Barış, sevgi, umut, üzüntü, özlem, hayal, kötülük, iyilik... Soyut kelimelerden birkaçı lakin soyut sanat nedir?
Beş duyumuzla algıladığımız her şey soyut ise sanatı algılama kabiliyetmiz o kadar gerçektir. Düşünce yoluyla onu kabullendiğimiz ve hatta beynimizde imgelediğimiz her şeyin sanata aktarılıp resmedilmesinden yola çıkılan muazzam bir metinle geldim. Şimdiden söylemeliyim ki ben iyi bir felsefe öğrencisi değilim fakat şu yaşlarımda felsefeyi lise yıllarıma kıyasla daha çok okuyup anlamlandırmaya çalışıyorum. Sanat, sonu olmayan uçsuz bucaksız bir gökkuşağı misali eskiden yeniye aktarılan bir yetenek.
Yetenek diyorum çünkü herkese fırçayı tutmamakla birlikte o somut kavramları hayal edip tuvale çekemez. Bu metin, gelmiş geçmiş pek çok modern ve postmodern eserin felsefi boyutunu sana gözlemlerle aktarıyor.
Bununla birlikte postmodernist teorisi, pop art, estetik, bilimin etkisi, kameranın icadı, makinenin etkisi, empati, pozitif - negatif sentezi, mimarlık, sanatın kademeli şekildeki derinliği ve yalnızlaşması, sanatta bilinçakışı ve zaman kavramı, popüler sanat, gerçekliğin izolasyonu ve ünlü ressamların tabloları sayesinde sanatın oluşumunda bıraktığı izleri okuyorsun.
Sanata meraklısına veya bu türde öğrenim görmüş (görüyor olan) herkese tavsiyemdir. Bence bilinçlenmek, sanata dair daha net sonuçları kafamızda oturtmak adına okunması gerekiyor. Bir nevi üniversite notlarıma geri dönüş tadındaydı. Hepinize şimdiden keyifli okumalar!
#modernvepostmoderndönemlerdesoyutsanatfelsefesi #şulegece #cemyayınevi