıltıları ve balıkların
parlak pulları arada br ışıldıyordu. Marsık yanılgıya düşerek suya doğru kafasını daldırıverd;
fakat neye uğradığını anlamadı. Seçkn hemen
onu ger çekt ve:
44
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
— Hayır, oraya sokulma kızım; çok tehlkel,
anladın mı ben? dyerek uyardı. Zaten gereken
ders almış, br anda kaçmıştı yemek masasının
altına.
Cesur se salonun tam ortasında duran çok
büyük, gösterşl masaya bakarak bağırdı:
— Seçkn, Seçkn etrafı ncelemey bırak da
buraya gel, karnım zl çalıyor…
Seçkn yemek sözünü duyar duymaz masanın yanında btmşt. Braz dkkatlce bakınca k-
s de donup kaldılar.
Ortada büyükçe br kasede, çeşt çeşt yosun
yaprakları ve köklerden hazırlanmış salata vardı. Onun yanındak hasır sepet; kardes, ıstakoz,
mdye, kalamar gb denz ürünleryle ağzına kadar doluydu. Okyanuslarda yaşayan, ton balığı, kılıç balığı, yılan balığı, köpek balığı gb çeştl
balıklar yarı pşmş olarak tabaklara konmuştu.
Menü çok zengnd fakat çocukların damak tadına htap etmyordu.
Çocuklar yüzlern ekşterek seçm yapmaya
çalışıyorlardı.
45
NesliJan Şirin 2
Seçkn:
— Bunlar da ne böyle? Yarı çğ…
Cesur onu dürterek:
— Salatadan yyeblrz. Braz da balık yumurtası… Yoksa açlıktan ölmek üzereym, ded fısıltıyla. Sonra da Daruan’a dönerek, daha kmse
gelmemş, dye ekled.
— Brazdan gelecekler, efend Cesur.
O sırada asansörün ses geld. Daruan hırıldadı:
— İşte dğer msafrler de geldler, sessz olun.
Çocuklar oldukları yere çvlendler, gözler
asansördeyd. Kont Grmptus’un ses duyuldu:
— Buyurun Kralçem, Lort Pengs…
İçerye önce çok uzun ve r yapılı denz kral-
çes grd. Arkasındak k denz kızı salon kapısında kalmışlardı, muhafız oldukları bellyd. Başında elmas ve yeşl zümrütlerle
süslü kocaman br taç,
elnde yne aynı derecede değerl uzun parlak asa vardı. “Shrl
şında elmas ve yeşl zümrütlerle
süslü kocaman br taç,
46
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
olmalı” dye düşündü Cesur. Haff svr kulaklarını yne zümrüt ve elmas karışımı küpeler süslüyor, boynundak gerdanlık göz kamaştırıyordu.
Kolunda blezkler, parmaklarında yüzükleryle,
üzernde hatırı sayılır br servet taşıyordu. Altın
şlemel elbse ve pelern yerler süpürüyor, çok
haşmetl br görüntü serglyordu.
Arkasından gr buğulu, nce uzun yapılı, ağzı,
burnu, gözler zor seçlen br yaratık grd çer.
Kulaklarında r halka küpeler, upuzun, düz saçlarının arasından gözüküyordu. Ürkütücü syah
derden pelernn çnde nce görüntüsü kaybolmuş gbyd sank.
Kont Grmptus önde Kralçe arkada çocukların yanına doğru yaklaştılar.
Kont:
— İşte dünyalı msafrlermz, ded.
Cesur, kalbnn duracağını zannett. Hç sesn
çıkaramadı. Bunun üzerne Kont tanışma
merasmne devam ett:
— Denz Kralçes Verdaaa, Haşmetmeab.
47
NesliJan Şirin 2
Kralçe Verda başını haffçe öne eğerek selam
verd.
Çok tatlı, nce br sesle, şarkı
söyler gb konuşuyordu:
— Szlerle tanışmak çok
güzel, ben şmd-
ye kadar çok nsan
gördüm, fakat sz
ben gören lk nsanlarsınız.
Cesur, Seçkn’n konuşmadığını, hpnoza grmş
gb baktığını görünce, düğümlenmş boğazını haffçe
temzled ve:
Kralçe Verda başını haffçe öne eğerek selam
söyler gb konuşuyordu:
güzel, ben şmd
48
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
— Bz de şeref duyduk. Benm adım Cesur
BARIŞ, bu da arkadaşım Seçkn CAN ve köpeğ
Marsık, ded.
Marsık yemeğn btrmş, hçbr şeyden habersz yerde uzanmış kestryordu.
Kont dğer yaratığı şaret ederek:
— Su perlernn hakm Lort Pengs, kends
çok uzaklardan, Atlas Okyanusu’nda yaşayan
amcası Kral Penzen’nn ülkes Penmnyum’u z-
yaretten yen geld.
Cesur gördüğü garplkler normal karşılamış
gb:
— Merhaba, ded ve eln uzattı.
Lort Pengs’nn el rüzgâr gb el-
n sıyırdı, havayla tokalaşmıştı sank…
— Merhaba, ded ve eln uzattı.
Lort Pengs’nn el rüzgâr gb el-
n sıyırdı, havayla tokalaşmıştı san49
NesliJan Şirin 2
İç ürpermş, tüyler dken dken olmuştu.
“Allah’ım bze güç ver!” ded çnden.
Kont uzun kollarını masaya doğru uzattı ve:
— Artık yemek vakt, had oturalım, dyerek
her br brer taht gb gösterşl sandalyeler gösterd. Fakat oldukça yüksek olan taş sandalyelere oturmakta br hayl zorlanmıştı çocuklar.
Kont, ev sahb edasıyla masanın başına, Lort
Pengs soluna, Kralçe Verda se sağına oturdu.
Daruan masanın öbür başına oturmuş, Cesur
ve Seçkn’ k yanına almıştı. Oturmuşlardı oturmasına, ama br sorun vardı; yarı pşmş, yarı çğ
yyecekler nasıl yyeceklerd? Açlıktan da çler
kopmuştu.
Kont:
— Sayın msafrlermz, umarım yemeklerm-
z beğenrsnz.
O sırada Seçkn, kıskaca benzer çatalını hang
tabağa uzatayım dye kara kara düşünüyordu.
Oysa Kralçe Verda le Kont Grmptus, küçük denz canlılarını ve denz salyangozlarını ştahla yemeğe başlamışlardı
ble…
nı ştahla yemeğe başlamışlardı
50
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
Daruan:
— Hayd yyn, acıktığınızı söylüyordunuz,
derken yılan balıklarından brn tabağına uzatmış dlmlyordu.
Seçkn bu manzara karşısında daha fazla dayanamayıp Cesur’un yüzüne baktı. Brkaç kez
kuru kuru yutkunduktan sonra konuştu:
— Mdem br garp… şmd...
Cesur:
— Sakın böyle br şeye yeltenme! Yosun salatası le balık yumurtalarından yyeblrsn. Sonra
da öneml br şey hatırlamış gb, aaa bak sen
ton balığını da sevyordun değl m? dye sordu.
Seçkn “Evet” der gb başını salladı.
— Ama pşmş olanı... dedkten sonra çatalını
masanın ortasında duran büyük salata kasesne
daldırdı. Kend tabağına brazcık koydu, sonra
da tabağında denz canlısı var mı dye uzun
uzun karıştırdı. Yavaşça ağzına götürdü.
Annesnn pşrdğ ve zorla yedrdğ
ıspanağa benzyordu tadı. Yaşamak
çn bunlardan yemelyd.
daldırdı. Kend tabağına brazcık koydu, sonra
51
NesliJan Şirin 2
Cesur, Daruan’a sordu:
— Bu nedr?
— Özel br Grmlos çeceğdr. Eğer beğenmezsenz yanındak kupada denz suyundan
arıtılmış çme suyu da var, dye cevapladı Daruan.
Cesur, çeceğn neden yapıldığını sormaya cesaret edememşt; ama br dkşte hepsını btrmşt. Braz koyu kıvamda olmakla beraber yne
de çleblrd. Yanlarında 3 Grmloslu bulunuyor52
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
du kendlerne hzmet eden. Hemen onlardan br
bardak su sted.
Kont, Kralçe Verda’ya nazkçe sordu:
— Kral hazretlern de beklyordum; neden
teşrf etmedler acaba?
Kralçe ağzındakler yuttuktan
sonra braz sıkıntılı cevapladı:
— Blyorsunuz k, Kral Verdos sarayından pek çıkmak
stemez. Mecbur kalmadıkça
yan…
53
NesliJan Şirin 2
Bu düpedüz yalandı. Çünkü Kral, Kont’tan ve
Lort Pengs’den hç hoşlanmazdı. tekrar sordu:
— Pek, küçük Prenses bze katılacaklar mı bu
akşam?
— Evet, ded Kralçe Verda. Brkaç arkadaşıyla gelecekler, dünyalı msafrlerle tanışmak çn.
Göz ucuyla da çocuklara bakmıştı. Brden heyecanla sordu:
— Kontes Nrena’yı göremyorum?
Kont ps ps sırıttı ve:
— Brazdan gelecek, her zamank gb geç kaldı. Hoş bu
günlerde çok meşgul tab,
ded.
Bu sırada asansör
yne gelmşt. Kont
hemen ayağa kalkarak kapıya yö-
— Brazdan gelecek, her za
mank gb geç kaldı. Hoş bu
günlerde çok meşgul tab,
ded.
yne gelmşt. Kont
hemen ayağa kal
karak kapıya yö
54
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
neld. Taş kapı yavaşça açılırken salonun kasvetl havasını dağıtan neşel gülümsemeler
duyuluyordu asansörün çnden. Herkes Kontes Nrena’nın geldğn zannetmşt. Oysa gelen
Grmlos’a grerken gördükler ve çocuklara telepatk olarak, “Merhaba” dyen denz kızıydı; yanında da 3 arkadaşı bulunuyordu.
Cesur ve Seçkn, tanıdık brn görmüş gb heyecanlanıp ayağa kalkmışlardı. Kralçe Verda gülümseyerek tanıştırdı:
— Sze kızım Prenses
Denz’y takdm ederm.
— Tanıştığımıza sevndm,
ded denz kızı. Sonra devam
ett: Bunlar arkadaşlarım,
İbenz, İdehna ve
Salnay.
Cesur da kendn toparlayarak:
yecanlanıp ayağa kalkmışlardı. Kra
lçe Verda gülümseyerek tanış-
— Tanıştığımıza sevndm,
ded denz kızı. Sonra devam
ett: Bunlar arkadaşlarım,
55
NesliJan Şirin 2
— Ben Cesur BARIŞ, ded
— Ben de Seçkn CAN, bu köpeğmz Marsık.
İdehna ve Salnay’ın kıyafetler şatafatlı bando mızıkacıları gbyd. Denz kızı ordusunda görevl subaylar olduklarını sonradan öğreneceklerd çocuklar. İbenz se yleştrc yan doktordu.
Seçkn:
— Böyle güzel hanımlarla tanışmak ne güzel,
dyerek kızlara sokuldu.
Cesur hemen her ortama çabuk kaynaşamaz,
braz soğuk dururdu. Fakat Seçkn’n bu konuda
daha grşken olduğu su götürmez br gerçekt.
Kızlar gülüşerek hep br ağızdan:
— Bzm çn de öyle, dedler.
Kont:
— Ayakta kaldınız, buyurun masaya, dyerek
yer gösterd denz kızlarına.
Denz, Cesur’un hemen yanındak sandalyeye, onun yanındakne de İdehna oturdu. İbenz
se kbar br şeklde sandalyesn tutan Seçkn’n
yanına lşt.
İbenz’n yanındak boş sandalyeye Salnay
oturmuş, atıştırmaya başlamıştı ble... Zaten
haffçe tombuldu dğerlerne nazaran.
Denz kızları, yemek salonuna grdkler andan
tbaren çerdek gergn, sıkıcı hava dağılmış56
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
tı. Cesur ara sıra kaçamak bakışlarla yanında
oturan Denz’ye bakıyordu. Çok güzeld. Saçları sapsarı ve lüle lüleyd. Gözler denz rengyd, Kralçe’nn gösterşl takılarına rağmen, onun
boynunda küçük muskayı andıran kolye, kolunda mdye kabuklarından yapılmış narn br blezk vardı. Çok güzel pembe br elbse gymşt.
Lort Pengs çerye grdğ andan tbaren gözlern ayırmamıştı Denz’den. Ne düşündüğünü
tahmn etmek olanaksızdı. Cesur bu bakışları hç
beğenmemşt. Seçkn se yanında oturan İbenz
ve Salnay’la koyu br sohbete dalmıştı...
Kont Grmptus, ağzına uzunca br balığı sokmaya çalışırken Lort Pengs’den Atlas
Okyanusu’nda gezp gördüğü yerler anlatmasını stemşt.
Lort Pengs:
— Çok uzun br yolculuk oldu. Amcam Kral
Penzen’n davetyle gttm, yeğenmn düğününe katıldım. Düğün muhteşemd, ded. Gözler
hâlâ Denz’deyd.
Denz onu duymazdan gelerek Cesur’a döndü.
— Kurtulduğunuza çok sevndm, szn su
hortumuna kapıldığınızı gördük fakat nsanlara
yaklaşmamız ve görünmemz yasak olduğu çn
sze yardım edemedk, ded.
57
NesliJan Şirin 2
Denz kızları da başlarıyla onu tasdklerken
Kralçe Verda hddetlend ve sert br sesle konuştu:
— Denz, sz nsanlara yaklaşmamanız ve denz yüzeynde fazla kalmamanız gerektğ konusunda uyardığımı zannedyorum.
— Annecğm, gereksz yere telaşlanıyorsun.
Şddetl dalga çıkınca ve hava sslendğ zaman
balıkçılar kıyıya kaçıyorlar. Bz de rahat rahat
dalga kayağı yapıyoruz, ded Denz umursamazca.
Bu sözlerden sonra Kont:
— Saklanmanıza gerek kalmayacak, szn ve
bzm neslmz çn özgürlük çok yakındır... Dostlarım, yüzyıllardır barış çnde yaşıyoruz. Yaptığımız anlaşma gereğ, sz bze blmedğmz s-
hrl formüller verdnz. Bz de sze Grmlosluların
paha bçlmez mücevherlern, ded.
Lort, Daruan’a doğru ufak br el hareket yaptı. Daruan braz ötede duran muhafızın elnden
kocaman, syah mücevher kutusunu aldı ve
Kont’un yanına gelerek açtı. Kont, ucunda kocaman yakut br taş sallanan kolyey, kendsnden
beklenmeyen şık br hareketle Kralçe Verda’nın
boynuna taktı. Cesur ve Seçkn ağzı açık bakıyorlardı. Kralçe memnunlukla gülümsed.
— Elbette Kont’um, ded ve ekled: Blge Zor58
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
dek yen blgler üzerne çalışıyor. Han şu geçen
gün bahsettğnz, sonsuz güç ve sonsuz yaşam
büyüler...
Kont yce keyflenmşt, sırıtarak konuştu:
— Büyükbabam, bana brçok büyünün sırrını öğrett; ama Grmlosların büyü gücü sınırlıdır.
Bu konuda yardımcı olduğunuz sürece haznem
emrnzdedr, ded.
Cesur, o ana kadar dkkat etmedğ elndek
su kupasının saf altından olduğunu fark etmşt.
Denz se suratını asmıştı, bell k bu pazarlıktan
hoşlanmıyordu. Annesne keskn bakışlar fırlattı
ve sadece Cesur’un duyableceğ br sesle mırıldandı:
— Annem br gün hata yaptığını anlayacak.
Cesur:
— Şmd daha y anlıyorum denz kızları ve
Pengs’nn Kont’a neden yardımcı olduklarını,
dye fısıldadı.
O sırada balık pullarından yapılmış, şıkırdayan
elbses le kontes grd çerye. Sık, koyu yeşl,
kıvırcık saçlarını Kralçe Verda’nınknden daha
gösterşl kukuleta bçmnde tacına sıkıştırmıştı.
Kont:
— Geç kaldın hayatım.
Sonra da çocukları tanıştırdı Kontes Nrena le.
59
NesliJan Şirin 2
Kontes suratını çrkn br şekle soktuktan sonra
alaycı br tavırla ve cırıltılı br sesle konuştu:
— Hayatımda lk defa nsan görüyorum, ne
kadar da çrknler.
Seçkn, kend kendne söylend, “Çrkn sana
benzer.”
Kontes çocuklarla fazla lglenmeyerek Kral-
çe Verda’nın yanına oturdu.
— Gecktğm çn hepnzden özür dlerm.
Ama blyorsunuz k dş Grmlosların üreme zamanı ve onlarla lglenmek zorundayım. Yumurtaların sıcaklık dereces düşmemel. Bu onlara
zarar verr.
Konuşurken del gb ağzına kabuklarıyla mdyeler tıkıştırıyor, ağzından çatur çutur sesler
gelyordu.
Seçkn:
— Iyyy, dye br ses çıkardı. Hç hoş değl, üstelk de yumurtadan çıkıyorlar, cvcv gb.
Cesur arkadaşına şddetl br drsek attı.
— Susss, duyacaklar, aptallık etme! dye fısıldadı.
Onlar duymamıştı, ama Denz ve kızlar duymuş, gürültülü br kahkaha koparmışlardı. Sal-
nay:
— Ben de aynı fkrdeym, ded.
60
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
Kontes gözlern devrerek denz kızlarına baktı ve hırıldar gb konuştu:
— Fkrn bze de söyle hayatım.
Salnay kıpkırmızı oldu br anda.
— Şey... Yan haklısınız, yumurtaların sıcaklığı
çok öneml, dyebld.
Kralçe Verda konuyu dağıtmak ster gbyd:
— Kontes Nrena çok şıksınız, bayıldım kostümünüze, ded.
— Trs ve somon balığı pullarından yapılmış
bu elbsey, Penmnyum’dan hedye olarak getrd Lort Pengs, ded ve ekled: Sen de çok şıksın hayatım.
Yemek btmş, çocuklar masadan kalkmışlardı. Seçkn, İbenz, Salnay ve İdehna camsız pencerelern yanına gtmş, hem balıkları seyredyor
hem de sohbet edyorlardı. Arada neşel kahkaha sesler çınlatıyordu ortalığı.
Cesur, Denz’ye çocukları şaret ett.
— Çabuk kaynaştılar, ded gülümseyerek.
Denz:
— İnsanlar her zaman bzde garp br merak
uyandırmışlardır. Kızlar da bu fırsatı y değerlendryorlar doğrusu, ded ve hayd yanlarına
gdelm, dye ekled.
Cesur, ayağa henüz kalkmıştı k, Denz koşar
61
NesliJan Şirin 2
adımlarla grubun yanına varmıştı ble. Kont ve
Lort Pengs hâlâ masada oturuyorlardı. Cesur,
Lort Pengs’nn sns br şeklde fısıldadığını fark
ett. Tam arkalarındak duvarda asılı acayp tabloya bakar gb yaparak kulak kabartmıştı.
— Askerlermn nşa ettğ dev denzaltı gems Zalakonta tamamlanmak üzere. Üstelk stendğ anda görünmez olablmes çn kuvvetl
büyüler gereklyd. Amcam Kral Penzen’den çok
faydalı blgler öğrendm. Atlas Okyanusu’ndan
da bu ksrde kullanableceğmz gzeml btkler
topladım.
Kont:
— Büyük patlamadan su perler de kârlı çıkacaklar. Söz verdğm üzere Denzerya’yı ele geçrmen çn sana yardım edeceğm.
Pengs, suratına yne o şeytan gülümsemey
yapıştırarak konuştu:
— Böylece ben de Denz’yle evlenebleceğm.
Cesur’un duydukları karşısında kanı çeklmşt.
“Kont hem dünyayı hem de denz kızlarının ülkes Denzerya’yı ele geçrmeye uğraşıyor. Bunu
hemen Denz’ye söylemelym.” dye düşündü,
ama sonra vazgeçt. Burası yer değld. Sabredecek, söylemek çn uygun zamanı kollayacak62
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
tı. Belk de Kont’a karşı brlkte savaşırız dye düşünmekten kendn
alamıyordu. Yavaşça onların yanından uzaklaştı. Duydukları yeterlyd
onun çn.
63
NesliJan Şirin 2
BW Oacera setiN
3. kitabı
“HARİKA
YUMURTALAR”DA
DEVAM EDİYOR...
BW Oacera setiN
3. kitabı
HARİKA
YUMURTALAR
DEVAM EDİYOR...
64
2 Gi\\eOli Ülke GriOlos
Bu macera setiN
3. kitabı
“HARİKA
YUMURTALAR”DA
DEVAM EDİYOR...
Bu macera setiN
Kartaltepe Mahallesi. 5. Şirin Sokak. No.: 6 - 8
Sefaköy - Küçükçekmece / İSTANBUL
Tlf.: (0212) 639 39 12 - 43 - Faks: (0212) 540 73 63
www.caliskanari.com.tr