Genel

Kısıtlamak Değil Kısıtlamamak Zarar


Bir kaç bloktan oluşan bir sitede oturuyoruz. Sitenin çocukları yazları neredeyse tüm gün site bahçesinde oynuyorlar.

Ne kadar güzel, evde televizyon ya da bilgisayara hapsolmuyorlar diye mi düşündünüz?

O kadar emin olmayın, çocukları dışarıya elinde tabletle gönderen anneler var! Ve bütün çocuklar o tabletli çocukların etrafına toplanıp oynanan oyunları izliyor. Her zaman olmasa da, son 1 aydır ara sıra böyle oluyor.

Normalde bizim çocuklar günde yarım saat -1 saat oyun oynar, 1 saat civarı da bilgisayardan film izler.

Mümkünse onu da kaldıralım, hiç olmasa da olur düşüncesine ara ara kayarım. Çocukları ekran başına koymayı, kendim için kolaylık değil çaresizlik ve kötüye gidiş olarak görmüşümdür hep. Eşim yok o kadar da olmaz, kontrollü olsun ama biraz olsun der, ortada buluşuruz.

Yazın son günlerinde sürekli “önce ben oynıycam, sen daha fazla oynadın ben az oynadım” kavgası yaptıkları ve oynarken de birbirlerini rahatsız ettikleri için, “madem öyle, ekran bu kadar sorun oluyor, okullar açılana kadar size ekran yok” demiş, 3 haftalık ekran yasağı getirmiştik.

Ve ne kadar iyi geldiğini görmüştük.

Tam o dönemde site çocukları dışarıya tablet getirmeye başlamasın mı?

Tam ne kadar doğru birşey yapmışız diye düşünürken, diğer ebeveynlerin çocukları oyun konusunda ne derece serbest bıraktığını ve dışarıya bile tablet gönderdiğini görmeyelim mi? (O çocukların evde zaten sınırsız kullandığını kendilerinden duyuyor bizim çocuklar)

Acaba biz çok mu kısıtlıyoruz çocukları vehmine kapılmayalım mı?

Al sana imtihan.

Çocuklarının oynanan oyunlara melül melül baktığını görünce, acaba yoksunluk mu yaşatıyoruz çocuklara diye önce eşim vehme kapıldı. Sonra beni de etkilemeye başladı.

Ya işte bu hallere düştük, eskiden ana babalar çocuğuma onu bunu alamıyorum, yeterli imkanları sağlayamıyorum diye üzülürdü (onu da çok gereksiz buluyorum), biz acaba oyunu çok mu kısıtlıyoruz diye saçma evhamlar yapmaya başladık.

Şaka gibi değil mi, etrafınızdaki insanlar elbirliğiyle aynı şeyi yapınca “acaba biz mi yanlış yapıyoruz” diye kendinizden şüphe etmeye başlıyorsunuz!

Acaba çocuğun içinde ukde kalır mı? Şöyle olur mu, böyle olur mu?

Ah o ukde kalır mı bocalamaları yok mu zaten, ömrümüzü yiyorlar.

Nitekim eşim akşamları kendi telefonundan biraz oynatmaya başladı. Derken okullar açıldı ve ekran yasağı bitti.

Tabi gündüz bilgisayarda oynayan çocuklar, akşam yine babalarının telefonunda oynamak da istiyorlardı. Babaları ona da izin veriyordu, hala o “acaba”nın etkisindeydi..

Derken ben bir kaç gün önce şu yazıyla karşılaştım ve hatta “Teknolojinin babası da teknolojiyi kısıtlayan bir babaymış, bir tek biz değilmişiz” cümlesiyle sosyal medyada paylaştım.

İlk işim linki eşime göndermek oldu tabi. Ve eşim bir sonraki akşam çocukların telefonda oyun oynamalarına izin vermedi tabi.

O yazıda Steve Jobs’un ve bazı teknoloji CEO’larının çoğunun katı bir şekilde çocuklarına ekran kısıtlaması getirdiğinden söz ediyor. Bazılarına bakalım:

Wired dergisinin eski yayın yönetmeni ve 3D Robotics’in CEO’su Chris Anderson vindeki her teknolojik cihaz için zaman sınırı ve aile kontrolü getirdiğini söylüyor:

“Çocuklarıma böyle davranıyorum, çünkü biz teknolojinin zararlarını ilk elden görüyoruz. Ben bunu kendimde de gördüm, aynı şeyin çocuklarıma da olmasını istemiyorum.”

Anderson’ın bahsettiği tehlikeler, pornografi gibi zararlı içeriklere ve başka çocukların zorbalıklarına maruz kalmayı ve belki de en kötüsü tıpkı anne babaları gibi kullandıkları aletlere bağımlı hale gelmelerini kapsıyor.

Bir çoğu, bizim gibi hafta içi yarım saatliğine bile izin vermiyorlarmış.

“Çocuklarımız için hafta içi katı bir ekran yasağı kuralımız var” diyor bir teknoloji medya ilişkileri ve analizleri firması olan SutherlandGold Group’un kurucusu ve CEO’su Lesley Gold. “Ancak büyüdükleri zaman ara ara izin vermek zorundasınız çünkü okul için bilgisayara ihtiyaç duyuyorlar.”

Blogger, Twitter ve Medium’un kurucularından Evan Williams ve eşi Sara Williams ise iki küçük çocuğunun iPad yerine ne zaman isterlerse alıp okuyabilecekleri yüzlerce kitabı (evet gerçek kitaplar) olduğunu söylüyor.

Ve yazıyı yazan NICK BILTON daha başka aktarımlar da yaptıktan sonra şöyle bitiriyor:

Steve Jobs’a çocuklarının kendi yaptığı cihazları kullanmak yerine ne yaptığını asla sormadım. Ama sonradan “Steve Jobs” kitabının yazarı ve Jobs ailesinin evinde bolca zaman geçirmiş biri olan Walter Isaacson’a sordum bu soruyu.

“Steve her akşam mutfaktaki büyük ve uzun yemek masasında ailece yemek yerken kitaplardan, tarihten ve daha pek çok konudan konuşmaya çok önem verirdi. Şimdiye kadar kimsenin ortaya iPad ya da bilgisayar çıkardığını görmedim. Çocuklar bu tür cihazlara bağımlı gibi görünmüyorlardı.”

Eşim bu tarihten ve pek çok konudan bahsetme fikrini tutmuş olacak ki akşam yemeği masasında çocuklara Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim arasında geçen “Herkes yediğinden ikram eder” diyaloğunu anlattı geçen akşam.

Keşke diyorum keşke, sınırsız ya da sınırlı ama oldukça fazla izin veren anne babaların içinde “acaba”lar yaşarken bu kadar uzaklardan destek bulmak zorunda kalmasak.

Etrafımızda kafa kafaya vereceğimiz, biz de kısıtlıyoruz diyen ebeveynler olsa, fikir alışverişinde bulunsak, birbirimize kuvvet olsak…

Derinlerde bir yerde hepimiz biliyoruz aslında, kısıtlamak değil kısıtlamamak zarar.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...