EZİLEN VE EZİKLEŞTİRİLEN ERKEK
Yakın bir dostum aradı ve oğlunun hikâyesini anlattı:

Dostumuzun oğlu  bir kızla birbirlerini sevmişler,  anlaşmış ve evlenmişler. Arkadaşımız evlenen oğluna var olan iki dairesinden birini vermiş ki amacı kira ödemesin, geçimi daha kolay olsun diye.  Önceleri her şey yolundaymış.  Bir çocukları olmuş.  Ancak daha sonraları  aralarında  tartışmalar çıkmaya, gerginlikler yaşanmaya  başlamış.  Bir tartışma sırasında gelin hanım kocasına hakaret edip aşağılayınca  eşi de   dayanamayıp bir tokat atmış.

Gerek kadınların kendi aralarında konuşmalarından gerekse televizyonların sabah programlarından öğrendiğini   kadın hemen uygulamış ve mahkemeye müracaat etmiş.  Dostumuzun oğlu üç ay evden uzaklaştırma cezası almış.  Bu süre sonunda çiftler birbirinden soğumuşlar.  Artık bir arada yaşamaları mümkün olmamış.  Ayrılmaya karar vermişler. Mahkemeye gidilmiş ve boşanma kararı çıkmış.

Erkek açısından facia bundan sonra katmerlenmiş.  1.900 TL maaş alan kocaya mahkeme her ay 750 TL nafaka ödeme mecburiyeti getirmiş.  Çocuk için ise yine kadına aylık 350 TL para ödeme  kararı çıkmış.  Arkadaşımızın çocuğuna verdiği dairede eski gelininin çocuğuyla  birlikte yaşamaya devam etmesini de mahkeme uygun görmüş. Dostumuzun oğlu baba evine dönmek zorunda kalmış. 

Dostumuz soruyor: “Şimdi bu dairenin elektrik, su gibi masraflarını da oğlum ödüyor.  Maaşından ona kalan birkaç  yüz lira para. Bununla ancak cep harçlığı yapabiliyor. Kalan parayla artık yeniden evlenmesi mümkün değil.  Ayrıca benim oğluma verdiğim dairenin yarısı ailenin mal paylaşma yasasına uyularak  eski karısına kaldı. Halbuki oğlumun bunun alınmasında hiçbir katkısı olmamıştı.  Perişan haldeyiz.”

Kendisine maalesef bunun acı bir gerçek olduğunu, erkeğin yeni çıkan yasalarla itibarsızlaştığını anlattım.   Bir acı haber daha verdim dostumuza:  Eski gelini işe girmediği veya evlenmediği müddetçe ölene kadar nafaka almaya devam edecekti.  Üstelik bu nafaka enflasyona uygun olarak yeniden düzenlenecekti.

Bir başka olayı ise yakın akrabam bir genç yaşadı. Asgari ücretle çalışan  ve amcamın torunu olan bu genç,   psikiyatrik tedavi gören eşiyle anlaşamadı.  Bir çocukları olmasına rağmen ayrıldılar.  Şimdi ise doğduğu topraklardan çok uzaklarda, kaçak ve ucuz işçi statüsünde çalıştığını öğrendim.  Babasına sorduğumda; “Memleketimizde oğlum çalışamıyor, çünkü mahkeme peşinde.  Hemen maaşına el koyacaklar ve eski eşine aktaracaklar.  Yani  ayrıldığı eşi için çalışacak, kendisine hemen hiç  para kalmayacak. O da uzaklara giderek ve perişan bir halde zorluklarla çalışarak hayatını sürdürmek zorunda kalıyor. “

Son on beş yılda çıkan yeni kanunlarla maalesef ailede erkekler silikleştirilmiş, itibarsızlaştırılmıştır.  Aslında yasalar kadını koruma amacıyla çıkarılmış gibi görünüyorsa da  aile birliğine zarar verdiğinden ötürü  kadını koruma yerine  aslında ona  zarar vermektedir.   Ancak esas zarar erkeğedir.

Kanunlar bu duruma geldikçe  boşanmalar artmakta,  aile birlikleri bozulmaktadır.   Sadece zarar, kurulan ailelere değildir. Böyle olumsuz örnekler çoğaldıkça gençler evlilik yapmaktan korkmakta, evlenenlerin sayısında da büyük düşüşler olmaktadır. Bu da toplum düzeni açısından oldukça tehlikelidir.

Üstelik  bu konuda kalem oynatmak da çok risklidir.  Hemen “kadın düşmanı” damgası yiyebilirsiniz.

2. YAZI

Erkeğin Ezilmesi Ve Yıkılan Evlilikler
Geçen haftaki yazımızda değişen  toplumsal şartlar ve özellikle de  yeni çıkarılan erkek aleyhtarı kanunlarla evliliklerde erkeğin ezildiğini ve ezikleştirildiğini anlatmıştık.
Bu yazımız üzerine çok tebrik ve teşekkür aldık.  Gerçekten  netameli bir konu olduğu için herkes uzak duruyordu.  Bu tebriklerden birisi inşaat müh.  E. B.’ye ait:

“Selamun aleyküm. Sefa Bey Günümüzün kanayan önemli bir meselesine el attığınız için teşekkürlerimi arz etmek istiyorum. Kadınları korumak maksadıyla çıkarılan yeni kanunlar ileride başımıza büyük belalar açacaktır… Aile kurumu zedelenecek ve bundan en çok kadınlar zarar görecektir. Siz bu durumu çok güzel özetlemişsiniz. Elinize sağlık. Tekrar teşekkür eder saygılar sunarım.”

Bu yasal değişikliklerin çarpıcı sonuçlarını avukat dostumuz şöyle ifade etmiş. İncelemeye ve üzerinde düşünmeye davet ediyorum.  Görüldüğü gibi bu kanunlarla evlilik yapanların sayısı düşmüş, boşanma sayısında ciddi artışlar olmuştur.  Üstelik “yuvayı dişi kuş yapar”  özdeyişi alt üst olmuş,  “yuvayı dişi kuş bozar” şekline dönüşmüştür. Çünkü yenilerde  boşanma davalarının % 70’ini kadınlar açmaktadır.  Artık kocasından aldığı nafakayla veya dul maaşıyla geçinen ve evlenmeyen orta yaş bir kadın sınıfı ortaya çıkmıştır.

Üstelik 2012 verilerine göre 65 bin gibi korkunç bir sayıda kadın kocası hakkında evden uzaklaştırma kararı aldırmıştır. Yani sonuçta aileler yıkılıyor. Çocuklar arada zor duruma düşüyorlar.  Şimdi yazının sonuç kısmını  aynen aktarıyoruz:

“Açıklanan yasal değişiklikler ve uygulamaları bir arada düşünüldüğünde ulaşılan sonuçlar;
EVLİLİK SAYISINDA  AZALMALAR OLMAKTADIR,  BOŞANMA SAYISINDA CİDDİ ARTIŞLAR OLMAKTADIR.  BOŞANMA DAVALARI ARTIK KADINLAR TARAFINDAN  AÇILMAKTADIR. (Boşanma davalarını %70 oranında kadınlar tarafından açılmaktadır.) EVLİLİK YAŞI YÜKSELMİŞTİR. (KADINLAR 25 – ERKEKLER 30 )
DUL/BEKAR, ZENGİN ORTA YAŞ KADIN SINIFI OLUŞMUŞTUR. KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ARTIŞI BU YASA DEĞİŞİKLİKLERİ VE UYGULAMALARDAN KAYNAKLANDIĞI DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.

2012 verilerine göre 65.000 kadın kocası hakkında evden uzaklaştırma kararı aldırmıştır.13.500 kadın polis koruması istemiştir. Ailenin ve evlilik birliğinin açıkladığımız yasalar ve uygulamalar sonucu sarsıldığını ve yıkıldığını göstermektedir.

BOŞANMA DAVALARININ DİĞER BİR SONUCU BİR MİLYONA YAKIN ÇOCUĞUN AİLE BİRLİĞİNİN KORUMASI ALTINDA OLMAMASIDIR.  KADINA YÖNELİK ŞİDDET MEDYA ÜZERİNDEN ABARTILARAK VERİLMEKTEDİR. BİR KISIM FEMİNİST KADIN HAKLARI SAVUNUCULARI HERGÜN MEDYA ÜZERİNDEN PROPAGANDA YAPMAKTADIRLAR.”

Prof. Dr. Sefa SAYGILI