Hukuk & Danışmanlık Hizmetleri
Yerel ve uluslararası alanda bilgili ve
tecrübeli ekibimizle hizmet sunmaktayız.

Alacak Tahsilinde İflas Yöntemi ve İcra Takip Yöntemi İle Mukayesesi

Ana sayfa Alacak Tahsilinde İflas Yöntemi ve İcra Takip Yöntemi İle Mukayesesi

GENEL OLARAK

İcra İflas kanunu adından da anlaşıldığı gibi, devlet kuvvetinin istihdam edilerek, hakkın sahibine teslimi eylemidir. İhdas edilen bütün kanunlar, toplumda adaleti gerçekleştirmek için  vaaz edilmiştir. Kanunlar adaleti gerçekleştirdiği oranda toplum hayatını kolaylaştırır ve kabul görür.

İcra İflas kanunumuz da bu kanunlar nevinden biri olarak, ancak iyi uygulama ile güzel ve adil sonuçlar ortaya çıkar. Kanunu uygulamakla görevli her fert, bir hakkın sahibine teslimi saikiyle hareket etmelidir ki, adalet gerçekleşsin. Hakkın sahibine teslimi için lazım olan eylemleri düzenleyen icra iflas kanununu uygulamakla görevli Adliye dairesindeki hakimden tutun, Bankada görevli memura kadar, kanunun uygulamasında görevli her ferdin, adaletle, hakkın sahibine teslimi, saikıyla hareket etmesi gerekir.

Alacak tahsilinde daha çok İflas Yöntemi anlatılacaktır.  İflas yönteminin alacak tahsilinde hangi durumlarda daha avantajlı olduğu, İcra-Haciz veya iflas takip yöntemlerinden hangisinin somut olaya uygulanması halinde, daha etkili sonuç alınacağı anlatılmaya çalışılacaktır.

İcra Hukuku şekli bir hukuktur. Atılacak bütün adımlar, yapılacak talep ve işlemlerin şekil şartına uygun olması gerekir. Yapılan tüm işlemler için, ancak itiraz gelmesi halinde, yanlış olup olmadığı tartışma ve yargılama konusu yapılır.

İCRA TAKİBİ İLE İFLAS TAKİBİ MUKAYESESİ

Alacak tahsilinde, hukukumuzda benimsenmiş iki takip usülü bulunmaktadır. İcra takibi, haciz isteyerek yapılan takip şekli olup münferit bir takip ve tahsil yöntemidir. İflas takibi, külli bir takip şeklidir. Müflis (borçlunun) malvarlığının toptan haczi ile alacaklılar arasında bölüştürülmesi esasına dayanır. İflas takibi, pahalı ve bilinmeyen bir yöntem olduğu için tercih edilmemektedir. Fakat yüksek rakamlı alacakların takibinde, yada satışı zor malvarlığının haczinde tavsiye edilen bir yöntemdir. Alacaklı tarafın takip ve talebine gerek görülmeden nispeten alacaklı açısından daha kolay bir yöntemdir. Kolay olması şundan kaynaklanmaktadır. İflas kararından sonraki işlemlerin alacaklı tarafından takibi mecbur değildir. Haciz ve satış işlemlerini, alacaklılar namına iflas idaresi yaparak, tahsil edilen parayı alacaklılar arasında dağıtır.

  • İcra takibi münferit bir takip şekli olup, takibin her aşamasında alacaklı tarafından taleple işlemler yürür. Bu sebeple sıkı takip gerektirir. Bununla birlikte masrafı azdır. Ufak meblağlı alacaklarda, likit, kolay paraya çevrilebilecek varlıkların haczinde gayet kolay ve süratli bir alacak tahsil yöntemidir.
  • İcra- Haciz yöntemi ile satışı ve haczi zor malvarlığının haczi icap ediyorsa, ileriki aşamalarda çıkan zorluklar sebebiyle sıkıntıya ve bıkkınlığa sebep olur. Bu türden durumlarda takip şeklini iflasa çevirip borçlunun iflasını istemek daha az zahmetle sonuç almak anlamına gelir. Özellikle alacak ilama bağlı ise, Ticaret Mahkemesinden borçlunun doğrudan iflası istenebilir.  Fakat Borçlunun tüccar olması gerekir. Ancak iflasın sadece tüccarlar için mümkün olduğu unutulmamalıdır.
  1. Her halükarda, avukatın borçlunun ödeme isteği ve kabiliyetini, haczedilecek malvarlığının niteliğini nazara alması gerekir. İflas takibi yapmanın avantajları aşağıdaki gibi sıralanabilir.
  2. Ödeme kabiliyeti olduğu tahmin edilip de icra marifetiyle tahsilat yapılmayacağı anlaşılan alacaklarda, alacak miktarı da düşünülerek iflas takibi cihetine gidilmesi daha uygundur. Çünkü alacak tahsili konusunda atanmış iflas idaresinin tek bir borçluya yoğunlaşmış olması nedeniyle, borçlunun mal kaçırma işlem ve eylemlerini çözmesi daha kolaydır.
  3. Borçlunun çalışan bir tezgahı mevcut ise ve icra yöntemi ile tahsilat yapmak güçlüğü varsa, iflas yöntemi ile takip yapılmasında fayda vardır. Çünkü iflas yöntemi borçlunun çalışan tezgahını bozar. Müflisin faaliyetine son verildiği için, ticaret ve üretime  devam edememek, borçlu müflisler için ağır bir yaptırımdır.
  4. Malvarlığı haczinde sıkıntılar çıkacağı, borçlunun haciz esnasında zorbalık yapacağı, mallarını gizleyip kaçıracağı düşünülüyorsa, iflas takibi yapmak daha avantajlıdır. Çünkü iflas durumunda, müflisin defter ve evrakına el konulduğu için kayden görülen malların tamamı kendisinden istenecektir. Vermediği takdirde borçlulardan malvarlığı kaçırmak veya gizlemek suçunu işlemiş olacaktır. Hileli iflas veya taksiratlı iflas gibi yaptırımlara da muhatap olacaktır.
  5. Yine malvarlığı bulunmayıp, büyük hacimli ticari işlemler yaptığı görülenler açısından şahsi iflas veya şirketinin iflası ödemeye sebep olacaktır. Çünkü iflas sebebiyle iş yapamama durumu borçluyu sıkıntıya sokarak, faaliyetinin sonlanmasını sağlayacaktır.
  6. İcra ve iflas suçları açısından, müflis borçluları, hileli iflas, taksiratlı iflas gibi suçlar ve diğer icra ceza suçları açısından cezalandırmak, icra takibine göre daha kolaydır. İflas suçlarının cezası daha ağır olup tazyik hapsi değildir. Hem de çeşit olarak icra- haciz yönteminden daha çoktur.
  7. İflas takip yönteminin, daha evvel malvarlığı haczedilmiş ve sonra konan hacizlere bir şey kalmayacağı anlaşılan borçlular hakkında uygulanması tavsiye edilir. Bu durumda malvarlığı üzerindeki hacizler kalkacağından, İİK 206 ya göre, garameten paylaştırma yapılır ve hiçbir şey alamayacak olan alacaklıda kısmen tahsilat yapmış olur.
  8. Kamu alacakları açısından, daha evvel konan hacizler sebebiyle kamu alacağı icra haciz yönteminde garemeye iştirak edecekken,  Kamu borçlusu şahsın iflas ettirilmesi halinde, adi (ticari) alacakların önüne geçecek olup, icabında alacağı tamamen tahsil edebilir, bunu her bir münferit olaya göre teker teker değerlendirmek gerekir.
  9.  İflas yöntemi, borçlular üzerinde itibar kaybı, çalışamamak, hileli iflas gibi cezai müeyyideler, borçlu taraf için, katlanması zor bur durum olduğundan, daha kolay tahsilât yapılmasına sebep olabilmektedir. Bazen  rızaen ödeme bile sağlanabilir.

Son yıllarda Vergi Dairelerinin yanlış bir anlayışla İflas Masalarını vergi sorumlusu olarak tanımaları sebebiye alacaklıdan alınması gereken iflas avansı miktarı çoğalmıştır. Fakat verilen mücadele sonunda ilk derece yargı mercileri ve Bölge İdare Mahkemelerinden, İflas masalarının ne kendi adlarına ne de Müflis Şirketler adına Vergi Mükellefiyetleri bulunmadığı konusunda yargı kararları çıkmıştır. Danıştayın onayından geçmesi halinde uygulama düzelecektir.

İflas yöntemi az bilinen bir yöntem olduğundan, İflas masası kuruluşu ve yönetimi konusunda sıkıntılar çıkmaktadır. Fakat İstanbul İflas Müdürlükleri şablon ve basılı formlarını ve bilgilerini, ilk defa iflas ile muhatap İcra Müdürlükleri ile paylaşarak yardımcı olmaktadırlar. Neticede alacak tahsilinde hangi yöntemin daha etkin olduğunu değerlendirecek kişi vekil avukat olacaktır.

İstanbul Hazine Avukatı
Ahmet Ağaç

(Aksiyoner Hukukçular Derneği Bülteni 3.sayı Sayfa 16)