Enjoying your free trial? Only 9 days left! Upgrade Now
Brand-New
Dashboard lnterface
ln the Making
We are proud to announce that we are developing a fresh new dashboard interface to improve user experience.
We invite you to preview our new dashboard and have a try. Some features will become unavailable, but they will be added in the future.
Don't hesitate to try it out as it's easy to switch back to the interface you're used to.
No, try later
Go to new dashboard
Published on Sep 26,2022
Like
Share
Download
Create a Flipbook Now
Read more
Published on Sep 26,2022
7. Buzulistan Prensi Read More
Home Explore 7. Buzulistan Prensi
Publications:
Followers:
Follow
Publications
Read Text Version
More from Çalışkanarı Yayınları
P:01

GİZEMLİ

ÜLKE

GRİMLOS

7. kitap

buzulistan

prensi

Neslihan şirin

P:03

GİZEMLİ

ÜLKE

GRİMLOS

7. kitap

buzulistan

prensi

P:04

Bu kitab›n her türlü yay›n haklar›, Fikir ve Sanat Eserleri

Yasas› gereğince ‹STANBUL MURAT YAYINCILIK’a aittir.

Ya\\arı NesliJan ŞİRİN

Yayına Ha\\ırlayan Alev BALMUK

Editör NİYAZİ ŞİMŞEK

Resimleyen ZUHAL BELLİ AKYÜZ

Baskı: İstanbul, 2022

Aykut Basım Yayın Mat.

San. ve Tic. Ltd. Şti. Firüzköy Mah.

Mezarlık Üstü Cad. No: 24 - 26

Avcılar / İSTANBUL

Sertifika No: 12619

Adres: Kartaltepe Mah. 5. Şirin Sok. No: 6-8

Sefaköy - Küçükçekmece / İSTANBUL

Tel: 0212 639 39 12-43

Fax: 0212 540 73 63

Sertifika No: 15307

www.caliskanari.com.tr

P:05

NesliJan Şirin 2

Denz, Ayvna, Aydna, Cesur ve Seçkn, Denzorya’dak baloya dönmüşlerd. Zordek le

Must Mağarada kalmışlardı.

Çocuklar suya daldıklarında meşaleler yne

cızırtılı br ateşle yanmaya başlamıştı. Gölcüğün dbndek dar tüneln sonuna geldklernde se telepat yoluyla konuşmayı öğrenen

Must:

— Burada ayrılmalıyız, ded.

Aydna hç konuşmadı. Sadece güzel gözlernden gözyaşları brer nc gb dökülmüştü.

Denz ablası Aydna’ya sarılarak:

NesliJan Şirin 7

3

P:06

— Lütfen üzülme, yakında herşey düzelecek, dyerek onu tesell etmeye çalışıyordu.

Geldklernden daha hızlı yol almışlardı sank. Çıktıkları gb sessz ve dernden dalıvermşlerd sarayın gzl çıkışına. Denz yne asasının

tepesne k kere vurunca yeşl ışık yanmaya

başlamıştı. Mahzene geldklernde se bu ışığa

gerek kalmamıştı. Çünkü etraf yne loş ışıklarla aydınlanıvermşt gzeml br şeklde.

Denz mahzen kapısından başını uzatarak

fısıldadı:

— Ben önden gdyorum, kordor temzse

sze geln dyeceğm. Şmd bekleyn ben, dedkten sonra mahzen kapısından çıktı. Hçbr

şey olmamış gb mermer merdvenlere tırmanmaya başladı.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

4

P:07

O koşuşturma btmş, etraf durulmuştu

sank. “Herkes odalarına hazırlanmaya çıkmış

olmalı.” dye düşündü Denz. Brkaç basamak

nerek kapıdan kendsne endşel gözlerle bakan dört kafaya:

— Had geln, geln… dyerek el salladı.

Heps brden ayak uçlarına basarak fırladılar. Denz ndğ brkaç basamağı yne sesszce

çıkmıştı k, dev gb br şeye çarpıp sendeled.

Kolundan tutulmasaydı düşmes kaçınılmazdı. Başını kaldırıp korkarak baktı. Kordorun

nöbetç muhafızıydı bu.

— Eee, şey efendm, arkadaşlarıma sarayı

gezdryorum, dye kekeled.

NesliJan Şirin 7

5

P:08

Muhafıza bu pek nandırıcı gelmemşt.

— Mahzen m gezdryorsunuz prenses?

Denz braz da sertçe br sesle:

— Evet, br mahzuru mu var yoksa? dye

sordu.

Balo geces, üstelk Denz’nn doğum günü

ve taç gyme törennde muhafız sorun çıkarmayı göze alamazdı elbette.

— Özür dlerm prenses! Ama Kral babanız

braz önce szn hazır olup olmadığınızı sormuş

Atamarya’ya, o da del gb sz arıyordu.

Denz Atamarya’nın adını duyunca baştan

aşağıya ürperd. Şmd ona yakalanıp k saat

nashat dnlemek stemezd doğrusu. Arkasında duran çocuklara dönerek:

— Acele etmelyz, gecktk, ded telaşla.

Sonra da kordor muhafızının kuşkulu bakışları arasında uçar gb uzaklaştılar. İkzler,

daha merdvenler hızla çıkarken saç örgüler-

n çözmeye başlamışlardı.

— Çabuk olmalıyız... Han balonun en güzel kızları bz olacaktık? Felaket görünüyoruz, dye hayıflanarak odalarına dalmışlardı.

Denz’nn se böyle şeyler umrunda değld

pek. Onların bu hâlyle dalga geçyordu.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

6

P:09

— Şunlara bak, sank onların doğum günü...

İkzler odalarına daldıklarında henüz ayılmaya başlayan Grmloslu muhafızları görünce donup kalmışlardı kapıda.

Ayvna:

— Ne yapacağız şmd sorun yaratan bu

yaratıkları? dye nled.

— Merak etme sen, Nasılsa hatırlamayacaklar. En azından öyle umuyorum, ded

Aydn’a.

NesliJan Şirin 7

7

P:10

Ama Ayvna’nın yüzü kznden daha end-

şelyd. O sırada Muhafızbaşı Grmlos ayılmış,

ayağa kalkmaya çalışıyordu. Aydna hemen

onun koluna yapıştı ve:

— Çabuk dışarı çıkın. Kral babam sz görürse zndana attırablr, dyerek onu tartaklamaya başladı.

Neye uğradığını şaşıran muhafız başı, hemen hırıltılarla karışık dğer Grmlosluları da

uyandırıp dışarıya sürüklemeye başlamıştı.

Ayvna kenarda gülüyordu:

— Bu ş umduğumuzdan da kolay oldu.

Denz se odasına yönelen çocuklara:

— Durun bakalım, sz orada hazırlanamazsınız herhâlde. Orası benm odam. Bakın, szn

gynmenz çn bu odayı hazırlattım,

dyerek hemen yandak kapıyı

şaret ett.

İçers pek büyük olmamakla brlkte ferah br odaydı.

İk paravan, oymalı dolaplar

ve k kocaman yatak vardı.

Seçkn hemen yatağın br-

ne kendn atmış, gözlern

kapatmıştı ble.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

8

P:11

— Delksz br uykuya o kadar htyacım var

k...

Cesur hemen atıldı:

— İstersen nnnc denz kabuğunu getreb-

lrm, üç gün üç gece uyursun.

— Aman, aman, ded Seçkn, o kabuklardan

görmek stemyorum br daha.

Denz, odadak süslü oymalı gardıroplardan

brn açtı çnden br kıyafet çıkararak Cesur’a

uzattı. Kırmızı pelernl yer yer gr balık pulları

le bleklerne kadar süslenmş, uzun bol br elbseyd bu. Cesur kıyafete şaşkın şaşkın bakarken Seçkn, Denz’nn arkasından yattığı

yerden elbsey şaret ederek göz kırpıyordu

Cesur’a. Denz dolaptan br kıyafet daha çıkarıp:

— Seçkn, kalk had, bu da senn kıyafetn. Bunları özel olarak szler çn dktrdm, dyerek Seçkn’n elne elbsesn

tutuşturdu.

Bu sefer Cesur gülmemek çn br hıçkırık atıp

hemen arkasını dönmüştü. Çğ sarıdan br

NesliJan Şirin 7

9

P:12

pelern ve yne upuzun rengarenk üzernde

mav, yeşl balık gözü desenler olan elbsey

alan Seçkn, doğrulup üzerne tuttu. Dolabın

aynasından kendne donuk donuk baktı. İçnden yüzde yüz: “Ben bu elbsey gyeceğme,

ölürüm daha y! dedğ yüzünden bell oluyordu.

— Beğenmednz m yoksa? dye sordu

Denz endşeyle.

Seçkn yarım ağızla:

— Şeeeyy... Beğendm, çok beğendm ama

pek tarzım değl.

— Mükemmel, ded Denz ve tekrar dolaba

yarı belne kadar grerek, br şeyler karıştırdı.

— Tamam, şte buldum sz, dyerek söylene

söylene, elndek göz kamaştırıcı parlaklıktak

7 BUZULİSTAN PRENSİ

10

P:13

şapkaları yatağın üzerne bıraktı.

Çocuklar bu kez gerçekten ağzı açık, gümüşten sepet örgülü dkdörtgen şapkalara

bakakalmışlardı.

— Şapkasız olmaz, ded blgçlkle. Kıyafet-

nz tamamlar.

Denz tekrar dolaba yöneldğnde, Cesur:

— Şeyy, Denz bzm çn çok zahmete grmşsn; ama…

Denz onun sözünü kest:

— Dünyalı msafrlermz lk defa su altı dünyasının önde gelenler le tanışacaklar.

NesliJan Şirin 7

11

P:14

Çok şık olmanız çn uğraşıyorum, dedkten

sonra yosun lflernden örülü sandaletler de

yatağın kenarına bıraktı.

Seçkn ve Cesur önce kıyafetlere sonra da

brbrlerne baktılar. Gymekten başka çareler

yok gb gözüküyordu. Üstelk de Denz, onlara bu kadar yardımcı olmaya çalışırken. Seçkn şapkanın brn elne alıp evrp çevrerek ncelemeye başlamıştı.

Cesur çnden, “Yne patavatsızca konuşmasa bar.” dye düşünürken, Seçkn:

— Kafamıza brer hun taksaydık daha yyd, deyverd.

Denz dışarı çıkmak çn kapıya yönelmşken:

— Hun m? Oda nedr? dye sordu.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

12

P:15

Cesur kıpkırmızı olmuştu; Seçkn’n hatasını

düzeltmeye çalıştı:

— Şey demek sted, şey... Yan dünyada

takılan br tür şapka...

Denz, ksne htaben:

— Hun bulamadığım çn üzgünüm, bunlarla dare etmek zorundasınız, ded. Sonra kuşkulu gözlerle çocukları süzdü. İçmden br ses

kıyafetler beğenmedğnz söylüyor nedense, dye ekled.

İks de:

— Hayır, hayır çok beğendk, dye cevapladılar.

Hatta Cesur braz abartmıştı:

NesliJan Şirin 7

13

P:16

— Hatta dünyaya dönersek ble hep böyle

gyneceğz.

— Tamam öyleyse, sorun yok.

O sırada kapı açıldı. İçerye Aydna ve Ayvna grmşt. İksde br örnek turkuaz reng,

pek, tül karışımı tuvalet gymş, uzun saçlarını

lüle lüle omuzlarına bırakmışlardı. Paha bçlmez takılarla donanmış olduklarına se şüphe

yoktu tabk… Çocuklar büyülenmş gb onlara bakarken, ks de Denz’nn yanına gelerek

telaşla sordular:

— Denz, sen hâlâ burada ne arıyorsun?

- Aman Allahım, çok geç kaldık, annem çıldıracak, ded Denz.

Cesur homurdandı:

— Kızlar, sze kmse kapının vurulması gerektğn öğretmed m?

7 BUZULİSTAN PRENSİ

14

P:17

— Öğrett, fakat acelemz var, dyerek çocukların koluna grp adeta sürüyerek dışarı

çıkarmaya çalıştılar.

Seçkn o arada sordu:

— Denz nerede sah?

Aydna:

— Onun, Kral ve Kralçe’nn yanında oturması gerekyor, sze bz eşlk edeceğz.

Kordorlardan ve mermer merdvenlerden

kayarcasına lerleyerek balo salonunun önüne gelmşlerd. Ayvna Cesur’la, Aydna se

Seçkn’le yanyana, gayet asaletl br yürüyüşle grmşlerd büyük balo salonuna. Salondak uğultulu sesler brden susmuştu. Herkes

merakla onlara bakıyor gülümseyerek başlarını haffçe öne eğp Selam veryorlardı. Denz

kızları, erkmenler ve daha pek çok yaratık

k tarafa açılarak, onlara yol açıyorlardı.

Salonun ötek ucuna geldklernde

Kral Verdos ve Kralçe Verda’nın

tahtlarda bütün heybetleryle

oturmuş olduklarını gördüler. İk

basamak altlarında, yanyana d-

zlmş dört taht daha vardı.

NesliJan Şirin 7

15

P:18

Tahtların en baştaknde Atamarya somurtkan br suratla oturuyordu. Yanındak Denz

se ona aldırış etmekszn göz kamaştırıcı güzellğ le gülümsüyordu. Çok şık pembe gyssndek yeşl zümrüt taşlar, pırıl pırıl parlıyor,

masmav gözleryle aheng oluşturuyordu.

Elbses kuyruğunu örtmüş, daha çok yerler

süpürecek şeklde uzun, etekler se zümrüt ve

kırmızı kor reng yakut taşlarla süslenmşt. Servet sayılablecek mücevherler kollarını, boynunu, haff

svrce kulaklarını süslüyordu. Altın sarısı saçlarını gerye toplamış,

lüle lüle omuzlarına dökülecek şeklde at kuyruğu yapmıştı.

Cesur, gözlern Denz’den

alamıyordu. Denz’nn tatlı

tatlı gülümsemes de kendsn

heyecanlandırmıştı.

Ayvna fısıldadı:

— Sz burada bekleyn, bz

tahtlara oturacağız. Kral kısa

br açılış konuşması yapacak.

— Tamam, ded Cesur.

Aydna ve Ayvna, Denz’nn

kırmızı kor reng yakut taşlarla süs

lenmşt. Servet sayılablecek mü

cevherler kollarını, boynunu, haff

svrce kulaklarını süslüyordu. Al

tın sarısı saçlarını gerye toplamış,

lüle lüle omuzlarına dökülecek şe

alamıyordu. Denz’nn tatlı

tatlı gülümsemes de kendsn

heyecanlandırmıştı.

tahtlara oturacağız. Kral kısa

br açılış konuşması yapacak.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

16

P:19

yanındak tahtlara yönelrken yalnızlık duygusuna kapılır gb olan Cesur le Seçkn brbrlernn eln tuttular. Sonrada balo salonunu

dolduran msafrler gb Kral Verdos’un konuşmasını beklemeye başladılar. Cesur’un gözler

br an balo solununda Kont Grmptus’u aradı.

— İşte oradalar.

Seçkn daha önce görmüş, telepat le konuşmuştu. Kont nce dudakları kıvrılmış, sns-

ce br gülümsemeyle onlara bakıyordu. İksne

de başıyla selam verd. Tam yanıbaşında Lort Pengs, yardımcısı Cscen,

onların arkasında da kendler gb

br sürü su pers vardı. Bu sırada

Kral’ın kalın heybetl ses yükseld:

NesliJan Şirin 7

17

P:20

— Hoşgeldnz, denzlern dört br yanından gelen msafrlermz, bzler onurlandırdınız. Şeref verdnz. Kızım Denz 75. Yaşına grd. Şmd onun prenseslk tacını takıyorum ve

prenseslk asasını ona taktm edyorum.

Bundan sonra benm ve annes Kralçe

Verda’nın olmadığı her yerde bz temsl hakkına sahptr. Her konuda karar vereblr, dedkten sonra, elmaslarla süslü kocaman tacı

Denz’nn başına taktı. Elne de kırmızı, uzun,

parlak br asa verd.

Kralçe ve kzler duygusal br an yaşıyor,

mutluluk göz yaşları döküyorlardı.

Denz, o tatlı sesyle şakır gb konuşmaya

başladı:

— Her zaman Denzerya’yı seveceğme ve çıkarlarını koruyacağıma canım pahasına söz veryorum.

Gözler ster stemez Kont

Grmptus ve Lort Pegs’nn durduğu tarafa doğru kaymıştı. Br

müddet sessz durdu. Cesur ve

Seçkn put keslmş, “Br dellk

yapmasa bar.” dye akıllarınbaşladı:

— Her zaman Denzerya’yı se

veceğme ve çıkarlarını koruyaca

ğıma canım pahasına söz veryo

rum.

Grmptus ve Lort Pegs’nn dur

duğu tarafa doğru kaymıştı. Br

müddet sessz durdu. Cesur ve

Seçkn put keslmş, “Br dellk

yapmasa bar.” dye akılların

7 BUZULİSTAN PRENSİ

18

P:21

dan geçrrken anden bağırdı. O tatlı ses olabldğnce sertleşmşt:

— Kahrolsun Denzerya’nın düşmanları!

Bütün salonda buz gb br rüzgâr esmşt.

Şaşıran Kral ve Kralçe brbrlerne anlamsızca

bakmışlardı. Denz’nn durup dururken savaş

lan eder gb bağırmasına br anlam verememşlerd. Aydna, yanındak Ayvna’ya br drsek attıktan sonra etrafa sahte gülücükler

atarak ses cılız çıkan brkaç el çırptı. Bu sefer

bütün gözler kendsne çevrlmşt. Ellern b-

raz daha kaldırıp başıyla Ayvna’ya:

— Sen de alkışla, dye emrvak yapınca

önce Ayvna sonra da bütün salon çılgınca alkışlamaya başladı. Denz kızları ve erkmenler

kızılca kıyamet koparmıştı.

— Yaşa Denz, prensesmz, su altı dünyasının tek prenses, dye naralar atmaya başlamıştı.

Aydna ve Ayvna, Blgn Atamarya’nın şaşkın bakışları arasında kalkarak Denz’y kutladılar.

Aydna:

— Tebrk ederm kardeşm, yen tacında

çok yakıştı, dyerek taca dokunmak sted.

NesliJan Şirin 7

19

P:22

Fakat patlak, r k kırmızı gözün kendne

saldırmak çn pusuda bekledğn görünce

heyecanla:

— Denz, o musbet hayvan hâlâ kafanda

duruyor mu, yoksa ben m yanlış görüyorum?

dye kulağına fısıldadı.

— Dobar’ı odanda bırakmalıydın, ded Ayv-

na da öbür kulağına tatlı br snrllkle.

Denz suratını buruşturarak:

— Dobar’ın sze ne zararı var anlayamadım.

O da ben de memnunuz, değl m Dobar? deynce sevldğn anlayan yengeç, Denz’nn

kulağının yanına kadar nmş, kıskacıyla sank

onu öpüyordu. Dobar’a:

— Tamam, tamam hemen şımarma. Sana

tembhledğm de sakın unutma; annem sen

7 BUZULİSTAN PRENSİ

20

P:23

görmese y olur, ded Denz. Dobar hemen elmas tacın arkasında gözden kayboluvermşt

sank anlamış gb.

— Dk kafalılığından da asla vazgeçmezsn,

dye homurdanı Ayvna.

O sırada Kralçe Verda yaklaştı:

NesliJan Şirin 7

21

P:24

— Yavrum kutlarım sen; artık tam anlamıyla br genç kız oldun, mnk bebeğm benm, d-

yerek şefkatle Denz’nn k yanağından öptü.

— Teşekkürler annecğm, dedkten sonra

Kral Verdos’un yanına gderek boynuna sarıldı Denz. Çok mutlu olduğu her hâlnden bellyd. Kral kızına sarılmış hâlde gür sesyle emr

verd:

— Müzk başlasın, herkes nefs yyeceklerden tadıp eğlensn. Ana Prenses Denz’nn

şerefne…

Erkmenlerden oluşan orkestra lgnç müzk

aletleryle -k bunlar kabuklu denz hayvanlarının kabuklarından yapılma aletlerd- çalmaya başladılar. Cesur bu müzğn ud ve kanunla çalınan müzklere benzedğn hayretle fark

ett. Önce duygusal ve yavaş

müzk parçaları, sonra da hızlı

parçalar çaldı. Davula benzer aletn ses de gelmeye

başlayınca orta yere çok

çekc br denz kızı gelmşt. Çıldırmış gb kendn alkışlayan seyrcler

nazkçe selamladı ve çocukların

7 BUZULİSTAN PRENSİ

22

P:25

hayal ble edemeyeceğ kıvrak hareketlerle

dans etmeye başladı. Uzun kömür karası düz

saçları, oynadıkça savruluyordu. Bembeyaz

pırıltılı ve şıngırtılı br kıyafet gymşt k, bu da

oradak erkmenlern başını döndürmeye yetmş görünüyordu.

— Denzerya’nın en ünlü folklore oyuncusu

ve dansçısı Lberna, dye fısıldadı Denz. Seçkn ve Cesur büyülenmş gb ona bakıyorlardı.

O sırada Lberna, br sanatçı olgunduğundak danslarıyla herkesn lgsn çekmey başarmıştı

— Müthş br das ve folklore sanatçısı

bu. Bz tanıştırır mısın Denz? ded Seçkn.

Lberna’dan gözlern ayıramıyordu.

— Tab k, zaten benm çok sevdğm br arkadaşım kends.

Cesur:

— Denz bu arada sen

kutlarım, bu gece çok

güzel olduğunu

da söylemelym,

ded ve çekngen

br tavırla boynuNesliJan Şirin 7

23

P:26

na sarılıp onu kutladı. Hâlâ neden çok heyecanlandığına br anlam veremyordu. Seçkn

de elndek parlak kırmızı, uzun asayı ncelemeye başlamıştı.

— Esk asandan güçlü olduğu kesn.

— Elbette, ded Denz. Artık büyüdüğüm

çn bunu kullanacağım.

Lberna’nın dans şölen btrnce, yne çılgın

br alkış almış ve çocukların durduğu yere yönelmşt.

— Denz ben dünyalı arkadaşlarınla tanıştırmayacak mısın?

İnsanın lgsn çeken kadfe gb ses Cesur

ve Seçkn’n temell kendnden geçmesne neden olmuştu.

Denz:

— Cesur ve Seçkn, bu da Lberna.

Denzerya’nın en güzel denz kızı, ded.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

24

P:27

— Senden sonra hayatım, senden sonra...

Lberna alçakgönüllü davranıyordu. Seçkn

hemen Lberna’nın yanına sokularak:

— Bayan Lberna, benm bazı denz hayvanlarına karşı özel br lgm var, bana açıklar mısın? Onlarla nasıl dost olablrm acaba,

ded.

Denz gülerek:

— Seçkn’n hç şansı yok, çünkü Lberna

çok servet düşkünüdür, dyerek gülümsed arkalarından.

Uzaktan br grup denz kızı gülüşerek yaklaşmış, Denz’nn çevresn sarmışlardı. Br:

— Denz kutlarız sen.

Muzp dğer br denz kızı:

— Artık bzmle yüzeye çıkıp dalga kayağına ve gzlce nsanlara şaka yapmaya da gelmezsn sen! dye fısıldadı.

— Km demş, sz sadece gdeceğmz zamanı bldrn yeter, dye aynı muzplkle cevap

vermşt Denz de.

Bu arada Seçkn de tekrar gruba katılmıştı

asık suratla.

— Ne oldu? Ekldn galba! dye kulağına fısıldayan Cesur’a bön bön baktıktan sonra:

NesliJan Şirin 7

25

P:28

— Sadece 12 yaşında ve beş parasız olduğumu öğrendkten sonra km benmle arkadaş olmayı ster k, ded.

Braz ötede vücudu büsbütün kalın pullarla

kaplı, kafası yassı balıklara benzeyen, yaratığı gösterd.

— Kends br Gudn’mş. Ve sualtı dünyasının karanlık smlerndenmş.

Yaratık Lberna’nın bleğne eşsz br blezk

takmakla meşguldü.

— Gudnler m? ded Denz suratını buruşturarak. Onlara bulaşmaya gelmez. Hırsız ve

uğursuz yaratıklardır.

Gudn çocukların konuşmasına kulak msafr olmuştu.

— Ne yazık k bzler bütün su altı dünyasıyla y geçnmek zorunda olduğumuz çn onlar

da baloya davet edldler, ded Denz.

— Merhaba Seçkn, sen gördüğüme çok

sevndm!

Bu tatlı sesn geldğ yöne bakan Seçkn’n,

ağzı kulaklarına varmıştı. Sesn sahb,

Grmlos’a lk geldklernde yemekte tanıştığı

İbenz’d.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

26

P:29

— İ, İ, İbenz değlm? dye kekleyerek sordu

Seçkn.

Braz daha dkkatl bakınca İdehna ve

Salnay’ın da aralarında olduğunu gördü.

— Merhaba kızlar, çok güzelsnz, sz tanıyamadım doğrusu.

Denz kızları da Seçkn’n etrafını sarmıştı.

Ona,

— Kıyafetn süper, çok yakışıklı olmuşsun

Seçkn, dyerek ltfatlar yağdırıyorlardı.

Seçkn’n o gece br numara olacağı partnn

başında bell olmuştu. Denz Cesur’a dönerek:

— Ben dansa kaldırmayacak mısın Cesur?

dye sordu.

— Tab, yalnız, şey szn dansınıza ayak uyduramazsam dye korkuyorum.

— Çok kolay, braz bekle, ded Denz. Hemen kolundak süslü çantasından çıkardığı

ksr kuyruğuna serpt ve kuyruğunu br çft

bacağa dönüştürdü. Şmd bana ayak uydurman çok daha kolay olacak, dye tamamladı

sözlern.

Çalan müzğn rtmne göre yapılan dans

çok değşkt. Çftler önce brbrlerne dönük,

NesliJan Şirin 7

27

P:30

rtmk hareketler yapıyor, sonra da kend etraflarında dönüyorlardı. Bu hareketler brbrlerne sarılmadan tekrarlıyorlardı. Dans, çok

bast hareketlerden oluşuyordu. Herkes tek

başına hareket ettğ çn Cesur da çabuk

uyum sağlamıştı.

— Şmd de dünyada yapılan dansı göstereym, ded.

Denz’ye tango dansının nasıl yapıldığını

gösterp dans etmeye başladılar.

— Cesur ne yapıyorsun? Büyüklermzn yanında böyle dans edemeyz bz, yan brbrm-

ze dokunmamalıyız. Herkes bze bakıyor.

Denz utancından kıpkırmızı br hâlde etrafa

gülümsüyor ve:

— Şey, dünyadak dans böyleymş, yan

böyle dans edlyormuş, dye açıklamaya çalışıyordu.

Bütün herkes gerye açılmış, onlara bakmaya başlamıştı. Kralçe, Kral Verdos’u dürterek

kly gösterd. O anda da Denz ve Kral göz

göze gelmşlerd. Kral gülümseyerek başıyla

Denz’ye onay vernce herkes dansa devam

eden kly lgyle zlemeye başladı. Seçkn ve

İbenz de onlara eşlk etmeye başlamışlardı.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

28

P:31

Hatta müzk hızlanmıştı ve çocuklar hünerlern gösteryorlardı. Art arda farklı danslar sergleyen Seçkn se daha çok alkış almıştı.

Dans btnce bütün salon çılgınca çocukları

alkışladı. Onlar da eğlerek selam verdler.

— Bu yaptığınız dans Denzerya’da moda

olur şmd, ded Denz.

Cesur brden karnının guruldadığını hssetmşt. Denzerya’ya gelel ağızlarına br lokma

ble atmamışlardı.

— Denz, çok karnım acıktı, şu masada har-

ka görünen yemeklern tadına bakmak styorum, deynce muhteşem hazırlanmış masaya

yöneldler.

Seçkn onlardan önce davranmış, masanın

üzerndek yemekler kendnden geçmş hâlde

atıştırıyordu.

— Seçkn, sen burada mısın? Hç şaşırmadım nedense. Grmlos’a gelel senn ştahın

açıldı, ded Cesur.

Seçkn onu duymazdan geld ve yemeye

devam ett.

Denz, tnayla süslenmş rengarenk masayı

göstererek sordu:

NesliJan Şirin 7

29

P:32

— Bak bakalım, Grmlosların yemeklerne

benzyor mu?

Cesur ağzından sular akarak sıraladı:

— Hayır, hç benzemyor. Çok lezzetl görünüyor. Harka, bu da nedr?

Elne aldığı şeffaf renkl mnk, mnk top gb

tatlıları ağzına götürdü.

— Mmm, enfes, tadı çok güzel.

Denz de tatlılardan ağzına atıp sesndek

grurla konuştu:

— Bunlar, şef Gnzo’nun özel tatlısı. Küçük

denz canlılarının yumurtaları; çok gzl br özel

sosla pşrldler.

Cesur ağzına br lokma attı ve:

— Çok lezzetl, şey, herhâlde sosundan olmalı, ded.

Ama yüzünün bembeyaz kesldğn hssedeblyordu. Denz

devam ett, sesndek aynı gururla:

— Ama şef Gnzo bana gzl

tarf verd. Sosun çnde....

Denz cümlesn tamamlamayamadan, arkası dönük

7 BUZULİSTAN PRENSİ

30

P:33

yyen Seçkn:

— Sosun çnde ne olduğunu öğrenmek stemyorum Denz, dye seslend.

Cesur da olabldğnce nazk br şeklde fısıldadı:

— Şeyy, evet Denz, öğrenmesek daha y...

Uzaktan yanlarına yaklaşmakta olan br

yaratık gülümseyerek Cesur’a eln uzattı.

— Sz nsanlar böyle selamlaşıyorsunuz değl m?

Perdel eller ve svr tırnakları dkkatn çekmşt Cesur’un. Tennn reng tıpkı denz kumu

rengndeyd.

— Ben kum cücelernn şahı, Şah Cüceng.

Cesur şaşırmıştı:

— Evet, sz hatırladım, han şu

dev kaplumbağanın sırtında görmüştüm sz.

— Evet, doğrusu çok şaşırdık.

Kral Verdos’un nsanları ülkesne

davet edeceğn beklemyorduk çünkü.

Yaratık konuşurken br yandan da masadak taze denz

NesliJan Şirin 7

31

P:34

analarının tadına bakıyordu. Boyu da ancak

Cesur’un belne kadar gelyordu. Onunla konuşmak çn Cesur haffçe eğlmek zorunda

kalıyordu.

— Onlar dost nsanlar Cüceng, hatta bze

yardım çn geldler ble dyeblrz, ded Denz.

Br şeyler ma etmek styordu.

— Zordek braz bahsett, ne zaman yardımıma htyaç duyarsanız, haber yollayın Prenses Denz. Her zaman emrnzdeyz.

— Güzel, ded Denz.

Cüceng uzaklaşırken:

— İşte vefalı dost Cüceng, her zaman ona

güveneblrz.

Denz kızları Cesur’un etrafını sararak gülüştüler:

— Denz, dünyalı arkdaşınla dans etmem-

ze zn verr msn? Çok güzel dans edyor.

— Tab, ded Denz yarım ağızla.

Yalnız onu gerye tek parça styorum, blesnz…

Cesur kızlara brkaç havalı dans fgürü gösternce çığlık çığlığa bağrışıp dans etmeye

başlamışlardı. Cesur’da geçrdğ sıkıntılı saat7 BUZULİSTAN PRENSİ

32

P:35

lern acısını çıkarırcasına del gb dans edyordu.

Seçkn o sırada br köşede İbenz’le sohbet

koyulaştırmıştı. İbenz:

— Şu anda Denzerya’nın bütün erkmenler sz kıskanıyor; bütün denz kızları da sznle

tanışmak çn can atıyor blyor musun? ded.

Seçkn hâlnden gayet memnun cevap verd:

— Ben de burasını çok sevdm, bazen nanamıyorum ve kendme br çmdk atıp gözlerm kapatıyorum. Ama açtığımda tekrar buradayım. Szler harkasınız, ama Kont gb br

çatlağın varlığını öğrenmek bz yıktı doğrusu.

İbenz, Seçkn’n gözlernn çne baktı.

— Merak etme, Denz kafasına koyduğu

şey yapar, bz de elmzden gelen yardımı yapacağız.

— Sah m?

— Elbette, nsanlardan uzak dursak da bz

de bu dünyada yaşıyoruz ve asla dünyamızı

çatlak Kont’a bırakmaya nyetmz yok.

— Teşekkürler İbenz, çm gerçekten çok

rahatladı.

NesliJan Şirin 7

33

P:36

O gece herkes çok mutluydu. Br kş harç,

Aydna. Kendsn dansa kaldırmak steyen

bütün erkmenler reddetmş, bütün gece surat asmıştı. Bu da Kral Verdos’un gözünden

kaçmamıştı. Kralçe’ye tedrgn br hâlde sormuştu:

— Aydna’nın nes var? Hasta mı yoksa?

— Blmyorum Verdos, br tuhaf davranıyor

son günlerde.

Kralçe Verda annelk çgüdüleryle br şeylern yolunda gtmedğn anlamıştı.

Balo boyunca hç gtmemşlerd Kont

Grmptus’un yanına. Kont da onları görmezden gelyordu; fakat yanındak Lort Pengs,

gece boyunca gözlern ayırmamıştı çocuklardan. Anlaşılan gözetleme görev ona verlmşt. Sonunda dayanamayıp dansetmekte olan

Cesur ve Denz’nn yanına rüzgâr gb sokuldu.

— Müsaadenzle Cesur BARIŞ.

Nedense kmse kullanmadığı hâlde Cesur’a

soy smyle htabetmşt. Onu snr etmek stedğ bellyd.

— Hç sanmıyorum, ded Cesur. Ses sertleşmşt brden, ama Denz:

7 BUZULİSTAN PRENSİ

34

P:37

— Tab k Lort Pengs, şeref duyarım, ded.

Kendsn bırakıp onunla dans etmeye başlayınca Cesur duyduklarına nanamamıştı,

hatta gördüklerne. Çünkü Denz, “hç hoşlanmıyorum” dedğ Lort Pengs’ye sarılmış dans

edyordu. Cesur, braz da kızgınlıkla İbenz’le

dans eden Seçkn’n yanına gtt. Kolundan

tuttuğu gb İbenz’n şaşkın bakışları arasında Seçkn’ adeta sürüyerek br kenara çekt.

Başıyla Denz’y gösterp:

— Şuraya bak, ded sertçe.

— Ne olmuş yan, sadece dans edyorlar.

NesliJan Şirin 7

35

P:38

Cesur burnundan soluyordu.

— Denz’nn ondan nefret ettğn sanıyordum.

Seçkn snrlenmşt onun bu anlamsız hareketne.

— Dans etmes, onu sevyor anlamına gelmez, ded ve tekrar İbenz’n yanına dönerek

onu somurtkanlığıyla baş başa bıraktı.

— Teşekkürler Lort Pengs.

- Ben teşekkür ederm Prenses Denz, ben

mutlu ettnz.

Denz kıvrak hareketlerle Cesur’un yanına

geld.

— Somurtmana gerek yok, bu br taktk; sadece ağzından laf almaya çalışıyordum, ded.

Cesur’un gönlünü almaya çalıştığı bellyd.

— Uzaktan hç de öyle gözükmüyordu ama...

Cesur’un keyf kaçmıştı br kere. Denz

hayretten ağzı açılmış br

şeklde:

— Ben kıskandın mı yoksa?

7 BUZULİSTAN PRENSİ

36

P:39

— Hayır, ben km oluyorum k… İstedğnle

dans edebelrsn.

— Sen kıskandın! Kıskanmasan böyle konuşmazsın.

— Evet kıskandım, var mı dyeceğn?

Cesur zıpkın gb Denz’nn yanından uzaklaşmıştı. Şmdye kadar sadece evde kardeşnden anne babasını, veya kendnden fazla balık tutan arkadaşlarını kıskanırdı, ona

da tam olarak kıskançlık denemezd. Bu çn

burkan, başka br duyguydu onun çn. Ama

az sonra Denz gelp hçbr şey olmamış gb

konuşup özür dleynce her şey normale dönmüştü.

Aynı saatlerde Zordek’n mağarasında büyük br sesszlk hakmd. Must, büyü odasındak kırmızı kanepeye çökmüş, boş

gözlerle, denzden topladığı yosunları, ps şşelere tıkıştırmakla

meşgul olan Zordek’e bakıyordu. Zordek brden:

— Han şu dünyada anlatılan br

masal var, onu duydun mu Must?

NesliJan Şirin 7

37

P:40

— Hangs? Dünyada anlatılan br yığın masal var...

Zordek devam ett:

— Külkeds masalı, aslında o masal değl,

gerçek br hkaye.

Must kayıtsız br tavırla:

— Tab, tab öyledr, ama bunu nye sordun

k?

— Çünkü şmd sen tıpkı külkedsne benzettm. Zavallı, prensn partsne gdemesn

dye üvey annes tarafından kömürlüğe kapatılmıştı. Tab k gerçekten çok zor durumlarda

kalan nsanları hssedp yardımlarına koşan

dünyalı blgeler de olmasa...

Must hç cevap vermed, Zordek’n onun bu

çaresz durumuyla alay ettğn zannedyordu.

— Sen nerden blyorsun k bu masalı?

— Ne demek, nerden blyorsun. Her yıl karada, havada, suda yaşayan blgelern kongresnn yapıldığı Kafdağı’ndak toplantılarda

anlatılır böyle hkâyeler ve en y blgeler ödüller alırlar.

— Kafdağı mı? Zordek ne saçmalıyorsun, o

kırmızı şurubu fazla kaçırdın bu akşam. O dağ

7 BUZULİSTAN PRENSİ

38

P:41

sadece masallarda geçer, gerçek değl k.

Must zaten üzgündü, br de Zordek’n saçmalıklarıyla mı uğraşacaktı.

— Km demş? dye adeta kükred Zordek.

— O dağ her dam var. Orada duruyor, nsanoğlunun gözü önünde. Ama szn perdel gözlernz her şey göremez tab k. Szler

Denzerya’nın da masal ülkes olduğunu sanıyordunuz, ama bak gerçekmş ve brler de br

denz kızına aşık olmuş.

Aşağılar gb konuşmuştu ve Must’ye laf

çakıyordu.

— Neresymş o dağ, söyle bakalım?

Must kayıtsız sormuştu, onun söyledklerne nanmıyordu; fakat

Zordek’n Denzerya konusunda

haklı olduğu da su götürmez

br gerçekt. Dnlemeye karar

verd. Zordek cddleşerek

anlatmaya başladı:

— O dağı blgeler kongresnn yapılacağı günlerde kalın br ss perdes sarar,

göz gözü görmez. Dağın ç

Must kayıtsız sormuştu, onun söy

ledklerne nanmıyordu; fakat

Zordek’n Denzerya konusunda

haklı olduğu da su götürmez

br gerçekt. Dnlemeye karar

verd. Zordek cddleşerek

anlatmaya başladı:

resnn yapılacağı günler

de kalın br ss perdes sarar,

göz gözü görmez. Dağın ç

Must kayıtsız sormuştu, onun söyledklerne nanmıyordu; fakat

Zordek’n Denzerya konusunda

haklı olduğu da su götürmez

br gerçekt. Dnlemeye karar

NesliJan Şirin 7

39

P:42

labrent gbdr. Br nsanoğlu asla yolunu bulamaz.

Nerede olduğunu doğrudan söyleyemem

sana. Bu yasak, ama dğer adı, yan sz nsanların bldğ adını söylersem ağzın açık kalır.

— Eh oldu olacak onu da söyle bakalım,

saçmalıklarının ölçüsü neymş görelm.

Must hâlâ dalgasını geçyordu.

— Saçmalayan sensn, br gün sen de oraya götüreblrm. Orası, şey, orası szn Uludağ

dedğnz yer.

Must’nn ağzından haff br “Ooo... Şm...”

ses çıktı, ama Zordek’e yce ayıp olmasın

dye hemen ağzını kapatmıştı.

— Şu Bursa’dak Uludağ mı?

— Suss, sen neresn anladınsa orası şte.

Daha fazla sorma, sen ne de olsa nsansın ve

öğrenmemen lazım.

— Vay be Zordek böyle br şeye dünyada

nanamam. Bu, bu, del saçması…

Gerçekten bazen dağın tepelerne korkunç br ss bulutu çöreklenrd, ama bu gayet

normal br doğa olayıydı. Sırf tepeler ssl dye

Bursa’nın smges Uludağ, Kafdağı olamazdı

7 BUZULİSTAN PRENSİ

40

P:43

herhâlde. Bütün blgelern toplantı yer üstelk. Must’nn şmd hayatta olmayan nnesnn,

dağın eteklernde k Yğtal köyünde br kulübes vardı. Bazı geceler dedesyle nnesnn

konuşmalarına tanık oluyordu.

— Bu gece her tarafı ktleyelm, sakın odun

almaya dışarı çıkma, görünmezler geleblr!

Must çocuk aklıyla hçbr şeyden anlamaz,

çıtır çıtır yanan şömennen ateşne bakarak

uyurdu. Oysa, görünmezler dye br şeyn olmadığını braz büyüyünce anlamıştı.

Must bunları düşünürken Zordek hâlâ anlatıyordu:

— Ama ben geçen yıl yapılan kongreye katılmadım, çünkü büyük ödülü Atamarya cadısı aldı. Neymş, dünyalı brkaç nsana yardım

etmş. Peeh, ben bunu zaten yıllardır yapıyorum, üstelk karşılıksız parmağını ble kıpırdatmaz o. Zaten o ödülü de Kral Verdos’un torp-

lyle aldığından emnm.

Zordek bu sefer raftan elne kırmızı kaplı br

ktap açarak sayfalarını mağaranın sesszlğ-

n bozacak derecede haşırtıyla karıştırmaya

başlamıştı. Br yandan da söylenyordu:

— Denz ve kzler bz partye davet etmeNesliJan Şirin 7

41

P:44

dler ama denz dbnde böyle büyük br part

verlecek ve Zordek orada yok. Üstelk çeşt

çeşt yyecekler varken. Bunu grur meseles

yapacak değlm. Zordek’n davet edlmeye

hç htyacı yok bunu blyor musun?

Must yernden doğruldu, Kafdağı meselesn şmdlk unutmak zorundaydı, çünkü

Zordek yne br çılgınlık düşünüyordu. Onun

ne demek stedğn şıp dye anlamıştı. Sesn

yükselterek bağırdı:

— Hayır Zordek, o partye gtmyoruz.

Aydna’yı zor durumda bırakacak br harekette bulunmana asla zn vermem.

— Aydna’nın zor durumda kalacağını da

km söyled? Hem sen ster gel, ster gelme

ben gdyorum.

Must ayağa kalkarak Zordek’n yanına geld, çaresz yalvarmaya hazırlanıyordu k Zordek konuşmaya başladı:

— Merak etme, sen br prens

olacaksın, ben de senn baş yavern. Tıpkı Külkeds masalında

olduğu gb.

Kmse anlamaz. Atamarya cadısı harç, onun da

7 BUZULİSTAN PRENSİ

42

P:45

yanına sokulmayız olur bter, zaten ondan

nefret edyorum.

— Sah neden ondan nefret edyorsun Zordek? O da senn gb güçlü br blge.

Zordek bu soruya fazla düşünmeden cevap verd:

— Bu esk br hkaye, boş ver Must. Onun

gözü saraylarda, şan ve şöhrette. Bu yüzden

ben terk ett zaten. Mağaralarda yaşayamaz o.

Must her şey anlatmıştı.

— Desene yaşlı Zordek br zamanlar aşıkmış.

Zordek nled:

— O br zamanlardı, şmd brbrmzden

nefret edyoruz.

Ama Must bıyık altından güldü, onun hâlâ

Atamarya’yı sevdğ onu ağzından eksk etmedğnden bellyd.

Zordek kararlıydı baloya gtmeye, Must:

Ama Must bıyık altından güldü, onun hâlâ

Zordek kararlıydı baloya gtmeye, Must:

NesliJan Şirin 7

43

P:46

“Eğer o gderse, ben de gtmelym, br rezalet

çıkmasın.” dye düşündü.

— Şeyyy, pekâlâ Zordek, ben de gelyorum,

ne yapmam gerekr?

Zordek ktaptan yüzünü kaldırdı, kurnaz

bakışlarla.

— Hah şte şöyle yola gel, senn de o baloya

gtmek çn can attığını blyorum. Bakalıımm...

Senn değşm geçrmen gerek, br erkmene

benzemelsn. Braz kulaklarda svrlk, saçını

arkaya örsen y olur. Erkmenler böyle yapar

çünkü. Bacakların durablr, ksrden çtğn

zannederler. Sorun şu, senn başka br denz

kızı ülkesnn prens olman gerekyor.

Must sordu:

— İy de hang ülkenn?

Zordek, brden haykırdı:

— Buldum, Buzulstan’dan geldğmz söyleyeceğz. Yan Buzullar Ülkes Prens dye

takdm edeceğm sen. Orası çok uzak ve Kral

Verdos oranın sadece adını duymuş olablr.

— Ya gtmşse, oranın prensn tanıyorsa?

Must hâlâ tereddütlüydü. Zordek de pek

akıllı sayılmazdı doğrusu, tehlkey severd.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

44

P:47

— Hayır, hayır, ded Zordek kendnden emn.

Sen dünyada yaşarken adını duyduğun her

ülkeye gttn m Must Bey? İşte su altı dünyası da öyledr. Bz gdeceğz ve Buzulstan ülkesnn erkmenler olduğumuzu söyleyeceğz.

Ben sadece kıyafetm değştreceğm. Zaten

sen de han şu Seçkn denen meraklı çocuğun

yaladığı ksrden çtn m hçbr sorun çıkmaz.

— O br denz yaratığına dönüşecekt! dye

telaşla bağırdı Must.

— Ama ben o sır dolu sözler söylersem,

benm stedğm şekle bürünürsün Must Bey,

yalnız, yalnız br tek sorun var.

— Neymş o? ded Must ve devam ett: Her

şeyn anlattığın gb toz pembe olmadığını

blyordum zaten.

Zordek ktabı kaldırıp yerne koyduktan sonra, Must’ye

döndü.

— Külkedsn hatırla, sadece saate

dkkat edeceğz, gece

yarısında oradan ayrılmamız lazım o kaNesliJan Şirin 7

45

P:48

dar.

Must kararsız kalmıştı yne, ama Aydna’yı

da öyle çok görmek styordu k.

— Tamam, gece yarısı burdayız.

Zordek, şen br kahkaha atarak bağırdı:

— Gece yarısı, gece yarısı...

Belk o da uzaktan ble olsa Atamarya’yı göreceğ çn mutlu olmuştu. Hemen hazırlanmaya başladılar. Zordek, Must’ye “benmle gel”

ded ve mağaranın başka br odasına grdler.

Burada çeşt çeşt hayvan kürkler ve gysler

vardı. Paha bçlmez gyslerd bunlar. Zordek

gülümsed ve hayretle bakan Must’ye:

— Sen Zordek’n sadece çöplüklerle m

lglendğn zannetmştn. Bunlar benm

Denzerya’dan aldığım cc kıyafetlerm, bak

bu durumlar çn lazım oluyor, gördün mü? Su

altı kutup ülkes Buzulstan Prens Must…

Hah şte bak, ded, bu br beyaz kutup ayısı

postundan yapılmış.

Elnde çok gösterşl, kürkten bembeyaz br

pelern tutuyordu.

— Bunu gy, kafana da şunu tak.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

46

P:49

Yne pamuk gb beyaz tlk kürkünden br

şapkayı Must’nn kafasına geçrd.

— Bu asayı da al.

Buz reng, şeffaf asayı da elne vermşt.

— Dkkat et, güçlü br asadır. Hızla çevrp

brne karşı tutarsan onu duvara yapıştırablrsn. Aynı zamanda “Ptkum” demen gerekyor.

İşte şunu da Kral Verdos’a vermlsn. Kral da

olsa hedye almaktan çok hoşlanır o.

Çok güzel kahvereng ve boz renk karışımı

büyük br battanyey koltuğunun altına tutuşturdu.

— Bu onlar çn mücevherlerden daha değerldr.

Sonra da Must’nn yer yer yırtılmış bermuda şortunu göstererek:

— Had şu döküntüler de çıkar ve bunları

gy.

Pırıl pırıl gümüş renkl şalvar gb bol pantolon ve beyaz bol gömleğ gösterd.

— Gümüş oymalı kemer gömleğn üzerne

takacaksın.

Braz sonra Must hakkaten çok yakışıklı

NesliJan Şirin 7

47

P:50

br prens olmuştu. Kalb heyecandan küt küt

çarpıyordu. Zordek de bu arada gr kumaştan

yapılmış kenarları kürklü pelern ve Must’nnkne benzer bol fakat camgöbeğ mav renk

pantolon ve gömleğn gyd.

— Benm favorm canlı renkler, demey de

hmal etmemşt. Br de denz atlarının çektğ

arabamızı ayarladık mı, her şey Külkeds masalına uygun hâle gelecek.

Must alay ederek:

— Ben de balo salonunda mahsustan ayakkabımın brn unutayım bar. Amaan Zordek,

sen taktın bu masala, ded. Gülümsüyor ve

her şeyn yolunda gtmes çn dua edyordu.

Balo son hızıyla devam edyordu. Ayvna

tam gaz dans ederken, gözü üzgün olan kz

Aydna’ya takılınca yanındak erkmene kbarca, “İznnzle...” dedkten sonra onun yanında

almıştı soluğu.

— Had ama, etrafta senn çn yüzlerce

erkmen var, bryle bar dans et. Annem ve babamın gözü balo başlağından ber senn üzernde.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

48

P:51

— Yapamam, ded Aydna. Must de şmd

ben düşünüyordur. O orada üzgünken ben

burada nasıl eğlenrm?

Ayvna sarıldı kardeşne üzüntüyle:

— Sen anlıyorum, sabret braz, her şey güzel olacak, dye tesell verrken, sarayın kapısından gösterşl kürküyle Must, arkasından

da sırıtarak Zordek’n grdğn gördü. Br an

gözlerne nanamaz hâlde “Olamaz!” dye nlemşt.

Aydna se onları görmemşt, kardeşne

emr verr gb konuştu:

— Sen ben düşünme, eğlenmene bak lütfen. Ben de Must’nn yanındayken çok mutlu

oluyorum.

— O zaman şmd mutluluktan uçacaksın,

ded Ayvna ttrek sesle prens Must’y göstererek.

Bütün salon susmuş, bu yakışıklı erkmenn

nereden çıkıp geldğn merak eder gb fısıldaşmaya başlamıştı.

“Çok yakışıklı, muhakkak br prens ya da

kral olmalı. Daha önce hç böylesn görmedk,

şu kürküne bakın ne kadar da .”güzel görünüyor.

NesliJan Şirin 7

49

P:52

Cesur, Seçkn ve Denz de Aydna le Ayvna

gb put keslmş, olacakları talhszce beklemeye başlamışlardı. Arkasından gelen Zordek

se saçma sapan eğret br sakal takmış, çocukların yanından geçerken de göz kırpmıştı

onlara. Göz kırparken bıyığını da zor tutmuştu

düşmesn dye.

Zordek ve Must’nn önünde yürüyen çığırtkan Erkmen, Kral ve Kralçe’nn önüne geldklernde, yere kadar eğld ve çocukları şok

edecek takdmn yapmaya başladı:

— Su altı Kutup Ülkes Buzulstan’ın hakm,

Prens Must ve baş yaver general, general,

şeyy, dedkten sonra çığırtkan kıpkırmızı olmuş vazyette Zordek’e döndü. Şey smnz

sormayı unuttum efendm, neyd?

Zordek kend smn düşünmemşt doğrusu.

— General, adım bu! Sadece general deyn

yeter, hh, hh, h, dye sırıttı; bu ayrıntıyı nasıl

da unutmuştu.

Çığırtkan tekrar bağırmaya başladı:

— Buzulstan Prens Must ve baş yaver

General, General...

Must yavaşça Zordek’n öğrettğ gb yaklaştı ve elndek gösterşl battanyey Kral’ın

7 BUZULİSTAN PRENSİ

50

P:53

ayakları dbne koydu.

— Kral Verdos, sze ülkemden br armağan

getrdm.

Kral çok memnun olmuştu. Hemen yaverlerne şaret ederek battanyey aldırdı ve:

— Teşekkür ederm Prens Must, ülkeme

hoşgeldnz.

Braz arkada duran Atamarya se devamlı

Zordek’e bakıyordu.

— Ben bu ses br yerden tanıyorum, dyordu

yanındak yaşlı denz kızı arkadaşı Kokona’ya.

— Baş yaver de fena değl, dye sırıttı Kokona.

Atamarya se genç kız edasıyla:

— Zannetmem, pasaklının br, dye karşılık

verd ona.

Kokona alay eder gb konuştu:

— Senn aklın hâlâ o çılgın Zordek’te galba.

— Hç de değl, o zır delden kurtulduğum

çn şanslıyım, ded Atamaya; ama gözler

Zordek’e takılıydı.

Denz, hemen babasının yanına atladı ve:

— Kral Verdos, genç Prens Must’y ağırlama görevn ben üstüme alıyorum. İzn verrseNesliJan Şirin 7

51

P:54

nz tab k!

Kralçe bundan çok hoşlanmıştı.

— Tab Prenses Denz, msafrlermzle sen

lglenblrsn, ded Kral’dan önce lafa grerek.

Denz ve Must, Kral ve Kralçe’nn huzurundan ayrılırken, Kralçe Verda, Kral Verdos’un

kulağına tısladı.

— Verdos, Denz bu yakışıklı prens belk de

eş olarak seçer, ne dersn hayatım?

— Çok da y olur, tam bze layık br prens.

Denz, Must’nn koluna grerek onu balo

salonunun ücra br köşesne götürmeye çalışıyordu. Zordek de pelernne takılıp brkaç

kez düşme tehlkes atlatarak onları takp

etmeye çalışordu. Braz sonra Cesur, Seçkn, Aydna ve Ayvna da onlara katılmışlardı.

Kral ve Kralçe’nn görüş alanından kurtulmak

çn salondak kocaman mermer kolonlardan

brn sper alıp, fısıldaşmaya başlamışlardı.

Aydna’nın gözlernn ç gülüyordu. Gzlce

Must’nn eln tutmaya çalışırken Denz onun

kolunu koparırcasına yakaladı.

— Ne yapıyorsun Aydna? Aşk senn gözünü kör etmş. Ne kadar büyük br sorunla karşı

karşıya olduğumuzu unutma...

7 BUZULİSTAN PRENSİ

52

P:55

Sonra da masadan kaptığı koca br üzüm

salkımını mdeye ndrmeye çalışan -k, masada dünya meyvelernn her çeşd bulunuyordu- Zordek’n koluna yapıştı Denz.

— Bz ne büyük br tehlkeye attığının farkında değl msn Zordek?

— Ben tehlke göremyorum. İy k gelmşz,

böyle br party kaçıramazdım blyorsun.

Cesur söze grd:

— Denz olan olmuş br kere, hç bozuntuya

vermeden, bu oyunu sürdürmelyz.

Must se mahçup, kızgın bakan Denz’ye:

— Ne olur bana kızma Denz. Zordek’ yalnız

gönderemezdm. Gelmey kafasına koymuştu...

Denz braz düşündükten sonra:

— Pekâlâ, fazla ortalarda dolaşmayın, babama yalan söylednz. Şmd Must’nn varlığını ona nasıl açıklayacağız?

Zordek bu sefer de elndek büyük br denz

hıyarını kemrerek konuştu:

— Zordek ona da br çare bulur merak etmeyn. Yalnız Denz ve Must dans etse y olur.

Kralçe onları brbrlerne çok yakıştırdı anlaşıNesliJan Şirin 7

53

P:56

lan, baksana gözleryle hep sz arıyor dans

pstnde.

Aydna nled:

— Olamaz, her şey brbrne karıştı.

Must:

— Sakn ol sevglm, her şey yoluna grecek,

dedkten sonra, Denz bu dansı bana lütfeder

msn? dye kbarca sordu.

Cesur da:

— Aydna gel bz de dans edelm, dans pstnde çftler değştrrz, böylece Must le de

dans edersn.

— Teşekkürler Cesur, çok düşüncelsn.

Seçkn de Ayvna’yı le dansa edecekt. Kral

ve Kralçe se dans eden Denz ve Must’ye

hayran hayran bakıyorlardı. İksn brbrlerne

çok yakıştırmışlardı ama yanlış anladıklarının

farkında değllerd.

Atamarya ve boya küpüne düşmüş gb

boyanmış arkadaşı Kokona yemek masasında görmemşler gb tıkınan Zordek’n yanına

süzüldüler. Kıyafetn dkkatlce nceledkten

sonra, Kokona:

— Sayın General, çok uzaklardan gelmşs-

7 BUZULİSTAN PRENSİ

54

P:57

nz, acıkmış olmalısınız, dye ona laf attı.

Zordek arkasını dönüp de Kokona’nın yanında Atamarya’yı görünce, boğazına kaçan

koca br parça levreğ yutmakta zorlanıp, ş-

detl br öksürük krzne tutuldu.

Sesn değştrmeye çalışarak konuşurken

bıyığı yana düşüvermşt.

— Şey, güzel bayanlar sznle sohbet etmek

sterdm ama soylu efendmzn yanından pek

ayrılmamam gerekl.

Atamarya haffçe nled.

— ZORDEK, sen olduğunu anlamayacağımı mı zannettn?

Br yandan düşen bıyığını takmaya çalışan

Zordek:

— Anladınsa tebrk ederm sen, had gt,

Kral’a spyonla ben, böylece Denz’nn balosunu da rezl etmş olursun.

Zordek’n pervasızca konuşması

Atamarya’yı şaşırtmamıştı.

— Pek, o yanındak sahtekar km? Yüce

Kralı’mıza yalan söylemeye utanmıyor musun? Hç değşmemşsn, sahtekâr ve düzenbaz Zordek.

NesliJan Şirin 7

55

P:58

— Bana bak yaşlı cadı, ben rahat bırak.

Kokona uzun br “H” dye ç çekt.

— Atamarya bu blgede ne buldun blmyorum, gerçekten böyle kaba br erkmen hayatımda görmedm.

Zordek yanındak Kokona’ya bakarak:

— Br zamanlar, benm çn del oluyordu,

ta k Kral’ın danışmanlığı teklf edlene kadar.

Sonra Zordek’ gözü görmez oldu tab k!

Atamarya nefret doluydu:

— Sen, sen... İnanamıyorum sana Zordek. O

mağarada yaşamamı benden stemeye hakkın yoktu.

— Eğer ben sevseydn, yan gerçekten sevseydn, Denzerya’yı terk ettğm zaman benmle gelrdn. Ama sen saraylarda yaşamayı

aşkına terch ettn.

Zordek yıllar öncesnn hesabını soruyordu

Atamarya’dan sank.

— Senn yasaklanmış büyüler rahatça denedğn o mağarana dönmen ve br daha,

sonsuza kadar karşıma çıkmamanı styorum,

ded Atamarya.

Sesndek kızgınlık apaçık bellyd. Zordek

7 BUZULİSTAN PRENSİ

56

P:59

yıkılmıştı adeta.

— Keşke sen hç tanımasaydım! dye hırladı.

O anda balo salonundak büyük saatn üç

akreb 1’n, üç yelkovanı da 2’nn üzerne gelmşt. Bunun anlamı saat 12 demekt. Zordek,

“Must” dye seslend.

Must, Aydna’yla dans ederken zamanı

hçe saymış, geçrdğ güzel dakkaların keyfn çıkarıyordu. Zordek’n koluna asılmasıyla

kendne geld.

— Çabuk, saat tam 12.

Must, hemen Aydna’nın yanağına br öpcücük kondurdu ve:

— Gtmem lazım sevglm, sonra görüşürüz,

ded.

Brden kulakları haff svrlğn kaybetmeye,

yüzündek erkmenlere has fade değşp nsana benzemeye başlamıştı. Pelernlern savurarak koşan Zordek, Atamarya ve Kokona’nın,

Kral’a hararetl hararetl br şeyler anlattığını

görmüştü göz ucuyla.

— Süslü cadılar bz spyonluyorlar, ded.

Kral ayağa kalkarak gök gürültüsüne benNesliJan Şirin 7

57

P:60

zer sesyle bağırdı:

— Yakalayın şu ajanları!

Must ve Zordek’ gösteryordu parmağıyla.

Denz hemen onları gzl geçde ndreblmek

çn harekete geçmşt. Yıldırım hızıyla balo salonunun dışındak denz atlarına yönelen kl-

ye bağırdı.

— Ben takp edn, zamanınız yok.

— Must ve Zordek, Denz’nn peşnden g-

derken arkalarına r yarı erkmenler takılmış,

asalarından şmşek okları gönderyorlardı.

Denz onları mahzenn merdvenlerne ndrnce nefes nefese fısıldadı:

— Zordek ben onları oyalarım, mahzendek

gzl geçd blyorsun.

— Tamam, sonra görüşürüz.

— Had, çabuk, çabuk...

Denz geldkler merdvenler çıkarak, muhafız başını yanıltmak çn başka br kordoru

şaret ett.

— Bu tarafa kaçtılar, çabuk peşlernden...

Heps brden kordorda gözden kayboldular. Sevnyordu, çabuk atlamışlardı tehlkey.

Zordek ve Must mahzene nen merdvenle7 BUZULİSTAN PRENSİ

58

P:61

r üçer beşer atlıyorlardı k, önlerne dev yapılı

br erkmen çıkıverd. Bu mahzen kordorunun

muhafızıydı. Ellern belne dayayıp, koca göbeğn de şşrerek bağırdı:

— Durun, sz kmsnz? Buraya grmek yasak.

Zordek, sırıtarak sokuldu.

— Bz balo salonunu arıyorduk, yolumuzu

şaşırdık herhâlde.

— Sz daha önce görmedm. Hele nsana

benzeyen bu yaratığı hç görmedm, dyerek

Must’y gösterd.

Zordek o anda asasını kaldırarak bağırdı:

— Naptlucas, Ntrmaa.

Asadan çıkan yeşl küçük toplar zıpkın gb

muhafızın her yanına çarpıyordu. Fakat r yarı

dev erkmen, hızlı davrandı. Elndek kılıcı br

savuruşta Zordek’n uzun asasını kye ayırdı.

Sonra da r cüssesyle üzerne atıldı br anda.

Zordek:

— Must, yardım et, dye nlerken muhafız

onu yce hırpalıyordu.

— Mus-t, asa, a-a-asa, dye fısıldadı Zordek.

NesliJan Şirin 7

59

P:62

Asayı kullanmasını styordu ama Must asayı elnde evryor, çevryor br türlü çalıştırmayı

beceremyordu. Asayla brkaç kez dev erkmenn sırtına vurdu fakat muhafız Zordek’n boğazını sıkmaya başlamıştı. Dğer elyle öyle br

ters tokat attı k, Must br takla atarak yere

düştü. Asa da başka br yöne savruldu. Muhafız söylenyordu:

— Sz ben alt edeblceğnz m sandınız?

Acz denz preler sz!

Must kafasını çarptığı yerden kalktı, asanın düştüğü yere sürünerek uzandıktan sonra

Zordek’n: “Elnde br dare çevrerek br canlıya tutarsan onu duvara yapıştırırsın.” dedğn

hatırladı. Ve “Pt kuummm.” demes gerektğ-

n de.

Must asayı kırk yıllık blge gb öyle br çevrp bağırmıştı k, zavallı muhafızın r cüsses

havalanıp jet hızıyla duvara çarptı. Muhafız

da ne olduğunu anlamamış, gözlern tavanda

br tur attırdıktan sonra, kapayıvermşt. Must

hemen Zordek’n yanına koştu.

— Br şey olmaz, baksana denz fl gb sağlam. Sadece bayıldı, acele etmelyz, ded Zordek. Boğazı sıkıldığından ses zorla çıkıyordu.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

60

P:63

Balo salonu se tam anlamıyla arbedeye

dönmüştü. Denz ger dönünce:

— Sakn olun, müzk başlasın, öneml br durum yok, dyerek müzğ başlattı.

Ortalıkta hzmet eden erkmen ve denz

kızları Must ve Zordek’n kaçarken devrdğ

masaları toplamaya uğraşıyorlardı. Denz yavaşça babasına yaklaşırken nasıl br mazeret

bulacağını düşünüyordu.

— Şeyy, Kral babacığım, o Zordek, yan

han bzm şu Zordek dedemz baloya geleblmek çn kılık değştrmş sadece.

Kral Verdos kaşları çatık hâlde gürled:

— Ya o yanındak düzenbaz, böyle kılık değştrp benmle alay etmenn hesabını

verecekler.

Denz babasının yanına sokuldu ve

kısık br sesle:

— Arkadaşıdır herhâlde babacığım, ne olur onlara kızma! Sadece ben tebrk etmeye gelmşler,

ded kulağına.

Kral braz yumuşamıştı ama

yne de dşlernn arasından tısladı:

NesliJan Şirin 7

61

P:64

— Kral Verdos’la alay etmek ha! Ben onlara

gösterrm.

Ama Denz babasının bu olayı unutacağını,

Zordek’ çten çe sevdğn blyordu. Aydna

üzgündü. Keyf kaçtığı çn “hastayım” bahanesyle baloyu erken terk ednce Ayvna da

kzn yalnız bırakmadı.

Zaten artık çok geç olmuş, balo btmşt.

Seçkn, yorgunluktan kopan bacaklarını sandalyeye uzatmış, kestrmeye başlamıştı ble.

Bunda braz da ne olduğunu blmeden yedğ

ve çtklernn payı vardı tab k.

Balo boyunca uzak durdukları Kont Grmptus ve Lort Pengs yanlarına yaklaşmıştı.

Kont:

— Sanırım gtme vakt çocuklar, ded ps ps

sırıtarak.

Denz atıldı:

— Kont Grmptus, Cesur ve Seçkn,

Denzerya’da kalablrler m acaba? Lütfen!

Kont afallamıştı, ama çabuk toparlandı ve

kurnazca bakışlarla çocuklara:

— Asla olmaz, onlar bzm kıymetl msafrlermz, ded.

7 BUZULİSTAN PRENSİ

62

P:65

Cesur aslında stemyordu ama Grmlos’a

dönmek zorundaydılar, orada yapacak şler vardı. Özellkle Drauan’la konuşacak ve

Kont’u devrp onun başkan olmasını sağlamaya çalışacaktı. Bunu kafasına koymuştu.

Başka çareler yoktu ve zaman da daralmıştı.

Bu yaratığın dünyaya çıkmasını engellemek

zorundaydılar.

— Kont doğru söylüyor Denz, bzm dönmemz lazım, sonra görüşürüz.

Lort Pengs dahl oradak herkes braz şaşırmıştı bu steğe, ama Denzerya’da kalamazlardı. Çünkü Cesur, Kont’u ve Lort Pengs’y

sarayın dışında kalabalık br asker grubunun

bekledğn blyor, tatsızlık çıkmasını stem-

yordu.

Çocuklar denz atlarına bndklernde Kont

ve Kontes de çok süslü atların çektğ tekerlekler olmayan üstü kapalı br arabaya bnmşlerd. Denz ayrılırken Cesur’un kulağına:

— En kısa zamanda Grmlos’tayım, merak

etme! dye fısıldamıştı.

Seçkn, Marsık’ı kucağına almış, denz atının

üzerne çıkmıştı.

NesliJan Şirin 7

63

P:66

BW Oacera setiN

9. kitabı

¢HAZİNE

BEKÇİSİ”NDE

DEVAM EDİYOR...

BW Oacera setiN

7 BUZULİSTAN PRENSİ

64

P:68

Bu macera setiN

8. kitabı

“DARUAN TARAF

DEĞİŞTİRİYOR”DA

DEVAM EDİYOR...

Bu macera setiN

Kartaltepe Mahallesi. 5. Şirin Sokak. No.: 6 - 8

Sefaköy - Küçükçekmece / İSTANBUL

Tlf.: (0212) 639 39 12 - 43 - Faks: (0212) 540 73 63

www.caliskanari.com.tr

Create a Flipbook Now
Explore more