10. Sınıf CoğrafyaTYT Coğrafya

Levha (Hareketleri) Tektoniği

Levha hareketleri veya Levha Tektoniği, Alfred Wegener’in “Kıtaların Kayması” kuramının geliştirilmesi sonucu oluşmuştur.

  • Başlangıçta tüm kıtaların Pangea adında tek bir kıta olduğu, sonradan parçalanıp dağılarak zamanla günümüzdeki yerlerine ulaştığı görüşünü Alman bilim adamı Alfred Wegener ortaya attı.
  • Pangea verilen tek kıta parçasını çevreleyen denize Panthalassa denmekteydi.
  • Zaman içerisinde katmanlar hareket ettikçe Pangaea ikiye ayrıldı. Kuzeyde Laurasia ve güneyde Gondwanaland oluştu. Bu iki kıta Tethys (Tetis) Denizi ile ikiye ayrıldı. Katmanların hareketi ile kıtalar iyice ayrılarak bugünkü halini aldı.
  • Dünyanın yüzeyi kesintisiz gibi görünüyorsa da, gerçekte dev boyuttaki bir yap-boz gibi birbirine geçen parçalardan oluşmaktadır.
  • Levha adı verilen bu parçalar, çok yavaş olarak sürekli biçimde birbirlerine göre hareket ederler.
  • Bir levha, yanlızca okyanusal ya da kıtasal litosferden oluşabildiği gibi her iki litosfer türünü de içerebilir.
  • Levhalar, levha sınırı ya da levha kenarı ile sonlanır. Depremlerin ve yanardağların çoğu bu bölgelerde görülür.

Kıtaların Ayrıldığını Nasıl Kanıtlarız?

  • Yap boz parçaları gibi birbirine uyumlu kıta kenarlarının varlığı,
  • benzer türde kayaçların farklı kıta kenarlarında bulunması,
  • aynı tüf fosilin farklı kıta kenarlarında bulunması,
  • tabakaların uzanış doğrultusunun benzer olması,
  • fiziki koşulların benzer olması.

Yer yüzeyinin kabuğu, manto üzerinde, izostasi adı verilen, bir ağacın su üzerinde yüzmesi ile karşılaştırılabilecek bir denge halinde dururlar. Mantonun kaldırma gücü, su ve ağaç örneğinde olduğu gibi kabuğun manto içine batmış olan hacmi ile orantılıdır. Bu nedenle yükseltilerin fazla olduğu kıta bölgelerinde, artan kütle ile koşut olarak kabuğun manto derinliklerine uzanan kısmı da daha fazla olmalıdır. Yüksek dağ sıralarının derinlere dalan kökleri yer kabuğunun böyle alanlarda 70 km. kadar kalın olmasına yol açar. Öte yandan, karaların yükselmesi, bağıl olarak daha hafif materyelden oluşmaları ile ilişkilidir. Böylece okyanusal kabuk daha ince olmasına karşın daha ağır materyelden oluşmuştur ve astenosfer içine doğru kıtalara oranla daha fazla batmış durumdadır. Bu, kıtaların manto içerisine doğru uzanan daha derin kökleri olmasına rağmen, ağırlık merkezlerinin okyanus tabanlarına oranla daha yüksekte yer alması ile sonuçlanır.

  • Yüzey şekillerinin jeolojik zaman boyutu içinde evrimi levha hareketleri çerçevesinde gerçekleşir.
  • Yer kabuğu ve hemen altındaki manto katmanının birleşmesinden oluşan taş küre (litosfer), yavaş bir hareketle yer değiştiren 12 ayrı levha halinde, değişken bir yap-boz tablosu oluşturur.
  • Yarı akışkan astenosfer tabakası üzerinde yüzer durumda bulunan bu levhaların hareketi için gereken enerjiyi, astenosfer tabakasındaki konveksiyon akımları sağlar.
  • Levhalar birbirleriyle sürekli temas halinde olduklarından, hareketlerinin yön ve şiddetini, yerin derinliklerinden gelen itici gücün özellikleri olduğu kadar levhaların birbiri ile olan ilişkileri de belirler. Böylece, kısa dönemde belirli bir düzen içinde süren levha hareketlerinin, zaman ölçeği büyütüldüğünde kaotik ve önceden belirlenemez bir biçimde gerçekleştiği gözlenir.
KITASAL VE OKYANUSAL LEVHALARIN SINIRLARI…

Levha Sınırındaki Bölgelerde;

  • Tektonik depremler,
  • Volkanik arazi ve şekiller, sönmüş veya aktif volkanik dağlar,
  • Sıcak su kaynakları, jeotermal bölgeler, gayzerler,
  • Aktif ve diri fay hatları,
  • Genç oluşumlu sıradağlar görülebilir.

Levhaların hareketlerinde yer kabuğunun bütün bu özellikleri rol oynar. Levhalar ortalama olarak yılda birkaç santimetre ölçeğinde hareket ederler (Bu kayma en uç örnek olan Pasifik levhası için yılda 15 santimetreye ulaşmaktadır).

Hareket halindeki levhaların birbirleri arasında üç tür ilişkisi olabilir;
1) Yaklaşma (çarpışma)
2) Uzaklaşma (ayrılma)
3) Yan yana kayma (sıyırma)

Yeryüzünün alanı sabit olduğuna göre yaklaşma sınırlarında bir miktar levha yüzeyinin yok olması, uzaklaşma sınırlarında ise yeni levha yüzeyi yaratılması gerekmektedir. Bu nedenle birinci tür levha sınırlarına yıkıcı, ikinci tür sınırlara ise yapıcı sınırlar adı verilir. Üçüncü tür, yanal doğrultulu ya da dönüşüm (transformation) sınırlarıdır.

  • Yaklaşan levhalardan; ikisi de okyanusal levha ise biri diğerinin altına doğru kayar, bu durum dalma-batma olarak adlandırılır.
  • Bir okyanus levhası, bir kıta levhası ile karşılaştığında, daha ağır olduğu için onun altına doğru kayar, yine dalma-batma durumu gerçekleşir. Dalma-batma söz konusu olduğunda manto tabakasının sıcak derinliklerine inen taş küre dilimi ısınarak erir ve akışkan halde yükselir. Bu, yaklaşma sınırlarındaki yanardağ etkinliğinin ve dağ oluşumunun temelidir.
  • İki kıtasal levhanın yaklaşması ise çarpışma ile sonuçlanır, her iki levha da manto içine batamayacak kadar hafif ve kalın olduğundan büyük bir deformasyonla yüksek dağ sıraları ve platolar ortaya çıkar (Himalaya Dağları ve Tibet Platosu gibi)
  • Uzaklaşan levhalar ise yeni okyanus kabuğunun oluşmasına yol açarlar. Bu olay, iki levha arasında açılan boşluğa üst manto kaynaklı akışkan materyelin dolması ve soğuyarak katılaşması sonucunda gerçekleşir. Bu şekilde oluşan okyanus sırtları yer kabuğunun en genç bölgeleridir. Levhalar ayrıldıkça sırt ortadan büyümeye devam eder, sırtın her iki yanına doğru uzaklaşan genç litosfer soğudukça hacmi azalır, yoğunluğu artar ve hem küçülme hem de batma nedeniyle yükseltisi azalır. Okyanus tabanının okyanus sırtından en uzak kesimleri en yaşlı kısmıdır. Bu alanların eninde sonunda bir başka levha ile karşılaşarak batmaya başlaması kaçınılmaz olduğundan okyanusal kabuğun ömrü sınırlıdır ve bilinen en yaşlı okyanus kabuğu örnekleri 190 milyon yıl yaşındadır. Bu şekilde okyanus kabuğu sürekli yenilenirken, kıta kabuğu dalma-batma mekanizması ile ortadan kaldırılamadığından, yanardağ ve dağ oluşum etkinlikleri ile kıta kütlesine eklenen materyel zaman içinde giderek artar, milyarlarca yıllık süreç içerisinde kıtalar alan ve kalınlık açısından büyümeye devam ederler. Bazen bir kıta, ters yönde etki eden kuvvetlerin sonucunda ikiye ayrılabilir. Böyle bir durumda uzaklaşan parçaların arasını doldurmaya başlayan manto materyeli yine okyanus kabuğu niteliğinde bir yapı oluşturmaya başlar, bu alanın soğuyup alçalması sonucunda yeni bir okyanus doğmuş olur. Bazen de her iki yanından iki ayrı kıtanın altına kaymakta olan bir okyanus, iki kıtanın çarpışması ile sonuçlanan bir süreç ile tümüyle yok olabilir. Atlas okyanusunun oluşumu, Orta Atlantik sırtı ve bu sırtın kuzey uç kısmındaki volkanik bir ada olan İzlanda’nın oluşumu ile Kızıldeniz’in oluşumu veya açılmaya devam etmesi, kıtasal levhaların uzaklaşması sonucu meydana gelmiştir.
  • Yanal yer değiştirme-sıyırma, iki levhanın birbirini sıyırarak yer değiştirmesi sırasında Litosfer’de artma veya azalma olmaz. İki levha arasındaki sürtünme çok fazla olduğu için harekete belli bir süre direnç gösterirler. Bu bölgede artan gerilim, periyodik büyük depremler ile çözülür. Kuzey Anadolu fay hattı ve Kaliforniya’daki San Andreas fay hattında bu tip levha hareketi gözlenir. Bu tip levha hareketlerinde oluşan depremlerin odakları çoğunlukla yüzeye yakın veya orta derinliktedir. Sürtünme ve kırılma uzunca bir hat boyunca oluşabileceği için büyük depremler meydana gelebilir.

Olası Levha hareketleri ve hızları hesaplanarak günümüzden 250 milyon yıl sonrası kıtaların alacakları konum ise PANGEA PROKSİMA olarak adlandırılan birleşik kıtalar topluluğu olacaktır.

İlgili İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir