© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007 [ciltuzmani.com]. All rights reserved
Made by Babur
Cilt Uzmanı Uzm. Dr. Babür Süer
Dermatoloji &  Estetik Dermatoloji Uzmanından en tarafsız kaynak.
Cilt kanseri anormal deri hücrelerinin kontrolsüz büyümesidir. Cilt hücrelerinde ultraviyole radyasyonun neden olduğu tamir edilemeyen DNA hasarı, kötü huylu tümörler oluşturmak üzere cilt hücrelerinde genetik bozukluk ve mutasyonların oluşumunu tetikler. En sık görülen kanser tipidir. Her yıl yalnızca ABD de iki milyondan fazla kişi cilt kanserine yakalanmaktadır. 65 yaşına kadar Amerikalıların yaklaşık yarısında cilt kanseri ortaya çıkar. Tek neden olmasa da en önemli etken güneş ışığıdır. Mümkün olduğunca giysilerle ve güneş koruyucularla ve 10-16 saatleri arasında güneşe çıkmayarak korunmalıyız. Özellikle çocuklarda güneşe bağlı gelişen yanıklar ileride deri kanserine zemin hazırlayabilir. Güneş dışında kronik yaralar, deri tüberkülozu, dolaşım bozuklukları, yara izleri, kanserojen maddeler, sigara, bozuk diş protezleri, kseroderma pigmentozum gibi bazı kalıtsal hastalıklar cilt kanserlerine zemin hazırlayabilir. Cilt Kanserinin her geçen yıl meme, prostat, akciğer ve kolon birlikte görülme sıklığı artmaktadır. Amerika birleşik devletlerinde 800 bin melanomlu hastaya karşın, yaklaşık 13 milyon kadar melanoma dışındaki cilt kanserine ( Bazal Hücreli Epitelioma veya Yassı Hücreli Kanser) yakalanmış insan yaşamaktadır.

Bazal Hücreli Epitelioma (BHE)

Epidermisteki bazal hücrelerden kaynaklanır. En sık görülen cilt kanseridir. Tam olarak kanser özellikleri göstermediği için bazı doktorlarca kanser olarak adlandırılmamaktadır. % 85 baş boyun bölgesinde görülür. Derinin kıllı bölgelerini tutar. Daha sıklıkla açık tenli kişilerde görülür. Bu kanser; en iyi huylu olan cilt kanseri tipidir. Deride önce nodul (sertlik) sonra küçük bir krater ve etrafında kabarıklık şeklinde başlar. Rengi normal deri renginden kahverengi ve siyaha kadar değişik şekillerde olabilir, fakat genellikle inci benzeri saydam bir yapıdadır. Bazen geçmiş yara izlerine benzer bir şekilde gelişebilir. Genellikle seneler sürebilen yavaş bir gelişim gösterir. En sık baş boyun ve ellerde görülür.

Yassı Hücreli Epitelioma (YHE)

Derinin yassı hücrelerinden kaynaklanır açık tenli kişilerde en sık görülen ikinci cilt kanseri türüdür. Genellikle güneş gören bölgelerde, bowen tümörü veya solar (aktinik) keratoz gibi öncü lezyonlardan gelişir. Skuamöz (yassı ) hücreli kanser, deride bir kabarıklık ya da ince kabuklu bir kızarıklık şeklinde başlar. Yumru şeklinde üzeri keratotik kabuklu ya da nodüler olabilir. Genişlemiş ince damarlar görülebilir. Aylar içinde çevresine ve diğer organlara yayılabilir. Klinik olarak BHE ye göre daha kötü huylu olsa da zamanında teşhis konduğunda tamamen tedavi edilebilir. Melanoma dışı her iki cilt kanserlerinde tedavi cerrahi ve gerekirse radyoterapi ile yapılır. Tedavide başarı oranı yüksektir.

Aktinik Keratoz

Güneşte çok fazla kalanlarda güneş gören bölgelerde oluşan bir lezyondur. Bir cilt kanseri cinsi olmamakla birlikte, yassı hücreli kansere zemin hazırlaması açısından önemlidir. YHE lerin %65'i , BHE lerin % 36 sı aktinik keratoz zemininden gelişir. Kriyoterapi en iyi tedavi şeklidir.

ABCD Kuralı Nedir?

ABCD İngilizce bir kısaltmadır

Asimetri (bir yarısının diğer yarısından farklı olması), Border düzensizliği (melanomada sınırlar düzensiz girintili çıkıntılıdır), Color (Renk: melanoma da sıklıkla birkaç renk birden vardır.) ve Diameter (Boyut: Çoğunlukla melanomalar tanı konduğunda 6 mm den büyüktür. Ama daha küçük de olabilir). ABCD kuralı erken melanoma tanısı için bundan 20 yıl önce geliştirildiğinde, bir pratisyen doktorun kanser potansiyeli olan lezyonları bening pigmentli benlerden ayırt edebilmesine yardımcı olabilmeyi amaçlanıyordu. Bununla birlikte her kural gibi bununda istisnaları mevcuttur. Yapılan pek çok çalışmada görülmüştür ki tüm melanomalar ABCD kuralını takip etmez. Mayıs 2003 de yayınlanan bir çalışmada ( Journal of the American Academy of Dermatology ) nodüler melanoma olarak bilinen lezyonlar incelenmiş ve ABCD kuralına uymadığı görülmüştür. Nodüler melanomalar simetrik kabarık uniform pigment içermeyen lezyonlardır. " Bu çalışma nodüler melanomalarda renk değişikliği olmadığını göstermiştir. Çalışmaya katılan nodüler melanomalı hastaların %71 ‘i belirgin bir renk değişikliği olmadığını belirtirken % 57 si daha geleneksel yüzeyel yayılan melanoma olarak sınıflananlar lezyonlarında renk değişikliğinden bahsetmiştir. Bu tek örnekten anlaşıldığı gibi nodüler melanomalı hastalarda ABCD kriterlerinden çok kanama ve giysilere takılma gibi doğasında bir değişiklik hissedilmesi daha önemli olabilir." 8 Aralık 2004, Journal of the `American Medical Association`da yayınlanan başka bir çalışmada tüm melanomaların ABCD kuralını izlemediği belirtilirken veriler bize 6mm den küçük ve yayılma eğilimde olan bazı melanomalar olduğunu göstermiştir.

Cilt Kanseri Tanı

Yöntemleri

Deri üzerindeki pigmente lezyonları değerlendirmek için görüntü analizi yapan DB- Mips gibi bilgisayar programları kullanılabilmektedir. Ancak bunlar şu an için uzman bir dermatologdan daha başarılı değildir. Özel cihazlarla farklı dalga boyu ışık kullanılarak (multispektral) SIAscope ve Melafind gibi, cildin melanin hemoglobin ve kollagen yapısı hakkında hem doktora bazı veriler sunan hem de bunları bilgisayarda melanom tanısı için değerlendiren cihazlar mevcuttur. 1930 lu yıllarda Hintli Chandrasekhara Venkata Ramanhe adlı Fizikçiye nobel ödülü kazandıran "Raman spektroskopisi" yöntemini kullanan "Aura" adlı bir cihaz mevcuttur. Deri üzerine gönderilen ışınlar deriyi geçerken aynen parmak izi gibi içinden geçtikleri yapıya göre kendine özgü dalga boyu değişikliğine uğrarlar. Bu da doktora dokuda büyüyen yapı hakkında bilgi verir. Bu bilgiler 21 farklı biyolojik belirtiyi tarayan bilgisayar tarafından değerlendirilerek, lezyonun malign ya da bening olabileceği saptanır. Confocal scanning laser microscopy (CSLM) Epidermis ve papiller dermisi, histolojik detaya yaklaşan bir çözünürlükte, biyopsi yapmaya gerek kalmadan hasta üstünde inceleyen bir görüntüleme sistemidir. Farklı Vivascope ve Vivacam cihazları mevcuttur. Ultrason ve CSLM arasında bir cihaz olarak bilinen "Optik koherans Tomografi" tekniği uzun bir süredir özellikle göz doktorları tarafından kullanılmaktaydı. Ancak son dönemlerde Dermatolojide deri kanserlerinin tanısında oldukça başarılı bir şekilde özellikle VivoSight adlı bir cihaz Almanya başta olmak üzere pek çok ülkede kullanılmaya başlanmıştır. 2 mm derinliğe kadar etkili olduğu belirtilmektedir. Cilt kanseri araştırmasında görüntülerin dokuların akustik özelliklerine göre oluştuğu, ultrason da kullanılmaktadır. Melanomlar ultrasonda genellikle solid, homojen, hipoekoik lezyonlar şeklinde görülür. Ultrason melanom tanısında şimdilik kullanılmamaktadır. Ancak maksimum melanom kalınlığını, volümünü, damar yapısını belirleyerek, cerrahi işlemin planlama aşamasında yol gösterir.

Malign Melanom (MM)

"Malign melanom" en tehlikeli kanser türüdür. Bu hastalığın erken tanısı hayati önem taşımaktadır. Deri kanserine bağlı ölümlerin dörtte üçünden sorumludur. Sınırları düzensiz, böbrek şeklinde çıkıntılar ve çentikler vardır. Malign hücreler önce yatay büyür ve üst deridedir ancak kısa sürede derinlere inerek yayılırlar. Hızla geliştiği için tüm vücuda yayılır ve sıklıkla öldürücüdür. Bir ben üzerinde veya normal derinin üzerinde siyah ya da koyu bir lekelenme şeklinde gelişebilir. Bu nedenle benlerimizde olan değişimleri izlemek önemlidir. Simetrik olmaması, sınırlarındaki düzensizlik veya çeşitli renkler içeren displastik benler melanoma için tehlikeli olabilir. Ciltteki pullanma, kanama, kaşıntı gibi şikâyetler diğer bir belirti olabilir. Üzerinde kıl olan benlerin kansere dönüşmediği doğru mu? Üzerinde kıl olan melanotik veya pigmentli benler çok büyük olasılıkla benign olmasına karşın, yapilan bir çalışmada ( Mart 2007 JAAD) üzerinde kıl yada kıllar olan pigmentli üç vakada lezyonun invasive melanoma olduğu kanıtlanmıştır "Bu inanç ilk oluştuğu yıllarda gelişen melanoma lezyonunda kılların tümör tarafından yok edilmesine dayanılarak oluşmuştu ancak günümüzde eskiye göre çok daha erken dönemde teşhis edilmektedir Cilt kanseri sadece açık tenli kişilerde mi görülür? Beyaz kafkas ırkı diğer ırklara göre melanoma tanısına 10 kez daha yatkındır, çalışmalar göstermiştir ki Afrika kökenli Amerikalıların daha çok vücudunun güneş görmeyen bölgelerinde tırnaklarında avuç içlerinde ağız içinde burun içinde, genital bölgelerde ve ayaklarda görülmektedir. Bir çalışmada beyaz Kafkas ırkı olan hastaların %90’ında melanoma güneş gören bölgelerde oluşurken, Afrika kökenli –Amerikalı hastalarda bu bölgelerde yalnızca % 33 oranında görülmüştür Güneş görmeyen bölgelerde gelişen melanomalar ABCD kuralını izlemezler ve saptanmaları fark edilmeleri güçtür. Bu nedenle çok daha tehlikelidir. Teşhis konduğunda çoğunlukla diğer organlara yayılmıştır. (Ocak 2004 JAAD)

Benler ve Cilt Kanseri

Melanoma nedenleri?

En ciddi deri kanseri formu olan melanoma, ölüme neden olan kanserlerin % 75 den fazlasını oluşturuyorsa onun nedenleri ve karakteristikleri hakkındaki gerçekleri bilmek hayatınızı kurtarabilir. Dermatoloji uzmanları, melanoma hakkında bazı genel inançlardan kurtulmayı umut ederek risk faktörleri nin daha çok kişi tarafından anlaşılacağını ve tanısal kalıplara uymayan melonamlara karşı daha uyanık olunulacağını düşünüyorlar. Güneşin etkili olduğu düşünülmekle birlikte güneş görmeyen yerlerde de görülmesi nedeni ile durum biraz tartışmalıdır. Beyaz tenli kişilerde sıklığı her 10 yılda iki katına çıkmaktadır. Ekvator bölgesinde daha sıktır. Ergenlik öncesi nadirdir. Melanoma ileri yaşlarda ortaya çıksa dahi, çocuklukta güneş yanığı olan bir kişinin melanomaya yakalanma riski, iki kat fazladır. Güneş yanıklarının oluşmasını önlemek özellikle çocukluk döneminde çok önemlidir. Yalnızca yazın tatilde güneşlenen bunun dışında güneşe çıkmayan kişiler gibi özellikle aralıklı güneş ışığı alanlar daha çok risk altındadır. Melanoma riskleri ve nedenleri hakkında tamamen doğru olmayan bazı genel bilgiler nedeni ile kendisinde gelişen bir melanoma fark edilmeyebilir. Melanomun kalıtsal özelliği de vardır. Uzak doğulularda yada esmer kişilerde de özellikle avuç içi, ayak tabanı, tırnak yatağı ve ağızda melanoma gelişebilir. Kadınlarda daha sıktır. Çoğunda siyah, mavi, kahverengi ve pembe gibi pek çok renk vardır. MM'nın pigment içermeyen, açık renkli "amelanotik" tipleri de mevcuttur.

CİLT LENFOMALARI

Lenfoma Nedir?

Lenfomalar lenfatik sistemin kanserlerdir. Eğer lenfoma varsa, lenfositlerinin (normalde enfeksiyonlarla savaşan özel beyaz kan hücreleri) bir kısmı 'kontrol dışıdır'. Anormal bir şekilde bölünür, ya da gerektiği zaman ölmez. Bu anormal lenfositler lenfatik drenaj sisteminin seyri boyunca çeşitli noktalarda gruplar halinde düzenlenmiş küçük oval kabarıklıklar olan lenf düğümlerinde birikebilir. Lenfoma vücudun her yerindeki lenf düğümlerini etkileyebilir. Aynı zamanda, dalak (bağışıklık sisteminin bir parçası) ya da kemik iliği gibi diğer organlarınızı tutabilir. Diğer kanserler gibi, lenfoma tutulmuş dokunun işlevini etkileyebilir. Örneğin, lenfoma kemik iliğinizde ise yeni kan hücreleri yapmak mümkün olmayabilir. Lenfoma, lenfatik sistemin bir hastalık olmasına rağmen, aynı zamanda vücudun diğer bölgelerinde ortaya çıkabilir. Örneğin, lenfoma meme, mide, bağırsak, deri veya karaciğeri etkileyebilir. Bu gibi yerlerde ortaya çıkar lenfoma 'lenf nodu dışında' anlamına gelen 'ekstranodal' olduğu söylenir.

Cilt Lenfoması

Cilt lenfomaları deride (başka bir yerden oraya yayılmamış) başlayan non-Hodgkin lenfomalardır. Neredeyse hepsi düşük derecelidir (yavaş büyüyen). Bu lenfomalar, bazen vücutta lenf düğümlerini, kemik iliğini, kanı ya da başka yerleri etkileyebilir ancak genellikle deride kalır. Çoğu cilt lenfoması T hücrelerinden gelişir ve kutanöz T-hücreli lenfoma adını alır. Kutanöz T-hücreli lenfomada en yaygın tür mikozis fungoides'tir. Kutanöz T-hücreli lenfoma genellikle deride pullu ve kaşıntılı olabilen kırmızı yamalar şeklinde görünür. Bazen deride kırmızı veya morumsu kabarıklıklar olarak görünür. Tedavi yapılmadan önce deri lenfomaları genellikle uzun süre izlenir. Buna “izle ve bekle” yaklaşımı denir. Kutanöz T-hücreli lenfoma tedavisine steroid kremler, kemoterapi losyonları, ultraviyole ışık tedavileri ve radyoterapi gibi cildin kendisine yapılan tedaviler de dahildir. Verilen diğer tedaviler, steroid tabletler, (damar içine infüzyon veya tablet şeklinde) kemoterapi ve immünoterapidir (vücudun bağışıklık sistemini hedef alan bir tedavi) B hücrelerinden gelişen deri lenfoması Kutanöz B Hücreli Lenfoma olarak adlandırılır. Bu lenfomalar deride kabarıklıklar olarak görünmek eğilimindedirler. Kutanöz B Hücreli Lenfoma cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve antikor ile tedavi edilebilir. Cilt lenfoması ile yaşamak bazen zor olabilir ama lenfomaların çoğunun başarıyla tedavi edilebildiğini ve nadiren yaşam beklentisini etkilediğini bilmek önemlidir. Deri Lenfoması için “Electron beam” radyasyon tedavisi Radyasyon tedavisinde, cilt tümörlerini tedavi etmek için, x-ışınları ve elektronları kullanır. Kutanöz T-hücreli lenfomanın (CTCL) mikozis fungoides varyantı, x ışınları 19. yüzyılın sonunda keşfedildikten sadece birkaç yıl sonra radyoterapi ile tedavi edilen ilk kanser tipidir. Günümüzde radyasyon tedavisi tüm deriye uygulanabildiği gibi CTCL lezyonları tek tek de tedavi edilebilir. “Electron beam” radyasyon nedir? “Elektron ışın radyasyon” lineer hızlandırıcı denilen bir makinede üretilen ve deriye yönlendirilen çok küçük elektrik yüklü parçacıklardan oluşan özel bir radyoterapi türüdür.CTCL tedavisi yapan çoğu merkezde Orthovoltage (düşük enerji) X-ışını tedavisinin yerini elektron ışını radyasyon almaya başlamıştır. Elektron beam radyasyonun, geleneksel X-ray’e göre avantajları Ortovoltaj (düşük enerji) x-ışınları tekrarlayan deri lenfoma lezyonlarını etkin bir şekilde tedavi edebilir ancak, hastalık daha yaygın ise altta yatan dokulara (kan damarları, kaslar, kemik iliği) nüfuz etmesi ayrı bir dezavantaj olarak kabul edilebilir. Buna karşılık, elektron ışını tedavisi öncelikle ilgili derinin yüzeyel katmanlarına (epidermis ve dermis) radyasyon verir ve daha derin dokulara ve organlara herhangi bir radyasyon etkisi göstermez. Elektron ışın radyasyon, tümör hücrelerine çok zararlıyken, çevresindeki normal deri hücreleri tarafından oldukça iyi tolere edilir. Elektron beam radyasyonu nasıl uygulanır? Elektron ışını radyasyonu, iki yolla uygulanabilir: Lokalize elektron ışın tedavisi• Cildin tedavi edilecek küçük bir kaç alanı tanımlanır ve elektron ışını sadece deri yüzeyinin bu birkaç alanını hedefler.• Tipik olarak, 10 ila 15 tedavi uygulanır ve mikozis fungoides (TF) lezyonlarının yaklaşık yüzde 90’ı yok edilebilir.• Bu tür tedavi, kendi cilt üzerinde, sadece birkaç sorunlu alanı olan ve genellikle nitrojen mustard kremleri, fototerapi ya da kemoterapi gibi diğer tedavi türlerini uygulayan kişilerde ek tedavi olarak değerlidir. Tüm cilt elektron ışını tedavisi• Elektron ışını radyasyonu uygulamanın başka bir şekli de tüm cilt yüzeyine uygulamaktır. Bu aynı zamanda, “total skin electron beam” tedavi (TSEB) olarak da bilinir. Cildin geniş alanlarında sorun varsa TSEB kullanılır. • TSEB ile tedavide genellikle radyasyon makinesinin önünde ve ayakta tedavi gören kişi tarafından radyasyon ışınını vücudun tüm alanlarına uygulanabilmesi için tasarlanan konumlarda bir dizi tedavi gerçekleştirilir. • Alternatif olarak, hasta elektron ışınının önünde yavaş yavaş dönen bir platform üzerinde de durabilir. • Standart yaklaşım, 10 hafta boyunca küçük fraksiyonlarla haftada üç kez 3600 cGy toplam doza ulaşmaktır. • Tedavi sırasında, vücudun farklı bölümlerini ulaşan radyasyon miktarının ölçümleri yapılır. El ve ayak gibi vücudun bazı alanları çok fazla radyasyon alma eğilimlidir ve tedavi esnasında korunması gerekebilir. Ayrıca, bu alanlar TSEB tedavi ile yeterli radyasyon almadıysa cilt üzerinde bu küçük alanlarda dozun arttırıldığı ekstra tedaviler genellikle gerekli olabilir. Elektron demeti tedavisinde hiçbir hassasiyet veya rahatsızlık yoktur. Çoğu kişi, çok az veya orta derecede yan etki ile tedaviyi iyi tolere eder. Elektron beam radyasyonu nasıl çalışır? Elektron ışınları DNA hasarı yaparak tümör hücrelerini öldürür, DNA, hücrenin en önemli parçasıdır, çünkü üreme ve hücre fonksiyonlarını yapan tüm kodu taşır Elektron ışınları DNA'da kırıklara neden olarak hücre çoğalmasını imkânsız hale getirir. Vücuttaki normal hücrelerin çoğu, tümör hücrelerinin aksine hızlı çoğalmaz. Tümör hücreleri, bu nedenle elektron ışınının radyasyon hasarına karşı daha duyarlıdır. Radyasyon tedavisi yakındaki normal hücrelere en az zarar vererek, tahrip edilen kanser hücrelerinin sayısını en üst düzeye çıkarmayı amaçlamaktadır. Deri lenfoması için elektron beam radyasyonunun yan etkileri Tedavi sırasında veya hemen sonrası, elektron ışını radyasyonu yorgunluk, kaşıntı, bronzlaşma ve yanıklar(orta veya şiddetli güneş yanığı gibi) gibi akut etkilere neden olabilir. Bu akut yan etkiler nadiren şiddetli olmasına rağmen, uygun destekleyici tedavi zamanında uygulandığında kendini sınırlar Uzun vadeli etkiler ciltte kuruma, azalmış terleme, renk değişiklikleri, saçlarda dökülme ve genişlemiş kan damarı gelişimi (telanjiektazi). Elektron ışını radyasyonu da kişinin cilt kanserine yakalanma riskini artırabilir. Buna ek olarak, TSEB ‘e bağlı değişmiş fiziksel görünümden (saç dökülmesi) kaynaklanan psikolojik etki, genellikle önemlidir.
· · · · · · · · · ·
© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007 [ciltuzmani.com]. All rights reserved
Cilt Uzmanı Uzm.Dr. Babür Süer
Uzmanından en tarafsız kaynak.
Cilt kanseri anormal deri hücrelerinin kontrolsüz büyümesidir. Cilt hücrelerinde ultraviyole radyasyonun neden olduğu tamir edilemeyen DNA hasarı, kötü huylu tümörler oluşturmak üzere cilt hücrelerinde genetik bozukluk ve mutasyonların oluşumunu tetikler. En sık görülen kanser tipidir. Her yıl yalnızca ABD de iki milyondan fazla kişi cilt kanserine yakalanmaktadır. 65 yaşına kadar Amerikalıların yaklaşık yarısında cilt kanseri ortaya çıkar. Tek neden olmasa da en önemli etken güneş ışığıdır. Mümkün olduğunca giysilerle ve güneş koruyucularla ve 10-16 saatleri arasında güneşe çıkmayarak korunmalıyız. Özellikle çocuklarda güneşe bağlı gelişen yanıklar ileride deri kanserine zemin hazırlayabilir. Güneş dışında kronik yaralar, deri tüberkülozu, dolaşım bozuklukları, yara izleri, kanserojen maddeler, sigara, bozuk diş protezleri, kseroderma pigmentozum gibi bazı kalıtsal hastalıklar cilt kanserlerine zemin hazırlayabilir. Cilt Kanserinin her geçen yıl meme, prostat, akciğer ve kolon birlikte görülme sıklığı artmaktadır. Amerika birleşik devletlerinde 800 bin melanomlu hastaya karşın, yaklaşık 13 milyon kadar melanoma dışındaki cilt kanserine ( Bazal Hücreli Epitelioma veya Yassı Hücreli Kanser) yakalanmış insan yaşamaktadır.

Bazal Hücreli Epitelioma (BHE)

Epidermisteki bazal hücrelerden kaynaklanır. En sık görülen cilt kanseridir. Tam olarak kanser özellikleri göstermediği için bazı doktorlarca kanser olarak adlandırılmamaktadır. % 85 baş boyun bölgesinde görülür. Derinin kıllı bölgelerini tutar. Daha sıklıkla açık tenli kişilerde görülür. Bu kanser; en iyi huylu olan cilt kanseri tipidir. Deride önce nodul (sertlik) sonra küçük bir krater ve etrafında kabarıklık şeklinde başlar. Rengi normal deri renginden kahverengi ve siyaha kadar değişik şekillerde olabilir, fakat genellikle inci benzeri saydam bir yapıdadır. Bazen geçmiş yara izlerine benzer bir şekilde gelişebilir. Genellikle seneler sürebilen yavaş bir gelişim gösterir. En sık baş boyun ve ellerde görülür.

Yassı Hücreli Epitelioma (YHE)

Derinin yassı hücrelerinden kaynaklanır açık tenli kişilerde en sık görülen ikinci cilt kanseri türüdür. Genellikle güneş gören bölgelerde, bowen tümörü veya solar (aktinik) keratoz gibi öncü lezyonlardan gelişir. Skuamöz (yassı ) hücreli kanser, deride bir kabarıklık ya da ince kabuklu bir kızarıklık şeklinde başlar. Yumru şeklinde üzeri keratotik kabuklu ya da nodüler olabilir. Genişlemiş ince damarlar görülebilir. Aylar içinde çevresine ve diğer organlara yayılabilir. Klinik olarak BHE ye göre daha kötü huylu olsa da zamanında teşhis konduğunda tamamen tedavi edilebilir. Melanoma dışı her iki cilt kanserlerinde tedavi cerrahi ve gerekirse radyoterapi ile yapılır. Tedavide başarı oranı yüksektir.

Aktinik Keratoz

Güneşte çok fazla kalanlarda güneş gören bölgelerde oluşan bir lezyondur. Bir cilt kanseri cinsi olmamakla birlikte, yassı hücreli kansere zemin hazırlaması açısından önemlidir. YHE lerin %65'i , BHE lerin % 36 sı aktinik keratoz zemininden gelişir. Kriyoterapi en iyi tedavi şeklidir.

Melanoma nedenleri?

En ciddi deri kanseri formu olan melanoma, ölüme neden olan kanserlerin % 75 den fazlasını oluşturuyorsa onun nedenleri ve karakteristikleri hakkındaki gerçekleri bilmek hayatınızı kurtarabilir. Dermatoloji uzmanları, melanoma hakkında bazı genel inançlardan kurtulmayı umut ederek risk faktörleri nin daha çok kişi tarafından anlaşılacağını ve tanısal kalıplara uymayan melonamlara karşı daha uyanık olunulacağını düşünüyorlar. Güneşin etkili olduğu düşünülmekle birlikte güneş görmeyen yerlerde de görülmesi nedeni ile durum biraz tartışmalıdır. Beyaz tenli kişilerde sıklığı her 10 yılda iki katına çıkmaktadır. Ekvator bölgesinde daha sıktır. Ergenlik öncesi nadirdir. Melanoma ileri yaşlarda ortaya çıksa dahi, çocuklukta güneş yanığı olan bir kişinin melanomaya yakalanma riski, iki kat fazladır. Güneş yanıklarının oluşmasını önlemek özellikle çocukluk döneminde çok önemlidir. Yalnızca yazın tatilde güneşlenen bunun dışında güneşe çıkmayan kişiler gibi özellikle aralıklı güneş ışığı alanlar daha çok risk altındadır. Melanoma riskleri ve nedenleri hakkında tamamen doğru olmayan bazı genel bilgiler nedeni ile kendisinde gelişen bir melanoma fark edilmeyebilir. Melanomun kalıtsal özelliği de vardır. Uzak doğulularda yada esmer kişilerde de özellikle avuç içi, ayak tabanı, tırnak yatağı ve ağızda melanoma gelişebilir. Kadınlarda daha sıktır. Çoğunda siyah, mavi, kahverengi ve pembe gibi pek çok renk vardır. MM'nın pigment içermeyen, açık renkli "amelanotik" tipleri de mevcuttur.

ABCD Kuralı Nedir?

ABCD İngilizce bir kısaltmadır

Asimetri (bir yarısının diğer yarısından farklı olması), Border düzensizliği (melanomada sınırlar düzensiz girintili çıkıntılıdır), Color (Renk: melanoma da sıklıkla birkaç renk birden vardır.) ve Diameter (Boyut: Çoğunlukla melanomalar tanı konduğunda 6 mm den büyüktür. Ama daha küçük de olabilir). ABCD kuralı erken melanoma tanısı için bundan 20 yıl önce geliştirildiğinde, bir pratisyen doktorun kanser potansiyeli olan lezyonları bening pigmentli benlerden ayırt edebilmesine yardımcı olabilmeyi amaçlanıyordu. Bununla birlikte her kural gibi bununda istisnaları mevcuttur. Yapılan pek çok çalışmada görülmüştür ki tüm melanomalar ABCD kuralını takip etmez. Mayıs 2003 de yayınlanan bir çalışmada ( Journal of the American Academy of Dermatology ) nodüler melanoma olarak bilinen lezyonlar incelenmiş ve ABCD kuralına uymadığı görülmüştür. Nodüler melanomalar simetrik kabarık uniform pigment içermeyen lezyonlardır. " Bu çalışma nodüler melanomalarda renk değişikliği olmadığını göstermiştir. Çalışmaya katılan nodüler melanomalı hastaların %71 ‘i belirgin bir renk değişikliği olmadığını belirtirken % 57 si daha geleneksel yüzeyel yayılan melanoma olarak sınıflananlar lezyonlarında renk değişikliğinden bahsetmiştir. Bu tek örnekten anlaşıldığı gibi nodüler melanomalı hastalarda ABCD kriterlerinden çok kanama ve giysilere takılma gibi doğasında bir değişiklik hissedilmesi daha önemli olabilir." 8 Aralık 2004, Journal of the `American Medical Association`da yayınlanan başka bir çalışmada tüm melanomaların ABCD kuralını izlemediği belirtilirken veriler bize 6mm den küçük ve yayılma eğilimde olan bazı melanomalar olduğunu göstermiştir.

Cilt Kanseri Tanı Yöntemleri

Deri üzerindeki pigmente lezyonları değerlendirmek için görüntü analizi yapan DB- Mips gibi bilgisayar programları kullanılabilmektedir. Ancak bunlar şu an için uzman bir dermatologdan daha başarılı değildir. Özel cihazlarla farklı dalga boyu ışık kullanılarak (multispektral) SIAscope ve Melafind gibi, cildin melanin hemoglobin ve kollagen yapısı hakkında hem doktora bazı veriler sunan hem de bunları bilgisayarda melanom tanısı için değerlendiren cihazlar mevcuttur. 1930 lu yıllarda Hintli Chandrasekhara Venkata Ramanhe adlı Fizikçiye nobel ödülü kazandıran "Raman spektroskopisi" yöntemini kullanan "Aura" adlı bir cihaz mevcuttur. Deri üzerine gönderilen ışınlar deriyi geçerken aynen parmak izi gibi içinden geçtikleri yapıya göre kendine özgü dalga boyu değişikliğine uğrarlar. Bu da doktora dokuda büyüyen yapı hakkında bilgi verir. Bu bilgiler 21 farklı biyolojik belirtiyi tarayan bilgisayar tarafından değerlendirilerek, lezyonun malign ya da bening olabileceği saptanır. Confocal scanning laser microscopy (CSLM) Epidermis ve papiller dermisi, histolojik detaya yaklaşan bir çözünürlükte, biyopsi yapmaya gerek kalmadan hasta üstünde inceleyen bir görüntüleme sistemidir. Farklı Vivascope ve Vivacam cihazları mevcuttur. Ultrason ve CSLM arasında bir cihaz olarak bilinen "Optik koherans Tomografi" tekniği uzun bir süredir özellikle göz doktorları tarafından kullanılmaktaydı. Ancak son dönemlerde Dermatolojide deri kanserlerinin tanısında oldukça başarılı bir şekilde özellikle VivoSight adlı bir cihaz Almanya başta olmak üzere pek çok ülkede kullanılmaya başlanmıştır. 2 mm derinliğe kadar etkili olduğu belirtilmektedir. Cilt kanseri araştırmasında görüntülerin dokuların akustik özelliklerine göre oluştuğu, ultrason da kullanılmaktadır. Melanomlar ultrasonda genellikle solid, homojen, hipoekoik lezyonlar şeklinde görülür. Ultrason melanom tanısında şimdilik kullanılmamaktadır. Ancak maksimum melanom kalınlığını, volümünü, damar yapısını belirleyerek, cerrahi işlemin planlama aşamasında yol gösterir.

Malign Melanom (MM)

"Malign melanom" en tehlikeli kanser türüdür. Bu hastalığın erken tanısı hayati önem taşımaktadır. Deri kanserine bağlı ölümlerin dörtte üçünden sorumludur. Sınırları düzensiz, böbrek şeklinde çıkıntılar ve çentikler vardır. Malign hücreler önce yatay büyür ve üst deridedir ancak kısa sürede derinlere inerek yayılırlar. Hızla geliştiği için tüm vücuda yayılır ve sıklıkla öldürücüdür. Bir ben üzerinde veya normal derinin üzerinde siyah ya da koyu bir lekelenme şeklinde gelişebilir. Bu nedenle benlerimizde olan değişimleri izlemek önemlidir. Simetrik olmaması, sınırlarındaki düzensizlik veya çeşitli renkler içeren displastik benler melanoma için tehlikeli olabilir. Ciltteki pullanma, kanama, kaşıntı gibi şikâyetler diğer bir belirti olabilir. Üzerinde kıl olan benlerin kansere dönüşmediği doğru mu? Üzerinde kıl olan melanotik veya pigmentli benler çok büyük olasılıkla benign olmasına karşın, yapilan bir çalışmada ( Mart 2007 JAAD) üzerinde kıl yada kıllar olan pigmentli üç vakada lezyonun invasive melanoma olduğu kanıtlanmıştır "Bu inanç ilk oluştuğu yıllarda gelişen melanoma lezyonunda kılların tümör tarafından yok edilmesine dayanılarak oluşmuştu ancak günümüzde eskiye göre çok daha erken dönemde teşhis edilmektedir Cilt kanseri sadece açık tenli kişilerde mi görülür? Beyaz kafkas ırkı diğer ırklara göre melanoma tanısına 10 kez daha yatkındır, çalışmalar göstermiştir ki Afrika kökenli Amerikalıların daha çok vücudunun güneş görmeyen bölgelerinde tırnaklarında avuç içlerinde ağız içinde burun içinde, genital bölgelerde ve ayaklarda görülmektedir. Bir çalışmada beyaz Kafkas ırkı olan hastaların %90’ında melanoma güneş gören bölgelerde oluşurken, Afrika kökenli –Amerikalı hastalarda bu bölgelerde yalnızca % 33 oranında görülmüştür Güneş görmeyen bölgelerde gelişen melanomalar ABCD kuralını izlemezler ve saptanmaları fark edilmeleri güçtür. Bu nedenle çok daha tehlikelidir. Teşhis konduğunda çoğunlukla diğer organlara yayılmıştır. (Ocak 2004 JAAD)

Benler ve Cilt

Kanseri

CİLT LENFOMALARI

Lenfoma Nedir?

Lenfomalar lenfatik sistemin kanserlerdir. Eğer lenfoma varsa, lenfositlerinin (normalde enfeksiyonlarla savaşan özel beyaz kan hücreleri) bir kısmı 'kontrol dışıdır'. Anormal bir şekilde bölünür, ya da gerektiği zaman ölmez. Bu anormal lenfositler lenfatik drenaj sisteminin seyri boyunca çeşitli noktalarda gruplar halinde düzenlenmiş küçük oval kabarıklıklar olan lenf düğümlerinde birikebilir. Lenfoma vücudun her yerindeki lenf düğümlerini etkileyebilir. Aynı zamanda, dalak (bağışıklık sisteminin bir parçası) ya da kemik iliği gibi diğer organlarınızı tutabilir. Diğer kanserler gibi, lenfoma tutulmuş dokunun işlevini etkileyebilir. Örneğin, lenfoma kemik iliğinizde ise yeni kan hücreleri yapmak mümkün olmayabilir. Lenfoma, lenfatik sistemin bir hastalık olmasına rağmen, aynı zamanda vücudun diğer bölgelerinde ortaya çıkabilir. Örneğin, lenfoma meme, mide, bağırsak, deri veya karaciğeri etkileyebilir. Bu gibi yerlerde ortaya çıkar lenfoma 'lenf nodu dışında' anlamına gelen 'ekstranodal' olduğu söylenir.

Cilt Lenfoması

Cilt lenfomaları deride (başka bir yerden oraya yayılmamış) başlayan non-Hodgkin lenfomalardır. Neredeyse hepsi düşük derecelidir (yavaş büyüyen). Bu lenfomalar, bazen vücutta lenf düğümlerini, kemik iliğini, kanı ya da başka yerleri etkileyebilir ancak genellikle deride kalır. Çoğu cilt lenfoması T hücrelerinden gelişir ve kutanöz T-hücreli lenfoma adını alır. Kutanöz T- hücreli lenfomada en yaygın tür mikozis fungoides'tir. Kutanöz T-hücreli lenfoma genellikle deride pullu ve kaşıntılı olabilen kırmızı yamalar şeklinde görünür. Bazen deride kırmızı veya morumsu kabarıklıklar olarak görünür. Tedavi yapılmadan önce deri lenfomaları genellikle uzun süre izlenir. Buna “izle ve bekle” yaklaşımı denir. Kutanöz T-hücreli lenfoma tedavisine steroid kremler, kemoterapi losyonları, ultraviyole ışık tedavileri ve radyoterapi gibi cildin kendisine yapılan tedaviler de dahildir. Verilen diğer tedaviler, steroid tabletler, (damar içine infüzyon veya tablet şeklinde) kemoterapi ve immünoterapidir (vücudun bağışıklık sistemini hedef alan bir tedavi) B hücrelerinden gelişen deri lenfoması Kutanöz B Hücreli Lenfoma olarak adlandırılır. Bu lenfomalar deride kabarıklıklar olarak görünmek eğilimindedirler. Kutanöz B Hücreli Lenfoma cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve antikor ile tedavi edilebilir. Cilt lenfoması ile yaşamak bazen zor olabilir ama lenfomaların çoğunun başarıyla tedavi edilebildiğini ve nadiren yaşam beklentisini etkilediğini bilmek önemlidir. Deri Lenfoması için “Electron beam” radyasyon tedavisi Radyasyon tedavisinde, cilt tümörlerini tedavi etmek için, x-ışınları ve elektronları kullanır. Kutanöz T- hücreli lenfomanın (CTCL) mikozis fungoides varyantı, x ışınları 19. yüzyılın sonunda keşfedildikten sadece birkaç yıl sonra radyoterapi ile tedavi edilen ilk kanser tipidir. Günümüzde radyasyon tedavisi tüm deriye uygulanabildiği gibi CTCL lezyonları tek tek de tedavi edilebilir. “Electron beam” radyasyon nedir? “Elektron ışın radyasyon” lineer hızlandırıcı denilen bir makinede üretilen ve deriye yönlendirilen çok küçük elektrik yüklü parçacıklardan oluşan özel bir radyoterapi türüdür.CTCL tedavisi yapan çoğu merkezde Orthovoltage (düşük enerji) X-ışını tedavisinin yerini elektron ışını radyasyon almaya başlamıştır. Elektron beam radyasyonun, geleneksel X-ray’e göre avantajları Ortovoltaj (düşük enerji) x-ışınları tekrarlayan deri lenfoma lezyonlarını etkin bir şekilde tedavi edebilir ancak, hastalık daha yaygın ise altta yatan dokulara (kan damarları, kaslar, kemik iliği) nüfuz etmesi ayrı bir dezavantaj olarak kabul edilebilir. Buna karşılık, elektron ışını tedavisi öncelikle ilgili derinin yüzeyel katmanlarına (epidermis ve dermis) radyasyon verir ve daha derin dokulara ve organlara herhangi bir radyasyon etkisi göstermez. Elektron ışın radyasyon, tümör hücrelerine çok zararlıyken, çevresindeki normal deri hücreleri tarafından oldukça iyi tolere edilir. Elektron beam radyasyonu nasıl uygulanır? Elektron ışını radyasyonu, iki yolla uygulanabilir: Lokalize elektron ışın tedavisi• Cildin tedavi edilecek küçük bir kaç alanı tanımlanır ve elektron ışını sadece deri yüzeyinin bu birkaç alanını hedefler.• Tipik olarak, 10 ila 15 tedavi uygulanır ve mikozis fungoides (TF) lezyonlarının yaklaşık yüzde 90’ı yok edilebilir.• Bu tür tedavi, kendi cilt üzerinde, sadece birkaç sorunlu alanı olan ve genellikle nitrojen mustard kremleri, fototerapi ya da kemoterapi gibi diğer tedavi türlerini uygulayan kişilerde ek tedavi olarak değerlidir. Tüm cilt elektron ışını tedavisi• Elektron ışını radyasyonu uygulamanın başka bir şekli de tüm cilt yüzeyine uygulamaktır. Bu aynı zamanda, “total skin electron beam” tedavi (TSEB) olarak da bilinir. Cildin geniş alanlarında sorun varsa TSEB kullanılır. • TSEB ile tedavide genellikle radyasyon makinesinin önünde ve ayakta tedavi gören kişi tarafından radyasyon ışınını vücudun tüm alanlarına uygulanabilmesi için tasarlanan konumlarda bir dizi tedavi gerçekleştirilir. • Alternatif olarak, hasta elektron ışınının önünde yavaş yavaş dönen bir platform üzerinde de durabilir. • Standart yaklaşım, 10 hafta boyunca küçük fraksiyonlarla haftada üç kez 3600 cGy toplam doza ulaşmaktır. • Tedavi sırasında, vücudun farklı bölümlerini ulaşan radyasyon miktarının ölçümleri yapılır. El ve ayak gibi vücudun bazı alanları çok fazla radyasyon alma eğilimlidir ve tedavi esnasında korunması gerekebilir. Ayrıca, bu alanlar TSEB tedavi ile yeterli radyasyon almadıysa cilt üzerinde bu küçük alanlarda dozun arttırıldığı ekstra tedaviler genellikle gerekli olabilir. Elektron demeti tedavisinde hiçbir hassasiyet veya rahatsızlık yoktur. Çoğu kişi, çok az veya orta derecede yan etki ile tedaviyi iyi tolere eder. Elektron beam radyasyonu nasıl çalışır? Elektron ışınları DNA hasarı yaparak tümör hücrelerini öldürür, DNA, hücrenin en önemli parçasıdır, çünkü üreme ve hücre fonksiyonlarını yapan tüm kodu taşır Elektron ışınları DNA'da kırıklara neden olarak hücre çoğalmasını imkânsız hale getirir. Vücuttaki normal hücrelerin çoğu, tümör hücrelerinin aksine hızlı çoğalmaz. Tümör hücreleri, bu nedenle elektron ışınının radyasyon hasarına karşı daha duyarlıdır. Radyasyon tedavisi yakındaki normal hücrelere en az zarar vererek, tahrip edilen kanser hücrelerinin sayısını en üst düzeye çıkarmayı amaçlamaktadır. Deri lenfoması için elektron beam radyasyonunun yan etkileri Tedavi sırasında veya hemen sonrası, elektron ışını radyasyonu yorgunluk, kaşıntı, bronzlaşma ve yanıklar(orta veya şiddetli güneş yanığı gibi) gibi akut etkilere neden olabilir. Bu akut yan etkiler nadiren şiddetli olmasına rağmen, uygun destekleyici tedavi zamanında uygulandığında kendini sınırlar Uzun vadeli etkiler ciltte kuruma, azalmış terleme, renk değişiklikleri, saçlarda dökülme ve genişlemiş kan damarı gelişimi (telanjiektazi). Elektron ışını radyasyonu da kişinin cilt kanserine yakalanma riskini artırabilir. Buna ek olarak, TSEB ‘e bağlı değişmiş fiziksel görünümden (saç dökülmesi) kaynaklanan psikolojik etki, genellikle önemlidir.
· · · · · · · · · ·